2019 Cilt 24 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12619
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 37
- Results Per Page
- Sort Options
Item Adsorpsiyon ve iyon değişimi prosesleriyle içme sularından doğal organik madde giderimi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-20) Akgül, Seda Tözüm; Bekaroğlu, Şehnaz Şule Kaplan; Yiğit, Nevzat ÖzgürOrganik maddelerin kompleks heterojen bir karışımı olan doğal organik madde (DOM), su kalitesi üzerinde neden olduğu olumsuz etkilerinin yanında klorla reaksiyonu sonucunda trihalometan (THM) ve haloasetik asit (HAA) gibi dezenfeksiyon yan ürünlerini (DYÜ) oluşturarak insanlar için önemli bir sağlık riski oluşturmaktadır.Bunun yanında DOM’un konsantrasyonu ve kompozisyondaki büyük değişkenlik, su arıtma tesislerinde DOM’un arıtımını zorlaştırmaktadır.Bu güne kadar içme sularından DOM giderimi için çeşitli arıtma metotları araştırılmıştır. Bu metotlar arasında adsorpsiyon, DOM giderimi için en çok çalışılan ve uygulanan proseslerden biridir.İyon değişimi de DOM giderimi için adsorpsiyona alternatif bir proses olarak ortaya çıkmıştır.Büyük bir kısmı negatif yüklü fraksiyonlardan oluşan DOM’lar, anyon değiştirici reçinelerle giderilebilir. Bu çalışmada, DOM’un içme sularından giderimi için kullanılan adsorpsiyon ve iyon değişimi proseslerinin performansıyla ilgili çeşitli araştırmacılar tarafından ortaya konan bilgiler derlenerek sunulmaktadır.Bu bağlamda DOM gideriminde kullanılan orijinal ve yüzeyleri farklı yöntemlerle modifiye edilmiş çeşitli adsorbentler incelenmiş, bu adsorbentlerin DOM giderme etkinlikleri ve bunu etkileyen faktörler irdelenmiştir.Çalışmada ayrıca iyon değiştirici reçinelerin kullanımı, reçine yapısının performans üzerindeki etkisi gibi konulara değinilmiş ve çözünmüş organik karbon (ÇOK) giderimi için özellikle tasarlanan manyetik iyon değiştirici (MIEX), akışkan yataklı iyon değiştirici (FIX) ve askıda iyon değiştirici (SIX) gibi farklı iyon değiştirme proseslerine yer verilmiştir.Item Anaerobik amonyum oksidasyonu (Anammox)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-17) Sarı, Tugba; Mertoglu, BülentDünya atmosferinin ağırlıkça %75,5’ini, hacimce %78,06’sını oluşturan azot elementi ATP, klorofil, nükleik asitler, vitaminler gibi birçok önemli biyomolekülün yapısına katılmaktadır. Fakat azot gazı formunda (N2) bulunan bu element, birincil üreticiler dahil canlılar için kullanılmaya elverişli formda değildir. Bu yüzden azot döngüsü yaşamın sürekliliğini sağlayan en önemli biyolojik proseslerden biridir. 1990’lı yılların sonunda anammox bakterilerinin keşfi ile birlikte azot döngüsü hakkındaki bulgular güncellenmiş olup, anammox uygulamaları günümüzde atık su arıtma tesislerinde kullanılan konvansiyonel nitrifikasyon/denitrifikasyon proseslerine alternatif bir teknoloji haline gelmiştir. Bu proses anoksik ortamda anammox bakterilerinin nitriti elektron alıcı olarak kullanarak amonyumu azot gazına dönüştürmesi olarak açıklanabilir. Şimdiye kadar, yedi anammox cinsi bulunmasına rağmen, saf kültürleri elde edilemediği için hepsine aday (Candidatus) statüsü verilmiştir. Buna ek olarak, bu bakteriler eşsiz metabolizmaları nedeniyle ekolojik araştırmalar ve moleküler biyoloji alanlarında bilimsel bir dönüm noktası olmuştur. Bu bağlamda, çalışmamızda anammox bakterilerinin büyümesi, hücre biyolojisi, moleküler mekanizması ile birlikte Anammox prosesinin çevre uygulmalarındaki rolü ve önemi detaylı olarak incelenmiştir.Item Anaerobik çürütücü atıksularının mikroalg reaktörlerinde arıtılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-05-15) Şen, Ülker Diler KerişBu çalışma evsel nitelikli anaerobik çürütücü atıksuyunun (AÇAS) evsel nitelikli atık suların alıcı ortam