Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi / Uludağ Journal of Economy and Society
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/17242
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 827
- Results Per Page
- Sort Options
Item Die grundlage und grundsatze des Türkischen kollektiven arbeitsrechts(Bursa Üniversitesi, 1979) Akçaylı, Nurhan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Im Rahmen dieses Themas werden die Grundlage und Grundsatze des Türkisehen kollektiven Arbeitsreehts im Verleieh zum Deutschen Reeht behandelt und versucht Gleiehes, Ahnliehes und Versehiedenes ader Entgegengesetztes in Türkiseher und deutscher Reehtsordnung herauszusstellen Die Grundlage und Grundsatze des Türkisehen kollektiven Rechts sind nur verstandlieh, wenn man die besanderen eharakterischen Eigensehaften des Türkisehen Rechts kennt und berüeksiehtigt. Die beiden kennzeiehnenden Eigenschaften des Türkischen Rechts sind sein pragmatischer Charakter und seine Ableitung aus fremden Rechtsordnungen.Item Mal planlamasında mal bilgisinin başarı etkinliğinin ölçülmesi(Bursa Üniversitesi, 1979) Yılmaz, ZekaiBir malın bilgi (enformasyon) fonksiyonu, o mala, kendisi tarafından piyasaya bilgi yaymak için verilmesi düşünülmüş beceri ve görevi gösterir (1). Maldan yayılan bilgiler, varlık bilgileri, çıkış (mahreç) bilgileri ve kalite bilgileri olmak üzere üç ana kısımda toplanabilir (2). Bir malın yayacağı asgari bilgi o malın varlığı hakkındaki bilgidir. Eğer bir mal piyasada yok ise mal bilgisi de yoktur. Aslında malın varlığına dair bilgi başlıca bilgilerle beraberdir, bazen malı gelecekte satın alacak olan kimseye karşı tek haber verme köprüsünü oluşturur. Bu daha çok fiziksel maddelerin karışımında ve kimyasal maddelerin birleşiminde görülür. Mal bilgisinin ikinci şeklini çıkış (mahreç) bilgileri oluşturmaktadır. Çıkış bilgileri malın üretiminde kullanılan maddelerin cinsi, orijini, malın geçirdiği işleme aşamaları ve üretim yapan firma hakkındaki bilgileri içerir. Bu bilgiler özel bir işaretle malın üzerinde gösterilir. Bu işaret, malın markasını, malın sembolünü, imalatçı firmanın işaretlerini veya malın karakterini ortaya koyan çeşitli özelliklerinin (malın şeklinin düzenlenmesi, renk kombinasyonu v.s. gibi) mal üzerinde belirtilmesini içermektedir (3) . örneğin Coca-Cola şişesinin eklinin düzenlenmesi dünyanın her tarafında aynıdır ve öbür şişelerden kolaylıkla ayırt edilir. Bu şişeyi eline alan bunun Coca-Cola şişesi olduğunu kolaylıkla fark eder.Item Türkiye'de kentleşme ve gecekondu oyları (1965-1975)(Bursa Üniversitesi, 1979) Vaner, SemihUzmanlar kenti, tarımsal olmayan üretimin yapıldığı ve tüm üretimin denetlendiği, dağıtımının koordine edildiği, belirli teknolojinin beraberinde getirdiği büyüklük, yoğunluk, heterojenlik ve bütünleşme düzeylerine varmış yerleşme türü; kentleşmeyi de, bir yerleşme ya da bir ülkenin yerleşmelerinde, tarımsal olmayan üretim oranının artması ve tüm üretiminin denetim ve koordinasyonunun yoğunlaşması sonucu, büyüklük, yoğunluk, heterojenlik, bütünleşme derecelerinin artması olayı biçiminde tanımlıyorlar. İlk gerçek kentler, M.