2022 Cilt 36 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27441
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 15 of 15
- Results Per Page
- Sort Options
Item Engelsiz park tasarımında ergonomik yaklaşımlar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-22) Çakar, HandanKamusal dış mekânlar içinde yer alan parklar, toplumu oluşturan bireylerin toplanma, dinlenme, eğlenme gibi aktivitelerle sosyalleşmesine olanak sağlayan kentsel mekânlardır. Toplumda yer alan tüm bireylerin sosyal yaşama katılabileceği, herhangi birinin desteği olmadan huzurlu, güvenli ve özgürce vakit geçirebileceği mekânların tasarlanması büyük bir gerekliliktir. Bu çalışma ile literatür çalışmasından elde edilen ergonomi ve erişilebilirlik açısından belirlenen ilkeler doğrultusunda örnek bir peyzaj düzenleme projesinin tasarlanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, engelli bireylerin engel türleri ve fiziksel yetenekleri göz önünde bulundurularak farklı ihtiyaçları bulunan bireylerin kamusal dış mekânlardan herkes ile eşit şekilde fayda sağlayabilmesi için nitelikli alanların oluşturulması hedeflenmiştir. Projenin hazırlanması sırasında, peyzaj düzenleme projesi için İzmir İli Bayındır ilçesinde yer alan ve mahalle parkı olarak hizmet vermesi düşünülen alanda önceden belirtilen kriterler doğrultusunda oluşturulan tasarım dijital ortama aktarılmış ve plan görüntüsü geliştirilerek öğelerinin biçimlendirilmesi ile görsel olarak sunuma hazır hale getirilmiştir. Bu çalışma ile engelli bireyler için, nitelikli tasarımların yapılabileceği ve bu tasarımlar sayesinde toplumdaki bütün bireylerin eşit hak ve özgürlükle kamusal parklardan etkin bir şekilde faydalanabilecekleri ortaya koyulmuştur.Item Doğal fermente gıdalardan izole edilen muhtemel laktik asit bakterilerinin antimikrobiyal aktiviteleri ve laktik asit üretim düzeylerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06) Gümüştaş, Mehmet; Özkan, Sibel Ayşıl; Altuntaş, Evrim Güneş; Özoğlu, Özüm; Ziraat Fakültesi; Gıda Mühendisliği Bölümü; 0000-0003-3600-142XLaktik asit bakterileri pek çok fermente ve probiyotik gıdanın bünyesinde yer alan faydalı bakterilerdir. Bu bakterileri önemli kılan özellikleri arasında GRAS (Generally Recognized As Safe) statüde olmaları ve ürettikleri antimikrobiyal metabolitler bulunmaktadır. Laktik asit bakterilerinin ürettiği antagonistik etkiye sahip en önemli metabolit bu gruba adını veren laktik asit olup; bunun yanısıra hidrojen peroksit, asetik asit, diasetil, bakteriyosin vb. metabolitler ile de antagonistik etkiye neden olmaktadırlar. Bu çalışmada çeşitli peynir, sucuk ve kefir örneklerinden izole edilen 23 adet muhtemel laktik asit bakteri izolatının Salmonella Enteritidis ATCC 13076, Streptococcus mutans ATCC 25175, Escherichia coli ATCC 25922, Bacillus subtilis ATCC 6633 ve Staphylococcus aureus ATCC 43300 (metisilin ve oksasilin dirençli) patojenleri üzerindeki inhibisyon etkisi Agar Spot Yöntemi ile araştırılmıştır. Test sonucunda pozitif etki gösteren izolatların süpernatantları ile Kuyu Difüzyon denemesi gerçekleştirilmiştir. Son olarak izolatların ürettiği laktik asit miktarları HPLC yöntemi ile de belirlenmiştir. Agar Spot Testi’ne göre izolatların neredeyse tamamı tüm patojenler üzerinde etkinlik gösterirken, patojenler üzerindeki inhibisyon etkiyi gösteren zon çaplarının 1-24.5 mm aralığında değiştiği tespit edilmiştir. 