Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Institute of Education Sciences
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/18
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 954
- Results Per Page
- Sort Options
Item 11-12 yaş öğrencilerde uygulanan badminton temel antrenman programının motorik özelliklerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-02-15) Erol, Figen; Erden, Salih; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıBu çalışmanın amacı, 12 haftalık badminton temel antrenman programının 11-12 yaş grubu öğrencilerin motorik özelliklerine olan etkisinin incelenmesidir. Bu çalışmaya, Bursa ili Özübir Spor Kulübünde rekreatif amaçlı aktivitelere katılan 11-12 yaş grubu 60 çocuk katılmıştır. 60 çocuktan 30'una toplam 12 hafta olmak üzere, haftada ikigün,80 dk.düzenli badminton antrenmanı yaptırılırken, diğer 30 kişilik kontrol grubu çocukları ise herhangi bir branş belirlenmeksizin oyun ve fiziksel aktivitelere ve sadece okullarındaki beden eğitim ve spor derslerine katılmıştır. 12 haftalık araştırma sürecinde; deneklerin performans parametrelerindeki değişim ve gelişimlerini saptamak amacıyla haftalık temel hazırlık dönemi çalışmalarının başında yapılan ön test ve 12. haftanın sonunda yapılan son test ölçümleri ile belirlenmiştir. Araştırma grubunun kilo, boy, BMI, çeviklik, esneklik, dikey sıçrama, pençe kuvveti, ayak güç, reaksiyon zamanı ve denge performansları test edilmiştir. Verilerin dağılım özelliği Shapiro Wilks testi ile değerlendirilmiştir. Verilerin normal dağılıma uygunluğu durumunda gruplar arası karşılaştırmalar t testi ile gruplar içi bağımlı karşılaştırmalar ise eşleştirilmiş t testi ile yapılmıştır. Verilerin normal dağılıma uygun olmaması durumunda ise Maann Whitney U testi ve Wilcoxon testi ile istatistiksel analizler yapıldı. Gruplar arası karşılaştırmalarda ön test ve son test arası değişimler, ön teste göre yüzde değişim ( yüzde değişim= (son-ön)/ön ) değerleri hesaplanarak yapılmıştır. Kategorik verilerin analizi ki-kare testi ile yapılmıştır. İstatiksel analizlerde anlamlılık düzeyi α=0,05 olarak alınmıştır. Araştırmaya katılan badminton temel antrenman programı uygulanan 30 çocuktan (BG) 16 (%53,3) çocuk 11 yaşında ve 14 (%46,7) çocuk 12 yaşında, diğer 30 kişilik kontrol grubu çocukları (KG) ise herhangi bir branşbelirlenmeksizinoyun ve fiziksel aktivitelerde, 16 (%55,2) çocuk 11 yaşında ve 13 (%44,8) çocuk 12 yaşında bulunmuştur. Çocukların yaşlarına göre gruplara dağılışları homojendir (p=1,000) (Tablo1). Verilerin analizi sonucunda, her iki grubun (BG-KB) deneklerinin, motorik özelliklerin performanslarında gelişme olduğu tespit edilmiştir.Bununla birlikte BG grubu deneklerininKB grubuna görevücut yağ oranı, çeviklik, esneklik, dikey sıçrama, pençe kuvveti, ayak güç, reaksiyon ve denge değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. (p<0.05).Sonuç olarak, çalışmada yaptırılan 12 haftalık badminton temel antrenman programının11-12 yaş grubu öğrencilerin motorik özelliklerinin performans parametreleri üzerine olumlu yönde etkileri olabileceği, antrenman bilimindeki yüklenme normatifleri acısından yeterli kabul edilebileceği sonucuna varılmıştır.Item 13-14 yaş grubu bilgisayar oyuncuları ile çeşitli branşlardaki sporcuların basit reaksiyon zamanlarının incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-04) Birinci, Yakup Zühtü; Şahin, Şenay; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; Beden Eğitimi ve Spor Bilim DalıSunulan araştırmanın amacı, 13- 14 yaş grubundaki çeşitli branşlardaki sporcular ile bilgisayar oyuncularının (BO/e-sporcu) basit reaksiyon zamanlarını (BRZ) incelemektir. Araştırma kapsamında 164 erkek 41 kadın olmak üzere toplamda 205 katılımcı gönüllü olmuştur. Katılımcıların ortalama yaşı 13 (12-15 yıl), ağırlığı 45,3 kilogram (kg) (23-103), vücut kütle indeksleri (BMI) 18,6 kg/m2 (13-36) ve yüzde yağı (%FAT) %17 (6-43) 'dir. Araştırmada işitsel ve görsel uyaranlara karşı BRZ'ler MP36 (Biopac System, USA) cihazı, vücut kütle indeksi Biyoelektrik İmpedans Analizörü (TANİTA, TBF300 Japonya) cihazı ile kaydedilmiştir. Sürekli değişkenlerin normal dağılıma uygunluk gösterip göstermediği Shapiro-Wilk testi ile test edilmiştir. Normal dağılıma uygunluk gösteren sürekli değişkenler için tanımlayıcı istatistikler ortalama±standart sapma, uygunluk göstermeyen sürekli değişkenler için medyan (Minimum-Maksimum) olarak belirtilmiştir. Sürekli değişkenlerin gruplar arası karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi ve bağımsız örneklem "t" testi kullanılmıştır. Sürekli değişkenler arasında ilişki olup olmadığı Pearson ve Spearman sıra korelasyon katsayıları ile incelenmiş ve p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. İstatistiksel analiz için SPSS v.21 programı kullanılmıştır. Bilgisayar oyuncuları ile bilgisayar oyunu oynamayanların işitsel-görsel sağ ve sol el reaksiyon zamanı (RZ) değerleri arasında istatiksel olarak anlamlı düzeyde fark tespit edilmiştir (p<0.001). Bilgisayar oyuncularının, spor yapmayanlara göre; işitsel-görsel sağ ve sol el RZ değerlerinde istatiksel olarak anlamlı düzeyde fark belirlenmiştir (p<0.01). Ancak bilgisayar oyuncuları ile takım, bireysel ve raket sporu yapan sporcular arasında işitsel-görsel sağ ve sol el RZ değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p>0.05). Sonuç olarak çalışmamızda; bilgisayar oyuncuları ile hentbol, voleybol, masa tenisi, badminton, kısa mesafe koşu ve yüzme sporcularının işitsel-görsel el BRZ değerlerinin benzer olduğu tespit edilmiştir.Item 13-18 yaş arası genç atletlerde yüksek irtifada yapılan 3000 m sürekli koşunun kalp atım hızı değişkenliklerine akut etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-29) Özki, Hasan; Arabacı, Ramiz; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0009-0002-6589-7915Sporcularda performans gelişimlerini değerlendirmede kalp atım hızı değişkenliği (KHD) değerleri yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu araştırmanın temel amacı; 13-18 yaş arası orta/uzun mesafe olan genç atletlerin yüksek (1750 m) ve alçak (~ deniz seviyesinde) irtifalarda sürekli yüklenme yöntemiyle yapılan 3000m koşu ve koşu sonrası toparlanmada KHD’nin zaman ve frekans parametrelerini incelemektir. Farklı irtifada yapılan koşu ve toparlanmada