Eğitim Bilimleri Doktora Tezleri / PhD Dissertations
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/21
Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. BUU Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing by Department "Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 15 of 15
- Results Per Page
- Sort Options
Item Chiropractic & therapeutic exercises and massage efficiency for the lumbar disc herniation in Yemen(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-06-20) Alwasel, Amer Ahmed Ali; Tutkun, Erkut; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0002-3853-5460This study aimed to investigate the Chiropractic & Therapeutic Exercises and Massage Efficiency for Lumbar Disc Herniation Injuries in Yemen. In this thesis, the researcher utilized an experimental program on 40 patients with lumbar disc herniation of the spine. Thirty patients were chosen as participants or experimental groups, while 10 were selected as control groups. The proposed program was employed by the researcher, who has been working in this field with various professionals for years. Since the researcher discovered a considerable number of such cases of this type of pain, he devised a proposed program and presented it to certain specialists. Some points were modified and then applied to the experimental sample for 12 weeks, while the control sample was arranged in the hospital's regular program for 12 weeks. It was noticed that the two groups were relatively consistent in the program, with six sessions each week for a total of 72 sessions. The experimental group treatment had three components: first, chiropractic spinal straightening and adjustment to treat the slipped discs. Second, massage was employed to restore activity and blood circulation to the organs impacted by disc pressure. Finally, therapeutic activities were applied to strengthen the muscles, ligaments, and tissues around the herniated disc, particularly the back and abdomen. In the control group, the researcher applied the program simultaneously through the hospital's standard program of experts, where they used massage, spinal traction, ultrasound, tennis, and Infrared. Various variables were assessed before and after the two groups underwent the two programs, using the same conditions and instruments, as follows: Variable pain level, with the experimental group showed 71.029 % improvement and the control group showed 18.760 % improvement, variable range of motion for the front spine, with the experimental group improving at a rate of 60.65 %and the control group improving at a rate of 5.23 %, variable range of motion for the back spine, the experimental group improved at a rate of 62.73 %, while the control group improved at arate of 7.455 %, in terms of the experimental group's variable range of motion of the spine on the right side, the percentage of improvement was 41.64 %, whereas the rate of improvement for the control group was 2.45 %, variable range of motion of the spine on the left side, with the experimental group improving at a rate of 41.16 % and the control group improving at a rate of 4.56 %, the percentage of improvement in variable back muscular strength for the experimental group was 71.029 %, whereas the rate of improvement for the control group was 16 %. In this thesis, the researcher used an SP-based program via the arithmetic mean, standard deviation, skew coefficient, percentage improvement rate, and Wilcoxon test.Item Dallı zincirli amino asitlerin egzersiz kaynaklı iskelet kas hasarı ve hipertrofisi belirteçleri üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-27) Pancar, Serkan; Vatansever, Şerife; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıBu araştırmanın amacı, egzersiz öncesi farklı miktarlarda alınan dallı zincirli amino asitlerin (BCAA) gecikmiş kas ağrısına ve kas hipertrofisine etkisini incelemektir. Bu çalışma, ortalama yaş 21,3±1,8 yıl, vücut ağırlığı 74,1±9,5 kg, BMI 22,9±1,8 kg/m2 olan 12 aktif genç katılımcılarla gerçekleştirilmişitir. Gecikmiş kas ağrısını belirlemek için laktat dehidrogenaz (LDH), kreatin kinaz (KK), miyoglobin (MB) ve sübjektif olarak algılanan yorgunlukları (AY) egzersizden önce, hemen sonra ve 1, 3 ve 7. günlerde değerlendirildi. BCAA'nın anabolik etkisini belirlemek için total testosteron (TT), kortizol, büyüme hormonu (BH) ve insülin değerleri egzersizden hemen önce, hemen sonra ve 30 ve 60 dakikalardada ölçülerek değerlendirilmiştir. Yapılan ölçümler sonrasında sporculardan elde edilen verilerin istatistiksel analizi için SPSS 22.0 bilgisayar programı kullanılmıştır. Tekrarlı ölçümlerden elde edilen veriler iki yönlü varyans analizi yapılarak karşılaştırıldı. Gruplar arası fark tespit edildiğinde, Bonferoni post hoc test ile karşılaştırmalar yapıldı. Elde edilen sonuçlara göre LDH, MB, AY, TT, BH ve kortizol seviyelerinde, denemeler arasında ve deneme*zaman etkileşiminde istatistiksel açıdan anlamlı farklılık yokken (p>0.05), zamana göre anlamlı farklılık saptanmıştır. KK' de denemeler arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık yokken (p>0.05), zaman ve deneme*zaman etkileşiminde anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0.05). İnsülin değerlerinde ise deneme, zaman ve deneme*zaman etkileşiminde istatatistiksel açıdan anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Sonuç olarak; egzersizden önce farklı miktarlarda BCAA'nın (2, 10, 20 g) egzersizden sonraki dönemde gecikmiş kas ağrısına ve kas hipertrofisine etkisi olmadığı söylenebilir.Item Düzenli egzersize katılan otizm spektrum bozukluğu olan adölesanların bağırsak mikrobiyotasının incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-29) Bölükbaş, Merve Gezen; Vatansever, Şerife; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0002-6681-2867Bu çalışmanın amacı, düzenli egzersize katılım sağlayan ve sağlamayan otizm spektrum bozukluğu olan adölesanlar ile düzenli