Fen Bilimleri Enstitüsü / Institute of Science
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/16
Browse
Browsing by Department "Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 203
- Results Per Page
- Sort Options
Item "0900" ziraat kiraz (Prunus avium) çeşidinin su ile ön soğutmasında bazı uygulamaların meyve kalitesine ve muhafaza süresine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2004-11-10) Sarı, A. Ersegün; Türk, Rahmi; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBu araştırma, 2002 yılında 0900 Ziraat kiraz (Prunus avium L.) çeşidine su ile ön soğutma aşamasmda yapılan bazı uygulamaların meyvelerin kalitesi ve muhafaza süresine etkilerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Yıkama suyuna kalsiyum hipoklorit ve ozon eklenerek ön soğutulan meyveler 8 hafta süreyle meyve çekirdek evi sıcaklığı 0°C olacak şekilde lOh içerisinde hedeflenen sıcaklığa düşürülerek soğuk muhafazaya alınmışlardır. Muhafaza süresince haftalık periyotlarla ve raf ömrü kalite değişimleri kontrol meyveleri ile kıyaslanarak tespit edilmeye çalışılmıştır. Ön soğutma sırasmda yapılan uygulamaların meyve kalitesi üzerine olan fiziksel etkileri; ağırlık kaybı, modifiye atmosfer ambalajlarındaki atmosfer değişimi, sap kopma direnci, meyve sapı nem içeriği, meyve eti sertliği, duyusal analizler ve meyve kabuğu renk değişimi ölçümleri ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kimyasal olarak ortaya çıkan değişimler ise meyvedeki toplam suda çözünebilir kuru madde miktarı, pH, titre edilebilir asit kapsamı, toplam şeker kapsamı ile belirlenmeye çalışılmıştır. Özellikle ağırlık kaybı, tat, görünüş ve renk analizleri ozonlu su ile ön soğutulan kirazların yedi hafta süreyle başarılı bir şekilde muhafaza edilebileceğini ortaya koymuş; aynı şekilde bu meyvelerin raf ömrü süresince de yüksek kalitede bulundukları tespit edilmiştir. Kontrol grubu meyvelerin ise 4 hafta sonunda hızlı bir kalite kaybına uğradığı ve meyvelerin %30'unun tüketilemez hale geldiği saptanmıştır.Item Açıkta ve örtüaltında yetiştirilen kadife çiçeğinin (Tagetes erecta L.) verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-31) Çelik, Elif; Özgür, Mehmet; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı; 0000-0001-6473-9590; 0000-0001-6507-4885Açık alan ve sera koşullarında yürütülen çalışmada, Kadife çiçeğinin ‘Bali Orange’, ‘Bali Yellow’, ‘Eagle Yellow’, ‘Narai Orange’, ‘Marvel Orange’ ve ‘Marvel Yellow’ çeşitlerinde verim ve kalite özellikleri araştırılmıştır. Temmuz – Aralık ayları arasında yapılan üretimde bitkilerin boy uzunlukları ile çiçek verimleri tespit edilerek, hasadı yapılan çiçeklere ilişkin bazı ölçümler yapılmıştır. Serada yetişen bitkilerin açık alanda yetişen bitkilere göre, bitki gelişimi ile verim ve kalite özellikleri yönünden daha üstün olduğu saptanmıştır. Serada yetiştirilen bitkilerde, bitki başına en yüksek çiçek verimi 100 adet ile ‘Bali Orange’ ve 97 adet ile ‘Narai Orange’ çeşidinden elde edilmiştir. Açık alanda yetiĢen bitkilerde ise bitki başına en yüksek çiçek verimi 31 ve 30 adet ile yine aynı çeşitlerden alınmıştır. Serada yetiştirilen bitkilerden elde dilen çiçeklerde, çiçek çapı 86,82 mm (‘Bali Orange’), 86,02 mm (‘Narai Orange’), 84,87 mm (‘Marvel Orange’), 83,88 mm (‘Bali Orange’), 82,53 mm (‘Eagle Yellow’) ve 81,88 mm (‘Marvel Yellow’) olarak sıralanmıĢtır. Açık alanda yetiştirilen bitkilerin çiçek çapları ise 77,69 mm (‘Bali Yellow’), 75,54 mm (‘Marvel Yellow’), 75,07 mm (‘Bali Orange’), 71,38 mm (‘Narai Orange’), 68,63 mm (‘Marvel Orange’) ve 66,36 mm (‘Eagle Yellow’) olarak bulunmuştur.Item Alstroemeria cv. "vanitüs"ün saksı bitkisi olarak yetiştirilmesi üzerine araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1998-10-22) Gümüş, Cevdet; Mengüç, Ahmet; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBu araştırmada rizom ile çoğaltım yöntemi uygulanarak Alstroemeria "Vanitüs" 'ün saksı bitkisi olarak yetiştiriciliği üzerinde çalışılmıştır. Rizomlar iki farklı büyüklükte (2.5 ve 7.5 cm) hazırlanarak rizom uygulaması ve yaprak uygulaması şeklinde 10-20 ppm Paclobutrazol ; 2500-5000 ppm Daminozide dozları kullanılmıştır. Yaprak uygulamaları dikimden 10 hafta sonra yapılmıştır. İlk çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı, çiçeklenme yüzdesi, generatif sürgün uzunlukları, generatif sürgündeki yaprak sayısı, beher daldaki çiçek sayısı ve çiçek çapı değerleri; rizom büyüklükleri, Paclobutrazol ve Daminozide'in farklı dozları ile uygulama şekillerinde verdiği sonuçlara göre belirlenmiştir. Araştırma sonucunda Paclobutrazol’ün rizom uygulamalarında yetiştirme ortamı yüzeyinde vejetatif organlar dahi teşekkül etmemiş, yaprak uygulamalarında ise rozetleşmeler meydana gelmiştir. Çiçek meydana getirmeyen generatif sürgün uzunlukları 20 ppm Paclobutrazol uygulamasında en kısa olarak saptanmıştır. Diğer yandan Daminozide uygulamalarında ise çiçek meydana getiren generatif sürgün uzunlukları azalmamış aksine kontrole göre (63.17 cm) daha uzun bitkiler meydana gelmiştir. Daminozide uygulamalarında en kısa generatif sürgünler rizom büyüklüğü bakımından 2.5 cm rizom büyüklüğünden (65.47 cm) uygulama şekli bakımından ise yaprak uygulamalarından (64.60 cm) elde edilmiştir.Item Anadolu adaçayı (Salvia fruticosa Mill.) bitkisinde denizyosunu uygulamalarının meydana getirdiği metabolik etkilerin belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-05) Yılmaz, Ruveyde Nur; Cansev, Asuman; Akpınar, Ayşegül; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBiyolojik çeşitliliği zengin bir ülke olan Türkiye’ de tıbbi ve aromatik bitkiler önemli bir yere sahiptir. Anadolu adaçayı (Salvia fruticosa Mill.) ülkemizin kuzeybatısından güneybatısına kadar uzanan bölgede farklı lokasyonlarda yayılış gösteren ve ticari önemi olan bir türdür. İçerdiği etken maddelerden dolayı sağlık alanında kullanımının artması ve bitkinin yapraklarının çay olarak tüketilmesi Anadolu adaçayı bitkisinin popüleritesini gün geçtikçe arttırmaktadır. Deniz yosunları deniz çevrelerinde yetişen makro alglerdir. Deniz yosunu bünyesinde bulunan organik asitler ile makro ve mikro elementlerin ve çeşitli bitki büyüme düzenleyicilerinin varlığı nedeniyle, bitki destekleyici bir ürün olarak kullanım potansiyeline sahiptir. Bu nedenle son yıllarda deniz yosunu özütlerinin tarım ürünlerinin yetiştiriciliğinde kullanılması önem kazanmıştır fakat uygulama şekilleri ve dozlarının hangi bitkide hangi etkiyi yaratacağı henüz tam olarak belirlenmemiştir. Anadolu adaçayı türünde deniz yosunu uygulamasına ait literatürde herhangi bir çalışma mevcut değildir. Bu çalışmada Anadolu adaçayı (Salvia fruticosa Mill.) bitkisinde farklı dozlarda (0.25 g/L, 0.5 g/L, 1 g/L ve 2 g/L) deniz yosunu uygulamalarına bağlı olarak toplam fenolik madde içeriği, antioksidan kapasite (CUPRAC ve DPPH) ve antioksidatif enzim (SOD ve CAT) aktiviteleri ve glutatyon içeriğindeki değişimler incelenmiştir. Çalışmada, Anadolu adaçayı bitkilerindeki oksidatif yanıtlar ve toplam fenolik madde içeriği, antioksidan kapasite bakımından sonuçlar değerlendirildiğinde 1 g/L deniz yosunu özütünün uygulama dozu olarak uygun olabileceği belirlenmiştir. Bundan sonraki çalışmalarda, Anadolu adaçayı bitki türünde farklı deniz yosunu içeriklerinin etkileri, çeşitli dozlar ve uygulama şekilleri bakımından değerlendirilerek yeni çalışmalarla detaylandırılması önerilmiştirItem Anter kültüründe bazı acı biber çeşitlerinin farklı besi ortamlarında haploid bitki oluşturma etkinlikleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-26) Çardak, Tuğba Zeynep; Akbudak, Nuray; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı; 0009-0006-5485-0897Bu çalışma, anter kültüründe farklı tiplerde 8 farklı acı biber genotipinin 2 farklı besi ortamında haploid bitki oluşturma etkinliklerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede bir adet California Wonder, iki adet Anaheim, iki adet Ancho ve üç adet Jalapone acı biber genotipi kullanılmıştır. Anterler; 4 mg/L Naphthaleneacetic acid (NAA), 0,1 mg/L Benzylaminopurine (BAP), 15 mg/L gümüş nitrat (AgNO₃), 2,5 g/Laktif kömür, 30 g/L sakkaroz ve 8 g/L agar içeren Murashige ve Skoog (MS) besi ortamı(BO1) ile 4 mg/L NAA, 0,1 mg/L BAP, 15 mg/L AgNO₃, 0,5 mg/L Vitamin C, 0,05 mg/Lbiotin, 2,5 g/L aktif kömür, 30 g/L maltoz ve 8 g/L agar içeren MS besi ortamında (BO2)kültüre alınmışlardır. Çalışmada ele alınan tüm parametreler üzerinde besi ortamı vegenotip özelliklerinin etkisi istatistiksel olarak p<0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Genel olarak embriyo miktarı ve bitkiye dönüşen embriyo miktarı üzerinde BO2 besi ortamından daha yüksek sonuçlar elde edilirken incelenen diğer parametrelerde BO1 besi ortamı daha yüksek sonuçlar vermiştir. Elde edilen embriyo miktarı, bitkiye dönüşen embriyo, gelişen bitki, haploid bitki ve spontane double haploid bitki miktarı genotiplere göre istatistiksel olarak %1 düzeyinde önemli farklılık göstermiştir. İncelenen tüm parametrelerde Anaheim G2 genotipi daha iyi sonuç vermiştir. Anterlerden elde edilen embriyolar belirli oranlarda bitkiye dönüşürken Ancho G4 ve Jalapeno G6 genotiplerdeki bitkiler gelişme gösterememiştir. Bu sonuçlar tek bir standart anter kültürü protokolünün farklı biber tiplerinde aynı etkinliği meydana getirmediğini, protokollerin tip/genotip bazında özelleştirilmesi gerekliliğini de ortaya koymaktadır.Item Aşılı hıyar fidesi yetiştiriciliğinde, farklı aşı yöntemlerinin karşılaştırılması üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2002-07-10) Uslu, Asuman; Özgür, Mehmet; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıSera koşullarında yürütülen araştırmada, Cucurbita maxima Duch. türüne ait P.360 ve Arıcan-97 kabak anaçları üzerine Maraton Fi ve Assos Fi hıyar çeşitleri kakma ve yarma aşı yöntemleri kullanılarak aşılanmıştır. Aşılamadan 20 gün sonra, kullanılan aşı yöntemlerinin aşıda başarı oranı üzerine etkileri belirlenmiştir. Aşılı bitkilerin sera performanslarının belirlenmesine yönelik yetiştiriciliği yapılarak erkenci ve toplam verimleri belirlenmiş, bitki gelişimi ve meyve kalitesine yönelik ölçümler yapılmıştır. Aşıda başarı oram üzerine, kakma ve yarma aşı uygulamaları ile hıyar çeşitleri etkisiz, anaçlar ise etkili olmuştur. Aşı yöntemlerinden kakma aşıda %88, yarma aşıda %92 aşıda basan oram sağlanmıştır. Anaçlardan P.360 anacı %99' luk aşıda başarı oram ile en iyi değere sahip olmuştur. Aşı uygulamaları ve anaçlar, erkencilik ve toplam verim açısından her iki hıyar çeşidinde kontrol bitkilerine göre üstünlük sağlamıştır. Maraton Fi hıyar çeşidinde aşılı bitkiler kontrol bitkilerine göre erkenci verimi %53-120, toplam verimi %87-209 oranında artırmıştır. Bu artış Assos Fi hıyar çeşidinde erkenci verim