KHD incelenerek, atletlerin daha iyi antrene edilmeleri konusunda antrenörlere ve spor bilimcilere katkı sağlanacağı düşünülmektedir. Araştırmaya düzenli olarak orta/uzun mesafe antrenmanı yapan toplam 19 sporcu (yaş= 14.8 ± 1.3 yıl, ağırlık = 52.7 ± 9.1 kg, boy = 164.4 ± 6.6 cm) gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcıların KHD 3000m sürekli ve maksimal koşu öncesi sırtüstü uzanır pozisyonda 10dk. (Test 1), jogging ve ekstremitelere yönelik dinamik germe hareketleri içeren genel ısınmada 12 dk. (Test 2), 3000m koşu süresince (Test 3) ve koşu sonrası toparlanmada 10 dk. sırtüstü yatarak pasif dinlenme esnasında (Test 4) alındı. Çalışmalar öncesinde katılımcıların Hazırbulunuşluk Anketi (EGZ+) ve Brunel Ruh Hali Ölçeğini doldurmaları sağlandı. Araştırmaya katılan sporcuların testler öncesi SECA 216 cihaz ile boyları, Tanita BC418 vücut kompozisyonu analizörü ile kilo ve vücut yağ oranları belirlendi. Katılımcıların her birine testler öncesi Polar V800 cihazı ve Polar H10 göğüs kemeri cihazı takılarak KHD ölçümleri yapıldı. Elde edilen verilerin analizi Kubios KHD analizör yazılımı (Kuopio, Finlandiya) ve SPSS Windows 27.0 (SPSS Inc, Chicago, ABD) istatistik programlarında yapıldı. Sonuç olarak, farklı irtifalarda 13-18 yaş arası genç atletlerin yaptığı 3000m sürekli koşunun kalp atım hızı değişkenliklerine akut etkileri farklılık gösterdiği söylenebilir.Item 14-15 yaşarası kadın artistik ve aerobik cimnastikçilerin mental rotasyon dinamik denge parmak vuru ve reaksiyon zamanlarının incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-08-29) Cesur, Nilay; Şahin, Şenay; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim DalıArtistikve aerobik cimnastik kadın sporcuların, mental rotasyon, parmak vuru, denge, görsel ve işitsel reaksiyon zamanlarını incelenmesi amaçlanan bu çalışmaya; Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Bursa Büyükşehir Belediye Spor ve Yıldırım Belediye Spor kulübünde 20 kadın artistik, 21 kadın aerobik cimnastikçi olmak üzere toplam 41 gönüllü sporcu katılmıştır. Çalışmada mental rotasyon, parmak vuru testi, görsel ve işitsel reaksiyon zaman ölçümleri geçerliliği ve güvenilirliği yapılmış xiv bilgisayar tabanlı bir program ile denge ölçümü ise PK200 WL dinamik denge ölçüm sistemi ile ölçülmüştür. Elde edilen verilerin analizi için SPSS “24.0” paket programında sürekli değişkenlerin normal dağılıma uygunluk gösterip göstermediği Shapiro-Wilk testi ile test edilmiştir. Elde edilen verilerin tanımlayıcı istatistikleri; ortalama, standart sapma, değerler olarak sunulmuştur. Sürekli değişkenlerin gruplar arası karşılaştırılmasında t testi kullanılmıştır. Parametreler arasında ilişki olup olmadığı Pearson korelasyon katsayıları ile incelenmiştir. Artistik ve aerobik cimnastikçilerin mental rotasyon doğru sayısı, etkin cevaplama zamanı, basit ve seçkili görsel reaksiyon zamanı fix interval ile raslantısal interval, yine basit işitsel reaksiyon zamanı fix interval ile raslantısal interval reaksiyon zamanı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı (p>0.05), parmak vuru sağ el ve sol el sayılarına göre yapılan karşılaştırmada ise istatistiksel olarak artistik cimnastikçiler lehine anlamlı fark olduğu saptanmıştır (p<0.001). Ayrıca cimnastikçilerin beden kitle indeksi ile seçkili görsel reaksiyon zamanı fix interval süresi ve basit işitsel reaksiyon zamanı fix interval arasında istatistiksel olarak negatif yönde orta düzeyde (r=-,336,p<0.05), yaş ile seçkili görsel reaksiyon zamanı fix interval arasında negatif yönde orta düzeyde (r=-,343 p<0.05) anlamlı ilişki bulunmuştur. Sonuç olarak artistik ve aerobik cimnastik kadın sporcuların, mental rotasyon, denge, görsel ve işitsel reaksiyon zamanları arasında farklılık olmadığı, artistik cimnastikçilerin dominant el performanslarının dah iyi düzeyde olduğu, ancak basit işitsel ve seçkili görsel reaksiyon zamanının yaş ve beden kitle indeks artışına bağlı olarak tepki süresinin uzadığı belirlenmiştir.Item 14-18 yaş aralığındaki adölesanlarda fiziksel aktivitenin fiziksel uygunluklarına ve obeziteye etkisi: Sistematik bir derleme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-05) Tırtıroğlu, Ali; Arabacı, Ramiz; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0009-0009-8826-2374Bu sistematik derlemenin amacı, adölesanlarda çeşitli fiziksel aktivitelerin aşırı kilo alımı veya obezite durumlarına etkisi ve fiziksel uygunluklarıyla ilişkisini inceleyen çalışmaların, çalışma tasarımları, süresi, fiziksel aktivitenin türü, fiziksel ve fizyolojik sonuçları, değerlendirilme şekli (test), çalışmanın başlıca sonuçları, kalite gibi kriterler dikkate alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesidir. Literatür taraması PubMed ve Scopus veritabanları üzerinden gerçekleştirilmiştir. Literatür taramasında ‘‘adölesanlar ve fiziksel aktiviteveya fiziksel uygunluk veya fizyoloji veya obezite veya hareketsiz yaşam veya aerobik veya anaerobik veya egzersiz’’ anahtar sözcükleri kullanılmıştır. Araştırmaya 2010-2024 yılları aralığındaki İngilizce yayınlanmış olan makaleler, randomize kontrollü çalışmalar, yarı deneysel çalışmalar, deneysel çalışmalar, kesitsel çalışmalar, nedensel ve vaka kontrol çalışmaları dahil edilmiştir. Veri tabanlarında yapılan taramalar sonucunda 951 makaleye ulaşılmıştır. Ancak araştırmaya dahil edilme kriterleri doğrultusunda uygunlukları değerlendirilen 9 makale bu sistematik derleme kapsamına alınmıştır. Uygunlukları belirlenen bu makalelerin metodolojik kalite değerlendirmesi spor bilimi, sağlık hizmetleri ve rehabilitasyonda kullanılan yerleşik ölçeğin dönüştürülmüş versiyonu kullanılarak yapıldı (i.e., Cochrane, Coleman, Delphi, and Physiotherapy Evidence Database (PEDro)). Bu ölçeğin Sarmento ve diğerleri tarafından 2018 yılında yapılan bir incelemeden uyarlanmış şekli kullanıldı. Aşırı kilo alımı ve obezite durumunun hareketsiz yaşam tarzının benimsenmesi ve daha birçok parametrenin etkisiyle ortaya çıktığı görülmektedir. Özellikle gelişim çağında olan adölesan bireylerde obezite sağlık sorununun yaşanması bireyleri kişisel, sosyal ve psikolojik olarak birçok açıdan etkilediği söylenebilir. Erken yaşlarda ortaya çıkmaya başlayabilen bu sağlık sorunu çoğu zaman ilerleyen yaşlarda da devam edebilmekte hatta beraberinde birçok