1997 Cilt 13 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15010
Browse
Browsing by Department "Ziraat Fakültesi"
Now showing 1 - 19 of 19
- Results Per Page
- Sort Options
Item Anadolu ve Trakya kökenli buğday genetik materyalinde kimi agronomik özellikler üzerinde incelemeler(Uludağ Üniversitesi, 1997) Dağüstü, Nazan; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümAraştırma 1990 yılında 681 ve 1996' da 21 köy çeşidinden oluşan Anadolu ve Trakya kökenli buğday genetik materyalinde bazı agronomik özelliklerin varyasyon tabanının belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada verim üzerine etkili olan erkencilik ve yatmaya dayanıklılık gibi gözlemler ile bitki boyu, başak boyu, başakcık sayısı, başakla tane sayısı, 1000 tane ağırlığı ve tane verimi gibi özellikler incelenmiştir. Araştırma sonuçları 9 hattın (46, 167, 271, 275, 283, 333, 497, 596, 681) önemli üç agronomik karakter olan başakla yüksek tane verimi, erkenci ve sağlam sap özellikleri bakımından üstün genotipe sahip olduklarını ortaya çıkarmıştır. Bu sonuçlar bazı hat ve çeşitlerin bir yada birden fazla özellik bakımından bitki ıslahçıları ve araştırıcılarına yararlı olabileceklerini ortaya koymuştur.Item Bezelyede farklı ekim zamanlarının verim ve verim öğeleri üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Karasu, Abdullah; Sincik, Mehmet; Azkan, Nedime; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüBu araştırma, farklı zamanlarda yapılan ekimlerin (kışlık ve yazlık) bezelyede verim ve verim öğeleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla, Bursa ekolojik koşullarında 1995196 ve 1996/97 vejetasyon dönemlerinde yürütülmüştür. Farklı firmalardan sağlanan erkenci, orta-geçiçi, geçiçi dört bezelye çeşidi (Karina, Orcado, Bolero ve 45-45) 'ne ait standart sınıftaki tohumlar ile iki çeşide ait (Karina ve Bolero) orijinal sınıftaki tohumlar materyal olarak kullanılmıştır. Bu çalışmada elde edilen bulgulara göre; çeşitler ele alınan bütün öğeler bakımından farklılıklar göstermiştir. İki yıllık araştırma sonuçlarına göre en yüksek verimler kışlık ekimlerden elde edilmiştir. Aynı çeşide ait standart sınıftaki tohumluklar ile orijinal sınıftaki tohumluklar arasında önemli farklılıklar saptanmamıştır. En yüksek yeşil tane verimi Bolero (Or.) (261. 7 kg/da), en yüksek kuru tane verimi ise 45-45 (St.) (130.5 kg/da) çeşitlerinden elde edilmiştir.Item Buğday yetiştiriciliğinde ekim sıklığı belirlemede etkili faktörler(Uludağ Üniversitesi, 1997) Karasu, Abdullah; Turgut, İlhan; Yürür, Nevzat; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüBuğdayda birim alana atılacak tohum miktarını belirlemede göz önünde bulundurulacak önde gelen faktörler toprak, ekim zamanı, iklim ve çeşittir. Toprak, yüksek verimli ise tüm bitkileri bes/eyebi/eceğinden ekim sıklığı artırılır. Tersi durumunda düşürülür. Diğer taraftan, ekim sırasında toprak ekime uygun değilse ekim sıklığı yine artırılır. Ekim zamanı dikkate alındığında yüksek verim için ekim geciktikçe birim alana daha fazla tohum atılmalıdır. Çeşidin kardeşlenme durumu, bölgesel iklim koşulları da ekim sıklığını belirlemede dikkate alınacak diğer kriterlerdir. Bu çalışmada, m2 'ye ekilecek tane sayısını belirlemede etkili, toprak, ekim zamanı, iklim ve çeşit özellikleri ile birim alanda fazla veya az bitki bulunması sonucu ortaya çıkabilecek sorunlar üzerinde durulmuştur.Item Bursa ekolojik koşullarında yazlık ve kışlık olarak yetiştirilebilecek mercimek çeşitlerinin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Karasu, Abdullah; Kaçar, Oya; Azkan, Nedime; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümBu araştırma: farklı ekim zamanlarında Bursa ekolojik koşullarına uyum sağlayabilecek mercimek çeşitlerini belirlemek