24.5 mm zon çapı ile maksimum etki 31 nolu izolat tarafından E.coli ATCC 25922 üzerinde gözlemlenirken; 1 mm zon çapı ile minimum etki 431 nolu izolat tarafından S. Enteritidis ATCC 13076 test mikroorganizmasına karşı gözlemlenmiştir. Kuyu Difüzyon Testi’nde ise hiçbir pozitif sonuç elde edilememiş ve bu nedenle bakterilerin antagonistik etkilerinin daha çok laktik asit üretiminden kaynaklandığı düşünülmüştür. Yapılan kromatografik çalışma ile laktik asit bakterilerinin ürettiği laktik asit miktarının 0.13-5.52 mmol aralığında olduğu gözlenmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlar laktik asit bakterilerinin bakteriyosin gibi önemli protein bazlı inhibitörleri üretmese bile, ürettiği temel metabolit olan laktik asit ile etkin bir antimikrobiyal aktivite kapasitesine sahip olduğunu göstermektedir.Item Farklı Amerikan asma anaçlarında kurşun stresi üzerine salisilik asit uygulamalarının etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Daler, Selda; Çetin, Emine Sema; Seren, SalihSalisilik asit (SA), bitkilerde biyotik ve abiyotik stres kaynaklı birçok fizyolojik tepkiye aracılık eden önemli bir sinyal molekülüdür. Bu çalışmada, faklı konsantrasyonlarda kurşun [Pb(NO3)2] stresine maruz bırakılan 5 BB, 41 B ve 1103 P Amerikan asma anaçlarında değişen dozlardaki SA uygulamalarının morfolojik, fizyolojik ve biyokimyasal özellikler üzerine etkileri incelenmiştir. Dikimden 6 hafta sonra 0, 1.0, 2.5 ve 5.0 mM dozlardaki SA, bitkilerin tüm yeşil aksamına pülverizasyon yöntemiyle; 0, 10, 25 ve 50 ppm konsantrasyonlardaki Pb(NO3)2, bitki kök bölgesine enjeksiyon yöntemiyle uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar, farklı konsantrasyonlarda Pb(NO3)2 ve SA uygulamalarına yanıt olarak her üç anaçta da incelenen özellikler bakımından farklılıklar olduğunu göstermektedir. Köklenme oranı bakımından en etkili uygulamanın 5.0 mM SA konsantrasyonu olduğu belirlenirken, fiziksel zararlanma derecesi ve membran zararlanma derecesinin azaltılmasında tüm SA konsantrasyonlarının etkili olduğu tespit edilmiştir. Klorofil miktarının, 5 BB ve 1103 P anaçlarında artan SA konsantrasyonlarına paralel olarak artış gösterdiği; fenolik madde içeriğinin 5 BB ve 41 B anaçlarında 2.5 mM SA konsantrasyonunda en yüksek değere ulaştığı, prolin miktarının 5 BB anacında, 1.0 mM; 41 B anacında, 2.5 ve 5.0 mM; 1103 P anacında ise 1.0, 2.5 ve 5.0 mM SA konsantrasyonlarında azalma gösterdiği ve sürgün uzunluğunun ise 5 BB anacında, 5.0 mM SA konsantrasyonuyla en yüksek değeri aldığı belirlenmiştir. Aynı zamanda köklenme oranı ile toplam fenolik madde miktarı; fiziksel zararlanma derecesi ile klorofil miktarı ve membran zararlanma derecesi ile klorofil miktarı arasında önemli düzeyde ancak negatif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Çalışmada ekzojen SA uygulamalarının, bitkilerde Pb(NO3)2 varlığından kaynaklanan oksidatif stresi hafifletme bakımından etkili bir uygulama olduğu ve SA aktivitesinin, Amerikan asma anaçlarının türlerine bağlı olarak değişiklik gösterdiği sonucuna varılmıştır.Item Effects of different nitrogen doses on forage yield of some sweet sorghum [sorghum bicolor var. saccharatum (l.) mohlenb.] varieties(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Yönter, Fikret; Taşkın, Sinem Zere; Bilgili, Uğur; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri Bölümü; 