1991 Cilt 6 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/16547
Browse
Browsing by Department "Eğitim Fakültesi"
Now showing 1 - 20 of 20
- Results Per Page
- Sort Options
Item 200. Doğum yıldönümünde Alphonse de Lamartine: Türk dostu Lamartine bir çıkar dostu mu?(Uludağ Üniversitesi, 1991) Gökmen, Ayla; Eğitim Fakültesi1990, bir yandan Ortadoğu'da sıcak bir savaşa hazırlanırken, bir yandan da Ortadoğu sorunu için çözümü için yıllar öncesinde politikalar üreten Lamartine'in 200. doğum yıldönümü olmuştur. Kimilerince "Türk dostu" olarak nitelendirilirken, kimilerincede "Türk yanlısı" ya da "Dönek" olarak suçlansa da, O, yapıtlannda Türkleri içten bir sevgiyle betimlenıiştir. Bu yazıda, Lamartine'in Türklerle ilişkisinin gitgide derinleşin boyutları ve Doğu sorunlan çerçevesinde özellikle Türkiye'nin konumuna getirdlgi bakış açısmın bugün bile ne denli geçerli olduğu sergilenmiştir.Item Almanya'daki eğitim sisteminin temel yapıları(Uludağ Üniversitesi, 1991) Röger, Thomas; Eğitim FakültesiAlmanya'daki eğitim sistemi temelinde yatan çeşitli eğitim kurumlarının ve bunları belirleyen eğitim düşüncelerinden dolayı öyle karmaşık bir yapıya sahiptir ki bunları burada bize verilen bu kısa süre içerisinde ayrıntılı bir şekilde tanıtmamız mümkün değildir. Öğrenim özürlü ve zeka düzeyleri yüksek olan öğrencilerin öğrenim durumları göz önünde bulundurulmaksızın, konuşmamızı aşağı daki noktalar etrafında düzenlemeye çalıştık: 1. Genel öğretim esasları, 2. Ana-okulundan yüksek okula kadar uzanan eğitim kurumlarının yapıları ve 3. Öğretmenlik tahsili.Item Barberousse vu par les Europeens et comment il les voyait lui-meme(Uludağ Üniversitesi, 1991) Mattei, Jean-Louıs; Eğitim FakültesiL 'article etudie la façon dont la propagande fausse les points de vue. En prenaw l'exemple de Barberousse, grand amiral de Soliman le Magnifique, nous yoyons comment sa personnalite a ete perçue par les Europeens et comment lui meine veayit ces Occidentaux. On arrive ainsi a des contre-sens parfois comiques et ii des situations cocasses. Comment justifier par exemple, aussi bien d'un côte que de l'autre que l'ennemi d'hier tant decrie devienne brusquement le premier allie? François I er a en effet appele le musulman Barberousse pour lutter cantre Charles Quint, autre prince chretien. L 'article utilise des documents de l'epoque et pres en te une etude des malentendus que les deux propagandes avaient soin d'entretenir et de ra viver.Item Benlik kavramı ve uyum(Uludağ Üniversitesi, 1991) Altıntaş, Ersin; Eğitim FakültesiBenlik kavramı kişiliğin ip uçları veren anahtar bir kavram olarak psikolojik danışmada kullanılmaktadır. Benlik kavramı, bireyin kendini algılaması ve değerlendirmesidir. Bu kavram çocukluktan başlayarak toplumsallaşma süreci içinde gelişir. Bireyin çevresini benlik kavramına uydurarak algılar ve davranış algılanan gerçeğe tepkidir. Benliğin içindeki yaşantı ve algıların bütünleşmesi uyumla ilgilidir. Bireyin kendini değerlendirişi ile başkaları tarafından değerlendirilişi ve gerçek benlik ile ideal benlik arasında büyük boyutlardaki farklılık uyumsuzluk meydana getirir. Maslow'a göre psikolojik sağlık, kendini (benliği) gerçekleştirendir. Bireyin sağlıksız biçimde, kendini varlığını eriterek gruba uyma eğilimi ise benliğin kaybına neden olur. Bu makalede benlik kavramı ile uyum arasındaki ilişki incelenmiştir.Item Çocukların seçtirici ve ayırt edici sözlü iletişimlerine (referential communication) sınıf düzeyi, kişilik ve test içeriğinin etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Peker, Reşat; Eğitim FakültesiBu araştırmanın konusu çocukların seçtirici ve ayırt ettirici sözlü iletişimlerine (Referential Communication) sınıf düzeyi, kişilik ve test içeriğinin etkileridir. Denekler 73 anaokulu ve 76 ikinci sınıf öğrencileridir. Deneklerin kişilik yönelimleri "Person- Thing Picture Test" ile; seçtirici ve ayırt edici sözlü iletişim (referential communication) başarıları ise içeriği sosyal ve sosyal olmayan maddelerden oluşan bir iletişim testi ile ölçüldü. Ayırt edici sözlü iletişimde dinleyiciye gerekli ayrıntılar vermede ve doğru olarak tanımlamada test içeriğine bakılmaksızın ikinci sınıfların anaokulu öğrencilerinden daha başarılı oldukları bulunmuştur. Sosyal içerikli maddelerin anaokulu öğrencileri için daha güç oldukları da görülmüştür.Item Eğitimde demokratlaşma ve rehberlik(Uludağ Üniversitesi, 1991) Altıntaş, Ersin; Eğitim FakültesiBu makalede Türk toplumunda demokrasinin kısa bir tarihçesi verilerek, toplumda demokrasinin kökleşmesi için eğitim sisteminin hangi boyutlarının demokratlaşmasına gereksinim olduğu tartışılmıştır. Demokratik toplumun değer yargılanandan doğan eğitimde rehberlik etkinliklerinin demokratik eğitim sisteminde işlevsel olabileceği vurgulanmıştır.Item Ergenlerde benlik kavramı ve ana-baba -öğretmen tutumları(Uludağ Üniversitesi, 1991) Altıntaş, Ersin; Eğitim FakültesiErgenlik çocuklukla yetişkinlik arasmda bir geçiş dönemidir. Bu dönemde hızlı bedensel, ruhsal ve toplumsal değişmeler olmaktadır. Bu makalede, ergenin kendisindeki değişmeleri nasıl algıladığı, benlik kavramını nasıl oluşturduğu, olumlu bir benlik kavramı gelişimi için, olumlu ve olumsuz ana-baba ve öğretmen tutumlarının neler olduğu incelenmiştir.Item Fransız öğretmen yetiştirme sistemi(Uludağ Üniversitesi, 1991) Mattei, Jean-Louis; Eğitim FakültesiFransa'nın eğitim sisteminin tarihçesini yapmak istemiyorum, fakat hatırlatalım ki söz konusu sistem üç temel ilkeye dayalıdır: 1) Eğitim laiktir; 2) Parasızdır; 3) Zorunludur (16 yaşına kadar). Bu üç ilkeden ikisi "baccalaureat"ya kadar geçerlidir. Bahsettiğimiz "baccalaureat" bir sınavdan sonra verilen lise son sınıf diplomasıdır . Bu ilkeler öğretmen yetiştirmesine yabancı değiller, tam tersine. Nitekim, demokratikleşmenin sonuçlandır ve aynı zamanda da halktan gelen öğretmenleri eğitmeyi amaçlıyor.Item İrlanda'da öğretmen yetiştirme sistemleri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Bruch, Angela de; Egel, İlknur; Eğitim FakültesiBen İrlanda'da ve İsveç'de öğretmen yetiştirme ile ilgilendim ama bugünkü konum İrlanda'da öğretmen yetiştirme sistemleri. Sanırım İrlanda'nın bu alandaki tarihi Türk eğitimcilerinin özel ilgilerini çekebitir çünkü yüzyılımınn yirmili yıllarına kadar her iki devlet iki yüzyıl boyunca imparatorluk halinde idi. İrlanda 1916 yılında geçici olarak Cumhuriyetini ilan etti, 1919 yılında' da ilk hükümetini kurdu ve 1922'de (6 vilayeti hariç) İngiltere'den tam bağımsızlığını kazandı. Türkiye'de 1923 yılında bir Cumhuriyet oldu. Hem Atatürk, hem İrlanda Cumhuriyetini kuranlar, kendilerini eğitime adamış insanlardı. Başka benzer yönler de var ama biz şimdi öğretmen yetiştirme konusu üzerinde duralım .Item İspanya'da öğretmen yetiştirilmesi atanması ve düşündürdükleri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Özçelebi, Ali; Eğitim FakültesiBugün ben sizlere İspanya'da öğetmen yetiştirilmesi ve seçilip atanmalarından söz edeceğim. Bundan önceki konuşmacı arkadaşlarım, Almanya, Fransa ve İngiltere/İrlanda da ilköğetimden öğretmenliğe kadar eğitim kurumlarından söz ettiler. Zamanımız daraldığı için, ben İspanya'daki eğitim sisteminin öteki Avrupa ülkelerindekinden pek farklı olmadığım, belki onlardan biraz geri, ama bizimkinden çok ileri olduğunu söylemekle yetinip hemen konuya girmek istiyorum