amacıyla 1995-1997 yılları arasında iki yıl süreyle, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi 'nin Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi 'nde gerçekleştirilmiştir. Araştırma bölünmüş parseller deneme desenine göre planlanmış ve üç tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Araştırmada; kışlık (Kasım) ve yazlık (Mart) olmak üzere iki farklı ekim zamanı denenmiştir. Altı tescilli mercimek çeşidi ve bir köylü popülasyonu bitki materyali olarak kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda; incelenen verim öğeleri açısından kışlık ekimlerin yazlık ekinlere göre daha yüksek sonuçlar verdiği belirlenmiştir. Sazak-91 (105.0 kg/da), Kışlık Pul-ll (98.9 kg/da) çeşitlerinin kışlık; Sultan-i (91.4 kg/da) ve Emre-20 (89.6 kg/da) çeşitlerinin ise yazlık olarak Bursa ekolojik koşullarında yetiştiriciliğinin yapılabileceği belirlenmiştir.Item Bursa ovasında üç farklı teras düzeyinde oluşmuş kırmızı Akdeniz topraklarının (terra-rossa) genesisi ve sınıflandırılması(Uludağ Üniversitesi, 1997) Aydınalp, Cumhur; Ziraat Fakültesi; Toprak BölümüBu araştırma Bursa ve yöresinde yarı kurak iklim koşulları altında, kireç taşları üzerinde üç farklı teras düzeyinde oluşmuş olan Kırmızı Akdeniz topraklarının genesisi ve sınıflandırmasının belirlenmesi için yapılmıştır. Toprakların fiziksel, kimyasal ve morfolojik özellikleri incelenmiş ve bu toprak profillerinin FAO/Unesco (1974). Fitz Patrick (1988) ve USDA Toprak Taksonomisine (1975) göre sınıflandırmaları yapılmıştır. Topraklar derinlikle artan yüksek kil içeriği gösterirler. Bunların oluşmasında rol oynayan dominant faktör periyodik dekalsifikasyondur.Item Bursa-İznik Mahmudiye havzası yağış akış ilişkisinin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1997) İstanbulluoğlu, Erkan; Değirmenci, Hasan; Demir, A. Osman; Ziraat Fakültesi; Tarımsal Yapılar ve Sulama BölümüBu çalışmada, Bursa-İznik ilçesinin kuzeyinde bulunan Mahmudiye havzasında gözlenen 24 saatlik toplam yağışlar kullanılarak havzanın yağış - akış ilişkileri incelenmiştir. Mecidiye ve Boyalıca meteoroloji istasyonlarının günlük toplam maksimum yağış verileri havzaya uyarlanmış ve istatistiksel olarak analiz edilerek 1, 2, 5, 10, 25, 50. 100, 500 ve 1000 yıllık yineleme periyoduna sahip yağışlar belirlenmiştir. Bu yağışların 2, 4. 6, 8, I 2 ve 18 saatlik yağış süreleri için SCS Eğri Numarası yöntemine göre meydana getirecekleri yüzey akış miktarları belirlenmiş ve aynı yağışlara ait yüzey akış hidrografları çizilmiştir. Ayrıca yağışlar ile bu yağışların meydana getireceği yüzey akış ve anlık pik debi değerleri istatistiksel olarak incelenerek yağış ile yüzey akış arasında polinomial ve yağış ile meydana getireceği anlık pik debi arasında üstel ilişki bulunmuştur.Item Bursa-Karacabey-Eskisaribey köyü arazi toplulaştırma projesi çerçevesinde köy yerleşiminin iyileştirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Akkaya, Şerife Tülin; Gündoğdu, Kemal Sulhi; Arıcı, İsmet; Ziraat Fakültesi; Tarımsal Yapılar ve Sulama BölümüÜlkemizde arazi toplulaştırma çalışmaları ile birlikte tarla içi geliştirme hizmetleri olarak adlandırılan tarla içi yol, sulama, drenaj sistemleri, arazi tesviyesi ve gerek duyulan yerlerde arazi ıslahı çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmada, arazi toplulaştırma projesi ile birlikte köy içi yenilemenin yapılabilmesi amacı ile örnek bir proje seçilerek, arazi toplulaştırma ve köy yenileme çalışmaları birlikte ele alınmış. elde edilen sonuçlar tartışılarak öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, ortak kullanım tesisleri ile köy içi yenilemenin gereksinimi olan alanlar, işletmelerin arazilerinden % 6'lık bir kesinti ile elde edilmiştir. Bu değer ülke genelinde yapılan arazi toplulaştırma alanlarındaki kesintilerle karşılaştırıldığında fazla değildir. Bu kesinti oranı içinde köy içi yenileme için gerekli arazinin payı ise % 1.5 'tir. Çalışma sonunda, köy yenileme çalışmasının mutlaka arazi toplulaştırma projesi ile birlikte ele alınması ve bir yasal düzenlemenin yapılmasının gereği ortaya çıkmıştır.Item Değişik uygulamaların "ichinosa" dut odun çeliklerinin köklenmesi üzerine etkileri. 