deşarj standartlarına uygun düzeyde arıtılmasında bakteri ve mikroalg kültürlerinin birlikte ve ayrı ayrı kullanılmasının arıtım verimliliği üzerindeki etkisini incelemek üzere yürütülmüştür. Bakteri ve mikroalg kültürlerinin birlikte kullanıldığı, AÇAS içeriğinin kademeli olarak arıtma tesisi deşarj suyu (AD) ile seyreltilerek işletilen reaktörlerde ulaşılan arıtım verimleri kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ) için %87,9, toplam organik karbon (TOK) için %86,6 ve inorganik karbon (İK) için %84,6 olmuştur. Bununla birlikte atıksu muhtevasındaki fosfatın (PO4 3- -P) %84’ü ve toplam azotun (TA) %100’ü giderilmiştir. Diğer taraftan bakteri ve mikroalg kültürlerinin ayrı ayrı kullanılmasının karşılaştırıldığı deneylerde mikroalglerin, atıksu arıtımında bakterilerden daha iyi bir arıtım sağladığı ancak her iki mikroorganizma topluluğunun birlikte kullanılmasının çok daha etkin bir arıtım sağladığı tespit edilmiştir. Çalışma sonunda Türkiye Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Evsel Nitelikli Atık Suların Alıcı Ortam Deşarj Standartlarına (Sınıf: 3) uygun düzeyde arıtım sağlanmıştır.Item Araçlarda kullanılan emniyet kemerlerinin kaza anında insan sağlığına olan olumsuz etkilerinin azaltılması için bir sistem geliştirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-27) Sümer, Reşat Oğuzhan; Çakan, Betül Gülçimen; Çakır, Mustafa Cemal; Uğuz, Agah; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-7656-473X; 0000-0003-1739-1143; 0000-0003-0816-4029; 0000-0002-9244-3671Emniyet kemeri sistemleri, otomotiv endüstrisinde kullanılan standart güvenlik ekipmanlarındandır. Emniyet kemeri kullanımı sayesinde araç içerisindeki yolcuların güvenlik seviyeleri arttırılmış ve ciddi yaralanmaların önüne geçilmiştir. Özellikle emniyet kemerinin hava yastığıyla birlikte kullanımı sonucunda, yolcuların kafalarının araç kokpitine çarpmasının önüne geçilerek olası travmaların en alt seviyelere indirilmesi hedeflenmektedir. Ancak mevcut emniyet kemeri sistemlerinin kaza sırasında açığa çıkan enerjiyi tam olarak absorbe edemediği anlaşılmıştır. Tam olarak sönümlenemeyen bu kuvvetin araç içerisindeki yolcular üzerinde kaburga kemiği kırıkları, deri üzerindeki morarmalar gibi çeşitli yaralanmalara sebep olduğu gözlemlenmiştir. Bu kapsamda, emniyet kemeri sisteminin mevcut faydalarından ödün vermeden, insan bedeni üzerinde oluşan travmayı minimize edecek bir sönümleme sistemi tasarlanmış ve bu sistem için gerekli olan analizler yapılmıştır. Bahsi geçen bu sönümleme sistemi CATIA yazılımı kullanılarak modellenmiş, gerekli olan analizler ise ABAQUS yazılımı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Sönümleme görevini gerçekleştirecek olan alüminyum köpüğün farklı formları için sonlu elemanlar analizleri yapılmıştır. Analizler sonucunda kesik piramit modelinin optimum sonucu verdiği görülmüştür. Bu çalışmada, emniyet kemeri sistemleri için tasarlanmış olan yeni sönümleme sistemi sayesinde kaza anında açığa çıkan enerji absorbe edilerek, bu enerjinin yolcular üzerindeki çeşitli olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.Item Asenkron motor eksenel kaçıklık arızalarının shannon entropisi ile analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-04) Ünsal, Abdurrahman; Güçlü, SelahattinSanayide ve işletmelerde yoğun bir şekilde kullanılan asenkron motorların yaygın arızalarından bir tanesi de motorlarda meydana gelen eksenel kaçıklık arızalarıdır. Bu çalışmada üç fazlı sincap kafesli bir asenkron motorun eksenel kaçıklık arızaları Shannon entropisi ile incelendi. Eksenel kaçıklık arızaları asenkron motorun her iki kapağının iç kısmındaki rulman yatakları genişletilerek oluşturuldu. Genişletilen rulman yataklarına üç boyutlu yazıcıdan elde edilen