Eğitim Bilimleri Doktora Tezleri / PhD Dissertations
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/21
Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. BUU Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing by Department "İlköğretim Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 38
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aile katılımı boyutu zenginleştirilmiş okulöncesi eğitim programının 5-6 yaş çocuklarının ilkokula hazırbulunuşluk düzeyine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2012-11-22) Kahraman, Pınar Bağçeli; Başal, Handan Asude; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıBu araştırmanın amacı; 2006 Okulöncesi Eğitim Programında yer alan hedefleri gerçekleştirmeye uygun olarak geliştirilen Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Eğitim Programının çocukların ilkokula hazırbulunuşluklarına etkisini saptamaktır. Araştırmanın çalışma grubunu, Bursa ilinde iki farklı resmi anaokulunda okul öncesi eğitim almakta olan 26'sı deney, 31'i kontrol grubunda toplam 57 çocuk ve ebeveynleri oluşturmuştur. Buna göre okul öncesi eğitim almakta olan 57 çocuğa Eylül ayında İlköğretime Hazırbulunuşluğu Değerlendirme Testi uygulanmıştır. Daha sonra deney grubuna alınan çocukların ebeveynleri ile birlikte Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Eğitim Programı uygulanmış, kontrol gruplarına ise herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Haziran ayında çocuklara tekrar İlköğretime Hazırbulunuşluğu Değerlendirme Testi uygulanmıştır. Ayrıca ara dönem sonunda ve yılsonunda olmak üzere deney grubunda yer alan ailelerin programa ilişkin görüşlerini almak amacıyla açık uçlu sorulardan oluşan iki farklı anket uygulanmış ve yılsonunda Gürşimşek (2003) tarafından Türkçe'ye uyarlanmış olan Aile Katılım Ölçeği aileler tarafından doldurulmuştur.Araştırmada öntest-sontest kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. İlköğretime Hazırbulunuşluğu Değerlendirme Testi'nden elde edilen verilere, Öntest-sontest kontrol gruplu desende, deneysel işlemin etkili olup olmadığına belirlemek için Kovaryans Analizi (ANCOVA) uygulanmıştır. Aile Katılım Ölçeği'nden elde toplanan veriler deney ve kontrol grupları arasında aile katılımı açısından farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla ilişkisiz örneklemler t testi ile analiz edilmiştir. Ayrıca; ara değerlendirme ve yılsonu değerlendirme anketlerinden elde edilen veriler de frekans ve yüzdelerle verilmiştir.Aile Katılım Boyutu Zenginleştirilmiş Okul Öncesi Eğitim Programı'na katılan çocukların katılmayan çocuklara göre ilkokula daha fazla hazır olduğu belirlenmiştir. Ayrıca Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Okul Öncesi Eğitim Programı'nın İlköğretime Hazırbulunuşluğu Değerlendirme Testi Şekil-Zemin, Mekândaki Konum, Dil Gelişimi ve Genel Gelişim alt testleri açısından deney grubu lehine anlamlı bir farklılığa yol açtığı belirlenmiştir. Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Okul Öncesi Eğitim Programı'na katılan aileler ile katılmayan ailelerin Aile Katılım Ölçeği Ev Temelli Katılım, Okul Temelli Katılım ve Okul-Aile İşbirliği Temelli Katılım alt boyutlarında deney grubunun lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur.Sonuç olarak araştırmacı tarafından geliştirilen ve 5-6 yaş okul öncesi kurumlara devam eden araştırma kapsamına alınmış 57 çocuğa uygulanan Aile Katılımı Boyutu Zenginleştirilmiş Eğitim Programı'nın aileler aracılığıyla çocukların ilkokula hazırbulunuşluk düzeylerini arttırdığı saptanmıştır.Item Altı yaşındaki çocukların anne baba tutumları ile çoklu zeka alanları ve grup içi etkinlik düzeyleri arasındaki ilişki(Uludağ Üniversitesi, 2014-01-10) Zeteroğlu, Elvan Şahin; Başal, Handan Asude; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıBu araştırmanın amacı; resmi anaokullarına devam eden altı yaşındaki kız ve erkek çocukların, anne baba tutumları ile çoklu zekâ alanları ve grup içi etkinlik düzeyleri arasındaki ilişkileri saptamaktır. Araştırmanın çalışma grubunu, Bursa ilinde farklı sosyoekonomik düzeyi temsil eden Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer ilçelerindeki anaokullarından 300 çocuk, 150 kız ve 150 erkek ve 300 anne olmak üzere, toplam 600 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada anne tutumlarını saptamak için Robinson ve diğerleri (2001) tarafından geliştirilen, Türk annelerde kullanımının uygunluğunu değerlendirmek amacıyla, Kapçı ve Demirci (2009) tarafından geçerlik ve güvenirlik analizleri gerçekleştirilmiş ve Türkçe'ye uyarlanmış olan "Anne-Babalık Stilleri ve Boyutları Ölçeği" (Parenting Styles and Dimensions Questionnaire-PSDQ) kullanılmıştır. Bunun yanında, çocukların farklı zekâ düzeylerinin tespiti için altı yaş çocuklarına uygulanabilecek Teele (1992) tarafından geliştirilen, Elibol (2000) ve Göğebakan (2003) tarafından Türkçe'ye uyarlanan, Teele Çoklu Zekâ Envanteri-TÇZE (Teele Inventory of Multiple Intelligences-TIMI) uygulanmıştır. Ayrıca, çocukların grup içi etkin olma durumunu ölçmek için ise Başal (2001) tarafından geliştirilen ve ilkokul çocuklarına uygulanan "Çocuklar İçin Sınıf İçi Etkinlik Ölçeği" okul öncesi yaş çocuklarına uyarlama çalışması yapıldıktan sonra kullanılmıştır. Uyarlama çalışması için, öncelikle anketin geçerlik ve güvenirlik analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada elde edilen veriler, SPSS 20 paket programı ile değerlendirilmiştir. Verilerin frekans ve yüzdesel dağılımları verilmiştir. Normallik testi sonucunda, gruplar arasında farklılık incelenirken, ikili normal dağılmayan değişkenlerde Mann Whitney U Testi kullanılmıştır. İkiden fazla gruplarda ise normal dağılmayan değişkenlerde Bonferroni düzeltmeli Kruskal Wallis H Testi kullanılmıştır. Çalışmada, anne tutumları, sosyoekonomik düzeylere göre farklılaşmakta, ancak, çocukların cinsiyetlerine göre bir farklılık görülmemektedir. Anne tutumları ve çocukların grup içi etkinlik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Aynı şekilde, anne tutumları ve çocukların çoklu zekâ alan puanları arasında da anlamlı bir ilişki görülmemiştir. Ancak, cinsiyet ve sosyoekonomik düzey alt boyutunda, anne tutumlarının çoklu zekâ alanlarına etkisinin olduğu saptanmıştır. Çoklu zekâ alan puanları, çocukların cinsiyetlerine göre farklılık göstermekte, ancak sosyoekonomik düzeye göre bir farklılık görülmemektedir. Sosyoekonomik düzeyler arasında, grup içi etkinlik puanı açısından ise anlamlı derecede farklılık görülmemiştir. Grup içi etkinlik ve çoklu zekâ puanları (sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, görsel-uzamsal, müziksel-ritmik, içsel ve sosyal) arasında anlamlı bir ilişki görülmemektedir. Sadece çocukların bedensel-kinestetik puanları ile grup içi etkinlik puanları arasında anlamlı negatif yönlü bir ilişki vardır. Grup içi etkinlik ve çoklu zekâ puanları (sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, görsel-uzamsal, müziksel-ritmik, içsel, sosyal, bedensel-kinestetik) arasında, çocukların cinsiyetlerine ve annelerin sosyoekonomik düzeylerine göre anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Sonuç olarak, anne tutumları genel olarak çocukların çoklu zekâ alanlarını ve grup içi etkinlik düzeylerini etkilememektedir. Ancak annelerin sosyoekonomik düzeyleri kız ve erkek çocuklarına olan tutumlarını etkilemektedir. Bu durum da kız ve erkek çocukların çoklu zekâ alan puanlarına ve grup içi etkinlik düzeylerine etki etmektedir.Item Annelerin kişisel değerleri