2022 Cilt 36 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/30885
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 15 of 15
- Results Per Page
- Sort Options
Item Armut (Pyrus communis L.) bahçelerinde toprakta bulunan bor fraksiyonlarının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-05-16) Gürel, Serhat; Başar, Haluk; Ziraat Fakültesi; Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü; 0000-0002-2971-8353; 0000-0001-9640-4832Bu çalışma, armut ağaçlarının bulunduğu topraklarda çeşitli bor (B) fraksiyonlarının araştırılması amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla Türkiye'nin Bursa yöresindeki “Deveci” ve “Santa Maria” armut (Pyrus communis L.) çeşitleri bulunan bahçelerde yürütülmüş, toprak örnekleri 0-30 cm ve 30-60 cm derinlikten alınmıştır. Ayrıca meyve ve yaprak örneklemesi yapılmıştır. Bor fraksiyonları, yaprak, meyve kabuğu ve meyve etinin toplam B içerikleri ve toprak özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Topraktaki toplam borun büyük bir kısmı rezidüal formda (% 94.28-94.51) bulunmuş olup bunu mangan (Mn) oksihidroksitler, amorf demir (Fe) ve alüminyum (Al) oksitler ile kristal Fe ve Al oksitler olmak üzere üç gruba ayrılan oksitlere bağlı B (% 2.13-2.97) takip etmiştir. Organik madde tarafından adsorbe edilen B (% 1.38-1.72), toprak kolloid yüzeylerinde spesifik olarak adsorbe edilen B (% 0.42-0.57) ve kolayca çözünen (bitki tarafından alınabilir) B değerleri (% 0.20 – 0.23) sırasıyla toplam B değerlerini oluşturmaktadır. Sıcak su ˃ 0.01 M CaCl2 ˃ 1 M NH4OAc ˃ 0.1 M KCl ˃ 0.005 M DTPA sırasına göre, kolay çözünür bor (KÇ-B) fraksiyonu beş farklı ekstraksiyon solüsyonu ile belirlenmiştir. Meyve B konsantrasyonu ve toprak B fraksiyonları, yaprak B konsantrasyonundan daha yakın korelasyonlar göstermiştir. Toprak ve bitki analiz sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, bitkiler tarafından kolaylıkla kullanılabilen bor elementini temsil eden ve kolayca çözünen B fraksiyonunun belirlenmesinde sıcak su yöntemi en etkili yöntem olarak görünmektedir.Item Atık kayaçların katı çiftlik gübresinin gübre özelliğine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-02-07) Öner, NureddinLaboratuvar koşullarında saksılarda üç tekerrürlü olarak yürütülen bu çalışmada fermente olmamış katı çiftlik gübresine farklı özelliklere sahip üç kayacın kontrol % 1, % 5 ve % 10 dozu uygulanmıştır. Homojen uygulama için kayaçlar öğütülmüştür. Orijinal nemiyle katı çiftlik gübresine ilave edilen kayaçlar, iyice karıştırıldıktan sonra ilk hafta günde iki defa daha sonraki günlerde 2 günde bir defa olacak şekilde karıştırılarak oksijenli fermantasyona tabi tutulmuştur. Fermantasyona tabi tutulan katı çiftlik gübresinden ikinci ve altmışıncı günlerde örnekler alınarak kayaçların suda çözünebilir kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), potasyum (K), sodyum (Na), fosfor (P), demir (Fe), ve mangan (Mn) elementleri içeriğine etkisi belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre fermente olmamış katı taze çiftlik gübresine % 1, % 5 ve % 10 oranında ilave edilen farklı üç kayacın katı çiftlik gübresinde suda çözünebilir kalsiyum, fosfor ve mangan elementleri miktarı üzerine etkisi; zaman, kayaç dozu ve zaman x kayaç dozu interaksiyonu p <0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Uygulamaların sodyum elementi üzerine etkisi sadece zaman açısından p <0.01 düzeyinde önemli bulunurken, suda çözünebilir magnezyum, potasyum ve demir elementine etkisi istatistiksel açıdan önemli çıkmamıştır. Katı çiftlik gübresinde suda çözünebilir en yüksek kalsiyum miktarı altmışıncı günde ikinci ve üçüncü kayacın % 1’lik uygulamalarında (650,96, mg kg-1 , 643,73 mg kg-1 ), en yüksek