Bursa Uludağ Üniversitesi Dergileri
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Bursa Uludağ Üniversitesi Dergileri by Type "Derleme"
Now showing 1 - 20 of 196
Results Per Page
Sort Options
Item Open Access 1986 yılında hastanemizin aktivitesi(Uludağ Üniversitesi, 1988) Özeke, Turgut; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.1986 yılında , hastanemiz polikliniklerine 117.755 hasta müracaat etmiş, 13.666 hasta yatırılmış, 562 hasta vefat etmiştir. ölüm nedenlerinin çoğunun, çocukluk döneminde enfeksiyon, yaşlılıkta böbrek, kalp ve damar hastalıklarından olduğu saptanmıştır.Item Open Access 21. yüzyılın eşiğinde fetal cerrahi(Uludağ Üniversitesi, 2004-03-17) Özgenel, Güzin Yeşim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı.Fetal görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler sonucunda doğum öncesi dönemde fetal malformasyonların tanısının konulabilmesi, diğer taraftan ölüm riski taşıyan ya da doğum öncesi düzeltilmesi halinde prognozun olumlu yönde etkileneceği patolojik durumların intrauterin dönemde onarımının yapılabilme olasılığı günümüzde fetal cerrahi üzerine ilgiyi artırmıştır. Ayrıca deneysel fetal cerrahi araştırmalarda, intrauterin dönemde fetusun ektoderminde oluşturulan yaranın, klinik ve histolojik olarak skar oluşmadan iyileştiği gösterilmiştir. Böylelikle yara iyileşmesi alanında da önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu makalede, fetal cerrahinin gelişimi, endikasyonları, kullanılan teknikler ve komplikasyonlar literatür ışığında anlatılmaktadır.Item Open Access ADAMTS ailesi ve anti-anjiogenetik ADAMTS1(Uludağ Üniversitesi, 2011-12-21) Sunay, Fatma Bahar; Türkoğlu, Sümeyye Aydoğan; Koçkar, FerayADAMTS’ler (A Disintegrin and Metalloproteinase with Thrombospondin motifs) hem memelilerde hem de omurgasızlarda bulunan bir ekstrasellular proteaz ailesidir. ADAMTS ailesinin üyeleri, ADAM (A Disintegrin And Metalloproteinase) ailesi üyelerinden, çok sayıda kopyası bulunan thrombospondin 1 benzeri tekrarlar ile ayrılır. ADAMTS proteazlar agrekan, versikan ve brevikanı parçalama, prokollejenin ve von willebrand faktör işlenmesinde görev alır. Bağ doku organizasyonu, koagülasyon, inflamasyon, artrit, anjiyogenez ve hücre göçü gibi pek çok önemli role sahip olduğu gösterilmiştir. ADAMTS’ler modular organizasyon, protein sekansı, gen sekansı ve substrat tercihinin korunmuşluğu ile gruplandırılırlar. ADAMTS1 ilk kez 1997 yılında kaşeksik kolon kanseri modelinde yüksek oranda ifade edilen bir gen olarak gösterilmiştir. Hem agrekanaz hemde anti-anjiyogenetik aktivitesi bulunan ADAMTS1’in çoğu patofizyolojik koşulda regülasyonunun bozulduğu bilinmektedir. Çok sayıdaki araştırmacı pek çok kanser tipinde ADAMTS1 ifade edilmesindeki düzenlenmenin bozulduğunu göstermiştir. Bu makalede ADAMTS ailesi ve ailenin ilk üyesi olan ADAMTS1’in kanserdeki rolünün nasıl aydınlatıldığı ve transkrispiyonel regülasyonu hakkında son bilgiler sunulacaktır.Item Open Access Adesif kapsülit(Uludağ Üniversitesi, 1983) Özcan, Orhan; Yurtkuran, Merih; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.Donuk omuz ya da periartrit olarak da bilinen adesif kapsülit sık karşılaşılan bir hastalıktır. Patogenezi konusunda çok az bilgi vardır. Başlangıç çoğu kez spontandır ancak travma, miyokart infarktüsü, hemipleji ve tüberkülozla birlikte olabilir. Sendrom, iş sığası kısıtlaması ve tedaviye direnç göstermesinden ötürü önemlidir.Item Open Access Adrenomedüllin ve etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2005-10-18) Etöz, Betül Çam; Büyükcoşkun, Naciye İşbilirİlk kez 1993 yılında feokromasitoma dokusundan izole edilmiş olan adrenomedüllin (ADM) 52 aminoasit içeren vazodilatatör bir peptidtir. ADM başlıca adrenal medullada olmak üzere miyokard, akciğerler, santral sinir sistemi, endotel ve vasküler düz kas hücreleri gibi birçok dokuda sentezlenmektedir. Kalsitonin reseptör benzeri reseptör (CRLR) adı verilen spesifik reseptörünün hücre membranında fonksiyon göstermesi için reseptör aktivite düzenleyici protein (RAMP) isminde bir proteine