0000-0002-4813-1611; 0000-0002-2243-2993; 0000-0003-0801-7678This study was carried out to determine the forage production potentials of different sweet sorghum genotypes under Mediterranean-type climate conditions as the second crop in 2020. Three different sweet sorghum genotypes (Erdurmuş, Uzun varieties, and M81-E line) and four nitrogen doses (0.0, 7.5 12.5, 17.5 kg da-1) were used in this research. The experimental design was a randomized complete block with three replications. Some parameters such as plant height, stem diameter, plant number per m2, leaf number, leaf and stem ratio, forage yield, and dry matter yield of sweet sorghum genotiyps were investigated in the experiment. According to the results, M81-E gave the highest values in terms of stem diameter, leaf number, forage yield, and dry matter yield parameter compared to other genotypes. Forage yield values of the genotypes were between 2969.9 and 5815.0 kg da-1 and dry matter yield values were 1105.7 and 2837.8 kg da-1. Forage yield values vary between 2920.1 and 4674.6 kg da-1 for the nitrogen doses. The highest forage yield was obtained at 12.5 and 17.5 kg da-1 nitrogen doses, which were in the same statistical group. Fertilization can be made with a 12.5 kg da-1 nitrogen dose in sweet sorghum due to the negative environmental effects of chemical fertilizers.Item Evaluation of Gebze-Orhangazi-İzmir Highway’s landscape plants(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Özkan, Esra; Zencirkıran, Murat; Ziraat Fakültesi; Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bölümü; 0000-0003-3325-0391; 0000-0003-0051-8937In this study, Gebze-Orhangazi-İzmir Highway, which is the longest completed highway in Turkey with a length of 426 km, landscape plants have been examined in terms of ecological, aesthetic and suitability criteria. Gebze-Orhangazi-İzmir Highway consists of 7 sections, namely Gebze-Orhangazi, Orhangazi-Bursa, Bursa-Susurluk, Susurluk-Balıkesir, Balıkesir-Kırkağaç, Kırkağaç-Manisa, and Manisa-İzmir. It has been determined that 107 landscape plant taxa are used in the whole study area. It has been determined that Gebze-Orhangazi section has the highest taxa diversity and Bursa-Susurluk section has the least taxa diversity. It is seen that a total of 6,144,974 plants are used in the whole highway. Of landscape plants which are used as taxa, 59.81% are exotic (foreign), 40.19% are natural (domestic). It has been found that 74.77% of them are resistant to frost, 63.55% of them are resistant to drought, and 37.38% of them are resistant to salinity. It is observed that 92.52% of the taxa are suitable for the highway landscape.Item Göller Yöresinde farklı lokasyonlarda doğal olarak yetişen Smyrnium connatum Boiss. & Kotschy’nin uçucu yağ bileşenlerinin karakterizasyonu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Tosun, Bekir; Şanlı, Arif; Karadoğan, Tahsin; Cirit, Yeşim; Ok, Fatma ZehraAraştırma Göller Yöresi (Türkiye) florasında farklı lokasyonlarda doğal olarak yetişen Smyrnium connatum Boiss & Kotschy meyve uçucu yağ oranı ve bileşenlerinin belirlenmesi amacıyla 2016 yılında yürütülmüştür. Meyve örneklerinin uçucu yağ oranları Clavenger tipi hidro-distilasyon cihazında, uçucu yağ bileşenleri ise GC/MS’de belirlenmiştir. Farklı lokasyonlardan alınan meyve örneklerinin uçucu yağ oranları % 1.75 ile % 5.00 arasında geniş bir varyasyon