2020 Cilt 25 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12712
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 32
- Results Per Page
- Sort Options
Item Araçlarda kabin içi sesleri etkileyen parametrelerin testlerle incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-12) Arda, Ümit; Kocabıçak, Zeliha Kamış; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Otomotiv Mühendisliği Bölümü.; 0000-0003-3292-8324Gelişen otomotiv sektöründe daha rekabetçi olabilmek için sürüş konforu iyileştirilmiş araçlar üretilmektedir. Sürüş konforunu etkileyen parametrelerden biri aracın kabin içi akustik performansıdır. Kabin bölgesine etki eden en belirgin sesler; yol, rüzgar, tekerlek, trim ve motor sesleridir. Bu çalışmada, araç gövdesinde oluşan titreşim yığılmaları tespit edilmiş ve buna göre araç gövdesi izolasyonla iyileştirilerek kabin içi ses değerlendirmesi yapılmış ve izolasyon iyileştirmeleri ile akustik performansın iyileştirildiği tespit edilmiştir. Sonrasında motor türlerinin, aynı tür motor için farklı gövde tiplerinin, tekerlek jant etkilerinin ve motor takozlarının kabin içi ses düzeyine etkisi incelenmiştir. Akustik performansın incelenmesinde ses seviyesinden ziyade duyum indisi kavramının belirleyici olduğu tespit edilmiştir. Araç gövdesindeki izolasyon ve motor takozlarının etkisi jüri testleri ile de değerlendirilmiştir.Item Betonarme elemanlarda donatı korozyonunun farklı hızlandırılmış korozyon deney yöntemleri ile araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-06) Boğa, Ahmet Raif; Koçer, Mustafa; Öztürk, MuratYapıların çeşitli sebeplerden dolayı maruz kaldığı korozyon, servis yüklerine göre tasarlanan yapı elemanlarının yapısal performanslarını olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu yüzden, servis ömrünü tamamlamaya yaklaşan mevcut yapı stoku düşünüldüğünde, yapısal bütünlüğü tehdit eden korozyonun etkilerinin araştırılması ve değerlendirilmesi oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Literatürde yer alan çalışmalar incelendiğinde, hızlandırılmış korozyon deneylerinin hemen hemen hepsinin sabit voltaj altında uygulandığı görülmüştür. Bu çalışmada, mevcut yapıları temsil etmesi için beton kalitesi yetersiz iki adet betonarme elaman üretilerek, numunelerin biri sabit akım altında diğeri sabit voltaj altında hızlandırılmış korozyon deneyine maruz bırakılmıştır. Deneyler sonucunda donatılarda oluşan gerçek ağırlık kayıpları belirlenmiştir. Gerçek ağırlık kayıplarının her iki yöntem için belirlenen teorik ağırlık kayıplarına, oldukça yakın olduğu görülmüştür. Ayrıca sabit akım ve voltaj altında hızlandırılmış korozyon deney düzeneğinin uygulanabilirliği, olumlu ve olumsuz yönleri karşılaştırmalı olarak yorumlanmıştır.Item Binek araçlarda kabin içi sıcaklık ve ses parametrelerinin sürücü ve yolcu yorgunluğuna etkisinin analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-29) Eken, Recep; Yürüklü, Emrah; Coşkun, Oğuzhan; Bekiryazıcı, Şule; Demir, Ahmet; Yılmaz, Güneş; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-1197-6565; 0000-0001-9002-7896; 0000-0002-0710-7770; 0000-0001-8972-1952Bu çalışmada araç kabini içerisinde oluşan sıcaklık ve ses gibi bozucu etkilerin dağılımının modellenmesi ve sürücü/yolcu performansı üzerindeki tümleşik etkisinin ağırlıklandırılması hedeflenmiştir. Sıcaklık ve ses parametrelerinin araç kabini içerisindeki dağılımını