ile beş-altı yaş çocuklarının değer kazanımları arasındaki ilişkiler(Uludağ Üniversitesi, 2013-12-27) Koç, Nuray; Başal, Handan Asude; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıBu araştırmanın amacı; annelerin kişisel değerleri ile 5-6 yaş grubu çocuklarının değer kazanımları ve çocuklarına aktarmak istedikleri değerler arasındaki ilişkileri saptamaktır. Araştırmanın çalışma grubunu Bursa ilinde 11 farklı ilköğretim okulunun anasınıflarında okul öncesi eğitimi almakta olan toplam 390 çocuk ve anneleri oluşturmuştur. Buna göre, araştırmadaki annelerin kişisel değerlerini saptamak için Schwartz ve diğerleri (2001) tarafından geliştirilen Portre Değerler Anketi; çocuklarına aktarmak istedikleri değerleri saptamak için Demirutku (2007) tarafından geliştirilen Değer Aktarımı Anketi uygulanmıştır. Ayrıca araştırmadaki çocukların değer önceliklerini saptamak için Döring (2008) tarafından geliştirilen Çocuklar İçin Resimlerle Değer Anketi (PBVS-C Ölçeği) uygulanmıştır. Araştırmada mevcut durumu tespit etmek için ilişkili tarama modeli kullanılmıştır. Çocuklar İçin Resimlerle Değer Anketi ile okul öncesi yaş dönemi çocukları ile Türkiye'de ilk kez çalışılacağı için öncelikle ölçeğin geçerlik ve güvenirlik analizleri yapılmıştır. Annelere uygulanan Portre Değerler Anketi'nden ve Değer Aktarımı Anketi'nden elde edilen annelerin kişisel değerlerinin, değişkenlere göre farklı olup olmadığını belirlemek amacıyla Kruskal Wallis-H testi kullanılmış, farklılıkların hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek üzere de Mann Whitney-U testi kullanılmıştır. Daha sonra çocuklara uygulanan Çocuklar İçin Resimlerle Değer Anketi'nden elde edilen çocukların değer önceliklerinin, değişkenlere göre farklarını incelemek için yine aynı non parametrik testler kullanılmıştır. Ayrıca annelerin kişisel değerleri ile çocukların değer öncelikleri arasındaki ilişkiyi görebilmek için de veriler üzerinde Spearman's Rank Order Korelâsyon Testi uygulanmıştır. Anneler kendi kişisel değerlerinde en çok Evrensellik değerini önemserken, çocuklarına değer aktarma konusunda en çok Başarı değeri üzerinde durmuşlardır. Çocuklar da değer öncelikleri bakımından ilk sırada annelerin aktarmak istedikleri Başarı değerini belirtmişlerdir. Annelerin kişisel değerleri yaş ve çalışma durumuna göre farklılık gösterirken, çocukların değer önceliklerinde cinsiyet, annelerin eğitim durumu, çalışma durumu ve sosyoekonomik durum değişkenlerine göre anlamlı farklar ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, annelerin ve çocukların değerleri arasındaki ilişkiler incelendiğinde Geleneksellik değeri dışındaki diğer değerler arasında çocuklar değer önceliklerini belirlerken çoğunlukla annelerinin aktarmak istedikleri değerler yerine, annelerinin kişisel değerlerini model aldıkları saptanmıştır.Item ARCS motivasyon modeline göre tasarlanan yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının öğrencilerin motivasyonlarına, tutumlarına ve akademik başarılarına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2014-07-04) Balantekin, Yakup; Bilgin, Asude; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıÖğrenme-öğretme sürecinin verimli bir şekilde yürütülerek öğrencilerin akademik başarılarının artırılması birçok kavramla ilişkilidir. Öğrencilerin derse yönelik motivasyon düzeyi ve tutumu bu kavramların en önemlilerindendir. Bu araştırmada, literatürde bilgisayar yazılımlarına dayalı öğretimde kullanılan ARCS Motivasyon Modeli sınıf öğretimine uygulanarak modelin motivasyona, tutuma ve akademik başarıya etkisi incelenmiştir. Matematik dersi kesirler konusunun öğretimi, yapılandırmacı öğrenme süreci bu modele göre dizayn edilerek gerçekleştirilmiştir. Araştırma, Bursa merkezde bulunan bir devlet ilköğretim okulunda beşinci sınıfta öğrenim görmekte olan ve yirmi altışar öğrenciden oluşan deney ve kontrol grubu ile yürütülmüştür. Öğrencilerin motivasyon düzeyleri Eğitimde Motivasyon Ölçeği ile tutum düzeyleri İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Matematik Etkinliklerine Yönelik Tutum Ölçeği ile akademik başarıları ise Kesirler Testi ile ölçülmüştür. Araştırma sonunda deney grubu ve kontrol grubu birbirleri ile karşılaştırılırken grupların deneysel çalışma öncesi ve sonrası kendi performansları da karşılaştırılmıştır. Motivasyon ve tutum düzeyleri ile ilgili ölçümler faktör bazında değerlendirilmiştir. Verilerin analizi için İlişkisiz Örneklemler t Testi, İlişkili Örneklemler t Testi, MANOVA ve ANCOVA kullanılmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol grubunun Eğitimde Motivasyon Ölçeği alt boyutlarından aldıkları puan ortalamaları arasında dört faktörde de istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p<.05). Deney grubunun deneysel çalışma öncesi ve sonrasındaki motivasyon performansları arasında anlamlı farklılık saptanırken (p<.05) kontrol grubunda sadece İçsel Motivasyon boyutunda anlamlı farklılık saptanmıştır(p=.013). Deney ve kontrol grubunda yer alan öğrencilerin tutum performansları karşılaştırıldığında sadece Güven faktöründe istatistiksel olarak anlamlı fark saptanırken (p=.04) diğer iki alt boyutta anlamlı bir farklılık saptanamamıştır. Deney grubunun deneysel çalışma öncesindeki tutum puan ortalamaları ile deneysel çalışma sonrasındaki tutum puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanırken kontrol grubunun deneysel çalışma öncesindeki tutum puan ortalamaları ile deneysel çalışma sonrasındaki tutum puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanamamıştır. Akademik başarı anlamında deney grubu ile kontrol grubu arasında deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır(p=.028). Bu farkta motivasyon düzeyinin etkisini belirlemek için öğrencilerin motivasyon ölçeği alt boyutlarından aldıkları puanlar kontrol altına alınarak akademik başarıda deney ve kontrol grubu arasında fark olup olmadığı sınanmıştır. Analiz sonucunda deney ve kontrol grubunun motivasyon puanları kontrol altına alındığında akademik başarılarında anlamlı bir farklılık olmadığını belirlenmiştir. Buradan hareketle ARCS Motivasyon Modelinin akademik başarıyı arttırmada etkili olduğunu söylenebilir.Item Bağlamsal problemlerin çözümünde öğrenci hatalarının incelenmesi ve çözüm önerileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-12) Dündar, Tuğba; Ezentaş, Rıdvan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıDeğişen dünyanın gerektirdiği insan yeterliliklerinden en önemlisi var olan bilgiyi değişen çevre ve koşullara bağlı olarak dönüştürebilmek, bu bilgiyi kullanılır ve işe yarar hale getirebilmektir. Bu nedenle matematiği etkin bir şekilde kullanmak son derece önemlidir. Matematiği etkin bir şekilde kullanmanın önemli göstergelerinden biri günlük hayatta karşılaşılan sorunlara çözüm bulabilmektir. Bu nedenle öğrencilere sadece matematiksel işlem becerisi kazandırmak yerine; karşılaşılan bir problem durumunu anlayan, dönüştüren ve buna uygun bir çözüm üreten bireyler yetiştirmek son derece önemlidir. Bu varsayımdan hareketle bu çalışmanın amacı günlük hayat ile matematik arasında köprü niteliğinde olan bağlamsal problemlerin çözümünde öğrencilerin yaptıkları hataları incelemektir. Çalışma iki aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk olarak bağlamsal problemler ön testi ile öğrencilerin yaptıkları hatalar Newman Hata Analiz Yöntemi ile analiz edilmiş, bu analiz sonucundan çıkan sonuca göre öğrencilerin zorlandıkları durumlar tespit edilerek, 10 haftalık ders içi problem çözme