göstermiştir. Çalışmada uçucu yağı oluşturan bileşenler ve oranları bakımından da önemli farklılıklar tespit edilmiş, bileşen sayısının lokasyonlara göre 43 ile 72 arasında değiştiği ve türe ait meyvelerde toplam 85 farklı bileşen bulunduğu belirlenmiştir. Tüm lokasyonlardan elde edilen uçucu yağlarda da yüksek oranlarda bulunan curzerene (% 15.56-25.45), β- elemene (% 4.83-10.63), germacrene B (% 4.32-9.14), germacrene D (% 7.78-11.77), procerin (% 5.23-6.69) ve furanodiene (% 3.98-12.97)’in önemli bileşenler olduğu ve uçucu yağların yüksek oranda seskiterpenlerden oluştuğu (% 72.80-92.07) belirlenmiştir. Çalışmada, S. connatum meyve uçucu yağının türün yetiştiği bölgenin ekolojik koşullarına bağlı olarak önemli derecede kalitatif ve kantitatif farklılıklar gösterdiği ve gerek kültüre alma gerekse farklı alanlarda kullanılmalarında bu faktörlerin göz önünde bulundurulması gerektiği sonucuna varılmıştır.Item Türkiye'de iyi tarım uygulamalarının değerlendirilmesi: Fındık üreticilerinden bir bakış(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Tüccar, Mustafa; Turhan, Şule; Cansev, Asuman; Ziraat Fakültesi; Tarım Ekonomisi Bölümü; 0000-0003-4866-1871; 0000-0003-3092-5023; 0000-0002-3353-846XBu çalışma Türkiye’de Sakarya İli Kocaali İlçesi’nde üretim yapan fındık üreticilerinin iyi tarım uygulamaları (İTU) yaparak elde ettiği avantajların belirlenmesi ve İTU’nun fındık üretimine etkilerinin saptanması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma alanı olarak, Kocaali İlçesi’nde fındık üretim faaliyetinde bulunan 524 üretici ile anket çalışması yapılmıştır. İTU kapsamında olan 262 üretici ve İTU kapsamında olmayan 262 üretici olmak üzere toplam 524 fındık üreticisi ile yüz yüze görüşülmüştür. Anket sorularıyla üreticilerin demografik özellikleri tespit edilerek, üreticilere, İTU kapsamında konu ile ilgili görüşleri (uygulamalardan nasıl haberdar oldukları, nasıl karar verdikleri, yaşadığı sorunlar vb) ve uygulanabilirliği, üretici nezdinde zorlukları, avantaj ve dezavantajları üzerine sorular yönlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, bölgede fındık üreticilerinin büyük bölümü (%66.4) 30 yıldan daha uzun süredir fındık yetiştiriciliği yapmaktadır. Fındık üreticilerinin %95.1’i ilköğretim ve lise düzeyinde eğitim görmüşlerdir. İTU kapsamında olan fındık üreticilerinin olmayanlara göre eğitim seviyeleri daha yüksektir. İTU yapan üreticilerin sisteme dahil olmalarının temel gerekçesinin maddi desteklerden faydalanabilmek (yaklaşık %98) olduğu ortaya çıkmıştır. İTU kapsamında olmayanların yaklaşık %60’ı ise, pratikte uygulama imkânın olmaması, konu hakkında bilgilerinin olmaması ve her aşamada denetlendiği için sisteme dahil olmadıklarını belirtmişlerdir. Üreticilerin İTU ile birlikte üretim metotlarında, ilaçlama gübreleme gibi temel uygulamada daha bilinçli hareket ettikleri tespit edilmiştir. Zirai ilaç dolabı kullanımı, ecza dolabı kullanımı, ilaçlama maskesi kullanımı ve benzeri durumlarda İTU kapsamında olan üreticilerin İTU kapsamında olmayan üreticilere göre daha bilinçli olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda, İTU yapan üreticilerin daha fazla fındık verimi elde ettiklerini beyan etmeleri bu sistemin oldukça yararlı olduğunu göstermiştir. Araştırma sonuçları, fındık üretiminde İTU’nun sürdürülebilir tarım açısından pekçok olumlu avantajlarını ortaya koymuştur.Item