Eğitim Bilimleri Doktora Tezleri / PhD Dissertations
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/21
Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. BUU Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing by Department "Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 33
- Results Per Page
- Sort Options
Item Argümantasyon tabanlı öğretimin sekizinci sınıf öğrencilerinin matematik okuryazarlığı başarısına etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-21) Adal, Ahmet Adil; Özdemir, M. Emin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0003-3868-4551Gerçek dünya bağlamından sunmuş olduğu bilgilerle matematiği gündelik hayatla ilişkilendiren matematik okuryazarlığı soruları, uluslararası düzeyde birçok araştırmanın veri toplama kaynağı olmuş ve matematik okuryazar bireylerin yetişmesi için devletler düzeyinde güçlü politika değişikliklerinin yapılmasına yol açmıştır. Çünkü günümüz dünyasında matematik okuryazar bireylere olan ihtiyaç giderek artmakta ve çağın gereği bir yetenek halini almaktadır. Ancak ülkemizin, matematik okuryazarlığı becerilerini ölçen uluslararası düzeydeki sınavlardan elde ettiği sonuçlar hala istenen seviyeye ulaşamamıştır. Bu durumun düzeltilebilmesi, çözüm önerilerinin sunulabilmesi için çeşitli öğretim yöntemlerinin var olan geleneksel öğretim yöntemine kıyasla uygulanması ve yeni seçeneklerin ortaya konması gerekmektedir. Bu noktada bu tezin hazırlanma amacı devreye girmektedir. Bu çalışmanın amacı, argümantasyon tabanlı öğretimin sekizinci sınıf öğrencilerinin matematik okuryazarlığı başarısına etkisini incelemek ve süreç hakkında öğrenci görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Yapılan literatür taramalarında argümantasyon tabanlı öğretimin öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarısına etkisini inceleyen bir çalışmaya rastlanamamıştır. Bu durum, bu tez çalışmasının ilgili alanda potansiyel olarak öncü bir rol üstlenebileceği düşüncesiyle önem kazanmaktadır. Çalışmanın amacı doğrultusunda argümantasyon çalışma kağıtları ile haftada iki ders olmak üzere sekiz haftalık bir uygulama yapılmıştır. Bu kapsamda deney grubundaki öğrencilere argümantasyon tabanlı öğretim ile Toulmin Argümantasyon Modeli dikkate alınarak geliştirilen çalışma kağıtlarının çözümü yapılırken, kontrol grubundaki öğrencilerle ise mevcut öğretim yöntemine göre dersler işlenmiştir. Bu çalışmada nicel ve nitel desen birlikte kullanılmış ve karma yöntem desenlerinden açıklayıcı sıralı karma yöntem ile süreç yürütülmüştür. Araştırmanın nicel kısmında ön test –son test eşitlenmemiş kontrol gruplu yarı deneysel desen, nitel kısmında ise durum çalışması desenlerinden bütüncül tek durum deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, İstanbul ili Esenler ilçesinde bir devlet ortaokulunda 2022-2023 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, rastgele seçilen biri deney (24 kız) ve biri kontrol (25 kız) grubu olmak üzere toplam 49 sekizinci sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk aşamasındaki nicel veriler, “Matematik Okuryazarlığı Başarı Testi” ile ikinci aşamasını oluşturan nitel veriler ise “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” yardımıyla elde edilmiştir. Veri toplama araçları araştırmacı tarafından geliştirilmiştir. Uygulama tamamlandıktan sonra deney grubundan rastgele seçilen sekiz öğrenci ile yarı yapılandırılmış görüşme formu doğrultusunda görüşmeler yapılmıştır. Nicel verilerin analizi için bağımlı gruplar t-testi, bağımsız gruplar t-testi, Mann Whitney U testi ve testlerin normallik kontrolleri için Shapiro-Wilks testi kullanılmıştır. Nitel verilerin analizi ise içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları, argümantasyon tabanlı öğretim sürecinin mevcut öğretim programına dayalı olarak gerçekleştirilen öğretim sürecine göre öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarısını istatistiksel olarak anlamlı ve etkili bir şekilde artırdığını ortaya koymuştur. Yapılan görüşmeler sonucunda ise öğrencilerin, argümantasyon tabanlı öğretim yöntemine yönelik olumlu görüşlere sahip oldukları ve matematik okuryazarlığı problemlerine yaklaşımlarında, argümantasyon tabanlı öğretimin bilişsel ve duyuşsal alanlarda birçok katkı sağladığı yönünde açıklamalarda bulundukları görülmüştür. Bu sonuçlar ışığında matematik derslerinde argümantasyon tabanlı öğretim yönteminin kullanımının, matematik okuryazarlığı yüksek bireyler yetiştirilmesi için literatüre alternatif olacağı düşünülmektedir. Son olarak, bu çalışmanın yenilik etkisi dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilebilir.Item Astronomi okuryazarlığı üzerine kazanım temelli program geliştirme çalışması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-11) Ünal, Merve; Bulunuz, Nermin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-5917-4369Astronomi çok eski çağlardan bu yana insanoğlunun ilgisini çeken bir konu olmaklabirlikte, hızla gelişen teknoloji sayesinde uzay artık insanlar için bilinemeyen bir konuolmaktan çıkmış ve son yüzyılda ülkeler uzay çalışmalarını hızlandırmışlardır. Uzay çalışmalarındaki bu gelişmeler, dünyada eğitimin her alanına da yansımaktadır. Hem bu çalışmalara katılabilecek insan gücünü sağlayabilmek hem de ülke vatandaşlarının çalışmaları takip ederken içeriğini, amacını anlayabilmesini sağlayabilmek adına, öğrencilerin―Astronomi okuryazarı‖ olarak yetiştirmesi oldukça önemlidir. Astronomi okuryazarlığı, Astronomi hakkında genel bir çerçeve çizen hem beceri hem de davranış boyutları olan bir kavramdır. Bu çalışmada Astronomi okuryazarı öğrenciler yetiştirmek için ilkokuldan ortaöğretime kadar çeşitli dersler içerisinde bulunan Astronomi kazanımlarının bütüncül bir bakış açısıyla gözden geçirilmesi, düzenlenmesi ve sınıflandırılması amaçlanmıştır. Çalışmada iki veri toplama tekniği kullanılmıştır. İlk aşamada iki tur Delphi tekniği kullanılarak ilkokul, ortaokul ve lise için Astronomi okuryazarlığı yeterlikleri, Astronomi, Fizik ve Fen Bilimleri alanlarında uzmanların görüşleri alınarak belirlenmiş, ikinci aşamada ise alan uzmanlarının önerdiği Astronomi kazanımları, mevcut öğretim programlarındaki kazanımlar ile doküman inceleme tekniği kullanılarak karşılaştırılmıştır. Delphi tekniği ile toplanan verilerin analizleri sonucunda, alan uzmanlarının, toplumun genel olarak Astronomi okuryazarlığı düzeyini yetersiz gördükleri ve bu doğrultuda, Astronomi okuryazarlığının her öğrenci için oldukça gerekli olduğunu belirttikleri bulunmuştur. Bulgulara göre, Astronomi okuryazarlığı yeterlilik alanları; Bilgi, Beceri, Duyuşsal ve Astronomi- Teknoloji –Topl alanlarından oluşmaktadır. Bu ana alanların alt alanları her öğrenim düzeyine göre farklılaşmakla birlikte, uygun kazanımlar buralarda sıralanmıştır. Alan uzmanları bu beceri ve davranışların hangi okul kademesinde, hangi kazanımları kapsayacak şekilde öğretilmesi gerektiğini, Astronomide hızla gelişen güncel konuları da içine alarak, yeniden düzenlenmeye ihtiyaç duyulduğunu ifade etmişlerdir. Araştırmanın sonuçlarından hareketle, mevcut Fen öğretim programlarındaki kazanımların, Astronomi okuryazarı bireyler yetiştirmek için yeterli olmaması nedeniyle, güncellemelerin yapılması, Fen derslerinden farklı olarak ayrı bir Astronomi dersinin programlara eklenmesi, bu dersin de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından istihdam edilecek Astronomi uzmanlık alanına sahip öğretmenler tarafından öğretilmesi önerilmektedir.Item Bilimsel süreç becerilerinin yapay zekâ ile yordanması, öğrenciler ve üstün yetenekli öğrencilerdeki etkililiği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-14) Sarıoğlu, Serhan; Çepni, Salih; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0003-3587-2266Bilimsel süreç becerileri, bilimsel bir araştırmayı yürütme sürecinde kullanılması gereken ve bu nedenle öğrencilere kazandırılması gereken en önemli becerilerin başında gelmektedir. Bilimsel süreç becerileri fen bilimlerinin öğretiminde ve bilimle ilgili tüm mesleklerin edinilmesi sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle Türk eğitim sisteminde sıklıkla kullanılan çoktan seçmeli sorular, bilimsel süreç becerileri gibi işe vuruk becerilere odaklanmaması, öğretim programının vurguladığı kazanımlarla sınırlı kalması nedeniyle bu becerilerin ölçülmesini ve değerlendirilmesini, dolayısıyla da bu noktadaki eksikliklerin ortaya çıkarılarak bu eksikliklere yönelik önlemler almak suretiyle