egzersize katılım sağlayan ve sağlamayan normal sağlıklı adölesanların bağırsak mikrobiyotası çeşitliliğini ve mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseni üzerinde rol oynayan bazı parametrelerini karşılaştırmaktır. Çalışmaya, otizm spektrum bozukluğu olan adölesanlar (n=14), sporcu otizm spektrum bozukluğu olan adölesanlar (n=14), sağlıklı adölesanlar (n=14), sporcu sağlıklı adölesanlar (n=14) olmak üzere dört gruptan toplamda 56 erkek gönüllü katılmıştır. Katılımcılara, Kişisel Bilgi Formu, Fiziksel Uygunluk Ölçümleri (Vücut Kompozisyonu, dikey sıçrama testi, durarak uzun atlama testi, mekik testi, sağlık topu fırlatma testi, denge testi, el kavrama kuvveti testi,otur-uzan-eriş testi, 6 dakikalık (dk) yürüme testi (6DYT)), Bouchard Three–Day Physical Activity Ölçeği, Gastrointestinal Semptomları Değerlendirme Ölçeği (GSDÖ) uygulanmıştır. Ayrıca otizm spektrum bozukluğu olan katılımcılara Tekrarlayıcı Davranışlar Ölçeği-Revize-Türkçe Versiyonu/TEDÖ-R-TV uygulanmıştır. Çalışmaya katılan tüm adölesanlardan, spotidrar ve gaita numunesi alınmıştır. Katılımcıların, spot idrar numunelerinde katekolominler vebazı aminoasitler ELISA yöntemi ile değerlendirilirken, gaita numunelerinde 16S rRNA (V3-V4) Next Generation Sekanslama analizi yapılmıştır. Çalışmanın sonuçları incelendiğinde, düzenli egzersize katılım sağlayan otizm spektrum bozukluğu olan adölesanlarda; Leptotrichiaceae, Neisseriaceae, Megasphaera, Veillonella, Megamonas, Neisseria, Lactobacillus iners, Megasphaera_s_, Megamonas_s_,Prevotella melaninogenica, Veillonella_s_ ve Neisseria_s_ göreceli bolluğunun daha baskın olduğu tespit edilirken (p<0,05), düzenli egzersize katılım sağlamayan otizm spektrum bozukluğu olan adölesanlarda ise; Ruminococcaceae_Clostridium, Bifidobacterium_s_, Lactobacillus ruminis ve Closridiaceae_Clostridium_s daha baskın olduğu görülmüştür (p<0,05). Mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseninde rol oyanayan parametreler incelendiğinde düzenli egzersize katılım sağlayan otizm spektrum bozukluğu olan adölesanlarda noradrenalin ve adrenalin katekolominlerinin daha yüksek oranda olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç olarak bu çalışmada, egzersize katılımın otizm spektrum bozukluğu olan adölesanlarda bağırsak mikrobiyal topluluk yapısının değişmesine katkıda bulunduğu söylenebilir. Egzersizin otizm spektrum bozukluğu olan adölesanlarda mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseni üzerindeki etkisinin anlaşılabilmesi için daha birçok araştırmaya ihtiyaç vardır.Item Egzersiz ve beslenmeye bağlı kilo kaybının sağlıklı sedanter kadınların denge performansına etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-01-25) Dilican, Tunay; Arabacı, Ramiz; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4686-6849Bu araştırmanın amacı; 25-35 yaş arası sağlıklı sedanter genç kadınlara uygulanan 12 haftalık direnç egzersiz programı ve beslenme programına bağlı kilo kaybının 30 saniyelik statik denge performansı üzerindeki etkisini incelemektir. Araştırmaya dahil olma kriterlerini sağlamış olan 90 sedanter kadın gönüllü olarak katılmış ve katılımcılar rastgele olacak şekilde; egzersiz ve beslenme grubu, beslenme grubu ve kontrol grubu olarak 3 gruba ayrılmıştır. Çalışmaya katılan grupların boy değişkeni incelendiğinde Kontrol grubunun boy ortalaması; 166.63±6.81 cm, Beslenme grubunun boy ortalaması; 165.6±6.8 cm ve Egzersiz ve beslenme grubunun boy ortalaması 167.16±4.87 cm olarak, vücut ağırlığı değişkeni incelendiğinde; Kontrol grubunun vücut ağırlığı ortalaması; 65.80±13.39 kg, Beslenme grubunun vücut ağırlığı ortalaması; 64.31±10.47 kg ve Egzersiz ve beslenme grubunun vücut ağırlığı ortalaması 65.36±10.28 kg olarak ve beden kütle indeksi incelendiğinde; Kontrol grubunun beden kütle indeksi ortalaması 23.66±4.51, Beslenme grubunun beden kütle indeksi ortalaması 23.98± 2.64 ve Egzersiz beslenme grubunun beden kütle indeksi ortalaması da 23.76±3.56 olarak tespit edilmiştir. Çalışmada tüm katılımcıların denge performansları Tecnobody Prokin Pk 200 WL cihazıyla ölçülmüş ardından Egzersiz ve beslenme grubuna 12 haftalık egzersiz ve beslenme programı, beslenme grubuna yalnızca 12 haftalık beslenme programı uygulanmış ve kontrol grubuna da hiçbir program uygulanmamıştır. Çalışma gruplarının, 12 haftalık programları tamamlandıktan sonra tekrar denge performans ölçümleri yapılmış ve aradaki farklar tespit edilmiştir. Çalışmalar bağlamadan önce ve ilk 6 haftanın sonunda katılımcıların maksimalleri 1RM hesaplama yöntemiyle alınmış ve çalışmalar maksimallerin %50ísi ile yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda Egzersiz ve beslenme grubunun 12 haftalık egzersiz ve beslenme programlarından sonra denge performansında %37.6 oranında, Beslenme grubunun 12 haftalık beslenme programından sonra denge performansında %16.0 oranında bir artış yaşanmıştır. Bu analizler neticesinde 12 hafta süresince egzersiz programı ve beslenme programını birlikte uygulayan EBG’nin denge performans değerlerinin yalnızca beslenme programı uygulayan BG’nin denge performans değerlerine güre %21.6 daha iyi sonuç verdiği anlaşılmıştır. Sonuç olarak beslenme programıyla desteklenen egzersiz programının denge performansı üzerindeki etkisi, tek başına beslenme programının etkisinden daha anlamlı seviyededir. çalışmadan elde edilen bu sonuçların sedanter kadınların özellikle günlük yaşamlarını olumlu yönde etkileyeceği ve yaşam standartını arttıracağı öngörülmektedir.Item Farklı toparlanma protokollerinin işitme engellilerin kalp atım hızı değişkenliği ve denge becerisine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-12) Güngör, Ali Kâmil; Arabacı, Ramiz; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0001-5875-0742Bu çalışmanın amacı, işitme engeli olan ve olmayan basketbol sporcularında submaksimal egzersiz sonrası foam roller (FR), dinamik germe (DG) ve pasif toparlanmanın(PT) kalp atım hızı