2000 Cilt 19 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/17937
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 25
- Results Per Page
- Sort Options
Item Ayran üretim aşamalannda kritik kontrol noktalannın Saptanması(Uludağ Üniversitesi, 1999-01-03) Anar, Şahsene; Temelli, Seran; Veteriner FakültesiBu çalışma ayran üretim aşamalarındaki kritik kontrol noktalarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmada 10 kontrol noktası aerob mezofil genel canlı, koliform bakteriler, enterobakteri, stafılokok-mikrokok, enterokok, E. coli, koagulaz pozitif stafilokok, küf ve maya yönünden incelenmiştir. Çalışma sonunda ayran üretiminde kullanılan starter kültürün en önemli kontaminasyon kaynağı olduğu, tank giriş çıkışındaki boruların, ambalaj malzemesinin ve işletme havasının kritik kontrol noktalarını oluşturduItem Hayvanlarda immunosupresyon ve immunosupresyona ve neden olan infeksiyöz etkenler(Uludağ Üniversitesi, 1999-12-08) Çetin, Cengiz; Veteriner Fakültesiİmmunosupresyon immun sistemin geçici veya devamlı fonksiyon bozukluğu durumudur ve değişik infeksiyöz etkeniere karşı hayvanların duyarlılığını artırmaktadır. Birçok infeksiyöz ve infeksiyöz olmayan etken immunusupresyona sebep olabilmektedir. Bu makale hayvanlarda immunosupresyona neden olan infeksiyöz etkenler (viruslar, bakteriler, mantarlar, parazitler)'i incelemektedir.Item Farklı altlık materyalinin broyler performansına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1999-12-09) Ogan, Mustafa; Veteriner FakültesiBu çalışma, broyler üretiminde altlık materyali olarak planya talaşı, patoz samanı, toz talaş, toz talaş + balya saman , çeltik kavuzu ve balya samanı kullanmanın performans Uzerine ekilerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Her altlık grubuna 11.2 m2 'lik bölme ayrılmış ve metrekareye 14 adet civciv düşecek şekild e, 150'şer adetAvian Farm günlük civciv yerle tirilmiştir. Planya talaş ; patoz samanı, toz talaş, toz tal aş+ balya samanı, çeltik kavuzu ve baJya samanı tlık rupl arı üzerinde barındırılan braylerierin 6 haft lık canlı ağırlıkları ırası ile 22 10, 2235, 2171, 2136, 2075 ve 2040 g (P<0.05); her kg canlı ağırlık kazancı için yem tüketimleri 1.64, 1.65, 1.80, 1.71, 1.77 ve 1.98 kg bulunmuştu . Altlı k pH ve nem anı değerleri deneme boyunca artış göstermiştir. Araştırma sonunda incelenen özellikler bakımınd n en iyi sonuçlar patoz samanı ve toz talaş + balya samanı üzerinde üretilen braylerlerde elde edilmiştir. Bu altitkiarın planya talaşına alternatif abileceği sonucuna arılm şItem Esmer ırk ineklerin dölverimi özellikleri ve bu özelliklere etki eden bazı çevre faktörleri(Uludağ Üniversitesi, 1999-12-09) Ogan, Mustafa; Veteriner FakültesiBu çalışma, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Çiftligi koşullarında yetiştirilen Esmer ırk ineklerin bazı dölverimi özelliklerinin belirlenmesi ve özelliklere etki eden çevre faktörlerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada Esmer ineklerin 1988- 1996 yılları arasında servis periyodu, gebelik başına tohumlama sayısı, buzağılama aralığı ve gebelik süresi minimum kareler ortalamaları sıras a I 14.6 giln, 2. 