sağlık problemini de getirdiği bilinmektedir. Obezitenin oluşmasında; beslenme alışkanlıkları, sigara ve alkol kullanımı, günlük tüketilen öğün sayısı, genetik faktörler, ailenin beslenme alışkanlıkları, ailenin sosyoekonomik durumu, bireyin arkadaş çevresi gibi daha birçok faktör bulunmaktadır. Ancak başlıca faktörlerden biri olarak hareketsiz yaşam tarzının benimsenmesi ve bireyin fiziksel aktivite durumunun düşük olması söylenebilir. Dünya genelinde özellikle adölesan bireylerde obez olan birey sayısının sürekli olarak arttığı bilinmektedir. Bu durumun önlenmesinde fiziksel aktivite sıklığının arttırılması ve bunun bir yaşam tarzı haline dönüştürülmesinin son derece önemli olduğu söylenebilir.Item 1923-2023 yılları arasında Türkiye’deki siyasi ve toplumsal gelişmelerin fen öğretim programlarına yansımaları: Bir tarihsel doküman analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-07-14) Şengül, Ahmet Asım; Kılınç, Ahmet; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-7555-441XBu çalışmanın amacı, Türkiye'de fen eğitimi programlarının tarihsel gelişimini siyasi ve toplumsal gelişmelerin ışığında incelemektir. Bu bağlamda, Türkiye'nin son yüzyılı (1923-2023) ekonomik, siyasi ve sosyal gelişmeler açısından 1923-1945, 1945-1960, 1960-1980, 1980-2000, 2000-2023 yıl aralıkları olmak üzere beş farklı döneme ayrılmıştır. Bu dönemler için gazete haberleri, DPT raporları, MEB şura raporları ve Fen eğitimi programları doküman analizine tabii tutulmuş ve her bir doküman için dönemlere özgü meta-temalar oluşturulmuştur. Son aşamada ise dökümanlar arasında ortak olan meta-temalar incelenmiş ve her bir dönemdeki siyasi ve toplumsal gelişmelerin fen eğitimine yansımaları yorumlanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına bakıldığında, Ülkemizin gündemini şekillendiren haberler, DPT raporları, MEB şura kararları ve Fen eğitimi programları arasında organik bir ilişki olduğu gözlenmiştir. Öte yandan 1923-1945 yılları haricinde kalan dört dönem aralığında da öncelikle yenilikçilik, eleştirel ve bilimsel düşünme gibi fikirlerin olduğu ‘esneme’, sonrasında ise askeri müdahaleler ile şekillenen milli ve dini motiflerin daha fazla vurgulandığı öne çıktığı ‘kapanma’ şeklinde ilerleyen bir döngü olduğu gözlenmiştir. Bu süreçlerde Türkiye-Amerika ilişkilerinin belirleyici olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan 1980’li yıllara kadar tarım odaklı ekonominin eğitim programına özellikle fen eğitimi programına yansıdığı görülse de, bu dönemden itibaren liberal politikalarla birlikte teknoloji odaklı sanayileşmenin hızlanmasıyla mühendislik ve girişimcilik gibi temaların fen eğitimi programına yansıdığı gözlenmiştir. Teknoloji odaklı bu eğilimin kaliteli bir eğitimi kaybetmek anlamında bir eşitsizlik yarattığı düşünülmüştür. Son olarak sınav sisteminin 1970li yıllarda şekillenmesi ile öğrenciler arasında kontrolsüz bir rekabetin nasıl şekillendiğine dair yorumlar yapılmıştır.Item 1924-1960 yılları arasında eser veren öğretmen yazarların eserlerinin öğretmen ve eğitim idealizmi yönünden değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-27) Ercanaslan, İpek; Ogur, Erol; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim DalıBu çalışma, eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunmuş yazarların 1924-1960 yılları arasında yayımlanan ve öğretmen karakter içeren romanları incelenerek ideal eğitim ve ideal öğretmen özelliklerine ulaşılması amaçlanan nitel bir çalışmadır. Bu amaçla çalışmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın kapsamını 1924-1960 yılları arasında öğretmen yazarlar tarafından yazılıp yayımlanmış eğitim ve öğretmen konulu 20 roman oluşturmaktadır. Araştırma sürecinde öncelikle söz konusu dönem aralığında öğretmen yazarlar tarafından yazılmış, öğretmen karakter içeren 20 romana ulaşılmıştır. Romanlara ulaşıldıktan sonra bu eserlerin içinde bulunan idealist öğretmen modeline, ideal eğitim ve öğretim şekline yönelik mesajlar belgesel tarama yöntemi kullanılarak bulunmuş ve bu mesajlar içerik analizi ve betimsel analiz metotları kullanılarak ideal eğitim ve ideal öğretmenlik anlayışı bakımından yorumlanmıştır. Bu araştırma sonucunda, öğretmen yazarlar tarafından yazılan öğretmen ve eğitim konulu romanlardan ideal eğitim ve ideal öğretmenliğe ait mesajlara ulaşılabileceği görülmüştür. Araştırma kapsamında elde edilen bu mesajların yorumlanmasıyla öğretmenlerin görev yaptıkları yerlerin ekonomik yapısının, öğretmenlerin halk ile sosyal ilişkilerinin, halkın eğitime olan bakışının ve öğretmenlerin mesleklerini tercih etme sebeplerinin doğrudan eğitim faaliyetlerinin niteliğini etkileyebileceği anlaşılmıştır. Buna ek olarak maddi ve doğal problemler ile öğretmenlerin, halkın, bürokratların ve öğrencilerin olumsuz fikir ve davranışlarının ideal eğitim ortamının oluşturulmasına engel oldukları görülmüştür. Eğitimi etkileyen bu olumsuz unsurlarla birlikte; idealist öğretmen karakterlerin, halkın ve bürokratların bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için yaptıkları çeşitli icraatlar da ortaya konmuştur. Son olarak ise romanlardaki öğretmen karakterlerin sahip oldukları niteliklerden ve sergiledikleri davranışlardan ideal öğretmen tipinin özelliklerine ulaşılmıştır.Item 2007 YÖK müzik öğretmenliği lisans programı bireysel çalgı (keman) dersi içeriklerinin öğretim elemanlarının görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-28) Kalender, Caner; Sungurtekin, Mete; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı; Müzik Eğitimi Bilim DalıBu araştırma, 2007 YÖK Müzik Öğretmenliği Lisans Programının Bireysel Çalgı (Keman) Dersi İçeriklerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın problem cümlesi, "2007 YÖK Müzik Öğretmenliği Lisans Programının Bireysel Çalgı (Keman) Dersi içerikleri hakkında öğretim elemanlarının görüşleri nelerdir?" şeklinde belirlenmiş ve bu problem cümlesine bağlı olarak beş alt probleme yanıt aranmıştır. Araştırmanın evrenini üniversitelerin eğitim fakültelerine bağlı güzel sanatlar eğitimi bölümü müzik eğitimi anabilim dalları oluşturmaktadır. Araştırmada, veri toplama amacıyla müzik öğretim programının öğelerine dayalı olarak bir anket formu hazırlanmış, örneklem grubu olarak seçilen 14 üniversitede güzel sanatlar eğitimi bölümü müzik eğitimi anabilim