değişkenliği (KAHD) ve denge becerisi üzerindeki etkilerini belirlemektir. Çalışmaya 18-30 yaş arası 14 işitme engelli deney grubu basketbol (DGB) ve 12 işiten kontrol grubu basketbol (KGB) olmak üzere toplam 26 sporcu gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılar rastgele 3 gruba ayrılmış, çapraz desenli tasarımda (cross-over) koşu bandı üzerinde submaksimal koşu (%80) egzersizleri yaptıktan sonra 3 farklı toparlanma yöntemi uygulamıştır. Veriler, tekrarlanan ölçümler için çift yönlü varyans analizi (within-between factors) testi ile analiz edilmiştir. Hem DGB hem de KGB sporcularında grupların kendi içindeki karşılaştırmalarında FR toparlama esnası ve toparlanma egzersizinden 10 dakika sonra PT’ye kıyasla RMSSD ve HF’de anlamlı bir artış tespit edilmiştir (p<0.05). Benzer bir şekilde hem DGB hem de KGB sporcularında grupların kendi içindeki karşılaştırmalarında FR ve DG’de, toparlanma egzersizinden 10 dakika sonra PT’ye kıyasla LF/HF’de anlamlı bir artış tespit edilmiştir (p<0.05). DGB ve KGB sporcuların RMSSD karşılaştırmasında egzersiz esnasında tüm protokollerde, toparlanma esnasında PT’de ve toparlanma sonrası 10dk’da PT ve DG’de KGB sporcuları lehine anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). HF’de sadece FR toparlanma esnasında KGB sporcuları lehine anlamlı farklılık tespit edilmiştir (p<0.05). LF’de ise PT toparlanma sonrası 10dk’da KGB sporcuları lehine anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). Denge parametresinde egzersiz öncesi, egzersiz sonrası ve toparlanma sonrasında, tüm toparlanma yöntemlerinde KGB sporcuları lehine anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). Sonuç olarak KGB sporcuların denge ve KAHD parametreleri DGB sporcularına göre daha yüksek düzeyde kalmıştır. Bununla birlikte hem DGB hem de KGB sporcularında egzersiz sonrası uygulanan FR ve DG toparlanma yöntemi, PT'ye kıyasla KAHD'yi önemli ölçüde artırmıştır. Bulgularımıza göre egzersiz sonrası veya müsabaka sonrası dönemde FR veya DG toparlanma egzersizlerinin yapılması hem DGB hem de KGB sporcuların KAHD'sini olumlu yönde etkileyebilir.Item Futbolculara uygulanan eksantrik ve konsantrik antrenmanların bazı motorik özellikler ve kardiyak aktivite üzerine etkilerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-14) Erol, Sadettin; Arabacı, Ramiz; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıSporcuların mevcut kuvvet değerlerini belirlemek ve elde edilen kuvvet değerlerinin geliştirilmesine yardımcı olmak için uygulanan kuvvet antrenman programları optimun sporsal verim için oldukça önemlidir. Amaç: Bu bağlamda çalışmanın amacı “futbolculara uygulanan eksantrik ve konsantrik antrenmanların bazı motorik özellikler ve kalp atım hızı değişkenliği üzerine etkilerinin incelenmesidir.” Yöntem: Çalışmaya katılan deneklerin yaş ortalamaları (x̄ ± SS, EKS; n = 10; yaş: 21.7 ± 1.70 yıl; boy: 178.90 ± 7.32 cm; vücut ağırlığı: 81.20 ± 10.03 kg; BMI 24.93 ± 2.37 kg /m2; KON; n = 10; yaş; 21.9 ± 1.72, yıl; boy: 175.90 ± 5.62 cm; vücut ağırlığıi: 73.23 ± 10.35 kg; BMI 23.75 ± 2.83 kg /m2) üniversite takımında futbol oynayan 20 üniversite öğrencisi gönüllü olarak katıldı. Sporcular antrenman protokollerine göre rastgele EKS ve KON olarak iki gruba ayrıldı. 12 hafta süresince haftada 2 gün, 7 saat üzeri (4-5 birim) futbol antrenmanına ek olarak EKS ve KON grubu kuvvet antrenmanı yaptılar. Tüm sporcuların birinci gün; (leg extantion, lying leg curl, machine abduction, machine adduction) kuvvet testleri (1RM testi) sırasıyla uygulanmıştır. İkinci gün, tüm sporcuların boy uzunluğu, vücut ağırlığı, denge, reaksiyon zamanı, dikey sıçrama ve (20m) sürat koşu performans testleri 12 haftalık çalışmanın başında ve sonunda yapıldı. Bulgular: Verilerin analizi sonucunda, EKS kuvvet antrenman grubu deneklerinin KON kuvvet antrenman gruplarının gruplar arası ilk ve son ölçümlerine ait maksimal kuvvet (1RM testi) lying leg curl, machine abduction, machine adduction, denge ve dikey sıçrama değerlerinde istatistiksel olrarak anlamlı fark bulundu (p < .05). (1RM testi) leg extantion, sürat (20m), reaksiyon (basit reaksiyon zamanı ve seçili reaksiyon zamanı) ve Kalp atım hızı değişkenliği SDNN (ms), RMSSD (ms) ve Mean HR (beats per min) performans testlerinde gruplar arasında istatiksel açıdan anlamlı fark görülmedi (p> .05). EKS kuvvet antrenman grubu deneklerinin KON kuvvet antrenman gruplularının gruplar içi ilk ve son ölçümlerine ait (1RM testi) leg extantion, lying leg curl, machine abduction, machine adduction, denge ve dikey sıçrama değerlerinde istatistiksel olrarak anlamlı fark bulundu (p < .05). (20m) sürat koşusu, reaksiyon (basit reaksiyon zamanı ve seçili reaksiyon zamanı) ve Kalp atım hızı değişkenliği SDNN (ms), RMSSD (ms) ve Mean HR (bpm) performans testlerinde gruplar içi istatiksel açıdan anlamlı fark görülmedi (p> .05). Sonuç: 12 haftalık EKS ve KON kuvvet antrenman programlarında, EKS kuvvet antrenman grubunun futbolcuların (alt ekstremitelerinin) bazı fiziksel uygunluk özelliklerinden maksimal kuvvet (1RM testi) lying leg curl, machine abduction, machine adduction, denge ve dikey sıçrama üzerinde daha etkili olduğu görülmüştür. Bu çalışmadan elde edilen bulgulara göre, yıllık futbol antrenmanın bir parçası olarak kuvvet antrenmanlarının, sporsal performansın sürdürülebilirliği ve sürdürülmesi konusunda sahip olduğu eşsiz güç vurgulanmaktadır.Item Genç basketbolcularda, darbeye bağlı olmayan yumuşak doku yaralanmaları ile genetik varyasyon arasındaki ilişkinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-31) Kaçar, Mehmet; Tutkun, Erkut; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0003-1350-1499Popülaritesi her geçen gün artan basketbol sporunda koşma (running), kesme (cutting), turnike (lay-up), sıçrayarak şut (jumpshot), savunma kayması (shuffling) ve durma (stopping) aktiviteleri yoğun bir şekilde kullanılmakta ve buna bağlı olarak spor sakatlanmaları olarak ortaya