İspanya'da özellikle öğretmen yetiştiren fakülte ve yüksekokul yok. Üniversiteler ve onlara bağlı fakülteler yanında, Rektörlüğe bağlı bir İnstituto de Pedagogia, yani Öğretmenlik Formasyon Enstitüsü var. Öğretmene gereksinim duyulan dallarda Üniversite mezunları isterlerse bu enstitüye başvuruyorlar. Ders programları , saat ve ders adlarıyla bizimkine benziyor, uygulama da öyle. Ancak, derslerin içeriği, işlenişi, uygulama çok daha yüklü, ezbere değil durum tartışması 'na eleştirel düşünceye, çözilmler üretmeye dayalı ama öğretmen seçme sınaviarına katılmak için önkoşul degil.Item Jean Giraudoux ve Troya Savaşı olmayacak üzerine(Uludağ Üniversitesi, 1991) Anamur, Hasan; Eğitim FakültesiJean Giraudoux'nun Troya Savaşı Olmayacak (1935) başlıklı oyunu İlya da'nın Odysseus ile Menelaos'un savaş öncesi Troya'ya elçi olarak gelişlerine kısa ca değinen iki dizesinden esinlenilmiş gibidir: lll, 205-207 ve XI,· 140 (Azra Erhat A. Kadir çevirisi). İlyada'ya bir tür öndeyiş niteliğinde olan bu oyunda Giraudoux bir yandan gerçeği tümüyle yeniden yaratırken, bir yandan da kara mizalı içinde yoğurulmuş hem banşçı hem de karamsar bir bildiri iletir. Troya Savaşı Olmayacak'ın yapısı bir engelli yarışa ya da çıkılmak zorunda olunan ve her basamağı barışa karşı bir engel oluşturan bir merdivene benzetilebilir. Oyunun eyleyeni olan Hector, barışa ulaşabilmek için, savaşın bu görünür engellerini aşmaya çalışacak, ancak sonunda temel nedene takılacaktır: "İnsanların aptallığı ile insandışı güçlerin aptallığına.Item Nietzsches Goethebild und die auseinandersetzung mit Goethe(Uludağ Üniversitesi, 1991) Manisa, Nilgün; Eğitim FakültesiNietzsche war, wie auch viele Wissenschaftler festgestellt haben ein grosser Verehrer Goethes. In seinen Augen hatte der klassizistische Goetlıe das Fonnal zum Übermenschen. Goethe und Nietzsche vertraten eine unterschiedliche Auffassung von Well. Goetlıe salı qie Well als ein "Gleiclmis" Nietzsche als ein "Welt-Spie".Item Öğretmen yetiştirme(Uludağ Üniversitesi, 1991) Dirik, M. Zahit; Eğitim FakültesiBu yazıda, öğretmenin eğitim sistemindeki yeri ve önemi vurgulanmakta, öğretmen yetiştirme programlarının farklı boyutlarında karşılaşılan sorunlar eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmektedir.Item Öğretmeni Milli Eğitim Bakanliğı mı üniversite mi yetiştirmelidir?(Uludağ Üniversitesi, 1991) Özer, Ulviye; Eğitim Fakültesiİlk ve ortaöğretimde görev alacak öğretmenlerin üniversitelerin dört yıllık Eğitim Yüksekokulları ve Eğitim Fakülteleri yerine 1982 öncesinde olduğu gibi, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda yetiştirilmesi görüşü ne son günlerde yazılı ve sözlü basında rastlamaktayız . Ortaöğretim öğretmenlerini yetiştiren Eğitim Fakültelerinin, günümüzde ulaştıkları düzeyi de gözönüne alarak, başlıkta yer alan soru cevaplandırılmaya çalışılacaktır .Item Pouchkine en Turquie(Uludağ Üniversitesi, 1991) Mattei, Jean-Louis; Eğitim FakültesiEn 1829, Alexandre Sergueievitch Pouchkine etait le plus cembre ecrivain russe de son epoque. Nicolas I er se mefiait de lui mais l'admirait. Pouchkine ne partil jamais en Europe occidentale, cependant le tsar lui permit d'aller en Turquie lors de l'expidition de 1829. Nicolas I er pensait en effet que le poete allait composer une epopee a la gloire de l'armee russe. Pouchkine n'ecrivit jamais l'epopee en question mais nous a laisse mieux: ce journal de vayage a Erzurum, precieux temoignage sur l'empire ottoman. Partant du texte original en russe de Pouchkine, l'auteur tente d'analyser les rapports du celibre poete avec l'Orient et la Turquie en particulier. Admiration et derision. Deception et respect devant 