fosfor miktarı altmışıncı günde üçüncü kayacın %1’lik uygulamasında (302,47 mg kg-1 ) ve en yüksek mangan miktarı ise ikinci gün üçüncü kayacın % 10’luk uygulamasında (3,08 mg kg-1 ) elde edilmiştir.Item Bazı yonca (Medicago sativa L.) çeşitlerinin ot verimi ve kalite özelliklerinin belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-01-07) Erbeyi, Betül; Erol, Sebha; Çarpıcı, Emine Budaklı; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tarla Bitkileri Ana Bilim Dalı; 0000-0002-4530-8557; 0000-0002-7906-3367; 0000-0002-2205-2501Bu araştırma, Bursa ekolojik koşullarında bazı yonca çeşitlerinin ot verimi ve kalite özelliklerini belirlemek amacıyla 2015-2017 yılları arasında yürütülmüştür. Denemede Alsancak, Bilensoy-80, Diane, İside, Özpınar ve Prosementi çeşitleri ele alınmıştır. Çalışmada yonca çeşitlerinde ana sap uzunluğu, ana sap çapı, kuru ot verimi, ham protein oranı, ham protein verimi, ADF ve NDF içeriği gibi özellikler incelenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; denemenin ikinci ve üçüncü yıllarında en yüksek kuru ot verimleri sırasıyla 1830.6 kg da-1 ve 1559.2 kg da-1 ile İside çeşidinden elde edilmiştir. Denemede kullanılan bu çeşidin ham protein verimleri de aynı yıllarda diğer çeşitlerden daha yüksek olmuştur. Araştırma elde edilen sonuçlara göre, yüksek verim ve kalite açısından Bursa ve benzer ekolojik koşullarda İside, Bilensoy-80 ve Alsancak çeşitlerinin yetiştirilebileceği belirlenmiştir.Item Çok kriterli karar verme analizi ve gzft analizi entegrasyonu ile ekoturizm stratejilerinin önceliklendirilmesi: Masuleh-İran çalışması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-28) Tajer, Elnaz; Demir, SaraEkoturizm, kitle turizminin aksine doğal ve kültürel peyzaj değerlerine ve tarihi kaynakların sahip olduğu hassas peyzajları koruyan ve ekolojik bütünlüğünü sağlayan bir sürdürülebilir alternatif bir turizmdir. Koruma ve kullanma dengesini dikkate alan ekoturizm kaynakların sürdürülebilir kullanımını desteklemektedir. Bu kapsamda ziyaretçilerin ve yerel halkın bilinçlenmesi ekoturizme kaynak değer sağlayan doğal ve kültürel peyzaj değerleri üzerindeki kentsel baskının, ziyaretçi etkisi ve çevresel problemlerin azalmasına yol açabilecektir. Bu araştırma kapsamında Hazar Denizi’ne yakın, Alborz dağları ile ormanlarla çevrili, kültürel ve tarihi miras değeri olan ve yerel mimari yapısını koruyan Masuleh köyü çalışma alanı olarak belirlenmiştir. 2007 yılında UNESCO tarafından tarihi miras listesine alınan Masuleh’in sahip olduğu bu doğal ve kültürel peyzaj değerleri yönetim yapısındaki yetki karmaşası nedeni ile tehdit altındadır. Bu çalışmanın amacı, Masuleh için ekoturizm kaynak değeri taşıyan ekoturizm kriterlerini tespit etmek ve bu hassas peyzaj değerlerinin sürdürebilirliğini sağlayan ekoturizm stratejilerini belirlemektir. Bu bağlamda arazi çalışması ve literatür çalışması gerçekleştirilmiş, çok kriterli karar verme yöntemlerinden biri olan En İyi-En Kötü Yöntemi (EİKY) ile GZFT (Güçlü Yönler-Zayıflıklar-Fırsatlar-Tehditler) Analizini entegre eden, yerel halk ve uzmanlar ile gerçekleşmiş bir anket çalışması düzenlenmiştir. Anket çalışması sonucunda 4 ana ve 20 alt ekoturizm kriterden oluşan ekoturizm kriterleri önceliklerine göre sıralanmış sonuç olarak ”UNESCO’ nun Tarihi Miras Alanı geçici listesinde yer alması” kriteri, fırsat olarak öncelikli olarak değerlendirilmesi gereken bir ekoturizm stratejisi olarak belirlenmiştir. Bu çalışmanın yöntem ve çıktıları benzeri çalışma alanlarının ekoturizm stratejilerinin belirlenmesinde örnek model oluşturabilir.Item Elma dilimlerinin konvektif kurutulmasında enerji özelliklerine etki eden faktörlerin yanıt yüzeyi yöntemi ile değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-04) Çetin, NecatiBu çalışmada, konvektif kurutma yönteminin iki farklı elma çeşidinin (Granny Smith ve Red Delicious) kurutulmasında, kurutma sıcaklığı (50, 55 ve 60°C), numune kalınlığı (5, 7 ve 9 mm) ve kuruma süresi (8, 9 ve 10 saat) gibi bağımsız değişkenlerin özgül enerji tüketimi, özgül nem çekme oranı, enerji verimliliği, termal etkinlik ve efektif nem difüzyonu özelliklerine etkisi incelenmiştir. Bulgulara göre, ikinci derece polinom denklemlerinin yanıt değişkenlerini temsil etmede başarılı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca ANOVA sonuçlarına göre bağımsız değişkenlerin yanıt değişkenleri üzerinde istatistiksel olarak önemli seviyede etkili olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Tüm kontrol faktörleri dikkate alındığında optimum koşulların, Granny Smith çeşidi için 50ºC, 7.31 mm ve 8.00 saat (arzu edilebilirlik=0.801), Red Delicious için ise 50ºC, 9.00 mm ve 8.00 saat (arzu edilebilirlik=0.847) olduğu belirlenmiştir. Optimizasyon sonuçları, konvektif kurutmanın, elma dilimleri için iyi bir performans gösterdiğini ortaya koymuştur.Item Evaluation on biosecurity practices of dairy farms in Bursa province -I(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-04-07) Yılmaz, Şehri; Koyuncu, Mehmet; Ziraat Fakültesi; Zootekni Bölümü; 0000-0003-0379-7492The purpose of biosecurity is to create a barrier against disease-causing agents and other threats by minimizing the transport of biological organisms and external threats to livestock holdings. This research was carried out to reveal the current biosecurity practices of dairy cattle farms in Bursa. In the study, the farms and districts with 20 heads and above in Bursa province, which is registered in the Türkvet and herd book-program database were determined. The farms in five districts (Mustafakemalpaşa, Yenişehir, Karacabey, Nilüfer, Osmangazi) that are suitable for this purpose are grouped according to their animal number. The farms taken into consideration were divided into three layers as those with 20-50, 51-100, and >101 head cattle. The farms were determined and the farms within the population size were chosen and visited randomly by stratified sampling method. In the survey, questions were asked to reveal information about breeders, herd management practices, animal purchase and quarantine, competence in biosecurity, equipment, hygiene and health protection practices. In this context, although there is no difference in terms of districts in terms of quarantine application for buying animals, application of biosecurity rules and disinfection of equipment after use, the difference is significant in terms of farm size (P<0.05). In terms of keeping regular health records, the differences between districts and farm size are important (P<0.05). According to the χ2 analysis, there was no difference between the districts in terms of the reasons for not using biosecurity practices in the size of the farms. It was determined that some of the breeders understood the meaning of the concept of biosecurity, but they acted reluctantly by putting forward different reasons at the point of applicationItem Evaluation on biosecurity practices of dairy farms in Bursa province -II(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-04-04) Yılmaz, Şehri; Koyuncu, Mehmet; Ziraat Fakültesi; Zootekni Bölümü; 0000-0003-0379-7492Biosecurity is focused on reducing, preventing, and minimizing the spread of animal diseases or pests on a farm. Biosecurity action plans need to be considered mainly in farms where disease agents can be carried by various sources such as workforce, consultants, substitute cattle, consumables, feedstuffs, and vehicles. The