Ö. 3000'lerde, Doğu Mezopotamya'da görülüyor. Tarım için çok elverişli olan bu topraklarda, su toplama ve dağıtımının düzenlenmesi, yazının bulunuşu, hayvanlarla çekilen tekerlekli taşıt aralarının kullanılması ile ilkel ticaretin başladığı Sümer ve Akad uygarlıklarında bazı kentlerin kurulduğuna rastlanmaktadır. Bu devirdeki kentlerin ortak yönleri, hemen hemen tümünün bir su kaynağı civarında kurulması, dinsel ve siyasal yönetimin tek kişi etrafında toplanması, asil ve hizmet sınıflarının oluşu, kentin kendi düzeni içinde birtakım bölgelere ayrılmasıdır.Item Temel ihraç ürünlerimizin talep elastikiyetleri(Bursa Üniversitesi, 1979) Ertaş, Sacit; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.İktisat teorisinde talep elastikiyetlerinin pratik ve teorik yön den önemli olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Son yıllarda ithalat ve ihracat talep elastikiyetlerini ölçmek için büyük bir çaba sarfedilmiş olmasına rağmen çok iyi bilinen genel sonuç uluslararası ticarette talebin elastikiyetsiz oluşudur. a Kritikler bu fenomeni farklı şekillerde açıklamaktadır. Orcutt, tahmini elastikiyet hesaplamalarının sıfıra doğru eğilimli olmasına neden olan çok .sayıda istatistiki tuzağın varlığını vurgulamaktadır. 4 öte yandan Yeager ve diğer bazı iktisatçılar ulusal hükümetlerce alınan çeşitli koruma önlemlerinin (kotalar ve gümrük vergileri gibi) uluslar arası ticaretin fiyat değişmelerine karşı tepkisini azalttığı görüşü nü savunmaktadır. Kuşkusuz bu ikinci görüş daha liberal uluslararası ticaret politikalarının uygulanması halinde fiyat mekanizmasının çalışmayacağı anlamına gelmemektedir.Item Tahvil sahibinin tahvili ihraç edene veya devredene karşı borçları ve tahvili devralana karşı sorumlulukları(Bursa Üniversitesi, 1979) Karaahmetoğlu, Mehmet NuriTahvil sahibinin en önemli borcu aldığı tahvilin bedelini tahvil ihraç edene veya devren iktisap ediyorsa devraldığı kişiye veya yetkili kıldığı kişiye ödeme borcudur. Tahvil bedeli ya alımda peşin olarak ödenir veya taahütname yapılmışsa taahütname esnasında peşin veya taahütnamede gösterilen vadelerde ödenmek üzere taksite bağlanabilir . Biz konuyu' tahvil sahibinin tahvili tahvil ihraç edenden alması halini esas alarak inceleyeceğiz tahvili devren iktisap halinde de tahvil sahibinin borçları genel olarak aynı niteliktedir Bunları ayrı ayrı incelemek konuyu oldukça genişleteceğinden bu sınırlamaya gitmeyi zorunlu gördük. TTK tahvillerin itibarı kıymetleri hakkında pay senetlerinin aksine bir alt sınırlama getirmemiştir. Bu nedenle nazarı olarak bir liralık itibarı değeri olan tahvilde ihraç etmek mümkündür. Kanun tahvillerin itibarı kıymetleri hakkında bir tavan sınırda koymamıştır.Item Informationserfolgsrechnung bei der produktplanung(Bursa Üniversitesi, 1979) Yılmaz, ZekaiDie Infonnationsfunktion eines Produktes ist «die dem Erzeugnis zugedachte Fahigkit und Aufgabe, Informationen über sich selbst in die Marktsphare auszustrahlen >. Die von dem Produkt ausgehenden Informationen körmen unter drei Grundfonnen zusammengefasst werden den Existenz-, den Herkuruts und den Qualiti: itsinformationen . Die Mindestinformation, die ein Produkt ausstrahlt, ist die Nachricht über seine Existenz. Darüber hinaus körmen Herkunftsinformationen bezüglich der verschiedenen Bearbeitungsstufen, Ld.R. jedoch nur bezüglich der letzten, durch entsprechende Markierung am Produkt mitgeteilt werden. Die Markierung karm durch ein Signum (Markenzeichen, Produktsymbole, Hersteller-bezeichnungen) oder