öğretimi planlanmıştır. Ders içi problem çözme öğretimin amacı ise öğrencilerin bağlamsal problemlerde zorlandıkları noktaları süreç içinde daha ayrıntılı inceleyebilmek, günlük hayat bağlamını problemlere ne şekilde aktardıklarını gözlemleyebilmektir. Öğrenci çalışma kağıtları, ders içi video kayıtlarının transkripti betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması olup, katılımcılar 7. ve 8. sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Araştırmanın sonunda ise öğrencilerle görüşmeler yapılmış, ses kayıtlarından elde edilen veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonucu olarak öğrencilerin en fazla hatayı anlama ve dönüştürme aşamasında yaptıkları, özellikle anlama aşamasında ilgili bilgiyi seçmede zorlanma, dönüştürme aşamasında bağlamı göz ardı etme veya bağlam bağlam bilgisini çok fazla hesaba katarak problemi gerekli matematiksel forma dönüştürememe gözlenmiştir. Her bir bağlamsal problem üzerinden günlük hayat bilgisinin problemlerdeki kolaylaştırıcı veya zorlaştırıcı etkisi tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın son aşamasında öğretim faaliyetlerine ve araştırmacılara çeşitli önerilerde bulunulmuştur.Item Bilim merkezlerinde yürütülen öğrenme etkinliklerinin öğrencilerin fen bilimleri dersindeki akademik başarılarına ve tutumlarına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2016-03-18) Çığrık, Ersen; Özkan, Muhlis; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıÇalışmanın amacı, Bilim Merkezinde yürütülen öğrenme etkinliklerinin 7. sınıf öğrencilerinin fen bilimleri dersindeki akademik başarılarına, tutumlarına ve motivasyonlarına etkisini belirlemektir. Araştırma 2013- 2014 yıllarında Bursa İli Osmangazi İlçesinde bulunan bir ortaokulda gerçekleştirilmiştir. Ön-test son-test kontrol gruplu araştırmaya 5 farklı şubeden 126 (74 kız, 52 erkek) öğrenci katılmıştır. Deney grubu öğrencileri öğrenme etkinliklerini dört hafta bilim merkezinde, kontrol grubu öğrencileri ise okul laboratuvarında gerçekleştirmişlerdir. Deney ve kontrol grupları arasındaki farklılığın anlamlı olup olmadığını belirlemek için Mann-Witney U testi testi kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 16 paket programı kullanılmıştır. Sonuç olarak, eğitim programında bulunan etkinliklerin bilim merkezinde gerçekleştirilmesiyle, öğrencilerin fen bilimleri dersindeki akademik başarılarını arttığı ve bu farklılığın gruplar arasında istatistiksel olarak %99 düzeyinde anlamlı olduğu ayrıca bilim merkezinde etkinlik gerçekleştiren öğrencilerin akademik başarı düzeyiyle motivasyonları arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin fen bilimleri dersine karşı tutumlarında da olumlu değişim olduğu ve bu durumun istatistiksel olarak da anlamlı bulunduğu saptanmıştır. Kalıcılık testleriyle gruplar arasındaki farklılığın, 5 hafta sonra da değişmediği belirlenmiştir. Bu sonuçlar, fen bilimleri eğitim programının bilim merkezlerinde yürütülen öğrenme faaliyetleriyle etkili bir şekilde desteklenebileceğini, bilim merkezlerinin öğrencilerin fen bilimleri dersine yönelik motivasyonları arttırmakta olduğu ve bunun da öğrencilerin okul içi öğrenmelerine olumlu şekilde yansıtabildiklerini göstermektedir. Bilim merkezleri fen eğitiminde öğrencilerin kendi bilgilerini oluşturmaları ve fen konularını daha iyi kavramaları için fırsatlar sunar.Item Değerler eğitimine yönelik bir model önerisi: Değer içselleştirme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-19) Yıldırım, Sevda Gülşah; Demirel, Muammer; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıDeğerler eğitimi hem son yılların popüler bilimsel çalışma alanı olması sebebiyle güncel hem de toplum yapısını olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilecek gücü içinde barındırmasıyla önemli bir konudur. Yapılan ulusal çalışmaların genellikle betimsel özellikte olması, değerler eğitimi ile ilgili derinlemesine yapılacak bir araştırma ihtiyacını ortaya koymuştur. Buradan hareketle, bu çalışmada sosyal bilgiler öğretmenleri için uygulanabilir ve anlaşılabilir bir model önerisi geliştirmek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda çeşitli disiplinlerin (felsefe, psikoloji, sosyoloji) değerler eğitimine ilişkin bakış açısı değerlendirilmiş, toplumun tarihi ve kültürel yapısı dikkate alınmış, mevcut değerler eğitimi yaklaşımları irdelenmiş ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin uygulamaları derin bir analize tabi tutulmuştur. Durum çalışması deseniyle tasarlanan çalışma, iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda 154 sosyal bilgiler öğretmeninden elde edilen verilerle ihtiyaç ortaya çıkarılmış; ikinci kısımda ise iki öğretmen ile derinlemesine çalışılarak model önerisi geliştirilmiştir. İhtiyaç analizinde açık uçlu soru formundan; model geliştirme aşamasında ise gözlem, vii görüşme ve günlük inceleme tekniklerinden yararlanılmıştır. Veriler sürekli karşılaştırmalı analiz ile çözümlenmiştir. Çalışma sonuçlarına bakıldığında, ihtiyaç analizi neticesinde yaşanan temel sorunlar içerisinden çözüme kavuşturulabilecek alan ortaya çıkarılarak ana problem durumu belirlenmiştir. İki sosyal bilgiler öğretmeninden elde edilen sonuçlara göre ise sürece dayalı bir model önerisi geliştirilmiştir. Söz konusu model önerisi, kazandırılacak değeri belirleme, uygulama ve değerlendirme aşamalarından oluşmaktadır. Model önerisi, öğrenciye kendi değerinin farkına varma fırsatı veren ama aynı zamanda öğretmenlere müdahale alanı oluşturan bir felsefeyi benimsemektedir. Model önerisi, öğrencilerin kazandığı değeri yaşantıya çevirmesine imkân verecek ortamlar oluşturulmasını ve böylelikle pekiştirilmesini önemsemektedir. Geleneksel ve modern değerler eğitimi yaklaşımlarının birleşimi olarak kabul edilebilecek bu model önerisinin her aşamasında öğretmenlerin dikkat etmesi gereken kriterler yer almaktadır. Değer içselleştirme adı verilen bu model önerisi, değerlerin neden kazanılması gerektiği konusunda öğrenciyi ikna etmeyi, değerleri öğrenciye benimsetmeyi, bu değerleri öğrencinin davranışına yansıtmasına imkân oluşturarak ve öğrencinin olumlu davranışını pekiştirerek değerin kalıcılığını sağlamayı amaçlayan bir model olarak tanımlanabilir.Item Etkili bir geometri dersinin özelliklerinin belirlenmesi, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2016) Güler, Hatice Kübra; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıEtkili bir geometri dersinin taşıması gereken özellikler ülkeden ülkeye değişmektedir ve matematik eğitimi alanında çalışanlar tarafından hala tartışılmaktadır. Bu araştırma ile ortaokul geometri konularının öğretimi için Türkiye'ye uygun, öğretmenlerin benimseyip kullanabilecekleri, uygulanabilir ve belli bir kurama bağlı kalmaktan ziyade tüm kuramlardan yararlanarak oluşturulmuş etkili bir geometri dersinin özelliklerinin ortaya koyulması amaçlanmıştır. Araştırma iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşaması, nitel araştırma türlerinden durum çalışmasına; ikinci aşaması, nicel araştırma türlerinden yarı deneysel desene uygundur. Araştırma kapsamında; öncelikle sekiz ortaokul matematik öğretmeni geometri konularını anlattıkları derslerde sekizer ders saati (toplam 64 ders saati) bir gözlem formu çerçevesinde gözlemlenmiş ve öğretmenlerin benimsedikleri matematik öğretme modelleri ortaya konmuştur. Öğretmenler öğretici ve açıklayıcı olmak üzere iki kategoride toplanmıştır. Ardından öğretmen, öğrenci, veli ve idarecilerin etkili geometri öğretimine ilişkin görüşleri