bir burç yerleştirilerek rotorun eksenden 0,20 mm kaçık olarak çalışması sağlandı. Asenkron motor hem sağlam olarak hem de eksenel kaçıklık arızalı olarak %25, %50, %75 ve %100 yük altında çalıştırıldı. Her test durumu için stator akımı ve titreşim sinyalleri kaydedildi. Stator akımı ve titreşim sinyallerinin doğruluğu Fourier analizi ile kontrol edildi. Eksenel kaçıklık arızasının etkisi, motorun stator akımı ve titreşim sinyallerinin entropi değerleri hesaplanarak incelendi. Sağlam ve eksenel kaçıklık arızalı motorun akım ve titreşim sinyallerinin entropi değerleri karşılaştırıldı. Elde edilen sonuçlar; eksenel kaçıklık arızalarının titreşim sinyali entropi değerinde ciddi bir artışa sebep olduğu ancak stator akımı entropi değerinde anlamlı bir değişim göstermediğini göstermektedir. Elde edilen sonuçlardan titreşim sinyalleri entropi analizinin eksenel kaçıklık arızalarının tespitinde kullanılabileceği görülmektedir.Item Başlangıç eğrilik kusurlarının mesnetlenme durumu ve modül sayısına göre düzlemsel çift tabakalı uzay kafes sistemlerin davranışına etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-03) Noori, Mojibullah; Topaloğlu, Nurten; Temşi, Mustafa; Türker, Hakan T.; Bursa Uludağ Üniversitesi.; 0000-0003-2824-8131; 0000-0002-6712-5524; 0000-0003-3453-4417; 0000-0001-5820-0257Bu çalışmanın amacı, Düzlemsel Çift Tabakalı Uzay Kafes Sistemlerde, yaygın geometrik kusurlardan biri olan başlangıç eğrilik kusurunun mevcut olması durumunda, bu kusurun sistemin yük taşıma kapasitesine etkisini incelemektir. Yapı modellerinin simülasyonu için genel amaçlı sonlu elemanlar analiz programı olan ABAQUS programı kullanılmıştır. Elemanların tasarım hesabı ise “Yük ve Dayanım Katsayıları ile Tasarım (YDKT)” ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bu çalışmada elemanların malzeme ve geometri bakımından doğrusal olmayan davranışları göz önünde bulundurulmuş ve elemanlardaki başlangıç eğrilik kusurlarının sola çarpık olasılık dağılımına sahip olduğu kabul edilmiştir. Düzlemsel Çift Tabakalı Uzay Kafes Sistemlerde, başlangıç eğrilik kusurlarının sistemlerin yük taşıma kapasitesine önemli ölçüde etkisinin olduğu görülmüştür. Bu etkinin kusur dağılımı ile değişkenlik gösterdiği ortaya konmuştur.Item Bilek rehabilitasyonu için düşük maliyetli bir taşınabilir robotik cihazın geliştirmesi ve kontrolü(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-18) Karabıyık, İbrahim; Kılıç, Ergin; Bayram, AtillaBu çalışma kapsamında, el bileğinde dışa büküm ve içe büküm bilek hareketlerini kaybetmiş kısmi felçli hastalar için düşük maliyetli ve taşınabilir bir robotik rehabilitasyon cihazı geliştirilmiştir. Aktif bilek ortezi olarak tanımlanan bu cihaz ile rehabilitasyon merkezlerine ve bir sağlık personeline bağımlı kalmaksızın herhangi bir ortamında felçli hastalara tekrarlı bilek hareketlerinin yaptırılması amaçlanmıştır. Bu amaç için bir robotik ortez tasarımı yapılıp prototip üretimi tamamlanmıştır. Bu prototip üzerinde elin ekstansiyon ve fleksiyon hareketlerinin konum kontrolü hem pasif hem de aktif rehabilitasyon modlarında yapılabilmektedir. Pasif rehabilitasyon modunda değişken hızlarda salınım hareketi bir potansiyometre yardımıyla gerçekleştirilirken aktif rehabilitasyon modunda ise EMG algılayıcıları üzerinden konum kontrolü, kuvvet sensörü üzerinden ise bir admitans türü kontrol mimarisi yardımıyla dirençli egzersiz uygulamaları tamamen cihaz kullanıcısının isteği/gayesi doğrultusunda gerçekleşmektedir. Tasarlanan bilek ortezinin mobil olmasının yanında en önemli hedeflerden biri de düşük maliyetli olmasıdır. Cihazdan istenen performansı yerine getirebilecek ölçüde donanım elemanlarının kullanılması ile performans/fiyat oranı en üst seviyede tutulmaya