2009 Cilt 28 Sayı 1
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 2009 Cilt 28 Sayı 1 by Language "tr"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access Dinler ve gıda ilkelden semaviye(Uludağ Üniversitesi, 2009-06-15) Koluman, AhmetDin, bireyin davranışlarını düzenlemede, toplumsal ahlak kuralları ile birlikte göz önüne alınan faktörlerden biridir. Yaşayış biçimini etkileyen dinler, bireyin beslenme şekline de düzenlemeler getirmiş ve bu düzenlemeler etkinliğini korumuştur. Küreselleşme ile dini uygulamalar hem ticari, hem toplumsal hem de siyasi yönden önem kazanmıştır. Türkiye kendi içinde değişik inanış sistemlerine ait uygulamaları barındıran bir ülke olarak Avrupa Birliği bünyesinde yer almaya hazırlanmaktadır. Avrupa Birliği içerisinde gıda hijyeni ve toplumsal beslenme kavramları açısından dinler tarafından yasaklanan gıdaların ve dini uygulamaların bilinmesi önem göstermektedir.Item Open Access Doğal ve entansif beslenen kuzuların nekropsisinde helmintolojik ve artropodolojik bulgular(Uludağ Üniversitesi, 2009-09-23) Selver, M. Melih; Soysal, Deniz; Ak, İbrahim; Girişgin, Onur A.; Girişgin, Oya; Okursoy, Semra; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu çalışmada, 2005 yılı Temmuz ayında Balıkesir’in Bandırma ilçesindeki Hayvancılık Araştırma Enstitüsün’nde, doğal ve entansif yollarla beslenerek yetiştirilen 6 aylık Kıvırcık ırkı kuzulardaki helmint ve artropodların belirlenerek, bu iki gruptaki parazit yükü farklılığının ortaya konması amaçlanmıştır. Bu amaçla, Kıvırcık ırkı 24 kuzudan onikişerli iki grup oluşturularak, kuzular 6 aylık (ortalama 180 günlük) olduklarında etlerinin tüketime sunulması amacıyla kesime gönderilmeden önce dış bakıyla artropodolojik yönden muayene edilmiş, kesimden sonra da tüm iç organları laboratuara alınarak helmintolojik olarak incelenmiştir. Yapılan nekropsiler sonucu doğal besleme grubunda bir kuzunun akciğerinde Cystocaulus ocreatus (%8.3); 6 kuzunun ince bağırsağında Nematodirus abnormalis (%50.0), 5 kuzuda Moniezia expansa (%41.6), 4 kuzuda Avitellina centripunctata (%33.3), 2 kuzuda N. fillicolis, (%16.6), bir kuzuda Strongyloides papillosus (%8.3) bulunmuştur. 12 kuzunun abomazumunda Ostertagia circumcincta (%100.0), 6 kuzuda O. trifurcata (%50.0), 5 kuzuda Haemonchus contortus (%41.6), 6 kuzunun kalın bağırsaklarında Trichuris ovis (%50.0) ve T. discolor (%50.0) tespit edilmiştir. Ektoparazitlerden ise 4 kuzuda (%33.3) Rhipicephalus turanicus türü kenelere rastlanmıştır. Bu gruptaki kuzuların 10’unda miks enfeksiyon görülmüştür. Entansif besleme grubundaki 12 kuzudan 4’ünün kalın bağırsağında Trichuris ovis (%33.3) tespit edilmiş, bu grupta başka herhangi bir iç ya da dış parazite rastlanmamıştır.Item Open Access Hayvanlarda epilepsi(Uludağ Üniversitesi, 2009-08-27) Sonat, Füsun Ak; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Epilepsi, beyindeki nöronların ani, aşırı ve düzensiz deşarjları sonucu meydana gelen sinir sistemi rahatsızlığıdır. Bilinç, davranış ve motor aktivitelerde önceden tahmin edilemeyen düzensizlikler görülebilmektedir. İnsan hekimliğinde olduğu kadar veteriner hekimlikte de epilepsi önemli bir yer tutar. Hayvanların yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır. Epilepsi en çok kedi ve köpeklerde görülmekle beraber, daha seyrek olarak atlarda, ve hatta sığırlarda görülebilmektedir. Türkiye genelinde veteriner hekimlikte, klinikler ve hayvan hastanelerinde epilepsi tedavisinde çok eski yıllarda tedavi amaçlı kullanılan fenobarbital günümüzde de en çok kullanılan antiepileptik ilaçtır. Fakat eski kuşak antiepileptikler olarak isimlendirilen bu ve benzeri ilaçların oldukça fazla yan etkileri