1. Köklendiricilerin etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Soylu, Arif; Akbudak, Bülent; Gümüş, Cevdet; Mert, Cevriye; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüBu çalışmada İpekböcekçiliği Araştırma Enstitüsü'nden temin edilen 1.0-1.5 cm çapında ve 30 cm uzunluğunda hazırlanan "İchinosa" dut çelikleri kullanılmıştır. Bu çelik/er, seyreltik (1 00, 200 ve 300 ppm) ve yoğun (1 000, 2000 ve 4000 ppm) IBA konsantrasyonları ve farklı şeker eriyiği konsantrasyonları (%1 O, 20 ve 30) ile muamele edilerek, köklendirilmek üzere alttan ısıtma/ı (22°C ± 2) ortamiara dikilmişlerdir. 40 gün sonra yapılan sayım ve değerlendirmelere göre, köklenme oranı kontrolde % 46. 6 olurken, en iyi sonuçlar 100 ve 200 ppm IBA konsantrasyonlarından sağlanmıştır (DA> 96. 6). Ortalama kök sayısı bakımından, kontrol çelikleri çok düşük değerler (1. 7 adet/çelik) verirken, en iyi sonuçlar 100 ppm (20.8 adet/çelik), 300 ppm (15.2 adet /çelik) ve 1000 ppm (13.8 adet/çelik) IBA konsantrasyonlardan elde edilmiştir. Ortalama kök uzunluğu bakımından ise, kontrole göre (3. O cm) en yüksek değer 2000 ppm'lik IBA uygulamasından (5.8 cm) sağlanmış, 100, 200, 300 ve 1000 ppm'lik IBA uygulamalarından da kontrole göre kısmen veya önemli derecede yüksek değer vermişlerdir. Şeker uygulamaları, köklenme oranını, çelik başına ortalama kök sayısını ve ortalama kök uzunluğunu genellikle belirgin ölçüde etkilenmiştir.Item Etlik ana damızlık yumurtalarında depolama süresi ve pozisyonlarının kuluçka özelliklerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yıldırım, Zekeriya; İpek, Aydın; Şahan, Ümran; Ziraat Fakültesi; Zootekni BölümüBu araştırma etlik ana damızlık yumurtaların depolanmasında farklı depolama süresi ve pozisyonlarının kuluçka özelliklerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada 9600 adet damızlık yumurta kullanılmış ve bu yumurtalara 4 farklı depoda bekletme süresi (1 0, 13, 16, 19 gün) ve yumurta pozisyonu uygulanmıştır (Yumurtaların sivri ucu yukarıda ilave olarak 8 saatte bir 45° çevirme, sivri uç aşağıda ilave olarak 8 saatte bir 45° çevirme). Ancak ilk 7 günlük depoda bekletme süresi içinde yumurtalara bu işlemler uygulanmamıştır. Depolama süresi ve yumurta pozisyonlarının embriyonik ölümlere etkisi önemli bulunmuştur (P<0.01). Çıkış gücü ve Kuluçka randımanı üzerine ise depolama süresi ve yumurta pozisyonlarının etkisinin önemli olduğu (P<0.01) ve depolama süresinin 10 günü geçmesi halinde sivri uç yukarıda ve 45° çevrilme işlemi uygulanmasıyla daha iyi sonuç elde edilebildiği saptanmıştır.Item İpekböceği (bombyx mori) ovaryumundan alman yumurtalarda çeşitli yöntemlerle partenogenetik gelişmenin uyarılması(Uludağ Üniversitesi, 1997) Şahan, Ümran; Kesici, Tahsin; Duru, Serdar; Ziraat Fakültesi; Zootekni BölümüBu çalışma ipek böceğinde döllenmemiş (ovaryum özellikli) yumurtalarda partenogenetik gelişmenin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada M, N saf ve M x N, S x Shunrei hibrit hatlarından elde edilen döllenmemiş yumurtalar kullanılmıştır. Bu yumurtalar sıcak su muamelesiyle(46 C, 18 dak.) uyarılmış olup araştırmada üç farklı yöntem denenmiştir. Elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. 1) Döllenmemiş yumurtalar muameleden önce 12 saat süre ile 25 CC sıcaklıkta ve muameleden sonra 3 gün 20 CC de tutuldukları zaman % 81 oranında partenogenetik yumurta ortaya çıkmıştır. 