çalışılmıştır. Son olarak literatürde bu çalışmaya benzer fakat maliyeti oldukça yüksek bir başka çalışma ile performans ve maliyet yönüyle karşılaştırma yapılmıştır.Item Bulanık ABC-VED analizi ile metal sektöründe stok sınıflandırması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-05) Dağsuyu, CansuStok, firmaların üretim ve hizmet faaliyetlerine devam edebilmek için depolarında bulundurdukları hammadde, yarı mamul, mamul ya da varlıkları ifade etmektedir. Firma faaliyetlerinin devamlılığı için stok bulundurulması önemli olsa da firma kaynaklarının stoka bağlanması dolayısıyla fırsat kayıplarının yaşanması istenmeyen bir durumdur. Bu durum firmalarda stokların çeşitli parametrelere göre sınıflandırılmasını ve stokların önem seviyesine göre stok kontrol politikalarının oluşturulmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada stok sınıflandırmasında ABC ve VED (vital, essential and desirable) analizleri kullanılmıştır. ABC ve VED analiz sonuçlarının entegrasyonunda bulanık mantık karar kurallarından faydalanılarak bulanık ABC-VED yaklaşımı geliştirilmiştir. Bulanık mantık karar kuralları oluşturulurken ABC sınıfında yer alan sınıflar (A, B ve C) da kendi içinde üç kategoriye ayrılarak değerlendirmelerin hassasiyeti arttırılmıştır. Çalışmada geliştirilen yaklaşım metal sektöründe faaliyet gösteren bir firmada uygulanmış ve uygulama sonuçlarına çalışmada yer verilmiştir.Item Çanakkale Boğazı akıntı türbin modellenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-08-02) Yücel, Muzaffer; Tarhan, İsmailBu çalışmada, Çanakkale boğaz akıntısının akıntı gücü ölçülerek türbin tasarlanmış ve bu türbinin uygulama sahasındaki denemeleri yapılarak uygunluğu test edilmiştir. Ayrıca boğaz akıntısının verimliliği konusunda çalışma yapılmıştır. Akıntının yoğun olduğu ve türbin kurulması açısından uygun olabilecek üç farklı bölge belirlenmiştir. Çalışmada 5kW gücündeki türbin boğazda belirlenen bu bölgelere yerleştirilmiş ve farklı akıntı hızlarında türbinin enerji verimliliği ölçülmüştür. Ayrıca akıntı yönünün değişimi ölçülmüş, bu değişimin türbin üzerindeki olumsuz etkileri incelenmiştir.Item Çerçeve+perde türü betonarme binaların periyod hesaplarının TBDY-2019 yönetmeliğine göre ampirik olarak değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-19) Aksoylu, Ceyhun; Arslan, Musa HakanBetonarme yapıların hesap ve tasarımına yönelik TBDY-2019 yönetmeliği ile kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. 2019 Ocak ayında yürürlüğe giren yeni deprem yönetmeliği ile beraber artık yeni yapılacak yapıların tasarımlarında bu yönetmeliğin kullanımı zorunlu hale getirilmiştir. Yeni yönetmelikle beraber yapılan değişiklerden biri de yapıların doğal titreşim periyodunun hesabı ile ilgilidir. TBDY-2019 yönetmeliği ile belirli şartlar altında ampirik bir formülün kullanılabileceği önerilmektedir. TDY-2007 yönetmeliğinde olmayan bu yeni formül (T=Ct*HN 3/4) artık yönetmelikte istenilen şartların sağlanması durumunda Rayleigh periyod hesabı yerine kullanılabilecektir. Yapıların deprem yükü hesabında oldukça önemli olan yapı periyodu için önerilen bu formülün uygulanabilir olup olmadığına yönelik incelemelerin yapılması önemlidir. Bunun için bu çalışmada yönetmelikte verilen ampirik formül ile Rayleigh periyod formülü analitik olarak karşılaştırılmıştır. ETABS yapı analiz programı kullanılarak yapılan bu karşılaştırmada 2-5 katlı betonarme çerçeve+perde tipi konut ve okul binası farklı zemin sınıflarına göre dikkate alınmıştır. Yapılan analizlerde konut ve okul yapısı için ZA zemin sınıfında Rayleigh periyodundan bulunan taban kesme kuvveti, ampirik formülden bulunan taban kesme kuvvetinden BYS7’de yaklaşık olarak %20-%25 daha fazla iken, BYS8’de %8.5 daha fazla çıkmaktadır. BYS6 