concept of biological risk management recognizes that animal diseases cannot be completely eliminated, but that producers can manage disease risk through effective control measures. In the study, the farms and districts with 20 heads and above in Bursa province, which are registered in the Türkvet and herd book-program database were determined. The farms in these five districts (Mustafakemalpaşa, Yenişehir, Karacabey, Nilüfer and Osmangazi) are grouped according to their number of animals. The farms are divided into three layers: 20-50 head, 51-100 and >101 head cattle. The farms were determined and the farms within the population size were chosen and visited randomly by stratified sampling method. During the farms’ visits, questions were asked to reveal the border security of the farms, animal movements, applications for visitors and the protection of feed and water resources. There is no awareness at this point in the districts, especially in the questioning about animal mobility, especially about the transport vehicles and their drivers. It has been revealed that the necessary care is not taken to clean the vehicles in which the animals will be transported beforehand, that there are no other animals or equipment in the vehicles, or that the vehicle driver does not enter the shelters. Although some farms have generally protective approaches, it has been found that basic biosecurity measures are rarely used and these measures are not applied to all visitors to the same extent.Item Farklı orijinli sater (satureja hortensis L.) genotiplerinin Erzurum koşullarında tarımsal performanslarının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-28) Danalou, Roghaiyeh Bairamian; Özer, HakanSatureja hortensis L. dünya üzerinde geniş bir coğrafyada doğal olarak yetişen ve ciddi varyasyon gösteren önemli bir tıbbi aromatik bitkidir. Bu araştırma 2016 yılında, İran’ın farklı lokasyonlarından 14 (İsfahan, Ahvaz, Colfa, Tebriz, Salmas, Azerşehr, Karac, Nagade, Kazerun, Tahran, Erdebil, Khoy, Urmiye, Şahindej) ve Türkiye’den bir adet (Konya) olmak üzere 15 farklı Satureja hortensis L. genotipinin Erzurum ekolojik koşullarında adaptasyon ve bazı tarımsal özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Deneme “Şansa Bağlı Tam Bloklar” deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre Satureja hortensis L. genotiplerin bitki boyu 29.42-40.83 cm; çiçeklenme süresi 73.80-91.25 gün; dal sayısı 18.33-20.95 adet bitki-1; kuru herba verimi 425-610.21 kg da-1; yeşil herba verimi 1304-1671 kg da-1, tohum verimi 40-140 kg da-1; bin tane ağırlığı 0.4-0.7 g; uçucu yağ verimi 2.9-7.11 kg da-1 ve uçucu yağ oranı % 0.72-1.14 olarak kaydedilmiştir. Genotiplerin bitki boyu, çiçeklenme süresi, tohum verimi ve bin tane ağırlığı bakımından istatistiki olarak önemli farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir. Bu çalışmada Satureja hortensis L. genotiplerin tamamının bölge koşullarında kolaylıkla yetişebileceği anlaşılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre kuru herba verimi, uçucu yağ oranı ve uçucu yağ verimi açısından Türkiye; yeşil herba verimi bakımından Khoy; tohum verimi bakımından ise Azerşehr genotipi en iyi performansı göstermiştir. Satureja hortensis L. Erzurum dahil Türkiye’nin birçok yerinde doğal bitki örtüsünde yer almasına karşın kültürü yapılmayan bir bitkidir. Bu bağlamda deneme koşullarında yürütülen bu tür çalışmalar bitkinin performansının ve özelliklerinin ortaya konması ve kültüre alınmasının sağlanması yönünde gerçekleştirilmiş önemli bir adım olarak görülebilir.Item Gıda ambalajlarında değişen tüketici tercihleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-04-18) Gürbüz, İsmail Bülent; Kadağan, Özgecan; Ziraat Fakültesi; Tarım Ekonomisi Bölümü; 0000-0001-5340-3725; 0000-0003-0122-4148Gıda ambalajları tüketici ile ürün arasındaki ilk iletişimi sağlayan ögedir. Bu nedenle ambalajlar tüketiciyi gördüğü andan itibaren etkilemeli ve ürünü satın almasını sağlamalıdır. Tüketiciler bir ürüne ihtiyaç duydukları andan başlayıp ürünü satın alıp tükettiği ana kadar birçok unsura dikkat etmektedir. Ambalajlar malzeme, renk, logo, içerik bilgisi, depolama kolaylığı, fiyat vb. faktörler ile tüketicinin satın alımını etkilemektedir. Bu araştırmada ambalaj fonksiyonlarının tüketici tarafından algılanan önemi, ambalaja yönelik tüketici tercihleri ve ambalaj özelliklerinin tüketici tercihlerine etkisinin belirlenmesi amaçlamıştır. Araştırmada Bursa ilinde ikamet eden 202’si kadın ve 199’u erkek, toplam 401 katılımcı ile yüz yüze anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 25.0 Paket Programında analiz edilmiştir. Araştırma sorularının cevaplarını bulmak amacı ile Frekans analizi, One-Way Anova analizi ve Korelasyon analizi uygulanmıştır. Analiz sonucunda katılımcıların %29.7’sinin 26-35 yaş aralığında, bekâr ve üniversite mezunu olduğu belirlenmiştir. Gıda ürünlerini satın alırken dikkat ettikleri unsurlar incelendiğinde, katılımcıların %73.6’sı kalitenin çok önemli olduğunu, %46.4’ü ise markanın önemli olduğunu belirtmişlerdir. Ambalaj için çok önemli diyen bireylerin oranı %39.9’dur. Katılımcıların gıda ambalajları hakkındaki düşünceleri eğitim durumuna göre farklılık göstermektedir. Ambalaj ve marka hakkındaki görüşler ile ambalajda dikkat edilen gelişmeler arasında pozitif yönlü (r= 0.111) ve istatistiki olarak anlamlı (p=0.013, p<0.05) fakat zayıf bir ilişki bulunmaktadır. Ambalajlarda bulunması gereken unsurlar ile ambalajlarda dikkat edilmesi gereken gelişmeler arasında ise orta derecede anlamlı ancak negatif yönlü (r=-0.344, p=0.001, p<0.050) bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir.Item Hasat sonrası UV-A ve UV-B ışık uygulamalarının meyve ve sebzelerin kalite kriterlerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-04-15) Cumhur, ÖznurMeyve ve sebzelerde hasat sonrası depolamada geleneksel ve yeni muhafaza teknolojilerinin kullanımıyla ürün ve besin kayıpları gibi çeşitli sorunlarla mücadele edilmektedir. Gıda ürünlerini koruma ve iyileştirme amaçlı kullanılan yeni teknolojilerden bir tanesi de ultraviyole (UV) ışık uygulamalarıdır. Bu çalışmada kabul edilebilir bir abiyotik stres olarak UV-A ve UV-B ışık uygulamalarının meyve ve sebzelerde duyusal ve besinsel kalite kriterleri üzerine etkisi yapılan çalışmalar kapsamında değerlendirilmiştir. Ayrıca UV teknolojisinin meyve ve sebze endüstrisinde olası kullanımına yönelik bilgiler sunulmuştur. Literatür verileri ışığında elde edilen bulgular çevre dostu olan UV ışık teknolojisinin çeşitli meyve ve sebzelerde ürün kayıplarını azaltmak, besin kalitesi ve duyusal özellikleri iyileştirmek, antioksidan kapasitesini arttırmak ve raf ömrünü uzatmak için kullanılabileceğini göstermektedir.Item İklim değişimi sürecinin sürdürülebilir ve güvenli gıda üretimine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-04) Dinç, Selin Özge; Künili, İbrahim Ender; Çolakoğlu, Fatma ArıkDünyanın doğal döngüsü, sanayi devriminden sonra başlayan ve artarak devam eden insan aktivitelerinden etkilenmektedir. İlk olarak fosil yakıtların tüketimi ile kendini göstermeye başlayan insani etkiler, küreselleşmeye bağlı mobilite, beslenme faaliyetleri ve sanayileşme ile yüksek seviyelere ulaşmıştır. Bu etkiler atmosfer bileşiminin dengesini bozarak iklimde değişiklikler meydana getirmektedir. Değişen iklimin ise neden olduğu birçok olumsuz sonuç bulunmakta, bunlar arasında en önemlilerinden biri