durch für da.S Produkt charakteristische Eigenschaften (Produktgestaltung, Farbkombinationen) erfolgen. Schlie,Blich körmen Qualitatsinformationen über die Funktion oder die sonstigen Eigenschaften des Produktes Auskunft geben.Item Şimdi 35 saatlik haftanın tam sırasıdır(Bursa Üniversitesi, 1979) Hughes, John; Kutal, GültenOtuz beş saatlik haftaya geçiş için daha münasip bir an olamaz. Bu sadece İngiltere için değil, aksine bütün diğer önemli sanayi ülkeleri için de geçerlidir. üretim alanındaki bugünkü teknik gelişme, sermaye stoklarının kuvvetle büyümesi ve kuvvetli üretim artışı, fiili iş saatleri azalmadığı takdirde, istihdam artışı için sadece dar bir hareket alanı anlamına gelmektedir. Bu büyük ölçüde ve özellikle sanayi işçileri için söz konusudur. 1965 ve 1975 yıllan arasında İngiltere de üretim sermayesi %40 a yakın bir oranda büyümüştür. Bu dönemde (üretimde çalışan) sanayi işçilerinin gerçek (fiili) çalışma süreleri toplam olarak %25 oranında gerilemiştir. Kısa bir süre önce Federal Almanya hakkında yayımlanan bir makaleden (Department of Employment Gazette vom April 1977) şunları aynen alıyoruz : «Ekonomik durgunluğun yavaş yavaş gerilemesine rağmen, sanayide kuvvetlenen rasyonalizasyon sebebi ile Federal Almanya'da hala yüksek bir işsizlik hesaplanmıştır.Item Türk banka sistemi içinde ticaret bankalarının orta vadeli kredi uygulaması(Bursa Üniversitesi, 1979) Öğrendil, SelçukKrediyi niteleyen esas unsurlardan biri de zaman unsurudur. Zaman unsurunu belirleyen etken ise kredinin ekonomik fonksiyonu, diğer bir söyleyişle krediye konu olan üretim sürecinin tamamlanması için gerekli zamandır. Konusu olan üretim sürecinin uzunluğuna göre kredileri kısa, orta ve uzun vadeli krediler olmak üzere üç gruba ayırmak dünya bankacılık sisteminde kural haline gelmiştir. Orta vadeli kredilerde zaman sınırı kesin belli değildir. Hangi uzunluktaki sürenin orta vade sayılması gerektiğine dair literatürde birlik olmadığı gibi ülkeler arası uygulama da da farklılıklar vardır. Öyle ki; Federal Almanya'da 4 yıl'a, Fransa'da yıl'a kadar vadeli krediler orta vadeli sayılmaktadır. Ayrıca orta vadeli krediler; yıldan daha uzun süreli ve genellikle 5 yıl a kadar olan, bazen de vadeleri 10 yıl'a kadar uzayabilen kredilerItem Pazarlama araştırmalarında kullanılan çok değişkenli analiz teknikleri(Bursa Üniversitesi, 1979) Mucuk, İsmetBu makale, pazarlama araştırmalarında kullanılması giderek yaygınlaşan bir grup modern analiz tekniğini yani «Çok değişkenli analiz tekniklerini» tanıtma ve amacını taşımaktadır. İşletmelerin pazarlama problemlerine ilişkin araştırmalara olan ihtiyacı, tüketiciye yönelik yeni pazarlama anlayışı çerçevesinde, bugün her zamankinden daha fazladır. Bu yüzden bir yandan bilinen bilimsel araştırma metot ve teknikleri ve bunların kullanım olanaklarının geliştirildiği ; bir yandan da bunlara yenilerinin eklenmesine çalışıldığı görülmektedir. Burada, önce, işletme yönetiminde pazarlama araştırmasının yeri belirtilerek, çok değişkenli analiz kavramına değinilecek; sonra bu tür analizin başlıca tekniklerinin tanıtılması yoluna gidilecek ve bunu değerlendirme ve sonuç bölümü izleyecektir. Günümüzde işletme yöneticileri, tüketicilerle direkt olarak temasta bulunmak suretiyle onların arzu ve isteklerini saptama ve zaman içinde bu arzu ve isteklerdeki