Bursa ekolojik koşullarında bazı ekmeklik buğday (triticum aestivum l.) çeşitlerinin tarımsal özelliklerinin değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Aydoğan, Recep; Yağdı, Köksal; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri Bölümü; 0000-0001-9787-6209; 0000-0003-1567-9397Bu çalışma Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Uygulama ve Araştırma Merkezinde 2016-2017 yetiştirme sezonunda bazı ekmeklik buğday (Triticum aestivum L.) çeşitlerinin verim özellikleri yönünden incelenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada, bitki boyu, başak boyu, başakta başakçık sayısı, başakta tane ağırlığı, başakta tane sayısı, bin tane ağırlığı, tane verimi gibi tarımsal özellikler incelenmiştir. Araştırmada ele alınan verim öğelerinin ortalamalarına göre bitki boyu yönünden en yüksek değeri Demir 2000 (117,0 cm) çeşidi vermiştir. Başak boyu bakımından en yüksek değeri Çetinel 2000 (13,8cm) çeşidi verirken, Segor (25,20 adet) çeşidi başakta başakçık sayısı bakımından, Cömert (71,9 adet) çeşidi başakta tane sayısı bakımından, Altay 2000 (3,30 g) çeşidi başakta tane ağırlığı bakımından, Pehlivan (57,2 g) çeşidi ise bin tane ağırlığı yönünden en yüksek değerleri vermişlerdir. Çalışmada dekara tane verimi bakımından Köksal 2000 (656,2 kg da-1 ) çeşidinin diğer çeşitlere üstünlük sağladığı belirlenmiştir.Item Ekmeklik buğday (triticum aestivum l.) hat ve çeşitlerinin farklı çevrelerde bazı tarımsal özellikler yönünden incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Koç, Samet; Çifci, Esra Aydoğan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tarla Bitkileri Bölümü; 0000-0001-9823-2325; 0000-0002-7473-014017 adet ekmeklik buğday hattı ve 8 adet ekmeklik buğday çeşidinin verim denemesine alındığı bu araştırma, 2019-2020 yetiştirme sezonunda Bursa ekolojik şartlarında iki farklı lokasyonda (İnegöl/Boğazköy ve Karacabey/Fevzipaşa) üretici tarlalarında Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre 4 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Araştırmada çeşitlerin ve hatların bitki boyu, başakta tane sayısı,1000 tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı ve tane verimi ile başaklanma süresi, yatma dayanımı ve soğuk zararına karşı gösterdikleri tepkiler incelemeye alınmıştır. Araştırmada birleştirilmiş analiz sonuçlarına göre genotip ortalamaları; başaklanma süresi 142.25 - 149.75 gün, bitki boyu 68.50 - 86.50 cm, başakta tane sayısı 47.25 - 64.13 adet, bin tane ağırlığı 26.96 -36.25 g, hektolitre ağırlığı 68.18 - 78.0 kg, tane verimi 417.0 - 780.0 kg da-1, yatma dayanımı % 92.0 - %100.0 ve soğuk zararı ise 1.00 - 4.63 aralığında değişmiştir. Deneme sonucu her iki lokasyon bakımından Bursa ili buğday verimi ortalaması olan 364 kg da-1’ın üstünde tane verimine sahip genotiplerin mevcudiyetini göstermiştir.Item Farklı kimyasal ve organik kaynaklı organomineral gübrelerin silaj mısırın verimi ve fosfor alım etkinliği üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Korkmaz, Ayşegül; Yılmaz, Fatma Gökmen; Gezgin, SaitBu çalışma, kimyasal ve organomineral (leonardit ve hayvansal kaynaklı) gübre ile farklı miktarlarda fosfor uygulamalarının silaj mısırın verimi, besin element içeriği ve fosforun alım etkinliği (FAE) üzerine etkilerini karşılaştırmak amacıyla tarla koşullarında yürütülmüştür. Hafif alkalin reaksiyonlu, düşük organik madde ve