ihtiyacı bulunmaktadır. ADM birçok dokuda çeşitli biyolojik aktivitelere sahiptir ve tüm sistemler üzerindeki etkileri ayrıntılı olarak incelenmiştir. Temel karakteristik etkisi sistemik arteriyel basıncı düşürmesidir. Ayrıca natriüretik, antiproliferatif ve hücre migrasyonunu inhibe edici özelliklere sahiptir. Arteriyel hipertansiyon, akut koroner sendrom, kalp yetmezliği, böbrek hastalıkları ve septik şok gibi patofizyolojik durumlarda plazma ADM seviyesinin yükseldiği saptanmıştır.Item Open Access Ağrılı ve ağrısız tiroiditler(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-05) Cander, Soner; Gül, Özen Öz; Ersoy, Canan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı.Tiroidit, tiroidin çeşitli nedenlerle ortaya çıkan inflamasyonudur. Birçok neden, otoimmünite, enfeksiyonlar, radyasyon, ilaçlar tiroidit gelişimine neden olabilmektedir. Tiroiditlerin nedenleri gibi klinik tabloları da çok çeşitlidir. Bu nedenle ayrım ve sınıflama yapmak her zaman mümkün olamamaktadır. Hastalarda herhangi bir semptom olmaksızın tanı tesadüfen konulabildiği gibi, hastalar boyunda şiddetli ağrı, şişlik, guatr ile de başvurabilmektedirler. Hastalar ötiroidik olabilmekte, hipotiroidi veya tirotoksikoz da görülebilmektedir. Tedavi genellikle semptomları düzeltmeye yöneliktir. Tiroid disfonksiyonu saptanması halinde etyolojide göz önünde bulundurularak tedavi planlanmalıdırItem Open Access Akut travmatik kulak zarı perforasyonları(Uludağ Üniversitesi, 1988) Önerci, MetinAkut travmatik kulak zarı perforasyonu olan 31 hastada sigara kağıdı uygulamasının iyileşme üzerine etkileri incelenmiştir. Erken tedavi ve perfore olan kulak zarının .içe dönmüş yapraklarının dışarıya doğru döndürülerek sigara kağıdı uygulanmasının iyileşmeyi olumlu yönde etkilediği kanaatine varılmıştır.Item Open Access Alkol ile ilgili adli tıp sorunları(Uludağ Üniversitesi, 2010-06-23) Durak, Dilek; Baduroğlu, Erol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Alkol; tüm dünyada şiddet ve hastalıklarla ilişkili olan, toksikoloji laboratuarlarında en sık rastlanan bir maddedir. Adli Tıp Uzmanlarının mesleki uygulamalarında sık karşılaştığı sorunlardan biridir. Alkolün etkisini değerlendirmede; alkolün fizyolojik fonksiyon, davranış, motorlu araç kullanımı, işyeri ile ilişkili aktivite ve sosyal davranışlar üzerine olan etkileri hakkında sıklıkla sorular sorulabilmektedir. Ayrıca adli otopsilerde ölüme neden olan maddenin etil alkol olup olmadığı, diğer toksinlere ek olarak rol oynayıp oynamadığı, toksin olmadığı zaman tek başına ölümden sorumlu olup olmadığı, postmortem tespit edilmiş miktarın ölümden önceki davranışa etkisinin ne kadar olduğu, gecikmiş ölüm vakalarında yaralanma zamanındaki kan alkol konsantrasyonunun ne kadar olduğu hakkında sorunlar doğmaktadır. Bu derlemede alkol ile ilgili adli tıp sorunları ele alınarak ülkemizdeki bu konudaki yasal düzenlemeler değerlendirilmiştir.Item Open Access Alternaria mikotoksinleri ve önemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-23) Tunalı, Berna; Küçüktopçu, Yeter; Tunalı, Nazlı; Meral, Songül Erken; Eker, Seçil; Kansu, BayramAlternaria, dünyada yaygın olarak görülen önemli bir fungus cinsi olup Ascomycota bölümü, Dothideomycetes sınıfı, Pleosporales takımı ve Pleosporaceae familyasında yer almaktadır. Alternaria cinsi içerisinde, saprofitik, endofitik ve patojenik türler yer almaktadır. Patojen türler arasında ise bitki patojenleri, hasat sonrası patojenler veya insan patojenleri de bulunmaktadır. Alternaria spp. alternariol (AOH), alternariol monometil eter (AME), tenuazonik asit (TEA), altenuen (ALT) ve altertoksin (AT) gibi önemli bazı mikotoksinleri üretmektedir. Mikotoksinler, insan besin zincirine çeşitli şekillerde girebilmekte, birçok farklı gıda ve hayvan yemi ürününde bulunabilmektedir. Bu mikotoksinler, insanlar, memeliler ve diğer hayvanlar tarafından ağız yoluyla alınırsa, mikotoksikoz adı verilen toksik bir tepkiye neden olabilmektedir. Birçoğunun kanserojen olduğu bilinmektedir. Diğerlerinin de cilt hassasiyetinden immün yetmezliğe kadar