modellemek, sürücü ve yolcu yorgunluğuna etkisini analiz etmek amacıyla dört farklı senaryoda 120 dakika boyunca dört defa tekrarlanarak ölçümler gerçekleştirilmiştir. Ölçülen veriler Visual Studio 2017 programında tasarlanan arayüze doğrudan aktarılmış ve araç içerisindeki fiziksel parametrelerin dağılımı anlık olarak gözlemlenmiştir. Ayrıca sıcaklık ve ses parametrelerinin sürücü ve yolcuların yorgunluğu üzerindeki ağırlığının belirlenebilmesi için, önceki çalışmalarda yapılmış olan simülasyonlardan elde edilen göz kırpma frekansı ve Karolinska uykululuk ölçeği verileri toplanmıştır. Bağımlı örneklem t-testi yöntemi kullanılarak, aynı bağımlı değişkenin sıcaklık-ses etkisinde yapılan sürüş durumu verileri analiz edilmiştir. Analizler, arayüz ortamına doğrudan aktarılarak, yolculuğun 30, 60, 90 ve 120. dakikalarında bağımsız parametrelerin etkisi ağırlıklandırılmış ve grafiklerle desteklenmiştir. Bu ağırlıklandırma sürücü ve tüm yolcular için ayrı ayrı yapılmıştır. Bağlamsal ve performansa bağlı özelliklerin analizleri sonucunda, sürücü ve ön yolcu için 30. ve 120. dakikalarda sıcaklık parametresi yorgunluğa daha etkinken, 60. ve 90. dakikalarda ses parametresinin etkisi sıcaklık etkisinin önüne geçmiştir. Sağ ve sol arka yolcu için ise, 30, 90 ve 120. dakikalarda sıcaklık parametresi baskınken, 60. dakikada ses parametresinin etkisi baskın olmuştur.Item Bulut ortamlarında hipervizör ve konteyner tipi sanallaştırmanın farklı özellikte iş yüklerinin performansına etkisinin değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-26) Işık, Gökhan; Gürel, Uğur; Yavuz, Ali GökhanFiziksel kaynakların verimli kullanılabilmesini sağlayan sanallaştırma teknolojilerindeki ilerlemeler, bulut bilişim, nesnelerin interneti ve yazılım tanımlı ağ teknolojilerinin gelişiminde büyük pay sahibi olmuştur. Günümüzde hipervizör sanallaştırma çözümlerine alternatif olarak konteyner teknolojileri ortaya çıkmıştır. Bulut sağlayıcıları kullanıcılarına daha verimli ortamlar sunmak için hem hipervizör hem konteyner sanallaştırma çözümlerini destekleyen sistemleri tercih etmektedirler. Bu çalışmada, ‘Alan bilgisine dayalı’ metodoloji uygulanarak OpenStack bulut altyapısında işlemci, bellek, ağ ve disk yoğunluklu iş yüklerinin KVM hipervizör ve LXD konteyner sanallaştırma çözümleri üzerinde performans değerlendirmesi yapılmıştır. OpenStack bulut ortamında PerfKit Benchmarker ve Cloudbench kıyaslama otomasyon araçları vasıtasıyla ağ yoğunluklu iş yükü olarak Iperf, işlemci yoğunluklu iş yükü olarak HPL, bellek yoğunluklu iş yükü olarak Stream ve disk yoğunluklu iş yükü olarak Fio kıyaslama araçları kullanılarak performans testleri gerçekleştirilmiştir. Yapılan testler sonucunda OpenStack bulut altyapısında LXD sanallaştırma KVM sanallaştırmaya göre işlemci, ağ, sabit disk sürücüsünde sıralı okuma bant genişliği, saniyedeki giriş/çıkış sayısı ve sıralı yazma bant genişliği, saniyedeki giriş/çıkış sayısı iş yüklerinde daha iyi performans sergilemiştir. KVM sanallaştırma ise LXD sanallaştırmaya göre bellek, sabit disk sürücüsünde rasgele okuma bant genişliği, saniyedeki giriş/çıkış sayısında ve rasgele yazma bant genişliği, saniyedeki giriş/çıkış sayısında daha iyi performans sergilemiştir.Item Bursa ili’nden toplanan yumurta örneklerinde ağır metal içeriğinin belirlenmesi ve risk değerlendirmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-04) Birgül, AşkınBu