alınmıştır. Elde edilen verilerin analizi sonucunda etkili bir geometri dersinin taşıması gereken özellikler belirlenmiştir. Tespit edilen özelliklere göre 7. sınıf çokgenler ünitesine ait dokuz saatlik bir geometri dersi tasarlanmıştır. Tasarlanan ders akademisyenler ve matematik öğretmenleri ile paylaşılarak geliştirilmiş ve uygulamaları için iki matematik öğretmenine verilmiştir. Toplam iki deney iki kontrol grubu ile çalışılmıştır. Öğretmenlerin dersleri uygulamalarının ardından öğrencilerin erişi düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı test edilmiştir. Ek olarak öğretmenlerin ve öğrencilerin hazırlanan derse ilişkin görüşleri alınmıştır. Çalışmanın sonucunda gözlemlenen öğretmenlerin hiçbirinin kolaylaştırıcı öğretim modelini benimsemediği; dördünün öğretici, dördünün açıklayıcı modeli benimsediği görülmüştür. Etkili bir geometri dersinin özellikleri belirlenmiş ve bu özelliklerin literatürde belirlenen açıklayıcı matematik öğretimi modeline daha yakın durduğu tespit edilmiştir. Belirlenen özelliklere uygun hazırlanan geometri ders planlarının kullanılması sonucunda başarı düzeyi düşük olan okuldaki öğrencilerin erişi düzeyinin diğer okula nazaran arttığı ve bu okuldaki deney grubu öğrencilerinin erişi düzeyleri ile kontrol grubundaki öğrencilerin erişi düzeyleri arasında deney grubu lehine anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir. Uygulamanın ardından öğretmen ve öğrencilerin ders planları ile ilgili görüşlerinin olumlu olduğu tespit edilmiştir.Item Farklı sosyoekonomik düzeylerdeki 10-11 yaş çocuklarına uygulanan Empati Eğitim Programının saldırganlık düzeyleri üzerindeki etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-03) Derman, Meral Taner; Başal, Handan Asude; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıDiğer bir canlı ya da nesneye yönelik incitici ve rahatsız edici davranışlar saldırganlık olarak tanımlanmakta ve başkalarına fiziksel veya psikolojik zarar verme niyeti taşıyan tüm davranışları içermektedir. Bu araştırmanın genel amacı, farklı sosyoekonomik düzeylerdeki 10-11 yaşlarındaki saldırgan çocuklara uygulanan empati eğitim programının, çocukların var olan saldırganlık düzeyleri üzerindeki etkisini saptamaktır. Bu genel amaç doğrultusunda, araştırma, gerçek deneme modellerinden “placebo kontrol gruplu öntest-sontest modeli”ne dayalı deneysel bir çalışma olarak yürütülmüştür. Bursa İlinde farklı sosyoekonomik düzeylerden 10 okula devam eden 4. ve 5. sınıf öğrencisi olan 3199 çocuğa Saldırganlık Ölçeği (Şahin, 2004a) uygulanmış ve bu 3199 çocuk arasından saldırganlık puanları yüksek olanlar arasından seçilmiş 28 kız, 62 erkek olmak üzere toplam 90 çocuk araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak; çocukların saldırganlık düzeylerini ölçmek için Şahin (2004a) tarafından geliştirilmiş olan Saldırganlık Ölçeği ve empati becerilerini ölçmek amacıyla Byrant (1982) tarafından geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Yılmaz-Yüksel (2003) tarafından yapılmış olan Çocuklar İçin Empati Ölçeği ve saldırgan çocukların özelliklerini ve saldırganlığın ön koşullarını saptamak için de araştırmacı tarafından hazırlanan Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin çözümlenmesi ve yorumlanması aşamasında, Korelasyon Analizi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), t-Testi ve Kovaryans Analizi (ANCOVA) kullanılmıştır. Farkın kaynağını bulmak için ise Tukey’s HSD Testi kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesi ve yorumlanmasında, 0,01 ve 0,05 anlamlılık düzeyi aranmıştır. Araştırma sonucunda, saldırganlık ve empati arasında ilişki arasında ise ters yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu, kısaca, empati beceri düzeyi arttıkça saldırganlık düzeyinin düştüğü belirlenmiştir. Ayrıca, erkek çocukların kızlara göre; 11 yaşındaki çocukların 10 yaşındakilere göre daha saldırgan oldukları, ayrıca, sosyoeknomik düzeye göre ise çocukların saldırganlık düzeyleri arasında fark olmadığı belirlenmiştir. Uygulanan empati eğitim programının çocukların saldırganlık düzeyleri üzerinde farklılığa yol açtığı, kısaca, çocukların saldırganlık düzeylerini azalttığı belirlenmiştir. Empati eğitim programı uygulaması sonucunda, alt sosyoekonomik düzeydeki çocukların orta ve üst sosyoekonomik düzeydeki çocuklara göre olumlu yönde daha fazla etkilendikleri belirlenmiştir. Ayrıca, Empati eğitim programı uygulaması sonucunda, kız çocukların, erkek çocuklara göre olumlu yönde daha fazla etkilendikleri saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, okulların önleyici rehberlik ilkesini benimseyerek saldırganlığa yönelik bireysel ve grup rehberliği çalışmalarına yer verilmesinin ve bu çalışmalarda empati eğitim programı uygulanmasının, okullarda, Empati Eğitim Programının uygulanabilmesi için okul psikolojik danışmanları, rehber öğretmenler ve sınıf öğretmenlerine yönelik empati eğitimi konusunda hizmet içi eğitimler düzenlenmesinin saldırganlığın azaltılmasında yardımcı olabileceği düşünülmektedir.Item Fen bilgisi öğretmen adaylarına tahmin-gözlem-açıklama (TGA) yöntemiyle biyolojik konu ve kavramların öğretiminin başarı, kalıcılık ve bilimsel süreç becerilerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2016-06-03) Güngör, Sema Nur; Özkan, Muhlis; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıÇalışmanın amacı; Fen bilimlerindeki enzimler, sindirim, çimlenme, bitkilerde büyüme ve gelişme, hormonlar, populasyon genetiği, solunum, biyolojik çeşitlilik konu ve kavramlarının TGA yöntemine dayalı olarak öğretiminin, fen bilgisi öğretmen adaylarının başarılarına, bilişsel ve davranışsal kazanımlarının kalıcılığına ve bilimsel süreç becerilerine etkisini araştırmaktır. Karma modelin uygulandığı çalışmanın nicel boyutunda, ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen, nitel boyutunda durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, 2014-2015 öğretim yılının bahar döneminde Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği 2. sınıfında öğrenim gören ve "Genel Biyoloji Laboratuarı" dersini alan 75 öğretmen adayı oluşturmaktadır. On iki hafta süreyle deney grubundaki öğrenciler TGA yöntemine dayalı laboratuar uygulaması, kontrol grubundaki öğrencilere ise geleneksel laboratuar yaklaşımı ile öğrenim görmüşlerdir. Araştırmada veri toplama araçları olarak İki Aşamalı Kavram Başarı Testi, Bilimsel Süreç Beceri Testi, TGA yöntemine göre düzenlenmiş çalışma yaprakları ve öğretmen adaylarının yönteme ilişkin görüşlerini almak için görüşme formu kullanılmıştır. Nicel verilerin analizinde bağımlı, bağımsız t-testi kullanılmıştır. Nitel verilerin analizinde içerik ve betimsel analizin yanı sıra frekans (f) ve yüzde (%) dağılımlarından yararlanılmıştır. Analiz sonuçları, TGA yöntemine dayalı laboratuar yaklaşımı ile hazırlanan etkinliklerin, fen bilgisi öğretmen adaylarının kavramsal başarılarına, bilimsel süreç becerilerinin gelişimine ve kalıcılık üzerine etkisinin anlamlı olduğunu göstermiştir. Ayrıca fen bilgisi öğretmen adayları TGA yöntemini biraz zaman alıcı ve zorlayıcı olduğunu belirtmelerine rağmen, laboratuardaki diğer yöntemlerden daha zevkli ve neyi ne kadar bildiğini gösterdiği için daha etkili olduğu görüşündedir.Item Fen bilgisi öğretmenlerinin soru üretme hakkındaki muhakemeleri ve inanç sistemleri(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-21) Yılmaz, Şirin; Kılınç, Ahmet; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim DalıÖğrenme-öğretme süreçlerinin önemli unsurlarından