gıda üretimindeki değişimler olarak görülmektedir. İklim değişikliği, gıda üretiminde sürdürülebilirliği etkileyen başlıca faktördür. Sürdürülebilirliğin sağlanması, ilk etapta üretim teknolojilerinin değişmesi ve yerel ürünlerin yerine değişen iklime uygun türlerin yetiştirilmesi ile mümkün görünmektedir. Yanı sıra, gıda üretiminin sekteye uğramadan toplumların ihtiyacının karşılayabilmesi için farklı uygulamalar da yapılmaktadır. Bu uygulamalar arasında ise daha çok korunma ve büyümeyi destekleme amaçlı kimyasal kullanımı ile tohumlarda genetik modifikasyon tekniğinin kullanımı, ön plana çıkmaktadır. Ancak üretimde kullanılan bu uygulamaların niteliği, kapsamı ve büyüklüğü hakkında tüketicide önemli düzeyde bilgi eksikliği ve şüpheler bulunmaktadır. İklimde yaşanan olumsuzluklara rağmen, üretimde yeni uygulamaların kullanımı bugün ve gelecekte gıda üretimlerini mümkün kılacaktır. Ancak bu durum, güvenli gıda konusunda bilinçlenen tüketicide negatif algı oluşturmakta, kaygılar gün geçtikçe artmaktadır. Yapılan bu çalışmada, değişen iklim koşullarına ayak uydurmak amacıyla kullanılan uygulamaların, bitkisel ve hayvansal üretimde sürdürülebilirliğe etkisi irdelenecek ve gıda güvenliği konusu açısından etkileri değerlendirilecektir.Item Kabak türlerinin (Cucurbita maxima, C. moschata, C. pepo) probiyotik yoğurt çeşitlerinde prebiyotik amaçlı kullanımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-02-11) Kıyak, Emine; Kanak, Eda Kılıç; Yılmaz, Suzan ÖztürkYoğurt zengin besin içeriği yönünden dünya çapında ekonomik öneme sahip fermente bir süt ürünüdür. Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus gibi bağırsak mikrobiyotasına olumlu etkiler sağlayan mikroorganizmaları içermektedir. Aynı zamanda probiyotik mikroorganizmaların vücuda alınmasında iyi bir taşıyıcı olarak görülmektedir. Yoğurt bakteriyle kullanıldıklarında bağırsak florasındaki faaliyetlerini artırırlar. Vücut sistemlerinin düzenlenmesi, farklı hastalıkların etkilerinin azaltılması gibi olumlu faaliyetler gösterirler. Probiyotikli yoğurtlara prebiyotik etki gösteren bileşenlerin eklenmesiyle sinbiyotik ürün eldesi sağlanmaktadır. Kabak gibi lif içeriği, besin değeri, C vitamini ve karoten içeriği yüksek bitkiler bu amaçla kullanılmaktadırlar. Cucurbita pepo, C. moschata, C. maxima, C. stilbo ve C. mixta en çok kullanılan kabak türleridirler. Bu Cucurbita türleri probiyotikli yoğurt çeşitlerine ve farklı gıdalara eklenerek yeni fonksiyonel ürünlerin geliştirilmesine alternatif sunmaktadırlar. Kabak ve probiyotikli yoğurtların birlikte kullanıldıkları çalışmalar genişletilip, yeni fonksiyonel ürünlerin eldesi için daha detaylı çalışmalar yapılması faydalı olacaktır.Item Küresel iklim değişikliğinin zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-02-03) Sevim, Didar; Varol, Nurhan; Köseoğlu, OyaGünümüzde yaşadığımız ve gelecekte yaşayacağımız iklim değişiklikleri ile (yağışların azalması, sıcaklık ve kuraklığın artması) tarımsal potansiyeller ve yetiştirilen türlerdeki değişimlerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. İklimdeki bu değişimler tarım sektörü ve özellikle zeytin sektörü için büyük önem taşımaktadır. Gelecekteki iklim koşullarındaki tahminler, zeytin ağaçları gibi çok yıllık ürünlerde, özellikle suyun, fizyolojik süreçlerin, fenolojik zamanlamaların, nihai verim ve kalite özellikleri üzerinde ciddi olumsuz etkilere neden olabileceğini ortaya koymaktadır. Sıcaklıklarda beklenen bu artışların, zeytinde büyüme mevsiminin uzunluğunu arttırabileceği, özellikle çiçeklenmede fenolojik zamanlamalarda değişikliklere yol açabileceği, daha yüksek sıcaklıklar ve artan buharlaşmanın meyve olgunlaşmasını hızlandırarak daha düşük olgunluk seviyelerinde