geliştirilmesini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, araştırma “Geliştirilen sınıflama modelinin beceri temelli sorularla 8. Sınıf öğrencilerinin ve fen alanında üstün yetenekli 8. sınıf öğrencilerinin bilimsel süreç becerilerini yordamada etkililiği nasıldır?” sorusuna yanıt aramaktadır. Araştırmada kullanılan veri toplama araçları çevrimiçi bilimsel süreç becerileri testi ve40 sorudan oluşan çoktan seçmeli beceri temelli sorulardan oluşmaktadır. Veri toplama araçlarının uygunluğu, ölçmeyi hedeflediği bilimsel süreç becerilerinin standartlarıyla uyumsama durumları gözetilerek geliştirilmiş ve öğrencilerin bilimsel süreç beceri düzeylerini ortaya çıkarmak amacıyla kullanılan bilimsel süreç beceri ölçeği ile birlikte araştırmanın veri toplama araçlarını oluşturmuştur. Bu aşamadan sonra 292 öğrenciden elde edilen veriler yardımıyla beceri temelli maddelerin bilimsel süreç becerilerini yordama durumlarını ortaya çıkarmak için 11 farklı makine öğrenmesi sınıflama modeli oluşturulmuş, bu modellerin etkililikleri yine nicel metriklerden yararlanılarak değerlendirilmiştir. Eğitilen sınıflama modeli daha sonra 34 fen alanında üstün yetenekli tanısı almış öğrencilerin verileri üzerinde test edilmiş ve sonuçları raporlanmıştır. Araştırma sonucunda geliştirilen farklı modeller değerlendirilmiş ve öğrencilerin bilimsel süreç becerilerini yordamada en iyi performansı gösteren modelin Adaboost modeli olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca modelin performansı üstün yetenekli öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinin yordanmasında da incelenmiş, sonuçta kabul edilebilir düzeyde bir başarı ortaya çıkarılmıştır. Araştırma sonucunda yapay zekâ uygulamalarının eğitimde ölçme değerlendirme alanında, özellikle de bilimsel süreç becerileri gibi özel bir alanda bile kullanılabileceği sonucuna ulaşılmış, daha farklı örneklemlerle farklı öğrenci özelliklerinin de yordanması için daha fazla çalışmanın yapılması önerilmiştir. Bununla birlikte, sınıflama modelinin eğitilmesi sürecinde kullanılan veri noktası sayısının mümkün olduğunca fazla olmasının modelin performansını olumlu yönde etkileyeceği önerilmektedir.Item Cebirsel kavram ve genellemelerinin, soyutlama sürecine uygun öğretiminin tasarımı, uygulanması ve değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-22) Yılmaz, Rümeysa; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıMatematiksel kavram ve genellemelerin öğretiminde, soyutlama sürecinin analizinden yararlanılması, soyutlamaya olan ilginin artarak devam etmesine yol açmış bulunmaktadır. Öğrencilerin soyutlama süreçlerini inceleyen araştırmacılar; bireysel araştırmalara ağırlık vermişler, bu durum sınıf ortamında soyutlama süreçlerini incelemenin önemini arttırmıştır. Bu araştırmanın amacı ise 6. sınıftan başlayarak 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin cebirsel kavram ve genellemeleri oluşturma ve soyutlama süreçlerinin incelenmesi, süreç içerisinde hazırlanan öğretim tasarımının soyutlama sürecine katkısının belirlenmesidir. Araştırma karma yöntem araştırması modelinde olup iki aşamadan oluşmuştur. İlk aşamada tasarım tabanlı araştırma modeli, ikinci aşamada ise durum çalışması modeli kullanılmış olup, yarı boylamsal bir çalışmadır. Çalışma 2017-2018 yılları arasında iki yıl boyunca Bursa Setbaşı Ortaokulunda biri deney grubu diğeri ise kontrol grubu olarak belirlenen 32’şer kişilik iki grupta toplam 64 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Uygulama öncesi öğrencilerin cebir kavram ve genellemeleri bilgisini ölçmek için Chelsea Cebir Tanılama Testi (CCTT) uygulanmıştır. Altıncı ve yedinci sınıf müfredatındaki cebir kavram ve genellemeleri belirlenerek, bu kavram ve genellemelerin soyutlanma süreçlerini incelemeye imkân verecek öğretim tasarımı hazırlanmış ve pilot çalışması yapılarak eksikler tespit edilerek giderilmiş, hazırlanan öğretim tasarımı deney grubu öğrencilerine uygulanmıştır. Uygulama sonrası CCTT, SBT1 (Soyutlama Becerileri Testi), SBT2 ve SBT3 testleri yapılarak sonuçları analiz edilmiş ve öğrencilerin soyutlama süreçleri RBC+C modeliyle ayrıntılı olarak incelenmiştir. Yapılan ön ve son testler arasındaki gelişim nicel analizle belirlenmiştir. Öğrencilerin soyutlama süreçlerini derinlemesine analiz etmek için deney grubundan seçilen 2 düşük, 3 orta ve 4 yüksek başarı düzeyine sahip odak grup öğrencilerinin uygulamanın her aşamasında etkinlik kâğıtları, yapılan ön ve son testlerin nitel analizleri belirlenen tematik soyutlama göstergeleri çerçevesinde yapılmıştır. Göstergelerin RBC+C (Recognizing, Building with Construction, Consolidation) modelindeki gibi alındığında bazı durumları ayrıntılı analize imkân vermediğinden, detaylandırması yapılmıştır. Araştırmada kullanılan SBT2, SBT3 ve CCTT ön ve son testlerinin nicel analiz sonuçlarına bakıldığında, öğrencilerin 6. ve 7. sınıftaki uygulamalar sonrası, soyutlama becerilerindeki gelişimde anlamlı farklılıklar elde edildiği görülmüştür. Ayrıntılı analiz yapılmak için seçilen odak grubu öğrencilerinden elde edilen etkinlik kâğıtları ve testlerin nitel analizinde de soyutlama becerilerinin geliştiği gözlemlenmiştir. Öğrencilerden orta ve yüksek başarı düzeyine sahip öğrencilerin oluşturma ve pekiştirme basamaklarına ulaştığı gözlemlenmiştir. Başarı düzeyi düşük öğrencilerin ise yanlış oluşturmaya sahip olabildikleri ya da yardımcı tanımayla kısmi doğru oluşturmaya ulaştıkları gözlemlenmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasında odak grup öğrencilerinden elde edilen nitel veriler analiz edildiğinde pekiştirme basamağına ulaşıp ulaşamayan öğrencilerin derinlemesine analizinde başarı düzeyi yüksek ve orta öğrencilerin pekiştirme basamağına ulaşabildikleri, düşük başarı düzeyine sahip öğrencilerin ise kısmi doğru oluşturma basamağında kaldıklarından dolayı pekiştiremedikleri sonucuna varılmıştır. Araştırma sonuncunda hazırlanan öğretim tasarımının öğrencilerin soyutlama becerilerini geliştirdiği sonucuna varılmıştır. RBC+C modelinin tanılama aracı olmasının yanında, bilgilendirici ve tasarımı aracı olarak da kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bu sonuçlara göre soyutlama becerilerinin geliştirilme sürecinde öğretime ve gelecekte yapılacak çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.Item Ders İmecesi uygulamalarının matematik öğretmenlerinin mesleki gelişimlerine katkısının öğretmen görüşlerine göre incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-22) Aydoğan, Barış; Ezentaş, Rıdvan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-7301-6124Bu çalışmanın temel amacı, Ders İmecesi uygulamalarının matematik öğretmenlerinin mesleki gelişimine olan katkısını öğretmen görüşlerine göre incelemektir. Bu amaç doğrultusunda, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan betimsel analiz yöntemi tercih edilmiştir. Araştırmanın katılımcıları, bir devlet okulunda görev yapan biri araştırmacı olmak üzere üç matematik öğretmeninden oluşmaktadır. Ders İmecesi uygulamaları, katılımcı öğretmenlerin derslerine girdiği üç farklı dokuzuncu sınıf matematik dersi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu uygulamalar, ders araştırması, ders sonrası yansıtma toplantıları, revize dersler ve revize dersler sonrası yansıtma toplantıları gibi beş farklı aşamadan oluşmaktadır. Öğretmenlerin mesleki gelişimini daha iyi gözlemlemek amacıyla, bu uygulamalar kısa bir süre içinde değil, öğretim yılı boyunca yapılmıştır. Bu araştırmada, öğrenci başarısına odaklanmak yerine sadece öğretmenlerin mesleki gelişimine ilişkin bulguların belirlenmesi hedeflenmiştir. Öğretmenlerin mesleki gelişimini değerlendirmek için, alan öğretim bilgisinin iki alt bileşeni kullanılmıştır. İlk bileşen olarak, konunun gerçek hayatta nasıl kullanıldığı ve genel anlamı üzerinde sorgulama yapma becerisi incelenmiştir. İkinci bileşen olarak ise etkinliklerin seçimi ve sıralanmasıyla ilgili olarak öğretmenlerin yetkinlikleri gözlemlenmiştir. Uygulama sürecinde, Ders İmecesi döngüsünün tüm aşamalarının titizlikle uygulanmasına dikkat edilmiştir. Her ders için, uygulama öncesinde bir toplantı yapılmış, ders uygulanmış, uygulama sonrasında bir toplantı gerçekleştirilmiş, gerektiğinde ders revize edilmiş ve revize ders sonrasında bir toplantı daha yapılmıştır. Ders İmecesi uygulamasıyla, öğretmenlerin konunun gerçek hayatta kullanımı ve genel anlamı üzerinde sorgulama yapma becerilerinde, son derslerde ilk