2001 Cilt 20 Sayı 1-2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12826
Browse
Browsing by Department "Veteriner Fakültesi"
Now showing 1 - 20 of 20
- Results Per Page
- Sort Options
Item Abort yapan inekte kan değerlerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-06-07) Cengiz, Fahrünisa; Veteriner FakültesiHolştayn ırkı 2,5 yaşlı 8 aylık gebe iken yavru atan inekte östradiol, progesteron, hematokrit, hemoglobin, alyuvar sayısı, ortalama alyuvar hacmi (OAH), ortalama alyuvar hemoglobini (OAHb), ortalama alyuvar hemoglobini yoğunluğu (OAHbY), akyuvar sayısı, glikoz, total kolesterol, total protein, albumin ve globulin değerleri incelendi. Yavru atımından 50, 37, 21 ve 7 gün önce alınan kan örneklerinde östradiol değerleri sırasıyla 80, 90, 38, 99 pg/ml, progesteron değerleri ise 7.4, 7.6,. 9.8, 8.6 ng/ml olarak saptandı. Yavru atımından sonra östradiolün 76.5 pg/ml., progesteronun ise 1.3 ng/ml olduğu görüldü. Diğer kan parametreleri, ineklerde gebeliğin kurudaki dönemi için bildirilen değerlerle benzer bulunduItem Aslan claviculasının morfometrik ve histolojik incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-01-02) Eren, Gülsüm; Yıldız, Bahri; Sönmez, Gürsel; Veteriner FakültesiÖn bacağın gövdeye bağlanması scapula, clavicula ve os coracoides olmak üzere üç adet kemikten meydana gelen cingulum aracılığıyla sağlanır. Bu kemiklerden clavicula kuşlarda mevcut olup equus ve ruminant’ta kaybolmuştur. İnsan ve maymun’da, scapula ve sternum arasında bir köprü oluşturacak şekilde gelişmiştir. Köpekte genellikle mevcut olmadığı, bazı büyük köpeklerde m. brachiocephalicus’un içerisinde çubuk şeklinde ufak bir kemik ya da kıkırdak halinde bulunabileceği, mevcut olduğu hallerde düzensiz şekilde 6-12 mm uzunluğunda bulunduğu bildirilmektedir. Yine kedide ince, eğri, çubuk benzeri 2-5 cm uzunluğunda olduğu bildirilmektedir. Çalışmamızda Anatomi Anabilim Dalı’mıza Bursa Hayvanat Bahçesi’nden gönderilen 23 yaşındaki erkek aslana ait clavicula makroskopik ve mikroskopik olarak incelendi. Clavicula’lardan sağ tarafta olan 7,5 cm. uzunluğunda olup 1 cm genişliğinde bir medial uca, sol taraftaki 8,5 cm uzunluğunda ve 0,94 cm genişliğinde bir medial uca ve yine her iki clavicula da belirgin bir corpus ve serbest uca sahiptir. Sağ clavicula’nın histolojik olarak incelenmesi sonucunda yapının sekonder normal kemik dokusundan meydana geldiği tespit edildi.Item Broylerlerde asites sendromu(Uludağ Üniversitesi, 2000-09-26) Deniz, Gülay; Veteriner FakültesiSon yıllarda broyler işletmelerinde büyük ekonomik kayıplara neden olan asites sendromu, dünya broyler endüstrisi için ciddi bir problem oluşturmaktadır. Broylerlerde asites eğilimindeki artış; çevresel faktörler, besleme ile ilgili faktörler, toksikasyon yapan maddeler ve solunum sistemi hastalıkları ile ilişkilidir. Asites eğiliminde artışa yol açan çevresel faktörler arasında soğuk, karbon monoksit ve karbon dioksit fazlalığı, toz, amonyak ve hipoksi; besleme ile ilgili faktörler arasında ise rasyondaki sodyum fazlalığı, yüksek enerjili rasyonlar, pelet yemler ve rasyonlara yüksek düzeyde kobalt ilave edilmesi yer almaktadır.Item Broylerlerde tibial diskondroplazi ve besleme ile ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-11-30) Deniz, Gülay; Veteriner FakültesiGünümüze kadar, broylerlerde yapılan seleksiyon çalışmaları sonucunda, canlı ağırlık ve karkas ağırlığında önemli bir artış elde edilmiş