dalında bireysel çalgı keman dersini yürüten öğretim elemanlarına uygulanmıştır. Toplanan veriler, frekans ve yüzde analiziyle tablolaştırılarak gösterilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırmada, programın ifade edilme yönünden yüzeysel kaldığı, bir müzik öğretim programını oluşturan öğelerin tamamının mevcut programda yer almadığı ortaya çıkmıştır. Elde edilen bulgulardan yola çıkılarak sonuçlar tartışılmış ve programa yönelik bir dizi öneride bulunulmuştur.Item 2018 fen bilimleri dersi öğretim programına göre yedinci sınıf fen bilimleri ders kitaplarındaki etkinliklerin bilimsel süreç becerileri açısından değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-11) Çolak, Sena Nur; Çalış, Sevgül; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı; 0009-0004-3541-2141Çağdaş toplumlar, yeni nesillerine bilgiyi yığmak yerine var olan teknolojiden faydalanarak bilgiye ulaşma yollarını öğretme çabası içerisindedirler. Bilimsel süreç becerileri, öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerin araştırmalarda aktif olmalarını sağlayarak kendi öğrenmelerinden sorumlu olma duygusu veren, öğrenmenin kalıcılığını arttırarak araştırma yol ve yöntemleri kazandıran, problemler üzerinde düşündüren, problemleri çözmeyi destekleyen becerilerdir. Ders kitapları içeriğinde bilimsel bilgiler barındırmaktadır. Bu sebeple ders kitaplarının, öğrencilere bilgiyi hazır bir şekilde sunmasından ziyade bilimsel süreç becerileri yardımıyla bilgiye ulaşma yollarını öğretecek şekilde hazırlanması gerekmektedir. Bu bağlamda yürütülen çalışmanın amacı, öğretim programlarına göre hazırlanan ders kitaplarındaki etkinliklerin, bilim insanlarının çalışmalarını yürütürken yararlandığı bilimsel süreç becerilerini ne düzeyde kapsadığını ortaya koymaktır. Araştırma kapsamında 7. sınıf fen bilimleri ders kitaplarında yer alan etkinlikleri bilimsel süreç becerileri açısından incelemek amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman analizi kullanılmıştır. Araştırmanın dokümanlarını, 7. Sınıf düzeyinde okullarda okutulan iki fen bilimleri ders kitabı oluşturmaktadır.2018 Fen Bilimleri Dersi Öğretim Programına göre hazırlanan yedinci sınıf fen bilimleri ders kitaplarındaki etkinliklerin analizinden elde edilen bulgulara göre, aynı sınıf düzeyinde okutulan iki fen bilimleri ders kitabının da etkinlik sayıları ve bilimsel süreç becerileri dağılımı açısından sistematik olmadığı, temel ve nedensel süreçlere deneysel süreçlerden daha fazla ağırlık verildiği, en fazla sonuç çıkarma ve gözlem becerilerine rastlanıldığı ve hipotez kurma becerisine hiç rastlanılmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.Item 2019 Türkçe öğretim programı ve ilkokul Türkçe ders kitaplarının eleştirel okuma becerisi açısından değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-05) Esemen, Anıl; Sadioğlu, Ömür; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Sınıf Eğitimi Bilim DalıÖğretim programları çağın gerektirdiği becerileri eğitim kurumlarında öğrencilere kazandırmayı hedeflemektedir. Sınıflarda kullanılan ders kitapları ise öğretim programları doğrultusunda hazırlanarak öğrencilerin amaçlanan becerileri kazanmasında etkin rol üstlenmektedir. Öğrencilere öğretim programları ve ders kitapları aracılığı ile kazandırılması amaçlanan becerilerden biri de eleştirel okuma becerisidir. 21 yy.'da öğrencilerin eleştirel okuma becerilerini kazanmaları önemli görülmektedir. Eleştirel okuma becerilerini eğitim kurumlarında öğrencilere kazandıracak ana derslerden biri de Türkçe dersidir. Eleştirel okuma becerisine sahip bireylerin çevrelerinde karşılaştıkları olay, olgu, düşünce, reklam, görsel, politika ve benzeri kavramlar hakkında sorgulayıcı ve değerlendirici bir bakış açısına sahip olması gerektiği düşünülmektedir. Bu doğrultuda 2019 İlkokul Türkçe Dersi Öğretim Programı kazanımları ve İlkokul Türkçe ders kitaplarının okuma metinlerine ait etkinlikler içerisinde eleştirel okuma ölçütlerinin nasıl yer aldığının belirlenmesi bu araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Analitik araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen bu çalışmada 2019 İlkokul Türkçe Dersi Öğretim Programı kazanımları ve İlkokul Türkçe ders kitaplarında yer alan okuma metinlerine ait etkinliklerde eleştirel okuma becerilerini kazandırmaya yönelik kazanımların ve etkinliklerin ne düzeyde var olduğunu derinlemesine bir çözümleme yaparak belirlemek için doküman analizi kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak İpek ve Sadioğlu'nun (2010) belirlediği 50 maddelik "Eleştirel Okuma Ölçütleri" kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; 2019 İlkokul Türkçe Öğretim Programı kazanımlarının 1. sınıf düzeyinde beş, 2. sınıf düzeyinde beş, 3. sınıf düzeyinde 14 ve 4. sınıf düzeyinde ise 22 eleştirel okuma ölçütüne karşılık geldiği tespit edilmiştir. İlkokul Türkçe ders kitabı okuma metinlerine ait etkinliklerde ise TDK1A kodlu kitapta sekiz; TDK1B kodlu kitapta 11, TDK2 kodlu kitapta 15, TDK3A kodlu kitapta 13, TDK3B kodlu kitapta 23 ve son olarak TDK4 kodlu kitapta 24 ölçüte karşılık gelen etkinliklere rastlanmıştır. Genel olarak değerlendirildiğinde 2019 İlkokul Türkçe Öğretim Programı kazanımlarında ve Türkçe ders kitabı okuma metinlerine ait etkinliklerde öğrencilere eleştirel okuma becerisini kazandıracak kazanım ve etkinlikler olmasına rağmen bu kazanım ve etkinliklerin sınıf düzeylerine göre farklılık göstermektedir. Bununla beraber "Eleştirel Okuma Ölçütleri"nde yer alan ölçüt sayısının yarısından azını karşıladığı belirlenmiştir. Bu sonuç doğrultusunda araştırmada eleştirel okuma becerisini kazandıracak kazanımların ve ders kitabındaki okuma metinlerine ait etkinliklerin alan uzmanlarının görüşleri doğrultusunda daha çok sayıda ölçütü karşılayacak düzeyde artırılması, yer verilmeyen ölçütlere de yer verecek şekilde düzenlenmesi önerilmiştir. Araştırmada sunulan bir diğer öneride 2019 İlkokul Türkçe Öğretim Programı ve Türkçe ders kitaplarında yer alan okuma metinlerine ait etkinliklerin, öğrencilerin eleştirel okuma becerisi kazanmasına yönelik etkisinin tespit edileceği deneysel çalışmaların yapılmasıdır.Item 28 şubat süreci öncesi ve sonrası sosyal bilgiler programında yaşanılan değişimlerin eğitim ve siyaset ilişkisi bağlamında incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-21) Topal, Nazire; Demirel, Muammer; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim Dalı; Sosyal Bilgiler Eğitimi Bilim DalıMevcut çalışma ile Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktası olan 28 Şubat Süreci'nin eğitimi nasıl etkilediği, Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programının 28 Şubat Süreci öncesinde nasıl olduğu ve sonrasında ne gibi değişiklikler yaşadığının ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışmada, konu ile ilgili tezler, makaleler, konferans bildirileri gibi akademik eserlerden ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayımlamış olduğu programlardan yararlanılarak doküman analizi yapılmıştır. Yapılmış olan analizler sonucunda; Türkiye Cumhuriyeti darbeler tarihi, Sosyal Bilgiler dersinin Dünya'da ve Türkiye'deki tarihsel gelişimi, 1985-1986 eğitim öğretim yılı Sosyal Bilgiler Programında yaşanılan değişiklikler, 28 Şubat 1997 yılında Milli Güvenlik Kurulu toplantısında hazırlanan, 18 madde ile gerçekleştirilmiş olan ve Post-Modern bir darbe olarak adlandırılan 28 Şubat'ın gelişimi, 28 Şubat sonrasında Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programındaki değişiklikler, incelenmiş ve değerlendirilmesi yapılmaya çalışılmıştır. Sosyal Bilgiler dersi 1968 yılı itibari ile Türkiye'deki öğretim programlarına girmiş ve uzun süre okutulmaya devam etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nde gerçekleşmiş olan 1980 Darbesi sonrasında ise 1985 tarihinde yapılan düzenleme ile Sosyal Bilgiler dersi 6 ve 7. sınıflarda kaldırılmış ve yerine Milli Tarih, Milli Coğrafya ve Vatandaşlık Bilgisi dersleri müfredata eklenmiştir. Yapılan uygulama, ülke içerisinde Sosyal Bilgiler dersinin gelişimini durdurmuştur. 1997-1998 eğitim öğretim yılına kadar devam eden bu durumun ardından, 28 Şubat 1997 yılında toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, 8 yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitim kararı ile Milli Tarih Milli Coğrafya dersleri 6 ve 7. sınıf müfredatından kaldırılmıştır. Kaldırılan bu derslerin yerine 6 ve 7. sınıflarda, haftada 3'er saat olacak şekilde tekrardan Sosyal Bilgiler dersi okutulmaya başlanmıştır. Sosyal Bilgiler dersinin ülke içerisinde yaşadığı serüvene bakıldığında, gerçekleşen siyasi durumların, uygulanan eğitim sistemleri üzerindeki etkisini görmemek mümkün değildir. Mevcut çalışma ile eğitim ve siyasetin ilişkisi, Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programının Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde gerçekleşmiş olan darbeler sonucunda, geçirdiği değişimler üzerinden değerlendirilmeye çalışılmıştır.Item 3-6 yaş çocuğa sahip annelerin duygusal istismar potansiyelleri ve çocuklarının ayrılık kaygısı arasındaki ilişkinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-23) Demir, Huriyenur; Derman, Meral Taner; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Okul Öncesi Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-5002-6095Bu araştırmanın amacı; 3-6 yaş çocuğa sahip annelerin duygusal istismarı potansiyelleri ile çocuklarının ayrılık kaygısı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu temel amaç doğrultusunda annelerin duygusal istismar potansiyelleri ve çocuklarının ayrılık kaygılarının; çocuğun cinsiyeti, yaşı, annenin yaşı, eğitim durumu ve mesleğine göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemi, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Samsun il merkezi ve ilçelerinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda okul öncesi eğitime devam eden 3-6 yaş arası 410 çocuk ve annelerinden oluşmuştur. Araştırmanın verileri “Kişisel Bilgi Formu”, “3-6 Yaş Çocuğa Sahip Ebeveynlere Yönelik Duygusal İstismar Potansiyeli Ölçeği” ve “Ayrılık Kaygısı Değerlendirme Ölçeği-Ebeveyn Formu” kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde t-Testi, ANOVA, Pearson Korelasyon Analizi, Basit Doğrusal Regresyon ve Çoklu Regresyon kullanılmıştır. Araştırmaya katılan annelerin duygusal istismar potansiyellerinin annenin mesleği, çocuğun cinsiyeti ve yaşı değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermediği görülmüştür. Annenin yaşı ve eğitim durumu değişkenlerinin ise “önleyici” alt boyutta farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. 3-6 yaş aralığında okul öncesi eğitime devam eden çocukların ayrılık kaygıları çocuğun cinsiyet, yaş, annenin yaş, eğitim durumu ve meslek değişkenlerine göre Yazar Adı ve Soyadı Üniversite Enstitü Ana Bilim Dalı Bilim Dalı Tezin Niteliği Sayfa Sayısı Mezuniyet Tarihi Tez Danışmanı Huriyenur DEMİR Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Temel Eğitim Ana Bilim Dalı Okul Öncesi Eğitimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi XV + 130Doç. Dr. Meral TANER DERMAN vii istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde farklılaşmamıştır. Annelerin duygusal istismar potansiyelleri ile çocuklarının ayrılık kaygıları arasında pozitif yönde ve anlamlı ilişki bulunmuştur. Ayrıca annelerinin duygusal istismara neden olan davranışlarının çocuklarının yalnız kalma ve terk edilme kaygılarını pozitif olarak yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.Item 3-6 yaş çocukların annesinin ve anneannesinin çocuk yetiştirme stilleri ile çocuğun mizacı arasındaki ilişkinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-08-16) Esmer, Gamze; Zeteroğlu, Elvan Şahin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Okul Öncesi Eğitimi Bilim DalıBu araştırmada, 3-6 yaş çocukların annesinin ve anneannesinin çocuk yetiştirme stilleri ile çocuğun mizacı arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada hem çocuklara hemde annneannelere ilişkin veriler annelerden toplandığından dolayı, araştırmanın çalışma grubu 30 ilde 3-6 yaş arası çocuğu olan 264 anneden oluşmaktadır. Pandemi nedeniyle okul öncesi eğitim kurumlarında testleri uygulama olanağı olmadığından verilerin toplanmasında kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında “Kişisel Bilgi Formu”, “Çocuk Yetiştirme Anketi”, “Ebeveyn Çocuk Yetiştirme Stili Ölçeği” ve “Çocuklar İçin Kısa Mizaç Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmanın genel amacı ve ana problemi çerçevesinde toplanan verilerin istatistiksel çözümleri için SPSS 22.0 paket programından