11 tohumlama, 402.7 giln ve 284.9 giln saptanmıştır. Yılların servis sayısı ve gebelik süresine etkisi istatistiki düzeyde önemli bulunmu tur (P 05-P O). Buzağılama ırası ve mevsimlerin dölverimi özelliklerine etkisi gebelik süresi hariç istatistiki düzeyde önemli bulunmamıştır.Item İskender kebap'ın mikrobiyolojik kalitesinin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1999-12-22) Anar, Şahsene; Temelli, SeranBu çalışma Bursa'ya özgü bir yemek çeşidi olan İskender Kebap ın mikrobiyolojik kalitesini ortaya koymak amacı ile yapıldı. Çalışmada çiğ ve pişirilmiş dönerler mezofil aerob genel canlı , koliform bakteriler, E. coli, enterobakteriler, enterokoklar, stafılokok-mikrokoklar, koagUlaz (+) stafilokok, salmonella, küfve maya yönünden ince enmişti . Çig döner örneklerinin aerob mezofil genel canlı sayısı ortalama 10 -107 kob/g düzeyinde, koliform bakteriler ortalama 105 -106 kob/g düzeyinde, enterobakteriler ortalama ı 05 - ı 06 kob/g düzeyinde, enterokoklar ortalama ı 03 - 104 kob/g dUzeyinde, stafilokok-mikrokoklar ortalama 10 -ıos kob/g düzeyinde, ktif ve maya ortalama J0 -ı 4 kob/g düzeyinde bulunmuştur. Örneklerin% 25'inde koagülaz (+) stafilokok 10 -104 kob/g düzeyinde saptanm , örneklerin % 40 ından E. coli ve% ıO undan ise salmonella izole edilmiştir. Pişirilmiş döner örneklerinde aerob mezofil genel canlı sayı 102 - 104 kob/g düzeyinde bulunmuştur. Örneklerin % 40 ında koliform bakteri saptamaınırının altında % 60 ında 101 kob/g düzeyinde saptanm ştu. Enterobakteriler örneklerin% 40 ında ıo 1 kob/g düzeyinde, enterokoklar örneklerin % 30'unda 102 kob/g düzeyinde bulunmuş, pişi rilmiş örneklerde E. coli, koagülaz (+) stafilokok ve salmonella izole edilmemiştir . Sonuç olarak pişirmeleminde uygulananı nedeniyle dönerin dış yüzeyinde mikroorganizma saylırının azağı , ancak bu etkinin özellikle dönerin iç yüzeyinde etkili olamayacağı görülmuştur. Bu nedenle iskender kebap üretiminde üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarda gerekli kontrol önlemlerinin alınma önerilmişir.Item Marine edilmiş yerli hamsinin raf ömrü(Uludağ Üniversitesi, 2000) Dokuzlu, Canan; Karacabey Meslek YüksekokuluBu çalışmada standart boyda ( 13-15 cm) yerli hamsi kullanılmıştır. o/o4 Asetik asit - %12 Tuz içeren asit-tuz çözeltisinde 4°C olgunlaştırılan marinadlar üretilmiştir. Bu marinadlar laboratuvarda 4° C'de depolamaya alınmıştır. Her ay periyodik olarak yapılan duyusal, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analizler sonucunda, marinadlar fizik sel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri bakımından sekiz ay çok iyi kalitede kalırken, duyusal özellikleri bakı mından yedinci aydan sonra tüketilemez duruma gelmiştir.Item İvesi koyunlara sıfat öncesi flaşing ve sinkronizasyon uygulamalarının kuzularda büyüme ve yaşama gücüne etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2000) Özbey, Orhan; Esen, FikretBu çalışmada, İvesi koyunlarda flaşing ve östrus sinkronizasyonu uygulamasının kuzuların dogum agırlıgı büyüme ve yaşama gücü üzerine etkileri inc enm tir. Bu çalışmada 60 İvesi koyun ve bunlardan dogan kuzular kullanılmıştır. Araştırmadaki koyunlar yaş kompozisyonlarının aynı olması sağlanarak eşit 4 gruba ayrılmıştır. Araştırmanın I. grubundaki koyunlar normal beslenip sinkronizasyon ygulandı, Il. grubundaki koyunlar normal beslenip koç katıldı, m. grubundaki koyunlara flaming ve sinkronizasyon uygulandı ve IV. gruptaki koyunlara ise flaşi uygulanıp koç katılarak tohumlama yapılmıştır. Araştırmada, l, Il, III ve lV. gruplarda kuzuların oğum ağırlı ğı sıras la, 3.21, 3.54, 3.03 ve 3.76 kg, sütten kesim ağırlığı 2 1. 