fosfor içeriğine sahip alanda tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak deneme kurulmuş ve yürütülmüştür. Denemede, kontrol (gübre uygulanmayan) ve kimyasal, leonardit kaynaklı organomineral gübre ve hayvansal kaynaklı organomineral gübre ile uygulanması gereken fosforun (11 kg P2O5 da-1) % 100, % 80 ve % 60’i olacak şekilde fosforlu gübreler ekim esnasında banda uygulanmıştır. Çalışma sonucunda, silaj mısırın verimi, besin element içeriği ve FAE, uygulanan gübre ve fosfor uygulama miktarlarına bağlı olarak değiştiği belirlenmiştir. Bitki verimi (4208 kg da-1) en yüksek hayvansal kaynaklı organomineral gübre ile uygulanması gereken fosforun % 60’inin yani; 6.6 kg P2O5 da-1 uygulaması ile elde edilmiştir. Mısırın kuru madde içeriği en yüksek kimyasal gübre ile uygulanması gereken fosforun % 80’inin yani; 8.8 kg P2O5 da-1 uygulama konusunda belirlenmiştir. Uygulamalara göre değişmekle birlikte silaj mısırın P, K, Ca, Mg, Fe, Zn, Cu, Mn ve B içerikleri genel olarak kontrole göre artmıştır. Fosforun alım etkinliği uygulama kaynakları ve uygulanan fosfor miktarına göre farklılık göstermiş olup ortalama % 46 olarak belirlenmiştir. Organomineral gübre uygulamaları ile silaj mısır bitkisinde fosforun alım etkinliği kimyasal gübreye göre daha yüksek bulunmuştur. Silaj mısırın verimi ve FAE bakımından hayvansal kaynaklı organomineral gübre diğer kaynaklara göre alternatif olarak kullanılabilir.Item Antalya ili kabak üretim alanlarında Fas Karpuz Mozayik Virüsü (Moroccan Watermelon Mosaic Virus)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Kılıç, Handan Çulal; Oran, Muhammed RaşitBu çalışma Antalya ili kabak üretim alanlarından toplanan kabak örneklerinde Fas karpuz mozayik virüsü (Moroccan watermelon mosaic virus; MWMV)’nün tespit edilmesi amacıyla 2019-2020 yıllarında yürütülmüştür. MWMV’nün varlığı serolojik ve moleküler yöntemlerle belirlenmiştir. Survey çalışmalarında virüs simptomu sergileyen 120 yaprak örneği alınmış, örneklere DAS-ELISA (Double Antibody Sandwich Enzyme Linked Immunosorbent Assay) yöntemi uygulanmıştır. DAS-ELISA testi sonucunda Aksu, Manavgat ve Kumluca ilçelerinden toplanan 9 yaprak örneğinde MWMV belirlenmiştir. RT-PCR (Reverse Transcriptase Polymerase Chain Reaction) çalışmalarında enfekteli bu 9 yaprak örneği kullanılmıştır. RT-PCR uygulamasında MWMV kılıf protein geni için spesifik primerler kullanılarak yaklaşık 627 bç’lik bir kısım amplifiye edilmiş ve beklenen seviyede bant elde edilmiştir. Bu çalışma, Antalya ili kabak alanlarında MWMV’nin serolojik ve moleküler yöntemlerle tanılanması bakımından ilk çalışma niteliğindedir.Item Malatya ili kayısı bahçelerinin verimlilik durumlarının toprak analizleri ile değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Akın, Alper; Aygül, Fatih CengizBu araştırmanın amacı, Malatya ilindeki kayısı bahçesi topraklarında, bazı bitki besin maddesi kapsamlarının ve bazı fiziksel özelliklerinin belirlenmesidir. Toprak numuneleri, il genelindeki 579 adet farklı bahçeden, koordinatları kaydedilerek, 0-30 cm derinlikten alınmıştır. Alınan örneklerde bünye, pH, toplam tuz, kireç, organik madde, yarayışlı mikro (Fe, Zn, Cu, Mn) ve makro (P, K, Ca, Mg) elementler analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, Malatya ilindeki kayısı bahçesi topraklarının %69.1’ini killi tın, %16.4’ünü kil ve %14.5’ini tın bünyeli toprakların