biri öğretmen sorularıdır. Öğretmenler üretmiş oldukları sorular ile öğrencilerin var olan düşüncelerinin açığa çıkarılması, tartışma ortamlarının oluşturulması ve öğrenci muhakemelerinin geliştirilmesini amaçlamaktadırlar. Öğretmenlerin bir duruma yönelik soru üretmeleri, soru üretirken kullandıkları muhakeme süreçleri, soru üretme aşamasındaki mantıksal doğruluk ve tutarlılık arama ve tekrardan kaçınmaları erotetik mantık çerçevesinde incelenebilir. Yapılan çalışmanın amacı fen bilgisi öğretmenlerinin soru üretmeye yönelik inanç sistemleri ve soru üretme muhakemelerini (erotetik muhakemelerini) açığa çıkarmaktır. Araştırmanın ilk aşamasında toplam on Fen Bilgisi öğretmeni sınıf içerisinde diyalojik söylem gözlem formuna göre gözlemlenerek sınıf içi söylemler ve soru üretme açısından düşük, orta ve yüksek olarak gruplanmıştır. Ardından her bir grubu temsil eden bir öğretmen seçilerek çalışmaya üç Fen Bilgisi öğretmeni ile devam edilmiştir. Katılımcı grubunun belirlenmesinin ardından öğretmenler ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşme sürecinde araştırmacı tarafından geliştirilen dört farklı senaryo kullanılmış ve öğretmenlerin bu senaryolara yönelik derin sorular üretmeleri istenmiştir. Görüşmeler iki aşamada ve öğretmenler için uygun olan zaman dilimlerinde gerçekleştirilmiştir. Her bir görüşmenin ses kaydı alınmıştır. Elde edilen verilerin analizinde iki aşamalı bir analiz süreci izlenmiştir. İlk aşamada öğretmenlerin soru üretmeye yönelik inanç sistemleri incelenmiş, ikinci aşamada ise öğretmenlerin üretmiş oldukları soruların çıkarımsal açıdan güçlülüğü erotetik mantık açısından ele alınmıştır. Yapılan analizler sonucunda öğretmenlerin derin soruları, öğrencilerin kavrama ve sonuç çıkarma, ilişkiler kurma, yorum yapmalarını sağlayan, farklı bakış açıları kazandıran soru olarak tanımladıkları sonucuna varılmıştır. Erotetik muhakeme açısından yapılan analizlerde ise öğretmenlerin soru üretme sürecinde yapmış oldukları erotetik muhakemelerin yetersiz, üretmiş oldukları soruların ise senaryoya bağlı düşünme ve cevaplar gerektirdiği, cevapların metinlerin tekrarı niteliğinde olduğu, var olan konu alan bilgilerinin soru üretme muhakemelerini kısıtladuğı ve senaryo dışına çıkmayı engellediği, alan bilgilerinin bulunmadığı senaryolarda ise konu dışına çıkabilen sorular ürettikleri sonucuna varılmıştır. Bunlarla birlikte öğretmenlerin soru sorma inanç sistemleri ile erotetik muhakemeleri arasında etkileşimler olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışma sonunda öğretmenlerin soru üretme muhakemelerinin geliştirilmesine yönelik bir öğretmen eğitiminin geliştirilmesi için önerilerde bulunulmuştur.Item Fen bilimleri öğretim programıyla (5-8) bütünleştirilmiş girişimcilik eğitimi modüllerinin geliştirilmesi, uygulanması ve değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2016-05-13) Deveci, İsa; Çepni, Salih; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıSon yıllarda Avrupa komisyon raporlarında öğretmen eğitiminde girişimcilik kavramının önemine vurgu yapılmaktadır. Bu konuda en fazla öğretmenlerin girişimcilik eğitimi konusundaki bilgi ve tecrübe durumlarına odaklanılmaktadır. Bu anlamda girişimcilik eğitimi konusunda farklı ülkelerin farklı stratejiler izlediği görülmektedir. Türkiye'de 2013 yılında yenilenen Ortaokul Fen Bilimleri Öğretim Programı'nda yaşam becerileri arasında "girişimcilik" kavramına yer verilmesi bu konuda atılan somut adımlardan birine örnek teşkil etmektedir. Fen bilimleri öğretim programında henüz yer alan bu kavramla ilgili fen bilimleri öğretmen adaylarının sahip oldukları bilgi, beceri ve tecrübelerin ne durumda olduğu sorusunu akla getirmektedir. Bununla birlikte fen bilimleri öğretmen eğitimi programlarında doğrudan fen eğitimi ilişkilendirilmiş girişimcilik konulu ders içeriklerinin olmadığı bilinmektedir. Bu durum öğretmen eğitimi programlarında girişimciliğin fen eğitimi ile bütünleştirildiği eğitsel süreçlere olan ihtiyacı arttırmaktadır. Dolayısıyla bu araştırmanın amacı; fen bilimleri öğretim programıyla bütünleştirilmiş girişimcilik eğitimi modüllerini geliştirmek, uygulamak ve bu eğitim modüllerinin fen bilimleri öğretmen adayları üzerindeki yansımalarını belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda araştırma nitel araştırma desenleri arasında yer alan fenomenografik yöntem dikkate alınarak tasarlanmıştır. Araştırmaya 26 fen bilimleri öğretmen adayı katılmıştır. Araştırmada veriler, uygulama öncesi ön görüşmeler, uygulama sonrası gerçekleştirilen son görüşmeler ve eğitim modüllerinin uygulandığı süreçte oluşturulan günlüklerden elde edilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; fen bilimleri öğretim programıyla bütünleştirilmiş girişimcilik eğitimi modüllerinin fen bilimleri öğretmen adaylarının "girişimcilik" kavramı ve "girişimci özellikler" ile ilgili algıları üzerinde olumlu yansımaları olduğu belirlenmiştir. Ayrıca geliştirilen girişimcilik eğitimi modüllerinin öğretmen adaylarının girişimci özellikleri üzerinde olumlu yansımaları olmuştur. Diğer taraftan girişimcilik eğitimi modüllerinin öğretmen adaylarında hem bilgi hem de uygulama boyutu açısından (yöntem, teknik ve aktiviteler) eğitsel farkındalık oluşturduğu görülmüştür. Dolayısıyla bu araştırmanın fen bilimleri öğretmen eğitiminde girişimciliğe nasıl yer verilebileceği konusunda çok sayıda ipucu barındırdığı söylenebilir. Bu bulgulara bağlı olarak, geliştirilen eğitim modüllerinin girişimci özelliklerden hangilerini geliştirmede daha etkili olduğunu belirlemeye yönelik daha büyük çalışma gruplarıyla deneysel araştırmalar yürütülebileceği söylenebilir.Item Bir fen bilimleri öğretmeninin düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik öğretim oryantasyonunun incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-21) Özel, Ruhan; Kılınç, Ahmet; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim DalıBir öğretmenin fen öğretim oryantasyonu, onun inançlarının ve sınıf içi pratiklerinin anlaşılması için etkili bir araçtır. Literatürde oryantasyonlar ve sınıf içi pratikler arasındaki ilişkinin karmaşık olduğu, bazı nedenlerden dolayı öğretmenlerin fen öğretim oryantasyonlarını tam anlamıyla sınıf içi pratiklerine yansıtamadıkları belirtilmektedir. Fen öğretmenlerinin düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik var olan derin inançlarının sınıf içi pratiklerine nasıl yansıdığı cevaplanmamış bir sorudur. Bu noktada, bu araştırmanın amacı bir Fen Bilimleri öğretmeninin düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik öğretiminde, öğretim oryantasyonunda yapmış olduğu değişimlerin doğasını anlamaktır. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden tekli durum çalışması naturalistik bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Araştırma Kocaeli ili Gebze ilçesi merkez okullarından birinde görev yapmakta olan bir Fen Bilimleri öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Veri toplama süreci görüşme ve gözlem basamaklarından oluşmuştur. Görüşme basamağında altı adet, gözlem basamağında ise bir adet form kullanılmıştır. Araştırmada bir Fen Bilimleri öğretmeninin pedagojik inanç sistemi ile düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik öğretim oryantasyonu arasındaki ilişkileri belirleyebilmek için tümevarımsal kodlama kullanılmıştır. Bu aşamada gömülü(grounded) teoriden faydalanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre; bir Fen Bilimleri öğretmeninin düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik öğretim oryantasyonu, transformasyona yönelik inançlar ve bu transformasyonları destekleyen düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik inançlar olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Öğretmen açıklamalarında dönüşümler yaparak ve öğrencilerin başarı düzeylerine göre belirli öğretim stratejilerini kullanarak öğretiminde ayarlamalar yapmaktadır. Transformasyonları destekleyen düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik inançlar bilgi, beceri, öğrenme stratejileri ve öğrencilerin zorlandıkları çözüm aşamaları temalarından oluşmaktadır. Öte yandan bu Fen Bilimleri öğretmeninin düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik inanç sisteminin, öğretim oryantasyonu ile ilgili inançlar ve genel pedagojik inançlardan oluşan kompleks bir yapıda olduğu gözlenmiştir. Bu noktada hem program yapıcılara hem de düşük ve yüksek başarılı öğrencilere yönelik öğretmen oryantasyonu çalışmaları ile ilgili olarak öğretmen eğitimi araştırmacılarına bazı önerilerde bulunulmuştur.Item Fen bilimleri programında yer alan hücre bölünmesi ve kalıtım ünitesinin öğretim tasarımı ve uygulanması(Uludağ Üniversitesi, 2016-06-03) Kılıçlı, Zeynep Özbudak; Özkan, Muhlis; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıÇalışmanın amacı, 8. sınıf Hücre Bölünmesi ve Kalıtım Ünitesinin bütüncül yaklaşımla öğretimine yönelik yeni bir program tasarlanarak uygulanması, etkili ve kalıcı öğretiminin sağlanması ile kalıtımın günlük yaşamdaki algısına katkıda bulunmaktır. Araştırmada karma model kullanılmıştır. İhtiyaç analizi için, Örneklem grubu haricinde 256 öğrenciye Hazır Bulunuşluk Testi (HT), 8. Sınıf 36 öğrenciye, mevcut eğitim-öğretim programındaki kavram yanılgılarının tespit edilmesi amacıyla kavram haritaları kullanılmıştır. Geleneksel öğretime ilişkin 160 Fen ve Teknoloji öğretmenine "8.Sınıf Hücre Bölünmesi ve Kalıtım Ünite Değerlendirme Anketi (ÜDA)" uygulanmıştır. İhtiyaç analizinin sonucunda; öğretmen ve öğrencilerden elde edilen bulgular ışığında, Hücre Bölünmesi ve Kalıtım Ünitesi'nin 5E modeline uygun olarak, bütüncül bir yaklaşımla zenginleştirilmiş etkinliklerle yeni bir öğretim metni, öğrenci ve öğretmen kılavuzu hazırlanmıştır. Pilot uygulama aşamasında, kavram haritasının, ölçeklerin geliştirilmesi ve etkinliklerin gözden geçirilmesi yapılmıştır Pilot uygulama, geçerlilik ve güvenirliği korumak için, asıl uygulama okulları dışındaki bir sınıfta yapılmıştır. Deney (N=108) ve kontrol (N=104) gruplarına ön-test olarak "Başarı Testi (BT)" ve "Hücre Bölünmesi ve Kalıtım Ölçeği (HKÖ)" ve "Fen bilimlerine yönelik tutum Ölçeği (FBYTÖ)" ve kavram haritaları uygulanmıştır. Deney grubuna araştırmacı tarafından 5E modeline uygun bütüncül yaklaşımla zenginleştirilerek geliştirilmiş kılavuzlar; kontrol grubuna ise geleneksel yaklaşım uygulanmıştır. Süreç tamamlandıktan sonra aynı ölçme araçları, hem deney hem de kontrol gruplarına uygulanmıştır. Bilgilerin kalıcılığının değerlendirilmesi için BT 5 hafta sonra tekrar uygulanmıştır. Elde edilen veriler, SPSS programıyla analiz edilmiştir. Araştırmanın nitel boyutunu, geliştirilen kılavuzların değerlendirilmesi için, öğretmen ve öğrencilerin görüşleri formlar aracılığıyla değerlendirilmiştir. Öntestte deney ve kontrol guruplarında bulunan öğrenciler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadığı, sontestte başarı ve kalıcılık düzeylerinin kontrol grubuna göre yüksek olduğu hücre bölünmesi ve kalıtım ünitesine ilişkin kavram yanılgılarının büyük ölçüde azaldığı görülmüştür. Öğrenci Kitabı, Öğrenci Çalışma Soruları ve Öğretmen Rehberinden oluşan ünite tasarımının, hedeflere ulaşmada ve öğrenilenlerin kalıcılığında gerek öğrenci ve gerekse öğretmenler bakımından daha önce uygulanmakta olan programa göre daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.Item Fen bilimleri programındaki ekosistem, biyolojik çeşitlilik ve çevre sorunları konularının öğretim tasarımı ve uygulanması(Uludağ Üniversitesi, 2013-12-06) Yücel, Elif Özata; Özkan, Muhlis; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıBu çalışmada, 2005 Fen ve Teknoloji Öğretim Programında "İnsan ve Çevre" ünitesinde ve 2013 Fen Bilimleri Programında "İnsan ve Çevre İlişkileri" ünitesi içerisinde yer alan Ekosistem, Biyolojik Çeşitlilik ve Çevre Sorunları konularının etkili ve kalıcı öğreniminin sağlanarak, günlük yaşamdaki sistem, çeşitlilik ve sorun algısının öğretimine katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Karma modelin uygulandığı çalışmanın nicel boyutunda, tarama modeli ve deneme modelleri bir arada kullanılmıştır. İhtiyaç analizi olarak; ülkemiz Fen Bilimleri programı farklı ülkelerin fen programıyla karşılaştırılmış; öğrencilerin belirlenen konularla ilgili kavramsal anlayışları Kelime İlişkilendirme Testi ve Öğretmen Görüş Formu(GF) aracılığıyla, ön bilgileri ise Hazır-Bulunuşluk Testi aracılığıyla belirlenmiş; öğretmenlerin belirlenen konularının mevcut fen programlarında işlenişiyle ilgili ve bu konuların öğretimi sırasında kullanılabilecek etkili yöntem, teknik ve materyallerin neler olduğu ile ilgili görüşleri GF aracılığıyla alınmıştır. İhtiyaç analizinden elde edilen sonuçlar, ekosistem, biyolojik çeşitlilik ve çevre sorunları konularının etkili öğrenilmesini sağlayacak bir öğretim tasarımına ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymuştur. Bu doğrultuda, öğrenciler ve öğretmenler için ekosistem, biyolojik çeşitlilik ve çevre sorunları konularının bütüncül bir şekilde öğrenilmesine olanak sağlayan, yaşam temelli öğrenme yaklaşımına dayalı, çok çeşitli yöntem, teknik ve materyallerin kullanıldığı iki kılavuz hazırlanmıştır. Geliştirilen öğretim tasarımı, yarı deneysel yöntemlerden "Eşitlenmemiş Kontrol Gruplu Model" kullanılarak 4 deney (N=82) ve 4 (N=83) kontrol grubu olmak üzere toplamda 165 öğrenciye uygulanmıştır. Deney ve kontrol gruplarına Başarı Testi(BT) ve Çevresel Tutum Ölçeği(ÇTÖ) uygulanmıştır. Materyal Değerlendirme Formu kullanılarak öğretmenlerin ve Ders Değerlendirme Formu kullanılarak deney grubu öğrencilerinin öğretim süreci ve kılavuza ilişkin görüşleri alınarak, nitel olarak değerlendirilmiştir. Öğretim tasarımının uygulanmasıyla elde edilen veriler, BT son-testi puanlarında ve ÇTÖ fark puanlarında deney grubu lehine anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir (p<0,05). Geliştirilen öğretim tasarımıyla ilgili öğretmen ve öğrenci görüşlerinin de olumlu olduğu belirlenmiştir. Çalışma sonucunda geliştirilen öğretim tasarımının, öğrencilerin çevreye ilişkin bilgi düzeylerinin ve olumlu tutumlarının geliştirilmesinde mevcut programa göre daha etkili olduğu tespit edilmiştir.Item İlk okuma yazma öğretiminde görsel hikayeli heceler yönteminin etkililiği (Yeni bir model önerisi)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-18) Sönmez, Ayfer; Başal, Handan Asude; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim Dalı; Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı; 0000-0002-9703-0905Bu çalışmada, 2019 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 Pandemisi sürecinde ilk okuma-yazma öğretimine yönelik geliştirilen ve önerilen Görsel Hikayeli Heceler ile Okuma Yazma Öğretim (GHHOYÖ) Yöntemi’nin okuma yazma becerisi kazanımında verimliliğini belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması deseni benimsenmiştir. Araştırmanın çalışma grubu 2019- 2020 eğitim ve öğretim yılında ilkokul birinci sınıfa başlayan Covid-19 Pandemisi nedeniyle mart ayından itibaren