için karşılaştırıldığında ampirik formülden bulunan taban kesme kuvveti, Rayleigh’ den bulunan taban kesme kuvvetinden kat yüksekliğinin artmasına bağlı olarak %7-%19 arasında artış göstermektedir. Bu durumda yönetmeliğin emniyetli tarafta kalma düşüncesiyle önermiş olduğu ampirik formül yalnızca BYS6 durumu için Rayleigh den daha yüksek taban kesme kuvveti verdiği görülmektedir. Dolayısıyla BYS6, BYS7 ve BYS8 için önerilen ampirik formülün yeniden değerlendirilmesi ve farklı yapı modelleri üzerinden analizlerin yapılarak geniş kapsamlı bir değerlendirmenin gerekliliği önerilmektedir.Item Cerrahi uygulamalarda medikal görüntülemenin önemi ve üç boyutlu anatomik model kullanımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-05) Erdoğuş, Hakan BurçinKatmanlı üretim teknolojisi son yirmi yıl içerisinde endüstriyel devrim tanımıyla hayatımıza giriş yapmıştır. Geleneksel üretim yöntemiyle üstesinden gelinemeyen karmaşık geometriler, katmanlı üretim teknolojisi sayesinde rahatlıkla üretilmektedir. Üç boyutlu baskı olarak da tanımlanan bu teknoloji, her ne kadar bazı sınırlamalara sahip olsa da gelecek yıllar için sadece tasarım bakımından değil aynı zamanda üretim bakımından da önemli gelişmelere açıktır. Bu çalışmada; sağlık sektöründe tanı ve tedavi amacıyla kullanılan görselleştirme tekniklerinin önemine vurgu yapılarak, elde edilen iki boyutlu görsel verilerin işlenmesi sonrası üç boyutlu olarak üretilen modellerin faydalarından bahsedilmiştir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; cerrahi operasyon öncesinde planlamada, çeşitli biyomedikal araştırmalarda ve tıp öğrencilerinin eğitiminde üç boyutlu modeller büyük fayda sağlamaktadır. Üç boyutlu baskı teknolojisinin gelişmesiyle birlikte gelecek yıllarda üretim maliyetlerinin azalması, anatomik modelin daha hızlı yapılması ve organların doğrudan biyobaskı yoluyla üretilmesi gibi yeniliklerle medikal kullanım sahasının daha da genişlemesi beklenmektedir.Item Cevap yüzeyi yaklaşımı ile taşıt koltuğu sonlu eleman modelinin güncellenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-27) Gökdağ, Hakan; Arısoy, Yılmaz; Kopmaz, Osman; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-9429-9300Ana sanayi firmaları üretimini talep ettikleri taşıt koltuklarının belirli şartnamelere uygun olmasını isterler. İmalatçı firma bu durumda koltuğun prototipini üretip birtakım değiştirme ve iyileştirmelerle teknik şartları sağlamaya çalışabilir. Fakat bu yol pahalı ve zaman alıcıdır. Bu durumda alternatif yöntem koltuğun sonlu eleman modelini geliştirmek ve üzerinde parametrik çalıştırmalar gerçekleştirmektir. Bu çalışmada öncelikle bir ticari araç koltuğunun iskelet aksamına eklenen sünger, kılıf, sırt tahtası gibi katmanların koltuğun ileri-geri ve yanal doğrultudaki modal parametrelere etkisi deneysel olarak incelenmiştir. Buradan elde edilen sonuçlara göre koltuk iskeleti sonlu eleman modeline katmanlar çeşitli kütle ve katılık parametreleriyle eklenmiştir. Daha sonra sonlu eleman modelinin gerçek koltuk modeliyle uyumlu olması için bu parametrelerin uygun değerleri cevap yüzeyi yaklaşımı ile belirlenmiştir. Ayrıca bu yöntemle, ilgili katmanların hangilerinin daha etkili olduğu da görülmüştür. Sonuç olarak, sonlu eleman modeli ile elde edilen temel frekansların her iki doğrultu için deneysel frekanslarla uyumlu olduğu, özellikle ileri-geri harekette frekans cevabı fonksiyonu genliklerinin de birbirine oldukça yakın olduğu görülmüştür.Item Dolgu duvarın yapısal düzensizliklere ve performansa etkisinin mevcut bir yapı üzerinde incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-23) Bayrak, Osman Fatih; Bikçe, MuratBetonarme yapı sistemlerinde dolgu duvarlar yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Dolgu