oluşturduğu tespit edilmiştir. Kayısı bahçelerinin %88.9’u hafif alkali ve %10.9’u nötr topraklar sınıfında bulunmuştur. İl genelindeki kayısı bahçesi topraklarında, tuzluluk problemi olmadığı belirlenmiştir. Organik madde kapsamı açısından, toprakların %93.8’i az ve çok az, %4.1’i orta, %2.1’i ise yüksek ve çok yüksek sınıfında yer almıştır. Kayısı bahçesi topraklarının %68.4’ü fazla ve çok fazla, %18.1’i orta, %13.5’i ise az kireçli olarak belirlenmiştir. Yarayışlı fosfor kapsamı bakımından, toprakların %53.2’sinin yüksek ve çok yüksek, %46.8’inin ise orta, az ve çok az sınıfında yer aldığı tespit edilmiştir. Ekstrakte edilebilir potasyum içerikleri bakımından ise, toprakların %94.8’i fazla sınıfında yer almıştır. Topraklarının tamamının ekstrakte edilebilir kalsiyum miktarları yeterli, fazla ve çok fazla düzeyinde bulunmuştur. Ekstrakte edilebilir magnezyum bakımından ise %97.2’si yeterli, fazla ve çok fazla düzeyindeyken %2.8’inin az düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Yarayışlı demir, çinko ve mangan kapsamları bakımından Malatya ilindeki kayısı bahçesi toprakları sırasıyla %36.4’ü, %46.1’i ve %91.7’si az ve çok az sınıfında yer almıştır. Yarayışlı bakır içerikleri açısından ise noksanlık görülmemiştir. Sonuç olarak, bu veriler ışığında, ildeki kayısı bahçesi topraklarının organik madde kapsamlarının arttırılması gerekmektedir. Ayrıca yüksek düzeydeki kireç kapsamları nedeni ile özellikle kloroz görülen alanlarda, demir içerikli gübrelerin yapraktan uygulanması ve bitki besin maddesi noksanlıklarının görüldüğü bahçelerde, toprak analizlerine dayalı dengeli gübreleme programlarına yer verilmesi tavsiye edilmektedir.Item Endemik verbascum linearilobum türünde gibberellik asit ve potasyum nitrat’ın çimlenme ve canlılık üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Ertem, Mine; Adak, SaitBu araştırma, Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde bulunan Türkiye Tohum Gen Bankasında muhafaza edilen ‘Mersin Pamukluk Barajında’ su altında kalacak bitki örneği olan Sığır Kuyruğu Boluk olarak da bilinen endemik Verbascum linearilobum Hub.-Mor.’un uygun çimlenme koşulları ile canlı kalma yüzdesini tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Türkiye florasında bulunan bitki genetik kaynakları giderek azalmakta, yok olmakta ya da tehdit altında bulunmaktadır. Ülkemizde Verbascum, içerdiği tür sayısı bakımından en büyük cinslerden biridir. Ancak teşhis ve taksonomisinde sorunlar olan bu cinsin, çimlenme fizyolojisi üzerine yapılan araştırmaların da çok kısıtlı olduğu bilinmektedir. Verbascum linearilobum türü EN (tehlike altında) kategorisinde yer almaktadır. Bu türün korunmasında fizyolojik çalışmaların yapılması, populasyonun sürdürülebilirliği açısından büyük önem arz etmektedir. Türe ait tohumlar kullanılarak iklim odasında 25 °C sıcaklıkta, iki farklı ışık koşulu (aydınlık-karanlık ve karanlık) ile bitki büyüme düzenleyicilerden gibberellik asit (GA3) ve potasyum nitrat (KNO3) çözeltileriyle denemeler yapılmıştır. Çözeltilerin farklı derişimlerinde ve kontrol uygulamalarında; çimlenme yüzdesi (%), ortalama sürgün uzunluğu (cm), ortalama kök uzunluğu (cm) ve fide canlı yüzdesi (%) belirlenmiştir. Çimlendirme testlerinde farklı ortam ve bitki büyüme düzenleyicilerin kullanılması ile hem tür hakkında detaylı bilgiler elde edilerek alternatif yöntemler geliştirilmiş hem de tohum