2) 46 C lik sıcak su ile muamele edilen· yumurtalar 20 CC de 4 gün tutulduktan sonra HCl (1.075 özgül ağırlık, 46 C, 5 dk.) ile muamele edildikleri zaman % 72 oranında partenogenetik yumurta elde edilmiştir. 3) Yumurtalar 5 CC de 5 gün tutulduktan sonra 30 ° C 4 saat bekletilmişler ve sıcak suyla muamele edildiklerinde % 80 oranında partenogenetik yumurta gelişimi sağlanmıştır. 4) Yöntemlerde elde edilen partenogenetik yumurta yüzdesi hallere göre farklılık göstermiş ve bu oranın hibritlerde daha yüksek olduğu saptanmıştır.Item Kuzularda yoğun yem formunun besi performansına etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Akgündüz, Vedat; Filya, İsmail; Ak, İbrahim; Bölüktepe, Selçuk; Ziraat Fakültesi; Zootekni BölümüBu araştırma, entansif besi uygulanan Merinos erkek kuzularda yem formunun besi performansına, rumen ve kan pH düzeyine etkilerini belirlemek amacıyla düzenlenmiştir. Kuzular % 15.5 ham protein, 2720 Kcal/kg ÇE içeren dane, toz, granül ve pelet formdaki yoğun yem karmalarıyla ad libitum yemlenmişlerdir. Sindirim bozukluklarının önlenmesi için kuzulara 100 g/baş düzeyinde yonca kuru otu verilmiştir. Araştırma. her grupta 12 baş sütten kesilmiş Merinos erkek kuzu bulunan 4 gurupla yürütülmüş ve besi 56 gün sürmüştür. Araştırmada, kuzuların besi sonu ağırlığı, günlük ortalama canlı ağırlık artışı, günlük ortalama yem tüketimi ve yemden yararlanma oranı gruplarda sırasıyla; 39.0 ± 1.05, 39.0 ± 1.06, 39.0 ± 1.10 ve 38.4 ± 0.95 kg; 346 ± ll. 7, 350 ± 11.8, 349 ± 12.5 ve 334 ± 12.4 g; 1385 ± 35.6, 1362 ± 37.5, 1324 ± 56.3 ve 1360 ± 34.8 g; 4.1 ± 0.15, 3.9 ± 0.07, 3.8 ± 0.12 ve 4.1 ± 0.12 olarak belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, entansif besi uygulanan kuzularda yem formunun kuzuların besi performansı ve kan pH düzeyine önemli bir etkisinin bulunmadığı, ancak toz, granül (P<0.05) ve pelet (P<0.01) yem formlarının rumen pH'sını önemli düzeyde düşürdüğü belirlenmiştir.Item Mikrobiyel yolla üretilen bitki büyüme düzenleyicileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Uçkan, Hatice Sevim; Okur, Nur; Ziraat Fakültesi; Toprak BölümüBitki büyüme düzenleyicileri, çok düşük konsantrasyonlarda bitkilerin önemli fizyolojik o{aylarmı etkileyen, doğal olarak oluşan ve organik nitelikte olan bir maddeler grubudur. Etkileri, büyüme ve gelişme olaylarında görülür. Bitkilerde büyüme ve gelişme olaylarını artıran, engelleyen veya değişikliğe uğrayan bitki büyüme düzenleyicileri; auksinler. gibberellinler, sitokininler, absisik asit ve etkileridir. Birçok toprak mikroorganizması bu maddeleri üretebilmektedir. Bu özelliğe sahip mikro Zora besin maddeleri açısından zengin olan bitki kök bölgesinde oldukça yüksek sayıda bulunmaktadır. Ancak, toprak organizmaları tarafından üretilen bitki büyüme düzenleyicilerinin oluşumu ve fizyolojik aktivitesi konusuna gereken ilgi gösterilmemektedir. Bunun nedeni bu maddelerin ekstraksiyonunun ve analitik tayinlerinin çok kompleks olmasıdır.Item Mustafakemalpaşa ilçesinde tarımı yapılan sanayi tipi domates mekanizasyononda işlem zinciri ve makina-insan işgücü zamanı gereksinimi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Darga, Ahmet; Ziraat Fakültesi; Tarım Makinaları BölümüBu çalışmada, sanayi tipi domates üretiminde önemli bir yeri olan Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesinde, ağırlıklı olarak domates üretimi yapan işletmelerin yapıları, mekanizasyon özellikleri, domates üretiminde uyguladıkları işlem zinciri, bu işlemlerin yapılış zamanları, işlemlerin uygulanmasında kullanılan alet ve makinalar, bunların iş başarıları, makina ve insan işgücü zamanı gereksinimi ve genel olarak üretim sürecinde karşılaştıkları sorunlar araştırılmıştır. Anket yöntemiyle 55 işletmeden elde edilen verilere göre ortalama işletme büyüklüğü 5. 