çalışma, Bursa ilinden toplanan ve “organik yumurta ve/veya köy yumurtası” olarak satışa sunulan yumurta örneklerinde ağır metal konsantrasyon seviyelerinin belirlenmesi ve risk değerlendirmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yumurta örnekleri 7 farklı örnekleme noktasından toplanmıştır. Yumurtaların ak ve sarılarında ayrı ayrı Cd, Hg, Pb, V, Cr, Mn, Co, Ni, Cu, Zn ve As metallerine bakılmıştır. Analizler indüktif eşleşmiş plazma kütle spektrometre (ICP-MS) cihazı kullanılarak yapılmıştır. Toplanan yumurta örneklerinde tespit edilen ağır metallerin ortalama konsantrasyon seviyeleri ağır metalin türüne bağlı olarak yumurta sarısında 0,0012 ile 0,390 μg/g arasında, yumurta beyazında ise 0,00123 ile 193 μg/g arasında değiştiği tespit edilmiştir. Yapılan risk karakterizasyonu işlemi neticesinde toplanan yumurta örneklerinin THQ değerlerinin yumurtanın sarı kısmı için 1,1x10-3 ile 0,637 arasında, yumurtanın beyaz kısmı için 1,91 x10-4 ile 0,01438 arasında değişim gösterdiği ve herhangi bir risk oluşturmadığı tespit edilmiştir.Item Çeşitli güdüm problemleri için ortak bir tasarım metodu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-12) Tekin, Raziye; Erer, Koray SavaşArtan operasyonel gereksinimlerden ötürü, yörünge şekillendirmesine ilişkin çalışmalarda literatürde artış olmuştur. Füze güdümünün ilk ve temel amacı füzeyi hedefe sıfır kaçırma mesafesi ile ya da bunu en aza indirerek hedefe ulaştırmaktır. İkinci ve popüler bir gereksinim ise tanksavar füzeleri ve dik vuruş özelliğine sahip güdümlü mühimmatlar için vuruş açısının kontrolüdür. Yörünge izleme, ya da yol noktası takibi konuları da füze sistemlerinin ilgi alanında olduğu kadar otonom tüm araçlar ile insansız hava araçlarını da ilgilendiren konulardır. Bunlara ilaveten, mesafeli hedef takibi de bu tarz sistemlerde diğer bir araştırma konusudur. Bu makalede, üç problemin güdüm algoritmaları tasarımı açısından ortak bir stratejiye dayanarak çözülebileceği gösterilmektedir. Bunun için oransal seyrüsefer güdüme bir yanlılık terimi eklenerek takip açıklarının bir fonksiyonu olacak şekilde tasarım yapılırken, sabit hedef ile birlikte sanal hedef konsepti de uygulanmıştır. Önerilen güdüm kanunu varış zamanı ya da gidilecek mesafe kestirimine ihtiyaç duymaz. Tasarımın performansı, vuruş açısı, yörünge takibi ve mesafeli hedef takibi olarak üç ayrı benzetimde incelenmiştir.Item Çörekotu posası kullanılarak sulardan demir(III) iyonunun giderilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-07) Coşkun, Yasemin İşlekSulu çözeltilerden Fe(III) iyonunun giderimi için çörekotu posası adsorban olarak kullanılmıştır. Çözeltinin başlangıç pH’sı, sıcaklık, çalkalama süresi, adsorban miktarının adsorpsiyon verimi üzerindeki etkileri kesikli yöntemle deneysel olarak incelenmiştir. pH 4’te adsorbanın yüksek verimle Fe(III) iyonlarını giderdiği bulunmuştur. Adsorban miktarı ile giderme verimi arasındaki ilişki incelenmiş ve en yüksek giderme verimi 10 mg adsorban miktarı için elde edilmiştir. Adsorpsiyon izoterm modelleri (Langmuir, Freundlich ve DubininRadushkevic) uygulanmış ve adsorpsiyonun Langmuir izoterm modeline uyduğu bulunmuştur. Termodinamik çalışmalar sonucunda adsorpsiyonun ekzotermik, istemli ve kendiliğinden gerçekleştiği anlaşılmıştır. Adsorpsiyonun ikinci dereceden yalancı kinetik modele uyduğu bulunmuştur. Adsorbanın