ancak, bu artış tibial diskondroplazi olarak bilinen bacak kusurunun oluşmasına neden olmuştur. Bu yüzden, son yıllarda etlik piliçlerde tibial diskondroplaziye neden olan faktörleri araştırmaya yönelik çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Bu derlemede kanatlılarda tibial diskondroplaziye neden olan etmenler incelenerek besleme ile tibial diskondroplazi arasındaki ilişki tartışılmıştır.Item Bursa yöresinde sığırların yemlerinde, içme sularında ve rumen içeriğinde nitrat,nitrit ve kanda methemoglobin düzeylerinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2000-08-10) Oruç, H. Hüseyin; Ceylan, Selahattin; Veteriner FakültesiBu çalışmada sığırların beslenmesinde kullanılan yem ve yem hammaddeleri, içme suları ve sığırların rumen içeriğinde nitrat, nitrit ve kanda methemoglobin düzeylerinin araştırılması, belirlenen nitrat ve nitrit düzeylerinin hayvan ve insan sağlığı açısından taşıdığı risklerin irdelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada 119 yem ve yem hammaddesi, 28 içme suyu, 52 rumen içeriği ve 52 adet kan numunesi kullanıldı. Numuneler 28 sığır çiftliği ile Veteriner Fakültesi Çiftliği ve Kliniklerinden sağlandı. Yem ve yem hammaddeleri, içme suları ve rumen içeriklerindeki nitrat ve nitrit konsantrasyonları, kan numunelerindeki methemoglobin düzeyi spektrofotometrik yöntemlerle ölçüldü. Nitrat ve nitrit konsantrasyonları ölçüm birimi olarak nitrat ve nitrit azotu kullanıldı. Numunelerde minimal ve maksimal olarak 0-1731.66 ppm nitrat, 0-11.11 ppm nitrit bulundu. Ortalama nitrat düzeyleri, ppm olarak sığır süt yeminde 90.19±17.95, sığır besi yeminde 96.08±19.49, buzağı yeminde 69.62±23.55, buğday ve arpa samanında 210.06±55.35, yoncada 470.53±141.09, yulafta 330.86±198.53, çayır-mera otunda 50.87±26.44 ve içme suyunda 6.58±1.08 olarak belirlendi. Normal rasyonlarıyla beslenen 10 sağlıklı inekten alınan rumen içeriği numunelerinde ortalama nitrat ve nitrit düzeyleri sırasıyla yemlemeden önce 0.13±0.01 ve 0.31±0.03 ppm, yemlemeden 2.5 saat sonra 0.16±0.01 ppm ve 0.27±0.06 ppm; yemlemeden 5 saat sonra 0.16±0.02 ppm ve 0.28±0.06 ppm; methemoglobin konsantrasyonları, yemlemeden önce %2.52±0.22, yemlemeden 2.5 saat sonra %2.04±0.12 ve yemlemeden 5 saat sonra %2.41±0.38 olarak tespit edildi. Veteriner Fakültesi Kliniklerine getirilen 22 sığırdan alınan rumen içeriklerinde ortalama 0.06±0.07 ppm nitrat, 0.79±0.18 ppm nitrit ve kanda % 2.64±0.21 methemoglobin bulundu. Araştırmanın bulgularına göre, yem ve yem hammaddelerinde belirlenen nitrat ve nitritin sığırlarda akut bir zehirlenmeye yol açmayacak düzeylerde olduğu, ancak bazı numunelerin içerdiği nitrat ve nitrit miktarlarının subakut veya kronik bir zehirlenmeye yol açabileceği kanısına varıldı. İçme sularındaki nitrat ve nitrit düzeyleri hayvanların sağlığı açısından bir risk oluşturmamakla birlikte, numunelerin %21’indeki nitrat konsantrasyonu insanlar için belirtilen sınır değerleri aşmaktadır. Methemoglobin düzeyleri normal limitler içinde (%0-3) bulunmuştur.Item Buzağı ishallerinde sıvı tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-05-29) Şentürk, Sezgin; Veteriner Fakültesiİshalli buzağılarda ölümün en yaygın nedenleri dehidrasyon ve asidozisdir. Öncelikli olarak buzağılarda ishallin tedavisi oral ve paranteral solusyonlarla, elektrolit, asit-baz dengesi, sıvı ve enerji açığı düzenlenmesi temelinde yapılır. Hafif ve orta şiddetli ishalli buzağılarda oral rehidrasyon