derslere göre gelişme kaydettikleri belirlenmiştir. Ayrıca, etkinliklerin seçimi ve sıralanmasında yansıma toplantılarının ve revize derslerinin büyük katkısı olduğu gözlemlenmiştir. Bu sonuçlar, Ders İmecesini uygulayan öğretmenlerin pedagojik alan bilgisi açısından önemli bir mesleki gelişim gösterdiklerini ortaya koymaktadır.Item Dinamik geometri destekli ortamda ortaokul öğrencilerinin geometrik muhakemelerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-04-17) Yazıcı, Kübra Uzun; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0003-4174-0227Bu araştırmanın amacı, yedinci sınıf matematik öğretim programında yer alan geometri ve ölçme öğrenme alanındaki konularda Duval’in Bilişsel Modeline ve Zihnin Geometrik Alışkanlıklarına uygun GeoGebra, pergel, cetvel, açıölçer ve kağıt-makas destekli zenginleştirilmiş öğrenme ortamının tasarlanması, öğrenme ortamının gerçek sınıf ortamında uygulanması, bu öğrenme ortamının geometrik muhakemelere katkısı bağlamında incelemesi ve öğrenci görüşlerinin alınmasıdır. Bu araştırmada, nitel yöntemlerden olan öğretim deneyi kullanılmıştır. Araştırma 2021-2022 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde, Marmara Bölgesi Bursa ili Yıldırım ilçesinde bulunan bir devlet ortaokulda 7. sınıfta öğrenim gören 22 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yürütülen öğretim deneyi sonrasında dokuz öğrenci ile yarı-yapılandırılmış görüşme gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verilerini, öğretim olaylarının ses kayıtları, yedinci sınıf geometri ve ölçme öğrenme alanı yönelik geliştirilen Geo Gebra, geometrik araç ve kâğıt-makas destekli öğretim materyalleriyle uyumlu çalışma yaprakları, öğretim sonrasında gerçekleştirilen yarı- yapılandırılmış görüşme esnasındaki ses kayıtları ile araştırmacı notlarından oluşturmaktadır. Bu araştırmada öğretim olaylarından ve yarı-yapılandırılmış görüşmelerden elde edilen verilerin analizinde içerik analizi ve betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, Duval’in Bilişsel Modeline ve Zihnin Geometrik Alışkanlıklarına göre zenginleştirilmiş öğrenme ortamındaki etkinliklerin yedinci sınıf öğrencilerinin geometrik muhakemelerine katkı sağladığı belirlenmiştir. Ayrıca gerçekleştirilen öğretim deneyi esnasında yedinci sınıf öğrencilerinin geometrik muhakemeleri incelendiğinde, Duval’in Bilişsel Modelindeki algısal süreçlerin ZGA çerçevesindeki alışkanlıklarla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Diğer taraftan zenginleştirilmiş öğretim etkinliklerine yönelik yedinci sınıf öğrencilerin olumlu görüş belirttiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlardan yola çıkarak alana ve akademiye yönelik önerilerde bulunulmuştur.Item Dinamik geometri yazılımı ile zenginleştirilmiş ortamlarda öğretmen adaylarının muhakeme süreçleri üzerine bir öğretim deneyi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-04-28) Sır, Ayşenur; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-7544-8198Bu araştırmanın temel amacı dinamik geometri yazılımı kullanılarak gerçekleştirilen geometri öğretiminin matematik öğretmeni adaylarının matematiksel muhakeme ve inşa süreçlerine, temel geometri alan bilgilerine ve geometri başarı düzeylerine etkisini değerlendirmek, temel geometrik kavramları anlamlandırma süreçlerini incelemek, süreçte karşılaştıkları güçlükleri ve sürece ilişkin görüşlerini belirlemektir. Çalışmada nitel bir öğretim deneyi modeli kullanılmıştır. Gerçekleştirilen öğretim deneyi Dinamik Geometri Yazılımı Cabri Geometri kullanılarak yapılandırmacı bir yaklaşımla aksiyomatik bir sistem olarak Öklid geometrisinin temelleri, temel teoremlerin ispatı, geometrik yapıların oluşturulmasını içeren Geometri-1 ders müfredatını kapsayacak şekilde 12 hafta sürmüştür. Araştırmanın katılımcıları 2016-2017 akademik yılının bahar döneminde Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği lisans programına kayıtlı Geometri-1 dersini alan 68 öğretmen adayından oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak Çoktan Seçmeli Geometri Başarı Testi, Açık Uçlu Temel Geometri Alan Bilgisi Testi, Açık Uçlu İspat Yorumlama Testi, Açık Uçlu İspat Yapma Testi, Açık Uçlu Temel Geometrik İnşa Testi, ders gözlemleri, yazılı ve sözlü görüşme formları kullanılmıştır. Elde edilen nicel verilerin analizinde bağımlı örneklemler t testinden yararlanılmıştır. Gözlem bulgularının analizinde betimsel analiz teknikleri, görüşmelerin analizinde içerik analizi teknikleri kullanılmıştır. Açık uçlu testlerden vii elde edilen verilerin analizinde nitel ve nicel veri analizi teknikleri birlikte kullanılmıştır. Bulgular yüzde ve frekans tablolarıyla birlikte sunulmuştur. Ön testlerden elde edilen veriler ve ilk derslere ilişkin gözlemler öğretmen adaylarının geometri başarısı, temel geometri alan bilgisi, temel geometrik inşa, geometrik muhakeme ve ispat oluşturma becerilerinin düşük olduğunu göstermiştir. Araştırma sonuçları yapılan uygulamanın öğretmen adaylarının söz edilen becerilerinde istatistiksel olarak anlamlı ve olumlu bir etkiye sahip olduğunu ve öğretmen adaylarının geometri dersine bakış açılarını olumlu yönde etkilediğini ortaya koymuştur. Öğretmen adaylarının, çalışma süresince gösterdikleri gelişme göz önünde bulundurulduğunda araştırmanın lisans düzeyinde verilen geometri derslerinin öğretim yöntemlerine katkı sağlayacağı; matematik öğretmenleri için fikir, örnek ve kaynak teşkil edeceği ve gelecekte yapılacak araştırmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.Item Diyalojik tartışmalar temelli sokratik seminerler yoluyla sınıf içi öğrenci soru düzeylerinin bloom taksonomisi bakımından incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-01) Zaimoğlu, Şerife; Ezentaş, Rıdvan; Özgeldi, Meriç; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-8100-0210Bu çalışmanın amacı matematik derslerinde yapılan sokratik seminerlerde diyalojik yapının ne ölçüde ortaya çıktığını ve bu diyalojik yapının öğrenci sorularının bilişsel düzeyine etkisini incelemektir. Çalışma 2018-2019 ders yılı güz döneminde bir devlet okulunda öğrenimine devam eden 7. sınıf toplam 20 öğrenci ile yürütülmüştür. Seminerlerde diyalojik yapının ne ölçüde orta çıktığını belirlemek için Reznitskaya’nın (2012) Sınıf İçi Konuşmaların Göstergeleri ve sınıf içi öğrenci sorularının bilişsel düzeyini belirlemek için Yenilenmiş Bloom Taksonomisi kullanılmıştır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizi betimsel analiz yaklaşımı kullanılarak yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda ilk bulgular seminerlerde gerçekleşen konuşmaların öğretmenin diyalojik tartışmaları yürütürken monolojik boyuttan diyalojik boyuta geçiş durumunu yansıttığı yönündedir. Son olarak araştırmacı tarafından seminerlerde ortaya çıkan farklı çözüm yollarının karmaşıklık düzeyi kodlanmıştır. Çözüm yolları ile ilgili kodlamaların analizinde uzman görüşü alınmıştır. Her farklı çözüm yoluna yönelik sınıf içi öğrenci sorularının bilişsel düzeyi belirlendikten sonra sorular düşük düzey, orta düzey(orta-1, orta-2) ve yüksek düzey olarak gruplandırılmıştır. Analizler sokratik seminerlerde öğrencilerin çoğunlukla orta düzeyde sorular sorduğu ve düşük düzeyde çok az miktarda soru sordukları hatta yüksek yüzeyde sorulan soruların düşük düzeyde sorulan sorulardan fazla olduğunu göstermiştir. Bununla beraber seminerlerde ortaya çıkan farklı çözüm yollarının karmaşıklık düzeyleri ve bu çözüm yollarına yönelik sınıf içi öğrenci sorularının bilişsel düzeyleri arasında zayıf da olsa pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r=,469, p<,01). Bu sonuçlardan hareketle sınıfta farklı çözüm yollarının keşfedilmesi ve bunların üzerine gerçekleştirilecek konuşmalar diyalojik tartışmaları tetiklemekte ve sınıf içi öğrenci sorularının bilişsel düzeyinde artışa belli ölçüde katkı sağlamaktadır sonucuna ulaşılmıştır.Item Fakülte okul işbiriliğinde geliştirilen mesleki öğrenme topluluğunun öğretmenlerin mesleki becerilerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-15) Ağsu, Murat; Bayraktar, Bahtiyar; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıÖğretmenlerin mesleki becerilerinin gelişimini artırmak, öğretim uygulamalarını iyileştirmek amacıyla alternatif yollar keşfedilmelidir. Öğretmenlerin mesleki gelişimi için yeni yöntemler tartışılmaktadır. Bu yöntemlerden birisi de mesleki öğrenme topluluklarıdır. Mesleki öğrenme toplulukları, profesyonel öğrenmenin ideal özellikleri (teorik bilgi) ile geleneksel mesleki gelişim girişimlerinin sınırlamaları (pratik bilgi) arasındaki boşluğu doldurmak için bir bağlam sağlamaktadır. Mesleki öğrenme topluluğu; bir grup insanın uygulamalarını devamlı, yansıtıcı, işbirlikçi, kapsayıcı, öğrenmeye yönelik, büyümeyi destekleyici bir şekilde paylaşan, eleştiren ve sorgulayan bir topluluktur. Bu araştırmada öğretmenlerin mesleki becerileri konusunda yaşadıkları problemlere odaklanılmıştır. Yapılan zümre toplantılarındaki görüşmeler ve analizler sonucunda; öğretmenlerin özellikle öğrenilmesi zor olan konuların öğretiminde zorlandıkları, yeni yaklaşımlardan, teorilerden habersiz oldukları, geleneksel öğretim biçimlerine devam ettikleri, okul ortamında desteklenmedikleri, meslektaşlarından yalıtılmış oldukları ve mesleki olarak kendilerini geliştirmek yerine karmaşıklaşan müfredat yoğunluğuyla mücadele ettikleri tespit edilmiştir. Bu çalışma; Fakülte-Okul iş birliği ile geliştirilmiş mesleki öğrenme topluluğunun matematik öğretmenlerinin eğitim-öğretimi planlama, öğrenme ortamları oluşturma, öğretme ve öğrenme sürecini yönetme becerilerinin artırılmasını amaçlamaktadır. Çalışma öğretmen araştırması olarak da bilinen eylem araştırması yöntemi ile desenlenmiştir. Çalışmanın katılımcıları, Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı bir özel öğretim kurumunun lise kademesinde çalışan üç matematik öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak toplantı ses kayıtları, sınıf ortamında video kayıtları ve gözlem formundan yararlanılmıştır. Verilerin analizinde yeterli kuramsal çerçevenin bilindiği durumlarda kullanılan betimsel analiz yöntemi tercih edilmiştir. Geçerliğin sağlanması için uzun süreli etkileşim, veri çeşitlemesi, katılımcı teyidi ve akran değerlendirmesinden yararlanılmıştır. Eylem araştırması sürecinde tespit edilen problemlere karşı çeşitli çözümler üretilmiştir. Üretilen çözümlerin öğretmenlerin mesleki becerilerine ve uygulamalarına olan etkisi; suskun öğretmenler, taşıyıcı soru, eğlenceli matematik, pasif öğretmenler, aktif öğretmenler, diyalojik öğretim, moderatör öğretmen ve katlama soruları gibi sekiz ayrı temada toplanmış ve bulgular kısmında verilmiştir. Çalışmanın bulguları öğretmenlerin, Joyce ve Calhoun (2010) tarafından tanımlanan kriterler ışığında, Suskun Öğretmenler seviyesinden Aktif öğretmenler seviyesine yükseldikleri gözlemlenmiştir. Sonuç ve tartışma bölümünde, çalışmadan çıkan sonuçlar yurt içinde ve yurt dışında yapılmış olan benzer çalışmalar ile karşılaştırılmıştır. Literatür ile öğretmenin mesleki becerilerinin paralel düzeyde geliştiği ancak bizim çalışmamızda dış uzman desteğinin öğretmenler tarafından hemen kabul gördüğü anlaşılmıştır. Bunun nedeni, katılımcı öğretmenlerin; süreç içerisinde dış uzmanlarla işbirliği içerisinde Diyalojik Öğretim, Taşıyıcı Sorular ve Kağıt Katlama Etkinlikleri gibi yeni yaklaşımları kabullenmeleri, ders planlarını yeni yaklaşımlar doğrultusunda yeniden tasarlamış olmaları ve bu yaklaşımları sınıflarında uygulamış olmalarıdır. Çalışmanın sonunda matematik alanında mesleki bir öğrenme topluluğu kurulması için araştırmacılara çeşitli öneriler sunulmuştur.Item Bir fen bilimleri öğretmeninin hayatı boyunca yaşamış olduğu güç odaklı ilişkilerin fen bilimleri öğretimine yansımaları: Foucault perspektifinden bir otoetnografi çalışması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-08-02) Soysal, Davut; Kılınç, Ahmet; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0003-0011-8431Foucault okul, hastane, tımarhane, hapishane gibi kurumlarda güç ilişkilerinin nasıl şekillendiğini inceleyen bir filozoftur. Olayların Foucault perspektifinden yorumlandığı bu çalışmada otoetnografi yöntemi kullanılarak araştırmacının kendisinin hatıraları veri olarak kullanılmıştır. Bu kapsamda araştırmacı doğumundan bir Fen öğretmeni olarak görev yaptığı mesleki deneyim yıllarına kadar, hayatı boyunca yaşamış olduğu güç ilişkileri ile ilgili hatırlama faaliyetleri yapmış ve bu faaliyetler hayatındaki çeşitli akranlar tarafından kontrol edilmiştir. Üretilen hatırlama metinleri üzerine çeşitli tematik analizler yapılmış ve araştırmacının yaşam kesitlerinde yer alan “ideal öğretmen” ve “ideal öğrenci” modellerinin neler olduğu sorgulanmıştır. Çalışma sonunda “Rol Çeşitliliği Üretimi ve Değişimi, Otoritenin Kendini Saklaması, Fedakârlıklara İzin Verilmemesi, Sermaye ve Dönüşümleri ve Sistemin Adil veya Adalet Getirdiği İnancı” şeklinde beş genel tema çıkartılmıştır. Oluşturulan temalar yorumlandığında, güç ilişkilerinin sadece okul ekseninde oluşup gelişmediği, aslında toplumun genelinde şekillenerek okullarda özelleştiği ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda otorite tarafından toplum, okullar, öğretmenler ve öğrenciler üzerinde sınav özelinde uygulanan güç odaklı ilişkilerin, daha kontrollü bir dille sürdürülmesine olanak veren mekanizmaların işletilmesi önerilmektedir.Item Fen laboratuvarında kullanılan argümantasyon odaklı öğretimin öğrencilerin akademik başarılarına, sorgulayıcı öğrenme becerilerine ve yaratıcılıklarına etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-01-13) Karacalı, Kübra; Özkan, Mustafa; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim DalıBu çalışmada, argümantasyon odaklı öğretimin uygulandığı deney grubu ile mevcut öğretim programının uygulandığı kontrol grubu öğrencilerinin sorgulayıcı öğrenme becerileri, yaratıcı düşünme ve akademik başarılarında anlamlı bir değişiklik olup olmadığı incelenmiştir. Çalışmada nicel yöntem kullanılmıştır ve çalışma tek grup ön test-son test zayıf deneysel araştırma deseninden oluşmaktadır. Araştırma fen bilimleri dersinin “Saf Madde ve Karışımlar, Işığın Madde ile Etkileşimi, Elektrik Devreleri” ünitelerinde yapılmış olup 14 hafta boyunca sürmüştür. Çalışma grubunu 2018-2019 eğitim-öğretim yılı Eskişehir ili merkez ilçesinde bulunan bir ortaokulun 7. sınıfında öğrenim gören toplam 40 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada Hu ve Adey (2002) tarafından geliştirilen "Bilimsel Yaratıcılık Ölçeği" ve Balım ve Taşkoyan (2007) tarafından geliştirilen "Sorgulayıcı Öğrenme Becerileri vii Algısı Ölçeği" kullanılmıştır. Bununla birlikte çalışmada, araştırmacı tarafından hazırlanan, pilot uygulaması 119 öğrenciyle gerçekleştirilen ve madde analizi tamamlanan "Akademik Başarı Testi" ile öğrencilerin akademik başarılarını belirlemek amaçlanmıştır. Ölçme araçlarının analizinde AMOS 20 ve SPSS 21 programları kullanılmıştır. Araştırmada sorgulayıcı öğrenme becerileri algısı ölçeğinin alt boyutlarını tespit etmek için doğrulayıcı faktör analizi yapılmış ve grupların ön test puanlarını karşılaştırmak için ise bağımsız örneklem t testi kullanılmıştır. Ayrıca grupların ön ve son test puanları arasındaki farklılığın tespiti amacıyla ise ANCOVA yapılmıştır. Araştırma sonucunda, deney grubunda uygulanan öğretim yaklaşımının öğrencilerin akademik başarıları üzerinde orta düzeyde ve bilimsel yaratıcılıkları üzerinde ise yüksek düzeyde bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Ancak deney grubunda kullanılan öğretim yaklaşımlarının öğrencilerin sorgulayıcı öğrenme becerilerini etkilemediği söylenebilir.Item Fen öğretmenlerinin epistemik muhakemelerinin ölçülmesi amacıyla bir ölçek geliştirilmesi ve epistemik muhakemelerin pedagojik çıkarımlar üzerindeki etkisinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2018-03-29) Akyürek, Erkan; Kılınç, Ahmet; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim DalıAraştırma epistemik muhakemeleri etkili bir şekilde ölçebilmek amacıyla Epistemik Muhakeme Ölçeği (EMÖ) denen bir ölçeğin geliştirme çalışması olup, bu süreçte bu ölçeğin geçerlilik ve güvenilirlik süreçlerinin ve özellikle kriter geçerliliği noktasında epistemik inançlar ile ilgili başka iki ölçek (Epistemik İnanç Genel [EİG] ve Epistemik İnanç Alan [EİA] ölçekleri) ile kıyaslanması üzerine odaklanmıştır. Ayrıca EMÖ kriter geçerliliğinin sağlanmasında bağımlı değişken olarak pedagojik çıkarım kalitesi (PÇK) kullanılmış ve bu değişkeni ölçmek amacıyla pedagojik çıkarımlar görüşme formu (PÇGF) geliştirilmiştir. Bu noktada EİG ve EİA ölçekleri ile EMÖ'nün pedagojik çıkarımları benzer şekilde yordayacakları varsayılmıştır. Araştırmada uygunluk örneklemesi kullanılmıştır. Buna göre araştırmaya Bursa ilinde İnegöl ilçesinde görev yapmakta olan 105 Fen Bilimleri öğretmeni katılmıştır. Verilerin çözümlenmesi iki aşamada gerçekleşmiştir. Öncelikle