değişmeleri izleme olanağından yoksundurlar.Item İsviçre'de sendikaların kuruluş ve işleyiş temel ilkeleri(Bursa Üniversitesi, 1979) Demircioğlu, A. Murat; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Başka sanayi ülkelerinde olduğu gibi, başlangıçta İsviçre'de işçilerin hukuksal örgütlenmesi, devlet için tehlikeli, düzene ve ticari özgürlüğe, sözleşme serbestisine ters olarak kabul edildiğinden yasaklanmıştır. Buna karşın illegal karakterli işçi örgütlerine rastlanır. Ancak işçiler yılmamışlar ve uzun mücadelelerden sonra başarıya ulaşmışlardır. Bunun sonucu olarak da önceleri kesinlikle yasak olarak belirlenen işçilerin hukuksal örgütlenmesinin artık yavaş yavaş kabul edildiği, işçiler açısından Koalition özgürlüğünün gerçekleştiği görülür. 1848 yılında kabul edilen Federal Anayasada düzenlenen Koalition özgürlüğü ile İsviçre'de işçiler için sendikal özgürlük artık legal bir duruma gelmiş ve bu durum 1874 Anayasa değişikliğinde de aynen benimsenmiştir. 1947 yılının Federal An yasasındaki Revision ticaret özgürlüğüne parelel olarak 1848 yılında tanınan Koalition özgürlüğünü değiştirmeden aynen korunmuştuItem Laspeyres mi, Paasche mi(Bursa Üniversitesi, 1979) İpek, MerihTartılı fiyat ya da miktar indeksleri hesaplanırken karşılaşılan türlü sorunlar arasında bir tanesi de tartıya (ağırlığa ilişkindir. Sözgelimi fiyat indeksinde, «Tartı temel yılın miktarları (ya da değerleri) mı, içinde bulunulan dönemin miktarları (ya da değerleri) mi olmalı? » konusu tartışılır. Miktar indeksinde de benzer tartışma fiyatlar (ya da değerler) için yapılır. Bir başka deyişle, kağıt üzerindeki bu tartışma, «Laspeyres mi, Paasche indeksi mi?>> sorununa indirgenebilir. Kağıt üzerinde kalanı> diyoruz; çünkü, çoğu ülkeler, uygulamadaki kolaylığı. maliyetinin düşüklüğü nedenleriyle Laspeyres formüllerini kullanırlar. Buna karşın, konuyu ele alan kitap ya da makalelerde, bazı koşulları yerine getirmediği için Laspeyres indeksi eleştirilirken, özellikle fiyat artışlarını abarttığı (sistematik hataya yol açtığı) ileri sürülür. Konuyu açıklığa kavuşturmak, eleştirilerin geçerliğini saptamak üzere, önce bu iki indeksi tanımlayalım. Sonra da, iki indeksi karşılaştırarak, asıl önemli sorunun nereden kaynaklandığım inceleyelim. Bu arada. saptama yada değerlendirmeyi, ilgi alanı daha geniş olan fiyat indeksleri üzerinde durarak yapacağımızı belirtelim. Ayrıca, tartı sorunu özellikle geçinme indekslerinde önem kazandığından, «Laspeyres indeksinin fiyat artışların abarttığı)) savının ne denli geçerli olduğunu, sözü edilen konuya ağırlık vererek inceleyeceğimize işaret edelim.Item İşletmelerde teknoloji kararları(Bursa Üniversitesi, 1979) Barutçugil, İsmet SabitTeknoloji, mal ve hizmet üretiminde kullanılan veya kullanılabilecek üretim bilgisi ve bu bilginin türetilme ve kullanılma becerisidir. Daha öz bir ifade ile teknoloji, üretime ilişkin bilgi birikimidir. Teknoloji bir bakıma da emek, doğa ve sermaye gibi bir üretim faktörüdür. Daha önemlisi, üretim faktörlerinin bir araya gelip üretim sürecine katılımlarını ve daha verimli olmalarını sağlayan bir faktördü. Teknoloji, toplumların refah düzeylerinin yükselmesi ve sosyo-ekonomik gelişmesi açısından büyük önem taşıyan bir konudur. Birçok araştırma, genel anlamda ekonomik . büyümenin önemli ölçüde teknolojik değişmeden kaynaklandığını