çimlenmesinde bir artış sağlanmıştır. Araştırma sonucunda, Verbascum linearilobum’da en yüksek toplam çimlenme yüzdesi % 85 oranında aydınlık-karanlık ortamda bulunan GA3’in 100 ppm derişiminden elde edilmiştir. En yüksek fide canlı yüzdesi de % 75 oranında aynı koşulda tespit edilmiştir.Item Technical and economic analysis of electricity production with solar panels: Bursa example(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-01) Biçen, Tuba; Vardar, Ali; Ziraat Fakültesi; Biyosistem Mühendisliği Bölümü; 0000-0001-6826-2494; 0000-0002-5741-8841Nowadays, technology is rapidly evolving. The overuse and adverse effects of fossil fuels have also accelerated the work in the field of renewable energy. Considering that the sun is an endless source of energy, it is inevitable to produce clean and sustainable power. In this case, the use of photovoltaic facilities by small and medium-sized enterprises is also economically effective. To this end, world states constitute various incentive mechanisms. Monocrystalline and polycrystalline panels are commonly used in photovoltaic plants. In this study, considering various incentive mechanisms samples were examined a photovoltaic plant in Turkey. In addition, the technical and economic analysis of electrical energy production from the photovoltaic solar power plant was conducted. In this study, technical and economic analysis of a 23 kW photovoltaic plant to be installed in small and medium enterprises in Bursa province, which is obtained from our country market, has been examined. From the technical point of view, the annual energy production obtained from the plant consisting of monocrystalline panels varied between 28081 kWhyear-1 and 32239 kWhyear-1 and the total energy production obtained during the economic life varied between 617838 kWhxyear-1 and 709250 kWhxyear-1. Annual energy generation from the plant consisting of polycrystalline panels was between 26209 kWhyear-1 and 31886 kWhyear-1 and the total energy production was between 524179 kWhxyear-1 and 637720 kWhyear-1 and less than the monocrystalline plant.Item Keşkül üretiminde HACCP sisteminin uygulanması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-01) Onbaşı, Elif; Çınar, AycanSüt ürünleri arasında yer alan sütlü tatlılar gelişen teknoloji, toplumun tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve buna bağlı olarak hazır tüketimin yaygınlaşmasıyla sanayide üretilen ve marketlerde yerini alan ticari bir ürün grubu olmuştur. Mikrobiyolojik açıdan riskli ürün grubu olarak bilinen sütlü tatlılar için gıda güvenliğinin sağlanması artan talepler karşısında giderek daha da önem kazanmıştır. HACCP (Hazard Analysis of Critical Control Points); ürününün hammadde temininden başlayıp son tüketiciye ulaşana kadar gerçekleştirilen tüm üretim basamaklarının sistematik olarak izlenmesi, kontrol altında tutulması ve olası tüm tehlikelerin daha gerçekleşmeden tespit edilerek önlenmesini sağlayan uluslararası bir “risk yönetim” sistemidir. Bu çalışmada; Halk sağlığı üzerinde yaşanabilecek olumsuz etkilerin (gıda zehirlenmeleri, salgınlar vb.) elimine edilmesi ve buna bağlı olarak ekonomik kayıpların yaşanmaması için, Keşkül sütlü tatlısı üretiminde HACCP sistemi kurulmuş; pişirme ve metal dedektör proseslerini içeren 2 adet kritik kontrol noktası (KKN) ve 9 adet operasyonel ön gereksinim (oÖGP) tanımlanmıştır.