03, 19. 12, 20. 96 ve 19. 20 kg ve sütten kesime kadar yaşama gücü değerleri sırasıyla, % 84.21, % 81.25, %85.71 ve% 93.33 olarak tespit edilmiştir. Kuzuların doğum tipinin; doğum ağırlığı, ; 30. ve 90. gün ağırlıklarda (PItem Holştayn ve esmer ırk ineklerde kurudaki dönemde bazı kan parametrelerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Cengiz, Fahrünisa; Yalçın, MuratHolştayn ve Esmer ırk 2-4 yaşlı 24 inekte kurudaki dönemde hematokrit, hemoglobin, alyuvar ayını, ortalama alyuvar hacmi (OAH), ortalama alyuvar hemoglobini (OAHb), ortalama alyuvar hemoglobin yogunluğu (OAHb Y), akyuvar sayısı, kan pulcuklan ve sedimentasyon degerieri incelendi. Hematokrit değer, hemoglobin miktarı, OAH, OAHb, OAHbY, kan pulcukları yönünden ırklar arasında ve kuru dönemde iki periyod halinde incelenen kan örnekleri arasında önemli bir farklılık saptanmadı. Akyuvar ayısı Holştaynlarda 8.13xl03 /mm3 , Esrnerierde 5.82xl03 /mm3 olarak bulundu. Irklar arasındaki farklılık istatistiksel önemdeydi (P<0.05). Esmer ineklerde sedimentasyon degerieri 19.60 mm/sa, 23.33 mm/sa olarak bulundu. İki periyod arasında istatistiksel önemde farklılık saptandı.Item Saccharomyces cerevisiae'nin süt ineklerinde rumen protozoonlan, rumen sıvısı sodyum, potasyumu ile toplam uçucu yağ asitleri üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-02-03) Aydın, Cenk; Biricik, Hakan; Galip, Nurten; Türkmen, İ. İsmet; Veteriner FakültesiBu çalışma süt ineklerinde Saccharomyces cerevisiae canlı maya kültürünün rumen protozoalarının sayı ve yüzde dağılımlan ile rumen sıvısı pH, sodyUm. (Na}, potasyum (K} ve Toplam Uçucu Yag Asidi (TUY A) miktarlan üzerine etkisini incelemek amacı ile gerçekleştirildi. Çalışmada aynı yaş ve süt verimine sahip toplam 24 baş Esmer ve Holstein ırkı süt inegi kullanıldı. Deneme boyunca hayvaniara konsantre yem ve bezelye silajı yedirildi. Deneme grubunun rasyonuna hayvan aş ına 1 O g canlı maya kültürü (Saccharomyces cerevisiae) ilave edildi. Çalışma ilk iki haftası adaptasyon olmak üzere toplam 10 haftalık bir dönem boyunca devam etti. Denemenin 1., 30., ve 60. günlerinde, sabah yemiernesinden 3 saat sonra, kontrol (K) ve deneme (Sc) grubu hayvanlardan rumen içerigi alınarak pH, protozoon sayısı ve identifıkasyonu, TUY A ve ruınen sıvısı Na+ ve K+ ' u yönlerinden incelendi. Protozoa sayısı 30. günde Sc grubunda (122082.3 ± 8117.8 mr\ n=12) K grubundan (50694.8 ± 2120.5 ml -ı, n= J2) daha yüksek (pItem Buzağılamadan önce ve sonra ineklerde progesteron, östrojen ve kalsiyum değerleri(Uludağ Üniversitesi, 2000-02-07) Cengiz, Fahrünisa; Yaman, Kemalettin; Galip, NurtenBu çalışmada gebeliğin son dönemi ve doğum sonrası 15 inekten (Holştayn- Esmer) alınan kan örnekleri östradiol- 17ß (E2), progesteron ve Ca degerieri yönünden incelendi. Gebeligin 8., 9. aylarında, doguma yakın ve dogum sonrası östradiol degerieri Holştayn ineklerde sırasıyla 87.83, I I 7.33, 592.50, 74.08 pg/ml olarak bulundu. Dönemler arasında istatistiksel önemde farklılıklar aptandı (PItem Cobb ırkı 40 günlük broylerlerde karkas