duvarların yapıya sadece olumlu etkisinin olacağı ve bu etkiyi rezerv tutma düşüncesiyle, genellikle konvansiyonel analiz programlarında dolgu duvarlar salt düşey yük olarak çerçeveye etki ettirilmektedir. Oysaki yaşanan depremler sonrası yapılan araştırmalar, dolgu duvarların betonarme çerçeveye olumlu/olumsuz etkilerinin olduğunu göstermektedir. Dolgu duvar etkisinin modele yansıtılmaması, tasarımcıların yaptığı analizlerde çeşitli yapısal düzensizlikleri de görememesine neden olabilmektedir. Bu çalışmada, mevcut bir yapı seçilmiş ve öncelikle dolgu duvarlar salt düşey yük (DY) olarak ideCAD yapı analiz programında modellenmiş daha sonra dolgu duvarlar DY ve hem düşey yük hem de eşdeğer basınç çubuğu (DY+EBÇ) olarak Sap2000 yapı analiz programında oluşturulmuştur. Sap2000’deki DY+EBÇ modeli DY modeli ile mukayese edildiğinde; yapı performansının arttığı, burulma ve yumuşak kat gibi düzensizlik değerlerinin değiştiği görülmüştür.Item Enerji verimli binalar için sürdürülebilir ve çevre dostu pencere ve cam teknolojileri: Son gelişmeler ve uygulamalar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-27) Cuce, Pinar Mert; Guclu, Tamer; Besir, Ahmet B.; Cuce, ErdemBu çalışmada enerji verimli düşük/sıfır karbon binalar için geliştirilen sürdürülebilir ve çevre dostu pencere ve cam teknolojilerinin kapsamlı bir analizi sunulmaktadır. Ortalama ısı transfer katsayısı (Uvalue), güneş ısı kazanç katsayısı, görünür ışık geçirgenlik katsayısı, UV ve IR ışık bloklama kapasitesi, termal konfor, maliyet ve ticarileşebilme potansiyeli gibi temel performans kriterleri üzerinden söz konusu yeni nesil pencere ve cam teknolojileri incelenmekte ve konvansiyonel ürünlerle karşılaştırılmaktadır. Pencereler bina kabuğundan gerçekleşen toplam ısı kayıplarının yaklaşık %60’ından sorumlu olduğu için, çalışmalar çoğunlukla ısıl direnci yüksek ürün geliştirme üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu manada vakum cam teknolojisi oldukça iyimser sonuçlar ortaya koymaktadır. Vakum camlar 0.50 W/m2 K’in altında U değerlerine sahiptir. Bu değer hava ya da argon dolgulu çok katmanlı klasik pencere teknolojilerinde 2.00-2.70 W/m2 K aralığındadır. Isıl dirençli fotovoltaik cam uygulamaları (TRPVG) yaklaşık 1.19 W/m2 K’lik bir U değeri ile hem çift katmanlı camlara göre iki kat daha iyi ısıl yalıtım ortaya koymakta hem de birim m2 ’den yaklaşık 100 W elektrik üretimine imkân tanımaktadır. Low-e camlar sert iklim koşullarında pencere orijinli ısıl kayıpların etkin minimizasyonunda anahtar rol oynamaktadır. Aerogel camlar görsel kaliteyi etkilese de sınırlı bir et kalınlığında ortaya koyduğu benzersiz ısıl direnç açısından farkındalık oluşturmaktadır.Item Evaluation of reinforcing bars ratio effects on scc beam-column joint performance(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-21) Ghatte, Hamid FarrokhBeam-column joints require a high ductility during the unexpected loadings that necessitate the need for ductile concrete in such unprotected locations. Alternatively, self-compacting concrete (SCC) is a sort of concrete which has generated tremendous interest throughout the last decades in order to reach a ductile structural elements during the seismic actions. Specific properties of this type of concrete include high performance, high resistance against segregation and needless to internal or external vibration in order to compact. In the seismic regions, ductility is one of the most important factors in the design of reinforced concrete (RC) members, especially structural joints flexural performance; it is due to the enhance in the capability of plastic deformability. This paper describes load-displacement behavior of experimental and theoretical analysis of four SCC