rejenerasyon ve karakterizasyon çalışmaları yapılmıştırItem Dağlık bir havzada uydu verisi destekli hidrolojik modelleme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-30) Taş, Emin; Şorman, Ali ArdaSu kaynakları planlama ve yönetimi çalışmalarının birçoğunda yağış-akış simülasyonunu gerçekleştirmek için hidrolojik modelleme yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, kar erimesinin etkili olduğu dağlık bir havza olan Afyonkarahisar Çay Deresi havzasında, yağışlı-yağışsız dönemi birlikte değerlendiren kavramsal, yarı-dağılımlı ve uydu verisi destekli bir modelleme çalışması uygulanmıştır. 2011-2013 su yılları arasında günlük akımların simülasyonu HEC-HMS modeli kullanılarak elde edilmiştir. Modelleme süreci; hazırlık aşamaları, parametre seçimi, kalibrasyon (2011-2012 yılları) ve validasyon (2013 yılı) aşamalarından oluşmaktadır. Model akım performansı NSE (Nash-Sutcliffe Efficiency), RMSE (Root Mean Square Error) ve MAE (Mean Absolute Error) değerlendirme ölçütleri ile test edilmiş olup, kalibrasyon periyodu için değerleri sırasıyla 0,89; 0,3 m3 /s ve 0,2 m3 /s iken; validasyon periyodu için 0,78; 0,4 m3 /s ve 0,2 m3 /s bulunmuştur. Akım sonuçlarının yanında IMS (Interactive Multisensor Snow and Ice Mapping System) kar kaplı alan ürünleriyle de modelin doğruluğu desteklenmiştir. Çalışma havzasında başarılı sonuçların elde edildiği HEC-HMS hidrolojik modelinin kullanıma hazır olması; Çay Deresi mansap kısmında yer alan Çay ilçe yerleşiminin taşkın tehlikesi, sulama-içme suyu amaçlı Çay Barajının hazne işletimi ve Çay Deresinin döküldüğü Eber Gölünün ekolojik analizi çalışmaları açısından faydalı olabilir.Item Değişen dalga periyotları etkisindeki açık deniz yapılarının davranışının incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-04) Çelik, İlyas Devran; Kocaman, Tevfik Burak; Öztürk, YusufBu çalışmada, rüzgârların oluşturabileceği dalgalara maruz kalabilen ceket tipi açık deniz yapıları incelenmiştir. Bu amaçla; yapısal davranışının belirlenebilmesi için farklı yükseklikleri olan 3 adet sayısal model, platformu ile birlikte tasarlanmıştır. Çalışma kapsamında, dalga periyotları ve dalga yükseklikleri parametre olarak kabul edilmiştir. Oluşturulan modellere dalga ve rüzgâr kuvvetleri birlikte etki ettirilerek çok adımlı doğrusal statik analizleri gerçekleştirilmiştir. Ayrıca modellerin lineer sınır değerlerinin belirlenebilmesi amacıyla statik itme analizleri gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçlarında, incelenen ceket tipi açık deniz yapılarının davranışını belirlemede dalga periyoduna göre dalga yüksekliğinin daha etkin olduğu saptanmıştır. Her üç modelinde dalga ve rüzgâr kuvvetleri altında elde edilen analiz sonuçlarından, dalga yüksekliği arttıkça yatay deplasmanlarının arttığı ancak modellerin yine de lineer sınırlar içinde kaldığı tespit edilmiştir.Item Deniz dibi tarama malzemelerinin yol dolgusu olarak kullanımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-23) Karadoğan, Ümit; Çevikbilen, Gökhan; Teymür, BerrakBu çalışmada, Türkiye’de gerçekleştirilen deniz tabanı tarama faaliyetlerinden elde edilen malzemelerin karayollarında dolgu malzemesi olarak kullanılabileceği gösterilmektedir. Ülkemizi çevreleyen denizlerden seçilen 8 adet liman bölgesinden alınan deniz dibi tarama malzemelerinin (DTM) endeks ve mühendislik özellikleri bulunmuştur. Malzemelerin