için %20-100, toplam verim için %54-154 oranında olmuştur. Bitki gelişim parametreleri açısından aşılı bitkilerin (özellikle P.360 anacı üzerine aşılı bitkiler) kontrol bitkilerine göre daha iyi performans gösterdikleri tespit edilmiştir. Meyve kalitesi yönünden ise aşılı ve kontrol bitkilerinin meyvelerinde belirgin farklılıklar saptanmamıştır.Item Asmalarda tuza dayanıklılık testleri ve tuza dayanımda etkili bazı faktörler üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1995-10-16) Sivritepe, Nuray; Eriş, Atilla; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı5 BB, 41 B ve 1613 asma anaçlan ile Çavuş, Müşküle ve Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşitlerine in vitro ve sera koşullarında tuz testleri uygulanmıştır. In vitro tuz testlerinde kullanılan materyal aktif tomurcuk kültürü yöntemi ile çoğaltılmıştır. Tek boğumlu sürgünler MS+5pM BA ortamında, %0.00, 0.25, 0.50, 0.75 ve 1.00 olmak üzere 5 farklı NaCl konsantrasyonu ile 4 ve 8 hafta olmak üzere iki farklı zaman periyodunda tuza maruz bırakılmışlardır. Artan NaCl konsantrasyonu ve uygulama süresine bağlı olarak eksplantlarda çoğalma, büyüme ve toplam klorofil miktannın azaldığı tespit edilmiştir. Sera koşullannda yapılan tuz testlerinde kullanılan materyal ise aktif tomurcuğu olan tek boğumlu çeliklerin, içinde perlit bulunan büyütme kaplarında sürdürülmesiyle elde edilmiştir. Sürgünler tek boğumlu hale geldiklerinde, aynı konsantrasyonlarda NaCl içeren MS çözeltisi ile sulanarak 4 hafta süreyle tuza maruz bırakılmışlardır. Artan NaCl konsantrasyonlarına bağlı olarak çeliklerin sürgün ve kök büyümesi ile yapraklarında toplam klorofil miktarının azaldığı tespit edilmiştir. Tuz uygulamaları, bitkinin tüm organlarında Na birikimine neden olmuş; ayrıca Na:Ca oranlan artarken, K:Na oranlan azalmıştır. Gerek in vitro gerek sera koşullannda yapılan tuz uygulamalan, NaCl konsantrasyonlan ve uygulama süreleri ile çeşitlere bağlı olarak bitkilerde farklı şiddetlerde zararlanmalann meydana gelmesine ve canlılığın yitirilmesine neden olmuştur. Kullanılan anaç ve kültür çeşitlerinde tuza dayanımlarının belirlenmesi için in vitro tuz testlerinde eksplant ağırlığı ve toplam klorofil bazında hesaplanan tolerans oram ve tolerans indeksi ile yüzde canlılık; Merada tuz testlerinde ise bunlara ilave olarak kök ağırlığı bazında hesaplanan tolerans oram Ne tolerans indeksleri ile farklı organların Na kapsamları, K:Na ve Na:Ca dengelerini koruyabilme yetenekleri kullanılmıştır. Her iki koşulda anaç ve kültür çeşitleri arasında tuza dayanımları bakımından benzer farklılıklar ortaya çıkmıştır. Anaçlar arasında 1613 tuza en dayanıldı olarak belirlenirken, bunu sırasıyla 5 BB ve 41 B izlemiştir. Kültür çeşitleri arasında ise Çavuş tuza en dayanıldı olarak tespit edilmiş, bunu sırasıyla Sultani Çekirdeksiz ve Müşküle takip etmiştir. Tuza dayanıklı olduğu tespit edilen anaç ya da kültür çeşitlerinin tuzlu ortamlarda büyüme oranlarını nispeten koruyabildikleri ve klorofil noksanlığı gibi metabolik bozukluklardan sakınabildikleri belirlenmiştir. Ayrıca, kökleri ile daha az Na alıp, bunu yapraklarından uzak tutabilen, dolayısı ile iyon dengelerini koruyabilen çeşitlerin tuza daha dayanıldı oldukları tespit edilmiştir.Item Ayva, dut ve zeytin odun çeliklerinin alçak tünel ve açıkta köklendirilmeleri(Uludağ Üniversitesi, 1995) Aydınlı, Nazan; Soylu, Arif; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıCydonia vulgaris türüne giren Eşme ayva ve Moru sp. türüne giren Ichınose dut çeşitlerinin, odun, Olea eurctaea türüne giren Gemlik zeytin Çeşidinin odunsu Çelikleri ;IE.-.’in 1993 yılında 0, 2000, 4000 ppm’lik, 1994 yılında ise 0, 2000, 4000 ve 6000 ppm’lik dozlarına 5 saniye süre ile bandırılarak plastik materyalden hazırlanan alçak tünellerde ve açıkta o-luşturulan ünitelere dikilmişlerdir. Dikim ortamlarında bahçe toprağı, yanmış ahır gübresi ve kum karışımı kullanılmıştır. Çelikler köklendirme ortamlarına üstten 1-2 göz toprak yüzeyinde kalacak biçimde dik ve 45°egimli olarak dikilmişlerdir. Çeliklerin köklenmeleri üzerinde uygulamaların Önemli etkileri olmuştur. îlk yılda açıkta yapılan köklendirmelerden ayva ve dut çeliklerinde so.nuÇ alınamamış, zeytin Çeliklerin-, de ise açıktaki köklenme oranları.(%2.5-22) alçak tünele gire (%6-62) önemli ölçüde düşük bulunmuştur. Ayva ve dut Çeliklerinde IBA konsantrasyonu ve dikim şeklinin köklenme oranı ve kök kalitesi üzerine etkisi her iki yılda da önemli olmamış ve köklenme oranı ayva çeliklerinde, %4-12, dut çeliklerinde 1993 yılında %0-8, 1994 yılında %4-18 arasında değişmiştir. Zeytin çeliklerinde en yüksek köklenme oranları, 1993 yılında alçak tünel altındaki, IBA uygulanmış ve eğimli dikilmiş Çeliklerden elde edilmiş (%56-62), 1994 yılında ise, dikim şeklinin önemli etkisi görülmemiş, buna karşılık 4000 ve 6000 ppm dozundaki IBA uygulamaları (%50-69) , kontrol ve 2000 ppm'e göre (%13-19) köklenme oranlarını önemli ölçüde yükseltmiştir. Uygulamaların kök sayılarına ve kök kalitelerine etkileri Çok belirgin olmamış, en yüksek köklenme oranını veren bazı uygulamalar aynı zamanda kök sayısını da arttırmışlardır. Uygulamaların sürgün uzunluğuna etkileri zeytinde dikkat Çekmiş, ancak tu farklılaşmalar pratik açıdan önemli bulunmamıştır.Item Bandırma ilçesindeki ceviz fidanı üretiminin mevcut durumunun incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-23) Açıksöz, Umut; Ertürk, Ümran; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı; 0000-0002-6337-454X; 0000-0001-5709-2581Ülkemizde ceviz yetiştiriciliği uzun yıllar tohumdan yetiştirilen fidanlarla yapılmıştır. 