EİG ve EİA ile EMÖ'de katılımcı öğretmenlerin yapmış oldukları kodlamalar rakamlar halinde SPSS programına girilmiştir. İkinci aşamada EİG ve EİA'nın faktöriyel yapısını incelemek amacıyla Maximum Likelihood testi Varimax rotasyonları ile beraber kullanılmış ve alpha güvenilirlik analizleri yapılmıştır. Bu testler sonrasında her bir katılımcının almış olduğu toplam EİG ve EİA puanları belirlenmiştir. Bu toplam puanlar kullanılarak Scatter Plot grafiği oluşturulmuş ve bu grafik üzerinden hem genel hem de alan açısından epistemik inanç-yüksek ve epistemik inanç-düşük olmak üzere beşer kişi (toplam 10 kişi) seçilmiştir. EMÖ için ise en yüksek ve en düşük puanları seçen bireylerden beşer kişilik epistemik muhakeme-yüksek ve epistemik muhakeme-düşük grupları (toplam 10 kişi) oluşturulmuştur. Çalışmanın ikinci aşamasında ise seçilen 20 kişi ile PÇGF kapsamında yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerin ses kayıtları dinlenmiş ve transkripstler oluşturulmuştur. Bu transkriptlerde öğretmenlerin PÇGF'de yer alan her bir sorudaki pedagojik çıkarımları kalite açısından incelemeleri istenmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre yapılan kıyaslama sonucunda EİG ve EİA ile belirlenen düşük ve yüksek epistemik inanç puanlarına sahip bireylerde pedagojik çıkarımların kalitesi açısından bazı farklılıklar gözlenirken, EMÖ ile belirlenen düşük ve yüksek epistemik muhakeme puanlara sahip bireylerde pedagojik çıkarımların kalitesi açısından daha belirgin farklılıkların olduğu gözlenmiştir. Bu durum hem EMÖ'nün kriter geçerliliğini sağlamakta hem de EMÖ'nün epistemik inanç ölçeklerine güçlü bir alternatif olduğunu göstermektedir. Ayrıca EMÖ'nün tek sorulu olmasından dolayı uygulamasının kolay olması ve epistemik inanç ölçeklerinde sınırlılık olarak yer verilen ve epistemik bilişte önemli bir parametre olan 'gerekçelendirme'yi temel olarak alması da EMÖ'nün diğer güçlü yanlarıdır.Item Fonksiyon grafiklerine yönelik TGAD’ye dayalı teknoloji destekli öğrenme ortamının tasarlanması, uygulanması ve grafik okuryazarlık becerilerine etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-26) Yurtyapan, Mehmet İhsan; Yılmaz, Gül Kaleli; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-9788-7725Bu araştırma, fonksiyon grafiklerine yönelik Tahmin, Gözlem, Açıklama ve Değerlendirme [TGAD] öğretim yöntemine dayalı teknoloji destekli bir öğrenme ortamı tasarlanması, uygulanması ve ilköğretim matematik öğretmeni adaylarının grafik okuryazarlık becerilerine etkisinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Özel durum çalışması yönteminin kullanıldığı araştırmanın çalışma grubunu bir devlet üniversitesinin ilköğretim matematik öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 38 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Tasarlanan öğrenme ortamı, haftada üç saat olmak üzere toplam dokuz haftada yürütülmüştür. Araştırmada veriler, açık uçlu sorulardan oluşan Fonksiyon Grafik Okuryazarlık Testi [FGOYT], yarı yapılandırılmış görüşme formu ve teknoloji destekli TGAD öğretim yöntemine göre geliştirilen çalışma yapraklarından elde edilmiştir. FGOYT ve çalışma yapraklarından elde edilen verilerin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formundan elde edilen verilerin analizi ise NVİVO 9.0 bilgisayar programından faydalanılarak içerik analiziyle gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizi sonucunda TGAD‘ye yönelik uygulamalardan önce öğretmen adaylarının araştırmada ele alınan bütün fonksiyon konularında grafik okuma-yorumlama ve çizme bağlamında eksik bilgilere ve kavram yanılgılarına sahip oldukları tespit edilmiştir. TGAD‘ye dayalı tasarlanan teknoloji destekli uygulamalardan sonra ise öğretmen adaylarının grafik okuma-yorumlama ve çizme becerileri olumlu yönde gelişmiştir. Öğretmen adaylarının görüşlerine yönelik bulgular incelendiğinde de olumlu görüşlerin çoğunlukta olduğu, öğretmen adaylarının tasarlanan öğrenme ortamını ve GeoGebra uygulamalarını beğendikleri, meslek hayatlarında bu araştırma kapsamında öğrendikleri bilgileri kullanmak istedikleri sonuçları elde edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına dayanarak fonksiyon grafiklerine yönelik grafik okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesinde TGAD‘ye dayalı teknoloji destekli öğrenme ortamlarının oluşturulması önerilmektedir. Ayrıca bazı eğitim fakültelerinde seçmeli ders olan Grafik Okuryazarlığı dersinin tüm eğitim fakültelerinin matematik bölümlerinde zorunlu ders olarak okutulması ve farklı öğretim uygulamaları ile grafik okuryazarlık becerilerinin artırılması, bu alandaki eksikliklerin giderilmesi açısından faydalı olacaktır.Item Matematik öğretmenlerinin matematik okuryazarlığı ile ilgili mesleki gelişimlerinin dokümantal yaklaşım çerçevesinde incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-28) Şahin, Burcu Nur Baştürk; Altun, Murat; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıMatematik okuryazarlığı, matematik eğitimi dünyası için yirmi yıldan beri üzerinde çalışılan bir çalışma alanı olarak görülmektedir. OECD’nin düzenlediği PISA uygulamalarına katılan 72 ülke arasında Türkiye’nin 2015 yılında 50. sırada yer alması ülke genelinde yankı uyandırmıştır. Bu sıralamanın Türkiye’nin sınava katıldığı ilk yıl olan 2003’teki sıralamadan bile daha geride olması özellikle dikkat çekmiştir. Bunun sonucu olarak çok sayıda çalışma yapılmıştır. Literatürde matematik okuryazarlığı ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde yapılan çalışmaların büyük bir kısmının PISA sınavlarına katılan öğrenciler ve aileleri üzerinde yapılmış demografik çalışmalar olduğu görülmektedir. Bu çalışmalar, sınavlara katılan öğrenciler ile ilgili bir fikir oluşturmamıza olanak tanımaktadır. Ancak, Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut durum dikkate alındığında, PISA’da alınan sonuçlar da incelendiğinde, matematik okuryazarlığı başarısını artırmaya yönelik çalışmalar yapılması gerektiği düşünülmektedir. Bu tez çalışması da bu kapsamda yapılmıştır. Bu araştırmada, matematik öğretmenlerinin lisans eğitimleri sırasında aldıkları matematik okuryazarlığı eğitimini kendi öğretimlerine nasıl yansıttıkları ve matematik okuryazarlığı bağlamındaki mesleki gelişimlerinin nasıl olduğu araştırılmaktadır. Araştırmada, nitel araştırma yaklaşımına dayanan bir yöntem olan gelişimsel araştırma yöntemi kullanılmaktadır. Gelişimsel araştırma, farklı yaşlardaki veya farklı kültürlerdeki bireylerin duygu, düşünce veya davranışlarındaki farklılıkları ya da aynı bireylerin yaşamlarının farklı zamanlarındaki duygu, düşünce veya davranışlarındaki değişimleri ve gelişimleri incelemek için kullanılmaktadır. Araştırma stratejisi olarak durum çalışması seçilmiştir. Araştırmanın katılımcı seçiminde, nitel araştırmalarda önerildiği gibi amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden de ölçüt örnekleme yöntemi benimsenmiştir. Araştırmanın katılımcıları 2016-2017 akademik döneminde lisans öğreniminin son yılında olup, “Matematik Eğitiminde Alan Yazıları” ve “Öğretmenlik Uygulaması” derslerini almış olan ve 2018 yılında MEB’e bağlı devlet okullarına öğretmen olarak atanmış olan dört matematik öğretmenidir. Katılımcıların lisans eğitimlerinin son yılı olan 2016-2017 dönemi bahar yarıyılında başlamıştır. Öncelikle lisans eğitimi sırasında verilen matematik okuryazarlığı eğitimi takip edilmiştir. Araştırma sonuçlarına etki edebilecek yönleri olabileceğinden, araştırmacı notları alınarak hafta hafta her bir ders takip edilmiştir. Sonrasında, dersi alan öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dosyaları toplanmış ve analiz edilmiştir. Bu aşamada, dersi alan tüm öğretmen adaylarının dosyaları incelenmiştir. Ancak, katılımcılar belirlendikten sonra, seçilen katılımcıların dosyaları araştırmaya dahil edilmiştir. Öğretmen adaylarının, atama döneminin ve ilk adaylık eğitimi dönemlerinin geçmesi için veri toplama sürecine bir yıl ara verilmiştir. 2018-2019 döneminde, daha önceden araştırmaya katılmış olup, atanmış olan öğretmenler ile her birinin hangi şehirlere atandığı ve araştırmaya devam etme ile ilgili ne düşündükleri konusunda kısa görüşmeler yapılmıştır. Bu süreçte araştırmaya birlikte devam edilecek olan katılımcılar belirlenmiştir. 