bölümlerinin oranlanarak but ve göğüs etlerinin kimyasal bileşiminin ve enerji değerlerinin saptanması(Uludağ Üniversitesi, 2000-02-20) Soyutemiz, Ece; Serbest, Ayşe; Çetinkaya, Figen; Veteriner FakültesiBu çalışma, yüksek proteinle beslenen 40 günlük Cobb ırkı broylerlerde karkas bölümlerinin oranlanması, but ve göğüs etlerinin kimyasal bileşiminin ve enerji miktarlarının saptanması amacı ile gerçekleştirilmiştir. Bütün piliçlerin %21 'ini göğüs, %11'ini kanatlar, %14' ünü alt butlar ve %19'unu da üst butlar oluşturmaktadır. Bu karkas kısımlarının ise kullanılabilir kısımları sırala % 100, %52, %62, %71 oranlarında olup, bütün karkasın kullanılabilir kısmı ise %48'dir. Derisiz but ve gögüs etleri rutubet, protein, yağ, kül ve enerji miktarları bakımından analizlere tabi tutulmuştur. Bu amaçla, Musculus pectoralis superficialis ve M. pectoralis profundus (göğüs eti) kaslarından ve M. iliofıbulari s, M. flexor cruris lateralis ve M. flexor cruris medialis (but eti) kaslarından numuneler alınmıştır. Ortalama rutubet, pro tein, yağ, kül ve enerji değerleri but etinde sırasıyla %74. 42, ·%24. 37, %2. 93, %1. 12 ve 123 kcal, göğUs eti ör neklerinde ise ırasıyla %74. 68, %27. 03, %0. 78, %1. 23 ve. 114 kcal olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak, yüksek proteinle beslenen 40 günlük Cobb ırkı broylerlerden elde edilen göğüs ve but etlerinin yüksek protein, düşük yağ miktanna sahip olduğu ve bunun Ulkemizdeki hayvansal protein açığının kapatılmasında önemli bir faktör olduğu dUşUnüldü.Item Kaz ve bindilerde plexus sacralis'in oluşumuna katılan ramus ventralis'lerdeki sinir demetlerinin morfolojik ve morfometrik incelenmesi*(Uludağ Üniversitesi, 2000-03-06) Serbest, Ayşe; Yıldız, Bahri; Yıldız, Hüseyin; Eren, Gülsüm; Veteriner FakültesiAraştırmada erişkin ıo hindi ile ıo kaz kullanıldı. Hayvanlar usuiUne uygun şeki lde kadavra haline getirildikten sonra hepsinin sol plexus sacralis'leri diseke edildi. Açığa çıkartılan plexus önce makroskopik olarak incelendi. Daha sonra mikroskopilc inceleme için rarnus ventralis'lerin orijininden plexus'un gövdesinin ventral'ine kadar olan bölümlerden O, 2- O, 4 cm kalınlığında enine kesitler alındı. Sinirlerin kesit yüzeyleri çini milrekkebi He boyandıktan sonra ı, 5 x 2 x ı O ile 2 x 2 x I O bilyiltmede incelendi. Plexus sacralis'in kazlarda lt , bindilerde genellikle beş, nadiren de altı spinal sinirin ramus ventralis'leri tarafından oluşturulduğu tespit edildi. Plexus sacralis'in oluşumu sırasında S1 +Sı birieşimine ait 3. kesit ile plexus'un gövdesinden lınan 12. ve 13. kesitler dışındaki bütün kesitlerde demet sayısının ikitilrde de birer demet ile aynı lduğu tespit edildi. Dolayısı ile iki tilrün demet sayı lan arasındaki farklılıklar istatistiksel bakımdan önemli bulunmadı. Plexus sacralis'i olu turan ramus ventralis'lerden iki tilrde de en büyük yatay ve dikey demet çapına S3, en kilçUk yatay ve dikey demet çapına da S6 sahiptir. Plexus sacralis'i oluşturan ramus ventralis'lerin hem yatay ve hem de dikey çapları dikkate alındığında bilyükten kilçüğe doğru sıralanış kazda S3, S4, Sı, Sı. S5 ve S6, hindide S3, S2, S4, S1 (bulunduğu takdirde), Ss ve S6 şeklindedir. Hem bindi ve hem dekazda plexus sacralis' den alınan bütün kesitlerde iki tür arasındaki yatay ve dikey