1970’li yıllarda aşılı fidan üretim çalışmalarının başlaması ile birlikte Bandırma ilçesi Sahil Yenice mahallesinde aşılı ceviz fidan üretimine başlanmış ve halen yoğun olarak devam etmektedir. 2017 yılı verilerine göre ceviz fidanı üretiminin %76‘sının Bandırma yapıldığı görülmektedir. Bu çalışma Bandırma ilçesindeki ceviz fidancılığının mevcut durumunun teknik ve sosyo-ekonomik yönden incelemek amacı ile yapılmıştır. Anket çalışması Bandırma İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü Tarım Bilgi Sistemine kayıtlı ve toprak tahlili (nematod ve patates siğili) yaptıran, 61 üretici ile yüz-yüze görüşülerek yapılmıştır. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde Bandırma ilçesindeki fidan üreticilerinin %87 sini Sahil Yenice mahallesinde bulunduğu görülmüştür. Üretilen fidanların neredeyse tamamının J.regia çöğürü üzerine Chandler ve Fernor çeşitlerinden oluştuğu fidan üretiminde yoğun olarak dilcikli aşı ve bilezik aşı yöntemlerinin kullanıldığı ve aşı başarısının aşı yöntemlerine göre sırasıyla %86 ve 83 olduğu belirlenmiştir. Üretilen fidanların büyük bir kısmını çıplak köklü ve sarı sertifikalı fidanlar oluşturmaktadır. Üreticilerin %88’i kendi kalem damızlıkları olduğunu belirtmiş ve üretilen fidanların yaklaşık %43’ünü ihraç ettiklerini bildirmiştir. Fidancılıkla uğraşan kişileri %58 lik kısmı orta öğretim ve üzerinde eğitim seviyesine sahiptir. Fidan üretimi yapan kişilerin %67’sinin genç olması üretimin sürdürülebilir olduğunu göstermektedir.Item Bazı badem çeşitlerinde değişik aşı uygulamaları üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1994-09) Akbudak, Bülent; Eriş, Atilla; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBu çalışmada "Texas" çeşidinin çöğürleri üzerine "Tuono", "Texas", "Drake", "104/1" ve "Non Pareil" çeşitleri "T-Odunlu", "T-Göz", "Omega" ve "Dilcikli İngiliz" aşısı uygulamaları iTe aşılanmıştır. "T-Odunlu" ve "T-Göz" aşıları Temnmz ayında dış şartlarda; "Omega" ve "Dilcikli İngiliz" aşıları ise Mart ayında kontrollü şartlarda yapılmıştır. Araştırma sonucunda aşı tutma, aşı sürme, fidan çap ve sürgün uzunlukları tespit edilmiştir. "T- Odxmlu" ve "T-Göz" aşılarında aşı tutma ve sürme oranları; "Omega" ve "Dilcikli İngiliz" aşılarına göre daha fazla olmuştur. "T-Odunlu" göz aşısında "Tuono" çeşidi %90 ile en yüksek aşı tutma oranını gösterirken;" "Drake" çeşidi %100 değeriyle en yüksek sürme oranını vermiştir. "T-Göz" aşısında ise, yine t "Tuono" ve "Texas" çeşitleri %100'lük bir değerle en yüksek aşı tutma oranını ve "Non Pareil" çeşidi ise, %100 oranıyla en yüksek sürme oranını sağlamıştır. "Omega" aşısı ile yapılan aşılarda, "Drake" çeşidi %76.6 ile en yüksek aşı tutma ve,%56.6 oranıyla en yüksek sürme oranlarını vermiştir. "Dilcikli İngiliz" aşısında ise, "Tuono" çeşidi %86.6'lık bir değerle en yüksek aşı tutma ve "104/1" çeşidi de %7 3.3 oranıyla en yüksek sürme oranını göstermiştir.. Fidan çap ve sürgün uzunlukları açısından, en yüksek fidan çapı "T-Göz" aşı yönteminde "Texas" çeşidinden (2.76) cm elde edilirken, sürgün uzunluğu açısından en yüksek değeri yine "T-Göz" aşı yönteminde "Non Pareil" çeşidinden (112.03 cm) sağlanmıştır.Item Bazı bal yemişi çeşitlerinin (lonicera ceaerulea) mikroçoğaltım performanslarının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-02-17) Beyaztaş, Tuğba Nur; Akbudak, Nuray; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıGenellikle “Haskap”, “Mavi Yemişli Hanımeli”, “Tatlı Yemişli Hanımeli” gibi farklı isimlerle anılan ve çalı formunda olan bal yemişi farklı iklim koşullarına adapte olup yetişebilen üzümsü bir meyvedir. Mavi yemiş gibi diğer üzümsü meyvelere kıyasla daha yüksek miktarda antioksidan ve vitamin içeriğine sahiptir. Çalışmada ‘Jugana’ ve ‘Bakczarskij velikan’ olmak üzere iki farklı bal yemişi çeşidi kullanılmıştır. İki bal yemişi çeşidinin mikroçoğaltım performanslarının belirlenmesi için doku kültürü ile çoğaltım aşamalarının tamamı gerçekleştirilmiş ve elde edilen bitkilerde üretim gerçekleştirilmiştir. Eksplantların yüzey sterilizasyonu %70’lik etanolde 1 dk ve ardından birkaç damla Tween-20 eklenmiş %10’luk Sodyum hipoklorit ile 18 dk tutularak sağlanmıştır. Dezenfeksiyon aşamasından sonra Jugana çeşidinde %19,4 oranında B. velikan çeşidinde ise %9,2 oranında kontaminasyonlar gözlemlenmiştir. Çoğaltım aşamasında 0,-0,4-0,7-1 mg/l BAP ve 0,01 mg/l NAA ile desteklenmiş MS ortamı kullanılmıştır. En iyi çoğaltma oranı Jugana çeşidinde ( 3,00 adet) 0,4 mg/lt BAP eklenmiş MS ortamında görülmüştür. En düşük çoğaltma oranı her iki çeşit içinde BAP eklenmemiş MS ortamında gözlemlenmiştir. Köklendirme aşamasında 1 mg/lt 2 mg/l IBA konsantrasyonları ve kontrol olarak hormon ilave edilmemiş MS ortamı kullanılmıştır. Her iki çeşit için de en iyi köklenme oranı 2,0 mg/lt IBA ile takviye edilmiş MS ortamında, ‘Jugana’ çeşidi için %87,50 olarak ‘B.velikan’ çeşidi için ise %75 olarak gerçekleşmiştir. ‘Jugana’ çeşidi başarılı bir şekilde dış koşullara alıştırılmıştır fakat ‘B.velikan’ çeşidinde ise toprağa aktarıldıktan sonra oluşan kontaminasyonlardan kaynaklı materyalin tümü kaybedilmiştirItem Bazı büyümeyi