beam-column joints with different percentage of the ratio of the reinforcing bars (ρ). In the theoretical phase of this investigation three-dimensional nonlinear finite element method (FEM) model i.e., Seismostruct was used and the load-deflection diagrams were plotted to compare the test results with the numerical output. The experimental results and nonlinear FEM modeling indicate that using SCC as a workable concrete in beam-column joints of reinforced concrete structures has satisfactory performance in terms of ductility and energy dissipations.Item Evaluation of the RadFET radiation sensor performance in 18 MV-external beam(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-18) Yeğen, Dinçer; Yılmaz, Ercan; Morkoç, Berk; Kahraman, Ayşegül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Fizik Bölümü.; 0000-0002-9573-5805; 0000-0002-1836-7033The radiation response of RadFET irradiated with 18 MV X-rays emitted from a linear accelerator was examined on threshold voltage shifts and trap densities. The measured threshold voltages were compared before and after irradiation. Trap densities calculated using various techniques in the gate oxide and oxide/silicon interface were interpreted. The ΔVth – D graph showed excellent linearity of up to just about 2 Gy. The RadFETs response to radiation started to deviate from linearity after 2 Gy due to increasing oxide trapped charges induced by electric field screening. The experimental outcomes are in good accordance with the fitting function given for RadFETs. Fixed and switching traps formed by irradiation were investigated. The density of the fixed traps was significantly higher than the density of the switching traps. From the threshold voltages measured under zero gate voltage in a certain time interval, the percentage fading range was calculated as 0.004-1.235%.Item Farklı ılık karışım katkıları ile hazırlanan Marshall numunelerinin özelliklerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-08-25) İstek, Akın; Alataş, TanerAsfalt üretiminde uygulamaya konulan bilimsel gelişmelerden biri de ılık karışım asfalt teknolojisidir. Ilık karışım asfalt teknolojisi ile daha düşük sıcaklıklarda asfalt üretimi mümkün olmaktadır. Bu çalışmada, Pawma-1 (%0,35) ve Low Energy and Low Carbon-Dioxide Asphalt Pavement (Leadcap) (%1,5) ılık karışım asfalt katkı maddeleri ile Stiren-Butadien-Stiren (SBS) (%2) katkı maddesi karışım numunelerinde denenmiştir. Bununla beraber, sönmüş kirecin ılık karışım asfaltlarda filler olarak kullanımının etkileri de incelenmiştir. Çalışmada TÜPRAŞ rafinerisinden temin edilen bitüm (B50/70) ve agrega olarak Elazığ Hankendi bölgesinden temin edilen kalker türü kırmataş malzeme kullanılmıştır. Modifiye bağlayıcılar hazırlandıktan sonra Marshall yöntemine göre optimum bitüm oranları belirlenerek karışım numuneleri hazırlanmıştır. Karışım numunelerinin yarısında filler yerine %2 oranında sönmüş kireç kullanılmıştır. Hazırlanan numuneler üzerinde Marshall stabilite ve akma deneyi (ASTM D-1559) uygulanmıştır. Leadcap, Pawma-1 ve SBS katkıları ile hazırlanan karışımlarda stabilite artmıştır. Sönmüş kirecin, ılık karışım asfaltların stabilitelerini arttırdığı görülmüştür. Sönmüş kireç katkılı SBS modifiyeli karışımların en olumlu sonuçları verdikleri tespit edilmiştir.Item Finite element stress and modal analysis of bimetal spur gears(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-18) Yılmaz, Tufan Gürkan; Karpat, Fatih; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0003-3772-7871; 0000-0001-8474-7328Involute spur gears subject to damage on their fillet and contact areas because of local stresses. There is no significant stress except these regions. Based on this fact, different materials could