bulunmaktadır. Beşeri hekimlikte epilepsi tedavisinde bu tarz ilaçların yerini yeni kuşak antiepileptikler almıştır. Ancak veteriner hekimlikte bu ilaçlar henüz tedavide kullanılmadığından daha fazla çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.Item Open Access Mastitis olgularında virusların rolü(Uludağ Üniversitesi, 2009-07-09) Alpay, Gizem; Yeşilbağ, Kadir; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu derlemede özellikle sığır mastitis olgularının etiyolojisinde virusların rolleri irdelenmiştir. Viruslar sığır mastitis olgularında hem hazırlayıcı hem de primer etiyolojik ajan olarak rol oynayabilirler. Bovine herpesvirus 2, vaccinia virus, sığır çiçeği virusu, yalancı sığır çiçeği virusu, vesicular stomatitis virusu, şap hastalığı virusu ve bovine papillomavirus memede lezyon oluşturarak memenin doğal savunma mekanizmasını sekteye uğratırlar. Bovine herpesvirus 1, bovine viral diarrhoea virus, sığır immun yetmezlik virusu ve bovine leukemia virus enfeksiyonları ise immun yetmezliğe sebep olarak bakteriyel patojenlerin etkileriyle indirekt mastitis oluşumuna yol açabilirler. Yapılan deneysel çalışmalarda bovine herpesvirus 1, şap hastalığı virusu ve parainfluenza 3 viruslarının sığırlarda klinik mastitis oluşturabildiği, bovine herpes virus 4 gibi bazı virusların ise subklinik mastitise neden olduğu gösterilmiştir.Item Open Access Meta analiz(Uludağ Üniversitesi, 2009-05-13) Çorkungöz, Ender; Ediz, BülentMeta analizi, ilişkili fakat bağımsız çalışma sonuçlarının niceliksel gözden geçirilmesi ve sentezi olarak tanımlanabilmektedir. Çoklu çalışmaların nicel sentez tekniği olarak, meta analizinin kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Aynı konudaki farklı çalışmalardan bilgi toplayarak yapılan birleştirme analizi, sadece tek bir çalışmaya dayanan analizden daha fazla istatistiksel güce sahip olacaktır. Bu makalede, meta analizinin özellikleri ve kullanımı hakkında bilgi verilmesi ve meta analizinde karşılaşılan güçlüklerin açıklanması amaçlanmıştır.Item Open Access Piyasada satışa sunulan taze kanatlı eti preparatlarının son kullanma tarihlerindeki duyusal, kimyasal ve mikrobiyolojik kaliteleri(Uludağ Üniversitesi, 2009-09-10) Sezen, GülinBu çalışmada, İstanbul piyasasında ambalajlı olarak satışa sunulan taze kanatlı etlerinin son kullanma tarihlerinde duyusal, kimyasal ve mikrobiyolojik analizleri yapılarak hijyenik kaliteleri araştırılmıştır. Çeşitli firmalara ait 50 adet piliç but, 50 adet piliç kanat, 50 adet kuşbaşı hindi eti, 25 adet bıldırcın eti olmak üzere toplam 175 adet kanatlı eti numunesi son kullanma tarihlerinde materyal olarak kullanılmıştır. Duyusal analizler sonrasında toplam 175 adet örneğin %50.8’i koku, % 50,2’si görünüş bakımından olumsuz olarak belirlenmiştir. Kimyasal analizlerden pH değerleri ile ilgili olarak piliç but örneklerinin 40 (% 80)’ı , piliç kanat örneklerinin 32 (% 64)’si, hindi kuşbaşı örneklerinin 20 (% 40)’si ve bıldırcın örneklerinin 10 (% 40)’u Türk Standartları Enstitüsü’nün TS 2409:1997 sayılı Tavuk Eti Standardında belirtilen pH değerleri ile ilgili limitlerin üzerinde olduğu belirlenmiştir. Yapılan kokuşma tespit deneyinde piliç but örneklerinin 36 adeti, piliç kanat örneklerinin 33 adeti, kuşbaşı hindi örneklerinin 21 adeti, bıldırcın örneklerinin 11 adeti, toplam 175 adet örneğin 101 adeti kokuşma yönünden pozitif olarak tespit edilmiştir. Elde edilen mikrobiyolojik bulgulara göre toplam örneklerin 118’inin toplam mezofil aerob bakteri, 4’ünün Escherichia coli (E. coli), 5’inin Staphylococcus aureus (S.aureus), 95’inin de Pseudomonas spp. sayıları yönünden Türk Gıda Kodeksi’nde belirtilen değerlerin üzerinde olduğu, toplam 6 örneğin ise