göstermektedir. Bu nedenle, teknoloji kararları toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendirir.Item F. Almanya'da hastalık sigortası ve sigortalının masraflara katılması(Bursa Üniversitesi, 1979) Akçaylı, NurhanBilindiği gibi, F. Almanya, sosyal sigorta sistemini ilk defa kurup uygulayan ve bu hususta diğer ülkelere önderlik eden bir ülkedir. Bugün F. Almanya'da sosyal sigortanın kapsamı ve boyutları son derece genişlemiş ve kurum dev bir örgüt halini almışken, buna paralel olarak memnuniyet değil, tam tersine ciddi bir takım şikayet ve eleştiriler yükselmeğe başlamıştır. Bu eleştiri ve şikayetlerin büyük bir çoğunluğu özellikle hastalık sigortasına ilişkin bulunmakta ve sigortanın bu dalında köklü bir reform ihtiyacından söz edilmektedir. Tüm reform dileklerinin birleştiği nokta ise, yapısal düzeltmeler yanında sigortaların sigorta masraflarına bizzat katılması hususu, teşkil etmektedir. Hastalık sigortasında eleştirilere sebep olan sorunlar başlıca u noktalarda toplanmaktadır.Item İktisadi denge tarım(Bursa Üniversitesi, 1979) Özgüven, AliDenge, eşitlik, istikrar, ahenk, birbirine bağlılık anlamına gelir ve hemen hemen bütün bilimlerde göze çarpar. İki kuvvet, iki ağırlık, iki miktar arasında eşitlik varsa veya bunlar aynı düzeye geliyorsa denge vardır denilir. Fizikte denge, bir nokta üzerine gelen kuvvetlerin bileşkesi nötr (sıfır) olduğu zaman kurulur. Mekanik bir sistemde ilk durumundan ayrılan her eleman, sistemin kendi kuvvetiyle tekrar eski denge noktasına döner. Biyolojide denge, bir canlının ahenkli bir biçimde büyümesi (gelişmesi) veya fonksiyonlarını düzenli olarak yapabilmesidir. Biyolojik denge, ihtiyaçların maksimum tatmini halidir, şeklinde de tanımlanabilir. İktisadi denge ise daha çok piyasada arz ve talebin birbirine eşit olmasıdır. Yani belli bir fiyatta arz edilen mal miktarı. bu fiyattan talep edilen mal miktarına eşittir. Ancak bu eşitlik sürekli değildir, geçici olarak da sağlanabilir. Böylece, sürekli iken «istikrarlı» geçici iken de «istikrarsız» bir denge karşımıza çıkacaktır. Klasik teoride daha çok statik denge üzerinde durulur. Statik denge genellikle bütün egzojen (dış) etkenlerden uzak, bizzat sistemin ilk durumunu koruyabilmesidir. Bunun içindir ki statik dengede endojen (iç) etkenler veya kuvvetler denge halinde bulunmakta birbirine uymakta ve hiç bir değişikliğe sebebiyet vermemektedir.Item İşten çıkarma tazminatı: F. Almanya'daki hukuki durum ve Avusturya hukuku(Bursa Üniversitesi, 1980) Richardi, Reinhard; Akçaylı, Nurhan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Ferdi hukuk hükümlerine göre düzenlenen ihbar güvencesinin amacı, işçiyi işverenin haksız olarak işten çıkarmasına karşı güvence altına almaktır. İşyeri güvencesinin, 4. Şubat.1920 tarihli İşletme Kurulları Yasasının (Betriebsrategesetz 84 ff) geçerli olduğu Weimar döneminde olduğu gibi kollektif hukuk hükümlerine göre düzenlendiği sistemde, bu amaç sadece kısmen gerçekleştirilebilmekteydi. Çünkü işveren mahkemenin, fes bin sosyal bakımdan haksız olduğuna karar vermesi halinde, bir tazminat ödemek suretiyle işçinin şe devamını önleyebilmekteydi. Nasyonal Sosyalist döneminde de, durum aynen muhafaza edilmiştir. Bugünkü hukuka göre ise, sosyal bakımdan haksız olan fesih hukuken tamamıyla geçersiz bulunmaktadır. Ancak uyuşmazlığın