Sosyal Bilimler Yüksek Lisans Tezleri / Master Degree

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/26

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 4058
  • Item
    Çalışan kadınların zaman kullanımı: BUİKAD örneği
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-01) Şen, Dilek; Kılkış, İlknur; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Kadın ve Aile Çalışmaları Anabilim Dalı/Kadın ve Aile Çalışmaları Bilim Dalı.; 0009-0007-4720-2004
    Kadın ve erkek olma halleri biyolojik rollerinin ötesinde toplumsal normlarla da yeniden biçimlenmektedir. Toplumsal cinsiyet kalıpları bağlamında kadına ve erkeğe dayatılan roller çocukluk çağından başlayarak insanın ilk sosyalleşme alanı olan aile içerisinde üretilmektedir. Aile bireyin toplumla buluştuğu ilk ortam olması nedeniyle değerlerin, yargıların ve ilk bakış açılarının da edinildiği zemindir. Birey burada anne ve baba kavramlarıyla birlikte toplumsal cinsiyet rollerinin de inşasına tanıklık etmektedir. Hane içerisindeki görev dağılımları, zaman paylaşımları, fırsat eşitliklerinin oranı ve bireylerin konumlanması kız ve erkek çocukların toplumsal cinsiyet kavramını içselleştirmelerine neden olmaktadır. Erkeğin eve ekmek getiren kişi “baba” olarak tanımlandığı ve kadının hane içi işlerin sorumlusu, bakım vereni “anne” olarak konumlandırıldığı ortamda çocuklar da kendi hemcinsleri ile özdeşleşmektedirler. Kadınların çalışma yaşamına dâhil olması ve zaman içerisinde bazılarının iş yaşamını hayatlarının merkezine taşımalarıyla bu özdeşleşmelerde dönüşümler yaşanmaya başlamıştır. Artık kadın da eve ekmek getirmekte ve kamusal alanda temsil edilmektedir. Buna rağmen kadınlar toplumsal statüleri ne olursa olsun önce kadın olmak sıfatıyla kendilerine yüklenmiş olan belirli rolleri yaşamlarının her aşamasında oynamaya devam etmektedir. Bu rolleri kimi zaman ücret karşılığı devrettikleri başka hemcinsleri ile yürütüyor olsalar dahi, görev dağılımlarını yönetmek ve toplumsal beklentileri karşılamak adına çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bu çalışmanın amacı, toplumsal cinsiyet bağlamında bilinen rollerin yeniden inşa edilmesiyle çalışan kadının zaman kullanımını incelemektir. Kendine ait zaman ve mekân algısı incelenen kadınların; toplumsal rolleri, iş yaşam dengeleri ve aile içi roller üzerindeki yansımalarını irdelemektir. BUİKAD üyesi 10 iş kadını ile nitel araştırma yönteminin bir veri toplama tekniği olan derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Bu görüşmeler neticesinde; kariyer odaklı çalışan kadınlar için zaman kullanımının önemi, önceliği ve hane içi işlerin çözüm yollarındaki değişimler gözlemlenmiştir. Ekonomik bağımsızlığın getirileri ile hane içi işlerin devredilmesi sürecinde yaşananlar ele alınmış, iktidar olarak algılanan ataerkil yaklaşımın kadınlar arasında yeniden inşa edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Item
    Sektörel perspektifte döviz kuru geçişkenliğinin incelenmesi: Türkiye örneği
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-08) Çiçek, Miraç; Eryiğit, Kadir Yasin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Ekonometri Anabilim Dalı/Yöneylem Bilim Dalı.; 0009-0006-5738-2697
    1944 yılından itibaren uygulanan Bretton Woods sisteminin sonlanmasının ardından, birçok ülke sabit döviz kuru rejimini terk edip dalgalı döviz kuru rejimini benimsemeye başlamıştır. Döviz kurundaki değişikliklerin dış ticaret hacimlerini doğrudan etkileyeceği Dalgalı döviz kuruna geçiş ile gerçekleşeceği düşünülmüş ancak beklenen sonuçlara ulaşılamamıştır. Bu nedenle döviz kuru geçişi kavramı ortaya çıkmıştır. Döviz kuru geçişi, döviz kuru değişikliklerinin ithal ve ihraç edilen malların fiyatları üzerindeki ulusal para birimi cinsinden etkisi ve dolayısıyla ulusal fiyat seviyelerini etkilemesi olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışma döviz kurundaki geçişkenliğinin tüketici fiyatlarını ve ana harcama gruplarındaki fiyatları nasıl etkilediğini araştırmaktadır. Ocak 2003 ile Aralık 2023 arasındaki aylık gözlemlerden derlenen veriler, Lee ve Strazicich yapısal kırılmalı birim kök testi kullanılarak durağanlık açısından test edilmiştir. Daha sonra, nominal döviz kurları ile fiyat endeksleri arasında uzun vadeli bir ilişki olup olmadığını incelemek için Doğrusal Olmayan Otoregresif Dağıtılmış Gecikme yaklaşımı kullanılarak bir sınır testi uygulanmıştır. Kısa vadeli dinamikler, Hata Düzeltme Modelleri (ECM) kullanılarak tahmin edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda döviz kurundaki dalgalanmalara sektörler farklı tepkiler vermektedir. Eğitim ile lokanta ve otel sektörlerinin döviz kuruna negatif asimetrik tepki verdiği gözlemlenmiştir, bunun ile birlikte alkollü içecek ve tütün sektörlerinin ise pozitif asimetrik tepkiler verdiği gözlemlenmiştir.
  • Item
    Uluslararası hukukta iklim değişikliği nedeniyle göç ve koruma statüleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-28) Onat, Şeyma; Kaya, Gülsüm; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler::Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sosyal Bilimler Enstitüsü; 0009-0003-9290-1745
    Bu çalışma küresel bir sorun olan iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile zorunlu göç arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Bu bağlamda iklim değişikliğinin etkisiyle zorunlu olarak göç etmek zorunda kalan kişilere mevcut uluslararası hukuk çerçevesinde nasıl bir koruma sağlanması gerektiği konusunda çözüm yolları aranmıştır. Uluslararası göç ve sığınma hukuku, insan hakları hukuku ve çevre hukukunun birlikte ele alındığı bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde uluslararası sığınma hukukunun kavramsal ve tarihsel gelişimine değinirken ikinci bölümde iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik alınan önlemler uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendirilerek iklim krizi ve göç arasındaki ilişki incelenmiştir. Yerel mahkeme kararları ile uluslararası mahkeme kararlarından yararlanılarak çalışmanın içeriği zenginleştirilmiştir. Nihayetinde iklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda kalan yahut yakın bir gelecekte kalması beklenen kişilere uluslararası, bölgesel ve ulusal hukuk çerçevesinde tanınabilecek koruma statüleri ve çözüm önerileri üzerinde durulmuş ve çalışma sonuçlandırılmıştır.
  • Item
    İş özerkliği düzeyinin çalışanların duygusal emek davranışları üzerine etkisi: Profesyonel çalışanlar üzerine bir araştırma
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-07) Tan, Ezgi; Sayılar, Yücel; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/İşletme Anabilim Dalı.; 0009-0002-5003-9424
    70'li yılların sonlarından bu yana üzerinde çalışılan duygusal emek, özellikle hizmet sektöründe büyük ilgi görmüştür. Duygusal emek kapsamında iş hayatında çalışanların sergilediği yüzeysel oyunculuk, derinlemesine oyunculuk ve samimi oyunculuk davranışları incelenmektedir. Bu davranışlar her çalışanda farklı etkiler ortaya koyabilmekte ve çoğu zaman duygusal tükenmeye yol açtığından olumsuz tarafları ön plana çıkmaktadır. Bu doğrultuda aynı zamanda duygusal emek davranışlarının olumsuz etkilerinden kurtulmak için insan kaynakları uygulamalarının nasıl kullanılabileceği sorusu da gündeme gelmektedir. İş özerkliği de bir insan kaynakları uygulaması olarak çalışan davranışı üzerinde etkileri tespit edilmiş bir araç niteliğindedir. Araştırmanın genel amacı teorik bilgilerin çerçevesinde, iş özerkliğinin çalışanlarda duygusal emek davranışlarına etkisini açıklamaktır. Bu bağlamda hizmet sektöründe görev yapan 200 çalışandan anket yöntemi ile veri alınmıştır. Verilerin analiz sürecinde; SPSS 27 programı kullanılmıştır. SPSS programı ile örnekleme ait verilere geçerlilik ve güvenilirlik analizleri yapılmıştır. Elde edilen verilere göre, iş özerkliğinin duygusal emek davranışları üzerinde ve alt boyutlarından derinlemesine davranış üzerinde etkisi bulunmaktadır.
  • Item
    Teknolojik iletişim araçları ile evde (tele) çalışan işçinin kişisel verilerinin korunması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-12) Arslan, Karsu; Sevimli, K. Ahmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Özel Hukuk Anabilim Dalı/İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Bilim Dalı.; 0009-0004-0641-3065
    Son dönemlerde yaşanan teknolojik gelişmeler ile dünyada klasik anlamda iş ilişkilerinin yerini esnek istihdam türleri almaya başlamıştır. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 Pandemisi sebebiyle bu istihdam türlerinden olan "uzaktan çalışma" oldukça yaygınlaşmıştır. İşçinin iş görme edimini işverenin işyeri dışında bir yerde ifa ettiği uzaktan çalışma, tele çalışma ve evden çalışma olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilmektedir. İşçinin iş görme edimini teknolojik iletişim araçları ile kendi evinde yerine getirmesi halinde, iş ilişkisi evde teleçalışma olarak nitelendirilmektedir. Evde tele çalışan işçi, iş görme edimini işverenin doğrudan gözetimi ve denetimi altında bulunmaksızın yerine getirmektedir. İşveren ise, kendi evinde çalışan işçiyi izlemek ve denetlemek için elektronik izleme uygulamalarına başvurmaktadır. Elektronik izleme sonucunda, işçinin kişisel verileri işlenmektedir. Evde tele çalışma ilişkisinde tarafların borçları kural olarak klasik anlamda iş ilişkisindekinden farklı değildir. Bu sebeple, işveren evde tele çalışan işçinin kişisel verilerini korumakla yükümlüdür. Çalışmamızda, işçinin kişisel verilerinin korunmasına ilişkin temel esaslar açıklandıktan sonra evde tele çalışmada işverenin başvurduğu elektronik izleme uygulamalarının hukuka uygunluğu, yasal mevzuat, mahkeme kararları, karşılaştırmalı hukuk ve yabancı veri koruma otoriteleri tarafından verilen kararlar ışığında değerlendirilmeye ve bu uygulamaların hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar ortaya konulmaya çalışılmıştır.
  • Item
    Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin 6698 sayılı kişisel verilerin korunması kanunu kapsamında yükümlülükleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-27) Kızılkaya, Sevde; Aker, Halit; Sevimli, K. Ahmet; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler::Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sosyal Bilimler Enstitüsü; 0009-0009-1452-5610
    Faaliyetlerini gerçekleştirirken pek çok kişisel veri işleyen sermaye şirketleri ve kooperatifler, aynı zamanda Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından verilen veri ihlali kararlarının büyük bir çoğunluğunun muhatabı konumundadır. Sermaye şirketi ve kooperatiflerde kişisel verilerin korunmasına ilişkin yükümlülükler hususunda yeterince farkındalık oluşmadığı görülmektedir. Bu nedenle çalışmamız kapsamında sermaye şirketi ve kooperatiflerin 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca veri sorumlusu olarak yükümlülükleri incelenmiş, yönetimsel yapıları bağlamında KVKK kapsamındaki yükümlülüklerin kimler tarafından yerine getirileceği açıklanmış, sermaye şirketi ve kooperatiflerde kişisel verilerin korunması ve Compliance (uyum) yükümlülüğünün ilişkisi izah edilmiş ve kişisel verilerin korunması mevzuatından kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda şirketin karşılaşabileceği yaptırımlar ortaya koyulmuştur.
  • Item
    Finansal kiralama ve faktoring şirketlerinin vergilendirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-04) Gözaçık, Büşra; Çakır, Erdem Utku; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Kamu Hukuku Anabilim Dalı.; 0009-0003-6634-6071
    Bu çalışmada finansal kiralama ve faktoring şirketlerinin vergi kanunları karşısındaki durumları incelenmiştir. Faktoring ve finansal kiralama, banka kredilerine ulaşmakta güçlük çeken işletmeler için alternatif birer finansal enstrümandır. Yaşanılan ekonomik krizler, yeni finansman yöntemi arayışlarını da beraberinde getirmiş ve özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler finansal kiralama ve faktoring sektörlerine ilgi duymaya başlamıştır. Sektörlere olan ilgi birçok şirketin kurulmasına neden olmuştur. Her geçen gün işlem hacmi artan sektörlerin münhasır kanun ihtiyacı ise 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu ile giderilmiştir. Bu şirketlerin işletmelere sağladıkları finansman desteğinin ve sektörlerin desteklenmesi amacı ile birtakım vergisel indirim ve teşvikler de zaman içinde yürürlüğe girmiştir. Çalışmamız ile faktoring ve finansal kiralama şirketlerinin vergi kanunları karşısındaki durumları incelenmiştir.
  • Item
    Gençlere yönelik yaşçılık olgusunun dehşet yönetimi kuramı çerçevesinde incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-20) Kanlı, Nurullah; Öztürk, Ahu; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler::Sosyal Bilimler Enstitüsü / Sosyal Bilimler Enstitüsü; 0000-0001-9155-1809
    Evrensel bir kategori olmasına rağmen yaşa dayalı bir önyargı olan “yaşçılık” ve onun alt alanlarından birisi “gençlere yönelik yaşçılık (GYY)” diğer önyargı biçimlerine kıyasla yeterince incelenmemiştir. Yapılan az sayıdaki çalışma gençlerin yaş ayrımcılığı yaşadığını ve gençlere yönelik (GY) ayrımcılığın, ileri yaştaki yetişkinlerdeki gibi maddi, psikolojik ve fiziksel alanlarda sorunlara neden olduğunu ortaya koymaktadır. İlgili tezde GY yaşçılığa dair kuramsal ve nedensel açıklama getirmek, yaşçılığı farklı yaş gruplarında incelemek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, yaşçılık alan yazınında sıklıkla başvurulan Dehşet Yönetimi (DY) kuramı ve kuramın temel mekanizmalarından olan kültürel dünya görüşü (KDG) mekanizması seçilmiştir. Buradan hareketle KDG için oluşturulan tehdit ve savunma senaryolarının etkililiği ve GYY’i etkileyebileceği düşünülen yaş döneminin ve yaşla özdeşleşme düzeylerinin olası etkileri ön çalışmada incelenmiştir. Sonuçlara göre KDG senaryoların etkili olduğu görülürken, yaş ile özdeşleşme düzeyinin etkisi bulunamamıştır. Ön çalışmada yaşçılığın ana uygulayıcıların yetişkinler ve en olumlu tutumlara sahip olanların ise yaşlılar olduğu bulunmuştur. KDG senaryo türüne göre de GYY’in değiştiği KD görüşlerine yönelik tehdit algılayan bireylerin GY daha olumsuz tutumlara sahip olduğu bulunmuştur. Ana çalışmada ölümlülük belirginliği (ÖB) manipülasyonu ile GYY incelenmiştir. Bulgular incelendiğinde yaş grubu ve ÖB temel etkileri anlamsız bulunurken etkileşim etkisi anlamlı bulunmuştur. Buna göre ön çalışma bulgularından farklı olarak ölümlülüğü hatırlayan yaşlıların GY en olumsuz tutumlara sahip olan grup olduğu, yetişkinlerin ise GY en olumlu tutuma sahip olduğu görülmüştür. Ön çalışma ve ana çalışma bulguları incelendiğine GYY’de kültürel yapının payının yadsınamaz olduğu görülmektedir. Sonuçlar GYY uygulayıcılarının çoğunlukla yetişkinler ve gençler olduğu, ÖB ve KDG savunmasının GYY üzerinde anlamlı etkisi olduğu bulunmuştur. Gençlere yönelik yaşçılığın etkenlerine dair elde edilen bu bulgular; DY kuramı ve kültürel dünya görüşü bağlamında tartışılmıştır.
  • Item
    Kaçınmacı ırkçılık olgusunun kültürleşme stratejileri ile ilişkisi: Türklerin Suriyelilere yönelik tutumlarına dair bir inceleme
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-26) Sümerkan, Nezir; Kuşdil, M. Ersin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Psikoloji Anabilim Dalı/Psikoloji Bilim Dalı.; 0009-0009-2080-8529
    Bu çalışma, kaçınmacı ırkçılık kuramının Türkiye'deki geçerliliğini test etmeyi ve kaçınmacı ırkçıların kültürleşme tercih ve algılarını saptamayı amaçlamaktadır. Araştırma verileri demografik bilgi formu, dört adet ölçek ve Örtük Çağrışım Testi kullanılarak 271 Türk katılımcıdan yüz yüze toplanmıştır. Dış grup üyesi olan Suriyelilere yönelik açık ve örtük önyargı iki boyutlu model aracılığıyla sınıflandırılmış ve katılımcıların %34’ünün kaçınmacı ırkçı bir şekilde davrandığı saptanmıştır. Pearson korelasyon analizi sonuçları eğitim düzeyinin kaçınmacı ırkçılığı yordadığını göstermektedir. Ki-kare analizi sonuçlarıysa üniversite mezunu katılımcıların daha sıklıkla kaçınmacı ırkçı olarak, üniversite mezunu olmayanların daha sıklıkla baskıcı ırkçı olarak davrandığını göstermektedir. Hipotezlerle uyumlu şekilde kaçınmacı ırkçıların en çok tercih ettikleri kültürleşme stratejisinin entegrasyon, dış gruba en çok atfettikleri kültürleşme stratejisinin ayrılma olduğu bulunmuş ancak Tekrarlı Ölçümler ANOVA’ya göre sadece kültürleşme algısındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır. Örtük tutumlar ile entegrasyon tercihi arasında bir ilişki bulunmazken, örtük tutumlar ile dış gruptan algılanan entegrasyon tercihi arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Ortak iç grup kimlik modeli ve politik psikoloji literatürünün Türkler ve Suriyeliler bağlamında birbiri ile çelişen varsayımlarının karşılaştırıldığı Çoklu Regresyon analizinde dindarlık ve sağ-sol ideolojik spektrumundaki konum değişkenlerinin Suriyelilere yönelik açık önyargıyı istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yordamadığı görülmüştür. Son olarak kaçınmacı ırkçı, baskıcı ırkçı ve gerçekten önyargısız profillerinin politik ideolojilere göre nasıl farklılaştığı Karışık Desen ANOVA ile, bu profilleri en güçlü yordayan değişkenler iki durumlu lojistik regresyon analiziyle incelenmiştir. Sonuçlar kaçınmacı ırkçılık kuramının Türkiye bağlamında anlamlı bir açıklama sunduğunu gösterdiği ve özbildirime dayalı kültürleşme tercihi ölçümlerinin gruplar arası ilişkiyi betimlemek ve öngörmek için yeterli olmayabileceğini açığa çıkardığı için önem taşımaktadır.
  • Item
    İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik kutuplaşmanın politik ideolojiler ve ahlaki temeller kuramı bağlamında incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-08) Tayyar, Merve; Özdemir, Fatih; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Psikoloji Anabilim Dalı/Psikoloji Bilim Dalı.; 0000-0002-2292-0823
    Türkiye toplumunda farklı politik görüşteki insanlar arasında kutuplaşmaya neden olan İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddetle mücadele politikası için atılmış önemli bir adımdır. Bu konu üzerindeki kutuplaşmanın nedenlerini anlamak ve uzlaşının ne derece mümkün olabileceği konusunda çıkarımlar yapmak amacıyla bu tez çalışmasında konunun Ahlaki Temeller Kuramı ile ilişkisini içeren iki çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma 1’de İstanbul Sözleşmesi ve kadına yönelik şiddet konusunda keşfedici niteliksel yöntem kullanılarak bir araştırma yürütülmüştür. Çalışmanın sonucunda muhafazakar (sağ) ve liberal/seküler (sol)politik yönelimli katılımcıların kadına yönelik şiddet konusunda ortak görüşleri olduğu fakat katılımcıların İstanbul Sözleşmesi konusunda ahlaki temeller ve politik ideolojiler literatürüyle ilişkili olarak fikir ayrılıklarına sahip oldukları betimlenmiş ve sözleşmeye yönelik haberdarlık düzeyinin önemli role sahip olduğu saptanmıştır. Çalışma 2’de İstanbul Sözleşmesi’ni farklı ahlaki çerçevelerle sunmanın politik ideolojiler etkileşiminde ve sözleşme hakkında haberdarlık düzeyi, partizanlık düzeyi ve demografik değişkenlerin kontrolünde sözleşmeye yönelik tutumun asıl etkileyeceği araştırılmış ve hipotezleri kısmen doğrular şekilde bulgular elde edilmiştir. Politik yönelimin ve çerçeve tipinin sözleşmeyi destekleme eğilimi üzerinde anlamlı etkisi olduğu ancak ikisinin etkileşim etkisinin anlamsız olduğu saptanmıştır. Çalışmanın sonuçları için yapılan çıkarımlar tartışılmış ve ilgili politika yapıcı otoritelere ve araştırmacılara sunulmuştur.
  • Item
    Klasik Arap edebiyatında bir mizah figürü olarak hekim ve hekim nükteleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-21) Eren, Yahya; Şahin, Şener; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler::Sosyal Bilimler Enstitüsü / Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı / Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı; 0000-0002-0615-9659
    Klasik Arap Edebiyatının en eğlenceli sahası mizah disiplininde yüzlerce müstakil eser telif olunmuş, nice eserin bölümleri de bu keyifli malzemeye tahsis edilmiştir. Arap mizahının karakteristik bir vasfı cimri, pisboğaz, sakil gibi temel bazı figürlere ağırlık vermesi, yanı sıra toplumsal, siyasal, kültürel ve dinsel belli başlı temaları da sıkça işlemesidir. Arap mizahı, geniş literatürü içerisinde hekimlik temasıyla ilgili hatırı sayılır miktarda anekdot malzemesine de yer vermiştir. Malzeme tespitinde edebiyat antolojilerini, tarih kaynaklarını ve biyografi eserlerini kullanan tez çalışması, hekim figürü etrafında kurgulanan anekdotik anlatıları incelemekte, bu vesileyle dolaylı olarak devrin toplumsal yaşamı, kültürel birikimi ve folklorüne ilişkin bilgiler de sunmaktadır.
  • Item
    Kısa vadeli sigorta kollarında üçüncü kişinin SGK’ya karşı sorumluluğu
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-12) Oran, Merve; Sevimli, K. Ahmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Özel Hukuk Anabilim Dalı/İş ve Sosyal Güvenlik Bilim Dalı.; 0000-0002-8226-5453
    Kısa vadede ortaya çıkan sosyal risklerden olan iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortaları; 5510 sayılı Kanun kapsamında “Kısa Vadeli Sigorta Hükümleri” başlığı altında düzenlenmiş olup Sosyal güvenlik sistemi, varoluş nedenine uygun olarak bireylere asgari yaşam düzeyi sağlamak maksadıyla bu sosyal risklere karşı güvence niteliğinde sağlık ve parasal yardımlarda bulunur. Sosyal Güvenlik Kurumu da sosyal risklerle karşı karşıya kalan sigortalı ve/veya sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı ödemeleri; sigortalıya ve/veya hak sahiplerine Kurumca sağlık ve parasal yardımda bulunulmasına yol açan olayda kusuru bulunan işveren ile üçüncü kişilere rücu eder. Zira; bu yardımlar sebebiyle Kurumun malvarlığında azalma meydana gelecektir. Her ne kadar sosyal hukuk devleti ilkesi gereğince sosyal güvenlik sistemlerinin varoluş amacına uygun olarak yardımların yapılması gerekmekte ise de sosyal güvenlik sistemlerinin işlevini yitirmeyip temelinde yatan düşünceye hizmet edebilmesi için malvarlığında meydana gelen eksilmenin de telafisi gerekmektedir. Ayrıca Kurumun zararlandırıcı sigorta olayında kusuru bulunanlara yapmak zorunda kaldığı harcama ve ödemeleri rücu etmesinin; zararlandırıcı olayın önlenmesi ve zarara sebep olan üçüncü kişi ile işverenlerin, daha özenli davranmasına teşvik etmek amacına da hizmet ettiği söylenebilir. Çalışmamızın konusunu üçüncü kişinin SGK’ya karşı sorumluluğu teşkil ettiğinden Kurumun rücu hakkının üçüncü kişiler açısından kapsam ve koşulları; mevzuat, doktrin görüşleri ve Yüksek Mahkeme Kararları ışığında incelenmiştir.
  • Item
    Genel hukuk teorisi ve zorlama kavramı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-13) Çiçekci, Melih Furkan; Gölbaşı, Serkan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Kamu Hukuku Anabilim Dalı/Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Bilim Dalı.; 0009-0004-5342-4058
    Zorlama ile hukuk kavramlarının birbiriyle ilişkisi yazarların üzerinde uzlaşamadığı bir konudur. Çalışmamız öncelikle bu ihtilafın temel sebebinin zorlama kavramının belirsiz doğasından kaynaklandığı göstermiş; sonra bu problemi çözmek için en geniş anlamıyla zorlama kavramını, zorla yapma ve zorlama olarak ikiye ayırmış, sonrasında da zorlamaya ilişkin çeşitli tasniflerle kavramın çerçevesi belirlenmeye çalışılmıştır. Sonrasında belirlenen zorlama kavramının, genel hukuk teorisi bağlamında hukuk ile ilişkisi tespit edilmeye çalışmıştır. Hukukun zorlayıcılığı, genel hukuk teorisinin başlıca tartışma alanlarından normların ayrılması prensibi ve normların işlevleriyle birlikte tartışılmış, nihayetinde hem yaptırımların hem de birer yaptırım olarak nitelendirilemeyecek hukuk normlarının zorlayıcı olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak hukukun zorla yapması, zorlayıcılığından ayrıca ele alınmış ve hukukun zorla yapabilmesinin sisteminin etkililiğinin negatif koşulu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Item
    Muhasebe standartlarına göre maddi ve maddi olmayan duran varlıkların raporlanmasındaki farklılıklar: BIST uygulamaları
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-29) Alpay, Levent; Aytaç, Alp; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/İşletme Anabilim Dalı.; 0000-0003-4273-1752
    Türkiye, gitgide ivmelenerek artan uluslararası ticaretin ve sermaye akımlarının bir gerekliliği olan uluslararası muhasebe kuralları çerçevesinde TFRS (Türkiye Finansal Raporlama Standartları)’yi yayımlamış ve yaygınlaşması için gerekli düzenlemelerin yapılması yolunda önemli adımlar atmıştır. Bu doğrultuda, ölçeğine göre daha küçük işletmeler tarafından kullanılması için BOBİ FRS (Büyük ve Orta Boy İşletmeler için Finansal Raporlama Standartları)’yi de yayımlamıştır. BOBİ FRS, TFRS’ye kıyasla daha az karmaşık ve dolayısıyla uygulanması daha kolaydır. Ekonomide önemli bir yere sahip olan daha küçük ölçekli işletmelerin kullanması için ise KÜMİ FRS (Küçük ve Mikro Ölçekli İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standartları) adında farklı bir standart hazırlanmıştır. Bu çalışmada öncelikle muhasebe ve finansal raporlama konusuna değinilmiş daha sonra Türkiye’de kullanılan muhasebe sistemlerinden bahsedilmiştir. Daha sonra ülkemizde kullanılan muhasebe sistemlerinin maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile ilgili olan kısımlarına değinilmiş ve bu kısımların TFRS, TDMS, BOBİ FRS ve KÜMİ FRS’lere göre uygulanış şekilleri dört başlık (ilk ölçüm, sonraki ölçüm ve değerleme, amortismanlar ve finansal tablo dışı bırakma) altında kıyaslanmıştır. Borsa İstanbul’a kote olmuş şirketlerden ilk 30 işletmenin 2018 - 2022 yılları arasına ait5 yıllık veriler ve dipnot açıklamaları taranarak, finansal tabloları ve dipnotların maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile ilgili bölümleri incelenmiştir. Elde edilen veriler, nitel analiz yöntemlerinden doküman ve içerik analizine tabi tutularak standartlara uyumluluk derecesi kontrol edilmiştir.
  • Item
    Baudrillard ve Chul Han bağlamında sanat ve çağdaş sanatın eleştirisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-08) Ayaz, Naile Gül; Dağ, Ahmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı/Felsefe Tarihi Bilim Dalı.; 0000-0001-5425-8662
    Jean Baudrillard’ın hususiyetle ortaya koymuş olduğu simülasyon kuramı içerisinde yer alan sanat felsefesi, onun için antropolojik bir alandır. Felsefesini daha anlamlı kılmak için sanatın yanılsama arzusunu tartışmış ve çağdaş dönemde bu arzuyu trans-estetik bir evrede kaybettiğini belirtmiştir. Chul Han’ın sıklıkla öteki üzerinden biçimlendirmiş olduğu felsefesi, sanat felsefesinde izlerini göstermektedir. Sanatta özellikle modern dönem ile yitirilen öteki unsurlar geç modern dönemde artarak devam etmiş ve zıtlıklarla birlikte anlaşılan varlığı parçalamıştır. Han, sanatın sonuna inanmayarak Baudrillard’ın radikal düşüncesine karşı ontolojik bir bakış açısı ile okumaya izin veren bir sanat felsefesi sunarak daha esnek bir varlığa işaret etmiştir. Hangi çağda olunursa olsun güzelin peşine düşülmesi gerektiğini belirterek yaşama pratiklerine etkisi olan bir sanat felsefesi önermektedir. İki filozofun birlikte ele alınma sebebi ikisinin düşüncelerinin birbirini tamamlıyor olmasıdır. İkisi de sanatı bir form olarak görse de Baudrillard, bu formun artık yüce değerlerini kaybettiğini belirtirken Chul Han ise “güzel” olan bu formun iyiye bağlayıcı unsurların takip edilmesi neticesinde hakikate ulaştırabildiğini düşünür. Baudrillard ve Han’ı birlikte alınmasının bir diğer sebebi ise çağdaş estetik eleştirilerinde sıklıkla aynı noktaları farklı bakış açıları etrafında değerlendirmeleri sebebiyledir. Bu çalışma klasik, modern ve postmodern dönemin sanatına dair bir literatür taraması yapılarak, Han’ın ve Baudrillard’ın eserleri kritik edilerek konu ile alakalı birincil, ikincil ve yabancı kaynakların analizi sonucunda hazırlanmıştır.
  • Item
    Uzaktan çalışmada algılanan örgütsel destek ile işte mutluluk arasındaki ilişki
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-03-08) Mengütay, Ceyda; Keser, Aşkın; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı/Çalışma Psikolojisi ve İnsan Kaynakları Bilim Dalı.; 0009-0005-4144-207X
    Uzaktan çalışma, günümüzde giderek artan bir popülerlik kazanmış ve bu durum beraberinde getirdiği değişimlerle birlikte örgütsel davranış alanının yoğun ilgisini çekmesine sebep olmuştur. Bireylerin işlerini örgüt alanı dışında gerçekleştirdiği bu çalışma pratiği, örgütlerin yapısını ve çalışma kültürünü derinlemesine dönüştürmekte ve araştırmacıları uzaktan çalışmanın çalışanlar üzerindeki etkilerini anlamaya teşvik etmektedir. Mutlu çalışan, üretken çalışandır tezi uzun yıllardır hem araştırmacılar hem de yöneticilerce önemli ölçüde kabul görmüş bir görüştür. Ve günümüzde örgütlerin mutluluk yönetimi üzerine geliştirdiği uygulamalar da bu görüşün hala geçerli olduğunun bir göstergesi sayılabilir. Örgüt tarafından çalışanların mutluluğunun önemsenmesi ve bunun çalışanlar tarafından algılanması, algılanan örgütsel destek düzeyi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle uzaktan çalışmada, algılanan örgütsel destek, çalışma deneyiminin değerlendirilmesi noktasında çalışanlar için belirleyici bir rol üstlenebilmektedir. Bu bağlamda, bu çalışma uzaktan çalışmada algılanan örgütsel destek ile işte mutluluk arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışma kapsamında, Bursa’da otomotiv sektöründe uzaktan çalışan kişiler özelinde bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada veriler kartopu örnekleme tekniğinden faydalanılarak online anket aracılığıyla toplanmıştır. 183 katılımcı araştırmaya gönüllü olarak katılım göstermiştir. Araştırma sonucunda; uzaktan çalışmada algılanan örgütsel desteğin işte mutluluk üzerinde pozitif yönde ve anlamlı bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Ayrıca uzaktan çalışmada algılanan örgütsel destek ile işte mutluluğun alt boyutları arasında da pozitif yönlü ve anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir.
  • Item
    Anarşizm ve etik: Köklerden güncel tartışmalara
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-05) Yıldızgil, Hamid; Küçükalp, Derda; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler::Sosyal Bilimler Enstitüsü / Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı / Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı; 0009-0001-4887-786X
    Bu çalışma, anarşizmin etik ve politik temellerini incelemektedir. Anarşizmin özgürlük, eşitlik ve sosyal adalet gibi temel değerler üzerine nasıl kurulduğunu ve bu ideolojinin tarihsel kökenlerinden çağdaş tartışmalara kadar uzanan teorik birikiminden hareketle, toplum ve politik sistemlere olan yaklaşımlarının etik boyutlarını detaylı bir şekilde ele almaktadır. Bu incelemenin amacı, anarşizmin sık karşılaşılan yanlış anlamalarını düzeltmek; adil ve özgür bir dünya vizyonuna dair tartışmalara nasıl bir katkıda bulunduğuna dikkat çekmektir. Ayrıca, anarşizm modern bir tartışma vizyonu olarak düşünülse de anarşist duyarlılığın insani bir eğilim taşıdığına dikkat çekilmiştir. Bu kapsamda, Taoizm, Antik Yunan felsefesi ve erken Hristiyanlık dönemi gibi tarihsel süreçlerde otoriteye karşı çıkışın temellendiği duyarlılıklara vurgu yapılmıştır. Klasik anarşist düşünürlerin Godwin, Stirner, Proudhon, Bakunin ve Kropotkin’in etik-politik görüşleri incelenmiş; klasik anarşist düşünürlerden günümüzde ilgi gören post anarşizme geçişin paradigma dönüşümü de ele alınmıştır. Ayrıca anarşizm ile kapitalizmi birlikte okuyan anarko-kapitalist düşüncenin, etik-politik çözümlemesinin genel çerçevesi sunulmuştur. Buradaki temel amaç, anarşizmin düşünsel evrimini tespit ederek güncel dünyaya yaklaşımını ortaya koymak ve pratik dünyamızdaki güç ilişkilerine dönük daha derinlikli bir tartışmayı politik tahayyül biçimlerimize neşretmektir.
  • Item
    Zeyneb Fevvâz’ın modern Arap edebiyatındaki yeri ve önemi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-07) Hacıoğlu, Sümeyye; Kavak, Fadime; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı.; 0009-0005-8697-3261
    Zeyneb Fevvâz’ın yaşadığı dönemde, Orta Doğu ve Arap dünyası önemli siyasi, kültürel ve sosyal değişimlere tanık olmuştur. Yazarın hayatı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden başlayarak, I. Dünya Savaşı ve ardından gelen dönemdeki karışıklıkları içermekte ve bu dönemdeki çalkantılara karşı gösterdiği direnişi yansıtmaktadır. Zeyneb Fevvâz’ın mücadele dolu yaşamı, sadece kişisel zorluklarla değil, aynı zamanda bölgesel çatışmalar, işgal ve bağımsızlık hareketleri gibi büyük tarihsel olaylarla da iç içe geçmiştir. Özellikle Mısır ve Şam’daki kültürel ve sosyal arenalarda elde ettiği yüksek konumu, Zeyneb Fevvâz’ın sadece edebi başarılarıyla değil, aynı zamanda kadın haklarına olan duyarlılığı ve bu alandaki aktif rolüyle de bağlantılıdır. Bu tez; yazar, şair, tarihçi ve kadın hakları savunucusu olarak modern Arap edebiyatında önemli bir etkiye ve konuma sahip olan Zeyneb Fevvâz’ın eserlerinin detaylı bir incelemesi üzerinden, yazarın yaşadığı dönemin karmaşıklığını, başarılarını ve zorluklarını daha geniş bir bağlamda ele almayı ve o dönemin atmosferini daha iyi anlamamıza katkı sağlamayı hedeflemektedir.
  • Item
    Hânî er-Râhib'in el-Vebâ adlı romanı üzerine bir inceleme
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-05) Hassun, Abdulhalim; Güler, İsmail; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı; 0000-0002-6708-4507
    Suriye'nin modern tarihi, siyasi olaylar, darbeler ve çalkantılarla doludur. Bu tarih, birçok akademik çalışma tarafından ele alınmıştır. Ancak edebiyat ve roman alanında, Suriye'nin modern tarihi Suriyeli yazarlar ve romancılar tarafından pek işlenmemiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Suriye'den çıkışından 1980'li yıllara kadar olan dönemi kapsayan önemli romanlardan biri, Suriyeli yazar ve romancı Hânî er-Râhib tarafından kaleme alınan el-Vebâ adlı romandır. Bu roman, Suriye tarihinin bazı yönlerini genel bir bakış açısıyla bazı yönlerini de detaylı bir şekilde ele almaktadır. Bu romanın en dikkat çekici özelliklerinden biri, Suriye halkının günlük yaşantısına odaklanması ve bu yaşantının siyasi koşullardan nasıl etkilendiğini açıklamaya çalışmasıdır. Ayrıca, yazar, romanın içindeki karakterler aracılığıyla toplumun kadınlara bakış açısını da incelemiş ve günlük diyaloglarla bu konuya dikkat çekmiştir. Roman, ülkenin idari yapısının dikta rejimi olduğu bir ortamda, yetkililerin görevlerini kötüye kullanarak büyük servetler ve haksız kazançlar elde etmelerini ele almaktadır. Ayrıca, istihbarat güçlerinin baskısını ve muhaliflere karşı yapılan tutuklamaları da işlemektedir. Bu çalışmada, romanın edebi değeri ve önemi vurgulanmış ve ana karakterler analiz edilmiştir. Ayrıca, mekân ve zamanın önemi, yazarın dil kullanımı ve anlatım teknikleri incelenmiştir. Toplumun kadınlara bakış açısı ve dönemin siyasi durumu ele alınmıştır. Son olarak, romanın karakterlerinin davranışlarını inceleyerek Suriye halkının günlük hayatında dinin rolü tespit edilmiştir.
  • Item
    Kur'ân’a dair yeni yaklaşımlar: Hüseyin Atay örneği
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-01) Nas, Sefa; Karadaş, Cağfer; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Kelam Bilim Dalı.; 0000-0002-9059-226X
    16.yy. dan itibaren Osmanlı’da gözle görülen güç kaybına karşı Batı Avrupa’da yaşanan gelişmeler, 18-19.yy. da küresel ölçekte hızlı değişikliklere neden olmuştur. Özellikle Aydınlanma’nın açığa çıkardığı modernizm, sekülerizm ve pozitivizmin etkisiyle sözkonusu değişikliklerden İslam ülkelerindeki kültürel değerler ve dini algılayış tarzı vegelenek de nasibini almıştır. Zira İslam ülkelerinin ileri gelen aydın kesimlerinde; mevcut din algısı ve dini geleneğin modern hayata eşlik etmediği, insanlık için rehber konumunda olan Kur'ân’ı anlamlandırmaya ve doğruyu yanlıştan ayırt etmeye imkân vermediği düşüncesi hâkim olmuştur. İşte Kur’âncılık, bu minvalde Kur'ân’a yönelik bireysel çağdaş tasvirleri birleştiren bir çerçeve halinde modern dönemde ortaya çıkmış bir ekoldür. Tüm dini konularda Kur'ân vurgusu yapan bu ekol; sünnete, mezheplere ve gelenek olarak adlandırılan dini müktesebata mesafeli yaklaşarak kurtuluşun, Kur'ân dışında her türlü kaynağı reddetmekle mümkün olduğunu iddia etmektedir. Atay ise1960’lı yıllarla birlikte bu ekolün Türkiye’de öncüsü ve önemli bir siması olarak, akla tanıdığı yetki ve duyduğu güvenle tüm gücünü gelenekle hesaplaşarak Türkiye’de Kur’ân merkezli İslam tasavvurunu işlemeye harcamıştır.