çıkabilmektedir. Sunulan çalışmada basketbolcularda darbeye bağlı olmayan sakatlanmalar ile genetik varyasyon arasındaki ilişki incelenmek istenmektedir. Sunulan araştırmanın amacı Genç basketbol sporcuların sezon boyunca darbeye bağlı sakatlıklarının 6 genotipin ilişkisi SNP düzeyinde çoklu bir bakış açısı ile karşılaştırılmıştır. Araştırma örneklemini Basketbol gençler liginde oynayan Galatasaray U-15 erkek takımı 14-16 yaş aralığı 17 oyuncu oluşturmuştur. Sezon boyunca sakatlanmalar veri altına alınmış olup literatür taranmasında günümüze kadar sakatlanma ile ilişkili olan IL-6, COL1A1, COL5A1, CK-MM-MMP3 ve MCT1 gen polimorfizmler ile darbeden bağımsız yaralanmalar arasındaki olası ilişkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Verilerin analizinde yüzde hesaplamaları, ortalama değer ve Ki-Kare testi kullanılmıştır. Sakatlanma durumları ile ilgili COL5A1 genlerindeki CCve CT genotip dağılımında istatiksel olarak bir anlam tespit edilememiş olup, ancak COL5A1(TT) genotipinde istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur (P=0.033). yine MCT1 (TT) alellerini taşıyan genlerde anlamlı bir ilişki bulunmuş olup (P=009) MCT-1 genotipindeki sporcuların sakatlık öykülerinde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Diğer IL-6, COL1A1, CK-MM, ve MMP-3 gen alellerinin polimorfizmlerdeki hiçbir genotipinde anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Sonuçlarımızı teyit etmek ve verilen polimorfizmin spor genetiği bilimine etkilerini göstermek amacıyla başka çalışmalarda yapılması gereklidir.Item Havalı tabanca atıcı sporcuların atış performansı sürecinde göz bebeği hareketlerinin karakteristiği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-06-22) Şenduran, Fatih; Vardar, Tonguç; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıAraştırma, ulusal ve milli (uluslararası) düzeydeki havalı tabanca atıcı sporcularının atış performansı gerçekleştirirken; tetiği düşürmeden hemen önceki bilişsel süreçte göz bebeği hareketlerinin nasıl gerçekleştiğine, göz bebeği büyüklüklerinin değişimlerine ve hedefe etkili odaklanma (Quiet Eye) sürelerinin incelenmesi üzerine odaklanmıştır. Araştırmanın örneklemini Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonunun 4 ulusal ve 4 milli düzeydeki atıcılık lisanslı havalı tabanca atıcısı erkek sporcuları oluşturmaktadır. Araştırmaya sadece Türk ve erkek sporcular katılmıştır. Sporcuların atışları esnasında gerçekleştirdikleri göz bebekleri hareketlerini kayıt altına alabilmek için sporcunun başına takılmış olan göz takip cihazı (Eye Tracker) kullanılmıştır. Araştırma sürecinde sporcuların doğal atış koşulları değiştirilmemiş ve sporcuların kendi rutinleri içinde yaptığı atışlar var olduğu şekliyle kayıt edilmiştir. Her sporcunun 20 puansız ve 20 puanlı tabanca atış performansı, sporcunun başına takılmış olan göz takip cihazı ile kayıt altına alınmıştır. Her sporcunun 40 atışı ve toplamda tüm sporcuların 320 atış sonucu oluşan göz bebeği hareketlerinin verileri, biometrik ölçümler için kullanılan imotions bilgisayar yazılımı ile kare kare analiz edilmiştir. Elde edilen verilerin istatsitiksel değerlendirilmesi yapılmıştır Çalışmanın bulgularına göre; sporcuların yapmış oldukları atış türüne göre (puansız veya puanlı) sporcuların göz bebeklerinin etkili en son odaklanma (quiet eye) davranışları değişmektedir. Sporcular puanlı atış yaptıkları anlarda quiet eye süresini kuru tetik (puansız) atış yaptıkları anlara göre %25,3’lük bir oranla daha uzun süre tutma eğilimindedirler. Bu durum ulusal sporcuların kendi içlerinde yapılan quiet eye süresi ölçümünde daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Ulusal sporcular puanlı atış yaptıklarında, kuru tetik (puansız) atışlarına göre %37,8’lük bir oranla daha uzun süreli etkili odaklanma (quiet eye) davranışı göstermektedirler. Milli sporcular puansız atış yaptıklarında, ulusal sporculara kıyasla %21.26’lik bir oranla daha fazla sürede quiet eye davranışı göstermiştir. Başka bir ifade ile milli sporcular kuru tetik (puansız) atışlara ulusal sporculardan daha fazla odaklanmaktadırlar. Ayrıca, ulusal sporcuların yapmış oldukları atışın puanlı veya puansız olması arasındaki göz bebeği odaklanma davranışı arasındaki oynaklık, milli sporculara göre oldukça fazla gerçekleşmiştir. Bu durum milli sporcuların nişan alma sürecinde göstermiş oldukları etkili odaklanma (quiet eye) göz bebeği davranışının, atışın puanlı veya puansız olma durumuna göre çok fazla değişmediğini göstermektedir. Araştırmaya katılan sporcuların gerçekleştirmiş oldukları atışların başlangıcı (onset) ve sonu (offset) arasında, sporcuların göz bebeklerinin büyüklüğünde %32,5’lik bir oranla 2.85 mm artış olmuştur. Sporcuların atış başlangıcında bulunan göz bebeği çapı atış sonunda büyümüştür. Ulusal sporcularda atışların başında ve sonunda gerçekleşen değişim oranı %30,6 olarak, milli sporcularda ise bu oran %34,5 olarak gerçekleşmiştir. Tüm sporcuların atışlarını yapmak için etkili odaklanmaya başlangıcında bulunan göz bebekleri büyüklüklerinin, etkili odaklanma sonunda daha büyük gerçekleşmesi, sporcuların bilişsel olarak belirli bir yük altına girdiğini göstermektedir. Ulusal düzeyde sporcular kuru tetik (puansız) atış yaptıklarında göz bebeklerinin büyüklüklerinde %26,8’lık bir büyüme oluşmuştur. Benzer şekilde ulusal sporcular puanlı atış yaptıklarında ise %33,8’lık bir oranla göz bebelerinde bir büyüme gerçekleşmiştir. Ulusal sporcuların puanlı ve puansız atışlarında oluşan göz bebeği büyüklükleri birbirleri ile kıyaslandığında; elde dilen bulgulara göre ulusal sporcular puanlı atış yaptıklarında göz bebeklerinde gerçekleşen büyüme, puansız atışlarda oluşan göz bebeği büyümesinden istatistiksel olarak daha fazla gerçekleşmiştir. Ulusal düzeyde sporcularda gözlenen bu durum dikkate alındığında, ulusal düzeydeki sporcuların puanlı atış yaptıkları süreçte, puansız atışlarına göre daha fazla bilişsel çaba