Eğitim Bilimleri Doktora Tezleri / PhD Dissertations
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/21
Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. BUU Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 149
- Results Per Page
- Sort Options
Item İlköğretim Türkçe ders kitaplarındaki söz varlığının ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin yazılı anlatımlarına aktarımı(Uludağ Üniversitesi, 2010-11-25) Eğilmez, Nigar İpek; Şahin, Hatice; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırma, üst, orta ve alt sosyoekonomik düzeye sahip ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin yazılı anlatımları ile bu öğrencilere okutulmak üzere MEB tarafından hazırlanan ilköğretim dördüncü sınıf Türkçe ders kitabında yer alan metinlerin söz varlığını, sözcükler, ikilemeler, deyimler ve atasözleri çerçevesinde tespit edebilmek ve bu iki grubu karşılaştırarak aralarındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koyabilmek amacıyla yapılmıştır.Araştırmanın evreni, Bursa ili sınırları içerisinde 2008?2009 eğitim-öğretim yılında ilköğretim okullarına devam eden ilköğretim dördüncü sınıf öğrencileri ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu onaylı ilköğretim dördüncü sınıf Türkçe ders kitaplarıdır. Araştırmanın örneklemi, 2008-2009 eğitim-öğretim yılında Bursa ili Nilüfer ilçesi Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 3 ilköğretim okulunun dördüncü sınıflarından seçilen 90 öğrenci ve Milli Eğitim Bakanlığı yayını olan dördüncü sınıf Türkçe ders kitabıdır.Araştırmanın birinci veri kaynağı olan ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerin söz varlığını belirleyebilmek için her bir sosyoekonomik düzeyden 30'ar olmak üzere toplam 90 ilköğretim dördüncü sınıf öğrencisine, eğitim yılı boyunca, 15 farklı konuda yazılı anlatım çalışması yaptırılmış ve öğrencilerden elde edilen toplam 1.350 adet çalışma bilgisayar ortamına aktarılmıştır.Araştırmanın ikinci veri kaynağı ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerine okutulmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkçe ders kitabıdır. Ders kitabının söz varlığını belirleyebilmek amacıyla, söz konusu kitaptaki metinler bilgisayar ortamına aktarılmıştır.Öğrencilerin yazılı anlatımlarında kullandıkları toplam 69.443 sözcük, 236 ikileme, 1.173 deyim, 22 atasözü ile ders kitaplarındaki metinlerde yer alan 10.041 sözcük, 44 ikileme, 287 deyim tespit edilerek sıklıklarına göre listelenmiş ve çalışmanın Ekler bölümünde sunulmuştur. Bunun yanı sıra öğrencilerin yazılı anlatımlarında kullandıkları sözcükler, ikilemeler, deyimler ve atasözleri ayrı ayrı belirlenerek, kullanım sıklıkları ortaya konulmuş ve sosyoekonomik düzeyler açısından birbirleriyle karşılaştırılmıştır.Ders kitabından elde edilen sözcükler, ikilemeler, deyimler ve atasözleri ayrı ayrı belirlenmiş ve kullanım sıklıkları çıkartılmıştır. Son olarak ders kitabında ve öğrencilerin yazılı anlatımlarında yaygın olarak ve yüksek sıklıkla kullanılan söz varlığı unsurları, sadece ders kitabında kullanılan söz varlığı unsurları ve sadece öğrenciler tarafından kullanılan söz varlığı unsurları her bir sosyoekonomik düzeye göre tek tek karşılaştırılmıştır.Araştırma sonucunda, sosyoekonomik düzey arttıkça öğrencilerin söz varlığının da genel olarak arttığı görülürken, deyim ve atasözü kullanımı açısından alt sosyoekonomik düzeyde yer alan öğrencilerin daha başarılı oldukları tespit edilmiştir. Hem öğrencilerin yazılı anlatımlarında hem de ders kitabında yer alan ilk 100 sözcüğün toplam sözcük sayısının yaklaşık %50'sini oluşturduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra, her üç sosyoekonomik düzeyde ortak kullanılan sözcüklerin toplam sözcüklerin %29'unu oluşturduğu, dolayısıyla %71 oranında öğrencilerin sözcük seçimi açısından farklılaştıkları sonucuna ulaşılmıştır.Ders kitabı ile öğrencilerin yazılı anlatımları arasındaki karşılaştırmada ders kitabının sözcük, ikileme ve deyim kullanma açısından öğrencilere oranla daha ileri düzeyde olduğu; bunun yanı sıra ders kitabında hiç atasözü kullanılmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin yazılı anlatımlarında ve ders kitabında ortak kullanılan sözcüklerin, toplam sözcüklerin %37'sini oluşturduğu görülmüştür.Item İlköğretim altıncı sınıf öğrencilerinin Analitik Geometri'nin koordinat sistemi ve doğru denklemi kavramlarını oluşturması süreçlerinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2011) Memnun, Dilek Sezgin; Altun, Murat; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırmada, Analitik Geometri'ye ilişkin kavramların öğrenilmesi esnasındaki bilgi oluşumunun (soyutlamanın) niteliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Koordinat Sistemi ve Doğru Denklemi kavramlarının Yapılandırmacı Öğrenme ile Gerçekçi Matematik Eğitimi kuramlarına uygun olarak tasarlanan öğrenme ortamlarında uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Uygulamaların bu iki öğrenme kuramına uygun olarak gerçekleştirilmesinde, bu iki kuramın da matematik eğitimini etkileyen ve öğrencilerin bilgiyi kendisinin oluşturmalarına fırsat veren yaklaşımlar olmaları önemli rol oynamıştır.Bu araştırma nitel bir durum çalışmasıdır. Uygulama öncesinde gerçekleştirilen pilot uygulama ile araştırmacının görüşme esnasındaki rolü ve etkinliklerin uygulamadaki yeterliliği incelenmiş, öğrenme ortamı ve etkinlikler öğrencilerin bilgi oluşturma süreçlerini daha iyi ortaya koyabilecek şekilde yeniden düzenlenmiştir. Örnek olay çalışmasında/uygulamada, araştırmada yer alan iki öğrenme kuramına uygun olarak hazırlanmış olan ve Analitik Geometri'ye ilişkin temel kavramların öğrenimini içeren farklı etkinliklerin uygulaması gerçekleştirilmiştir. Farklı matematik başarı düzeylerindeki ikişer kişilik öğrenci gruplarında gerçekleştirilen bu uygulamaya, araştırmacı katılımcı gözlemci konumunda katılmıştır. Araştırmada, veri toplama yöntemleri olarak nitel araştırmalarda kullanılan görüşme, katılımcı gözlem ve doküman analizi kullanılmıştır. Uygulamanın/örnek olay çalışmasının ardından yapılan araştırma/görüşme verilerinin analizinde, öğrencilerin kendilerine yöneltilen etkinliklerle ilgili çözümler yaptıkları çalışma kâğıtlarının ve görüşme sırasında kaydedilen video kayıtlarının incelenmesine yer verilmiştir. Verilerin analizi ve yorumlanması, nitel veri analizi türlerinden betimsel analiz ile gerçekleştirilmiştir. Analizlerde soyutlama sürecinin gözlenmesinde RBC+C modeli referans alınmıştır. Araştırmada, öncelikle öğrenci gruplarında gerçekleştirilen görüşmelerdeki bilgi oluşturma sürecine ilişkin öğrenci ifadeleri / veri grubu sistematik ve açık bir şekilde düzenlenmiştir. Ardından, bu veriler / ifadeler RBC+C soyutlama modelinin belirlediği bilişsel eylemler üzerinden analiz edilmiştir.Araştırmanın sonunda, Gerçekçi Matematik Eğitimi'ne göre hazırlanmış olan etkinliklerin uygulandığı örnek olay çalışmasına katılan öğrencilerin büyük bir bölümünün koordinat sistemi kavramını oluşturduğu düşünülmektedir. Doğru denkleminin oluşturulması sürecinin incelenmesi amacıyla Yapılandırmacı Öğrenme'ye uygun olarak gerçekleştirilen etkinliklere katılan öğrencilerin tamamının doğru denklemi kavramını oluşturdukları ve ardından da sağlamlaştırdıkları anlaşılmıştır.Item Sınıf öğretmenlerinin kaynaştırmaya ilişkin sorunları, beklentileri ve önerilerine yönelik nitel bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2011-04-18) Sadioğlu, Ömür; Bilgin, Asude; Batu, Sema; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Özel gereksinimli bireylerin, normal gelişim gösteren akranlarıyla birlikte eğitim görmelerini sağlayan kaynaştırma uygulamaları dünyada olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün biraz daha önem kazanmaya başlamaktadır. Ancak, ülkemizde uygulanan kaynaştırma eğitimi uygulamalarında özel gereksinimli öğrencilere ve öğretmenlere destek hizmet