65 ha, ortalama domates üretim alanı 2. 53 ha ve ortalama verim 58.10 tonla dzr. Toplam 58 traktörün bulunduğu işletmelerde birim alana düşen güç 7. 63 kW/ha ve işletme başına ortalama makina sayısız 10.29 adettir. İşletmelerin 54 'ü fide ile üretim yapmakta ve bunların 36'sz fidesini kendisi yetiştirmektedir. Domates üretiminde 10 temel işlem 25 kez uygulanmaktadır. İşlemlerin yapılış şekline bağlı olarak makina zamanı gereksinimi 114.93-119.94 hha, insan işgücü zamanı gereksinimi 954.18-966.61 h/ha işçi 'dir. Makina zamanı gereksinimi içinde sulama işlemi 96.22 h/ha ile, insan işgücü zamanı gereksinimi içinde ise toplama işlemi 605.21 hhaişçi ile en büyük paya sahiptir. Fide üretiminde ise ll temel işlem 19 kez uygulanmaktadır. Sürüm ve karık açma dışındaki tüm işlemler elle yapılmakta ve işlemler Mart ve Nisan aylarında yoğunlaşmaktadır.Item Perlit-turba karışımlarında yetiştirilen karanfil'in beslenme durumunun bitki analizleri ile incelenmesi üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1997) Uçkan, Hatice Sevim; Özgümüş, Ahmet; Ziraat Fakültesi; Toprak BölümüBu çalışma. farklı ortamlarda yetiştirilen ve iki ayrı besin çözeltisi ile beslenen karanfillerin beslenme durumlarını incelemek amacıyla yürütülmüştür. İki farklı hacımda perlit ve perlit-turba karışımlarını içeren 20x20x 5 cm. boyutlarındaki plastik saksılara ROBERTA çeşidi karanfilin köklendirilmiş çeliklerinden dikilmiştir. Ayrıca karşılaştırma amacıyla çiftlik gübresi katılmış toprak da kullanılmış. Bitkiler iki ayrı besin çözeltisi ile damla sulama sistemi yardımıyla beslenmiştir. Üç farklı kesim döneminde (pik verim) yaprak örnekleri almış ve makro ile mikro besin maddesi analizleri yapılmıştır. Karanfil yaprakarının besin maddesi içerikleri üzerinde yetiştirme ortamlarını ve besin çözeltilerinin etkileri istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Toprakta yetiştirilen karanfillerin besin maddesi içerikleri. perlit ve perlit-turha karışımlarınında yetiştirilenlerinkinden daha düşük düzeylerdedir.Item A review of studies on Stress physiology of some fruits and vegetables(Uludağ Üniversitesi, 1997) Eriş, Atilla; Sivritepe, Nuray; Sivritepe, H. Özkan; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüTurkey has different ecological regions and a wide range of species and cultivar richness in horticultural crops adapted to these regions. However, early spring frosts cause a considerable amount of yield in the regions that have temperate and subtropical climates. On the other hand, drought stress occurs in horticultural crops during summer, in the regions where precipitation is either irregular or insufficient. Recently, salinity and alkalinity have alsa become serioııs problems in agricultural lands of Turkey. Therefore, we have conducted research on these environmental stresses which occur in horticultural crops. Studies that we have carried out in the last 20 years have been compiled in this review under the topics of low-temperature stress, drought stress and salt stress.Item Somaclonal variation and factors affecting somaclonal variation(Uludağ Üniversitesi, 1997) Dağüstü, Nazan; Ziraat FakültesiInefficient selection and screening procedure and lack of genetic variation in some varieties reveal the necessity of finding new sources for selection of desirable variants in plant breeding. Although mutation techniques and wild species obtained from gene banks have been used for increasing genetic variation, somaclonal variation (genetic variation induced by cell and tissue culture) offers a great opportunity to increase the genetic variations of crops. The occurrence of somaclonal