2000 Cilt 9 Sayı 9
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 2000 Cilt 9 Sayı 9 by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 46
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access Can religiosity be measured? Dimensions of religious commitment: Theories revisited(Uludağ Üniversitesi, 2000) Küçükcan, TalipThis article aims to chart influencial approaches to understand religious committment and examines leading therories concerning dimensions and measurement of religiosity. Psychologists and sociologists of religion have long been concerned with the measurement of religiosity and religious committment. As pointed out by Wearing and Brown (1972: 143) the question of dimensionality remained as a persistent question in the pyschological analysis of religious beliefs, attitudes and behaviour. In the last twenty years psychologists and socioliogists of religion have spent considerable time and energy to the conceptualisation and measurement of religious committment. Roof, 1979: 17) Discussions on the nature of religious committment moved from simple and reductionist arguments as to whether religiosity is unitary phenomenon or a multidimesional matter towards more sophisicated issues culminating in synthesis of various theoretical frameworks.Item Open Access Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi'nde Risale-i Tasavvuf, Mecmu‘a-i Tasavvuf ve Kitab-ı Tasavvuf adını taşıyan Türkçe yazma eserler(Uludağ Üniversitesi, 2000) Erginli, ZaferYazma eser kütüphanelerinde risale, kitab veya mecmua adı altında toplanan tartışmalı kitaplar olduğu bilinen bir gerçektir. Risale kelimesinin "mektup, mesaj, broşür, küçük kitap" anlamlarından dolayı bu tür eserlere isim olduğu tahmin olunabilir. Kitap kelimesi de benzer anlamlarından dolayı bu eserlere isim olmayı hak etmektedir. Aynı paraleldeki eserlere isim olarak kullanılan mecmua kelimesi de "dergi, broşür, kolleksiyon" anlamına gelmektedir. Büyük çoğunluğu tekkelerdeki kitaplıklardan oluşan Bursa'daki eski kütüphanelerin, Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi'nde toplandığı bilinmektedir. Bu kitapların bir kısmı da kütüphaneye Şubat 1926 tarihinde -yani tekkelerin kapanmasının ardından- getirilmiştir. Yazma kitapların Arapça, Farsça ve Türkçe olarak yazıldığı ya da bu dillere tercüme edilmiş kitaplar olduğu malumdur. Bu kitaplar arasında Risale-i Tasavvuf ya da Kitab-ı Tasavvuf adını taşıyanlar varsa da, isimlendirmeler, sözü edilen kitapların gerçekten bu adları taşıdığını göstermez. Bazı kitapların kütüphanelerdeki tasnifler sırasında görevliler tarafından adları tesbit edilemediğinden, içeriklerine bakılarak bu şekilde adlandırıldığı bilinmektedir.Item Open Access A.Ü. İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunan Harvard The Logical Review (HTR)’in makaleler bibliyografyası -II- 1959-1997(Uludağ Üniversitesi, 2000) Tarakçı, Muhammet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.1908 yılından beri çıkmakta olan Harvard Theological Review adlı derginin makaleler bibliyografyasının ilk bölümünü geçen sayıda yayınlamıştık. Harf sırası esasına göre düzenlenen bu bibliyografayın ikinci bölümünü bu sayıda sunuyoruz. Ayrıca bibliyografyanın sonunda, derginin, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde bulunmayan sayılarını da belirttik.Item Open Access Sosyal güven ve din(Uludağ Üniversitesi, 2000) Kurt, Abdurrahman; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Başkaları tarafından hem “emin” olarak bilinme hem de hayatın olağan akışı içerisinde başkalarını “emin” olarak görebilme anlayışını ifade eden “sosyal güven”in İslâm dinini tanımlayan en önemli iki kavram olan “iman” ve islâm” ile akrabalığı bulunmaktadır. Bu makalede, kaynağını dinin bu iki temel kavramından alan sosyal güvenin, sosyo-ekonomik hayata yansıyan yönleri tartışılmaktadır.Item Open Access U. Ü. İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin ibadet ve ruh sağlığı (psiko-sosyal uyum) ilişkisi üzerine bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2000) Hayta, Akif; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Her türlü ayin, dua, özel dinsel törenler, oruç ve benzeri eylem ve davranışları içeren dini pratikler, din psikolojisinin ana konularından birisidir. Dindar bir bireyi anlama ve ilişkilerini belirlemede ibadetlerin çok önemli etkileri bulunmaktadır. Bütün dinlerde ve inançlarda yer alan ve en sık yaşantılanan dua ve tapınma tecrübesinin insan psikolojisine etkilerinin araştırılması, din psikolojisinin bilim olarak kabulü ile birlikte başlamaktadır. İbadet fenomeni, bütün dinlerde, dindarlığın kendini gösterdiği genel boyutlardan birisidir ve insanların dini yönelimlerinin dışavurumunu içermektedir. İbadet kavramı ile bir dinin mensuplarının yerine getirdikleri tüm özel dini pratikler kastedilmektedir. Bütün dua, dini ayin ve tören gibi tapınma şekilleri bu boyut içinde yer alır. Bireysel veya toplu olarak yapılan dini pratik ve eylemler kutsalla psikolojik bir ilişki biçimi olarak da görülebilir. Bu anlamda ibadetler insanların kendi benliklerinde psikolojik bir alan oluşturarak, manevi bir coşkunluk, kendinden geçme, huşu duyma ve huzur bulma; ya da en azından toplu halde ise katılanlarda bir heyecan yaratma gücüne sahiptir. Bütün dini pratik ve eylemlerde her zaman duygusal bir motivasyon görülür, fakat bu dini eylemlerin tek özelliği değildir.Item Open Access Fıkhî hadislerin rivâyet değeri bağlamında “vârise vasiyyet olmaz” hadisinin tahrîc ve tenkîdi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu çalışmada, İslâm mîrâs hukûkunun önemli esaslarından birine dayanak teşkil eden bir hadisin, hadis usulü açısından taşıdığı değeri ortaya koymaya çalışacağız.Item Open Access Yahudi karakteri (Tarihî ve sosyo-psikolojik bir yaklaşım)(Uludağ Üniversitesi, 2000) Sayar, Süleyman; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Yahudi karakteri Eski Ahit ve Kur’an’a göre genel olarak olumsuz bir yapı gösterir. Bu yapının belirleyicileri tarihî, sosyal şartlarla Yahudi kültür kaynaklarıdır. Aşağıdaki makale, bu unsurlar çerçevesinde tarihî Yahudi karakterini tespit denemesidir.Item Open Access Zeydilik ve tasavvuf(Uludağ Üniversitesi, 2000) Madelung, Wilfred; Çift, Salih; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Tarih boyunca, bir mezhep olan Zeydilik ile müesseseleşmiş tasavvuf arasındaki ilişkiler genellikle düşmanca olmuştur. İhtilafın kaynağında dini otorite konusundaki çatışma yer almaktadır. Şii inancına sahip olan Zeydilik yegâne dini otoritenin ehl-i beyt olduğuna inanmaktadır. Zeydi imamlar, kendilerine bağlı olanlara, sadece politik liderler olarak değil aynı zamanda dini konularda birer öğretmen ve rehber olarak itaat etmelerini emrediyorlardı. Bununla birlikte Zeydi anlayışa göre imamlar İsnâ Aşeriye ve İsmailiyye’den farklı olarak masum değillerdir ve dini konulardaki otoriteleri de sorgulanabilir. Çoğunlukla sünni olan sûfi şeyhleri ise kendilerine bağlı olanlardan toplu itaat değil, bireysel olarak mutlak itaati isterler.Item Open Access Bir medeniyet kuramcısı olarak İbn Haldun(Uludağ Üniversitesi, 2000) Albayrak, Ahmetİnsanlık tarihinde önce yetiştikleri topluma sonra tüm insanlığa yol gösteren, belli dinamiklere bağlı olarak bir medeniyetin kurulmasında veya gelişmesinde rol oynayan “deha”lar her zaman olagelmiştir. Dehanın belki de en büyük özelliği dünü, tarihi-sosyolojik bakış açısıyla değerlendirip