düzenleyici maddelerin "freesia sp." yetiştiriciliğinde çiçeklenme ve çiçek kalitesi üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2001-05-10) Seyidoğlu, Nilüfer; Mengüç, Ahmet; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBu araştırma ‘Cordula’ ve ‘Athena’ çeşitlerinde, iki farklı corm büyüklüğüne GA3 ve Ethrel uygulamalarının dikimden başak oluşturuncaya kadar geçen süreye, I., II. ve III. çiçeklerde: dikimden çiçeklenmeye kadar geçen süreye, çiçek sapı uzunluğuna, başak uzunluğuna, kandil sayısına ve kandil çapma ve bitki başına elde edilen çiçek sayısı üzerine etkilerinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre ‘Cordula’ çeşidinde erken başak oluşumu ve erken çiçeklenme meydana gelmiştir. Corm büyüklükleri itibariyle en iyi sonuç I. Boy cormlarda saptanmıştır. Genel olarak GA3 uygulamaları Ethrel uygulamalarına göre en iyi sonucu vermiştir. Uygulama dozları olarak 50 ppm dozunda yapılan uygulamalar 100 ppm dozunda yapılan uygulamalardan daha iyi sonuç vermiştir. Freesia yetiştiriciliğinde ‘Cordula’ ve ‘Athena’ çeşitlerinin her iki corm büyüklüğüne yapılan GA3 ve Ethrel uygulamaları her ne kadar çiçeklenme ve çiçek kalitesi üzerine etkili olmuş ise de ticari olarak yetiştiricilikte kullanılmalarının yeterli olmadığı belirlenmiştir.Item Bazı ceviz (Juglans regia L.)çeşitlerinde dinlenmenin karşılanması için gerekli soğuklama ve sıcaklık toplamı ihtiyaçlarının belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2016-02-12) Çavdar, Gülnur; Ertürk, Ümran; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBu araştırma, dünyada ve Türkiye'de yetiştirilen bazı yerli (Maraş18, Şebin, Şen 1) ve yabancı (Chandler, Fernor, Franquette) ceviz çeşitlerinde (Juglans regia L.) dinlenmenin karşılanması için gerekli soğuklama ve sıcaklık toplamı (BDS oC) ihtiyacını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, yaprak dökümünü takiben ağaçlardan alınan 40 cm uzunluğundaki çelikler, fungisit uygulamasından sonra köpük kutulara yerleştirilerek, 4±1 °C'de, 400-1500s boyunca soğuklamaya maruz bırakılmıştır. Çelikler, 400s soğuklamadan sonra, her 100s soğuklamanın ardından, iklim odasına alınarak, içerisinde % 5 sakkaroz, % 0,3 alüminyum sülfat ve 50 ml saf su bulunan kavanozlara yerleştirilmiş ve tomurcuk patlaması gözlenmiştir. Soğuklama ve sıcaklık toplamı ihtiyacının belirlenmesinde, % 50 oranında tomurcuk patlamasının meydana gelmesi esas alınmıştır. Tomurcuk patlaması, tomurcukların renginin yeşile dönmesi esasına dayandırılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, soğuklama ihtiyacı Şebin çeşidinde en düşük (700s), Şen 1, Chandler ve Fernor çeşitlerinde orta-yüksek (1000s), Maraş 18 ve Franquette çeşitlerinde ise yüksek (1100s) bulunmuştur. Çalışmada çeşitler sıcaklık toplamı ihtiyaçlarına göre düşük (Şebin 10 804 BDS oC), orta (Maraş 18, 11 760 BDS oC, Chandler, 11 840 BDS oC, Şen 1, 12 580 BDS oC, Franquette 12 876 BDS oC) ve yüksek (Fernor, 16 379 BDS oC) olarak 3 grupta toplanmıştır.Item Bazı çilek (Fragaria vesca L.) çeşitlerinde modifiye atmosferde muhafaza süresince fiziksel ve kimyasal değişimler(Uludağ Üniversitesi, 2014) Akın, İpek; Özer, M. Hakan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıÇalışma, Dünyada üzümsü meyveler içerisinde üretimi ve ekonomik değeri önemli olan çilek meyvelerinde (Fragaria vesca L.), farklı modifiye atmosferde paketleme (MAP) uygulamalarının, muhafaza süresi ve kalite üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Çalışmada Bursa-Nilüfer ilçesi Atlas Köyü'nden temin edilen 'Aromas' ve Karacabey ilçesi Yarış Köyü'nden temin edilen 'Kabarla' çilek meyveleri kullanılmıştır. Hasattan sonra meyveler kontrol grubu ve MAP grubu olarak ikiye ayrılmıştır. Kontrol grubu meyvelerine hiçbir uygulama yapılmazken, MAP grubu üç farklı geçirgenlikte (MAP-L, MAP-M, MAP-H), 25 μm, polietilen örtü ile oluşturulmuştur. Daha sonra, kontrol grubu ve MAP grubu örnekleri 0±0,5°C ve %90±5 nispi nem koşullarında 12 gün süreyle muhafaza edilmiştir. Muhafaza başlangıcında ve muhafaza süresi boyunca 3 günlük periyotlarla örnekler alınarak oda şartlarında (25°C ve %65±5 nispi nem) muhafazaya ilaveten 2 gün raf ömrü için bekletilmişlerdir. Örneklerde ağırlık kaybı, suda çözünebilir kuru madde, titre edilebilir asit, pH, askorbik asit, duyusal analizler (genel görünüm ve tat), meyve dış ve et rengi, MAP bileşimi (CO2, O2, C2H4) ve patolojik bozulma gibi kalite parametreleri incelenmiştir. Çalışma genel olarak değerlendirildiğinde, her iki çilek çeşidinin de MAP uygulamaları ile kalite özelliklerini koruyarak, 12 gün boyunca başarılı bir şekilde muhafaza edilebileceği tespit edilmiştir. 'Aromas' çilek çeşidinin 0+2. güne kadar raf ömrüne dayanarak pazarlanabilir nitelikte kalması, ancak 'Kabarla' çilek çeşidinin raf ömrüne dayanmaması da çeşit farklılığı ve önemini ortaya koymuştur.Item Bazı çilek (Fragaria × ananassa) çeşitlerinin yüksek sıcaklığa toleransları(Uludağ Üniversitesi, 2009-01-20) Kesici, Müge; Gülen, Hatice; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBazı çilek (Fragaria × ananassa) çeşitlerinin yüksek sıcaklığa toleranslarında genotipik farklılığın belirlenmesi amacıyla fizyolojik parametrelerden yararlanılan bu çalışmada, 11 çilek çeşidi [(Camarosa, CG3 (Cal-Giant), Elsanta, Fern, Festival, Honeoye, Kabarla, Redlands Hope, Selva, Sweet Charlie, Whitney)] kullanılmıştır. Denemeler iki temel prensipte yürütülmüştür. Kontrollü koşullarda uygulanan yüksek sıcaklığın bitkilerdeki fizyolojik etkilerini tespit etmek amacıyla frigo fideler, 5– 6 gerçek yapraklı oluncaya kadar serada ortalama 15/30ºC (gece/gündüz) sıcaklıkta, ~%65 nemde yetiştirilmiştir. Bitkiler yüksek sıcaklık stresi denemeleri için laboratuardaki iklimlendirme kabinine alınarak, kabin sıcaklığı kademeli olarak 35, 40, 45 ve 50ºC’ye yükseltilmiş ve her bir sıcaklık derecesinde 24 saat tutulmuştur. Her bir sıcaklık kademesindeki bitkilerden alınan yaprak örneklerinde, yaprak oransal su kapsamı (YOSK), turgor kaybı (TK), klorofil miktarı (KM) ve lipid peroksidasyonu (MDA) ölçümleri yapılmıştır. YOSK sonuçlarına göre, Elsanta ve R.Hope en yüksek YOSK’na sahip iken Festival ve CG3 en düşük değere sahip olmuştur. Buna karşılık TK’nda, Elsanta ve R.Hope en düşük TK’na sahip iken Festival ve CG3 en yüksek TK’na sahip çeşitler olmuştur. KM’nda ise Elsanta ve R.Hope en düşük değişim oranını gösterirken buna karşılık CG3 ve Whitney çeşitleri en yüksek değişimi göstermişlerdir. Bunun yanında, MDA sonuçlarına göre, en düşük MDA miktarına Elsanta ve Fern çeşitleri sahip iken, Festival ve Honeoye çeşitleri en yüksek MDA miktarına sahip olmuşlardır. Çilek çeşitlerinin yüksek sıcaklık toleranslarını belirlemek için, serada yetiştirilen bitkilerden alınan yaprak örnekleri, kontrollü olarak yüksek sıcaklık uygulamasının yapıldığı sıcak su banyosunda 60ºC’ye kadar kademeli olarak tutulmuş ve iyon sızıntısı testi sonucuna göre her bir çeşide ait yüksek sıcaklık tolerans dereceleri belirlenmiştir. Buna göre sıcaklığın artmasıyla birlikte hücresel zararlanmaya bağlı olarak çeşitlerin yüksek sıcaklığa toleranslarında düşüş olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre çeşitlerin sıcaklık stres tolerans noktaları 51,8 ve 52,9ºC arasında değiştiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, değerlendirilen 11 çilek çeşidi arasında Elsanta, Redlands Hope ve Camarosa çeşitlerinin yüksek sıcaklığa göreceli olarak tolerant oldukları, Whitney, Fern, Festival ve CG3 çeşitlerinin ise nispeten daha hassas çeşitler olduğu ortaya konulmuştur. Çalışmadan elde edilen tüm sonuçlar değerlendirildiğinde yüksek sıcaklığa toleransta çilek çeşitleri arasındaki genotipsel farklılıklar ortaya konularak bundan sonra çilekte yüksek sıcaklığa tolerans mekanizmasına yönelik yapılacak moleküler biyolojik çalışmalar için zemin oluşturmuştur.Item Bazı çilek çeşitlerinde kuraklık stresi ile geri kazanım uygulamalarının fizyolojik etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2013) Çetinkaya, Cem; Gülen, Hatice; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıSon yıllarda etkisi gittikçe artan küresel ısınma, yüksek sıcaklık ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık ile önemini arttırmaktadır. Bu nedenle bitki yetiştiriciliğinde bu faktörlerin etkilerinin türler hatta çeşitler bazında araştırılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu tezde önceki çalışmalarla, yüksek sıcaklığa toleranslı (Redlands Hope ve Camarosa) ve hassas olduğu belirlenen (Festival ve CG3) çilek çeşitlerinde kuraklık ve bunu takiben geri kazanım uygulamalarının fizyolojik ve moleküler etkileri araştırılmıştır. Çilek çeşitlerinin frigo fideleri 8 hafta boyunca (5-6 yapraklı oluncaya kadar) serada yetiştirildikten sonra, yapay kuraklık koşulları oluşturmak amacıyla bitkiler 15 gün boyunca % 10'luk Polietilenglikol 6000 (PEG) ile sulanmıştır. Daha sonra bitkilere iki hafta boyunca PEG'siz sulama suyu verilerek geri kazanım aşaması gözlenmiştir. PEG ve geri kazanım aşamalarının sonunda bitkilerden alınan yaprak örneklerinde yaprak oransal su kapsamı (YOSK), turgor kaybı (TK), klorofil miktarı (KM), askorbat peroksidaz (APX), glutatiyon redüktaz (GR) aktiviteleri ve hücresel membran zararlanma oranı saptanmıştır.YOSK tüm çeşitlerde PEG uygulamasının ardından gerilerken geri kazanım aşaması ile beraber tekrar artış göstermiştir. TK sonuçlarına göre, tüm çeşitlerde PEG uygulaması ile birlikte TK'nda artış belirlenirken geri kazanım aşamasının ardından TK'nda bir gerileme gözlenmiştir. PEG uygulamasının ardından KM tüm çeşitlerde kontrole göre artmıştır ve geri kazanım ile birlikte kontrol örneklerinden daha düşük seviyede olduğu belirlenmiştir. APX aktivitesi Camarosa ve R.Hope çeşitlerinde PEG uygulamasının ardından kontrole göre artış gösterirken geri kazanım aşamasında kontrolden daha düşük seviyeye gerilemiştir. Aksi şekilde CG-3 ve Festival çeşitlerinde ise kontrole göre PEG uygulamasının ardından azalan (CG-3) ve aynı kalan (Festival) GR aktivitesi Geri kazanım aşamasında kontrolden yüksek seviyeye gelmiştir. Camarosa ve R. Hope çeşitlerinde PEG uygulaması ile birlikte GR aktivitesinde artış belirlenirken CG-3 ve Festival çeşitlerinde bir değişim belirlenememiştir. PEG uygulamasına bağlı olarak kontrol grubuna göre tüm çeşitlerde hücresel membran zararlanmasının arttığı görülmüştür. Çalışmadan elde edilen tüm sonuçlar değerlendirildiğinde 4 çilek çeşidinin bilinen yüksek sıcaklığa toleransları ile kuraklığa toleransları arasında paralellik olduğu tespit edilmiştir. Çeşitlerin kuraklığa toleransında ise artan APX ve GR enzimlerinin önemli rol oynadığı belirlenmiştir.Item Bazı çilek çeşitlerinin (Arnavutköy, Aliso, Tioga, Yalova-104 ve Yalova-15) meristem kültürü (in vitro) ile çoğaltılmasında farklı besi ortamlarının etkileri ve bu yolla çoğaltılan bitkilerle, klasik vegetatif yollarla çoğaltılan bitkilerin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1991-02-01) Kepenek, Kahraman; Ağaoğlu, Y. Sabit; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBu çalışma, beş kültür çeşidinin meristem kültürüyle üretimi için en elverişli besi ortamını belirlemek; meristem kültürü ve klasik yolla elde edilmiş bitkileri karşılaştırarak meristem kültürü yönteminin verim ve vegetatif gelişmede sağlayabileceği kazancı araştırmak amacıyla düzenlenmiştir, 1985-1989 yıllarında Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü'nde yapılan deneme sonuçları, gözlem ve değerlendirmelerden elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. Temel besi ortamları ve değişik doz ve kombinasyonlardaki hormonlar (BAP, IBA ve GA3) in vitro'da kardeşlenme, koltukaltı sürgün gelişimi, köklenme ve köklenen bitkilerin gelişmeleri üzerine etkili olmuşlardır. Optimum hormon miktarı her ortamda her çeşit için değişik bulunmuştur. Kültür çeşitlerinin hepsinde köklenme ve sürgün çoğalması için en uygun temel ortamın CTIFL-1 temel ortamı olduğu tesbit edilmiştir. In vitro çilek bitkilerinin gelişiminde en etkili hormon doz aralığı tesbitinde BAP, IBA ve GA3'ün 0.1-1 mg/1 dozları arasının her çeşit için optimum sınırlar olduğu anlaşılmıştır. BAP en iyi kardeşlenme aşamasında etkili olmuş ve yokluğunda koltukaltı sürgün ve koltukaltı tomurcuk sayılarının azaldığı tesbit edilmiştir. GA3 ise BAP ve IBA'nın birbirini destekleyen etkilerini arttırdığı gözlenmiştir. IBA'nın kök oluşumunu düzenlediği görülmüştür. Araştırmanın ikinci bölümünde meristem kültürüyle üretilmiş bitkilerle klasik yolla üretilmiş çilek bitkileri verim ve vegetatif gelişme bakımından karşılaştırılmıştır. Yapılan denemelerde aynı çeşidin ana meristem klonları arasında verim ve vegetatif gelişme bakımından farklılık görülmemiştir. Çeşitler arasındaki farklılıklarda, klasik yolla üretilmiş bitkilere göre meristem kültürüyle üretilmiş bitkiler lehine birinci yıl sera şartlarında %55.9'lık arazi şartlarında %46.0'lık, ikinci yıl ise%6.3'lük daha yüksek verim tesbit edilmiştir. Meristem kültürüyle üretilmiş bitkilerin klasik yolla üretilmiş bitkilerden daha kuvvetli geliştikleri ve vegetatif gelişmenin birinci yıl sera şartlarında %34.4, arazi şartlarında %38.9; ikinci yıl %12.8 oranında arttığı bulunmuştur. Üretim metodlarının meyve büyüklüğü, kalite, aylara göre verim dağılışı, meyvede kuru madde ve meyve eti sertliği üzerine etkili olmadığı tesbit edilmiştir. Ancak meristem kültürüyle üretilmişlerdeki meyvelerin klasik yolla üretilmişlerin meyvelerine göre küçülmeye meyilli oldukları gözlenmiştir. Meristem kültürüyle üretilmişlerde gözlenen bu meyve küçülmesi, çeşitlerdeki verim artışı ile dengelenmiştir. Verim ve vegetatif gelişmede, farklı çeşitlerin cevapları farklı olmuştur.Item Bazı çilek çeşitlerinin Bursa ekolojik koşullarındaki morfolojik ve pomolojik özellikleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-22) Özok, Nursena; Mert, Cevriye; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı; 0000-0002-2288-1756Bu çalışmada 2018-2020 yıllarında Bursa ili, Bursa Uludağ Üniversitesi, Görükle kampüsü ekolojik koşullarında yetiştiriciliği yapılan bazı nötr gün çeşitleri (Albion, Fern, Monterey, Portola, San Andreas) ile bazı kısa gün çeşitlerinin (Aliso, Annapolis, Arnavutköy, Bursa Derekızık, Mindoir, Pineberry (Ananas), Senga Sengana, Tudla, Tufts, Yalova-416, 39) fenotipik özelliklerini ve performanslarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çeşitlerin ilk çiçekleneme ve hasat tarihleri kayıt edilmiş, UPOV kriterlerine göre bitki, stolon, yaprak, çiçek ve meyve özelliği olmak üzere toplam 32 özellik dikkate alınarak incelenmiştir. Meyve yükü, bitki gücü ve yapraklarda Fe noksanlığına bağlı olarak ortaya çıkan kloroz dereceleri görsel olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda çeşitlerin meyve boyutları, meyve ağırlığı, meyve eti sertlik, titre edilebilir asitlik, suda çözünebilir kuru madde, pH değeri ve duyusal tat ve koku özelliği saptanmıştır. Çeşitlerin ilk çiçeklenme tarihleri 8 Mart-16 Nisan 2020, ilk hasat tarihlerinin 11 ile 20 Mayıs 2020 arasında değiştiği kayıt edilmiştir. Çeşitler bazında meyve ağırlığı 4,80 g ile 17,81 g, meyve boy değerleri 23,98 ile 48,75 mm, meyve en değerleri 19,93 ile 31,83 mm arasında değiştiği saptanmıştır. ‘Monterey’, ‘Portola’ çeşitleri en iri meyvelere, ‘Bursa Derekızık’, ‘Arnavutköy’, ve ‘Pineberry (Ananas)’ çeşitlerinin en küçük meyveler sahip olduğu belirlenmiştir. Çeşitlerin suda çözünebilir kuru madde (SÇKM) miktarı %6,4 ile %9,9, titre edilebilir asitlik değeri %0,53 ile %0,91, meyve eti sertlik değeri 0,18 ile 0,69 kg/cm² arasında değişmiş en yüksek meyve eti sertliği ‘Monterey’, ‘San Andreas’, ‘Portola’, ‘Albion’ çeşitlerinde saptanmıştır. Meyve yükünün ‘39’ genotipinde çok iyi, ‘Albion’, ‘Aliso’, ‘Fern’, ‘Mindoir’, ‘Portola’, ve ‘San Andreas’ çeşitlerinde iyi olduğu belirlenmiştir. Bitki gücünün ‘San Andreas’ çeşidi hariç tüm çeşitlerde iyi ya da çok iyi olduğu görülmüştür. ‘Fern’, ‘Pineberry (Ananas)’, ‘Tudla’, ‘Tufts’ çeşidinde şiddetli kloroz, ‘Albion’ çeşidinde orta şiddette, ‘Monterey’, ‘Portola’, ‘San Andreas’ çeşitlerinde hafif şiddette kloroz görülmüş, diğer çeşitlerde kloroz görülmemiştir. İncelenen özellikler dikkate alındığında verim ve kalite açısından nötr gün çeşitleri olan ‘Monterey’, ‘Portola’, ‘Albion’ ve kısa gün çeşitleri olan ‘Annapolis’ ‘Mindoir’, ‘Senga Sengana’ çeşitlerinin öne çıktığı belirlenmiştir.Item Bazı domates çeşitlerinde tuza dayanıklılık testleri(Uludağ Üniversitesi, 2003-07-29) Celbiş, H. Özgül; Şeniz, Vedat; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBu araştırmada; laboratuvar denemesinde 10 farklı domates çeşidi ( Fantrock, H-2710, Riogrande, Gülle, Çanakkale, Sabrina, Dolmone, Nemacrimson, 398 ve Ug-11) tohumlarında 0, 500, 1000, 2000, 4000 ve 8000 mg/L NaCl uygulamalarının çimlenme gücüne etkisinin olup olmadığı incelenmiştir. Çeşitlere ait tohumların çimlenme performanslarını belirlemek amacıyla toplam çimlenme (%) ve ortalama çimlenme süreleri (gün) belirlenmiştir. Araştırmanın ikinci bölümünde ise 398 ve Ug-11 çeşitleri hariç diğer çeşitlerde farkh tuz konsantrasyonları uygulamada kullanılmıştır. Tuz konsantrasyonlarının artması ile çimlenme gücü azalmış, ortalama çimlenme süresi ise artan konsantrasyonlarla önemli derecede uzamıştır. En yüksek çimlenme gücü Çanakkale çeşidinde tespit edilirken bunu sırasıyla Dolmone, H-2710, Riogrande, Gülle, Ug-11, Fantrock, Nemacrimson ve 398 çeşidi takip etmiştir. En düşük çimlenme gücü 398 çeşidinde belirlenmiştir. Ortalama çimlenme süresi Çanakkale çeşidinde en düşük görülürken sırayı H- 2710, Gülle ve Riogrande çeşitleri almıştır. En yüksek çimlenme süresi ise 398 çeşidinde tespit edilmiştir. Araştırmanın ikinci bölümünde fideler (3-4 yapraklı aşamada) 0, 2, 4 ve 8 dS/m konsantrasyonuna sahip sulama suyu ile 6 hafta tuz stresine maruz bırakılmışlardır. Tuz konsantrasyonunun artması ile tüm çeşitlerde bitki boyu, gövde çapı, yaprak sayısında azalışlar olduğu gözlenmiş, bitkilerde farkh şiddetlerde zararlanmalara neden olduğu saptanmıştır. Aynı şekilde artan tuz uygulamaları sonucunda yaprak, kök ve bitki kuru ağırlığında azalışlar tespit edilmiştir. Yaprak kuru ağırlığı bazında en toleranslı ilk üç çeşit H- 2710, Nemacrimson ve Sabrina iken, kök ve bitki kuru ağırlığı bazında en toleranslı çeşitlerin başta Sabrina olmak üzere H-2710, Nemacrimson ve Gülle olduğu belirlenmiştir. Bitkilerin toprak üstü organlarında (yaprak-gövde) tuz uygulamaları sonucu (0, 2, 4 ve 8 dS/m) Na oranının arttığı; K ve Ca oranının azaldığı belirlenmiştir. Kökte ise Na oranının arttığı, K ve Ca oranının konsantrasyonlarına bağlı olarak arttığı ya da azaldığı gözlenmiştir. Çeşitler içerisinde yaprak, gövde ve kökte tuz uygulamalarına bağlı olarak en yüksek Na artışının Sabrina çeşidinde olduğu, K azalışının ise belirgin olarak Gülle ve Nemacrimson çeşitlerinde olduğu saptanmıştır. Ayrıca tuz uygulamalarının tüm çeşitlerin farklı organlarında K/Na oranını azalttığı, Na/Ca oranım ise arttırdığı tespit edilmiştir.Item Bazı F1 ceviz (Juglans regia L.) genotiplerinin özel ıslah amaçları yönünden değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-02-16) Utku, Özlem; Ertürk, Ümran; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı; 0000-0002-3425-7539Bu çalışma Fernette×Howard, Fernette×Chandler, Fernor×Chandler, Howard×Chandler Howard×Fernor, Fernor×Howard, Howard×Fernette ve Fernor×Fernette kombinasyonlarından elde edilmiş 155 F1 bireyin geç yapraklanma, erken yaşta meyveye yatma, erken yaprağını dökme ve kısa vejetasyon süresi yönünden, Chandler çeşidi kontrol çeşit olarak kullanılarak, değerlendirilmesi amacıyla 2017-2021 arasında Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’ne ait Araştırma ve Uygulama bahçesinde yürütülmüştür. Yapılan değerlendirmeler sonunda F1 genotipler arasında Chandler’la aynı tarihte ve daha geç yapraklanan 137; meyve veren 110; hem Chandler’dan geç yapraklanan hem de erken meyve veren 83; vejetasyon süresi kısa, geç yapraklanan ve meyve veren 28 genotip belirlenmiştir. Yapraklanma zamanına göre gruplandırmada F1 genotiplerin %0,6’sı “Erken”, %11,5’i “Erken orta”, %35,9’u “Orta”, %39,7’si “Orta geç”, %0,6’sı “Geç” ve %11,5’i ise “Çok geç” grubunda yer almıştır. F1genotiplerin; birinci yaşta %3,2’si, ikinci yaşta %17,4’ü, üçüncü yaşta %24,5’i, dördüncü ve beşinci yaşta %52,9’u, altıncı yaşta ise %67,1’inde dişi çiçek oluşmuştur. Ayrıca F1’lerin %85’inin Chandler’dan daha kısa vejetasyon süresine sahip oldukları tespit edilmiştir. Yaprak döküm zamanına göre yapılan gruplandırmada F1 genotiplerin %2,6’sı “Erken”, %53,2’si “Orta” ve %43,6’sı “Geç” grubunda yer almıştır. F1 genotiplerde kabuklu meyve ağırlığının 7,30 g ile 21,94 g arasında, iç meyve ağırlığının 3,49 g ile 8,55 g arasında, randımanlarının %36,37 ile %57,26 arasında, kabuk kalınlığının 1,09 mm ile 2,48 mm arasında dağılım gösterdiği belirlenmiştir. Çalışma sonunda farklı özellikler yönünden değerlendirilen genotiplerden Chandler çeşidinden +5 gün ve daha geç yapraklanan, -10 gün ve daha erken yaprak döken, erken meyveye yatma özelliğine sahip, kabuklu meyve ağırlıkları 10,65 g ile 15,22 g arasında, iç meyve ağırlıkları 4,41 g ile 6,98 g arasında olan 4 genotip (64-11,64-14, 68-1, 12-9) ümitvar olarak görülmüştür. Çalışma cevizde melezleme ıslahı ile elde edilen F1 genotiplerin değerlendirilmesi ve potansiyel olarak yeni bir melez ceviz çeşidinin ıslah edilme çalışmalarının temelini oluşturması ve ülkemizde yapılan az sayıda çalışmadan birisi olması açısından önemlidir.