demet çapları arasındaki farklılığın istatistiksel bakımdan çok önemli olduğu tespit edildi (p< O, 001).Item Fibrozyme'm çeşitli yem maddelerinin in vitro sindirilebilirlik özellikleri üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-03-08) Türkmen, İ. İsmet; Gülmez, B. Haluk; Eren, Mustafa; Gezen, Ş. Şule; Veteriner FakültesiBu çalışmada, fıbrolitik bir enzim olan Fibrozyme ın bazı yem maddelerinin in vitro sindirilebilirlik özellikleri Uzerine etkileri incelenmiştir. Denemede 11 adet yem örneği kullanılmıştır. Örnekler biri kontrol olmak üzere 6 farklı dozda Fibrozyme ile muamele edilmişlerdir. örneklerin kuru madde, organik madde ve ham selüloz sindirilebilirlik leri süt ığırı rumen sıvısının kullanıldığı in vitro metotla belirlenmiştir. Arpa, soya kabuğu ve konsantre yem karma ının kuru madde ve organik madde sindirilebilirlikleri, mı ır silajı, saman, arpa, soya kabuğu, konsantre yem karma , kaba ve konsantre yem karması ı ile kaba ve konsantre yem karması 2'nin ham selüloz sindirilebilirlikleri Fibrozyme ın çeşitli dozlarında kontrol gruplarından yüksek olmuştur (P<0.05). Yonca kuru otunun kuru madde, organik madde ve· ham selüloz sindirilebilirlik değerleri ile kaba ve konsantre yem karması 2'nin organik madde sindirilebilirlik değerleri ise bazı Fibrozyme dozlarında kontrol gruplarından düşük olmuştur (P<0.05). Sonuç olarak, Fibrozyme ın yem maddelerinin sindirilebilirlik özellikleri üzerine etkisinin enzim seviyesine ve yem türüne bağlı olduğu düşünülmektedir.Item Koyunlarda transrektal ultrasonografi, serum progesteron analizi ve vaginal smear ile gebelik tanısı ve fötus sayısının belirlenmesi üzerine çalışmalar(Uludağ Üniversitesi, 2000-03-09) Erdem, Ömer Bedir; Saban, Erdal; Çelebi, Muzaffer; Nak, Yavuz; Konuş, Ramazan; Ünal, E. Fatih; Nak, Deniz; Veteriner FakültesiBu çalışmada, koyunlarda aşıını izleyen 17, 25 ve 34. günlerde transrektal ultrasonografi, serum progesteron düzeyinin belirlenmesi ve vaginal smear yöntemlerinin gebelik tanı ındaki tkinliğini aştırmak amaçlanmıştır. Aşımı izleyen 17. günde, doğru anı yüzdesi (%78.0), 25 (97.5) ve 34 (%1 00): günlere göre istatistiki açıdan önemli olacak şekilde düşük bulundu (P<0.05). Aşımı izleyen 34. günde gebe ve gebe olmayan koyunların kan serumu progesteron değerleri arasında, istatistiki açıdan önemli farklılık belirlendi. Vaginal smear parabazal hücre sayıları karşılaştırıldığında 17, 25 ve 34. günlerde, gebe ve gebe olmayan koyunların hücre sayan ara ında istatistiki açıdan önemli farklılık belirlendi. Sonuç olarak, koyunlarda transrektal ultrasonografi ile aşımı izleyen 25 ve 34. günlerde, emniyeti, hızlı, doğru ve güvenilir bir şekilde gebelik tanısı yapı abileceği saptandı. Gebe ve gebe olmayan koyunlar arasında parabazal hücre sayısı istatistiki açıdan farklı olmakla beraber, gebe ve gebe olmayan koyunların maksimum ve minimum parabazal hücre sayıları benzerlik gösterdiği nden dolayı bu metot güvenilir bulunmadı.Item Broilerlerde farklı karkas ağırlının kalça ve but parçalaması üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-03-28) Serbest, Ayşe; Soyutemiz, Gül Ece; Veteriner FakültesiBu araştırmada 64 adet 1300-1400 gr agırlığında (I. grup) ve 72 adet de 1500-1600 gr ağırlığında (Il. grup) cobb ırkı broiler materyal olarak