1'4me turque, tout cela se trouve dans ce document. Le grand poete est peut-etre passe a côti d'un grand sujet: le pays qui s'offrait a lui mais qu'il ne fit qu'entrevoir.Item Sınıflandırma ve yapısı(Uludağ Üniversitesi, 1991) Durak, Mustafa; Eğitim FakültesiBu çalışmada, bilimselliğin temel ögelerinden biri olan sınıflandınna kavramıyla ilgili terimler, ilkeler ve ilişkiler gözden geçirilmiş ve değişik sınflandırma olasılıkları sergilenmiştir. Araştımıacıya, çeşitli sınıflandırma biçimlerinden, kendisine en uygun olanı seçmesi ama eğer varsa öbür tutarlı sınıflandırna biçimlerine de dikkat etmesi salık verilmiştir.Item Suçlu gençlerin sağaltım yöntemleri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Çelen, Nermin; Eğitim FakültesiGenç suçluların sağaltım yöntemleri çok çeşitlidir. Sağaltım yapan deneyimli profesyoneller bunlardan biri üzerinde ısrar etmezler. Yöntem seçerken vaka'nın özelliğini gözönünde tutarak vaka için en faydalı olanı tercih ederler. Sağaltım yöntemlerinin büyük bir çoğunluğu psikolojik, bir kısmı da sosyalpsikolojik temellere dayanır. Bunların başlıcalarına aşağıda değinilmiştir.Item Theories of translation and a grammar theory of translation(Uludağ Üniversitesi, 1991) Akkoç, Ayla; Eğitim FakültesiIn my study, my thesis is the relationship between grammar and translation. To do this, I chose relative clauses and studied how to transiate them. To help illustrate my points, I took some examples from "The Great Gatsby" as translated by Can Yücel who is a poet and translator. Daily speech, regional sayings, idioms and slang words that he used were the basic peculiarities of his poems. He attained success in becoming a language expert by means of using satire and word play in his poems. The poems which he published bı "Her Boydan" were translations of poems which he had collected. Besides, he translated plays written by Shakespeare, Weiss, Brecht. He translated "The Great Gatsby". As pointed out before, I chose some adjectival clauses from this book. I classified them and I observed that some of the adjectival clauses had been subdivided. Certainly Can Yücel is an expert bi his field, but I contend that in most cases these subdivisions are unnecessary. In fact they may sametimes even cause disorientation, so I have essayed retranslations.Item Wesen der erkenntnis in Kants "kritik der reinen vernunft"(Uludağ Üniversitesi, 1991) Manisa, Nilgün; Eğitim FakültesiDas Erkenntnismodell von Kant ist in ein System eingebaut. Jegliche Erkenntnie hebt mit Erfahrung an. Jedoch um eine einheitliche Erkenntnis im Sinne Kants, zu erreichen, brauchen wir zusatzlich den Verstand. Sinnlichkeit und Verstand wirken bei der Erkenntnis zusammen. Alleine durch die Anschauung eines Gegenstandes ist Erkenntnis nicht möglich, denn um einen Gegenstand begreifen zu können, braucht man den Verstand. Die Bildung von Begriffen ist, so Kant, ein Urteilen, Begriffe kommen dadurch zustande, daB man Urteile verknüpft. Demnach ist das Urteilen ein Denkakt, in dem empirische Anschauungen zu einem Begriff gebracht werden. In sofern ist die Funktion der Sinnlichkeit das Anschauen, die des Versiondes das Denken.Item Yabancı dil öğretiminde kültür sorunu(Uludağ Üniversitesi, 1991) Evirgen, Mesut; Eğitim FakültesiYabancı dil, bireylerin başka bir toplumun yaşam tarzını, düşünme ve yorum tercihlerini, değer yargılarını öğrenmelerine yardımcı olmasında ve giderek uluslararası anlayış ve işbirliğinin sağlanmasında büyük rol oynar. Yabancı dil öğretmenin önde gelen amaçlarından birisi, insanı yaşadığı çevrenin dışına çıkarmak ve uluslararası dostluk, hoşgörü anlayışı içinde dünya barışına yöneltmek olmalıdır.