granülometri eğrileri ve Atterberg kıvam limitleri belirlenmiştir. Yol dolgu malzemesi olarak kullanımlarına yönelik olarak Standart Proktor deneyi ve aynı sıkıştırma enerjisi ile hazırlanan her numune üzerinde yaş CBR deneyi yapılmıştır. Bulunan parametreler ışığında, deniz dibi tarama malzemelerinin Karayolları Teknik Şartnamesinde verilen limit değerlere göre dolgu malzemesi olarak uygunlukları belirlenmiştir. Mukavemet deneyleri ile kayma mukavemet parametreleri de belirlenen sıkıştırılmış malzemelerin dolgu olarak inşa edilebilirlikleri Karayolu dolgularında genellikle uygulanan yüksekliğe bağlı şev eğimleri için PLAXIS ve Geostudio programı kullanılarak kontrol edilmiştir.Item Deniz ulaşımından kaynaklanan gürültü kirliliğinin belirlenmesi: Bursa Güzelyalı örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-05) Kılıç, Melike Yalılı; Adalı, Sümeyye; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Çevre Mühendisliği Bölümü.; 0000-0001-7050-6742; 0000-0002-5077-7358Ulaşım gürültüleri kentsel alanlarda önemli gürültü kaynakları arasında yer almaktadır. Mevcut olan deniz yolu bağlantıları aracılığıyla ülkeler arasındaki ticaret ve etkileşimi sağlaması, diğer ulaşım yollarına göre daha ekonomik ve hızlı olması gibi birçok avantaja sahip olması nedeniyle deniz ulaşımı önemli tercih sebepleri arasında yer almaktadır. Bu çalışma, Bursa ilinin Mudanya ilçesine bağlı Güzelyalı’da bulunan İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) Bursa işletmesine ait deniz araçlarının oluşturduğu gürültü kirliğinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Hızlı feribot için ölçülen en yüksek gürültü değeri 72 dBA, en düşük gürültü değeri 61,6 dBA olarak elde edilmiştir. Deniz otobüsü için ölçülen en yüksek gürültü değeri 73,8 dBA, en düşük gürültü değeri 60,1 dBA olarak kaydedilmiştir. Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’ne (ÇGDYY) göre suyollarında ulaşım araçlarından yayılan gürültünün gündüz saatlerinde 65 dBA, akşam saatlerinde 60 dBA’yı aşmaması beklenmektedir. Ancak çalışmada ölçülen gürültü değerlerinin ÇGDYY’nde verilen sınır değerleri çoğu zaman aştığı belirlenmiştir.Item Dielectric properties of polyaniline-functionalized carbon nanotube/pdms nanocomposites(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-11) Ünsal, Ömer Faruk; Altın, Yasin; Bedeloğlu, Ayşe ÇelikIn recent years, carbon nanotubes (CNTs) have emerged as materials that are often used in the preparation of polymer nanocomposites with conductive or advanced dielectric properties due to their unique properties including high temperature and electrical conductivity, which allows the production of very light and robust materials with a very high length-to-diameter ratio. However, during the preparation of polymeric nanocomposites with these materials, some problems are encountered. One of the major problems is that after preparing these conductive materials or adding them into the polymer, they tend to aggregate, forming agglomerate, due to their conductive structures. Therefore, in this study, firstly, multi-walled carbon nanotubes (MWCNTs) were functionalized with conductive form of polyaniline (PANI) and subsequently, the poly (dimethyl siloxane) (PDMS) polymer nanocomposite films with different concentrations of functionalized multi-walled carbon nanotubes were prepared. Then, the structural, morphological, electrical