mahkemeye intikal etmesi halinde, genellikle işçi işine dönmemektedir. Çünkü yasaya göre (9 KSchG), mahkemenin feshin sosyal bakımdan haksız olduğuna, dolayısıyla iş sözleşmesinin feshedilmemiş bulunduğuna karar vermesi halinde işçinin eski işvereninin yanında işe devam etmesi imkansız bulunuyor, yani işçiden böyle bir davranışta bulunması beklenmiyor ise, işçi iş sözleşmesinin sona erdirilmesini ve işverenin tazminata mahkum edilmesini isteyebilmektedir. )3öyle bir karan mahkeme, işverenin talebi üzerine de verebilmektedir. Meğerki " işletmeden doğan bir zorunluluk sebebiyle", işçi ile işverenin birlikte çalışmasına imkan bulunmadığı kabul edilebilsin. Böyle bir talep, mahkeme tarafından haklı bulunduğu takdirde, işçi sosyal bakımdan haksız olan bir fesih sonucu işyerini kaybetmesinin karşılıklı olarak, işverenden belli bir tazminat alabilmektedir. Tazminatın miktarı işçinin yaşına ve işletmeye mensubiyet süresine göre tayin edilmektedir (10 Kündigungsschutzgesetz; kısaltılmaşı KSchG).Item ("Feshe karşı güvence" ve "işyeri yönetimi" yasaları ile işyeri güvencesinin sağlanması): Almanyadakl hukuki durum; Avusturya hukuku dikkate alınmak suretiyle hazırlanmıştır .(Bursa Üniversitesi, 1980) Richardi, Reinhard; Akçaylı, Nurhan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.İşçinin modem sanayi toplumu ile sosyal bütünleşmesinde, işçiye sağlanacak işyeri güvencesi, büyük önem taşımaktadır. Bu güvence, F. Almanyada yasal sistemle gerçekleştirilmiş bulunmaktadır. Bunun yanında sözleşme özgürlüğü de devam etmektedir. Dolayısıyla kişi dilediği zaman dilediği kimseyle iş ilişkisi kurabilmektedir: Böylece işçi ve işveren arasında iş ilişkisi, sözleşme özgürlüğü içinde, bir iş sözleşmesinin yapılmasıyla donmaktadır. Ancak, iş sözleşmesinin yapılmasından sonra, işverenin iş sözleşmesini feshedebilme özgürlüğü sınırlı bulunmaktadır. Buna sebep kural olarak işyerinin işçinin tek geçim kaynağını te kil ettiği düşüncesidir. Aslın da F. Alman Anayasasının 12.nci maddesinde çalışma özgürlüğü ile birlikte işyerinin serbestçe seçimi özgürlüğü de garanti altına alınmıştır. Ancak bu garantinin kağıt üzerinde kalmaktan öteye gitmediği de bir gerçektir. öte yandan işçiye, diğer yasalarla saklanan hakların da Demoklesin kılıcı gibi, işverenin denetlenmeyen sözleşmeyi feshedebilme tehdidi altında kullanılacağı düşünülürse , bu hakların da değersiz bir hale geleceği şüphesizdir. Kaldı ki, bütün bu hususların söz konusu olabilmesi için, önce işçinin bir işinin bulunması, yani bir işyerine sahip olması gerekmektedir. ihbar güvencesi açısından , iş ilişkisinin belirli bir süre için kurulmuş olması, yani süresi belli bir iş sözleşmesinin yapılması halinde bir problem ortaya çıkmamaktadır. Bu durumda, iş sözleşmesi belirli sürenin geçmesiyle, yani işverenin fesih bildirisine gerek kalmadan kendiliğinden sona ermektedir ( § 620 Abs. l.F.Alman Medeni Kanunu ; BGB). Ancak burada belirli süreli iş sözleşmesinin gerçek fonksiyonuna aykırı olarak kullanılması ve bu suretle işyeri güvencesinin sağlanamaması, işçiyi feshe karşı koruyan ihbar güvencesi hükümlerinden kaçınabilmesi mümkün bulunmaktadır.Item Verimliliğin ölçülmesi ve işgücü verimliliğini arttırma yöntemleri(Bursa Üniversitesi, 1980) Akşit, BilgütayBu makalenin amacı günümüzde büyük önem kazanan verimlilik kavramını