tedavisi tek başına oldukça etkilidir. Şiddetli dehidrasyona ve asidoza sahip olan buzağılarda en iyi tedavi intravenöz sıvılarla sağlanır. İzotonik kristalloidler ishalli dehidre buzağıların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu solusyonlar intersititiel sıvının hacminin tekrar sağlanması için düşünülmelidir. Laktatlı Ringer solusyonu şiddetli metabolik asidozu düzeltmek için kullanılmamalıdır. Şidetli metabolik asidozlu buzağılarda sodyum bikarbonat kullanılmalıdır. Hipertonik kristalloid solusyonları (%7.2 hipertonik sodyum klorür, 4ml/kg, i.v.) hızlı resussitatif etkilerinden dolayı ishalli endotoksemik buzağıların başlangıç tedavilerinde önemlidirler.Hipertonik kristalloid solusyonlrın etki süreleri koloid solusyonların ilavesi ile uzatılabilir. Kolloid solusyonlar plazma onkotik basıncında artış meydana getirerek, plazma hacmini yükseltirler. Hipertonik sodyum klorür ve dekstran 70 solusyonlarının birlikte uygulanması oral uygulanan sıvıların emilimini artırabilir. Sonuç olarak, hafif ve orta şiddetli ishalli buzağılarda oral rehidrasyon tedavisi tek başına kullanılabilir. Bununla birlikte, ishalli şidetli dehidre buzağıların tedavisinde izotonik oral elektrolit solusyonu ile birlikte küçük hacimlerde hipertonik sodyum klorür -dekstran 70 kombinasyonunun intravenöz uygulanması daha etkili bir yoldur.Item Cobb ırkı broylerlerde karkas ağırlığının bazı kemiklerin gelişimlerine etkisinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-11-21) Serbest, Ayşe; Veteriner FakültesiBu araştırmada karkas ağırlığı 1300-1400 gr. (I. grup) ve 1500-1600 gr. (II. grup) olan Cobb ırkı erkek broylerler materyal olarak kullanıldı. 40’ar günlük olan broylerlerden herbir grup için 45’er adet kullanıldı ve bunların bazı kemiklerinin gelişimleri incelendi. İki grubun karkasları arasındaki farklılık %12,6, üst ve alt gövde uzunlukları arasındaki farklılık ise sırasıyla %3,9 ve %4,6 idi. Kemiklerin ağırlıkları arasında en fazla farklılık fibula (%33,3), tibiotarsus (%32,2) ve os coracoides’de (30,2), en az farklılık da furcula’da (14,3) saptandı. Uzunluklar arasında en fazla farklılık os coracoides (%12,7), furcula (%12,2) ve ulna’da (%9,8), en az farklılık da fibula’da (%1,4) tespit edildi. Kemiklerin kalınlıkları arasında furcula ve scapula’da I. ve II. kalınlık bölgelerinde iki grup arasında fark görülmedi. I. kalınlık bölgesinde iki grup arasındaki en fazla farklılık %44,2 ile tibiotarsus’da; II. kalınlık bölgesinde de %30,8 ile ulna’da saptandı. Sonuçta bu çalışmada karkas ağırlığındaki artışın birinci derecede kemiklerin ağırlığını, ikinci derecede de kalınlığını (furcula ve scapula kalınlıkları hariç) etkilediği, üçüncü ve en az derecede de kemiklerin uzunluğunu etkilediği tespit edildi.Item Döl tutmayan inek ve düvelerde penetrasyon testinin kullanım olanakları(Uludağ Üniversitesi, 2000-09-15) Gökçen, Hazım; Doğan, İbrahim; Veteriner FakültesiBu çalışmada, Servikal Mukus Penetrasyon Testi uygulanan 50 adet döl tutmayan inek ve düvenin, servikal mukus ile kan serumlarında aglütinasyon reaksiyonunun saptanması ve anılan olgunun spermatozoon motilitesi ve migrasyon değerleri üzerine olan etkisinin incelenmesi amaçlandı. Deneme grubunu tohumlamada kullanılan, kontrol grubunu ise tohumlamada kullanılmayan dondurulmuş boğa spermaları oluşturdu. Deneme grubunda aglütinasyon reaksiyonu servikal mukus örneklerinin 9’unda (%18) pozitif, 41’inde (%82) negatif