2019-2020 döneminde çalıştıkları ortamların yaklaşık olarak birbirine eşit olanaklara sahip olup olmadığı, öğrenci seviyeleri gibi değişkenlerin de yakından görülebilmesi için araştırmaya katılmaya gönüllü olan dört öğretmenin çalıştıkları şehre gidilerek araştırmaya devam edilmiştir. Öğretmenlerin her biri ile önce matematik okuryazarlığı ile ilgili bir ön görüşme daha sonra ders hazırlığı görüşmeleri ve arkasından ders gözlemleri yapılmıştır. Her bir ders gözleminin ardından, öğretmenler ile dersteki durumlara ilişkin kısa görüşmeler yapılmıştır. Son olarak her bir öğretmen ile araştırmacının analizlerine dayanarak vardığı sonuçlar görüşülmüş ve bu sonuçların doğruluğuna ilişkin onay alınmıştır. Her bir katılımcı öğretmenin 25 saat dersi gözlemlenmiş, ders gözlemi sırasında araştırmacı arka sıralarda öğrenci gibi oturarak not almış, sürece müdahale etmemiştir. Sonuç olarak, öğretmen adayından öğretmen olma sürecinde katılımcıların değişen ve sabit kalan şemaları olduğu görülmüştür. Bu şemalardan muhakeme etme, problem çözme için strateji geliştirme ve matematiksel araç-gereçleri kullanma yeterliklerine hizmet eden şemaların sabit kaldığı görülmüştür. Ancak katılımcıların önceden sahip olduğu sembolik ve formal dili kullanma, temsil etme ve modelleme yeterliklerine hizmet eden şemaların öğretmen olduktan sonraki süreçte görülmediği dikkat çekmiştir. Bununla birlikte öğretmen olduktan sonra gelişen, ancak doğrudan matematiksel yeterlikler ile bağdaştırılamayan şemalar da olmuştur.Item Matematik okuryazarlığı konusunda yetiştirilen öğretmenlerin öğrencilerinde matematik okuryazarlığının gelişiminin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-04-22) Bozkurt, Işıl; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıMatematik dersi müfredatları köklü değişiklikler geçirmiş olmasına rağmen, öğretim sürecinde matematik okuryazarlığına yeterince yer verilmediği görülmektedir. Matematik öğretmenlerinin birçoğu günlük yaşam ile matematik arasında nadiren ilişki kurmaktadır. Öğretmenlere, matematik okuryazarlığının yaşamsal yararını göz önünde bulundurarak öğretim sürecinde gerçek yaşam bağlamlarını içeren problemleri kullanmaları ve matematik okuryazarlığı becerilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacak uygulamalar yapmaları önerilmektedir. Bu durum matematik okuryazarlığı problemi örneklerine ve bu problemlerin öğretimde nerede, ne zaman ve nasıl kullanılacağını belirlemeye olan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Ayrıca bu ihtiyaç karşılandığında, yapılan uygulamaların değerinin ve uygulamanın öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarı düzeyinin gelişmesine sağlayacağı katkının nasıl ölçülebileceği de önem arz etmektedir. Buradan hareketle bu tez kapsamında öncelikle 28 matematik öğretmenine matematik okuryazarlığı problemi kurma ve çözme eğitimi (30 saat) verilmiştir. Bu öğretmenler arasından dört öğretmen belirlenmiş ve öğretmenlerin sınıflarında bir dönem boyunca beş, altı, yedi ve sekizinci sınıf öğrencileri ile matematik okuryazarlığı problemleri çözülmüştür. İç içe deneysel karma desen üzerine kurulan bu tezin nicel boyutu eşitlenmemiş kontrol gruplu yarı deneysel desen, nitel boyutu ise bütüncül çoklu durum çalışması olarak tasarlanıp uygulanmıştır. Çalışma grubunu oluşturan deney grubu 27 beşinci sınıf, 28 altıncı sınıf, 25 yedinci sınıf ve 25 sekizinci sınıf olmak üzere 105 öğrenciden, kontrol grubu ise farklı 105 öğrenciden oluşmaktadır. Tez kapsamında öğretmenlerin almış oldukları eğitimi sınıflarına yansıtma durumları, eğitimin öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarı düzeyine etkileri ile bu etkinin kalıcılığı, matematik okuryazarlığı problemi çözme sürecinde öğrencilerin hata kaynakları ve uygulamanın sınıf içi öğrenci katılımına etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma kapsamında veriler katılımcı gözlem (araştırmacı), günlük (tüm öğrenciler), mülakat (23 öğrenci ve öğretmenlerle), odak grup görüşmesi (tüm sınıflarda) ve ön-son testler aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmada 98 ders saati boyunca sınıf gözlemleri yapılmıştır. Çalışma sonucunda öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarı düzeylerinin arttığı ve sınıf içi katılım performanslarının olumlu yönde etkilendiği belirlenmiştir. Bu olumlu etkinin öğrenci görüşlerine de yansıdığı görülmüştür. Tez planı içinde yer almamakla birlikte ailelerin de informal olarak uygulama ile ilgili olumlu tepkilerine tanık olunmuştur. Öğrenci günlükleri aracılığıyla toplanan verilerden; öğrencilerin bir problemi çözmeye değer bulma nedenleri, çözememe nedenleri, matematiğin gerçek yaşamda kullanıldığı yerler ve matematik okuryazarlığı problemlerinin diğer problemlerden farkları ile ilgili görüşleri belirlenmiştir. Bunlara ek olarak öğrencilerin matematik okuryazarlığı problemleri ile ilgili görüşlerinin süreç içindeki değişimi de ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca matematik okuryazarlığı problem çözme sürecinde yaşanan hata kaynakları da incelenmiştir. Buna göre, en büyük zorluğun problemi anlama aşamasında yaşandığı belirlenmiştir. Buna ek olarak öğrencilerin matematiksel çıkarımda bulunma, matematiksel öneri geliştirme, problemin matematiksel modelini oluşturma, matematiksel dilin yaşamdaki karşılığını anlama ve yaşamsal durumun matematik dilindeki karşılığını anlama süreçlerinde zorluk yaşadıkları görülmüştür. Araştırmacı ve eğitimcilerin, yapacakları eğitimsel müdahalelerde elde edilen bu sonuçları dikkate almaları önerilmektedir. Bu tez kapsamında "Matematik Okuryazarlığı Problem Çözme Sürecinin Aşamaları" olarak isimlendirilen bir çerçeve de literatürden uyarlanmış ve gelecekteki çalışmalarda kullanılmak üzere önerilmiştir. Matematik okuryazarlığı problemleri bağlamsal olmaları ve okul matematiği ile yaşam arasındaki kopukluğu giderme rolü üstlenmeleri itibariyle geleneksel problemlerden kısmen farklılaşmaktadır. Bu çalışma kapsamında matematik okuryazarlığı problemlerinin çözüm süreci için önerilen çerçeve bu tezin öne sürdüğü bir yeniliktir.Item Matematik okuryazarlık yeterliklerinin gelişimine dayalı bir modüler programın tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-15) Ülger, Tuğçe Kozaklı; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıMatematik okuryazarı vatandaşlara olan ihtiyaç, bugünün dünyasının beklentilerinin bir sonucu olarak artarak devam etmektedir. Matematik okuryazarlık düzeyini yükseltme üzerine yapılan araştırmaların ortak teması, bu durumun sınıf içi ilişkilerin doğası ve öğretimin şekli ile ilgilidir. Matematik okuryazarı olarak yetişme, sınıf içi ilişkilerin matematikte araştırma, açıklama ve gerekçelendirmeyi açık bir odak haline getirecek şekilde yeniden şekillenmesine bağlıdır. Bu durum bir takım matematiksel yeterliklerin gelişimini gündeme getirmektedir. Matematiksel yetkinlik ve matematiksel yeterlikler kavramlarının son yirmi yıl boyunca matematik eğitimi araştırma, geliştirme ve uygulamadaki hızının yanı sıra bir temel-tutunma noktası kazandığı dikkat çekmektedir. Bu durum, yöntem bazında matematiksel yeterliklerin gelişimini dikkate alarak öğretime müdahale edilmesi, öğretim içeriğinin yeniden belirlenmesi ve bu ihtiyaçları gidermeye yönelik bir öğretimin planlanıp uygulanması ihtiyacını ön plana çıkarmaktadır. Bu ihtiyaca bağlı olarak bu çalışmada, matematik öğretimi sürecinde öğrencilerin matematiksel yeterlik düzeylerini artırmayı hedefleyen modüler bir öğretim tasarımı üzerine odaklanılmıştır. Bu çalışma kapsamında öncelikle 25 ortaokul matematik öğretmenine modüler programın dayanakları, uygulama süreci, matematik okuryazarlığı kavramı ve matematik okuryazarlığı problemleri bilgisini içeren bir eğitim (30 saat) verilmiştir. Tasarım tabanlı bu araştırmada öğretmen eğitiminin tamamlanmasından sonra tasarımın uygulanması ve değerlendirilmesi sürecine geçilmiştir. Bu kapsamda eğitim alan öğretmenler arasından belirlenen iki öğretmen ile 7. sınıflarda bir dönem boyunca sınıf içi uygulamalar yürütülmüştür. Çalışma grubunu oluşturan deney grubu 31 öğrenci, pilot grup 30 öğrenci ve kontrol grubu ise 29 öğrenciden oluşmaktadır ve her üç sınıfta da eş zamanlı olarak çalışmalar yürütülmüştür. Çalışma kapsamında sınıflardaki uygulanma süreci, bu modüler programın matematiksel yeterlikleri geliştirmedeki etkisi, öğretmenin bu süreçteki yeterlik gelişimini nasıl desteklediği belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma kapsamında veriler katılımcı gözlem (araştırmacı), öğrenci günlükleri, yarı-yapılandırılmış görüşmeler (altı öğrenci ve öğretmenlerle), klinik etkinlik temelli