gösterdiklerini, daha fazla bilişsel yük altına girdikleri ifade edilebilir. Milli sporcuların göz bebeklerinde oluşan değişim yaptıkları atışın puanlı veya puansız olmasına göre belirgin bir fark oluşturmamıştır. Başka bir ifade ile milli sporcular puanlı ve puansız atış yaptıkları süreçlerde benzer bilişsel çaba ve dikkat göstermişlerdir. Araştırma sonucu elde edilen bulgular değerlendirildiğinde; atış branşında, sezon öncesi kamplarda ve bireysel antrenman dönemlerinde kuru tetik (puansız) antrenman metotlarının daha fazla kullanılmasının atıcıların etkili odaklanma (QE) becerilerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, sporcuların arpacığa odaklanma ve doğru nişan resmini sürdürebilmeleri maksadıyla; antrenman programlarının içerisine QE becerisini geliştirici eğitim bileşenlerinin dahil edilmesi sporcuların performanslarının geliştirilmesi için önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Atış branşında, sezon öncesi kamplarda ve bireysel antrenman dönemlerinde kuru tetik (puansız) antrenman metotlarının daha fazla kullanılmasının atıcıların etkili odaklanma (QE) becerilerine katkı sağlaması beklenmektedir. Atıcı sporcuların performanslarının geliştirilmesine katkı sağlamak maksadıyla; atıcı sporcuların atış yaparken bilişsel süreçte yeterince zihinsel yoğunluğa erişememesi, gözün doğru biçimde odaklanma yapmaması, gözün yeteri miktarda arpacık üzerinde kalmaması, gözün gereğinden fazla hareket etmesi vb. sporcunun kendisinin dahi farkında olmadığı hataları tespit edilebilmesi için göz takip sisteminin (eye tracker) milli atıcı sporcuların antrenman dönemlerinde etkin biçimde kullanılmasının, tabanca atıcı sporculara fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezlerinde, atıcı sporcuların yetenek seçimi süreçlerinde göz takip sistemi (eye tracker) kullanılabileceği, bu sayede aday sporcuların, milli veya olimpik sporcu olma aşamasında, yeteneklerine uygun doğru branşlara yönlendirilmelerinin daha mümkün olabileceği öngörülmektedir. Atıcı sporcular ile yapılacak gelecekteki çalışmaların, sporcuların performansında yer alan farklı süreçleri (zihinsel, görsel algılama, koordinasyon vb.) birlikte analiz etmek için göz takip sistemi ve diğer araştırma enstrümanların (örn. EEG, EMG, HRV, vb.) birlikte kullanılmasının daha kapsamlı ve hassas sonuçların elde edilmesine katkı sağlayacağı kıymetlendirilmektedir.Item Hız temelli ve geleneksel yüzde temelli yöntemlerle uygulanan kuvvet antrenmanlarının genç futbolcuların bazı fiziksel parametreleri üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-28) Gırak, İbrahim; Arabacı, Ramiz; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0002-8643-0866Bu araştırmanın amacı hız temelli ve geleneksel yüzde temelli yöntemlerle uygulanan kuvvet antrenmanlarının genç futbolcuların fiziksel parametreleri üzerine etkisinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilen tez çalışmasının evren örneklem grubunu Türkiye Elit Gelişim Liginde mücadele eden Fethiye İdman Yurdu Futbol KulübününU-16 (n=20), U-17 (n=20) ve U-19 (n=20) yaş takımlarında oynayan toplam 60 elit genç erkek altyapı oyuncusundan oluşmaktadır. Araştırmaya katılım sağlayan gönüllü futbolculara haftada 5 gün antrenman ve 1 maç olmak üzere ve her bir antrenman 45dk – 90dk arasında süren yüklenme şiddeti de %40-90 arasında değişen antrenman programları uygulanmıştır. Katılımcılar her bir yaş gurubunda 3 eşit gruba ayrılmıştır. Antrenman programına başlamadan önce gönüllülere uygulamalar hakkında bilgi verilmiştir. 6 haftalık antrenman programı başlamadan önce 1 hafta önce (Ön Test) ve bitiminden 1 hafta sonra (Son Test) olmak üzere boy ve vücut kompozisyonu ölçümü, 20 metre sürat, Dikey sıçrama, Yo-Yo Aralıklı Toparlanma Testi 2, 1 MT Kuvvet (Squat ve Bench Press) testleri uygulanmıştır. Futbolculardan elde edilen verilere tez çalışması kapsamında gerekli analizler yapılmıştır. Hız temelli ve geleneksel yüzde temelli yöntemlerle uygulanan kuvvet antrenmanlarının genç futbolcuların bazı fiziksel parametreleri üzerine etkisinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu araştırmada sonuç olarak; Gelenekse kuvvet antrenmanı, hız temelli kuvvet antrenmanı ve hız temelli kuvvet squat+bench press antrenmanları guruplarında yer alan futbolcuların 20 metre sürat testi ön test ve son test ölçümlerinde farklılaşmanın meydana geldiği, bu farklılaşmadan en çok etkilenen gurubunun hız temelli squat antrenman grubunda yer alan futbolcuların olduğu, bunun da bu üç farklı antrenman gurubunda yer alan futbolcuların vücut kitle indeksi öntest ve sontest ölçümlerinde birtakım farklılaşmaların meydana geldiği saptanmıştır. Ayrıca hız temelli squat antrenmanları grubunda yer alan futbolcuların, yağ yüzdelerinin en fazla değişimin meydana geldiği gurup olduğu tespit edilmiştir.Item Öğretmenlerin KOVİD-19 korkusunun fiziksel aktivite ilişkisi, mental sağlık ve yeme davranışlarına etkisi (Çanakkale il örneği)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-28) Katra, Haşim; Korkmaz, Nimet Haşıl; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıAraştırmamızda KOVİD-19 pandemi döneminde öğretmenlerin Kovid-19 korkusunun fiziksel aktivite düzeyi ile ilişkisi, Kovid-19 korkusunun mental sağlık ile yeme davranışları üzerine etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmaya 244 kadın ve 140 erkek toplam 384 öğretmen gönüllü katılım sağlamıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kovid-19 Korkusu Ölçeği (Ladikli ve diğerleri,2020), Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Kısa Formu (Öztürk,2005), Üç Faktörlü Beslenme Anketi (Kıraç ve diğerleri,2015) ve Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği DASS-21 (Yılmaz, Boz ve Arslan,2017) kullanılmıştır. Katılımcıların demografik özelliklerini belirlemek amacıyla uzman görüşü alınarak hazırlanan form kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS 20.0 istatistiksel veri analiz programında analiz