yüz yüze eğitime devam edemeyip okuma yazma becerisi kazanımında güçlük yaşayan iki öğrenci ve 2020-2021 eğitim ve öğretim yılında birinci sınıfa kayıtlı ancak Covid-19 Pandemisi nedeniyle yüz yüze eğitime devam edemeyen iki öğrenci olmak üzere dört öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında olan iki öğrenci ile önerilen ve uygulanan Görsel Hikayeli Heceler ile Okuma Yazma Öğretim (GHHOYÖ) Yöntemi kapsamında 120 dakikalık 40 bireysel oturum olarak düzenlenmiştir. Yöntemin temelinde öğrencilere görsel hikayeli hece öğretimi etkinlikleri ile daha kolay, güçlük yaşamadan, isteyerek ve anlayarak okuma yazma öğretimi etkinlikleri bulunmaktadır. Araştırmada elde edilen veriler betimsel ve içerik analizi teknikleri ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda araştırmacı tarafından geliştirilen ve uygulanan Görsel Hikayeli Heceler ile Okuma Yazma Öğretim (GHHOYÖ) Yöntemi oturumlarında araştırma kapsamında olan üç öğrencinin 18-25. oturumlar arasında, bir öğrencinin 38-40. oturumlar arasında okuma yazma becerisi kazandığı gözlemlenmiştir. Çalışmanın güçlü ya da zayıf yanlarını ve öğrencilerde meydana gelen değişimi belirlemek için viii ebeveynler ile görüşmeler yapılarak sosyal geçerlik verileri toplanmıştır. Yapılan çalışmalar neticesinde öğrencilerin daha kolay, güçlük yaşamadan, isteyerek okuma yazmayı öğrendikleri; neticesinde ise özgüven kazandıkları bu durumun öğrencilerin davranışlarına da olumlu yansıdığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada geliştirilen ve uygulanan Görsel Hikayeli Heceler ile Okuma Yazma Öğretim (GHHOYÖ) Yönetimi’nin Türk eğitim sisteminde ilkokulda okuma yazma kazanımı sürecindeki öğretmenler için önemli bir kaynak olmasıyla birlikte yeni bir yöntem olarak da kullanılabileceği görülmektedir.Item İlköğretim altıncı sınıf öğrencilerinin Analitik Geometri'nin koordinat sistemi ve doğru denklemi kavramlarını oluşturması süreçlerinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2011) Memnun, Dilek Sezgin; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıBu araştırmada, Analitik Geometri'ye ilişkin kavramların öğrenilmesi esnasındaki bilgi oluşumunun (soyutlamanın) niteliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Koordinat Sistemi ve Doğru Denklemi kavramlarının Yapılandırmacı Öğrenme ile Gerçekçi Matematik Eğitimi kuramlarına uygun olarak tasarlanan öğrenme ortamlarında uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Uygulamaların bu iki öğrenme kuramına uygun olarak gerçekleştirilmesinde, bu iki kuramın da matematik eğitimini etkileyen ve öğrencilerin bilgiyi kendisinin oluşturmalarına fırsat veren yaklaşımlar olmaları önemli rol oynamıştır.Bu araştırma nitel bir durum çalışmasıdır. Uygulama öncesinde gerçekleştirilen pilot uygulama ile araştırmacının görüşme esnasındaki rolü ve etkinliklerin uygulamadaki yeterliliği incelenmiş, öğrenme ortamı ve etkinlikler öğrencilerin bilgi oluşturma süreçlerini daha iyi ortaya koyabilecek şekilde yeniden düzenlenmiştir. Örnek olay çalışmasında/uygulamada, araştırmada yer alan iki öğrenme kuramına uygun olarak hazırlanmış olan ve Analitik Geometri'ye ilişkin temel kavramların öğrenimini içeren farklı etkinliklerin uygulaması gerçekleştirilmiştir. Farklı matematik başarı düzeylerindeki ikişer kişilik öğrenci gruplarında gerçekleştirilen bu uygulamaya, araştırmacı katılımcı gözlemci konumunda katılmıştır. Araştırmada, veri toplama yöntemleri olarak nitel araştırmalarda kullanılan görüşme, katılımcı gözlem ve doküman analizi kullanılmıştır. Uygulamanın/örnek olay çalışmasının ardından yapılan araştırma/görüşme verilerinin analizinde, öğrencilerin kendilerine yöneltilen etkinliklerle ilgili çözümler yaptıkları çalışma kâğıtlarının ve görüşme sırasında kaydedilen video kayıtlarının incelenmesine yer verilmiştir. Verilerin analizi ve yorumlanması, nitel veri analizi türlerinden betimsel analiz ile gerçekleştirilmiştir. Analizlerde soyutlama sürecinin gözlenmesinde RBC+C modeli referans alınmıştır. Araştırmada, öncelikle öğrenci gruplarında gerçekleştirilen görüşmelerdeki bilgi oluşturma sürecine ilişkin öğrenci ifadeleri / veri grubu sistematik ve açık bir şekilde düzenlenmiştir. Ardından, bu veriler / ifadeler RBC+C soyutlama modelinin belirlediği bilişsel eylemler üzerinden analiz edilmiştir.Araştırmanın sonunda, Gerçekçi Matematik Eğitimi'ne göre hazırlanmış olan etkinliklerin uygulandığı örnek olay çalışmasına katılan öğrencilerin büyük bir bölümünün koordinat sistemi kavramını oluşturduğu düşünülmektedir. Doğru denkleminin oluşturulması sürecinin incelenmesi amacıyla Yapılandırmacı Öğrenme'ye uygun olarak gerçekleştirilen etkinliklere katılan öğrencilerin tamamının doğru denklemi kavramını oluşturdukları ve ardından da sağlamlaştırdıkları anlaşılmıştır.Item İlköğretim matematik öğretmenliği lisans programlarında alan eğitimi derslerinin özel alan yeterliklerini kazandırması yönünden değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-10) Sezer, Elif; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıBu araştırmanın amacı Türkiye'de bir devlet üniversitesinin İlköğretim Matematik Öğretmenliği lisans programındaki matematik öğretimi dersleri ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2008 yılında belirlenen özel alan yeterlikleri arasındaki uyumun ve özel alan yeterliklerini ne ölçüde geliştirildiğinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda Bilgisayar Destekli Matematik Öğretimi (BDMÖ) ve Özel Öğretim Yöntemleri-I (ÖÖY-I) derslerinin YÖK ve devlet üniversitesi tarafından hazırlanan ders programı ve 2017-2018 akademik yılındaki uygulamasının özel alan yeterlikleriyle uyum düzeyi araştırılmıştır. Uygulanan programının uyum düzeyi öğretim üyesi ve öğretmen adayı görüşleri ile dersin öğretim sürecine göre incelenmiştir. Ayrıca öğretmen adaylarının BDMÖ ve ÖÖY-I derslerindeki uygulamaları değerlendirmeleri istenmiştir. Durum çalışması deseninde tasarlanan araştırmanın çalışma grubunu BDMÖ ve ÖÖY-I derslerine ait dokumanlar, bu dersleri okutan öğretim üyesi ve bu dersleri alan toplam 64 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında derslerin programı ile özel alan yeterlikleri arasındaki uyum, dokuman incelemesiyle analiz edilmiştir. Uygulanan programın özel alan yeterlikleriyle uyumunun belirlenmesi için araştırmacı tarafından altı saat ders gözlemi ve sonrasında öğretim üyesiyle görüşme yapılmıştır. Ayrıca dersi alan öğretmen adaylarının ilgili dersleri değerlendirmeleri istenmiştir. Son olarak gönüllü öğretmen adayları ile bireysel veya odak grup görüşmesi yapılmıştır. Elde edilen veri dokuman incelemesi, betimsel analiz ve içerik analizi ile incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda matematik öğretimi derslerinin devlet üniversitesi tarafından hazırlanan programlarının, özel alan yeterliklerinin yaklaşık yarısını ve 2017-2018 akademik yılındaki uygulanan programlarının özel alan yeterliklerinin dörtte üçünü yansıttığı görülmüştür. Tüm yeterlik alanları için derslerin uygulanan programında karşılanan yeterlik sayısı ders programınkininden yüksektir ve ders programına göre derslerde ele alınması gereken tüm yeterliklere uygulamada yer verilmiştir. Matematik dersi becerilerini geliştirme ve matematik öğretiminin izlenmesi, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi yeterlik alanlarındaki tüm yeterlikler uygulanan programlarda ekstra vurgulanmıştır. Okul, aile ve toplumla işbirliği yapabilme yeterlik alanındaki tüm yeterlikler matematik öğretimi