ele alıp, çeşitli yönlerden incelemek ve özellikle işgücü verimlilik üzerinde durmak suretiyle konuyu gözden geçirmektir. Verimlilik kavramı, iktisat biliminin en eski terimlerinden biridir. İlk defa, "Fizyokratlar"ın öncüsü olan Dr. Ouesnay tarafındanı 766 yılında kullanıldığı bilinmektedir. Bu yaşlılığına rağmen "verimlilik" terimi ancak 20. yüzyıl başından itibaren açık bir anlama kavuşabilmiştir. Çağdaş toplumlar verimlilik kavramına büyük değer vermektedir. Bu yüzden çeşitli alanlarda verimliliğin belirlenmesi, ölçülmesi ve analizi konusunda yolun çalışmalar yapılagelmektedir. Bir kişinin, bir makinenin, bir örgütün veya bir ekonomik/sosyal sistemin verimliliğini ölçme ve değerlendirme, güncel uğraşılar arasında önemli bir yer tutmaktadır. Konunun önemi ve geniş ölçüde kullanımı, bir yandan çalışma ve analizleri yoğunlaştırırken, diğer yandan da farklı anlayış, yorum ve değerlendirmeleri içeren tartışmalara yol açmaktadır. Gerçekten, adı geçen kavramın gerek tanımı , gerekse ölçüm teknikleri üzerinde oybirliğinin sağlandığı söylenemez. işletme düzeyinde verimlilik, klasik ve dar anlamıyla, daha çok girdi-çıktı oranı olarak ifade edilir. Bu anlamda verimlilik, işletmede kullanılan üretim faktörlerinin sonuca göre etkenlik derecesini ölçmeye, analiz etmeye yarayan bir çeşit gösterge niteliği taşır.Item Para teorisi ve Keynesgil iktisat(Bursa Üniversitesi, 1980) Johnson, Harry G.; Ertaş, Sacit; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Para Teorisinin kapsamı nedir? Teori ne ile ilgilenmektedir? Bunlar bizi doğrudan Keynesgil devriminin kalbine götüren sorulardır. Keynesgil devrimden önce para teorisinin temel ilgi alanı fiyat düzeyi teorisi ve fiyatlar genel düzeyinin belirlenmesinden oluşuyordu. Fiyat düzeyi ile ilgili ayrıca iktisadi dalgalanmalar sorusu vardı. Artan fiyatların geliri rantiyelerden müteşebbislere yeniden dağıtma, kar bekleyişlerini arttırma ve yatırımlan uyarma etkileri olduğundan bu dalgalanmalar ile fiyat düzeyindeki hareketler birbiri ile bağlantılı idi. Keza, düşen fiyatların geliri müteşebbislerden rantiyelere yeniden dağıtma, kar bekleyişlerini azaltma ve yatırımları caydırma etkileri vardı. Klasik para teorisinin iktisadi dalgalanmalar aracılığı ile tesadüfen teori içine giren istihdam düzeyi ile doğrudan ilgilenmediği gözlenmektedir. Klasik teorisyenler ücretlerdeki ve fiyatlardaki esneklik sonucu ortaya çıkan tam istihdama yönelik bir eğilimi varsaymakta ve işsizliği ücretlerin ve fiyatların rijitliğine atfetmekteydiler. Keynesgil görüşü savunan bazı iktisatçıların iddiasının aksine, klasik iktisatçıların otomatik istihdamı varsaymadıklarını belirtebiliriz. Klasiklerin sisteminde tam , istihdam ücret-fiyat esnekliğinden türetilmektedir. öte yandan, klasikler ücret-fiyat esnekliğinin istihdam üzerindeki etkilerini-Keynesgillerin gösterdiği gibi yeterince araştırmamışlar ve tek bir mal veya faktör analizini ekonominin bütününe yanlış bir şekilde uygulamışlardır. Keza, klasik teori parasal faktörler tarafından değil de reel faktörlerce belirlendiğini ileri sürdüğü faiz haddi teorisini doğrudan incelememiştir. Bununla birlikte, klasik teorisyenler fiyat eğilimlerini ve dalgalanmaları ıklamak için parasal güçleri - reel ve piyasa faiz haddi arasındaki ayrılığın etkileri ile ilgili herkesçe bilinen analiz biçiminde olduğu gibi - göz önüne almışlardır.Item Kamu hukukunda tahvil ihracı(Bursa Üniversitesi, 1980) Karamehmetoğlu, Mehmet Nuri; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Devlet kamu görevlerini yerine getirmek için ihtiyacı olan finansmanı vergiler den, dış borçlardan temin edebilecekti gibi, tahvil ihraç ederek halktan da temin ede bilir. Çoğu kez bütçelerdeki ödeneklerin toplamı ile tahmin edilen gelir arasındaki farkı kapatmak için bütçe kanunlarında iç istikraz yapma yetkisi alınır. Devletin tahvil ihracı oldukça eski tarihlere rastlar. Şimdi kısaca bu gelişime değineceğiz. Osmanlı İmparatorluğunda ilk tahvil ihracı 1848 yılında Evkaf-ı Hümayun Hazinesi tarafından ihraç edilen %8 faizli tahvillerdir. 1857 yılında %6 Hazine tahvili, 1918 tarihli İstikraz-ı Dahili tahvilleri ihraç edilmiş ancak bunların itfası Cumhuriyet devrinde olmuştur. Cumhuriyet döneminde ilk devlet tahvili 1933 yılında Ergani tahvilleri ikramiyeli istikrazı (2094 sayılı ve 12.1.1933 tarihli kanunla gerçekleştirilmiştir) , daha sonra Sivas-Erzurum demiryolu ikramiyeli istikrazı yapılmıştır. Yakın zamanda çıkartılan ve halen tedavülde bulunan tahviller ise şunlardır: "1960 Hürriyet İstikrazı" tahvilleri 1973 yılına dek ihraç edilmiştir. Yeni 1964 yılında başlayan "Kalkınma İstikrazı" tahvilleri her yıl bir veya birkaç tertip halinde ihraç edilmiştir. 1972 yılında beş aynı tertipte ve 1973 yılında da üç ayrı tertip halinde ihraç edilmiştir.Item Sosyalist planlamada dış finansman sorunları (Sovyet deneyimi)(Bursa Üniversitesi, 1980) Burhan, Nuri; Bursa Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler FakültesiMerkezi ya da buyurucu (emredici) bir planlama ile yönlendirilen Sovyet ekonomisinde finansman planlaması genel iktisadi planlamanın bir kısmı olarak karşımıza çıkmakta ve çeşitli ekonomik uğraş dallan ile işletmelerin finansman planlarına dayandırılmaktadır. Böylece, bütün devlet gelir ve harcamalarını kapsayan birleşik veya konsolide finansman planları ile en yüksek aşamaya ulaşmaktadır. Finansman planlamasının asıl hedefi genel planın uygulanabilmesi için gerekli kaynaklan belirlemek, bunları hedeflerine uygun olarak çeşitli iktisadi faaliyet dalları ve çeşitli toplumsal-kültürel kuruluş tipleri arasında dağıtmak ve bu arada malzeme ve para tasarrufu sağlamaktır. Birleşik finansman planı şu gibi gelir kalemlerini içine almakta9ır. - üretim vergisi, - Kar, -Aşınma payları (amortismanlar), Kollektif çiftlik ve kooperatiflerden sağlanan gelirler, - Devlet toplumsal sigorta fonları, -Genel kamusal banka (Gosbank) tasarruf mevduatı, -Dış ticaret v.s. 1 Planın harcama bölümü ise sermaye birikimi, onarım masrafları , devlet işletme ve kuruluşlarının döner sermayelerinin artırılması, devlet çiftliklerinin stoklarının artırılması, .toplumsal-kültürel harcamalar, devletin malzeme stoklarının genişletilmesi, banka rezervlerinin artırılması, yönetim-savunma v.s. ile ilgili masrafları içermektedir. Şu var ki, bu plan, dolaysız bir hükümet onayını gerektirmemekte, yalnızca devlet planının hazırlanmasında kullanılan bir bilanço olarak değerlendirilmektedir. Bu makalenin asıl konusu, Sosyalist bir ekonomide planın nasıl hazırlandığı sorusuna yanıt aramaktan çok, dış finansmana ilişkin bilgiler sunmak olduğundan dolayı Sovyet Planlama sisteminin ayrıntılarına girmek istemiyoruz.