yararlanılmıştır. Sonuç olarak, anneannelerin ebeveyn kontrolü orta düzeyde, ebeveyn kabulü orta düzeyin üstünde, çocuk yetiştirme stili orta düzeyin üstünde, annelerin çocuklarından itaat beklemelerinin orta düzeyde, cezalandırmalarının düşük düzeyde, sıcaklıklarının çok yüksek düzeyde, açıklayıcı akıl yürütmelerinin çok yüksek düzeyde, çocuk yetiştirmelerinin ortanın üstünde düzeyde olduğu bulunmuştur. Anneler çocuklarını sıcakkanlı, sebatkar ve tepkisel davranışları düşük, uyku, açlık, tuvalet gibi fonksiyonlarının düzenli olduğunu belirtmişlerdir. “Ebeveyn Çocuk Yetiştirme Stili” toplam puanları arttıkça annelerin kendilerinin “Çocuk Yetiştirme Anketi” toplam puanları artmakta, ancak “Sıcaklık Alt boyutu” ve “Açıklayıcı Akıl Yürütme Alt boyutu” puanlarının ise azalmakta olduğu bulunmuştur. Çocuk Yetiştirme Anketi değişkenlerinin Ebeveyn Çocuk Yetiştirme Stili üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu saptanmıştır. Annelerin eğitim durumuna göre çocuk yetiştirme stillerinin farklılaştığı saptanmıştır. Çocukların yaşı arttıkça Sıcakkanlılık-utangaçlık ve Tepkiselliklerinin azaldığı, Sebatkarlıklarının ise arttığı bulunmuştur. İşçi, öğretmen olan babaların asker olan babalara göre daha fazla itaat bekledikleri saptanmıştır. Aylık geliri düşük olan ailelerin, aylık geliri orta ve üst olanlara göre çocuklarından daha fazla itaat bekledikleri, cezalandırmaya başvurdukları ve daha fazla ebeveyn kontrolü uyguladıkları bulunmuştur.Item 3. sınıf öğrencilerinin yaşadığı okuma güçlüklerinin sebeplerinin yapay zekâ yöntemi ile modellenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-17) Çelik, Cemal; Kartal, Hülya; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Sınıf Eğitimi Bilim DalıOkuma, temel bilgilerin edinildiği, yaşam boyu öğrenme becerilerinin temelini oluşturan, nitelikli eğitimin önemli göstergelerinden birisi olarak vurgulanmaktadır. Neredeyse tüm öğrenmeler için gerekli temel bir beceri olarak görülen okumada yaşanacak olumsuzlukların bireyleri yaşam boyu etkileyeceği ve nitelikli eğitim almalarının önünde bir engel olarak bulunduğu görülmektedir. Çocukların yaşadıkları okuma sorunları onların öğrenme güçlüğü ile tanılanmalarının en yaygın nedeni olarak belirtilmektedir. Ancak herhangi bir öğrenme güçlüğü olduğu belirlenmediği halde okumada sorunlar yaşayan öğrencilerin olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda araştırma ile öğrenme güçlüğü ile tanılanmamış, herhangi bir zihinsel ya da fiziksel sorunu olmadığı halde yine de okumada sorunlar yaşayan öğrencilerin yaşadıkları okuma sorunlarının nedenlerinin öğretmen görüşlerine dayalı olarak derinlemesine irdelenmesi hedeflenmiştir. Mevcut araştırma, "Öğrencilerin okurken yaşadıkları sorunlar" ile öğrencilerin okurken yaşadıkları bu sorunların temelindeki "Ailesel faktörler", "Bireysel faktörler", "Sosyal ve çevresel faktörler" ve "Eğitim-öğretim uygulamalarından kaynaklanan hatalar" olmak üzere beş ana başlıktan oluşmaktadır. Keşfedici sıralı desene göre yürütülen araştırma iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın nitel aşamasında, araştırmaya katılan 47 sınıf öğretmeninin görüşlerine dayanarak öğrencilerin okurken yaşadıkları sorunlar ve bu sorunların temelindeki faktörler beş ana başlık altında keşfedilmiştir. Birinci aşamanın sonunda elde edilen verilerden bir kontrol listesi oluşturulmuştur. Araştırmanın nicel aşaması olarak da adlandırılan ikinci aşamasında, birinci aşamada elde edilen verilerden oluşturulan kontrol listesi ilkokul üçüncü sınıfta görev yapan 174 sınıf öğretmenine uygulanmıştır. Bu doğrultuda elde edilen veriler sayısal değerlere dönüştürülmüştür. Sayısal değerler bir yapay zekâ programı olan MATLAB'a işlenerek yapay sinir ağları ile öğrencilerin yaşadıkları okuma sorunları ve bu sorunların nedenlerine yönelik 10 farklı model geliştirilmiştir. Bu bağlamda araştırmanın nitel aşamasında "Öğrencilerin okurken yaşadıkları sorunlar" için 23, "Öğrencilerin okurken yaşadıkları sorunların temelindeki ailesel faktörler" için 26, "Öğrencilerin okurken yaşadıkları sorunların temelindeki bireysel faktörler" için 24, "Öğrencilerin okurken yaşadıkları sorunların temelindeki sosyal ve çevresel faktörler" için 19 ve "Öğrencilerin okurken yaşadıkları sorunların temelindeki eğitim-öğretim uygulamalarından kaynaklanan hatalar" için 35 olmak üzere tüm kategorilere ait toplamda 127 madde oluşturulmuştur. Elde edilen verilerden oluşturulan kontrol listesi ile araştırmanın nicel aşaması gerçekleştirilmiştir. Nicel aşamada öğretmenlerin kontrol listesinde belirttikleri yanıtlar sayısal değerlere dönüştürülerek MATLAB programına yüklenmiştir. Bu doğrultuda yapay sinir ağları ile her kategori için öngörü ve sınıflandırma olmak üzere iki farklı model geliştirilmiş olup, tüm kategorilere ait toplam 10 farklı model geliştirilmiştir. Geliştirilen öngörü ve sınıflandırma modellemelerinin tamamı %100 doğruluk ve sıfıra yakın hata oranlarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda araştırma ile öğrencilerin yaşamaları muhtemel okuma sorunları ile bu sorunların nedenlerine yönelik faktörlerin belirlenerek önleyici çalışmalar ile bu sorunların daha ortaya çıkmadan önce çözüm yollarının geliştirilmesine katkı sağlanması hedeflenmektedir.Item 36-72 ay arası çocuğu olan anne ve babaların toplumsal cinsiyete bakış açısının incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-23) Doğan, Büşra; Kahraman, Pınar Bağçeli; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Okul Öncesi Eğitim Bilim Dalı; 0000-0002-6684-1115Bu araştırmanın amacı 36-72 ay arası çocuk sahibi anne ve babaların toplumsal cinsiyete bakış açısını incelenmektir. Bu amaç doğrultusunda toplumsal cinsiyete bakış açıları annelik ve babalık algıları, ev işlerindeki görev dağılımı ve cinsiyete dair şemaları alt başlıkları altında incelenmiştir. Nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik yöntemle yürütülen çalışmada kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya 12 anne ve 12 baba olmak üzere 24 katılımcı katılmıştır. Her çift ile odak grup görüşmesi yapılmıştır. Çalışmaya katılan katılımcıların annelik ve babalık algılarının toplumsal cinsiyet rolleri doğrultusunda şekillendiği, ev işlerindeki görev dağılımında çocuk bakımı görevinin çoğunlukla annede olduğu, diğer