and dielectric properties of the films were characterized. As a result, with the addition of only 1.5% PANI-CNT, the dielectric constant of PDMS was increased by 47-fold at 1 Hz. The dielectric films like presented here can be used in capacitors, flexible electronics, dielectric elastomers and artificial muscle applications.Item Dönüşüm tabanlı harmonik kestirim yöntemlerinde gürültü duyarlılığı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-01) Vatansever, Fahri; Kulu, Meltem; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-3885-8622; 0000-0003-0473-7731Harmoniklerin tespit edilmesi, ölçülmesi, kontrol edilmesi ve bastırılması son derece önemlidir. Bu amaçlarla harmonik analizi alanında birçok yöntem mevcuttur. Ancak bu yöntemler - diğer alanlara ait yöntemler gibi - örnekleme, pencereleme, gürültü gibi faktörlerden etkilenmektedirler. Gerçekleştirilen çalışmada; harmonik analizi alanındaki yaygın beş farklı dönüşüm tabanlı yöntemin (hızlı Fourier dönüşümü, chirp z-dönüşümü, Hartley dönüşümü, Hilbert-Huang dönüşümü, dalgacık dönüşümü) gürültü duyarlılıkları incelenmiştir. Farklı gürültü seviyelerinde, ilgili yöntemlerin karşılaştırmalı analizleri yapılarak performans analizleri sunulmuştur.Item Düşük bromür ve organik madde içeren su kaynakları için ön dezenfektan seçiminde çok ölçütlü karar verme metotlarının uygulanması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-06) Özgür, CihanBirçok iyi ya da birçok kötü seçenek arasından karar verme, yöneticilerin ve idarecilerin en fazla zorlandıkları durumların başında gelmektedir. İçme suyu kaynaklarında kullanılmak üzere seçilecek ön dezenfektan türleri de oldukça fazladır ve bu durum seçimi güçleştirmektedir. Bu çalışmada ülkemizin su kaynaklarının genel durumu göz önüne alınarak düşük organik madde ve düşük bromür konsantrasyonuna sahip su kaynakları için ön dezenfektan seçiminde karar almayı kolaylaştırmak adına “Çok Ölçütlü Karar Verme Yöntemleri” Kullanılmıştır. Çalışma kapsamında “Analitik Hiyerarşi Süreci” (AHS) ve “Technique for Order Preference by Similarity to Ideal Solution” (TOPSIS) tekniklerinin kombinasyonundan oluşan bir analiz metodu kullanılmıştır. Bu kapsamda 6 kriter (Bakiye Dayanıklılık-Mikroorganizma GiderimiTeçhizat Gereksinimi-Güvenlik Endişeleri-pH Bağımlılığı-Sağlık Etkileri) ve 6 alt kriter (Klor (Gaz)-Klor (Sıvı)-Ozon-Klor Dioksit-Kloramin-UV) belirlenerek, uzman görüşleri ve literatür bilgisinden yararlanılarak sistematik bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bakiye dayanıklılığın yüksek olması, teçhizat gereksiniminin yüksek olmaması, pH bağımlılığının yüksek olmaması ve nispeten düşük sağlık endişeleri gibi avantajlarından dolayı klor gazı en iyi ön dezenfektan olarak tespit edilirken UV ise en son tercih edilmesi gereken dezenfektan olarak belirlenmiştir.Item Düşük sıcaklıkta jeotermal enerji kaynaklı organik rankine çevrimi sisteminin enerji ve ekserji analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-18) Akkurt, FatihBu çalışmada 50-100°C sıcak aralığında jeotermal kaynaklar için Organik Rankine Çevrimi (ORÇ) sisteminin performansı araştırılmıştır. Dört farklı akışkan (R141b,R123,R245fa R134a) için değişen jeotermal kaynak sıcaklığına bağlı olarak ORÇ sisteminin birinci ve ikinci yasa verimleri, birim jeotermal akışkan debisi için üretilebilecek net iş değerleri belirlenmiştir. En yüksek birinci ve ikinci yasa verimleri R141b akışkanı için elde edilmiştir. En fazla net iş çevrim akışkanı yüksek debi değeri nedeni ile R134a için hesaplanmıştır. R141b için her bir sistem elemanının ekserji yıkım miktarları ve yüzde değerleri belirlenmiştir. Sistemi oluşturan her bir eleman için ekserji yıkımı artan sıcaklıkla artmıştır. Sistem elemanları arasında 50-85°C’ jeotermal kaynak sıcaklığı aralığında en fazla ekserji yıkımı jeneratörde görülmüştür. Bunu sırasıyla yoğuşturucu, türbin ve pompa izlemiştir. 85°C’nin üstü sıcaklıklarda türbindeki ekserji yıkımı sıralamada yoğuşturucunun önüne geçmiştir.Item EPS yalıtım kalıplı donatılı beton taşıyıcı duvar sistemi için tasarlanan beton bileşiminin uygunluğunun belirlenmesi üzerine bir çalışma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-15) Özşahin, Burak; Güner, AbdurrahmanGenleştirilmiş Polistiren Sert Köpük (EPS) Yalıtım Kalıplı Donatılı Beton Taşıyıcı (EPS YKDBT) Duvar Sistemi’nde, sistemin özelikleri dikkate alınarak tasarlanan “kendiliğinden yerleşen beton” (KYB) kullanılması uygundur. Fakat KYB’nin maliyetinin yüksek olması sebebiyle EPS YKDBT duvar sisteminde KYB’nin kullanılması sistemin yapım maliyetini arttırmaktadır. Sistemin yapım maliyetini düşürmek amacıyla çalışma kapsamında EPS YKDBT duvar sistemi için “çok akıcı” kıvamda geleneksel beton bileşimi tasarlandı. EPS YKDBT duvar sistemi için tasarlanan istenir geleneksel beton bileşiminin uygunluğu, KYB ile karşılaştırılarak deneysel olarak belirlenmeye çalışıldı. Çalışma sonucu incelenen EPS YKDBT Duvarlı bina yapım sisteminde vibrasyon uygulanmadan çok akıcı kıvamda geleneksel beton bileşiminin kullanılmasının uygun olmayacağı sonucuna varıldı.Item Gri ilişkisel temelli TOPSIS yöntemi ile tedarikçi seçimi ve tedarikçi risk değerlendirmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-27) Kabadayı, Nihan; Çırpın, Birgül KüçükGünümüzde karmaşıklaşan tedarik zinciri yapılarıyla birlikte tedarikçi ilişkileri tedarik zinciri için stratejik öneme sahip bir süreç haline gelmiştir. Tedarik zincirinde rekabet avantajı kazanabilmek için tedarikçiler ile uzun süreli ve sağlam ilişkilerin kurulması önemlidir. Ayrıca tedarikçilerin firmanın tedarik zinciri stratejilerine uygun operasyonel faaliyetlerde bulunmaları ve gerekli kriterlere sahip olmaları önemlidir. Tedarik zincirinde gerçekleştirilen faaliyetlerin başarısı tedarik zincirinde yer alan bağımsız firmaların ortak amaçlar etrafında birleşerek faaliyet göstermesine bağlıdır. Tedarik zincirinde yer alan firmalarda yaşanacak problemler zincir içerisindeki faaliyetlerin aksamasına neden olacaktır. Bu nedenle tedarikçi seçiminde firmaların tedarikçi firmalardan kaynaklanabilecek risk faktörlerini göz önünde bulundurması önemlidir. Bu çalışmada tedarikçi seçimi ve risk değerlendirilmesi probleminin çözümü için bir model önerilmiştir. Problemin çözümü için belirsizlik durumunda karar problemlerinin çözülmesinde etkin sonuç veren Gri ilişkisel temelli TOPSIS (Technique for Order Preference by Similarity to Ideal Solution) yöntemi kullanılmıştır. Yöntemin ilgili problemin çözümündeki performansını gözlemlemek amacıyla çalışmanın uygulama bölümünde Türkiye’de faaliyet gösteren bir tekstil firmasının tedarikçi seçim süreci ele alınmıştır.Item Güç bileşenlerinin dalgacık dönüşümü tabanlı