bugün ve yarın hakkında fikirler üreterek çağlar üstü olabilmesidir. Deha pratisyen değil teorisyendir. Teorilerini de bir fantezi olsun diye oluşturmaz. Zaten o, teori oluşturmak için yola çıkmış değildir. Herşey onun görev bilincinin ve cehdinin bir sonucudur. Tarihte ve günümüzde dehaların yeterince anlaşılamadıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Fikirlerinin yoğunluklarından dolayı sulandırılarak, katalizör olarak bir şeyler katılarak aktarıldıklarından1 dehaların tek boyutlu olmadıkları, olaylara bütün olarak baktıkları hep gözden kaçmıştır. Celâleddin-i Rûmî’nin malum fil hikayesi gibi çoğu kere dehalar değişik zamanlarda ve değişik kişilerce, değişik yönleriyle değerlendirilmiş ve bu değerlendirmeler bir bütün haline getirilememiştir. Böylece diyebiliriz ki Cemil Meriç’te de ifadesini bulduğu gibi2 anlaşılmamak olan dehanın kaderini İbn Haldun da paylaşmıştır.Item Open Access Kur’ân’da “din” teriminin anlamı(Uludağ Üniversitesi, 2000) Haddad, Yvonne Yazbeck; Güç, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bilim adamları, Kur’an’da din kelimesinin semantik ve etimolojik manasını anlamaya yönelik yoğun çaba sarfetmişlerdir. Değişik zamanlarda onlar, bu terimin bir kısım kullanımlarında İbranice, Habeşçe, Ermenice veya İran dilinden (Farsça) ödünç alınmış bir kelime olduğu varsayımında bulunmuşlardır. Bu terimi hüküm veya ceza, âdet veya usul ve nihayet din olarak anlamak mutad hale gelmiştir. Bu makale, din kelimesinin etimolojik kökleri ile ilgili ihtilafları çözmeye çalışmayacak; aksine, din teriminin Kur’an’da, Kur’an’ı ilk duyanlar tarafından nasıl anlaşıldığını gözönünde tutmaya çalışarak ve onun, Kur’an’ın dünya görüşündeki anlamına bakarak, ortaya çıktığı genel durum ve şartlar içerisindeki kullanımının bir tahlili üzerinde yoğunlaşacaktır.Item Open Access İlk dönem sûfîlerinin peygamber ve sünnet anlayışları(Uludağ Üniversitesi, 2000) Yıldırım, Ahmetİslâmî disiplinlerin bir konuda öncelikle başvuracakları temel kaynaklarından ilki Kur’an’dır. Kur’an bu konumunu Allah kelamı ve ilâhi emirlerin yazılı bir metni olmasından almaktadır. Hz. Peygamber (s.a) ise Kur’an’ı tebliğ, tebyîn ve uygulayan Allah’ın elçisidir. Bu yüzden dini ilimlerle alaka duyan herkes gibi sûfiler de Hz. Peygamber’e ve gerek teorik ve gerekse pratik açıdan O’nun sünnetine büyük önem vermiş ve ilgilenmişlerdir. Öncelikle âdâb konuları olmak üzere sünnete olan bağlılıkları dikkat çekicidir. Özellikle ilk tasavvuf klasiği kabul edilen Ebû Nasr Serrâc (ö.378/988) el-Luma’ adlı eserinde sûfîlerin peygamber ve sünnet telakkisiyle ilgili önemli bilgilere yer verdiğini görmekteyiz.Item Open Access İslâm tarihinden örneklerle iftira olayına tahlîlî bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2000) Algül, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâm dini, insanların birbirinin hukukuna saygı beslediği, şeref ve haysiyetlerin korunduğu huzurlu bir toplumu gaye edinir. Dolayısıyla ferdin ahlakî eğitimine (terbiye) büyük önem verir. Çünkü fert, toplumun yapı taşlarından birini oluşturur. Onun, olumlu veya olumsuz davranışları, öngörülen huzurlu toplumu aynı biçimde etkiler. Bu sebeple ferdin iyi ve kötü davranışlar konusunda bilgilendirilmesi, iyiliğe özendirilmesi, kötülükten sakındırılması gerekir. Kur’an’ı-Kerim, İslâm’ın öngördüğü bu toplumu oluşturmak için gerek Hz. Muhammed (sav)’den önceki devirlerden, gerekse aynı peygamberin devrinde tarihî örnekler vererek ders ve ibret almak için bizi düşündürür. Bu doğrultuda bizi düşündürdüğü konuların başında peygamberlerin, yaşadığı devirlerde maruz kaldıkları iftiralar gelir. Kur’an-ı Kerim bilhassa Rasûl-i Ekrem (sav) devrinde cereyan eden bu kabil tarihî