olarak saptandı. Kontrol grubunda ise aglütinasyon reaksiyonu servikal mukus örneklerinin hepsinde negatif olarak tespit edildi. Deneme ve kontrol gruplarına ait ortalama motilite ve migrasyon değerleri 9 adet servikal mukus örneğinde %7.22±1.69, %8.89±2.61 ve 1.85±0.22 cm, 3.61±0.29 cm (P<0.01); 41 adet servikal mukus örneğinde ise %8.04±1.16, %11.34±1.56 (P<0.05) ve 3.31±0.23 cm, 3.72±0.22 cm olarak ölçüldü. Ayrıca deneme gruplarına ait migrasyon değerleri istatistiksel olarak önemli bulundu (P<0.001). Deneme ve kontrol gruplarına ait aglütinasyon derecesi, ortalama motilite ve migrasyon değerleri 9 adet kan serum örneğinin 1’inde kuvvetli (%11.11), 2’sinde orta (%22.22), 6’sında normal (%66.66), %31.11±2.86, 0.51±0.07 cm ve 1’inde kuvvetli (%11.11), 2’sinde orta (%22.22), 6’sında normal (%66.66), %27.77±4.86, 0.46±0.08 cm; 41 adet kan serum örneğinin ise 7’sinde kuvvetli (%17.07), 14’ünde orta (%34.14), 20’sinde normal (%48.78), %22.07±1.75, 0.63±0.03 cm ve 8’inde kuvvetli (%19.51), 18’inde orta (%43.90), 15’inde normal (%36.58), %20. 85±1.74 ve 0.69±0.04 cm olarak ölçüldü. Ayrıca deneme gruplarına ait motilite değerleri istatistiksel olarak önemli bulundu (P<0.05). Sonuç olarak, servikal mukusta oluşan aglütinasyon reaksiyonunun spermatozoonların motilitesini ve migrasyon değerlerini olumsuz yönde etkilediğini düşünmek olasıdır. Ayrıca kan serumuna ait bulguların servikal mukus bulgularını destekler nitelikte olmadığı kanısına varılmıştır.Item Functional forms of the muscle bundles belong to external eye muscles in human and sheep(Uludağ Üniversitesi, 2000-09-15) Yıldız, Bahri; Yıldız, Hüseyin; İkiz, İhsaniye; Veteriner Fakültesi; Anatomi Ana Bilim DalıThe superior (dorsal), lateral and medial rectus muscles from 5 adult humans and Kıvırcık sheeps were included in the study. Transversal sections of 5 micrometers in thickness from the venteria (middles) of the muscles embedded in paraffin were prepared by rutin method and examined under stereomicroscope at 4x2x10 magnification. The primary, secondary and tertiary fibre bundles from all of the muscles except the medial rectus muscle of human were obviously observed in the sections. The biggest and the smallest muscle fibres were determined in the lateral rectus muscle of sheep and the superior rectus muscle of humans respectively. The muscle fibres in primary bundles were found to be much intensive in sheep eye muscles compared with those of humans. Consequently, despite to less number of fibres in muscle bundles, connective tissue between the bundles was seen much more abundantly in humans who have more eye movements compared with those of sheepItem Hayvanlarda zorlanım (stres) oluşturan etkenler(Uludağ Üniversitesi, 2000-08-11) Cengiz, Fahrünisa; Veteriner FakültesiAdrenal bezler yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli, karmaşık ve çok fonksiyonlu endokrin organlardır. Adrenal bezler iki fonksiyonel bölümden meydana gelir, dışta korteks içte ise medulla yer alır. Her iki kısım da çevresel etkilere hayvanın uyum sağlamasında çok önemli role sahiptir. Çeşitli stres faktörleri hayvanların verim durumunu etkiler. Akut streslere cevap olarak hayvanlarda kortizol salınımı artar. Plazma kortizol seviyeleri hayvanların nakliyesinde, operasyonlarda, ateş, enfeksiyon, psikoz, uzun süreli ve ağır egzersizlerde, hipoglisemi ve esaret durumlarında artar. Bu stres faktörleri hayvanlarda homeostazisin ve metabolizmanın değişmesine yol açar.Item Hindilerde sınırlı beslemenin serum metabolit, elektrolit düzeyleri ve canlı ağırlık üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2001-06-01) Çetin, Meltem; Polat, Ümit; Ak, İbrahim; Yalçın, Abdullah; Ziraat FakültesiÇalışmada materyal olarak 12 haftalık Amerikan Bronz x Betina melezi erkek hindiler kullanıldı. Hindiler 4 gruba ayrıldı. Birinci gruba ad libitum, 2., 3. ve 4. gruplara sırasıyla %7, %14 ve %21 sınırlı besleme uygulandı. 