Salmonella spp. yönünden pozitif bulunduğu saptanmıştır.Item Open Access Süt sığırlarının sıcak stresinde beslenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2009-10-12) Yavuz, Hasan Melih; Biricik, Hakan; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Yaz mevsiminde iklim koşulları süt sığırlarında verimi olumsuz etkileyecek şekilde strese neden olur. Sıcak stresi yaşama payı enerji gereksinimini artırırken özellikle de kaba yem tüketimi olmak üzere kuru madde tüketimini azaltır ve böylece hayvanın enerji ihtiyacını karşılamak güçleşir. Normal fizyolojik faaliyetlerin devamı için vücut sıcaklığının çok dar sınırlar içerisinde sürdürülebilmesi gerekir. Çevre sıcaklığı uygun olduğunda vücudun serinletilmesi ve ısıtılması için fizyolojik gereksinimler çok düşük düzeydedir ve hayvan performansını en iyi şekilde gerçekleştirilebilir. Buna karşın, çevre sıcaklığı normalin dışında seyrettiğinde vücut sıcaklığını düzenlemek için gerekli aktiviteler artar ve hayvanın performansını düşürebilir. Sıcak stresinin süt veriminde % 10-25 oranları arasında bir azalmaya neden olduğu gözlenmiştir. Sıcak stresi kuru madde tüketiminde azalmaya neden olurken ineğin yaşama payı ve süt verimi için gereksinim duyduğu enerji ve protein ihtiyacı artar. Sıcak stresine bağlı olarak meydana gelen fazla terleme önemli derecede potasyum kaybına neden olur. Süt sığırlarında sıcak stresinin etkisini en aza indirebilmek için rasyonlarda enerji, protein ve mineral madde düzeylerinde düzenlemeler yapılmalıdır.Item Open Access Teke spermasının saklanması ve suni tohumlama(Uludağ Üniversitesi, 2009-09-25) Üstüner, Burcu; Günay, Ülgen; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Suni Tohumlama (ST), doğal aşımın aksine erkek bireyden alınan spermanın mekanik yolla dişi genital kanala verilmesidir. ST keçi yetiştiricilerine genetik olarak üstün özellikteki erkek bireylerin kullanımı imkanı verir. Birbirinden kilometrelerce uzaklıkta bulunan üstün özellikteki erkek ve dişi keçinin çiftleşmesi, donmuş sperma kullanarak gerçekleştirilen ST ile yapılmaktadır. Yapılan ST ile istenilen özellikte yeni sürüler oluşturmak, akrabalı yetiştirmeyi azaltmak, çiftleşme ile bulaşan hastalıkların kontrolü, üstün özellikteki bir tekeden maksimum oranda faydalanmak ve sürüde teke eliminasyonu ile işletmeye getireceği masrafı azaltmak mümkün olmaktadır. 5o C’de kısa süreli saklanan ve -196o C’de uzun süreli saklanan spermalar ST’da kullanılmaktadır. Bu derlemede, teke spermasının saklanması ve saklanan spermalarla yapılan suni tohumlamalardan elde edilen gebelik oranları üzerine değinilmiştir.Item Open Access Untitled(Uludağ Üniversitesi, 2009-10-07) İlhan, Tuncay; Erdost, Hatice; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Ghrelin, öncelikli olarak midedeki endokrin X(A) hücreleri tarafından salgılanan polipeptid yapıda bir hormondur. Ghrelin, büyüme hormonunun salınımı, enerji dengesi, besin alımı ve vücut ağırlığının ayarlanmasında görev alır. 28 aminoasitten oluşan moleküler yapısında, 3. aminoasite bir yağ asidinin bağlanıp bağlanmamasına göre açillenmiş ya da des-açil ghrelin olarak adlandırılan 2 formu bulunur. Aktif olan, yağ asidi bağlanmış, açillenmiş formudur. Bu formdaki ghrelin etkisini özellikle kendisine özgü olan büyüme hormonu salgılatıcı reseptöre bağlanarak gösterir. Ghrelinin, büyük oranda sentezi midede gerçekleşmesine rağmen bağırsak, kalp, böbrek, karaciğer, akciğer, pankreas, plasenta gibi birçok organda varlığı tespit edilmiştir. Büyüme hormonu salgılatıcı hormonun salınımını uyaran ghrelin başta kemik, kıkırdak, kas olmak üzere vücudun büyüme yeteneğinde olan hemen bütün dokuları üzerinde etkin bir role sahiptir.