olaylara değinir. Biz bu çalışmamızda Kur’an-ı Kerim’de “ifk, bühtan, iftira” gibi tabirler halinde yer alan “iftira” kavramını ele alarak, tarihî dökümanlarla değişik bir yorum kazandırmaya çalıştık. Bununla, İslâm tarihinde yaşanmış hadiselerin eğitimde örneklemlerle ele alınması halinde yararlı sonuçlar doğurabileceğini göstermek istedik. Böylece ahlâkî bir konuya tarihî bir boyut kazandırarak her iki alanın tetkikçilerini bu doğrultuda düşündürmeyi amaçladık.Item Open Access Hadislerin metin tenkidinde fiilî sünnete müracaatın önemi bağlamında kadınların ve çocukların camiye gitmeleri ile ilgili hadislerin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Karacabey, Salih; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Hadis tenkidinde isnad kadar metin tenkidinin de gerekli olduğu kabul edilmektedir. Hadislerin metin tenkidinde başvurulmak üzere ölçü olarak kabul edilen temel değerlerden birisi, yine sünnetin kendisidir. İşte bu çerçevede çocukların ibadethaneye girişleri ve bayanların ibadet hayatını ilgilendiren bazı hadislerin, Hz. Peygamber’in sahih sünnetine dayanılarak değerlendirilmesi yapılmaktadır.Item Open Access Okulöncesi eğitimde taklit etkinlikleri ve din eğitimi açısından değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Sağlam, İsmail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Sözlük anlamı olarak taklit; “birinin hareketinin veya şekil ve sûretinin aynını yapma, benzemeye veya benzetmeye çalışmadır. Terim olarak ise taklit (imitation); “örnek alınmak istenen kişi ya da grupların söz, davranış veya tavırlarının başkaları tarafından aynen tekrarlanması”, “gösteri amacıyla ve çoğunlukla da üçüncü şahıslar önünde başkalarının hal, hareket, konuşma veya davranışlarının tekrarlanması”, “hareketlerin, konuşma üslûbunun, tavırların bilinçli veya bilinçsiz olarak, başka bir örneğe göre biçim alması, benzetme, yansılama” anlamlarında kullanılmaktadır. Taklitle çok yakın anlam benzerliği olan özdeşleşmenin de “bir kimsenin çocukluk döneminde beğendiği bir yetişkinin davranışlarını adeta farkında olmaksızın taklit ederek toplum içinde kendine özgü toplumsal rolleri öğrenmesi”, “bireyin, kendine olan güvenini sağlamak üzere gerçekten veya hayal ürünü olarak örnek aldığı kişi gibi davranması, kendini onunla bir tutması.” şeklinde tarif edildiği görülmektedir. Ayrıca Din Eğitimi alannda yapılan bazı çalışmalarda, “hoşa giden bir davranışın kopya edilmesi”, “ferdin içinde bulunduğu grubun, bir üyesinin duyuş, düşünüş ve davranışlarını izlemesi ve onu kendisine model alması” gibi çeşitli şekillerde tarif edildiği görülmektedir.Item Open Access Türk toplumunun evlilik konusunda bilgilenme ve bilinçlenme düzeyleri(Uludağ Üniversitesi, 2000) Bilgin, Vejdi; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu makalede, toplumumuzun eğitim seviyesi lise ve üzeri olan fertlerinin evlenecekleri kimilerde aradıkları özellikler, evliliğin ilk yıllarındaki problemler konusunda bilgi durumları ve cinselliğe karşı olan tutumları temelde cinsiyet, medeni durum ve dinî inanç değişkenleri çerçevesinde incelenmiştir.Item Open Access Osmanlı külliyelerinde yönetim (Bursa İvaz Paşa Külliyesi örneği)(Uludağ Üniversitesi, 2000) Pay, Salih; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu çalışmada, Bursa İvaz Paşa Külliyesi örnek alınarak, Osmanlı külliyelerindeki yönetim ve denetim sistemi incelenmiştir. Külliyeler genel olarak mütevelli tarafından yönetilmiş, nazır vasıtasıyla da denetlenmiştir. Ancak külliyelerde bunlara ek olarak oto-kontrol sistemi diye de ifade edebileceğimiz bir iç yönetim ve denetim makenızmasının da varlığı tespit edilmiştir.Item Open Access Arş Risalesi: Allah'ın birliği ve sıfatları üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2000) İbn Sina; Uysal, Enver; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Hamd Allah'a mahsustur. Nimetlerinden dolayı O'na hamdolsun. Bütün hallerimde O'nun keremine muhtacım. İmdi, çalışmalarımın titiz takipçilerinden biri, benden, kendisi için, Allah'a, O'nun sıfatlarına ve fiillerine inanmayı gerektirecek bir yöntemle, taklitten kaçınarak, salt araştırmaya yönelik, tevhid ilminin hakikatlerini içeren özet bir risale kaleme almamı rica etti. Ben de (bu konulara) önem veren bu şahsın ricasını, Rabbimiz Allah'tan yardım dileyerek (bu risale ile) yerine getirdim. Bu risale üç temel ilkeyi (esas) içerir: Birinci ilke: Varlığı Zorunlu (Vâcibu'l-Vücûd) olan (Allah)'ın ispatı, İkinci ilke: O'nun birliği, Üçüncü ilke: O'ndan nedenlerin olumsuzlanması.Item Open Access İmam rabbânî ve itikadî görüşleri(Uludağ Üniversitesi, 2000) Karadaş, Cağfer; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İmam Rabbânî’nin tam adı, Ahmed b. Abdullah b. Zeynelabidin b. Abdulhay el-Faruki es-Serhendî’dir. Soyu yirmisekiz vasıta ile Hz. Ömer’e dayanmaktadır. Kendisine el-Farukî nisbesi bundan dolayı verilmiştir.1 İmam Rabbânî 971/1563 yılında Dehli ile Lahor arasırda bir şehir olan Sihrind’de doğdu. İlk tahsilini babasından aldı. Daha küçük yaşta iken Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. Tahsilini ilerletmek için Siyelkut şehrine gitti ve ünlü alim Siyekuti’nin hocası olan Kemaleddin Keşmiri’den akli ilimleri öğrendi. Hadis öğrenimini ise İbnu’l-Hacer el-Mekki ve Abdurrahman Fihri’l-Mekki gibi üstadlarda tamamladı. Kadı Behlül Bedehşanı’den birçok hadıs ve tefsir kitaplarını okuyarak icazet aldı. Öğrenimini onyedi yaşında tamamlayan İmam Rabbânî, çok genç yaşta telif ve tedris falileyetine başladı. Henüz öğrenimi sırasında er-Risaletü’t-tahliliyye, Reddu’r-Ravafız ve İsbatü’n- nübüvve gibi eserlerini kaleme aldı.Item Open Access Arap Edebiyatında edebî tenkit ve belâgatın tarihî seyri(Uludağ Üniversitesi, 2000) Bulut, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.This article deals with the Biblio-historical survey for the Literary critisizm and the Rhetoric in the Arabic Literarure.Item Open Access XVII. yüzyılda Bursa’nın nüfus yapısı(Uludağ Üniversitesi, 2000) Gerber, Haim; Karataş, Ali İhsan; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Osmanlı İmparatorluğu'nun demografik analizlerindeki temel istatistiki kavram, hane terimidir. Kelime sözlükte ev, daha geniş anlamıyla da aile manasına gelir. Klasik dönem (ki bu dönem 16. yüzyılla ilgili büyük nüfus tahrirlerinin yapıldığı dönemdir) boyunca İmparatorluğunun nüfus analizlerinde hane terimiyle basitçe aile kastedilirdi. Yine de, terimin anlamıyla ilgili bu genel mütabakat, bölgede ikamet edenlerin sayısını belirlemede birçok problemi çözememektedir. Örneğin, ortalama aileyi kaç kişinin oluşturduğu açık değildir. Buna rağmen, hane kavramının aileyle eşit sayıldığı aşikardır. Bununla birlikte, bizim incelememiz, yalnızca 16. yüzyılla değil, durumun tamamen farklı olduğu 17. yüzyılla da ilgilidir. Periodik olarak yapılan ayrıntılı nüfus tahrirleri artık toplanmıyordu ve mevcut kaynaklar da son derece kıt ve kalitesizdi. Bu dönemde Osmanlı yöneticileri kırsal ve kent nüfusuna çeşitli vergiler koymuştu. Bunların en önemlisi avarız vergisiydi. Bu maksatla yapılan incelemelerde hanelerin sayısı verilmiştir ki bu hanelerin sayısına göre mahalle takdirinde bulunuldu. 17. Asrın sonlarına ait bir araştırma, Bursa’daki aile reislerini isimleriyle birlikte tam bir liste halinde içeren, dolayısıyla bu konuyla ilgili çok önemli olan , 1696 yılına ait ayrıntılı bir sicildir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »