1998 Cilt 7 Sayı 7
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing 1998 Cilt 7 Sayı 7 by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 48
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access Sosyal tarih(Uludağ Üniversitesi, 1998) Reberieux, Madeleine; Yediyıldız, M. Asım; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Tarihi mutlaka bölümlere ayırmak gerekirse, sosyal tarihin, tarih disiplini alanında nispeten geç ortaya çıktığı kolayca görülecektir, İşçi sınıfı tarafından empoze edilen “sosyal problemin” keşfi, sosyoloji ve özellikle Durkheimci sosyolojinin gelişimi, insanlar ile değişimlerinin kiplikleri (modalites) arasındaki sosyal ilişkileri hakkında Marx’dan gelen sorgulama arzusu gibi fenomenlerdir: Geç karakterinin anlamayı temin ettiği olgular kadar sosyal tarih bu asrın dönemecinden önce araştırma alanında asla ilerlememiştir: Şu halde askerî ve diplomasi tarihi, dînî ve siyasî tarih, daha sonraları Arnales (ESC) haline gelen Amales d ’histoire economique et sociale’in 1929’da kurulması, harp öncesi ve sonrası Ernest Labrousse ve Marc Bloch’un mühim kitaplarının yayınlanması, 1965’de Saint Cloud’da yapılan kollokyumda Uluslararası tarihi ilimler kongresi tarafından 1955’de başlatılan çalışmalar, ellili-yetmişli yıllardaki gelişimini açıklamaktadır.Item Open Access İslam hukukunda milletlerarası kamu düzeninin korunması ve kuvvet kullanma yetkisi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bilindiği gibi, insanlar tarih boyunca daima toplumlar halinde yaşamışlar, toplumlar da belli bir örgütlenme biçimini teşkil etmişlerdir. Bu örgütlenme şeklinin en gelişmiş haline devlet denmektedir ve dünya üzerinde dün olduğu gibi bugün de küçük büyük 150’yi aşkın devlet mevcuttur. Ayrıca tarihin kaydettiği gerçeklerden biri de, insanlar arasında olduğu gibi, devletlerin de birbirleriyle sorunları eksik olmamıştır ve bu sorunların çözümünde barışçıl yolların yanında kuvvete de başvurulduğu görülmektedir. Günümüzde ise milletler arasındaki bu tür sorunlar, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı gibi uluslararası kuruluşlar tarafından çözülmeye çalışılmaktadır. En ilkel şeklinden en modern tipine kadar, milletlerarasında sosyal, kültürel, siyasi, İktisadî vb. ilişkiler kurulmuştur. Dolayısıyla bu ilişkilerin düzenli ve belli bir seviyede yürütülebilmesi için de Milletlerarası bir hukuk düzenine ihtiyaç duyulmuş ve zorunlu olarak böyle bir hukuk dalı ortaya çıkmıştır.Item Open Access Zamanın ve şartların değişmesiyle İslâmî hükümler değişir mi?(Uludağ Üniversitesi, 1998) Döndüren, Hamdi; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâmî hükümler, sebeplere ve hikmetlere değil, illetlere dayanır ve illetlerin değişmesine paralel olarak değişir. Açık ve kesin nasslar karşısında Tufi’nin öne sürdüğü “maslahat ilkesi” ya da Fazlurrahman’ın bir yorum olarak önerdiği “tarih unsuru” İslam hukukunun “beşerileşmesi” gibi bir sonuca yol açabilir. Bir toplum dini olan İslam'ın toplumsal değişmeyi karşılayabilmesi konusunda mevcut İslam hukuk usûlünde zikredilen deliller yeterlidir.Item Open Access Kültürel tarih(Uludağ Üniversitesi, 1998) Chartier, Roger; Yediyıldız, M. Asım; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Yirmi veya yirmi beş seneden beri, Fransa’da Kültür tarihi, tarihin belki hakim, şüphesiz sürükleyici alanını oluşturdu. Onun orijinalitesini adlandırma tarzı değişebildi: Kültür tarihinin kurucusu ve kalıcı eski adı olan zihniyetler tarihi, tarihsel veya kollektif psikoloji, tarihsel antropoloji veya sosyo-kültürel tarih gibi disiplinlerle uyuşmak zorundadır. Terimlerin değişmesinin gerisinde bir ve aynı; bununla birlikte, iki şekilde gösterilebilecek gerçek vardır. Fransız kültür tarihi, bir bakımdan, değerlere, formlara ve ortak sembollere imtiyaz tanıyan Fikir tarihinin geleneğine karşı, ortak düşüncelerin gayri şahsî ve otomatik muhtevasını dikkate alan ferdî, zihinsel îcadlar (yaratmalar) ve algıları, duyarlılıkları ve davranışları yapılandıran temel psikolojik kategoriler için saf anlamayı terkeden irâdî ve tekil (özgün) ürünler olarak tarif edilmiştir. Böylece, önceliği, zihnî âletlerin, bölüşülen duygusal olayların, Alphonse Dupront’un ifadesiyle “ortak ruhun” tetkikine imkan veren tarihî bir alan ortaya çıkmış oluyordu.Item Open Access John Locke’un cevher anlayışı üzerine bazı düşünceler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Çetin, İsmail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi/Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü.Locke'un cevherle ilgili görüşleri, onun felsefi sistemi açısından merkezi bir öneme sahiptir. Bu nedenle, bu büyük filozofun bütün felsefesini doğru bir şekilde anlamanın ilk ve en önemli şartı, onun cevherle ilgili açıklamalarını doğru bir şekilde tespit etmektir. Bu makale, Locke'un cevherle ilgili görüşlerini ortaya koymayı ve bu görüşler hakkında ortaya çıkan bazı yanlış anlamaları değerlendirmeyi hedeflemektedir.Item Open Access Okulöncesi eğitimde bulunması gereken hedefler nelerdir?(Uludağ Üniversitesi, 1998) Sağlam, İsmail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Okulöncesi eğitimde, çocukta öğrenmeye karşı ilgi uyandırmak gerekir. Bununla temel gelişimleri olan fiziki, sosyal, psikolojik vb. gelişimlerini tamamlaması sağlanır. Öte yandan bu eğitimin amacı, okulöncesi dönemi çocuğa özbakım becerisi kazandırarak beslenme, giyim ve tuvalet temizliğini kendi kendine yapabilmesine ve doğuştan sahip olduğu sanatsal kabiliyetlerini ilerletmesine yardımcı olmaktır.Item Open Access Abdülhak Hâmid’e ait bir bölük mektup(Uludağ Üniversitesi, 1998) Hızlı, Mefail; Yurtsever, Murat; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu makalede bir araya getirilenler, Abdülhak Hâmid’e ait mektupların daha önce yayınlanmamış olanlarıdır. Hemen tamamı, yakın aile fertlerine yazılmış olan bu mektupların neşri, mevcut olduğu bilinen, fakat yeri belli olmayan bir mirasın tesbiti kadar önemlidir. Tesadüf eseri bulunan bu mektupların, yakın tarih edebiyat çalışmalarına önemli bir katkı sağlayacağı beklenmektedir.Item Open Access Hz. Osman’ın hilafeti döneminde Ümeyyeoğulları’nın devlet idaresindeki yeri(Uludağ Üniversitesi, 1998) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İkinci halife Hz. Ömer H. 23(644) yılının sonlarına doğru şehit edildi, sonra da Hz. Osman H.24(644-645) yılının başlarında halife seçildi. Hz. Osman halife olur olmaz, devlet idaresinde önemli değişiklikler yapmaya başladı. Kendi ailelerinden olan kişilere devlet görevi vermekten kaçınan ilk iki halife Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in aksine, Hz. Osman, bütün önemli vali ve komutanları kendi ailesinden yani Ümeyyeoğullarında seçti. Bu makalede biz, Hz. Osman ’ın hilafeti döneminde, Ümeyyeoğulları ’nın devlet idaresindeki etkinliklerini ve onları fitne dönemindeki sorumluluklarını inceleyeceğiz.Item Open Access el-Hatîb el-Bağdâdî ve el-Kifâye’si(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.el-Hatîb el-Bağdâdî'nin yaşadığı dönem İslâm dünyasının siyasî, itikadî ve fıkhî bunalımlarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemdir. Özellikle de "H. IV. ve V. asrın Bağdâd'ı Arap, Fars, Türk ve diğer unsurların birbirleriyle giriştikleri siyasî ve fikrî mücadelenin bir sahnesi durumuna gelmişti".' Çünkü iktidardaki Abbasî Halifesi siyasî hâkimiyetini yitirmiş olup bütün’ salâhiyetleri Şiî-Büveyhîlerin eline geçmişti. Bu nüfuzdan kurtulmak isteyen Halife, Ortadoğu'nun diğer etkili kuvvetlerinden olan Selçuklular') Bağdâd’a davet etti. Selçuklular H.447/1055 yılında Bağdâd'a girdiler. Abbasî iktidarını elinde bulunduran Büveyhî meliki yakalanıp hapsedildi. Böylece bölgedeki Şiî-Büveyhî hâkimiyeti sona ermiş oldu. Bu arada Halife ile Selçuklu beyinin kızının evlenmesi de, Selçuklu ve Abbasî hanedanları arasında karşılıklı münasebetleri güçlendiren bir akrabalık doğurmuştur. Abbasî idaresi yaklaşık iki asır Selçuklu Devleti'nin tesiri altında kalmış, yıkılışa yakın tarihlerde yeniden Şiî-İran unsurunun nüfuzu altına girmiştir.Item Open Access Nübüvvetin ispatı ve (nebilerin) sembol ve benzetmelerinin te’vîli üzerine(Uludağ Üniversitesi, 1998) İbn Sina, Ebu Ali Hüseyin b. Abdullah; Aydın, Hüseyin; Uysal, Enver; Peker, Hidayet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 1. Reis Ebu Ali İbn Sina (Allah ona rahmet etsin) dedi ki: 2. Allah iyiliğini versin ki, nübüvvetin tasdiki konusunda sende yerleşmiş olan şüphelerin giderilmesine yönelik sana (daha önce) söylediklerimin tamamını (bir risalede) özetlememi istemiştin. (Nübüvveti inkar edenlerin) gerek cedeli gerekse burhani hiç bir (mantıki) delile dayanmayan fakat zorunlu olarak, takip ettikleri yolda mümkün olan iddialarının içeriklerinin ve (nübüvvet) iddiasında bulunanın alaya alınmayı hakettiği hurafe türündeki açıklamaların bir risalede yeralması gereksizdir.Item Open Access Kur’an-ı kerim de neshi iddia edilen ayetler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kaya, Remzi; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâmî kaynaklarda birçok ayetin nesh edildiği belirtilir. Oysa bu iddiaların birçoğu gerçek değildir. Bu makalede Kur'an-ı Kerim'deki nesh iddialarını ve neticelerini bulmuş olacaksınız.Item Open Access Osmanlı dönemi Bursa’sında eğitim-öğretim vakıflarına genel bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 1998) Hızlı, Mefail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu çalışma, Osmanlı dönemi boyunca Bursa’da vakıflar eliyle gerçekleştirilen eğitim-öğretim müesseselerini ve faaliyetlerim değerlendirmektedir. Daha çok mektep ve medrese çerçevesinde eğitim- öğretim vakıflarının fonksiyonlarına dikkat çekilen bu araştırmada, konu, örgün ve yaygın eğitim-öğretim bakımından incelenmeye çalışılmıştır. Çok geniş bir çalışmanın ilk basamağını teşkil edeceğini düşündüğümüz bu araştırma, Bursa coğrafyasında, yaklaşık altı asırlık eğitim-öğretim faaliyetinin genel bir panoramasını ve konuyla ilgili bazı önemli ipuçlarını sunmaktadır.Item Open Access Kıraatların intişarında fıkhı mezheplerin rolüne dair bir örnek(Uludağ Üniversitesi, 1998) Maşalı, Mehmet Emin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bugün gerek yedi ve gerekse on kıraat ve bunların dışında kalan diğer kıraatlar bir ilim olarak okunmakta ve okutulmakta, halk bazında pratik bir yönü bulunmamaktadır. Dünya müslümanları arasında bizzat tatbik edilen kıraatlar ise, Asım kıraatinin Hafs rivâyeti, Nâfı’ kıraatinin Verş rivayeti ve Ebû Amr kıraati olmak üzere üç noktada toplanmaktadır. Memleketimizde ve İslam ülkelerinin ekserisinde Hafs rivâyeti ile gelen Asım kıraati okunmaktadır. Ebû Amr kıraati ise Sudan da çok dar bir alanda da olsa varlığını sürdürmektedir. Verş rivâyeti ise Mısır hariç Kuzey Afrika'da varlığını devam ettirmekte, pratik olarak tatbik edilen en yaygın ikinci kırâat olma özelliğini taşımaktadır.Item Open Access Allah’ın kelamı ve Allah’ın kelimesi ikileminde Hz. İsa(Uludağ Üniversitesi, 1998) Seydişehri, Mahmut Es'ad; Tarakçı, Muahmmet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.There are a lot of polemics between Müslim and Christian apologists. This article, which Mahmut Es’ad Seydişehri wrote, is an apology against Christians. In this article, the author tried to confute some Christians’ belief about Jesus; for instance, Jesus is the Word of God and the Word is God.Item Open Access Müslümanların siyasî hâkimiyeti altında yaşayan gayr-i müslimlere tanınan haklar konusunun çeşitli devirler içinde İslâm tarihine yansıması(Uludağ Üniversitesi, 1998) Algül, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Biz bu makalede müslümanların siyasî hakimiyetleri altında yaşamış gayr-i müslimlere tanınan haklar konusunu ele alacağız.Item Open Access Kur’an’da ilahi zat ve sıfat ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Çelik, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Her şeyi yaratan Yüce Allah Zaman ve Mekan üstüdür. O’nu tanımaya çalışan biz insanlar ve kullandığımız diller ise zaman ve mekana bağımlı ve sınırlıdır. Bu yüzden Yüce Allah'ı İnsanın zihninde O'na yakışır bir şekilde tasvir edecek olan isim ve sıfatları ifade eden kelimeler bulmada diller aciz kalmıştır. Buna rağmen insanoğlunun Yaratanını tanıma çabaları tarih boyunca devam ede gelmiş ve bu konuda birçok metotlar denenmiştir. Bu makale tarihteki bu gayretlere yön veren Kur’an'ın metodundan bahsetmektedir.Item Open Access Cumhuriyetin ilânından önce Uluâbâd, Karacabey ve Bandırma yörelerindeki Yunan zulmü(Uludağ Üniversitesi, 1998) Hızlı, Mefail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi/İslam Tarihi Bölümü.Cumhuriyet’in ilânından yaklaşık üç yıl önce, Yunanlılar’ın Batı Anadolu’yu işgali sonrasında, bütün yerleşim bölgelerinde inanılmaz zulüm ve işkenceler yaşandı. Bursa ve çevresinde, bu şehrin kurtuluş günü olan 11 Eylül 1922 tarihine kadar geçen iki yılı aşkın bir süre içinde birçok fecâatler gerçekleştirildi. Bununla ilgili olarak oluşturulan bilirkişiler nezâretinde tutulan resmî raporların yer aldığı “Bursa’da Yunan Fecâyi'i” adlı eserdeki yüzlerce örnekten sadece birini takdim ederek, Uluâbâd, Karacabey ve Bandırma yörelerinde yaşanan sıkıntıları, kısa bir girişten sonra, belgenin orijinal diliyle aktarmak istiyoruz.Item Open Access Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk işçi çocuklarının kimlik problemi ve çözümü için bazı teklifler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Ay, Mehmet Emin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi/Din Eğitimi Bölümü.Turks have gone to European countries in order to work there and get better life standards and finally come back in better conditions. But they could neither come back nor adapt to the countries they went. Shortly, they have been ignored for years in the Solutions of their problems which come from religion, language, culture, and so on. For över 30 years, for Turkish workers living in European countries, a lot of things have been written and symposiums have been held and also in recent years, some institutions have been held for the solution studies on the problems. On this point, we can talk about the institutions (for example Landesinstitut) which did regardable studies in Germany where most of the Turkish people live. These can be thought as good developments. But we can’t pass without saying that the identity problem Turks faced with have been ignored for many years. “Getting identity” subject is related to social conditions. Child or young get his identity in a social environment which attracts, interests, and surrounds him. So, the national identity which is wanted to be formed for the Turkish workers’ children or young, can come true only by forming a social environment and connecting with religion, language, and culture which are the essential points of identity. And so, we want to pay attention to three factors for the solution of the identity problem. These three factors are A. Education within family B. Education at school. C, Education at mosque.Item Open Access Ülü’l azm peygamberler ve ortak yönleri(Uludağ Üniversitesi, 1998) Karacabey, Salih; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Yüce Allah, Hz. Peygambere hitaben şöyle buyurmuştur; “O halde (Rasûlüm), peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret...”, ayette görüldüğü gibi peygamberlerden bazıları için “Ülü’l-azm” tanımlaması yapılmıştır. Halbuki bazı ayetlerde mü’minlerin, Allah’ın elçileri arasında ayırım yapmadıkları belirtilmiş, Hz. Peygamber de kendisinden önce gelen peygamberler ile şahsı arasında herhangi bir üstünlük münakaşasının açılmasını hoş görmemiştir.3 Ayette, mü’minlere övgü sadedinde belirtilen husus ve Hz.Peygamber’in ikazı, Allah’ın elçileri arasında herhangi bir derece farkının olmadığı şeklinde algılanmıştır. Nübüvvet müessesinin, Hz. Peygamber’in konumunu ilgilendiren boyutunun ayrıca ele alınması gereğine inanıldığından, mevzunun yukarıdaki ayet çerçevesinde değerlendirilmesi düşünülmektedir. Başlıktan da anlaşılacağı gibi amaç; ayette belirtilen “ülü’l-azm” peygamberler hakkındaki bilgileri bir araya getirerek, kimliklerini ve ortak özelliklerini tespit etmeye çalışmaktır.Item Open Access İslam hukukunda ödemezlik Def’i(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İnsanların yaratılış ve sahip oldukları imkanlar bakımından birbirlerine denk ve eşit olmadıkları bugün bilinen bir gerçektir. Her insanın duyuş, düşünüş ve yaşayışı farklıdır. Bu farklılık, toplum hayatında zaman zaman çeşitli problemlerin çıkmasına neden olur. Bundan dolayı ilk insan topluluklarından itibaren toplum düzenini tesis edecek bir takım kurallar gerekli görülmüştür. Bu kurallar ise toplundan oluşturan bireylerin dünya görüşlerine göre, ya insanlar tarafından veya dinler tarafından belirlenmiştir. Bununla birlikte her ikisinde de insanların uymak zorunda olduğu bir takım kanuni yükümlülükler yer almıştır. Diğer yandan insanların yaşamları için gerekli olan birçok ihtiyaçları vardır. Bireyler, bunları tek başlarına temin edemezler ve birbirleriyle yardımlaşmak zorunda kalırlar. Buna bağlı olarak insanlar arasında bir takım ilişkiler kurulur ve tek yönlü veya karşılıklı yükümlülükler getiren sözleşmeler tesis edilir. Her akitleşme, çeşidine göre taraflarına ifa etmekle yükümlü olacakları borçlar yükler. Bireylerin, kendi iradeleri ile ortaya çıkardıkları bu yükümlülüklere sözleşmeden doğan yükümlülükler denir ve bunların kaynağı da onlara varlık kazandıran akitlerdir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »