Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/5060
Browse
Browsing by Department "Fen Edebiyat Fakültesi"
Now showing 1 - 20 of 91
- Results Per Page
- Sort Options
Item 1950-1960 arası Amerikalı uzman raporları bağlamında Türk eğitim sistemine çizilen yol haritası(Uludağ Üniversitesi, 2017-11-12) Marım, Yüksel; Sam, Rıza; Fen Edebiyat Fakültesi; Sosyoloji Bölümü; 0000-0001-7904-78451950-1960 döneminde Türkiye’ye gelen yabancı uzmanların raporları doğrultusunda şekillenen eğitim politikaları ve bu raporların intibak süreci ülkemiz eğitimi açısından sıkıntılı bir sürecin başlangıcı olmuştur. Geleneksel temellere dayanan Türk eğitim sistemi bu düzenlemeleri hemen sindirememiştir. Kaldı ki bu düzenlemeler Amerikan ve Batı tarzı toplumların ihtiyaçları düşünülerek hazırlanmıştı ve Türk toplumu için yabancı kavramlardı. Eğitim anlayışı, “eti senin kemiği benim” prensibine dayanan geleneksel esaslı Türk eğitimi, etkileri günümüze kadar uzanan öğrenci merkezli, mikro eğitimi esas alan, yaptırım esasları öğretmen elinden alınmış yeni eğitim sistemine yabancı kalmıştır. 1950–1960 yılları arasında Türkiye’ye davet edilen Amerikalı uzmanların, verdikleri raporlarda üzerinde önemle vurguladıkları ortak hususları, dönemin Türk eğitim sistemine yönelik düşüncelerini, tespit ettikleri sorunları, bu sorunlara yönelik önerilerini, önerilerinin Türk eğitim sistemine etkisi ve uygulanabilirliğini belirleyebilmek için Watson Dickerman, John J.Rufi, Kate Vixon Wofford, Lester Beals, Ellswort Tompkins, Roben J.Maaske, M.Costat ve Elizabeth S.Gorvine gibi sekiz uzman raporu bu makalede tartışma konusu yapılmıştır.Item A posteriori zorunlu doğruluklar var mıdır?(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-25) Çebi, Cengiz; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe Bölümü; 0000-0001-5720-6315Bilgi felsefesinde önermelerin zorunlu doğrulukları Kant'tan itibaren onların a priori bir zemine dayanmalarına bağlanmıştır. Diğer bir deyişle bu görüşe göre bir önerme zorunlu olarak doğruysa bu onun -özünde- a priori bir önerme olmasıyla ilgilidir. A posteriori bir önerme ise zorunlu değil, ancak olumsal bir doğruluğa sahip olabilir. Kısaca söyleyecek olursak a priori önermelerin doğruluğu zorunlu, a posteriori önermelerin doğruluğu ise olumsaldır. Dil felsefesinde oldukça etkili bir dil kuramı öne sürmüş olan Kripke ise Analitik Felsefe geleneğinde uzun bir süre neredeyse tartışmasız benimsenmiş olan bu a priorilik-zorunluluk ilişkisine önemli bir eleştiri getirmiş, bu ilişkinin bağlayıcı olmayan yanlış bir ilişki olduğunu öne sürmüştür. Öyle ki ona göre önermeler a priori oldukları halde olumsal, a posteriori oldukları halde de zorunlu olabilirler. Bu yazıda bu savın ilk bölümü bir kenara bırakılacak, a posteriori önermelerin ise neden zorunlu olamayacakları gösterilmeye çalışılacaktır.Item The absurd aspect of the death of god(Uludağ Üniversitesi, 2016) Kuçlu, Erhan; Fen Edebiyat Fakültesi; Sosyoloji BölümüAfter the death of God we came up against the loss of supreme value and thus loss of meaning, some philosophers and some writers (especially absurdist ones) call the new world as chaotic and absurd. In this paper, we will investigate the relationship between the death of God and absurdity. Our main question: Does the death of God have the absurdist vein? For this inquiry, first of all, we will try to introduce what is the meaning of the-death-of-God in absurd literature and then we will make a short conceptual analysis of absurd to show relationship between them.Item Adorno’nun Hegel ve Marx’ın diyalektik görüşünü eleştirisi üzerine bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2010) Becermen, Metin; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüBu çalışmada Adorno’nun Hegel’in ve Marx’ın diyalektik görüşlerini eleştirisi üzerinde durulacaktır. Adorno’ya göre Hegel, diyalektik süreci bir olumlama ile bitirir. Yani Hegel, olumsuzlamayı son noktada bir olumlamaya varmak için kullanır. Keza, Marx da, aynı şekilde olumsuzlamanın olumsuzlanması düşüncesi bağlamında Hegel ile aynı görüşleri paylaşır. O da, toplumsal süreci bir son noktaya taşır ve komünist toplumda sona erdirir. Marx, Hegel’den farklı olarak, devleti toplum içerisinde eritmeye çalışsa bile, sonuçta diyalektiği bir olumlamaya feda eder. Ama, Adorno’ya göre, diyalektik sonu olmayan bir süreçtir. Diyalektik kendini bir sonla bağlamaz; bu, daha çok, “ucu açık” bir sürece tekabül eder. Bu süreçte, diyalektik, bir sonla bağlanmadan, sürekli olarak var olur.Item “Aklın yolu da bir değildir…” (Alev Alatlı) üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2010) Çiçekdağı, Caner; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüAristoteles mantığıyla ilgili olarak yanlış bir anlama sonucu, ‘siyah-beyaz’ seçenekleri dışında ara seçenek bırakmayan bir mantıktır” ifadesi oldukça yaygındır. Alev Alatlı, “Aklın Yolu da Bir Değildir…” adlı eserinde bu yanlış noktadan hareketle Aristoteles kökenli ‘Batı’ mantığının alternatifi olarak bir ‘Doğu’ mantığı da olabileceğini ve hatta olduğunu temellendirmeye çalışmaktadır. Bunu denerken Aristoteles mantığıyla ve genel olarak mantıkla ilgili bir çok içeriksel ve biçimsel hata yapmaktadır. Felsefe eğitimi almış olan yazarın bu kadar çok yanlış yapması şaşırtıcıdır. Bu değerlendirmede, yapılmış olan hatalar açığa çıkarılarak mantığın neliği, temelleri ve sembolik mantıklarla ilişkisi sergilenecektirItem Aristoteles’te eğitim kavramının politik işlevi(Uludağ Üniversitesi, 2010) Yılmaz, Muhsin; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüBu çalışma, Aristoteles’in eğitim görüşünün içerdiği politik işlevi ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bunun için önce, Aristoteles’in erdemli yaşam kavramı temelinde geliştirdiği etik görüşü özetlenmeye çalışılacak. Daha sonra, erdemli yaşamın gerçekliğe dönüşebilmesi için politikanın rolü belirlenmeye çalışılacaktır. Son olarak da, politikanın kendi işlevini yerine getirebilmesi için eğitim kavramının ya da sürecinin kaçınılmaz rolü ya da işlevi ortaya konulmaya çalışılacaktır.Item Art and education(Uludağ Üniversitesi, 2016) Eren, Işık; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüWhile language opportunities of people are developed through art education, information on values can also be presented via this language. If humans and their values, people and their opportunities, styles of relationship, actions and styles of evaluation are presented with aesthetic style of art works, aesthetic thinking and understanding opportunities as well as images can also be changed in people. If each individual, who has participated in educational process, is acquired ideals in the context of their own resources by respecting their own structural unity and can also be provided with an excitement to learn, generate knowledge and be creative, it would not be an illusion to raise ethical people, who are open to themselves, society and to the world.Item Arthur Schopenhauer'a göre dünyayı sanatla anlamak(Uludağ Üniversitesi, 2018-02-07) Eren, Işık; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe Bölümü; 0000-0003-0439-4935Schopenhuer'a göre "dünya", isteme, ideler ve tek tek şeylerin tümüdür. İnsan bilme ve isteme imkânlarını nasıl kullandığına bağlı olarak bu üç görünüşünde dünyanın farklı yanlarını obje edinebilir. Dünyanın çeşitli tarzlarda bilmeye konu olan yanlarının bilgileri de birbirlerinden farklılık gösterir. Bu farklı bilme yolları ise insana farklı imkânlar sağlar. Dünyanın isteme, ide ve tekler olarak bir bütün olduğunun bilgisi sadece sanat yoluyla insanlara gösterilebilir. Sanat, şeylere yeter-neden ilkesinden bağımsız bakma yoludur. Bu özelliği ile de o, deneyin ve bilimin metodunun tersi olan bir yol izler. Sanatın gerçekliğe ve dünyaya yaklaşımındaki bu metodun farklılığı, nesnesinin varlıksal farkından kaynaklanır. Onun nesnesi hiçbir bilgi dalının nesnesi olmayan “temel isteme”nin doğrudan objeleşmesi