hesaplanması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-01) Vatansever, Fahri; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-3885-8622Sistemler için birçok güç tanımlamaları yapılmıştır. Farklı güç tanımlamaları ve bileşenlerinin doğru bir şekilde hesaplanması ve ölçülmesi son derece önemlidir. Bu amaçla çok sayıda yöntemler ve teknikler geliştirilmiştir. Gerçekleştirilen çalışmada; literatürde tanımlanan gelen-yansıyan-iletilen güç bileşenlerinin geleneksel Fourier dönüşümüne alternatif olarak dalgacık paket dönüşümü kullanılarak hesaplanması önerilmiştir. İlgili güç analizlerini yapmak için etkileşimli grafiksel arayüz programı tasarlanmış; önerilen hesaplama tekniğinin etkinliği ve doğruluğu, gerçekleştirilen benzetimlerle/uygulamalarla gösterilmiştir.Item Güç kalitesi bozulmalarında harmonik kestirim yöntemlerinin performans analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-05) Süpürtülü, Meltem Kulu; Vatansever, Fahri; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü.; 0000-0003-0473-7731; 0000-0002-3885-8622Günümüz modern güç sistemlerinde doğrusal olmayan yüklerin, güç elektroniği elemanları ve devrelerinin artmasıyla birlikte güç kalitesi problemleri de ortaya çıkmaktadır. Güç kalitesini etkileyen unsurların başında da harmonikler yer almaktadır. Bu nedenle harmoniklerin tespit edilmesi, ölçülmesi, kestirimi ve bastırılması son derece önemlidir. Harmonik kestirimi için birçok yöntem ve teknikler mevcuttur. Ancak güç sistemlerinde meydana gelen bozukluklar, bu yöntemlerin performansını etkilemektedir. Gerçekleştirilen çalışmada; harmonik kestiriminde kullanılan on farklı yöntemin (hızlı Fourier dönüşümü, chirp z-dönüşümü, ayrık Hartley dönüşümü, Hilbert-Huang dönüşümü, Prony yöntemi, çoklu işaret sınıflandırma, Kalman filtre, en küçük ortalama kare, normalleştirilmiş en küçük ortalama kare, sızdıran en küçük ortalama kare) gerilim çökmesi, gerilim sıçraması, gerilim kesintisi ve dalga şekli bozulmalarındaki performansları incelenmiş ve karşılaştırmalı analizleri yapılmıştır.Item Güneş bacası güç santrallerinde toplayıcı eğiminin çıkış gücüne ve sistem verimine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-30) Cüce, ErdemBu çalışmada toplayıcı eğiminin sisteme etkisi Manzanares prototipi esas alınarak geliştirilen 3 boyutlu CFD modeli ile analiz edilmektedir. Nümerik modelde güneş yükü için DO (discrete ordinates) ışınım modeli ve sistem içerisindeki hava hareketi için RNG k-ε türbülans modeli birleştirilerek uygulanmaktadır. 1000 W/m2 güneş ışınımında sistemdeki maksimum hız 14.3 m/s olarak bulunurken bu değer deneysel veri olan 15 m/s ile uyum içerisindedir. Manzanares prototipinde toplayıcı giriş yüksekliği 1.85 m olarak verilmektedir. Bu çalışma kapsamında toplayıcı giriş yüksekliği sabit tutularak, toplayıcı çıkış yüksekliği sırası ile 2.91, 3.97, 5.04, 6.12 ve 7.17 m olarak tasarlanmakta ve bu sayede toplayıcı eğiminin 0.5, 1, 1.5, 2 ve 2.5° olduğu durumlarda sistemin performansındaki değişim değerlendirilmektedir. Elde edilen sonuçlar toplayıcı eğimindeki artışın sistemdeki hava hareketinin kütlesel debisini arttırdığını ve bu artışın sistemin güç çıkışını iyileştirdiğini göstermektedir. Referans durumu temsil eden eğimsiz toplayıcı için toplayıcı verimi %38.7 iken toplayıcı eğimi 1° olduğunda verimin %41.5’e iyileştiği gözlenmektedir. Sistemin çıkış gücü referans durumda 54.5 kW iken toplayıcı eğimi 2.5° olduğunda 57.1 kW olarak belirlenmektedir.