56 günlük besi sonunda hindilerin canlı ağırlıkları saptandı ve kesim esnasında kan alınarak serum glukoz, toplam kolesterol, trigliserit, albumin, globulin, toplam protein, sodyum (Na), potasyum (K), klor (Cl) ve inorganik fosfor (İP) düzeyleri otoanalizör kullanılarak ölçüldü. Besi sonunda en düşük ağırlıklar % 21 sınırlı besleme uygulanan grupta saptanırken (p≤0.001), serum glukoz, toplam kolesterol, trigliserit, albumin, globulin ve toplam protein düzeyleri %21 sınırlı besleme uygulanan grupta ad libitum, %7 ve %14 sınırlı besleme uygulanan gruplara göre istatistiksel açıdan değişik düzeylerde (p≤0.01 ve p≤0.001) olmak üzere daha yüksek bulundu. Serum sodyum (Na), potasyum (K), klor (Cl) ve inorganik fosfor (İP) düzeylerinde ise farklılık saptanmadı. Çalışmada elde edilen sonuçlar ile hindilere uygulanacak sınırlı besleme oranının ad libitum beslemenin %14’ünü geçmemesinin, hayvanın metabolizmasının bozulmaması ve canlı ağırlık kazancının düşmemesi açısından yararlı olacağı kanısına varıldı.Item İneklerde süt hummasına ilişkin metabolik bozukluklar(Uludağ Üniversitesi, 2000-06-28) Cengiz, Fahrünisa; Veteriner FakültesiSüt humması (parturient parezis) doğum ile ilgili metabolik bir hastalıktır, özellikle yüksek verimli, yaşlı süt ineklerinde görülür. Bu hastalık Ca dengesinin bozulmasıyla ilişkilidir. Gebeliğin son dönemi ve doğum bir çok hormonun kandaki miktarında değişimlere neden olur. Yapılan bir çok çalışmada bu hormonlarla Ca arasındaki ilişki incelenmiştir. Parturient hipokalseminin önlenmesinde, doğum öncesi diyetteki mineral kompozisyonunu değiştirmek, anyonik diyetlerle beslemek ve paratiroid hormon uygulamalarının kullanılan genel metodlar olduğu ileri sürülmektedir. Son zamanlarda, anyonik diyetlerle ilgili araştırmalar üzerinde durulmaktadır.Item Klonlama(Uludağ Üniversitesi, 2000-12-12) Bağış, Haydar; Sağırkaya, Hakan; Veteriner FakültesiBu makalenin temel amacı, 1997 yılında yetişkin bir koyundan elde edilen “Dolly” isimli kuzuyla yoğun şekilde çalışılan klonlama ile ilgili genel kavramları ve çalışmaları kısaca özetlemek ve ilgili kişilere temel bilgileri sağlamaktırItem Köpeklerde pyometranın tanısında laboratuar, ultrasonografi ve vaginal sitoloji bulgularının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi üzerine çalışmalar(Uludağ Üniversitesi, 2000-06-13) Nak, Deniz; Mısırlıoğlu, Deniz; Nak, Yavuz; Kuzugüden, Fatih; Keskin, Abdülkadir; Veteriner FakültesiBu çalışma, köpeklerde pyometranın tanısında laboratuar, ultrasonografi ve vaginal sitoloji bulgularının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi amacıyla yapıldı. Bu çalışmada U.Ü.Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı kliniklerine çeşitli şikayetlerle gelen 25 adet pyometralı ve 10 adet sağlıklı, 1-15 yaşlı 35 adet dişi köpek araştırma materyali olarak kullanıldı. Bütün köpeklerde eritrosit, PCV, MCV, MCH, MCHC, hemoglobin, total lökosit, nötrofil, lenfosit, eozinofil, monosit, trombosit, AST, ALT, üre, kreatinin gibi hematolojik ve biyokimyasal parametrelere bakıldı. Pyometralı köpekler sağlıklı köpekler ile karşılaştırıldığında non-rejeneratif, normositik, normokromik anemi, lökositosis, nötrofili ve trombositopeni saptandı. Ultrasonografide pyometralı köpeklerde linear ve karışık tubuler yapılar şeklinde hipoekoik ve anekoik lümenli uterus gözlendi. Pyometralı köpeklerde vaginal sitoloji de parabazal tipte hücre yoğunluğu belirlendi. Açık cervix’li vakalarda nötrofil lökositler saptandı. Sonuç olarak pyometranın tanısında ultrasonografinin tek başına duyarlı ve güvenilir bir metot olduğu tespit edildi. Laboratuar ve vaginal sitoloji bulgularının ise tek başına tanıda yeterli olmadığı ancak ultrasonografi bulgusu ile desteklendiği zaman güvenilir olduğu sonucuna varıldı.Item Kuşlarda uçmanın biyomekaniği(Uludağ Üniversitesi, 2001-01-02) Eren, Gülsüm; Veteriner FakültesiKuşların anatomik yapıları memelilerden farklıdır. Bu farklılıklar kuşlara uçmalarını kolaylaştırıcı özellikler kazandırırlar. Örneğin; pneumatic kemikler ve hava keseleri vücut ağırlığını azaltırlar. Ön bacaklar kanat şeklini almıştır. Kuşlar memelilerden farklı bir anatomik yapıya sahip olmaları yanında kendi aralarında da bir takım farklılıklara sahiptirler. Yükselmek ve uçuşun devamlılığı için farklı uçuş teknikleri ve kanat hareketleri meydana gelir. Kullanılan teknikler vücut ağırlığını ve havanın direncini en aza indirme, dengeli bir uçuş sağlamada oldukça önemlidir. Bu nedenle uçmanın mekaniği kuşlar arasında farklılık gösterir.Item Polimeraz zincir reaksiyonu (pcr) ve bazı tavuk infeksiyonlarındaki yeri(Uludağ Üniversitesi, 2000-07-17) Caner, Vildan; Çarlı, K. Tayfun; Veteriner FakültesiPolimeraz zincir reaksiyonu (PCR); günümüzde önemli bakteriyel, viral ve mikotik infeksiyonların tanısında, etkenlerin karakterizasyonunda, hastalıkların patogenezisinin belirlenmesinde ve aşı hazırlanmasında büyük uygulama alanı bulan bir nükleik asit teknolojisi yöntemidir. PCR ile infeksiyöz etkenlere ait bazı spesifik gen segmentlerinin in vitro amplifikasyonu yapılmaktadır. Bu derlemede, PCR’ın bazı kanatlı infeksiyonlarının tanısındaki yeri tartışılmaktadırItem Saccharomyces cerevisiae canlı maya kültürünün süt sığırlarında süt verimi ve bileşenleri İle bazı rumen ve kan parametreleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2000-05-25) Biricik, Hakan; Yavuz, H. Melih; Veteriner FakültesiBu çalışma, süt sığırı rasyonlarına katılan Saccharomyces cerevisiae maya kültürünün, süt verimi ve bileşenleri ile bazı rumen ve kan parametreleri üzerine olan etkilerinin saptanması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada 6 baş Esmer ve 18 baş Holstein süt sığırı kullanılmıştır. Sığırlar kontrol ve deneme şeklinde adlandırılan 12’şer başlık 2 gruba ayrılmıştır. Her iki gruptaki hayvanların süt verimi, yaş ve ırk bakımından benzer olmalarına dikkat edilmiştir. Çalışma ilk iki haftası adaptasyon olmak üzere toplam 10 hafta sürdürülmüştür. Bütün hayvanlar konsantre yem ve bezelye silajı ile beslenmişlerdir. Kontrol grubunun yemine ilaveten bir katkı yapılmadığı halde deneme grubunun yemine günlük hayvan başına 10 g Saccharomyces cerevisiae canlı maya kültürü katkısı yapılmıştır. Sığırlardan denemenin 1, 30 ve 60. günlerinde sabah yemlemesinden 3 saat sonra rumen sıvısı örnekleri alınmıştır. Rumen sıvısı örneklerinde rumen sıvısı pH değerleri ile total uçucu yağ asidi (T.U.Y.A.) ve amonyak azotu (NH3- N) miktarları saptanmıştır. Kontrol ve deneme gruplarında yer alan hayvanlardan belirlenen rumen pH, T.U.Y.A. ve NH3-N değerleri arasındaki farklılıklar istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Kontrol ve deneme grubunda yer alan süt sığırlarında haftalık olarak süt ölçümleri yapılmış ve çalışmanın 1, 15, 30 ve 60. günlerinde alınan süt örnekleri, yağ, protein ve kuru madde bakımından analize tabi tutulmuştur. Deneme sonunda gruplar arasında, süt verimi, süt yağı, süt protein ve kuru maddesi ile % 4 yağa göre düzeltilmiş süt verimleri yönünden istatistiki farklılığa rastlanmamıştır. Araştırmanın 1, 30 ve 60. günlerinde, kontrol ve deneme grubunda yer alan hayvanlardan sabah yemlemesinden 3 saat sonra alınan kan örneklerinden yapılan analizler sonucunda serum glikoz, üre, total protein ve kolesterol değerleri bakımından gruplar arasında önemli bir farklılık bulunmamıştır. Sonuç olarak, süt sığırı rasyonlarına Saccharomyces cerevisiae canlı maya kültürü ilave edilmesinin, süt verimi ve bileşenleri ile rumen ve kan parametreleri üzerine önemli bir etkisinin olmadığı düşünülmektedir.Item Süt ineklerinde laktasyonun çeşitli evrelerinde ve kuru dönemde kandaki bazı biyokimyasal parametrelerdeki değişimler(Uludağ Üniversitesi, 2000-07-24) Polat, Ümit; Çetin, Meltem; Veteriner FakültesiBu çalışmada, kuru dönem ve laktasyonun çeşitli evrelerindeki ineklerin metabolik profillerinde meydana gelen değişikliklerin belirlenmesi amaçlandı. Materyal olarak Karacabey Doğancı Çiftliğinde bulunan 80 adet sağlıklı, 4 yaşlı, Holstein ırkı süt ineği kullanıldı. İneklerin 20’si kuru dönemde, geri kalanı laktasyon dönemindeydi. Laktasyon döneminin 48-51., 147-161. ve 180. ve sonraki günleri sırasıyla I., II. ve III. evre olarak değerlendirildi. Her laktasyon evresinde 20 inek bulunmaktaydı. Alınan kan örneklerinde glukoz, toplam lipit, toplam kolesterol, toplam protein, ürik asit, üre, sodyum (Na), potasyum (K), kalsiyum (Ca), inorganik fosfor (İP) düzeyleri ve alkalen fosfataz (ALP) aktiviteleri belirlendi. Bu parametreler sırasıyla kuru dönem, laktasyonun I., II. ve III. evrelerinde 69.90, 51.35, 48.35 ve 45.45 mg/dl, 511.0, 561.50, 522.30 ve 373.95 mg/dl, 112.45, 215.0, 238.75 ve 222.75 mg/dl, 6.20, 7.63, 6.69 ve 6.14 g/dl, 1.94, 2.47, 2.34 ve 2.75 mg/dl, 21.05, 26.90, 27.70 ve 25.15 mg/dl, 137.15, 143.65, 148.65 ve 149.10 mEq/l, 5.88, 4.81, 4.80 ve 4.91 mEq/l, 9.50, 9.69, 10.36 ve 9.88 mg/dl, 6.16, 6.53, 6.14 ve 5.89 mg/dl ve 34.60, 36.65, 41.65 ve 42.70 U/l olarak saptandı. Verilere uygulanan varyans analizi sonucunda üre, ALP ve İP değerlerinde gruplar arasında istatistiksel önem gözlenmedi. Glukoz, toplam lipit, toplam kolesterol, toplam protein, ürik asit, Na, K ve Ca değerlerinde ise p≤0.001 düzeyinde önemli farklılık saptandı. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar kuru dönem ve çeşitli laktasyon evrelerinin ineklerde incelenen çoğu parametreyi etkilediğini gösterdi.Item Tavuk ve hindilerde turkey rhinotracheitis virus (trtv) antikorlarının elısa ile belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-10-09) Çokal, Yavuz; Şen, Ayşin; Veteriner FakültesiBu çalışmada, Güney Marmara Bölgesi'ndeki tavuk ve hindi kümeslerinden elde edilen 735 serum örneği, indirekt ELISA tekniği ile anti-TRTV antikorlarının varlığı yönünden incelendi. Bu amaçla ticari ELISA kiti (Avisure Art Avian Rhinotracheitis- Vetoquinol