ev içi işlerde babaların sorumluluk aldığı tespit edilmiştir. Cinsiyete dair şemalar alt başlığında ise renk seçimi ve oyuncak seçiminde cinsiyetin belirleyici bir unsur olduğu ancak meslek seçiminde bu durumun geçerli olmadığı görülmüştür. Çocuğun cinsiyetinin ona karşı sorumluluğunda ve ebeveynle geçirilen zamanda önemli bir etkisi olduğu tespit edilmiştir.Item 4+1 planlı yazma ve değerlendirme modeli ile ilkokul öğrencilerinin yazılı anlatım becerisinin geliştirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-16) Yavuz, Büşra; Balantekin, Yakup; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Sınıf Eğitimi Bilim Dalı; 0009-0002-8109-0329Bu araştırmada, 4+1 planlı yazma ve değerlendirme modeli kullanılarak yazılı anlatım becerisinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, nitel araştırma yöntemi olan eylem araştırması deseni ile yürütülmüştür. Araştırma test uygulamaları hariç 12 hafta boyunca her hafta bir okuma metni kullanılarak uygulama gerçekleştirilmiştir. Araştırma grubu Erzurum ilinin Hınıs ilçesinde bir devlet ilkokulun 4.sınıfta öğrenim görmekte olan üç öğrenciden oluşmaktadır. Öğrencilerin okuduklarını anlama düzeyi Yanlış Analiz Envanteri; anladıklarını yazılı anlatıma aktarma düzeyi Yazılı Anlatım Değerlendirme için Derecelendirilmiş Puanlama Anahtarı; yazı okunaklılığı Çok Boyutlu Okunaklılık Ölçeği ile belirlenmiştir. Öğrencilerin öntest ve son test verileri incelendiğinde araştırmaya katılan öğrencilerin tümünün yazılı anlatıma aktarım düzeyinde olumlu yönde ilerleme olduğu belirlenmiştir. Yazı okunaklılığı düzeyi testleri ile yazılı anlatıma aktarma düzeyi testleri arasında paralel bir artış görülmüştür. Bu sonuca bağlı olarak öğrencilerin yazılı anlatıma aktarımı, 4+1 planlı yazma ve değerlendirme modeli kullanılarak ve bu modele yönelik süreç temelli etkinlikler yaparak bu becerinin ve bu beceri doğrultusunda yazı okunaklılık becerisinin de geliştirilmesi önerilmiştir.Item 4-5 yaş çocuğu olan anne ve babaların kabul red düzeyleri, çocukların duygu düzenleme becerileri ve duygusal davranışsal problemleri arasındaki ilişkinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-12) Karaduman, Serenay; Zeteroğlu, Elvan Şahin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Okul Öncesi Eğitimi Bilim DalıBu araştırmanın temel amacı 4-5 yaş çocuğu olan anne ve babaların kabul-red düzeyleri, çocukların duygu düzenleme becerileri ve duygusal ve davranışsal problemleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bunun yanında anne ve babaların kabul-red düzeyleri, çocukların duygu düzenleme becerileri ve duygusal ve davranışsal problemlerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırmanın çalışma grubunu 2020- 2021 eğitim-öğretim yılında İstanbul ili Küçükçekmece ilçesinde resmi bağımsız anaokullarına devam eden 4-5 yaş 219 çocuk ve onların anne/babaları oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında “Ebeveyn Kabul Red Ölçeği (Anne formu/Baba formu)”, “Duygu Düzenleme Ölçeği”, “Güçler Güçlükler Anketi (Öğretmen formu)” ve araştırmacı tarafından hazırlanan demografik bilgi formu kullanılmıştır. Araştırma tarama modellerinden olan ilişkisel tarama modeline uygun olarak planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırmada verilerin istatistiki çözümlenmesi için SPSS 26.0 paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizi için betimsel analizler, Bağımsız Gruplar T Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), Tukey testi, Kruskal Wallis H Testi, Mann Witney-U Testi, Pearson Momentler Çarpım korelasyonu kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre anne ve babaların red düzeyi ile çocukların duygu düzenleme becerileri arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişkiye rastlanmıştır. Annelerin red düzeyleri ile çocukların duygusal ve davranışsal problemleri arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmazken babaların düşmanlık/saldırganlık ve ayrıştırılmamış red düzeyleri ile çocukların duygusal ve davranışsal problemlerinin bazı alt boyutları arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Ayrıca çalışma grubundaki çocukların duygu düzenleme becerileri ve duygusal ve davranışsal problemleri arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Anne ve babaların kabul-red düzeyleri çocukların doğum sırası ve kardeş sayılarına göre, çocukların duygu düzenleme becerileri sosyoekonomik düzey ve anne öğrenim düzeyine göre ve çocukların duygusal ve davranışsal problemleri ise cinsiyet ve kardeş sayısı değişkenleri açısından farklılaşmaktadır. Son olarak annelerin kabul-red düzeyi ile babaların kabul-red düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkiye rastlanmıştır.Item 48 – 72 aylık çocukların prososyal davranışları ile annelerinin prososyal davranışları ve ebeveyn tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-26) Çubukcu, Ayşe; Kahraman, Pınar Bağçeli; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Okul Öncesi Eğitimi Bilim DalıBu araştırma 48-72 aylık çocukların prososyal davranışları ile annelerinin prososyal davranışları ve tutumları arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla örneklemin demografik bilgilerinin yer aldığı "Kişisel Bilgi Formu", Bağcı(2015) tarafından geliştirilen "Çocuk Prososyallik Ölçeği- Anne ve Öğretmen Formu", "Yetişkin Prososyallik Ölçeği" ile Karabulut-Demir ve Şendil (2008) tarafından geliştirilen "Ebeveyn Tutum Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Bursa ili merkez ilçelerindeki bağımsız anaokulları ve resmi anasınıflarında öğrenim görmekte olan 198 okul öncesi dönem çocuğu ile bu çocukların anneleri ve öğretmenleri oluşturmuştur. Araştırma ilişkisel tarama modeliyle yapılmıştır. Örneklem seçilirken "seçkisiz olmayan örnekleme" yöntemlerinden "uygun örnekleme" yaklaşımı esas alınmıştır. Okulöncesi dönem çocuklarının prososyal davranışlarının yaş, cinsiyet, okul öncesi eğitim süresi, kardeş sayısı, doğum sırası, anne baba eğitim durumu, anne baba yaşı ve sosyo-ekonomk düzeye göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğine "Indepented Sample t-Test " ve "One Way Anova" parametrik testleri kullanılarak bakılmıştır. Ayrıca okul öncesi dönem çocuklarının prososyal davranışları ile annelerinin prososyal davranışları arasındaki ilişki "Pearson Çarpım Momentler Korelasyon Katsayısı" belirlenmiştir. Ebeveyn tutumlarının ve yetişkin prososyalliğinin çocuk prososyalliği üzerindeki etkilerini saptamak amacıyla "Çoklu Hiyerarşik Regresyon" yapılmıştır. Araştırma bulguları okul öncesi dönem çocuklarının prososyal davranışlarının 60-72 ay grubu çocukların lehine farklılaştığını ortaya koymuştur. Yapılan korelasyon analizi sonucunda çocukların prososyal davranışları ile annelerinin prososyal davranışları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca ebeveyn tutumlarından otoriter tutumun çocuk prososyalliği üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Item 5-6 yaş grubu çocuklarının sahip oldukları öz düzenleme becerileri ile anne-baba tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-09-21) Yılmaz, Yeliz; Kahraman, Pınar Bağçeli; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Okul Öncesi Eğitimi Bilim DalıBu araştırmanın amacı, okul öncesi eğitim alan 5-6 yaş çocukların sahip oldukları öz düzenleme becerilerinin anne baba tutumları ile olan ilişkisinin incelenmesidir. Ayrıca bu amaç doğrultusunda, çocukların sahip oldukları öz düzenleme becerilerinin ve ebeveyn tutumlarının çeşitli kişisel değişkenlerin (yaş, cinsiyet, kardeş sayısı, doğum sırası, okul öncesi eğitim alma süresi, ebeveyn cinsiyeti, ebeveyn yaşı, annenin öğrenim durumu, babanın öğrenim durumu ve sosyo-ekonomik düzey) etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırmada mevcut durumu ortaya koyma amacıyla yapılan ve nicel bir desen olan ilişkisel tarama modeli tercih edilmiştir. Araştırmanın örneklemini, Bursa ili Yıldırım ilçesinde okul vi öncesi eğitime devam eden 5-6 yaş grubundaki 188 çocuk ile bu çocukların öğretmenleri ve anne-babaları oluşturmaktadır. Örneklemin oluşturulmasında seçkisiz olmayan örnekleme yöntemleri içerisinden uygun örnekleme yöntemi benimsenmiştir. Araştırma sonucunda, anne-babaların aşırı koruyucu ebeveyn tutumu ile çocukların kontrol beceri düzeyleri arasında negatif yönlü ve düşük düzeyli ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Anne ve babaların demokratik, otoriter, aşırı koruyucu, izin verici tutumları ve çocukların düzenleme becerileri arasında anlamlı düzeyde ilişkiye ulaşılmıştır. Anne-babaların demokratik, otoriter, izin verici tutumları ve çocuklara ait kontrol becerileri arasında ise anlamlı düzeyde bir ilişkiye ulaşılamamıştır. Araştırma, okul öncesi dönem çocuklarının öz düzenleme ve ebeveyn tutumlarına yönelik bazı uygulama önerilerine dikkat çekmekte ve konuya ilişkin pek çok etkenin derinlemesine anlaşılabilmesi için boylamsal olarak incelenmesini önermekle sona ermektedir.Item 5. Sınıf Müzik Eğitimi Programının (2017) Stufflebeam’in Bağlamgirdi-Süreç-Ürün (CIPP) Modeli’ne göre değerlendirilmesi (Mardin ili örneği)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-18) Altınsoy, Taha; Küçüksüleymanoğlu, Rüyam; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Eğitim Programları ve Öğretim Ana Bilim DalıBu araştırmada, 2017-2018 öğretim yılında uygulanmaya (kademeli olarak) başlayan 5. Sınıf Müzik Programı’nın, müzik öğretmenlerinin görüşleri üzerinden Stufflebeam’in Bağlam, Girdi, Süreç ve Ürün (CIPP) Modeli çerçevesinde değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Bu doğrultuda, eş zamanlı ve sıralı karma yöntem kullanılarak, nitel ve nicel araştırmalar yürütülerek, müzik öğretmenlerinin görüşleri alınmıştır. Araştırmanın çalışma evrenini, Mardin ili merkez ilçelerinde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bünyesinde yer alan ortaokullarda görev yapmakta olan 60 müzik öğretmeninden meydana gelmektedir. Nicel veriler, Stufflebeam’in CIPP modeli temel alınarak araştırmacı tarafından geliştirilen ‘5. sınıf Müzik Programı Değerlendirme Ölçeği’ kullanılarak toplanmıştır. SPSS 23 programı ile frekans (f) ve yüzde (%) dağılımlarının hesaplanmasının ardından, veriler analiz edilerek yorumlanmıştır. Geliştirilmiş olan ölçeğe, ve öğretmenlerin görüşlerine göre program 5 üzerinden 3.16 puan alarak yeterli olarak değerlendirilmiştir. Ölçekten elde edilen öğretmen görüşlerinin; cinsiyet, kıdem, mezun olunan program ve çalışılan okulun sosyo-ekonomik seviyesi gibi değişkenler bakımından farklılık gösterip göstermediği değerlendirilmiştir. Cinsiyet, sosyo-ekonomik durum ve mezun olunan program değişkenleri ‘t testi’ ile sınanmış, kıdem değişkeninin sınanmasında ise ‘Anova testi’ kullanılmıştır. Gerçekleştirilen analizler, öğretmen görüşlerinin, bu değişkenler açısından anlamlı bir farklılık göstermediğini ortaya koymuştur. Nitel verilerin çalışma grubunu, 10 müzik öğretmeni oluşturmakta olup, nitel verilerin toplanması için yapılan görüşmelere ek olarak, bir okulun 5. Sınıf şubesinde toplam 4 saatlik bir gözlem yapılmıştır. İçerik analizi yöntemi kullanılarak yorumlanan gözlem ve görüşme formlarına ek olarak, döküman analizi kapsamında; 5. sınıf müzik program dökümü, 5. sınıf ders kitabı ve ayrıca iii öğrencilerin proje ödevleri incelenmiştir. Nicel ve nitel bulgular başlangıçta ayrı ayrı ele alındıktan sonra, bağlam, girdi, süreç ve ürün bakımından bir bütün olarak değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır. Ölçekten, görüşmelerden ve gözlemlerden elde edilen bulgular, programın bağlam boyutunda öğrencilerin ve öğretmenlerin ihtiyaçlarını kısmen karşıladığını göstermiştir. Girdi boyutunun değerlendirilmesine ilişkin bulgular ele alındığında; öğretmenlerin çoğunun ders kitabı ve özellikle materyallere ilişkin olumsuz görüşlere sahip olduğu ve benzer çok sayıda sebep yüzünden programın, amaçlarını karşılamaktan uzak olduğu anlaşılmıştır. Süreç boyutunun değerlendirilmesiyle ilgili sonuçlar; sürecin, başarıya ulaşmada beklenilen düzeyde olmadığını ve en başta süre kısıtlılık olmak üzere; öğrenci seviyesi farklılıkları, materyal yetersizliği, program yoğunluğu, sınıf ortamı, gibi birçok sorun barındırdığını ortaya koymaktadır. Ürün boyutuna ilişkin analizlerin sonucunda ise, öğretmenlerin çoğunluğunun, 5. sınıf müzik programının sonuç değerlendirmeye dayalı olduğunu düşündüğü görülmüştür. Fakat, öğrencilerin ders sürecindeki gelişimleri ve bireysel çabaları, proje ve performans ödevleri ile bir arada değerlendirildiğinde, sonuç değerlendirmenin yanında, süreç değerlendirmenin de aktif biçimde gerçekleştirildiği sonucuna ulaşılmıştır.