derslerinde ele alınmamıştır. Özel alan yeterliklerinin uyum düzeyi veri kaynaklarına (öğretim üyesi ve öğretmen adayı görüşleri, ders gözlemi, ders içeriği) göre farklılaşmaktadır. Ayrıca matematik öğretim durumlarını planlama ve düzenleme yeterlik alanına yeterlik (etkinlik ve ders içi uygulamalardan yararlanabilme; öğretim yöntem ve tekniklerinden yararlanabilme) ve performans göstergelerine öneri sunulmuştur. Bununla birlikte öğretmen adaylarına göre BDMÖ ve ÖÖY-I derslerindeki öğrenmeyi kolaylaştırıcı ve zorlaştırıcı uygulamalar belirlenmiş; verimliliğin artması açısından öğretmen adayları tarafından öneriler sunulmuştur.Item İlköğretim Türkçe ders kitaplarındaki söz varlığının ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin yazılı anlatımlarına aktarımı(Uludağ Üniversitesi, 2010-11-25) Eğilmez, Nigar İpek; Şahin, Hatice; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim DalıBu araştırma, üst, orta ve alt sosyoekonomik düzeye sahip ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin yazılı anlatımları ile bu öğrencilere okutulmak üzere MEB tarafından hazırlanan ilköğretim dördüncü sınıf Türkçe ders kitabında yer alan metinlerin söz varlığını, sözcükler, ikilemeler, deyimler ve atasözleri çerçevesinde tespit edebilmek ve bu iki grubu karşılaştırarak aralarındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koyabilmek amacıyla yapılmıştır.Araştırmanın evreni, Bursa ili sınırları içerisinde 2008?2009 eğitim-öğretim yılında ilköğretim okullarına devam eden ilköğretim dördüncü sınıf öğrencileri ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu onaylı ilköğretim dördüncü sınıf Türkçe ders kitaplarıdır. Araştırmanın örneklemi, 2008-2009 eğitim-öğretim yılında Bursa ili Nilüfer ilçesi Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 3 ilköğretim okulunun dördüncü sınıflarından seçilen 90 öğrenci ve Milli Eğitim Bakanlığı yayını olan dördüncü sınıf Türkçe ders kitabıdır.Araştırmanın birinci veri kaynağı olan ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerin söz varlığını belirleyebilmek için her bir sosyoekonomik düzeyden 30'ar olmak üzere toplam 90 ilköğretim dördüncü sınıf öğrencisine, eğitim yılı boyunca, 15 farklı konuda yazılı anlatım çalışması yaptırılmış ve öğrencilerden elde edilen toplam 1.350 adet çalışma bilgisayar ortamına aktarılmıştır.Araştırmanın ikinci veri kaynağı ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerine okutulmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkçe ders kitabıdır. Ders kitabının söz varlığını belirleyebilmek amacıyla, söz konusu kitaptaki metinler bilgisayar ortamına aktarılmıştır.Öğrencilerin yazılı anlatımlarında kullandıkları toplam 69.443 sözcük, 236 ikileme, 1.173 deyim, 22 atasözü ile ders kitaplarındaki metinlerde yer alan 10.041 sözcük, 44 ikileme, 287 deyim tespit edilerek sıklıklarına göre listelenmiş ve çalışmanın Ekler bölümünde sunulmuştur. Bunun yanı sıra öğrencilerin yazılı anlatımlarında kullandıkları sözcükler, ikilemeler, deyimler ve atasözleri ayrı ayrı belirlenerek, kullanım sıklıkları ortaya konulmuş ve sosyoekonomik düzeyler açısından birbirleriyle karşılaştırılmıştır.Ders kitabından elde edilen sözcükler, ikilemeler, deyimler ve atasözleri ayrı ayrı belirlenmiş ve kullanım sıklıkları çıkartılmıştır. Son olarak ders kitabında ve öğrencilerin yazılı anlatımlarında yaygın olarak ve yüksek sıklıkla kullanılan söz varlığı unsurları, sadece ders kitabında kullanılan söz varlığı unsurları ve sadece öğrenciler tarafından kullanılan söz varlığı unsurları her bir sosyoekonomik düzeye göre tek tek karşılaştırılmıştır.Araştırma sonucunda, sosyoekonomik düzey arttıkça öğrencilerin söz varlığının da genel olarak arttığı görülürken, deyim ve atasözü kullanımı açısından alt sosyoekonomik düzeyde yer alan öğrencilerin daha başarılı oldukları tespit edilmiştir. Hem öğrencilerin yazılı anlatımlarında hem de ders kitabında yer alan ilk 100 sözcüğün toplam sözcük sayısının yaklaşık %50'sini oluşturduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra, her üç sosyoekonomik düzeyde ortak kullanılan sözcüklerin toplam sözcüklerin %29'unu oluşturduğu, dolayısıyla %71 oranında öğrencilerin sözcük seçimi açısından farklılaştıkları sonucuna ulaşılmıştır.Ders kitabı ile öğrencilerin yazılı anlatımları arasındaki karşılaştırmada ders kitabının sözcük, ikileme ve deyim kullanma açısından öğrencilere oranla daha ileri düzeyde olduğu; bunun yanı sıra ders kitabında hiç atasözü kullanılmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin yazılı anlatımlarında ve ders kitabında ortak kullanılan sözcüklerin, toplam sözcüklerin %37'sini oluşturduğu görülmüştür.Item İlkokul birinci sınıf öğrencilerinin okuma becerilerinin çok yönlü desteklenmesine yönelik bir eylem araştırması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-21) Bozkurt, Metin; Erdal, Kelime; Kartal, Hülya; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İlköğretim Ana Bilim Dalı; İlköğretim Bilim DalıBu araştırma, fiziksel gelişimi ile ilgili velisi tarafından belirtilmiş ve tespit edilmiş sorunları olmayan, erken okuryazarlık becerileri desteklenmemiş ve okul öncesi eğitimi almadan okula başlayan ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin okuma becerilerinin çok yönlü desteklenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan eylem araştırması ile desenlenerek yürütülmüştür. Araştırma, Zonguldak ili Ereğli İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne bağlı bir ilkokulda yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemine göre belirlenen, ilkokul birinci sınıfa devam eden iki öğrenci ve bu öğrencilerin velileri ve onların yerine geçen yetişkinler oluşturmuştur. Araştırmanın nitel verileri konuşma analiziyle ve betimsel analizle, nicel verileri “Peabody Resim Kelime Testi” ve “Yanlış Analizi Envanteri” ile analiz edilmiştir. Araştırmada, Okuma Becerilerini Destekleme Programı (OBEDEP) geliştirilmiştir. Programın başlangıcında ve sonunda öğrencilerin dil gelişimi incelenmiştir. Programın sonunda yapılan ölçümde, öğrencilerin dil gelişimi puanlarının yükseldiği belirlenmiştir. Araştırmada geliştirilen Okuma Becerilerini Destekleme Programı‟nın (OBEDEP) birinci bölümünde, öğrencilerin dinlediğini anlama becerilerindeki gelişimi incelenmiştir. Çalışma grubundaki veliler veya onların yerine geçen yetişkinler, öğrencilere etkileşimli kitap okuma yöntemi ile on tane çocuk kitabı okumuştur. Etkileşimli kitap okuma uygulamalarının başında, ortasında ve sonunda olmak üzere metinlerden faydalanarak üç ölçüm yapılmıştır. Bu ölçümlere göre çalışma grubundaki öğrencilerin dinlediğini anlama becerilerindeki puanlarının yükseldiği belirlenmiştir. Araştırmada geliştirilen programın ikinci bölümünde öğrencilerin okuma becerilerindeki gelişimi incelenmiştir. Çalışma grubundaki öğrenciler, velilerine veya onların yerine geçen yetişkinlere eşli kitap okuma yöntemi ile on tane çocuk kitabı okumuştur. Eşli kitap okuma uygulamalarının başında, ortasında ve sonunda olmak üzere metinlerden faydalanarak üç ölçüm yapılmıştır. Bu ölçümlere göre çalışma grubundaki öğrencilerin okuma düzeyi, endişe düzeyinden öğretim düzeyine yükselmiştir. Araştırma sonucunda, Okuma Becerilerini Destekleme Programı‟nın (OBEDEP) çalışma grubundaki öğrencilerin okuma becerilerini geliştirmede etkili olduğu belirlenmiştir. Çalışma grubundaki öğrencilerin, velilerin veya onların yerine geçen yetişkinlerin etkileşimli ve eşli kitap okuma uygulamalarına katılım sağladığı gözlenmiştir.