olsa da erken hasat ihtiyacını ortaya çıkaracağı rapor edilmektedir. Bunlara bağlı olarak da meyve veriminde, sofralık zeytin ve zeytinyağı kalitesinde olumsuz etkilere neden olabileceği belirtilmektedir. İklim değişikliğine bağlı olarak ileriye dönük planlamaların yapılmasına acil ihtiyaç duyulmaktadır. İklim değişikliği ile ilgili olarak zeytin çeşitlerinin bu koşullara bağlı olarak davranışlarının nasıl olacağına odaklanılmalı ve projeler yapılmalıdır. Yeni zeytin çeşitlerinin seçiminde; hastalık ve zararlılara karşı dirençli, yüksek sıcaklıklara ve kuraklığa karşı dayanıklı, sofralık ve yağlık zeytin kalite ve antioksidan özellikleri gibi kriterler dikkate alınmalıdır.Item Nusrat ekmeklik buğday çeşidinde farklı azot dozları ve ekim sıklıklarının tane verimi, verim öğeleri ve bazı kalite özelliklerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-28) Yıldız, Cemal Faruk; Doğan, Ramazan; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri Bölümü; 0000-0002-8271-1476Bu araştırma 2020-2021 yetiştirme mevsiminde Bursa Uludağ Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Araştırma ve Uygulama Merkezinde yürütülmüştür. Denemede, 3 farklı ekim sıklığı (300 adet m-2 , 500 adet m-2 ve 700 adet m-2 ) ile 4 değişik azot dozu (dekara 0 kg, 8 kg, 16 kg, 24 kg) uygulamıştır. Bu faktörlerin Nusrat ekmeklik buğday çeşidinde tane verimi, bazı verim bileşenleri ve kalite özellikleri üzerine etkileri belirlenmiştir. Ekim sıklıklarındaki artışların, tane sayısı/başak, tane ağırlığı/başak, tane verimi ile sedimantasyon ortalama değerlerine etkileri önemli bulunmuştur. Tohumun bin tanesinin ağırlığı, protein oranı ve glüten oranı ortalamaları üzerine istatistiki anlamda etkisi olmamıştır. Tane verimi 700 adet m- ² ekim sıklığından en yüksek değerde alınmıştır. Uygulanan azot dozunun 16 kg da -1 kadar artmasıyla tane sayısı/başak, tane ağırlığı/başak, bin tane ağırlığı ve birim alan veriminin arttığı saptanmıştır. Çalışmanın sonucuna göre; Bursa şartlarında Nusrat ekmeklik buğday çeşidinde en yüksek tane verimini alabilmek için metrekareye uygulanması gereken en uygun ekim sıklığının ve azotlu gübre miktarının sırasıyla 700 adet m- ² ve dekara 16 kg olduğu tespit edilmiştir.Item Süs bitkilerinde arbüskülar mikoriza kullanımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-05-16) Olgaç, Yağmur; Kasım, Rezzan; Kasım, Mehmet UfukGünümüzde, çiçek sektöründeki yüksek talebin karşılanabilmesi için çiçek verimini artırmaya yönelik birçok uygulama yapılmaktadır. Ancak verimi artırmaya yönelik yapılan kimyasal uygulamalar, hem maliyeti yükseltmekte hem de toprağın fiziksel ve kimyasal dengesini bozarak geri dönüşü olmayan zararlara sebep olmaktadır. Bu yüzden daha ekonomik ve çevre dostu bir gübreleme imkanı sunan ve biyogübre olarak adlandırılan çeşitli mikroorganizmalar kullanılmaktadır. Böylece kimyasal gübre ve pestisit kullanımının azaltılması ile çiçeklerin verim, biyotik ve abiyotik streslere dayanıklılığının artırılması amaçlanmaktadır. Bu hedefle kullanılan mikroorganizmalardan biri de mikoriza mantarlarıdır. Bu mantarlar uzun yıllardır araştırılmakta olup, son yıllarda daha çok çalışmaya konu olmuştur. Mikoriza mantarları bitki kökleriyle mutualist bir yaşam sürdürerek, bitkinin daha sağlıklı büyümesini, bitkiden daha yüksek verim alınmasını, çiçekçilik sektöründe büyük bir paya sahip olan kesme çiçeklerde ise vazo ömrünün uzatılmasını sağlamaktadır. Bu derleme çalışmasında, mikorizal mantarların süs bitkilerinde kullanım alanları ile verim ve kalite üzerindeki etkileri üzerinde yapılan araştırmalar incelenerek, bir araya getirilmiştir. Bu sayede konu ile ilgili çalışmak isteyen araştırıcılara yol gösterecek bir kaynak oluşturulması amaçlanmıştır.