görüşmeler (altı öğrenci) ve başarı testleri aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmada deney grubu 61 saat ve pilot grup 62 saat olmak üzere toplam 123 ders saati boyunca sınıf gözlemleri yapılmıştır. Çalışma sonucunda öğrencilerin tüm matematiksel yeterliklerde gelişim gösterdiği, verilen eğitimin yeterlik gelişimini olumlu yönde etkilediği başarı testleri ve gözlemler neticesinde belirlenmiştir. Aynı zamanda bu olumlu etkinin öğrenci görüşlerine de yansıdığı görülmüştür. Yeterliklerin gelişimi homojen değil, yani farklı yeterlikler için öğrencilerin ulaştığı yeterlik seviyesi değişmiştir. Ancak net olarak ulaşılan bir sonuç, tüm yeterliklerde bir gelişim olduğudur. Yapılan öğretim sonucunda çoğu öğrenci orta ve üst seviyelere kadar ulaşabilmişlerdir. Diğer bir ulaşılan sonuç, belirli yeterliklerin gelişiminin diğer yeterliklerin gelişimini etkilediği şeklindedir. Özellikle gözlem bulgularından yola çıkarak gruplar arası ve grup içindeki yeterlikler arasındaki etkileşim dikkat çekmiştir. Yapılan analizler yeterlik gelişiminde sınıf içinde etkili olan faktörleri de ortaya çıkarmıştır. Bunlar; akranla (grup çalışması) ve öğretmenle etkileşim, etkinlikler ve MO problemleri şeklindedir. Genel olarak öğretmenin sınıf içi söylemlerinde vurgu yaptığı tüm yeterlik boyutlarında öğrencilerde yeterlik gelişimi olduğu belirlenmiştir. Aynı zamanda öğretmenin herhangi bir vurgusu ve sınıf içi açıklamaları olmamasına veya düşük bir seviyede olmasına karşın etkinliklerin uygulanması ve soruların çözümü ile öğrencilerin gelişim gösterdiği bazı yeterlik boyutları da olmuştur. Bazı yeterlik boyutlarında ise öğretmen vurgusu olmadığı gibi öğrencilerin de bu yeterlikleri geliştirdiğine yönelik herhangi bir göstergeye rastlanmamıştır. Süreçte yeterliklerin gelişimlerine hizmet eden bazı ek göstergeler ve beceriler de gözlenmiştir. Burada özellikle ön plana çıkan sorgulama ve karar verme becerisi olmuştur. Yaşadıkları bu öğretim deneyiminden yola çıkarak öğretmenler her iki odaktaki çalışmaları benimsediklerini ve bundan sonraki öğretim süreçlerine taşıyacaklarını ifade etmişlerdir. İlk defa bu derslerle etkinlik yapma ve MO problemi çözme fırsatı yakaladıklarını sözlü ve yazılı birçok kez ifade eden öğrenciler tüm sınıf için bu öğretim şeklini daha yararlı bulmuşlardır. Bu araştırma kapsamında önerilen ve yeterliklerin gelişimine katkısı ortaya konan modüler programı, öğretmenlerin sınıflarında uygulayabileceği ve akademisyenlerin farklı öğretim seviyelerinde ve farklı öğrenme alanları için geliştirmeye yönelik çalışmalar yürütebileceği düşünülmektedir. Araştırmacı ve eğitimcilerin, yapacakları çalışma ve uygulamalarda ve özellikle eğitimsel müdahalelerde ulaşılan bu sonuçları dikkate almaları önerilmektedir.Item Matematiksel modellemenin yaşama yansıma sürecinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-17) Demir, Barış; Ezentaş, Rıdvan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-6997-6413Son yıllarda uygulamalı matematik, mühendislik, nanoteknoloji, ekonomi ve biyoloji gibi diğer disiplinlerde giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. Mühendislik alanları matematik bilginin beceri ile bütünleştirilmesinin en seçkin en yoğun gözlemlendiği alanlardır. Başka bir ifade ile mühendislik, matematiksel modellemenin işe koşulduğu ve insanlığın hizmetine sunulduğu bir alandır. Matematik ve mühendislik eğitiminde önemli bir yer tutan modelleme ilgili olarak teknoloji fakültesinde öğrenim gören mühendis adaylarının görüşlerinin neler olduğu, matematiksel modelleme öz yeterlik ve üst bilişsel farkındalık düzeylerinin kendilerine yapılan öğretim uygulamalarının sonrasında farklılaşıp farklılaşmadığını ve matematiksel modellemede yeterlik düzeylerinin ne olduğunun belirlenmesi amaçlanan bu çalışmada nicel ve nitel yöntemlerin birlikte kullanıldığı karma yöntem tercih edilmiştir. Karma araştırma yönteminin örneklem seçim yöntemlerinden biri olan “amaca uygun örnekleme” yaklaşımı tercih edilmiştir. Çalışma grubunu 2020-2021 Eğitim-Öğretim yılında Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği programında öğrenim gören farklı gelişim düzeylerindeki toplam 217 öğrenci viii oluşturmaktadır. 217 mühendis adayından gönüllü olarak görüşmelere katılacağını bildiren farklı sınıflardan 45 mühendis adayı ile görüşmeler ve bu adayların oluşturduğu 12 grup ile de matematiksel modelleme uygulamaları yapılmıştır. Araştırmada, öncelikle çalışma grubuna model ve modelleme, üstbilişsel farkındalık ve matematiksel modelleme öz-yeterlik ölçeği uygulanarak nicel boyutun ön test ve son test verileri alınmıştır. Bir grup katılımcı ile yarı yapılandırılmış görüşme formundan ise nitel boyutun ön görüşme ve son görüşme verileri elde edilmiştir. Sonraki aşamada mühendis adaylarının matematiksel modelleme yeterlik düzeylerinin belirlenmesinde modelleme etkinlikleri uygulanmış ve matematik eğitimcisi uzmanlar tarafından değerlendirilmiştir. Araştırma sürecinde yapılan uygulamalar ve kullanılan ölçme araçları ile verilerin toplanması, Ekim 2020-Aralık 2020 tarihleri arasında mühendis adaylarıyla 11 hafta süresince yapılmıştır. Uygulama öncesi ve sonrası mühendis adaylarının modeller ve modelleme anlayışlarının, matematiksel modelleme öz yeterliklerinin ve üst bilişsel farkındalıklarının yüksek düzeyde olduğu ve bu düzeylerde uygulamalar sonrası lehine istatistiki olarak anlamlı artış olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre matematiksel modelleme uygulamaları mühendis adaylarının model ve modelleme anlayışları, matematiksel modelleme özyeterlikleri ve üst bilişsel farkındalıkları üzerine istatistiki anlamda anlamlı ve pozitif etki sağladığı görülmüştür. Mühendis adaylarının matematiksel modelleme problemlerine verdikleri yanıtların değerlendirilmesi sonucu yüksek düzeyde matematiksel modelleme yeterliklerine sahip oldukları ancak eksik olan bazı yeterliklerin geliştirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca uygulama sonunda mühendis adaylarının mülakatlarda son görüşmeler verdikleri cevaplar incelendiğinde başlangıç durumuna göre gelişme olduğu tespit edilmiştir. Mühendislik eğitiminde matematiksel modellemeyi öğrenme ve geliştirme sürecini tanımak mühendis yetiştirmede önemli ipuçları verebilir. Bu bağlamda araştırmanın hem mühendis eğitiminde hem de sonrasında mesleki olarak yararlanabilecek sonuçlar üretmesi beklenmektedir. Mühendis ve adaylarının matematiksel modelleme eğitimi araştırmalarının ülkemizde yaygınlaştırılması ve çalışma kapsamında incelenmeyen farklı mühendislik alanlarına yönelik daha kapsamlı çalışmaların yapılması önerilmektedir.Item Meslek lisesi öğrencilerinin alanlarıyla ilgili mesleki matematik başarısını geliştirmeye yönelik Stem uygulamaları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-11-30) Özdemir, Hüseyin; Ezentaş, Rıdvan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıYaşadığımız bilgi ve teknoloji çağında ülkelerin ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları gidermek için gerekli işgücü niteliği geçen yüzyıla göre büyük bir değişim göstermektedir. Bu değişime paralel olarak sanayi ve teknoloji alanlarında söz sahibi olan ya da olmayı hedefleyen ülkeler, yetiştirdikleri yeni nesillerine hedefleri doğrultusunda eğitim programları ve yöntemleri uygulamaya başlamışlardır. Türkiye'de, özellikle örgün eğitim kurumlarında öğrencilere verilen eğitimin çağın gerektirdiği niteliklere sahip işgücünün arzı için yeterli ve etkili olmadığı, uygulanan eğitim programlarının gözden geçirilerek günümüzün ve geleceğin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştirmeye odaklı bir hale getirilmesi birçok araştırmacı ve iş örgütü tarafından değişik araştırma ve raporlarla ifade edilmektedir. Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (FeTeMM) eğitimi yaklaşımı bu işgücünün yetiştirilmesi için yapılması gereken eğitim reformları arasında önemli ve etkili bir yere sahiptir. Türkiye'de eğitimden işgücüne geçişin en net gözlenebildiği ortaöğretim kurumları mesleki ve teknik liselerdir. Ülkemizde STEM eğitimi konusunda meslek liselerinde matematik alanına özel yapılmış bir akademik çalışma bulunmamaktadır. Bu araştırmada, FeTeMM uygulamalarının ve STEM temelli bir matematik eğitiminin meslek lisesi öğrencilerinin mesleki matematik başarısının ve ilgisinin gelişimine etkisi incelenmiştir. Araştırmada ön-test son-test desenli yarı deneysel nicel yöntem yanı sıra tematik analiz ve doküman analizi yapılan nitel yöntemi kapsayan bir karma yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın nicel verileri STEM Kariyer İlgi Anketi ve Mesleki Matematik Başarı Testi uygulanarak elde edilmiştir. Nitel veriler ise tematik analiz, gözlem ve doküman analizi yöntemleri ile elde edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Güney Marmara bölgesindeki bir ilde bir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin 11. sınıfında öğrenim gören 32 deney grubu ve 32 kontrol grubu olmak üzere toplam 64 öğrenci ve 3'ü kurum idarecisi 22 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın başlangıcında öğrencilere STEM Kariyer İlgi Anketi ve Mesleki Matematik Başarı Testi ön-test olarak uygulanmıştır. Öğretmen ve öğrencilere STEM eğitimi ve uygulamaları ile bazı ülkelerden uygulama örnekleri konusunda bilgi verilmiştir. Katılımcılarla, uygulanması planlanan STEM eğitimi için ihtiyaç analizi çalışması yapılmıştır. Bu çalışmanın sonuçları da dikkate alınmak suretiyle, meslek dersleri kitapları ve öğretim programları incelenerek STEM matematik modülü ve bu modülün uygulanabileceği ders planları oluşturulmuştur. Deney grubu öğrencileri ile STEM temelli matematik dersleri yapılırken kontrol grubu öğrencileri ile geleneksel eğitim yöntemlerinin uygulandığı ders uygulamaları yapılmıştır. Uygulamalardan sonra öğrencilere STEM Kariyer İlgi Anketi ve Mesleki Matematik Başarı Testi son-test olarak uygulanmıştır. Deney grubundaki öğrencilerden sürece yönelik düşüncelerini belirten bir form doldurmaları istenmiştir. Araştırmanın sonucunda deney grubundaki öğrencilerin matematik, fen, teknoloji ve mühendislik tutumlarında ve kariyer ve meslek seçimlerinde STEM alanlarındaki işlere yönelik ilgilerinde artış olduğu gözlenmiştir. Mesleki matematik başarı testinde ise ön-test puanları çok yakın olan deney ve kontrol gruplarının son-test puanlarında deney grubu lehinde anlamlı fark olduğu gözlenmiştir. Uygulamaya katılan öğrencilerin gerçekleştirilen eğitim sürecine yönelik düşüncelerinin çok büyük oranda olumlu olduğu gözlenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar ve bulgular ışığında araştırmacılara, öğretmenlere ve program hazırlayıcılarına yönelik öneriler sunulmuştur.Item Öğretmen adaylarıyla uzaktan eğitimle mühendislik tasarım temelli fen öğretimi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-14) Özünlü, Özgür; Çepni, Salih; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-5960-2861Bu araştırma mühendislik tasarım temelli fen öğretimi (MTTFÖ) yaklaşımının öğretmen adaylarının karar verme becerisi ve mühendislik tasarım temelli süreç becerisine etkisini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma, nicel ve nitel yöntemi barındıran karma desenli bir araştırmadır. Çalışma 2020-2021 akademik yılında bir devlet üniversitesinde öğrenim gören 65 fen bilimleri öğretmenliği lisans programı öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, fen bilimleri dersi öğretim programından 6.sınıftan “Ses ve Akustik”, 7. sınıftan “Isı ve Işık” ve 8. sınıftan ise “Sürdürülebilir Kalkınma” konuları için MTTFÖ’ne göre araştırmacı tarafından hazırlanan mühendislik tasarım temelli uygulamalar yürütülmüştür. Çalışmada öğretmen adaylarının mühendislik tasarım temelli öğretim yöntemini iyi kanıksamış olmaları, ileride kendi sınıflarında da bu yöntemi kullanmaları, mühendislik ve tasarım becerilerinin ve karar verme becerilerinin artması hedeflenmiştir. Uygulama süreci toplamda bir öğretim dönemi 14 hafta sürmüştür. Araştırmacı ilk hafta öğretmen adaylarına bir eğitim vermiş ve mühendislik tasarım temelli uygulamaları sürecine dair bilgiler aktarmıştır. Uygulama sürecinde fen bilimleri öğretmeni adaylarının karar verme becerilerini ölçmek için Ercan ve Bozkurt (2013) tarafından geliştirilen ve Bozkurt (2014) tarafından öğretmen adayları için yeniden tasarlanan “Karar Verme Beceri Testi (KVBT)” ve mühendislik ve tasarım becerilerini saptamak için araştırmacı tarafından tasarlanan “Mühendislik Tasarım Föyleri (MTF)” ve yine araştırmacı tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış odak görüşme formları ve araştırmacı günlükleri kullanılmıştır. Fen bilimleri öğretmen adaylarının mühendislik tasarım föyleri ve tasarladıkları prototipleri değerlendirildiğinde öğretmen adaylarının mühendislik ve tasarım becerilerinde ilk tasarımdan son tasarıma doğru bir artış olduğu, tek yönlü ANOVA testi ile ortalama puanlar arası farkın da istatiksel olarak anlamlı olduğu (p<0,05) görülmüştür. Karar verme becerilerinde de (Ön test: X̄ =6,65, ss= ± 2,199, son test: X̄ =7,37, ss= ± 2,059) anlamlı bir artış (p=0,002<0,01) bulunmuştur. Çalışmanın sonucu olarak uzaktan eğitimle fen bilimleri öğretmen adaylarına uygulanan mühendislik tasarım temelli öğretim yaklaşımının öğretmen adaylarının karar verme becerileri ile mühendislik ve tasarım becerilerinin olumlu düzeyde arttırdığı tespit edilmiştir. Mühendislik tasarım döngüsü basamaklarının her birindeki mühendislik ve tasarım becerilerinin gelişimlerinin ise öğretmen adaylarının odak grup görüşmelerindeki sonuçlar ile desteklendiği görülmüştür. Bu çalışmanın sonucunda, öğretmen adaylarının mühendislik tasarım sürecinin sonunda karar verme becerileri ile mühendislik ve tasarım becerilerinde olumlu yönde gelişmeler olmuştur. Çalışmanın nitel kısmında, MTTFÖ sürecinin öğretmen adaylarına olumlu yansımaları araştırmacı günlüklerinden görülürken, karar verme becerileri ile mühendislik ve tasarım becerilerinin gelişimine yarar sağladığı da odak grup görüşmeleri ile görülmüştür. Ayrıca öğretmen adaylarının MTTFÖ sürecinde 21. yüzyıl becerilerinin arasında yer alan; öğrenme ve yenilenme becerilerinden iletişim ve işbirliği, eleştirel düşünme ve problem çözme, yaşam ve meslek becerilerinden liderlik ve sorumluluk, girişimcilik ve öz-yönetim ve bilgi, medya ve teknoloji becerilerinden bilgi ve iletişim teknolojisini aktif olarak kullanmış oldukları da odak grup görüşmeleri ve araştırmacıgünlüklerinden görülmüştür. MTTFÖ’nin eğitim fakültelerine entegre edilebilmesi, öğretmenlerin sınıflarında kullanabilmesi hususunda hizmetiçi eğitimlerin verilebilmesi vegelecekte bu konuyla ilgili çalışma yapacak araştırmacılara öneriler sunulmuştur.Item Öğretmen inançları perspektifinden fen bilimleri öğretmenlerinin teknoloji entegrasyonu(Uludağ Üniversitesi, 2018-02-16) Demirbağ, Mehmet; Kılınç, Ahmet; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim DalıBu araştırmada literatürde sıkça çalışılan Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi (TPAB) modeli değerlendirilerek teknoloji entegrasyonuna inanç sistemini temel alan alternatif bir model üretmek amaçlanmıştır. Bu amaçla yapılan araştırmada çoklu durum çalışmasından yararlanılmıştır. Araştırmanın başlangıcında amaca uygun şekilde seçilen bir devlet okulunda görev yapmakta olan bir fen bilgisi öğretmeni ile iletişime geçilmiş ve bu öğretmenin önerisi ile aynı okulda görev yapan ve çalışmayı kabul eden diğer iki öğretmene ulaşılmıştır. Seçilen bu üç fen bilimleri öğretmenin sınıf içi pratikleri gözlemlenmiştir. Sınıf içi pratikler noktasında pedagojik açıdan birbirinden farklılık gösteren öğretmenlerle çalışmaya devam edilmiştir. Bu bağlamda örneklem seçiminde mini bir kartopu örneklemin gerçekleştiği söylenebilir. Çünkü TPAİ sistemi modeli, oryantasyon açısından birbirinden farklı olan üç öğretmen için de uyumlu sonuçlar vermiştir. Örneklem grubunu oluşturan üç öğretmenin Teknolojik, Pedagojik Alan İnanç (TPAİ) sistemlerini ortaya çıkarma amacıyla yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bu üç öğretmenin inanç sistemlerinin teknoloji entegrasyonuna nasıl etki ettiğini anlamak amacıyla öğretmenlerden teknolojiyi entegre ettikleri bir ders saatini kamera kaydına almaları istenmiştir. Gözlem ve görüşme sonrasında elde edilen verilerin analizleri Çoklu Kuram Oluşturma (Multi Grounded Theory) felsefesine uygun şekilde gerçekleştirilmiş ve bu analizler sonrasında TPAİ sistemi modeli ortaya çıkmıştır. TPAİ sistemi modeline göre öğretmenlerin TPAİ sistemi ve bu inanç sistemi arasındaki etkileşimlerin, planlama aşamasında teknolojinin kendisinin ve içeriğinin seçimini, uygulama aşamasında ise konunun öğretimi için teknolojiyi entegre etme sürecini etkilediği sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte bu sonuç sonrasında TPAİ sistemi modeli ile ilgili program yapıcılara, araştırmacılara ve öğretmenlere önerilerde bulunulmuştur.