variation has been stressed by numerous researchers and displayed in many cropl Somaclonal variation is successfully applied for selection of agronomically important traits such as disease and stress resistant variants in plant breeding. Factors feeling somaclonal variation are described in this review.Item Tarımsal uygulamaların su kirliliği üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Özgüven, Nurşen Çil; Katkat, A. Vahap; Ziraat Fakültesi; Toprak BölümüSon yıllarda hızlanan nüfus artışı ve buna karşı azalan tarım toprakları nedeniyle birim alandan alacak ürün miktarının artması amacıyla gübreleme, ilaçlama ve sulama gibi kültürel önlemler uygulanmaktadır. Ancak bu kültürel önlemler kontrollü ve bilinçli bir şekilde uygulanmadığı durumda önemli ölçüde su kirliliğine yol açabilmektedir. Kimyasal gübreler içerisinde özellikle azotlu gübreler topraktan yıkanmaları sonucu yer altı ve içme sularına karışarak, fosforlu gübreler ise ötröfikasyon olayını meydana getirerek su kirliliğine neden olmaktadır. Tarımsal ilaçlar (pestisitler) da çok fazla miktarlarda kullanıldıklarında içme sularına karışır insan vücuduna ulaşmakta, kimi hastalık ve ölümlere yol açabilmektedir.Item Türkiye'deki tarım işletmelerinin yapısal gelişimi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Duman, Sertaç; Rehber, Erkan; Ziraat Fakültesi; Tarım Ekonomisi BölümüArazi kullanımı, işletme büyüklüğü ve işletmelerin dağılımı; tarım açısından oldukça önemli konulardır. Ülkemiz tarım işletmelerindeki durum 1927 tarım sayımzndan, 1991 yılındaki Genel Tarım Sayımı sonuçlarına kadar incelendiğinde, işletmelerimizde sayısal olarak büyük bir artış görülmektedir. Bu artışın tek nedeni yeni tarım arazilerinin kullanıma açılması olmayıp, tarım arazilerimiz üzerindeki nüfus baskısı ve veraset kaideleri mi daha önemli faktörlerdir. Türkiye 'de 1991 yılı genel tarım sayımı sonucuna göre toplam tarım işletmesi sayımız yaklaşık 4 milyondur. Bu 4 milyon işletmenin % 67 'sini 50 dekardan küçük işletmeler oluşturmaktadır. 500 dekardan küçük işletmelerimizin toplam işletmeler içindeki oranı ise % 99 ' dur. Tarım işletmelerimiz küçük olmalarının yanı sıra parçalı olma özelliğine de sahiptir. İşletmelerimizin çoğu 3 parselden fazla parçadan oluşmaktadır. 1991 tarım sayımına göre bir parselin ortalama genişliği 10.85 dekardır. Tarım işletmelerinin büyüklükleri arttıkça, parsel sayıları da artmaktadır. 1950 yılından günümüze tarım işletmelerinin ortalama genişlikleri de düşmektedir. 1950 yılında 76.9 dekar olan ortalama işletme genişliği, 1991 yılında 56.9 dekara düşmüştür. Gelişmiş ülkelerin pek çoğunda ortalama işletme genişliği 100 dekarın üzerindedir ve bu değer yıldan yıla artmaktadır. Örneğin Avrupa Birliğinde 1960 yılında 120 dekar olan ortalama işletme genişliği 1990 yılında 179 da 'a yükselmiştir.Item Uludağ Üniversitesi araştırma ve uygulama çiftliği topraklarının verimlilik durumunun belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Özgüven, Nurşen Çil; Katkat, A. Vahap; Ziraat Fakültesi; Toprak BölümüBu araştırmanın amacı, toprak analizlerinden yararlanarak çiftlik topraklannın verimlilik durumunu ortaya koymak ve yetiştirilen bitkilere verilecek gübre miktarlarını belirlemektir. Bu amaçla çiftlik arazisinden 35 adet toprak örneği alınmış ve bu örneklerde mekanik analiz, pH, EC, organik madde, CaC03, azot. fosfor. potasyum. Kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, bakır, çinko ve mangan belirlenmiştir. Analiz sonuçlarına göre çiftlik topraklarının genellikle ağır bünyeli, orta alkalin pH'da, tuzluluk problemi olmayan, organik madde. azot ve çinko yönünden yoksul, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, bakır ve mangan yönünden oldukça zengin olduğu ortaya konulmuştur.