sağlanamadığından kaynaştırma uygulamalarının yükü neredeyse tamamen sınıf öğretmenlerine kalmaktadır. Bu nedenle, kaynaştırma uygulamalarının aksayan yönlerinin belirlenmesinde ve başarının değerlendirmesinde sınıf öğretmenlerinin görüşlerinin derinlemesine araştırılması bu araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Türkiye'nin 16 farklı ilinde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak kaynaştırma eğitimi yapılan ilköğretim okullarında öğretmenlik yapan ve araştırmaya gönüllü olarak katılan 23 öğretmenle görüşmeler yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden betimsel yöntemin kullanıldığı araştırmada yarı-yapılandırılmış görüşmelerle toplanan araştırma verileri tümevarım analizi tekniğiyle analiz edilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde Nvivo 8 nitel veri analizi programı kullanılmıştır.Bulgular sınıf öğretmenlerinin ülkemizdeki kaynaştırma uygulamaları ile ilgili genel olarak olumsuz görüşe sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Sınıf öğretmenleri kaynaştırma eğitimi konusunda yetersiz olduklarını, uzman desteği başta olmak üzere pek çok desteğe ihtiyaç duyduklarını, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimleri yetersiz bulduklarını, kaynaştırma eğitimi uygulamalarında özel gereksinimli öğrencilerin ailelerinden, görev yaptıkları okulların ve sınıfların fiziki koşullarından kaynaklanan sorunlarla beraber özel gereksinimli öğrencilerle yoğun olarak öğretimle ilgili sorunlar yaşadıklarını ve bu süreçten duygusal olarak olumsuz etkilendiklerini belirtmektedirler. Sınıf öğretmenleri kaynaştırma uygulamalarının iyileştirilmesi için ayrı eğitim ortamlarının olmasını, nitelikli ve etkili hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerin düzenlenmesini, yarı zamanlı kaynaştırmayı, kendilerine materyal desteğinin sağlanmasını önermektedirler.Item Farklı sosyoekonomik düzeylerdeki 10-11 yaş çocuklarına uygulanan Empati Eğitim Programının saldırganlık düzeyleri üzerindeki etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-03) Derman, Meral Taner; Başal, Handan Asude; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Diğer bir canlı ya da nesneye yönelik incitici ve rahatsız edici davranışlar saldırganlık olarak tanımlanmakta ve başkalarına fiziksel veya psikolojik zarar verme niyeti taşıyan tüm davranışları içermektedir. Bu araştırmanın genel amacı, farklı sosyoekonomik düzeylerdeki 10-11 yaşlarındaki saldırgan çocuklara uygulanan empati eğitim programının, çocukların var olan saldırganlık düzeyleri üzerindeki etkisini saptamaktır. Bu genel amaç doğrultusunda, araştırma, gerçek deneme modellerinden “placebo kontrol gruplu öntest-sontest modeli”ne dayalı deneysel bir çalışma olarak yürütülmüştür. Bursa İlinde farklı sosyoekonomik düzeylerden 10 okula devam eden 4. ve 5. sınıf öğrencisi olan 3199 çocuğa Saldırganlık Ölçeği (Şahin, 2004a) uygulanmış ve bu 3199 çocuk arasından saldırganlık puanları yüksek olanlar arasından seçilmiş 28 kız, 62 erkek olmak üzere toplam 90 çocuk araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak; çocukların saldırganlık düzeylerini ölçmek için Şahin (2004a) tarafından geliştirilmiş olan Saldırganlık Ölçeği ve empati becerilerini ölçmek amacıyla Byrant (1982) tarafından geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Yılmaz-Yüksel (2003) tarafından yapılmış olan Çocuklar İçin Empati Ölçeği ve saldırgan çocukların özelliklerini ve saldırganlığın ön koşullarını saptamak için de araştırmacı tarafından hazırlanan Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin çözümlenmesi ve yorumlanması aşamasında, Korelasyon Analizi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), t-Testi ve Kovaryans Analizi (ANCOVA) kullanılmıştır. Farkın kaynağını bulmak için ise Tukey’s HSD Testi kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesi ve yorumlanmasında, 0,01 ve 0,05 anlamlılık düzeyi aranmıştır. Araştırma sonucunda, saldırganlık ve empati arasında ilişki arasında ise ters yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu, kısaca, empati beceri düzeyi arttıkça saldırganlık düzeyinin düştüğü belirlenmiştir. Ayrıca, erkek çocukların kızlara göre; 11 yaşındaki çocukların 10 yaşındakilere göre daha saldırgan oldukları, ayrıca, sosyoeknomik düzeye göre ise çocukların saldırganlık düzeyleri arasında fark olmadığı belirlenmiştir. Uygulanan empati eğitim programının çocukların saldırganlık düzeyleri üzerinde farklılığa yol açtığı, kısaca, çocukların saldırganlık düzeylerini azalttığı belirlenmiştir. Empati eğitim programı uygulaması sonucunda, alt sosyoekonomik düzeydeki çocukların orta ve üst sosyoekonomik düzeydeki çocuklara göre olumlu yönde daha fazla etkilendikleri belirlenmiştir. Ayrıca, Empati eğitim programı uygulaması sonucunda, kız çocukların, erkek çocuklara göre olumlu yönde daha fazla etkilendikleri saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, okulların önleyici rehberlik ilkesini benimseyerek saldırganlığa yönelik bireysel ve grup rehberliği çalışmalarına yer verilmesinin ve bu çalışmalarda empati eğitim programı uygulanmasının, okullarda, Empati Eğitim Programının uygulanabilmesi için okul psikolojik danışmanları, rehber öğretmenler ve sınıf öğretmenlerine yönelik empati eğitimi konusunda hizmet içi eğitimler düzenlenmesinin saldırganlığın azaltılmasında yardımcı olabileceği düşünülmektedir.Item Proje tabanlı öğrenmenin fen bilgisi öğretmen adaylarının biyoloji konularındaki başarılarına ve bilimsel süreç becerilerinin gelişimine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-13) Özer, Dilek Zeren; Özkan, Muhlis; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı/Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı.Bu çalışmada, hizmetlerini ilköğretim okullarında görev yapacak olan fen bilgisi Öğretmen Adaylarından kendilerine verilen biyoloji konuları ile ilgili olarak bir problem seçmeleri ve bu problemi proje tabanlı öğrenme yöntemi ile çözmeleri istenmiş ve proje oluşturma süreci sırasında, biyoloji konularının proje tabanlı öğrenme yöntemiyle öğrenmenin akademik başarılarına ve bilimsel süreç becerilerinin gelişimine etkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini Fen Bilgisi Öğretmenliği 2. sınıfta öğrenim gören 37 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırma iki kez uygulanmış her iki uygulamada da ön test-son test kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Biyoloji Bilgi Testi-I, Bilimsel Süreç Becerileri Ölçme Aracı-I, Proje Sunumları Değerlendirme Çizelgesi, Proje Önerisi Değerlendirme Formu; Biyoloji Bilgi Testi-II, Bilimsel Süreç Becerileri Ölçme Aracı-II, Bilimsel Süreç Becerileri Ölçme Aracı-III adları verilen ölçme araçları ile toplanmıştır. Sonuç olarak; Birinci ve İkinci Uygulama sonrasında deney ve kontrol gruplarının Biyoloji Bilgi Testi ? I ve II son test ortalamaları arasında anlamlı bir farkın olmadığı; Proje Tabanlı Öğrenme Yönteminin, öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerilerinin gelişiminde etkili olduğu ve daha çok Gözlem Yapma, Deney Tasarlama, Sonuç Çıkarma, Sayısal ve Uzaysal İlişkilendirme, Verileri Kaydetme ve Yorumlama, Tahmin Etme, Hipotez Kurma ve Sınama, Ölçme becerilerinde gelişimin olduğu saptanmıştır.Item Uluslar arası Bakalorya Programı Türkçe A1 dersi alan öğrenciler ile genel program Türk edebiyatı dersi alan öğrenciler arasındaki bilişsel ve duyuşsal becerilerin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2012) Bayülgen, Nuray; Uğurlu, Alev Sınar; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırmada liselerde uygulanan MEB Programı Türk Edebiyatı dersi ile Uluslar arası Bakalorya Programı Türkçe A1 dersini alan öğrencilerin Türk Edebiyatı programı hedef becerilerine ne ölçüde ulaştıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada veri toplama tekniği olarak anket, yazılı yoklama ve gözlem formu kullanılmıştır.Araştırmada