Diagnostics) kullanıldı. Klinik hastalık tablosu görülen 9 adet broyler ve 7 adet broyler damızlık işletmesinden toplam 426 kan serumu alındı. Çalışma süresince TRT klinik semptomu gösteren hindi kümesi tespit edilemedi. Klinik olarak sağlıklı hayvan grubu için 137 adet broyler ve 172 adet hindi kan serumu test edildi. Serolojik inceleme sonuçlarına göre, infeksiyondan şüpheli 8 adet broyler işletmesinde %31.8 -75.9, broyler damızlıklarda ise %5.4 - 48.6 oranlarında anti-TRTV antikorları saptandı. İnfeksiyonun klinik semptomları; periorbital ödem, baş ve submandibular bölgede şişkinlik, gözlerde kapanma, konjuktivitis, oküler akıntı ve çapaklanma, nasal akıntı ve kurumadan dolayı burun deliklerinde tıkanma şeklinde gözlendi. Broyler damızlıklarda ayrıca inkoordinasyon, opisthotonus ve baş bölgesinde titreme dikkat çekiciydi. Broyler kümeslerde mortalite % 1 - 7 iken, broyler damızlıklarda %2.4 - 20 oranında mortalite ve %4 - 5 oranında yumurta verim düşüklüğü ile birlikte 1-2 hafta içinde iyileşme gözlendi. Hastalık broylerlerde 21-41'nci günlerde, broyler damızlıklarda ise 35-60'ncı haftalarda saptandı. Sağlıklı hayvan grubunu oluşturan toplam 10 adet broyler kümesin 7 adedinde %5.5 - 80 oranlarında anti-TRTV antikorları saptandı. Otuz-34 haftalık 4 adet besi hindi kümesinin üçünde ve 36-38 haftalık 6 adet damızlık hindi kümesinin ikisinde sırası ile %20, %24 ve %57; %10.5 ve %11.1 oranlarında anti-TRTV antikorları bulundu.Item Tavuklarda karkas ağırlığına bağlı olarak musculus pectoralis ve musculus supracoracoideus’un sol ve sağ taraftaki ağırlıklarının karşılaştırmalı incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-10-18) Serbest, Ayşe; Veteriner FakültesiBu araştırmada tavuklarda sol ve sağ taraf arasındaki musculus pectoralis ve musculus supracoracoideus’un ağırlıkları karşılaştırmalı olarak incelendi. Bunun için karkas ağırlıkları 1500-1550 gr., 1600-1650 gr., 1700-1750 gr. ve 1800-1850 gr. olan dört grup oluşturuldu. Her grupta 38’şer hayvandan toplam 152 tavuk materyal olarak kullanıldı. Tavukların hepsi 45’er günlüktü. Sol musculus pectoralis’in I., II., III. ve IV. gruplarda sırasıyla %3.1, % 3.7, %4.9 ve %4.8 sağ taraftakinden daha ağır olduğu ve bu değerlerin de p<0,05 düzeyinde önemli oldukları belirlendi. Sol musculus supracoracoideus’un ise sırasıyla %3.8, %2, %3.1 ve %3.3 oranlarında sağdakinden daha ağır olduğu saptandı. Bu değerlerden ikincisinin önemsiz (p>0,05), diğerlerinin önemli olduğu görüldü (p<0.05). Karkas ağırlığı arttıkça sol ve sağ musculus pectoralis’lerin ağırlığının önemli derecede arttığı, sol ve sağ musculus supracoracoideus ağırlığının 1600-1650 gr.’lık ve üzerindeki ağırlıklarda pek az değiştiği veya arttığı tespit edildi.addition, incoordination, opisthotonus and shaking of the head were remarkable in broiler breeders. Broiler breeder flocks with 2.4% to 20% mortality and 4% to 5% loss of egg production recovered within 1 to 2 weeks while mortality was 1% to 7% in broiler flocks. The disease was observed at 21 to 41 days of age in broilers and 35 to 60 weeks of age in broiler breeder. The antibodies to TRTV were detected between 5.5% and 80% in 7 out of 10 clinically healthy groups of broiler flocks. The antibodies to TRTV for the three of the four fattening turkey flocks (30 to 34 weeks old) and the two of the six breeder turkey flocks (36 to 38 weeks old) were found 20%, 24% and 57%; 10.5% and 11.1%, respectively..