edilmiş olup, betimleyici istatistiksel analizlerle birlikte verilerin normal dağıldığı durumlarda VI değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla Pearson Korelasyon, iki grup arasındaki farkı belirlemek amacıyla Indepented T, ikiden fazla grup arasındaki farkı belirlemek amacıyla Oneway Anova testleri uygulanmıştır. Normalliğin sağlanamadığı durumlarda, değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla Spearman Korelasyon, iki grup arasındaki farkı belirlemek amacıyla Mann Whitney U, ikiden fazla grup arasındaki farkı belirlemek amacıyla Kruskal Wallis testleri kullanılmıştır. Etki büyüklüğünü belirlemek amacıyla etakare katsayısı hesaplanmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin Kovid-19 korkusunun artması ile birlikte fiziksel aktivite puanları azalmaktadır. Bununla birlikte fiziksel aktivite düzeyi inaktif olan bireylerin fiziksel aktivite düzeyi yüksek olanlara göre Kovid-19 korkusu algılarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin Kovid-19 korkusu mental sağlıkları üzerine istatistiksel olarak anlamlı etkiye sahiptir. Öğretmenlerin Kovid-19 korkusunun depresyon, anskiyete ve stres düzeylerini yordayan bir değişken olduğu belirlenmiştir. Kovid-19 korkusu yeme davranışlarından kontrolsüz olarak yemek yeme, duygusal olarak yemek yeme ve açlığa duyarlık davranışlarına etkisi olan bir değişken olduğu tespit edilmiştir. Kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere göre Kovid-19 korkusu, depresyon ve stres düzeyleri, duygusal olarak yemek yeme eğilimleri istatiksel olarak daha yüksektir. Öğretmenlerin depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin artmasıyla birlikte kontrolsüz olarak yemek yeme, duygusal olarak yemek yeme ve açlığa duyarlık davranışlarının arttığı tespit edilmiştir. Öğretmenlerin fiziksel aktivite düzeylerine göre depresyon ve stres puanlarında anlamlı fark olmakla birlikte fiziksel aktivite düzeyi düşük olanların depresyon ve stres puanlarının yüksek olduğu belirlenmiştir. Fiziksel aktivite düzeyine göre öğretmenlerin bilinçli olarak yemek yeme davranışlarında anlamlı fark olmakla birlikte, fiziksel aktivite düzeyi yüksek olanların bilinçli olarak yemek yeme davranışı puanı daha yüksektir. Öğretmenler arasında Beden Kütle İndeksi (BKİ) düzeyine göre kontrolsüz olarak yemek VII yeme, duygusal olarak yemek yeme ve açlığa duyarlık davranışlarında anlamlı fark olduğu belirlenmiş olup obez bireylerin bu davranışlarının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak öğretmenlerin Kovid-19 korkusu orta düzeye yakın, fiziksel aktivite düzeyleri minimal aktif, depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri düşük, yemek yeme davranışları orta düzeydir. Fiziksel aktiviteye katılım öğretmenlerin mental sağlık durumlarına olumlu etkiye sahiptir. Kovid-19 korkusu algıları yüksek olan öğretmenlerin fiziksel aktivite düzeylerinin düşük olduğu, öğretmenlerin Kovid-19 korkusunun artmasının depresyon, anksiyete ve stres düzeylerine ve olumsuz yemek yeme davranışlarına etkisi olduğu söylenebilir. Fiziksel aktivite düzeyi hem mental sağlık hemde yemek yeme davranışlarına olumlu yönde etki etmektedir. Bu nedenle öğretmenlerin pandemi süreci dahil olmak üzere genel anlamda fiziksel aktiviteye yönlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Öğretmenlerin fiziksel aktivite katılımlarını arttırmaya yönelik programlar uygulanması ,mental sağlıklarının ve fiziksel sağlıklarının olumlu yönde gelişimine katkı sağlayarak motivasyonlarını arttırmaya yardımcı olacağı söylenebilir.Item Özel eğitim sınıfı öğrencilerine Floor Curling oyununun öğretiminde eşzamanlı ipucuyla öğretim yönteminin etkililiği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-28) Nişli, Muhammed Yunusnur; Acar, Zaim Alparslan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıBu araştırmanın amacı, hafif düzey zihinsel yetersizlikten etkilenmiş özel eğitim sınıfı öğrencilerine Floor Curling öğretiminde eş zamanlı ipucuyla öğretim yönteminin etkililiğini incelemektir. Araştırmada amaca ulaşabilmek için tek-denekli araştırma yöntemlerinden denekler arası yoklama evreli çoklu yoklama modeli kullanılmıştır. Araştırma, Bartın ilinde bulunan Şehit Necdet Orhan Yatılı Bölge Ortaokulunda eğitim görmekte olan, çalışmanın özelliklerine uygun olarak belirlenmiş ve zihinsel yetersizlikten etkilenmiş 2 erkek ve 1 kız öğrenciye eşlik eden 9 normal gelişim gösteren öğrenci ile yürütülmüştür. Bu araştırmada bağımlı değişken, Floor Curling oynama becerisidir. Bağımsız değişken ise Floor Curling oynama becerisinin öğretiminde eş zamanlı ipucu ile yapılan öğretimdir. Zihinsel yetersizlikten etkilenmiş öğrenciler ile normal gelişim gösteren öğrencilere Floor Curling oynama becerisi öğretiminde eş zamanlı ipucuyla öğretimin etkililiğini incelemek için toplu yoklama, günlük yoklama, öğretim, izleme ve genelleme oturumları planlanmıştır. Tüm oturumlarda öğrencilerle bire bir öğretim yapılmıştır. Araştırmada uygulama güvenirliği ve gözlemciler arası güvenirlik verileri toplanmıştır. Araştırma sonuçları, Floor Curling oynama becerisinin öğretiminde eş zamanlı ipucu ile öğretimin etkili olduğunu ve zihinsel yetersizlikten etkilenmiş tüm öğrencilerin ve sadece gözlem yoluyla öğretim sürecine katılan normal gelişim gösteren öğrencilerin tümünün eş zamanlı ipucu ile Floor Curling oynama becerisinin öğrenimini gerçekleştirdiklerini göstermektedir. Ayrıca öğrencilerin, Floor Curling oynama becerisini farklı ortam ve uygulamacılara genelleyebildikleri sonucuna ulaşılmıştır. Öğretimi gerçekleştirilen Floor Curling oynama becerisinin, öğretim sona erdikten birinci, üçüncü ve beşinci haftalar sonrasında da kalıcılığının koruduğu, gerçekleştirilen incelemelerde tespit edilmiştir.Item Sabit olmayan farklı zeminlerde uygulanan egzersizler sırasında kas aktivasyonunun incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-27) Topçu, Hüseyin; Arabacı, Ramiz; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıBu çalışmanın amacı, sabit zemin, BOSU, Pilates topu ve TRX ekipmanlarında bir kas grubuna yönelik egzersizler sırasındaki kas aktivasyonlarının belirlenmesidir. Çalışmaya, ortalama yaş 21.5 ± 2.66 yıl, boy 179 ± 0.05 cm, ağırlık 74.28 ± 4.27 kg, Vücut Kütle İndeksi (VKİ) 22.98 ± 1.11 kg/m2 ve vücut yağ yüzde değerleri 10.72 ± 2.07 olan 25 erkek sporcu gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılara, çalışma sırasında Şınav, Plank, Glute Bridge ve Bulgarian Split Squat (BSS) egzersizleri sırayla sabit zeminde, BOSU’da, Pilates Topunda ve TRX’te uygulatılmış ve kas aktivasyonları 8 kanallı EMG cihazı ile ölçülmüştür. Şınav hareketinde Pectoralis Major (PM), Anterior Deltoid (AD) ve Triceps Brachii (TB); Plank hareketinde Rectus Abdominis (RA), External Oblique (EO) ve Erector Spinae (ES); Glute Bridge hareketinde Biceps Femoris (BF), Semitendinosus (ST) ve Gluteus Maximus (GM); BSS hareketinde BF, ST, Rectus Femoris (RF), Vastus Lateralis (VL), Vastus Medialis (VM) ve GM kasları ölçülmüştür. Elde edilen veriler SPSS 23.0 programında Friedman testi kullanılarak analiz edildi. Zeminler arasındaki farkları hesaplamak amacıyla çoklu karşılaştırma testi olarak Wilcoxon Signed Ranks Testi kullanılmıştır. Şınav hareketinde instabilitenin artışıyla PM ve TB kaslarında aktivasyon artarken, AD kasında aktivasyon anlamlı olarak azalmaktadır. Plank hareketinde RA ve EO kaslarında instabilite artışıyla birlikte aktivasyon artışı tespit edilirken ES kası bu egzersizde oldukça az aktif olmaktadır. Glute Bridge hareketinde BF ve ST kasları instabilite artışla daha fazla aktif olurken GM kası TRX’te diğer zeminlere göre daha az aktif olmaktadır. BSS hareketinde BF, ST, GM kasları zeminden bağımsız olarak oldukça az aktif olurken, RF, VL ve VM kasları instabilite artışıyla aktivasyon artışı göstermektedir. Sonuç olarak, egzersizler sırasında instabilitenin artışıyla bazı kaslarda aktivasyon artışı görülse de bazı kaslarda instabilitenin artışıyla farklılık görünmezken bazı kasların aktivasyonlarında da gerileme görülmüştür. Bu yüzden, antrenör ve sporcuların geliştirmeyi planlandıkları kasa göre zemin ve hareketleri seçmeleri optimal gelişim için önemli olacaktır.Item Satranç sporcularına müsabaka esnasında uygulanan transkraniyal doğru akım stimülasyonunun kalp atım hızı değişkenliği üzerine etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-05) Engin, Merve Begüm; Görgülü, Recep; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4994-5083Satranç, içerisinde bilişsel süreçler barındıran ve günlük yaşama entegre edilebilen çok yönlü bir spordur. Günlük yaşamda olduğu gibi satranç oyununda da, karşılaşılan durumlar değerlendirilip gerekli hesaplamalar yapılır ve probleme özgü en doğru hamleyi yapmak hedeflenir. Bu yönüyle satranç, bilişsel süreçlerden sorumlu olan prefrontal korteks etkinliğini artırmaya yardımcı olabilmektedir. Bilişsel süreçlerin anlaşılması ve geliştirilmesiyle ilişkilendirilen mekanizmalardan biri ise otonom sinir sistemi (OSS) aktivitesidir. OSS‘deki sempatik ve parasempatik aktivitenin yordanmasında kullanılan ve psikofizyolojik bir parametre olan kalp atım hızı değişkenliği (KAHD), kalp-beyin etkileşiminin göstergesi niteliğindedir. Bu etkileşim esas alındığında, nöromodilasyon yöntemleri ile OSS aktivasyonu düzenlenerek analitik düşünme ve problem çözme gibi önemli bilişsel süreçleri içeren satranç ve benzeri zihinsel performans unsurlarının gelişimine katkı sunulabilir. Bu nedenle araştırmanın amacı, satranç performansı sırasında uygulanan transkraniyal doğru akım stimülasyonunun (tDAS) kalp atım hızı değişkenliği üzerindeki etkilerini incelemektir. Araştırmaya, 18-30 yaş aralığında (ort: 21.76), 18 kadın; 32 erkek olmak üzere toplam 50 satranç sporcusu katıldı. Satranç müsabakası esnasında katılımcıların, 2 farklı koşul (tDAS+ tDAS-), 3 farklı zamanda (müsabaka öncesi, esnası, sonrası) KAHD verileri kaydedildi. Çalışmadan elde edilen veriler, Sosyal Bilimler için istatistik Programı (SPSS) Windows 29.0 (Chicago, IL, USA) kullanılarak analiz edildi. KAHD verileri için 2 (koşul; tDAS+, tDAS-) x 3 (zaman) tekrarlı ölçümlerde varyans alanizi yapıldı (Repeated Measures ANOVA). İkili karşılaştırmalarda, Bonferroni düzeltmesi uygulandı. tDAS (+/-) uygulamaları arasındaki KAHD değerlerinin ikili karşılaştırılmasında eşleştirilmiş iki örneklem t testi (paired samles t-test) analizi yapıldı. Bulgular incelendiğinde ANOVA sonuçlarına göre, Koşul*SDNN= F (2, 86)=5.570, p=.006, ηp 2=.115, power=.828. ve Koşul*r-MSSD= F (2, 84)=5.788, p= .007, ηp2= .121, power=.813. etkileşim değerlerinde anlamlı farklılık tespit edildi. Eşleştirilmiş iki örneklem t testine göre müsabaka sonrası tDAS uygulamasının olduğu koşul lehine SDNN (t48=2.59, p<.01) ve r-MSSD (t46=2.55, p<.01) değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu tespit edildi. Sonuç olarak satranç sporcularına uygulanan tDAS‘ın bilişsel yükü azalttığı, KAHD‘yi artırdığı ve böylece OSS aktivitesine olumlu etkileri olduğu gözlemlenmiştir.Item Spor yapan ve yapmayan okul yöneticilerinin karar verme stilleri ve problem çözme beceri düzeylerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-29) Deniz, Murat; Korkmaz, Nimet Haşıl; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0003-2287-7447Bu tez çalışmasının amacı, spor yapan ve yapmayan okul yöneticilerinin karar verme stilleri ve problem çözme beceri düzeylerinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda, çalışma nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeline göre yürütülmüştür. Araştırmanın evreni 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Bursa ilinde görev yapan 2334 okul yöneticisinden oluşmaktadır. Çalışmanın örneklemini ise bu evren içerisinden çalışmaya katılan 358 okul yöneticisi oluşturmaktadır. Tez çalışmasının verilerini toplamak amacıyla, uzman görüşlerine başvurularak hazırlanan Kişisel Bilgi Formu, uluslararası geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış olan ölçeklerden Problem Çözme Ölçeği (PÇÖ) ve Melbourne Karar Verme Ölçeği (MKVÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS programı kullanılarak yapılmış olup, analizlerde anlam düzeyi α=0.05 olarak alınmıştır. PÇÖ ve MKVÖ’den elde edilen toplam ve alt ölçek puanlarının normal dağılıma uygunluğu Shapiro Wilk testi ile incelenmiştir. Ölçek puanlarının normal dağılıma uygunluk göstermesi durumunda, ortalama ve standart sapma; normal dağılıma uygunluk göstermemesi durumunda ise medyan, minimum ve maksimum değerleriyle birlikte verilmiştir. Ölçeklerin güvenirliği, Cronbach’s alfa katsayısı kullanılarak değerlendirilmiştir. Ölçek puanlarının gruplar arasında yapılan karşılaştırmalarında iki grup olması ve normal dağılıma uygunluk gözlenmemesi durumunda Mann Whitney U, grup sayısının iki gruptan fazla olması ve normal dağılıma uygunluk gözlenmemesi durumunda ise Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Kruskal Wallis testi sonrasında genel anlamlılık bulunması durumunda alt grup analizler Dunn-Boenferroni testi kullanılarak yürütülmüştür. Kategorik değişkenler gruplar arasında Ki-Kare Testi, Fisher’ın kesin Ki-Kare Testi ve Fisher Exact test kullanılarak karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak; araştırmaya katılan okul yöneticilerinin yöneticilik eğitimi alıp almama ve okul türü değişkenlerine göre spor yapan ve yapmayan okul yöneticileri arasında farklılık bulunamamıştır. Sporcu geçmişi değişkenine göre, lisanslı olarak spor yapan ve yapmayan okul yöneticileri arasında anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir. Öz saygı alt ölçeğine göre; cinsiyet, mezun olunan bölüm, yöneticilik eğitimi alıp almama, spora bakış açısı, ilk ve ortaöğretim yıllarında spor yapıp yapmama durumu değişkenlerine göre anlamlı bir farklılığın olmadığı gözlemlenmiştir. Problem çözme beceri algısına göre; cinsiyet, yöneticilik eğitimi alıp alamama, spora bakış açısı, ilk ve ortaöğretim yıllarında spor yapıp yapmama durumu değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Ayrıca, katılımcıların problem çözme beceri algısına bakıldığında, spor yapan ve yapmayan gruplar arasında anlamlı farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Buna rağmen spor yapan grupta olan katılımcıların problem çözme ölçeğinin alt ölçeklerinden olan istendik-olumlu yaklaşım biçimlerini ölçen alt ölçekleri daha fazla kullandıkları tespit edilmiştir. Spor yapmayan grupta olan okul yöneticilerinin ise etkisiz-olumsuz yaklaşım biçimlerini daha fazla kullandıkları belirlenmiştir. Öte yandan, katılımcılar arasında spor yapma sıklığı yüksek olan okul yöneticilerinin karar vermede öz saygı, dikkatli karar verme ve problem çözme beceri algılarının daha yüksek olduğu, ayrıca spor yapan okul yöneticilerinin dikkatli karar verme stilini kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır.Item Veteran sporcularda farklı tip akut egzersizin serum beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF) düzeyleri ve nörobilişsel işlevler üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-14) Birinci, Yakup Zühtü; Şahin, Şenay; Sağdilek, Engin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıBu çalışmada, masa tenisi, koşu ve satranç akut egzersizlerinin veteran sporcuların serum beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF), vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF), irisin düzeylerine ve nörobilişsel işlev performanslarına etkisini incelemek amaçlanmıştır. 50-65 yaş aralığındaki 30 veteran sporcu (masa tenisi, uzun mesafe koşu ve satranç) ve 10 sağlıklı erkek yetişkin, veteran masa tenisi (VMG, n:10), veteran atlet (VAG, n:10), veteran satranç (VSG, n:10) ve sedanter kontrol (SKG, n:10) grupları şeklinde çalışmaya gönüllü olarak dahil edilmiştir. VMG kalp atım hızı rezervinin (KAHrezerv) %70-75’inde akut masa tenisi (40 dakika), VAG eş şiddet ve sürede koşu ve VSG satranç egzersizleri uygularken SKG yalnızca dinlendirilmiştir. Katılımcılardan egzersizlerden önce ve hemen sonra sırasıyla serum BDNF, VEGF ve irisin seviyeleri için kan örnekleri alınıp hemen ardından Stroop (ST), İz sürme A ve B (İST A / B), Mental Rotasyon (MR) ve Reaksiyon Zamanı (RZ) testleri uygulanmıştır. Ön test- son test değerlerinin % değişimlerinin gruplar arası karşılaştırmaları için, normal dağılım gösteren değişkenlerde Tek Yönlü Varyans analizi, normal dağılım göstermeyen değişkenlerde Kruskal-Wallis analizi uygulanmıştır. Çoklu karşılaştırma testi olarak Bonferroni testi kullanılmıştır. Grup içi karşılaştırmalar için, normal dağılım gösteren değişkenlerde bağımlı örneklem t testi, normal dağılım göstermeyen değişkenlerde ise Wilcoxon işaretli sıra testi yapılmıştır. P<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Akut egzersizler sonrası VMG’ de serum BDNF ve irisin seviyesinde anlamlı artış saptanırken diğer gruplarda değişiklik saptanmamıştır. Akut egzersizler sonrası hiç bir grupta serum VEGF seviyelerinde değişiklik gözlenmemiştir. Deneysel çalışma sonrasında tüm grupların RZ değerlerinde değişiklik saptanmamışken, İST B tamamlama sürelerinde anlamlı düşüşler (daha iyi performans) saptanmıştır. Akut egzersizler sonrası tüm egzersiz gruplarında MR etkin cevaplama performansı artış gösterirken SKG’ de değişiklik saptanmamıştır. VMG ve VAG gruplarında İST A ve ST 5 tamamlama sürelerinde anlamlı düşüş (daha iyi performans) saptanmışken SKG ve VSG’ de değişiklik saptanmamıştır. Bu sonuçlar, veteran sporcularda akut olarak uygulanan yalnızca fiziksel egzersize dayalı aerobik koşu ya da yalnızca bilişsel aktiviteye dayalı satranca kıyasla, bu iki egzersiz çeşidini tek aktivitede birleştirebilen masa tenisinin serum BDNF ve irisin üzerinde sinerjik etki sağlayabileceğini göstermektedir. Dahası farklı tip akut egzersizlerin veteran sporcuların nörokognitif işlev performanslarına olumlu etkisi olduğu ortaya koyulmuştur.