olan “ide”dir. Müzik dışındaki alanlarda her sanat eseri, kendi tarzında, “ide”yi gösterir, müzik ise alıcısıyla “temel isteme”yi melodide buluşturur. Temel istemenin bir objeleşmesi olan insan, kendi varlık temelini oluşturan “ide” ve “isteme”yle sadece sanat yoluyla karşılaşabilir. İnsanların yaşamdan anladıklarını, bir takım değerlendirmelerini, değer olarak gördüklerinin geçiciliği ve değişkenliğini, inançları ve bilgilerini sınama imkânı veren sanatın bilgisidir. Hayatı ortaya koyarak, onun yapısına cevap getiren her eser kendi tarzını kullanır. Hangi tarz kullanılırsa kullanılsın sanatlar görmenin dilini kullanırlar.Item Aslında kimdir kadın?(Uludağ Üniversitesi, 2009) Çıvgın, Ayşe Gül; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüAslında Kimdir Kadın? başlığı oldukça manidar ve ironik. Manidar ve ironik olmasının temel nedeni “ aslında” kelimesinde gizli. Bu kelime, şimdiye kadar kadına dair bildiğimiz şeylerin “asıl”, “asli” ya da “gerçek/hakiki” olmadığını, kadının, kendisine dair bildiğimizi sandığımız şeylerden farklı olduğunu düşündürtmekte. Peki, “kadın” denilen bu şeyin bir “aslı astarı” var mıdır? Kadının aslen bir “yüz”ü var mıdır? Kadının aslından, “aslında-ne-olduğu”ndan söz edilebilir mi? Bu sorulara her düşüncenin temeli olan, doğru bilgiyle ve doğru değerlendirmeyle konuya yaklaşmamızı sağlayan felsefeden yola çıkarak cevap vermek olanaklı görünmektedir. Felsefenin temel disiplinlerinden biri olan felsefi antropoloji ise, kadının aslında kim olduğu sorusuna, dolaylı bir biçimde de olsa doğru değerlendirmeyle yanıt verebilme imkânını bize sağlaması bakımından önemlidir.Item Berkeley'in, "Hylas ile Philonous Arasında Üç Konuşma" metni üzerine bir değerlendirme(Uludağ Üniversitesi, 2007) Çiçekdağı, Caner; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüBerkeley'in "Hylas ile Philonous Arasında Üç Konuşma" adlı metni onun düşüncelerinin bir özeti gibidir. Yaptığımız bu değerlendirme yoluyla Modem Felsefe'nin temel problemlerinin yeniden hatırlatılması amaçlanmaktadır. Bir yanı Ortaçağ 'a bir yanı bilimsel devrimlerden kaynaklanan yeni bir dünyaya bakan bu dönem, aynı zamanda epistemolojik problemler açısından da empirizm ve rasyonalizmin karşı karşıya geldiği bir arenadır. Bu çalışma aracılığıyla, "'Berkeley gerçekten bir empirist sayılabilir mi?, Maddi gerçekliği tümüyle reddetmiş miydi?. O bir şüpheci midir?" sorulan cevaplanacaktır. Bu eser değerlendirildiğinde onun, Modem anlamda bir empirist olduğu, şüpheci olmadığı ve yine bir açıdan realist olduğu anlaşılacaktır.Item Bilim, teknoloji ve sanat üzerine: Martin Heidegger düşüncesinde bir yolculuk(Uludağ Üniversitesi, 2005) Gündüz, Olgun; Fen Edebiyat Fakültesi; Sosyoloji BölümüMartin Heidegger son dönemin en önemli düşünürlerinden biridir. Varlık ve Zaman adlı eseri, merkezinde öznenin yer aldığı batı metafiziğinin eleştirisidir. Heidegger özne yerine varlığı merkeze alarak bir varoluş tasavvuru geliştirmiştir. Bilim, Heidegger'e göre ortaçağda kilise doktrinlerinin yerini almıştır. Teknoloji ise varolma imkanlarını sınırlayan bir konuma yükselmiştir. Varlığın evi olan dil ise hala hakikati işaret etme imkanını taşımaktadır. Ancak şiirsel bir dille insan varlığı -Dasein -kendi yazgısını bulabilir ve düşmüşlükten kurtulabilir.Item Bursa Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencilerinin bölüme yönelik görüşleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-03-26) Çüçen, Abdulkadir; Şengül, Ahmet Asım; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Fen Eğitimi Ana Bilim Dalı; 0000-0001-8092-1472; 0000-0001-7555-441XBu çalışmanın amacı, öğrencilerin Bursa Uludağ üniversitesi, Felsefe bölümünü tercih etme nedenlerini ortaya çıkartmaktır. Çalışmanın örneklemini, Bursa Uludağ Üniversitesinde öğrenim gören, 86 öğrenci oluşturmuştur. Öğrencilere daha önce geliştirilen anket uygulanmıştır. Bu anket sonuçları SPSS ile analiz edilmiştir. Bağımsız örneklemeler T testi kullanılarak kişilik özellikleri ve felsefe eğitimi alt faktörlerinin cinsiyet değişkeni ile aralarında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Fakat meslek bilgisi alt faktörü ile cinsiyet değişkeni arasından anlamlı bir fark olduğu sonucuna ulaşılmıştır (t=2,38; p<,05). Anlamlı çıkan bu farklılığın ise kadınlar lehine olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Katılımcıların, ÖSYM sınavı sonucunda yaptıkları tercih sayısı anketten edilen faktörler arasındaki ilişkinin araştırılmasında tek yönlü ANOVA kullanılmış ve TUKEY testi sonucuna göre meslek bilgisi, kişilik özellikleri (f(3,82)=3,8, p>,05) ve felsefe eğitimi f(3,82)=4,33 p>,05) alt faktörlerine ilişkin tercih sırası arasından anlamlı bir farklılık olmadığı ortaya çıkmıştır. Bursa Uludağ Üniversitesi’ni tercih etme nedenine ilişkin bulguların analizinde, One Way ANOVA, TUKEY testi kullanılmıştır. Bu test sonucuna göre, kişilik özellikleri (f(4,81)=2,22, p>,05) , felsefe eğitimi f(4,81)=,15 p>,05) ve meslek bilgisi f(4,81)=2,38, p>,05) Faktörleri ile Bursa Uludağ Üniversitesini tercih etme nedeni arasından anlamlı bir farklılık olmadığı ortaya çıkmıştır.Item Carnap’ın metafizik eleştirisi(Uludağ Üniversitesi, 2011) Öztürk, Ümit; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüBu yazıda amacımız, Rudolf Carnap’ın metafizik hakkındaki görüşlerini takdim etmek ve incelemektir. İlk olarak, onun ünlü “Dilin Mantıksal Analizi Yoluyla Metafiziğin Üstesinden Gelinmesi” (“The Elimination of Metaphysics through Logical Analysis of Language”) makalesini ayrıntılı olarak irdeliyoruz. İkinci olarak ise, bu metinle aynı dönemin ürünü olan diğer metinlerini merkeze alma yoluyla, Carnap’ın “mantıksal sentaks” anlayışı çerçevesinde onun metafiziğe yönelik eleştirilerini bütüncül bir perspektife oturtmaya çalışıyoruz. Bu şekilde göstermeye çalışıyoruz ki, Carnap’a göre, metafiziğin şairane yapısı, dilin yanlış kullanımından başka bir şey değildir.Item Cognitive epistemology in redefining knowledge(Uludağ Üniversitesi, 2008) Kutlusoy, Zekiye; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüA careful analysis of knowing/knowledge of mind exhibits that there are two main distinct epistemic axes, namely knowing and knowledge axes, which should be considered together. They make up four different epistemic cases, and this framework contains the whole subject-domain of cognitive epistemology, which is a part of cognitive philosophy. On the other hand, epistemic gaps, appearing in this area, pave the way for some significant problems.Item The connection of philosophy with tradition: tradition as the resource of philosophy(Uludağ Üniversitesi, 2015) Yılmaz, Muhsin; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüThis study aims to define the connection between the concept of tradition and the mood of philosophical thinking which is recognized as a distinctive critical form of thinking. How could one correlate the concept of tradition which could be defined as a cumulative continuum on the one hand and the concept of philosophy which is considered as a concept grounded on the critique or even the rejection of cumulative continuum, i.e., the tradition? In other words how could one ground philosophy itself as a mood of critical thought on a particular tradition which conveys a particular content? How could one speak in this sense of a tradition of philosophy or the traditionality of philosophy? If it is possible to speak significantly of the traditionality of philosophy then what sort of tradition on which philosophy itself is attributed?Item La Critique du Marxisme chez Sartre(Uludağ Üniversitesi, 2009) Ürek, Ogün; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüCet article chercher évaluer sur la critique du marxisme de Sartre qui fait des différences méthodiques entre la philosophie de Marx et le marxisme. Selon cette critique de Sartre, la faute du marxisme après Marx, au lieu de découvrir une méthode euristique, conforme à la particularité structurelle du domaine de l’objet, le raisonnement directement et sans critique les pensées crées par la méthode euristique de Marx. Si on traite marxisme dans ce contexte, elle a à tomber dans un cercle vicieux, un crise. L’attitude que les philosophes postmodernes d’aujourd’hui montrent n’est pas autre chose de légitimer un tel cercle vicieux ou une crise.Item The culture of living together, democracy and human rights(Uludağ Üniversitesi, 2015) Çüçen, A. Kadir; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüThe aim of paper is to show the necessity of human rights, which is the mandatory element of democracy, by putting the relation between democracy and human rights. We can consider the human rights and its compulsory imitative of being the base of democracy is mainly possible by analyzing and redefining all those concepts of ‘human’, ‘rights’, ‘human rights’, ‘the philosophical base of human rights’, ‘culture’, intellect of the city’, ‘love’, ‘respect’ and ‘the culture of living together in the city’ from the philosophical points. This is because philosophy, being producing concepts and with its concept formation structure, will dismiss the possible misunderstandings arising in daily speech. Accurate and vigorous communication is the fundamental clause of living together.Item David Hume: Felsefe ve metafiziğin mahiyeti(Uludağ Üniversitesi, 2013) Çıvgın, Ayşe Gül; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüDavid Hume modern felsefenin en etkili filozoflarından biridir. Bilindiği üzere onun nedensellik kavramı hakkındaki eleştirisi, Immanuel Kant’ı dogmatik uykusundan uyandırmıştır. Bu çalışmada, Hume’un iki temel yapıtı, yani, İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme ve İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma’dan hareketle, onun felsefe ve metafiziğin mahiyeti hakkındaki kavrayışı analiz edilecektir.Item Deneyimin içkin süreci: Jean-Luc Nancy ve dünya düşüncesi(Uludağ Üniversitesi, 2016) Demirtaş, Mustafa; Fen Edebiyat Fakültesi; Sosyoloji BölümüBu çalışmada, Nancy’nin felsefesinin “dünyanın anlamı” hakkında nasıl bir düşünüm geliştirdiği üzerinde durulacaktır. Nancy’nin mutlak bir içkinlik olarak gördüğü dünya düşüncesinin “ortak-varoluş”la ve “ile-olmak” fikriyle nasıl bir temas içinde olduğu gösterilecektir. Nancy için varoluşun ortak olgusu bir dünyanın paylaşımıdır. Dünya varoluşa dışsal olmaktan ziyade, kendimizi içinde bulduğumuz, paylaşılmış bir varoluşu deneyimlediğimiz bir yerdir. İkamet etme yeri olarak dünya, yani varoluş, bugün bizim en temel sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluğu yoğun bir teknolojik, ekonomik ve kültürel eşitsizlikle dünyayı yıkıma uğratmakta olan küreselleşme olayına karşı üstlenmemiz gerekmektedir. Nancy, dünyanın giderek kendisini yok edecek bir yola sürüklendiği bir süreçte, hemen, ertelemeksizin ve bir dünya olasılığını açabilmek amacıyla her türlü mücadeleye girişmemiz gerektiğinin önemini vurgular. Bu çalışmada da, Nancy’nin felsefi düşüncesinden hareketle, bu mücadelelerin gerçekleşeceği yer olan ortaklık içinde deneyimlediğimiz bir dünyanın kendini yaratma kapasitesini nasıl açığa çıkarabileceği tartışılacaktır. Bununla birlikte, dünyayı yaratmanın en temel yolunun nasıl bir varoluş biçimiyle, yani nasıl bir mevcudiyetle yaşama geçirilebileceği incelenecektir.Item Descartes'da etik(Uludağ Üniversitesi, 2007) Öztürk, Ümit; Bolat, Ayşegül Çıvgın; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüGenellikle Descartes' ın "etik" problemlerle sistematik bir tarzda ilgilenmediği ve bu açıdan "etik"in bir disiplin olarak Descartes felsefesinde öncelikli bir yere sahip olmadığı düşünülür. Oysa etik problemlerin sağlam bir zeminde çözümlenmesi, bir taraftan Descartes'çı projeyi bütünsel bir yapıya kavuşturmakta, diğer taraftan da, epistemolojik bir perspektiften başlayan "hakikat arayışı"nın ontoloji ile ilgisini, ruh ve beden sorununa yeni çözüm denemeleri getirme düzleminde kurmaktadır.