öğrencilerin becerilerle ilgili algılarını ve tutumlarını belirlemek için hazırlanan ölçme araçlarında likert tipi hazırlanmış maddelerden oluşan anketler; becerilere ulaşma düzeylerini belirlemek amacıyla ise birkaç cümle veya paragraftan oluşan yanıtların istendiği sorulardan oluşan bir yazılı sınav yer almıştır. Ayrıca öğretmenlerin programlarla ilgili düşüncelerini tespit etmek amacıyla likert tipi hazırlanmış maddelerden oluşan bir anket ile beceri değerlendirmelerini yaptıkları bir gözlem formu kullanılmıştır.Araştırmanın çalışma grubunu 2010-2011 eğitim-öğretim yılında VKV Koç Özel Lisesi, TED Bursa Koleji, TED Ankara Koleji, İzmir Amerikan Koleji, Özel Bilkent Lisesi ve İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi okullarında öğrenim gören 340 öğrenci oluşturmaktadır. Ayrıca çalışmaya bu okullarda görevli 30 Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni de katılmıştır.Millî Eğitim Bakanlığı 2005 Türk Edebiyatı Programında belirtilen hedef becerilerden yola çıkılarak hazırlanan ölçekler aracılığıyla toplanan veriler Minitab 16 istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma kapsamına alınan öğrenci ve öğretmenlerin kişisel bilgilerinin değerlendirilmesinde frekans ve yüzde kullanılmıştır. Öğrencilerin becerilere ulaşma düzeylerini belirlemede ve öğretmenlerin programlarla ilgili görüşlerinin anlamlandırılmasında aritmetik ortalama, standart sapma, medyan kullanılmıştır. Dağılımların normal dağılım olup olmadığını test etmek amacıyla Kolmogorov Smirnov testi kullanılmıştır. Gruplar arasında karşılaştırmaların yapılmasında ise Mann Whitney-U testi ve ikili ilişkilerin analizinde Sperman Sıra Farkları Korelasyon Katsayısı kullanılmıştır. Testler =0.05 seviyesinde (%95 güven aralığına göre) yorumlanmıştır.Araştırmada elde edilen sonuçlar şu şekilde özetlenebilir:1. Genel Program ve Uluslar arası Bakalorya Programı öğrencilerinin MEB Türk Edebiyatı programı hedef becerilerinden eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim, araştırma-sorgulama, problem çözme, karar verme, bilgi teknolojilerini kullanma, Türkçeyi, doğru, güzel ve etkili kullanma ve sanat eserinden zevk alma becerilerine ilişkin puanları arasında anlamlı bir farklılık çıkmıştır. UB öğrencileri GP öğrencilerine göre bu dokuz beceriye daha üst düzeyde ulaşmışlardır.2. UB ve GP öğrencilerinin beceriler ortalamasına ilişkin puanları arasında anlamlı bir farklılık çıkmıştır. Buna göre UB öğrencilerinin GP öğrencilerine göre beceriler ortalamasına daha üst düzeyde ulaştıkları görülmektedir.3. Kız ve erkek öğrencilerin bilgi teknolojilerini kullanma becerileri hariç eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim, araştırma-sorgulama, problem çözme, karar verme, Türkçeyi, doğru, güzel ve etkili kullanma ile sanat eserinden zevk alma becerilerine ilişkin puanları arasında anlamlı bir farklılık çıkmıştır. Kız öğrenciler erkek öğrencilere göre bu becerilerin tümüne daha yüksek düzeyde erişmişlerdir.4. Araştırma kapsamına alınan kız ve erkek öğrencilerin beceriler ortalamasına ilişkin puanları arasında anlamlı bir farklılık çıkmıştır. Kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre beceri ortalamalarının daha üst düzeyde olduğu görülmektedir.5. Araştırma kapsamına alınan öğretmenlerin eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim, araştırma-sorgulama, problem çözme, karar verme, bilgi teknolojilerini kullanma, Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanma ile sanat eserlerinden zevk alma becerilerini kazandırma bakımından UB Programına verdikleri puanlar ile Genel Programa verdikleri puanlar arasında anlamlı bir farklılık vardır. Öğretmenlerin bu becerileri kazandırma bakımından UB programının Genel Programa göre daha uygun olduğunu düşündükleri ortaya çıkmaktadır.6. Öğretmenlerin; becerilere ulaştırma bakımından Uluslar arası Bakalorya Programına verdikleri puan ile Genel Programa verdikleri puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık vardır. Becerilere ulaştırma ortalamaları bakımından öğretmenlerin UB Programının Genel Programa göre daha uygun olduğunu düşündükleri görülmektedir.7. Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin duyuşsal ve bilişsel becerileri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.8. Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin programları seçmeden önceki ders notları ile beceri ortalamaları arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı görülmüştür.Item Okul öncesi altı yaş çocukları için oluşturulan şarkı dağarcığının müziksel gelişim düzeylerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2012-11-08) Gül, Gülnihal; Bozkaya, İsmail; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Yaratıcılığı esas alan ve bir ses sanatı olan müziğin; okul öncesi dönemde öğretim yöntemi olarak çok çeşitli biçimlerde kullanılabileceği düşünülmektedir. Ancak ağırlıklı olarak ses eğitimi ve çalgı eğitimini içine alan öğretim yöntemlerine etkili bir biçimde yer verilmediği ve buna uygun bir dağarcığın oluşturulmadığı görülmektedir. Bu nedenle okul öncesi ana sınıfı öğrencileri için Okul Öncesi Programı gereklerine uygun çocuk şarkıları dağarcığı oluşturmak, okul öncesi düzeyde müzik eğitimi veren öğretmenlerin daha etkili ve verimli çalışmalar yapmasına katkı sağlamak bu araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Bursa ili merkez ilçelerinde ilköğretim okulu bünyesinde ya da bağımsız olarak faaliyetini sürdürmekte olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında görev alan okul öncesi öğretmenlerine anket uygulanarak görüşleri alınmıştır. Ayrıca araştırmacı tarafından şarkı dağarcığı oluşturulmuş, deney ve kontrol grupları belirlenerek deney grubu ile 12 hafta çalışılmıştır. Uygulama öncesi ve sonrasında deney ve kontrol grubuna araştırmacı tarafından hazırlanan müziksel beceri ölçme aracı kullanılarak ön test ve son test uygulaması yapılmıştır. Araştırmanın genel amacı ve ana problemi çerçevesinde toplanan verilerin istatistiksel çözümleri için SPSS 13.0 paket programından yararlanılmıştır.Bulgular okul öncesi öğretmenlerinin müzik etkinliklerini uygulama yeterlikleri konusunda olumsuz görüş taşıdıklarını ortaya koymaktadır. Ayrıca, kullanılan şarkı dağarcığının yetersiz olduğu ve çağdaş müzik öğretim yöntemlerini uygulama konusunda da kendilerini yeterli görmedikleri yönünde görüş bildirmişlerdir. Bunun yanında araştırma sonuçlarından elde edilen verilere göre, araştırmacının hazırlayıp uyguladığı şarkı dağarcığı ile gerçekleştirilen müzik eğitimi etkinliklerinin; 6 yaş grubu çocukların müziksel gelişim düzeyleri üzerinde olumlu etki yarattığı görülmüştür.Item Aile katılımı boyutu zenginleştirilmiş okulöncesi eğitim programının 5-6 yaş çocuklarının ilkokula hazırbulunuşluk düzeyine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2012-11-22) Kahraman, Pınar Bağçeli; Başal, Handan Asude; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırmanın amacı; 2006 Okulöncesi Eğitim Programında yer alan hedefleri gerçekleştirmeye uygun olarak geliştirilen Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Eğitim Programının çocukların ilkokula hazırbulunuşluklarına etkisini saptamaktır. Araştırmanın çalışma grubunu, Bursa ilinde iki farklı resmi anaokulunda okul öncesi eğitim almakta olan 26'sı deney, 31'i kontrol grubunda toplam 57 çocuk ve ebeveynleri oluşturmuştur. Buna göre okul öncesi eğitim almakta olan 57 çocuğa Eylül ayında İlköğretime Hazırbulunuşluğu Değerlendirme Testi uygulanmıştır. Daha sonra deney grubuna alınan çocukların ebeveynleri ile birlikte Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Eğitim Programı uygulanmış, kontrol gruplarına ise herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Haziran ayında çocuklara tekrar İlköğretime Hazırbulunuşluğu Değerlendirme Testi uygulanmıştır. Ayrıca ara dönem sonunda ve yılsonunda olmak üzere deney grubunda yer alan ailelerin programa ilişkin görüşlerini almak amacıyla açık uçlu sorulardan oluşan iki farklı anket uygulanmış ve yılsonunda Gürşimşek (2003) tarafından Türkçe'ye uyarlanmış olan Aile Katılım Ölçeği aileler tarafından doldurulmuştur.Araştırmada öntest-sontest kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. İlköğretime Hazırbulunuşluğu Değerlendirme Testi'nden elde edilen verilere, Öntest-sontest kontrol gruplu desende, deneysel işlemin etkili olup olmadığına belirlemek için Kovaryans Analizi (ANCOVA) uygulanmıştır. Aile Katılım Ölçeği'nden elde toplanan veriler deney ve kontrol grupları arasında aile katılımı açısından farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla ilişkisiz örneklemler t testi ile analiz edilmiştir. Ayrıca; ara değerlendirme ve yılsonu değerlendirme anketlerinden elde edilen veriler de frekans ve yüzdelerle verilmiştir.Aile Katılım Boyutu Zenginleştirilmiş Okul Öncesi Eğitim Programı'na katılan çocukların katılmayan çocuklara göre ilkokula daha fazla hazır olduğu belirlenmiştir. Ayrıca Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Okul Öncesi Eğitim Programı'nın İlköğretime Hazırbulunuşluğu Değerlendirme Testi Şekil-Zemin, Mekândaki Konum, Dil Gelişimi ve Genel Gelişim alt testleri açısından deney grubu lehine anlamlı bir farklılığa yol açtığı belirlenmiştir. Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Okul Öncesi Eğitim Programı'na katılan aileler ile katılmayan ailelerin Aile Katılım Ölçeği Ev Temelli Katılım, Okul Temelli Katılım ve Okul-Aile İşbirliği Temelli Katılım alt boyutlarında deney grubunun lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur.Sonuç olarak araştırmacı tarafından geliştirilen ve 5-6 yaş okul öncesi kurumlara devam eden araştırma kapsamına alınmış 57 çocuğa uygulanan Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Eğitim Programı'nın aileler aracılığıyla çocukların ilkokula hazırbulunuşluk düzeylerini arttırdığı saptanmıştır.Item Fen bilimleri programındaki ekosistem, biyolojik çeşitlilik ve çevre sorunları konularının öğretim tasarımı ve uygulanması(Uludağ Üniversitesi, 2013-12-06) Yücel, Elif Özata; Özkan, Muhlis; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu çalışmada, 2005 Fen ve Teknoloji Öğretim Programında "İnsan ve Çevre" ünitesinde ve 2013 Fen Bilimleri Programında "İnsan ve Çevre İlişkileri" ünitesi içerisinde yer alan Ekosistem, Biyolojik Çeşitlilik ve Çevre Sorunları konularının etkili ve kalıcı öğreniminin sağlanarak, günlük yaşamdaki sistem, çeşitlilik ve sorun algısının öğretimine katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Karma modelin uygulandığı çalışmanın nicel boyutunda, tarama modeli ve deneme modelleri bir arada kullanılmıştır. İhtiyaç analizi olarak; ülkemiz Fen Bilimleri programı farklı ülkelerin fen programıyla karşılaştırılmış; öğrencilerin belirlenen konularla ilgili kavramsal anlayışları Kelime İlişkilendirme Testi ve Öğretmen Görüş Formu(GF) aracılığıyla, ön bilgileri ise Hazır-Bulunuşluk Testi aracılığıyla belirlenmiş; öğretmenlerin belirlenen konularının mevcut fen programlarında işlenişiyle ilgili ve bu konuların öğretimi sırasında kullanılabilecek etkili yöntem, teknik ve materyallerin neler olduğu ile ilgili görüşleri GF aracılığıyla alınmıştır. İhtiyaç analizinden elde edilen sonuçlar, ekosistem, biyolojik çeşitlilik ve çevre sorunları konularının etkili öğrenilmesini sağlayacak bir öğretim tasarımına ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymuştur. Bu doğrultuda, öğrenciler ve öğretmenler için ekosistem, biyolojik çeşitlilik ve çevre sorunları konularının bütüncül bir şekilde öğrenilmesine olanak sağlayan, yaşam temelli öğrenme yaklaşımına dayalı, çok çeşitli yöntem, teknik ve materyallerin kullanıldığı iki kılavuz hazırlanmıştır. Geliştirilen öğretim tasarımı, yarı deneysel yöntemlerden "Eşitlenmemiş Kontrol Gruplu Model" kullanılarak 4 deney (N=82) ve 4 (N=83) kontrol grubu olmak üzere toplamda 165 öğrenciye uygulanmıştır. Deney ve kontrol gruplarına Başarı Testi(BT) ve Çevresel Tutum Ölçeği(ÇTÖ) uygulanmıştır. Materyal Değerlendirme Formu kullanılarak öğretmenlerin ve Ders Değerlendirme Formu kullanılarak deney grubu öğrencilerinin öğretim süreci ve kılavuza ilişkin görüşleri alınarak, nitel olarak değerlendirilmiştir. Öğretim tasarımının uygulanmasıyla elde edilen veriler, BT son-testi puanlarında ve ÇTÖ fark puanlarında deney grubu lehine anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir (p<0,05). Geliştirilen öğretim tasarımıyla ilgili öğretmen ve öğrenci görüşlerinin de olumlu olduğu belirlenmiştir. Çalışma sonucunda geliştirilen öğretim tasarımının, öğrencilerin çevreye ilişkin bilgi düzeylerinin ve olumlu tutumlarının geliştirilmesinde mevcut programa göre daha etkili olduğu tespit edilmiştir.Item Annelerin kişisel değerleri ile beş-altı yaş çocuklarının değer kazanımları arasındaki ilişkiler(Uludağ Üniversitesi, 2013-12-27) Koç, Nuray; Başal, Handan Asude; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırmanın amacı; annelerin kişisel değerleri ile 5-6 yaş grubu çocuklarının değer kazanımları ve çocuklarına aktarmak istedikleri değerler arasındaki ilişkileri saptamaktır. Araştırmanın çalışma grubunu Bursa ilinde 11 farklı ilköğretim okulunun anasınıflarında okul öncesi eğitimi almakta olan toplam 390 çocuk ve anneleri oluşturmuştur. Buna göre, araştırmadaki annelerin kişisel değerlerini saptamak için Schwartz ve diğerleri (2001) tarafından geliştirilen Portre Değerler Anketi; çocuklarına aktarmak istedikleri değerleri saptamak için Demirutku (2007) tarafından geliştirilen Değer Aktarımı Anketi uygulanmıştır. Ayrıca araştırmadaki çocukların değer önceliklerini saptamak için Döring (2008) tarafından geliştirilen Çocuklar İçin Resimlerle Değer Anketi (PBVS-C Ölçeği) uygulanmıştır. Araştırmada mevcut durumu tespit etmek için ilişkili tarama modeli kullanılmıştır. Çocuklar İçin Resimlerle Değer Anketi ile okul öncesi yaş dönemi çocukları ile Türkiye'de ilk kez çalışılacağı için öncelikle ölçeğin geçerlik ve güvenirlik analizleri yapılmıştır. Annelere uygulanan Portre Değerler Anketi'nden ve Değer Aktarımı Anketi'nden elde edilen annelerin kişisel değerlerinin, değişkenlere göre farklı olup olmadığını belirlemek amacıyla Kruskal Wallis-H testi kullanılmış, farklılıkların hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek üzere de Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Daha sonra çocuklara uygulanan Çocuklar İçin Resimlerle Değer Anketi'nden elde edilen çocukların değer önceliklerinin, değişkenlere göre farklarını incelemek için yine aynı non parametrik testler kullanılmıştır. Ayrıca annelerin kişisel değerleri ile çocukların değer öncelikleri arasındaki ilişkiyi görebilmek için de veriler üzerinde Spearman's Rank Order Korelâsyon Testi uygulanmıştır. Anneler kendi kişisel değerlerinde en çok Evrensellik değerini önemserken, çocuklarına değer aktarma konusunda en çok Başarı değeri üzerinde durmuşlardır. Çocuklar da değer öncelikleri bakımından ilk sırada annelerin aktarmak istedikleri Başarı değerini belirtmişlerdir. Annelerin kişisel değerleri yaş ve çalışma durumuna göre farklılık gösterirken, çocukların değer önceliklerinde cinsiyet, annelerin eğitim durumu, çalışma durumu ve sosyoekonomik durum değişkenlerine göre anlamlı farklar ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, annelerin ve çocukların değerleri arasındaki ilişkiler incelendiğinde Geleneksellik değeri dışındaki diğer değerler arasında çocuklar değer önceliklerini belirlerken çoğunlukla annelerinin aktarmak istedikleri değerler yerine, annelerinin kişisel değerlerini model aldıkları saptanmıştır.Item Altı yaşındaki çocukların anne baba tutumları ile çoklu zeka alanları ve grup içi etkinlik düzeyleri arasındaki ilişki(Uludağ Üniversitesi, 2014-01-10) Zeteroğlu, Elvan Şahin; Başal, Handan Asude; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırmanın amacı; resmi anaokullarına devam eden altı yaşındaki kız ve erkek çocukların, anne baba tutumları ile çoklu zekâ alanları ve grup içi etkinlik düzeyleri arasındaki ilişkileri saptamaktır. Araştırmanın çalışma grubunu, Bursa ilinde farklı sosyoekonomik düzeyi temsil eden Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer ilçelerindeki anaokullarından 300 çocuk, 150 kız ve 150 erkek ve 300 anne olmak üzere, toplam 600 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada anne tutumlarını saptamak için Robinson ve diğerleri (2001) tarafından geliştirilen, Türk annelerde kullanımının uygunluğunu değerlendirmek amacıyla, Kapçı ve Demirci (2009) tarafından geçerlik ve güvenirlik analizleri gerçekleştirilmiş ve Türkçe'ye uyarlanmış olan "Anne-Babalık Stilleri ve Boyutları Ölçeği" (Parenting Styles and Dimensions Questionnaire-PSDQ) kullanılmıştır. Bunun yanında, çocukların farklı zekâ düzeylerinin tespiti için altı yaş çocuklarına uygulanabilecek Teele (1992) tarafından geliştirilen, Elibol (2000) ve Göğebakan (2003) tarafından Türkçe'ye uyarlanan, Teele Çoklu Zekâ Envanteri-TÇZE (Teele Inventory of Multiple Intelligences-TIMI) uygulanmıştır. Ayrıca, çocukların grup içi etkin olma durumunu ölçmek için ise Başal (2001) tarafından geliştirilen ve ilkokul çocuklarına uygulanan "Çocuklar İçin Sınıf İçi Etkinlik Ölçeği" okul öncesi yaş çocuklarına uyarlama çalışması yapıldıktan sonra kullanılmıştır. Uyarlama çalışması için, öncelikle anketin geçerlik ve güvenirlik analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada elde edilen veriler, SPSS 20 paket programı ile değerlendirilmiştir. Verilerin frekans ve yüzdesel dağılımları verilmiştir. Normallik testi sonucunda, gruplar arasında farklılık incelenirken, ikili normal dağılmayan değişkenlerde Mann Whitney U Testi kullanılmıştır. İkiden fazla gruplarda ise normal dağılmayan değişkenlerde Bonferroni düzeltmeli Kruskal Wallis H Testi kullanılmıştır. Çalışmada, anne tutumları, sosyoekonomik düzeylere göre farklılaşmakta, ancak, çocukların cinsiyetlerine göre bir farklılık görülmemektedir. Anne tutumları ve çocukların grup içi etkinlik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Aynı şekilde, anne tutumları ve çocukların çoklu zekâ alan puanları arasında da anlamlı bir ilişki görülmemiştir. Ancak, cinsiyet ve sosyoekonomik düzey alt boyutunda, anne tutumlarının çoklu zekâ alanlarına etkisinin olduğu saptanmıştır. Çoklu zekâ alan puanları, çocukların cinsiyetlerine göre farklılık göstermekte, ancak sosyoekonomik düzeye göre bir farklılık görülmemektedir. Sosyoekonomik düzeyler arasında, grup içi etkinlik puanı açısından ise anlamlı derecede farklılık görülmemiştir. Grup içi etkinlik ve çoklu zekâ puanları (sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, görsel-uzamsal, müziksel-ritmik, içsel ve sosyal) arasında anlamlı bir ilişki görülmemektedir. Sadece çocukların bedensel-kinestetik puanları ile grup içi etkinlik puanları arasında anlamlı negatif yönlü bir ilişki vardır. Grup içi etkinlik ve çoklu zekâ puanları (sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, görsel-uzamsal, müziksel-ritmik, içsel, sosyal, bedensel-kinestetik) arasında, çocukların cinsiyetlerine ve annelerin sosyoekonomik düzeylerine göre anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Sonuç olarak, anne tutumları genel olarak çocukların çoklu zekâ alanlarını ve grup içi etkinlik düzeylerini etkilememektedir. Ancak annelerin sosyoekonomik düzeyleri kız ve erkek çocuklarına olan tutumlarını etkilemektedir. Bu durum da kız ve erkek çocukların çoklu zekâ alan puanlarına ve grup içi etkinlik düzeylerine etki etmektedir.Item İpuçları ve dönütlerle öğretmen ödüllerini artırmanın uygun olmayan ilkokul öğrenci davranışlarını azaltmadaki etkililiği(Uludağ Üniversitesi, 2014-06-09) Sezer, Gönül Onur; Özyürek, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırmanın genel amacı, ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamaların, öğretmenlerin ödüllendirmelerini artırmada ve artan öğretmen ödüllendirmelerinin öğrencilerin sınıfa uygun olmayan davranışlarını azaltmada etkililiğini, kalıcılığını, genellenebilirliğini ve kullanışlılığını belirlemektir. Bu araştırmada, sınıfa uygun olmayan davranışlar sergileyen çok sayıda öğrenciyi bir arada bulmanın zor olması, uygulama sırasında uygulamanın gerektiği gibi yapılması ve yapılacak uygulamanın gerçekçiliği ve analiz sonucunda elde edilen verilerin uygulayıcılar olan öğretmenler tarafından rahatlıkla kullanılabilmesi amacıyla tek denekli araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın deneklerini Bursa İli İlkokulu sınıflarında bulunan sınıfa uygun olmayan davranışlar gösteren farklı sınıflarda bulunan üç öğrenci ve bu öğrencilerin yeterince ödülleri kullanmayan üç öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma verilerinin toplanabilmesi için, öğretmen görüşme formu, sosyal geçerlilik belirleme formu, anekdot kayıt formu, kısmi aralık kayıt formu geliştirilmiş ve kullanılmıştır. Araştırmada, öğretmenlerin ödüllendirme davranışlarının artırılması ve öğrencilerin ders dışı etkinlikte bulunma davranışlarının azaltılması amacıyla, araştırmacı tarafından ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamaların yer aldığı ders planları hazırlanmıştır. Hazırlanan planların uygulanmasından sonra, araştırmacı tarafından öğretmenlere planların uygulanmasına yönelik olarak dönüt verilmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde, grafiksel analiz kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar şu şekildedir; •Ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamaların öğretmenlerin sınıfa uygun öğrenci davranışlarını ödüllendirmelerini artırmadaki etkililiğine ilişkin bulgular incelendiğinde; her üç öğretmende ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamalar başladığında ödüllendirme davranışlarının artış sayısında artma görülmüş ve ödüllendirme davranışlarını artırmalarında etkilidir. •Ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamalar ile öğretmenlerin sınıfa uygun öğrenci davranışlarını ödüllendirmelerini artırmalarının sürekliliğine ilişkin bulgular incelendiğinde; ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamaların her üç öğretmende, uygulama bittikten 14, 17 ve 18 gün sonra da azalarakta olsa sürdürmektedirler. •Ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamalar ile öğretmenlerin hayat bilgisi dersinde arttırdıkları sınıfa uygun öğrenci davranışlarını ödüllendirmelerinin matematik dersine genellenmesine ilişkin bulgular incelendiğinde, ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamalar ile öğretmenlerin hayat bilgisi dersinde artmış olan ödüllendirme davranışlarının, üç öğretmenin de matematik dersine genelleyebilmelerinde etkilidir. •Ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamaların öğrencilerin sınıfta uygun olmayan davranışlarını azaltmasına yol açmasına ilişkin bulgular incelendiğinde; ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamalar sırasında öğrencilerin sınıfta uygun olmayan davranışlarının azalması, ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamaların, her üç öğrencinin de sınıfta uygun olmayan davranışlarının azaltılmasında etkilidir. •Ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamalar ile öğrencilerin azalan sınıfta uygun olmayan davranışlarının sürekliliğine ilişkin bulgular incelendiğinde, birinci ve ikinci öğrencide azaltılan sınıfta uygun olmayan davranışlarının sürdüğü, üçüncü öğrencide ise azaltılan sınıfta uygun olmayan davranışlarının azalmaya devam etmiştir. •En son ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamalar ile öğrencilerin hayat bilgisi dersinde azalttıkları sınıfa uygun olmayan öğrenci davranışlarının matematik dersine genellenmesine ilişkin bulgular incelendiği, her üç öğretmene hayat bilgisi dersinde ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamaların verilmesinin, matematik dersinde de öğrencilerin uygun olmayan davranışlarını azaltmada etkilidir. •Araştırmaya katılan öğretmenlerin tamamı, ders planlarına ödüllendirme ipuçları eklenerek yapılan uygulamaların ve dönüt verilerek yapılan sürecin kullanılışlılığı hakkında olumlu görüş bildirmişlerdir.Item ARCS motivasyon modeline göre tasarlanan yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının öğrencilerin motivasyonlarına, tutumlarına ve akademik başarılarına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2014-07-04) Balantekin, Yakup; Bilgin, Asude; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Öğrenme-öğretme sürecinin verimli bir şekilde yürütülerek öğrencilerin akademik başarılarının artırılması birçok kavramla ilişkilidir. Öğrencilerin derse yönelik motivasyon düzeyi ve tutumu bu kavramların en önemlilerindendir. Bu araştırmada, literatürde bilgisayar yazılımlarına dayalı öğretimde kullanılan ARCS Motivasyon Modeli sınıf öğretimine uygulanarak modelin motivasyona, tutuma ve akademik başarıya etkisi incelenmiştir. Matematik dersi kesirler konusunun öğretimi, yapılandırmacı öğrenme süreci bu modele göre dizayn edilerek gerçekleştirilmiştir. Araştırma, Bursa merkezde bulunan bir devlet ilköğretim okulunda beşinci sınıfta öğrenim görmekte olan ve yirmi altışar öğrenciden oluşan deney ve kontrol grubu ile yürütülmüştür. Öğrencilerin motivasyon düzeyleri Eğitimde Motivasyon Ölçeği ile tutum düzeyleri İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Matematik Etkinliklerine Yönelik Tutum Ölçeği ile akademik başarıları ise Kesirler Testi ile ölçülmüştür. Araştırma sonunda deney grubu ve kontrol grubu birbirleri ile karşılaştırılırken grupların deneysel çalışma öncesi ve sonrası kendi performansları da karşılaştırılmıştır. Motivasyon ve tutum düzeyleri ile ilgili ölçümler faktör bazında değerlendirilmiştir. Verilerin analizi için İlişkisiz Örneklemler t Testi, İlişkili Örneklemler t Testi, MANOVA ve ANCOVA kullanılmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol grubunun Eğitimde Motivasyon Ölçeği alt boyutlarından aldıkları puan ortalamaları arasında dört faktörde de istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p<.05). Deney grubunun deneysel çalışma öncesi ve sonrasındaki motivasyon performansları arasında anlamlı farklılık saptanırken (p<.05) kontrol grubunda sadece İçsel Motivasyon boyutunda anlamlı farklılık saptanmıştır(p=.013). Deney ve kontrol grubunda yer alan öğrencilerin tutum performansları karşılaştırıldığında sadece Güven faktöründe istatistiksel olarak anlamlı fark saptanırken (p=.04) diğer iki alt boyutta anlamlı bir farklılık saptanamamıştır. Deney grubunun deneysel çalışma öncesindeki tutum puan ortalamaları ile deneysel çalışma sonrasındaki tutum puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanırken kontrol grubunun deneysel çalışma öncesindeki tutum puan ortalamaları ile deneysel çalışma sonrasındaki tutum puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanamamıştır. Akademik başarı anlamında deney grubu ile kontrol grubu arasında deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır(p=.028). Bu farkta motivasyon düzeyinin etkisini belirlemek için öğrencilerin motivasyon ölçeği alt boyutlarından aldıkları puanlar kontrol altına alınarak akademik başarıda deney ve kontrol grubu arasında fark olup olmadığı sınanmıştır. Analiz sonucunda deney ve kontrol grubunun motivasyon puanları kontrol altına alındığında akademik başarılarında anlamlı bir farklılık olmadığını belirlenmiştir. Buradan hareketle ARCS Motivasyon Modelinin akademik başarıyı arttırmada etkili olduğunu söylenebilir.Item Üstün yetenekli ilköğretim öğrencilerinin problem çözme stratejilerini öğrenme düzeyleri(Uludağ Üniversitesi, 2014-09-02) Durmaz, Burcu; Altun, Murat; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırma, üstün yetenekli ilköğretim öğrencilerinin, rutin olmayan problemleri çözmek için kullanılan problem çözme stratejilerini öğrenme düzeylerini ortaya koymak amacıyla uygulanan deneysel öğretimin ardından matematik problemi çözme başarısı; matematiğe yönelik tutum; problem çözme beceri ve stratejileri; matematik problemi çözmeye karşı tutum; matematiksel özyeterlik; matematiksel akademik benlik ve özdüzenleme stratejileri ölçeklerinden elde edilen puanların değişimini incelemektedir. Araştırma üstün yetenekli ilköğretim öğrencilerinin problem çözme stratejilerini öğrenmelerini sağlayacak bir öğretim uygulamasına olan ihtiyacın Sistem Analizi yaklaşımıyla ortaya konması; bu öğretimin Tasarlayarak Anlama (Understanding by Design-UbD) yaklaşımından faydalanılarak geliştirilmesinin ardından öğrencilere uygulanması ve araştırma bulgularının rapor edilmesini içermektedir. Buna bağlı olarak araştırmanın modeli, tek gruplu ön test son test deneme modelidir. Araştırmanın deneysel kısmı 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Antalya ili Konyaaltı ilçesi Bilim ve Sanat Merkezi'nde dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci sınıfa devam eden toplam 121 öğrenci ile yürütülmüştür. Veri toplama araçları olarak öğrencilerin problem çözme başarılarını ölçmek amacıyla her bir stratejiyi temsil edecek şekilde hazırlanan problem çözme stratejileri testleri (ön test ve son test) kullanılmıştır. Veriler, SPSS 17.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Ayrıca yapılan öğretimin bazı duyuşsal değişkenlere etkisinin olup olmadığını test etmek için matematiğe yönelik tutum; problem çözme beceri ve stratejileri; matematik problemi çözmeye karşı tutum; matematiksel özyeterlik; matematiksel akademik benlik ve özdüzenleme stratejileri ölçekleri uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; yapılan deneysel öğretimin üstün yetenekli ilköğretim öğrencilerinin problem çözme stratejilerini öğrenme düzeylerinde ve kullandıkları farklı strateji sayısında anlamlı derecede farklılık yarattığı görülmüştür. En güçlü farklılaşma sırasıyla problemi basitleştirme, diyagram çizme ve muhakeme etme stratejilerinde meydana gelmiştir. Ayrıca bazı stratejilerin kullanılma düzeyleri açısından birbirleri arasında olumlu yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Uygulanan ölçeklerden elde edilen sonuçlara göre problem çözme stratejileri öğretiminin öğrencilerin matematik dersine yönelik tutum, matematik özyeterlik ve özdüzenleyici öğrenme stratejileri ölçeklerinden elde ettikleri puanları olumlu yönde etkilediği ancak matematik problemi çözmeye yönelik tutum, problem çözme beceri ve stratejileri ve matematiksel akademik benlik ölçeklerinden elde ettikleri puanlara anlamlı bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Buna ek olarak üstün yetenekli ilköğretim öğrencilerinin matematik dersine yönelik tutum ve matematik problemi çözmeye yönelik tutum; matematik problemi çözme tutum ve matematik özyeterlik; problem çözme ve becerileri ve özdüzenleyici öğrenme stratejileri; matematiksel özyeterlik ve özdüzenleyici öğrenme stratejileri ölçeklerinden elde edilen puanlar arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Araştırmanın sonucunda, üstün yetenekli ilköğretim öğrencilerinin matematik eğitimi için öneriler getirilmiştir.Item Kesir kavramına ilişkin bilgi oluşturma sürecinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2014-09-02) Çelebioğlu, Burcu; Ezentaş, Rıdvan; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırma Kesirler konusuna ilişkin kavramların öğrenilmesi sürecinde bilgi oluşumunu yani soyutlamanın niteliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Kesirler konusuna ait kavramlarının Yapılandırmacı Öğrenme ile Gerçekçi Matematik Eğitimi Kuramlarına Uygun Olarak Tasarlanan öğrenme ortamlarında gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma nitel bir durum çalışmasıdır. Araştırma, ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin Kesirler konusuna ait kavramların öğrenilmesine ilişkin öğrenimini kapsayan etkinliklerin uygulamasıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma, farklı matematik başarı düzeylerindeki ikişer kişilik öğrenci gruplarından oluşmaktadır. Araştırmada, veri toplama yöntemleri olarak nitel araştırmalarda kullanılan görüşme, katılımcı gözlem ve doküman analizi kullanılmıştır. Uygulamanın ardından yapılan görüşme verilerinin analizinde, öğrencilerin etkinliklerle ilgili çözümler yaptıkları çalışma kâğıtlarının ve görüşme sırasında kaydedilen video kayıtlarına yer verilmiştir. Verilerin analizi ve yorumlanması betimsel analiz ile gerçekleştirilmiştir. Analizlerde soyutlama sürecinin gözlenmesinde RBC+C modeli referans alınmıştır. Araştırmada, öncelikle öğrenci gruplarında gerçekleştirilen görüşmelerdeki bilgi oluşturma sürecine ilişkin veri grubu sistematik ve açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu veriler RBC+C soyutlama modelinin belirlediği bilişsel eylemler üzerinden analiz edilmiştir. Araştırmanın sonunda Gerçekçi Matematik Eğitimi'ne ve Yapılandırmacı Öğrenme' ye göre hazırlanmış olan etkinliklerin uygulandığı örnek olay çalışmasına katılan öğrencilerin büyük bir bölümünün kesirler kavramını oluşturduğu düşünülmektedir.Item Ergenlerde siber zorbalık ve mağduriyeti yordayan risk etmenlerini belirlemeye yönelik bütüncül bir model önerisi(Uludağ Üniversitesi, 2014-10-20) Eroğlu, Yüksel; Akbaba, Sırrı; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı.Ergenlerde siber zorbalık ve mağduriyeti yordayan risk etmenlerini belirlemeye yönelik bütüncül bir model önerisiBu araştırmanın temel amacı siber zorbalık ve mağduriyet için risk faktörlerini belirlemektir. Bu amaçla oluşturulan bütüncül model sosyodemografik değişkenleri, kişiliği, saldırganlığı, özgeciliği, benlik tasarımını, anne ve baba niteliklerini, arkadaşlık niteliklerini, okul iklimini ve problemli internet kullanımını içermektedir. Ayrıca bu araştırmada siber zorba, mağdur ve zorba/mağdurları birbirinden ve siber zorbalığa hiçbir biçimde karışmamış bireylerden ayıran faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla kurulan lojit modelde bağımsız değişkenler olarak bütüncül modelde yer alan değişkenler kullanılmıştır. Son olarak olumlu arkadaşlık niteliğinin, anne ve baba nitelikleri ile siber zorbalık ve mağduriyet arasındaki ilişkide oynadığı düzenleyici rol incelenmiştir. Araştırmada betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırma Bursa'nın çeşitli liselerinde öğrenim gören 606 ergenle yürütülmüştür. Veri toplama araçları olarak kişisel bilgi formu, Ergen Aile Süreci Ölçeği Anne ve Baba Formu, Arkadaşlık Niteliği Ölçeği, Özgecilik Ölçeği, Benlik Tasarımı Envanteri, Saldırganlık Ölçeği, Problemli İnternet Kullanımı Envanteri Ergen Formu, Sıfatlara Dayalı Kişilik Testi ve Siber Mağduriyet ve Zorbalık Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde hiyerarşik regresyon analizi ve çok kategorili isimsel lojistik regresyon analizi kullanılmıştır.Araştırma bulguları bütünleyici modelin hem siber zorbalığın hem de siber mağduriyetin % 47'sini açıkladığını göstermiştir. Bütünleyici modelde hem siber zorbalığı hem de siber mağduriyeti en çok açıklayan bağımsız değişken anne baba nitelikleridir. Anne baba nitelikleri siber zorbalığın %9'unu, siber mağduriyetin ise % 20'sini yordamıştır. Siber zorbalık statülerini birbirinden ve siber zorbalığa hiçbir biçimde karışmayan bireylerden ayıran faktörleri belirlemek için kurulan lojit modele göre problemli internet kullanımının artması ve babanın izleme davranışının azalması siber zorba, mağdur ve zorba/mağdurların tümü için risk faktörüdür. Diğer bir deyişle siber zorba, mağdur ve zorba/mağdurlar problemli internet kullanımı ve babanın izleme davranışının yetersiz olması yönüyle siber zorbalığa hiçbir biçimde karışmamış bireylerden farklılaşmaktadır. Son olarak olumlu arkadaşlık niteliklerinin, anne ve baba nitelikleri ile siber zorbalık ve mağduriyet arasındaki ilişkide düzenleyici rol oynamadığı görülmüştür.Item Okulöncesi öğretmenleri için bilimsel süreç becerilerine yönelik eğitim programı geliştirilmesi ve uygulanması(Uludağ Üniversitesi, 2014-10-31) Bartan, Murat; Başal, Hande Asude; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu çalışmanın amacı, Okul Öncesi Öğretmenlerinin Bilimsel Süreç Becerileri'ne dayalı bilgi ve beceri kazanmalarını sağlamayı amaçlayan bir hizmet içi eğitim programı geliştirmek, uygulamak ve bu hizmet-içi eğitim programının kursa katılan öğretmenler ve onların öğrencileri üzerinde etkililiğini araştırmaktır. Bu çalışmada hem nicel, hem nitel araştırma yöntemleri birlikte kullanıldığı için araştırmanın yöntemi karma yöntem olarak belirlenmiştir. Karma yöntemin kullanıldığı bu çalışmada, veriler; ölçek, anket, mülakat, gözlem ve doküman analizi incelemesi yolu ile toplanmıştır. Çalışmanın örneklemi; amaçlı örneklem yöntemi ile belirlenmiştir. Çalışmanın ilk aşamasında Kütahya il merkezinde görev yapan 81 öğretmen ile ihtiyaç belirleme çalışması yürütülmüştür. Çalışmanın deneysel boyutu ise öğretmenlerin ihtiyaçlarına yönelik hazırlanan Hizmet İçi Eğitim kursu 13'ü deney 13 kontrol grubu olarak seçilen toplam 26 öğretmenle yürütülmüştür. Hizmet İçi Eğitim kursu; kursun geliştirilmesi, pilot uygulaması, esas uygulaması ve değerlendirmesi olmak üzere eden dört aşamada gerçekleştirilmiştir. Çalışmada öğretmenlerin durumunu tespit etmek için uygulanan ölçme araçlarının yüzde, frekans analizleri, ortalama, standart sapma değerleri hesaplanmıştır. Öğretmenlerin bilimsel süreç becerilerini kullanma düzeyleri gözlem, görüşme ve doküman analizleri ile belirlenmiştir. Araştırmanın deneysel boyutu ise deney ve kontrol gruplarının ölçüm araçlarından aldıkları puanların karşılaştırılması ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde; deney ve kontrol gruplarının gruplar arası ön ve son test puanları karşılaştırılırken Mann Whitney U Testi, grupların kendi içindeki ön ve son test puanları karşılaştırılırken ise Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılarak istatistiksel analizler yapılmıştır. Gözlem verileri; gözlemcilerin ortalamaları ile belirlenirken, görüşmelere ilişkin veriler içerik analizi yapılarak bulgulara ulaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonuçları incelendiğinde; öğretmenlerin bilimsel süreç becerilerini geliştirmeye yönelik hazırlanan hizmet içi eğitim kursunun deney grubu lehinde anlamlı farklılıklar oluşturduğu görülmüştür. Deney grubundaki öğretmenlerin hizmet içi kurs öncesi bilimsel süreç becerilerine ilişkin bilgi, aşınalık ve farkındalık düzeyleri ile kurs sonrası düzeyleri arasında pozitif yönde farklılık oluştuğu belirlenmiştir. Hizmet içi eğitim kursunun; eğitime katılan öğretmenlerin sınıflarındaki öğrenciler üzerinde de olumlu etkiler ortaya çıkardığı da belirlenmiştir. Hizmet içi eğitim kursu sonunda yapılan gözlemlerde deney grubundaki öğretmenlerin günlük etkinliklerde bilimsel süreç becerilerine ayırdıkları sürenin uzadığı belirlenmiştir. Hizmet içi eğitim kursunun etkilerinin sürdürülebilir olup olmadığı kalıcılık testi yapılmıştır. Kalıcılık testi sonuçları incelendiğinde ise bu eğitimin etkilerinin sekiz hafta sonrada devam ettiği belirlenmiştir.Item Étude des attitudes des protagonistes à l'égard des thèmes de liberté et de soumissiondans le théâtre Sartrien(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-29) Kanık, Mahmut; Kara, Şeref; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı/Fransız Dili Eğitimi Bilim Dalı.Genellikle Jean-Paul Sartre, 20.YüzyılFransızedebiyatınınsembolüolarak kabul edilir, özellikle angaje edebiyat konusunda. Bu yüzden, Sartre'ın bütün eserleri20.yüzyılda söz konusu edilen ve hatta günümüzde de hâlâ tartışılan insanın varoluşuyla ilgili sorunlara dayanmaktadır. Sartre hakkında yazılan eleştirel eserlerin çoğu, onun dramatik eserleri üzerinde değil, daha ziyade onun kuramsal eserleri ve romanları üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu tezde, biz onun dramatik eserleri üzerinde yoğunlaşmayı tasarladık. Nitekim, tiyatro, drama, Sartre için, özellikle ateist varoluşçuluğun dayandığı onun felsefi ve politik fikirlerinin bir nevi laboratuvarına benzetilebilir. Sartre'ın tiyatrosunun özellikle bir ideoloji tiyatrosu olduğunu tespit etmek pek zor değildir; Sartre'ın tiyatrosu, onun teorik eserlerinde ve romanlarında ortaya konan başlıca temaların tiyatro diliyle tanımlanması ve açıklanması gibi bir anlam ve nitelik taşımaktadır. Bu tezde, biz Sartre'ın piyeslerini ana temalara göre ele almaya çalıştık. Başkahramanların bu ana temalar karşısındaki tutumlarını göstermeye gayret ettik. Descartes'den günümüze kadar modern insanın içinde bulunduğu durumlardır bunlar. Dolayısıyla, biz karşılaştırmalara imkân verecek tarzda ele alarak Sartre'ın fikirlerini eleştirmede tereddüt etmedik.Bu tezde takip ettiğimiz plana gelince, belli başlı önemli noktaları şöyle sıralayabiliriz: Giriş bölümünde, Sartre'ın eserlerini ve tiyatrosunu oluşturduğu döneme genel bir bakış yapmaya çalıştık. Sonra, birinci bölümde, üç ana başlık altında varoluşçuluk, çağdaş Fransız tiyatrosu ve Sartre'ın felsefesi ve tiyatrosu konularını ele aldık. Daha sonra, ikinci bölümde, ana temaları ve bu temalar karşısında kahramanların tutumlarını ortaya koymak için Sartre'ın piyeslerini inceledik. Bu incelemeyi, Sartre'ın özellikle seçtiğimiz üç tiyatro eseri üzerinden yürüttük. Bu üç eser: Gizli Oturum, Sinekler ve Kirli Eller adlı tiyatro eserleridir, çünkü bu üç eser tezimizin konusunu daha iyi yansıtmaktadır.Daha sonra, üçüncü bölümde Sartre'ın tiyatrosundaki temel temaların kaynaklarını araştırdık. Bunları mitoloji, din ve siyaset ana başlıkları içinde ele alıp sunduk. Nihayet, sonuç bölümünde, konunun hem felsefi hem de edebi boyutta bir değerlendirmesini yaptık.Item Matematiksel problem çözme stratejileri öğretiminin ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin problem çözme performanslarına ve öz düzenleyici öğrenmelerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2015-01-23) Kayapınar, Aslıhan; Bilgin, Asude; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.Bu araştırma Milli Eğitim Bakanlığı'nın yürürlükte olan eğitim öğretim programında önemini vurguladığı öz düzenleme ve matematiksel problem çözme becerilerini birbirleri ile olan etkileşimlerini ve bu becerilerin problem çözme stratejileri yoluyla kazanımının öğrencinin akademik başarısına olan etkisinin belirlenmesini amaçlanmaktadır. Araştırma öz düzenleyici öğrenme becerileri çerçevesinde problem çözme stratejilerinin öğretimini şeklinde tasarlanmıştır.Araştırma, ön test son test kontrol gruplu deneysel desen üzerine modellenmiştir. Araştırma, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Bursa ili Yıldırım ilçesindeki bir ilkokulda, 4. sınıfa devam eden 56 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmanın deney grubunda bulunan öğrencilere (n=28), problem çözme becerilerini ve dolayısıyla öz düzenleyici öğrenme becerilerini geliştirmek amacıyla, on hafta süreyle problem çözme stratejileri öğretimi yapılmıştır. Kontrol grubunda (n=28) ise var olan normal akademik sürecin devam etmesi sağlanmıştır. Araştırmada kullanılan veriler, problem çözme stratejileri testi, matematik başarı testi ve öğrenmeye ilişkin motivasyonel stratejiler ölçekleri kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS programı ile bağımsız örneklem t testi, ilişkili örneklem t testi, Mann Whitney U testi, Wilcoxon İşaretli Sıralar testi kullanılmıştır. Verilerin analiz edilmesi ile elde edilen sonuçlarda, deney grubundaki öğrencilerin öğretim sonucunda hem problem çözme stratejilerinden edindikleri puanlar hem de matematik başarı testinden edindikleri puanlarda artış olduğu görülmüştür. Ayrıca bu artışın kontrol grubuna oranla daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Deney grubunda yer alan öğrencilerin öğretim sonrasında cevapladıkları öğrenmeye ilişkin motivasyonel stratejiler ölçeğinin bilişüstü öz düzenleme ve öz yeterlik boyutlarında yer alan soruları daha yüksek puan verdikleri, dolayısıyla yapılan problem çözme stratejileri öğretiminin öğrencilerin bilişüstü öz düzenleme becerilerini ve öz yeterlik inançlarını olumlu şekilde etkilediği sonucu ortaya çıkmıştır. Elde edilen sonuçlar, problem çözme stratejileri öğretiminin öğrencilerin problem çözme performanslarını, matematik başarı durumlarını, bilişüstü öz düzenleme becerilerini ve öz yeterlik inançlarını olumlu şekilde etkilediği; bilişsel strateji kullanımı durumuna yapılan öğretimin etkisi olmadığını göstermiştir.Item Matematik okuryazarlığı soru yazma süreç ve becerilerinin gelişimi(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-10) Demir, Furkan; Altun, Murat; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/İlköğretim Anabilim Dalı.PISA'dan elde edilen ulusal performans göstergelerinin düşük oluşu ve alan yazında konuya ilişkin araştırmaların sonuçları, öğrencilerin matematik okuryazarlığı sorularına uzak kaldıklarını, bağlamlarına alışık olmadıklarını ve bu tür sorulara öğretim programlarında yer verilmediğini düşündürmektedir. Bu araştırmanın amacı, ülkemizde öğrencilerin PISA matematik okuryazarlığı alanında değerlendirilmelerine fırsat sunacak soruların ve bu soruları hazırlamaya yönelik çalışmaların eksikliğini gidermektir. Bu nedenle bu çalışmada matematik okuryazarlığı alanında soru seçme ve yazma becerilerini kazandırmaya yönelik bir eğitimin tasarlanması, uygulanması, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma pedagojik formasyon programı öğrencileri ile yürütülmüştür. Öğretimin içeriğinin oluşturulmasına ilişkin veriler literatürden ve OECD raporlarından elde edilmiştir. Öğretimin geliştirilmesine ilişkin veriler uygulama sürecinde yapılan derslerde alınan video kayıtlarından elde edilmiştir. Öğretimin değerlendirilmesine ilişkin veriler ön testten, mülâkatlardan ve son testlerden elde edilmiştir. Bulgular öğretmen adaylarının konuya ilgi duyduklarını ve öğretim sürecine aktif olarak katıldıklarını göstermiştir. Uygulamaların sonunda, öğretmen adaylarının matematik okuryazarlığı farkındalık düzeylerinin arttığı, bu alanda soru seçme ve yazma becerilerinin geliştiği gözlenmiştir. Öğretmen adaylarının soru yazma sürecinde karşılaştıkları fırsatlara ve engellere ilişkin bulgulara da ulaşılmıştır. Bu bulgulara göre yaşamsallık bir fırsat olarak nitelendirilmiş ve soru yazma sürecinde yaşanmış olaylar, sınırlılık arz eden konu başlıkları veya resim, video gibi temsiller üzerinden örneklemeler yapılmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır. Öğretim sürecinde yapılan her bir uygulamaya ilişkin hedefler, içerik ve süreç işlem başlığı altında sunulmuştur. Bunlar dikkate alınarak matematik okuryazarlığı alanında soru seçme ve yazma becerilerini geliştirmeye yönelik yeni uygulamalar için farklı örneklemlerle birlikte çalışılabilir. İlköğretim, ortaöğretim matematik öğretmenliği lisans ve lisansüstü programlarına matematik okuryazarlığına ilişkin dersler açılması sağlanabilir. Uygulanan ve detaylarıyla paylaşılan öğretimin, bir dersin içeriğini oluşturacak şekilde programlanması, bu çalışmanın bir sonraki adımı olarak görülebilir. Böylece öğretim, bir adım daha geliştirilerek bir ders öğretim programı hâline dönüştürülebilir. Sorular ölçme değerlendirme dışında öğrencileri dersin merkezine almak, motive etmek, eksik öğrenmeleri ve kavram yanılgılarını belirlemek, sınıfta tartışma ortamı oluşturmak gibi birçok önemli amaç için kullanılmaktadır. Bu çalışma kapsamında yazılmış matematik okuryazarlığı problemlerinin; gerekli soru geliştirme süreçlerinden geçirilerek, ders kitaplarında eksikliği vurgulanan soruların alan yazına kazandırılması sağlanabilir.