kullaİııldı. Broilerlerin hepsi 40'ar günlüktü. Çalışmada aynı yaşta, farklı ağırlıkta broiler karkaslarında, karkas ağırlığı ile kalça ve but parçaları ara ındaki ilişki (korelasyon) incelendi. Ayrıca her bir parçanın karkas ağırlığı içindeki yüzde oranlan tespit edildi. İki grupta da karkas ağırlığı ile kalça ve but parçalannın ağırlıklan arasında gıt net olarak pozitif korelasyon tespit edildi (I. grupta üst but kemiği ile alt but kemiği ve derisi ağırlığı hariç). Özellikle karkas ağırlığı ile iki grupta da bütün kalçalı butlar, bütün but, üst but agırlıkları arasındaki korelasyonlar ile I. grupta alt but, alt but eti ve üst but eti ağırlıkları arasındaki korelasyonların önemli olduğu saptandı (p < 0,0 1). Karkas ağırlığındaki artışa bağlı olarak Il grupta kalça ve but parçalarının ağırlıklarında artma gözlenmesine karşılık, bunların yüzde ağırlıklarında I. gruba göre önemsiz bir azalma olduğu tespit edildi.Item Sığırların solunum sistemi hastalıkları kompleksinin sağaltımında amoksisilin ile trimethoprim +sulfadoksin kombinasyonunun etkilerinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2000-04-18) Kennerman, Engin; Şentürk, Sezgin; Kocabıyık, Levent; Veteriner FakültesiBu çalışmada beden sıcaklığı. solunum sayısı, kalp frekansı artışı ve öksür.ük gibi solunum sistemi hastalıkları kompleksi belirtileri gösteren 20 danada amoksisilin ile triınethoprim + sulfadoksin kombinasyonunun etkilerinin karşılaştınlması amaçlandı. Sağaltım aşamasında hasta hayvanlar iki farklı gruba ayrılarak, 7 gün süre ile I. gruba (n=IO) 10 mg/kg dozunda amoksisilin ve Il. gruba (n=IO) 15 mglkg dozunda trimethoprim + sulfadoksin kombinas yonu im. yolla uygulandı. Klinik ve hematolojik muayeneler sa~altım öncesi ve çalışmanın 1., 3., 5., 7.,10. günleri tekrar edildi. Beden sıcaklı~ının I. grupta birinci (pItem Paratiroid hormon ilişkili protein(Uludağ Üniversitesi, 2000-04-20) Cengiz, Fahrünisa; Veteriner FakültesiSon zamanlarda, paratiroid hormon-ilişkili protein (PTHrP), çeşitli türlerde kötü huylu tümörterin humoral hiperkalsemisinin en önemli nedenlerinden biri olarak teşhis edilmiştir. Bununla birlikte,bu hormonun memeli ve kuşların fizyoloji ve pathofizyolojisinde önemli bir role sahip olduğu, birçok endokrin, parakrin ve otokrin fonksi yonları olduğu bildirilmektedir. PTHrP, paratiroid hormon ile aynı reseptörleri paylaşır. Bu reseptörler bir çok dokuda belirlenmiştir. PTHrP u yönüyle paratiroid hormona benzemez; paratiroid hormon (parathormon,PTH) paratiroid bezlerin ürünüdür. PTHrP ise meme bezlerini de kapsayan bir çok dokuda geniş ağılıma sahiptir. Paratiroid hormon ilişkili protein hem fötal hem de ergin, hemen hemen tüm dokuların ürünüdür ve parakrine otokrine tarzda çeşitli fizyolojik işlevleri vardır. PTHrP önemli bir fötal büyüme faktörüdür, embriyonik ve ergin dokuların büyüme ve gelişimin de, kemik ve böbreklerde, hücresel farklılaşmada, düz kasların gevşemesinde, laktasyonda kalsiyum ve magnezyum taşınmasın a önemli rolü olduğu bildirilmiştir.Item Kronik alkolik sıçanlarda maternal alkol tüketiminin plasenta yapısı ve gelişimi üzerine etkisinin histolojik yönden incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-04-21) Arslan, Ahmet; Balıkçıer, Mine; Özfiliz, Nesrin; Erdost, Hatice; Veteriner FakültesiÇalışmada, gebelik öncesinde ve gebelik süresince kronik olarak etanol alan ergin Wistar Albino ırkı sıçanların plasentalarında ortaya çıkan histolojik ve histometrik degişiklikler incelendi. 