be used for high stress and low stress regions provided that suitable fusion method is available. This kind of design change results in weight reduction, and it ensures to reduce CO2 emissions for vehicles. In this study, natural frequencies and root stress of bimetal spur gears were analyzed. Results were compared with full steel spur gear. The steel was used for high stress region. Aluminum and magnesium alloys were used as low stress zone.Item Fotovoltaik sistemlerin projelendirme, kurulum ve işletilmesinde önemli faktörler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-27) Yiğit, Abdulvahap; Arslanoğlu, Nurullah; Eker, Buket Seçil; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0002-9183-0098; 0000-0003-4970-4490; 0000-0002-7582-2004Güneş enerjisi bakımından zengin olan ülkemizde Güneş Enerjisi Santralleri (GES) ile ilgili önemli yatırımların yapıldığı bilinmektedir. Ancak bu yatırımların fizibilitelerinin çok doğru yapıldığını söylemek oldukça zordur. GES santrallerinin projelendirilmesi, kurulması ve işletilmesi aşamalarında birçok yanlışların yapıldığı ve bunun sonucu santrallerin verimsiz çalıştığı görülmektedir. Bu santrallerin projelendirilmesinde dikkat edilmesi gereken önemli noktalar olduğu gibi, kurulum ve işletmesinde de dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır. Projelendirme esnasında yer seçimi, panel doğrultusu, panel açısı ve gölgeleme önemli parametreler arasındadır. GES santrallerinde panel sıcaklığının, rüzgarın ve kirliliğin panel verimini önemli ölçüde etkilediği bilinmektedir. Bu çalışmada; GES santrallerinin panel açısı, panel yönü, gölgeleme, sıcaklık, nem, rüzgar, kirlilik gibi parametrelerin panel verimine etkileri literatürde verilen çalışmalarla ortaya konulup, konunun tartışması yapılmıştır. Ayrıca, güneş takip sistemlerinin fotovoltaik sistemlerin verimleri üzerine etkileri tartışılmıştır. GES santrallerinin projelendirilmesi, kurulumu ve işletilmesi ile ilgili öneriler sunulmuştur.Item Gelişmekte olan laminer akışta mini kanallı soğutucu bloğun çok yanıtlı Taguchı yöntemi kullanılarak optimizasyonu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-23) Kılıç, Muhsin; Şentürk, Sevgül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0003-2113-4510; 0000-0003-2017-7906Elektronik ekipmanların çalışma performansını olumsuz etkileyen fazla ısının atılması gelişen teknoloji, artan güç ve küçülen boyutlar dolayısıyla önemli bir teknolojik problemdir. Bu kapsamda mini kanallı sıvı soğutmalı soğutucu bloklar üzerine araştırma çalışmaları giderek artmaktadır. Soğutucu blokların yüksek ısı transferi performansına sahip olması beklenirken işletim maliyetleri açısından basınç düşümünün en az seviyede olması istenmektedir. Bu durum soğutucu bloğun tasarımında geometrik yapının istenen performans kriterlerine göre optimizasyonunu gerektirmektedir. Bu çalışmada 100W/cm2 ısı akısı üreten bir yonganın soğutulması için kullanılacak 20mm x 20mm taban yüzey alanına sahip mini kanallı su soğutmalı bir bloğun tasarımında yüksek ısı transferi ve düşük basınç kayıpları için üç farklı malzeme ile optimizasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Çalışmada Taguchi ortogonal matrisinden yararlanılarak farklı malzemeler ve farklı boyutlarda tasarlanan mini kanallı soğutucunun performansı Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) kullanılarak hesaplanmıştır. Optimizasyon değerlendirme ölçütü olarak basınç düşümü ve tabanda oluşan maksimum sıcaklığın en düşük olması göz önünde bulundurulmuştur. Her iki ölçütün birlikte değerlendirilmesi için Çok Yanıtlı Taguchi Analizinden yararlanılmıştır. Sıcaklık ve basınç kaybı değerlerine farklı ağırlık değerleri verilerek bulunan sonuçlar karşılaştırılmış ve yorumlanmıştır.