12,18 ve 21 günlilk alkol grubu plasenta kesitlerinde kontrol ve eş besleme gruplarından farklı olarak labirent katmanında; matemal damarların geniş ve eritrositlerle dolu oldukları , bazal katmanda; glikojen bilerelerinin kistik oluşumlar tarzında arttıgı ve trofoblastlarda vakuolizasyon görilldUgü ve dev bilere miktarında artış oldugu aptandı. Maternal alkol tüketimine baglı olarak etanol alan çanlard a plasenta agırlıklarının arttıgı belirlendi. 12. gilnde labirent ve bazal katmanlar etanol grubunda diger iki gruba oranla kalın , desidua bazalis ise ince bulundu. 18. ve 21 . günlerde labirent ve bazal katman alınlık de erleri her ilç grupta da birbirine yakın, desidua bazas ise alk,ol grubunda diger gruplara oranla kalın bulundu. Sıçanlarda kronik matemal alkol tüketiminin plasenta yapısı ve gelişimini ozduğu ve plasental metabolizmayı olumsuz etkilediği sonucuna varıldı.Item Bir ticari tavuk sürüsünde bacak uzunluğunun bazı yumurta verim özellikleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2000-04-24) Petek, Metin; Balcı, Faruk; Başpınar, Hasan; Oğan, Mustafa; Dikmen, Serdal; Veteriner FakültesiBu çalışma, bir ticari tavuk sürüsünde (ISA Brown), bacak uzunluğu ile bazı yumurta verim özellikleri arasındaki ilişkileri araştırmak arnacı ile yapılnu tır. Yumurtlarnaya hazır piliçler 16 haftalık yaşta bacak uzunluklarına göre kısa , orta ve uzun hacaklı olarak 3 gruba ayrılmışlardır. Gruplarda yumurta veriminin yüzde 5'e ulaştığı yaşırası ile; 126, 127 ve 128 gün, yüzde 50'ye ulaştığı yaş ise sırası ile; 15 I, 1 50 ve 145 gün bulunmuştur. Gruplarda sırası ile kümese konulan tavuk ba ına yumurta verimi; % 64.90, 78.65 ve 78.49, kümeste bulunan tavuk başına ortalama yumurta sayıları ; 293.9, 305.6 ve 312.2 adet, tavuk başına üretilen toplam yumurta ağırlık ortalamları ; l 8.66, l 8. 79 ve 19. 13 kg, kümese konulan tavuk başına tüketilen toplam yem ortalamaları; 33.49, 36.88 ve 36.06 kg, kümeste bulunan tavuk başına günde ortalama yem tüketimleri; 106.6, 101.3 ve 101.6 g, tüketilen bir kg. yem için üretilen yumurta sayıları ; 7.30, 8.03 ve 8.20 adet, ölüm oranlar % 35.71, 12.08 ve 17.58 olarak bulunmştur. Ele altınan bu ticari tavuk sürüsünde, bacak uzunluğunun verim özelliklerini etkilediği ve gelecekteki verimlerini tahminde oldukça faydalı bir yöntem olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Item Dişi ve erkek köpeklerin reprodüktif özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 2000-04-24) Günay, Ülgen; Soylu, M. Kemal; Veteriner Fakültesiİnsanların büyük şehirlere yerleşmesi ile birlikte doğaya duyduklan özlemlerini evlerinde baktıkları pet hayvanları ile gidermeye çalıştıkları gözlenmektedir. Pet hayvanlar dışında ekonomik değer taşıyan hayvanların reprodüksiyonu konusunda geniş araştırmalar yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Ancak pet hayvanlarının reprodüksiyonu alanındaki çalışmaların diğer hayvanlar kadar yaygın olmadığl görülmektedir. Bu makalede dişi ve erkek köpeklerin reprodüktif özellikleri, sperına alma yöntemleri, sun'i tohumlama teknikleri gibi konulara değinilmiştir.