değişen nörotoksikolojik etkilerle birlikte karaciğer veya böbrek fonksiyonunun bozulması gibi insanlarda çeşitli farklı tepkiler ortaya çıkardığı gösterilmiştir. Alternaria spp., özellikle su aktivitesi (aw), sıcaklık ve pH gibi abiyotik faktörlerden etkilenmektedir. Literatürdeki çalışmalara göre bazı tahıl taneleri dahil sorgum, pamuk tohumu, domates ve soya fasulyesi gibi farklı substratlar fungusun çoğalması ve toksin üretimi ile ilişkilendirilmiştir. Alternaria toksinlerinin incelenmesinde ELISA, sıvı kromatografi ve PCR temelli analizler en kullanışlı yöntemler olarak görülmektedir. Bu derleme, Alternaria türlerinin önemini, ekolojilerini, mikotoksin üretimi ve sıcakkanlılardaki etkileri ile mikotoksin analiz metotlarını içermektedir. Derleme özellikle, Alternaria türlerinin oluşturdukları mikotoksinler hakkında genel bir bilgi sunmak ve önemine dikkat çekmek amacıyla hazırlanmıştır.Item Open Access Alüminyum döküm alaşımlarına dair son yıllardaki akademik ve endüstriyel gelişmelere genel bakış ve değerlendirme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-16) Yağcı, Tuğçe; Cöcen, Ümit; Çulha, Osman; Korkmaz, AdemAlüminyum döküm alaşımları; hafifletme, enerji tasarrufu, geri dönüşüm ve çevre duyarlılığı gibi ülkemizin ve Dünya’nın öncelikli çalışma alanlarında yer alan konular göz önüne alındığında, endüstrinin gözde alaşım grubunu temsil etmektedir. Son yıllarda başta otomotiv ana ve yan sanayisi olmak üzere, havacılık, uçak ve uzay endüstrisinde kullanım alanlarının artmasıyla, alüminyum alaşımlarının sahip olduğu mukavemet, sertlik, kırılma tokluğu, yorulma ömrü gibi birtakım özelliklerin geliştirilmesi ihtiyaç haline gelmiştir. Alüminyum döküm endüstrisindeki teknolojik ilerlemeler, dönemin malzemesinin gelişimi ile paralellik gösterdiğinden, ürün ve sektör çeşitliliğinin artışını, alaşımların sahip oldukları özellikler sınırlandırmaktadır. Bu amaca yönelik olarak gerek akademik gerekse endüstriyel ölçekte pek çok çalışma yapılmış ve literatüre kazandırılmıştır. Bu çalışmada, alüminyum döküm alaşımları ile ilgili özellikle son yıllarda yapılan ulusal ve uluslararası araştırma makaleleri derlenmiştir. Makaleler, mikroyapısal ve mekanik özelliklerin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar, tane inceltme ve modifikasyon çalışmaları, alüminyum dökümde hesaplamalı malzeme mühendisliği ve bilgisayar destekli simülasyon çalışmaları olmak üzere üç alt başlıkta sunulmuştur. Ayrıca, derleme çalışmasının son bölümünde alüminyum döküm endüstrisine yönelik, son yıllarda yayınlanan arge, inovasyon ve rekabetçilik konulu raporlara dayanarak, küresel ölçekte alüminyum döküm endüstrisinde ülkemizin statik ve dinamik durumuyla ilgili güncel bilgiler ve istatistik verileri aktarılmıştır.Item Open Access Anatomi bilgisini değerlendirmede kullanılan uygulama sınavları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-27) Yılmaz, Meriç Yıldız; Özdemir, Senem Turan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.; 0000-0003-1769-7484Anatomi mezuniyet öncesi Tıp Eğitimi müfredatının önemli bir ayağıdır. Anatomi öğretme-öğrenme çıktılarının değerlendirilmesi süreci, bu temel bilim disiplini geniş bir konu olduğundan karmaşık bir iştir. Uygulamada kurumlar arası farklılıklar olmakla birlikte ölçme ve değerlendirme temel olarak üç alanı içerir: teorik bilgi, pratik bilgi ve klinik bilgi. Bu derlemede anatomi pratik bilgisinin ölçülmesinde kullanılan belli başlı uygulama sınav tipleri hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.Item Open Access Anorektal malformasyonlarda radyodiagnostik yaklaşım(Uludağ Üniversitesi, 1991) Parlak, Müfit; Elçin, Fadıl; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.Anorektal malformasyonlarda 1980'li yıllara gelinceye kadar konvansiyonel radyolojik yöntemler kullanılmıştır. 1980'li yıllarda yaygınlaşan US, BT ve MR görüntüleme yöntemleri ile anorektal yapılar ve eşlik eden oluşumlar direkt olarak görüntülenmekte, bu yöntemler postoperatif değerlendirmede de yararlı olmaktadır. Bu yazıda modern görüntüleme yöntemleri ile ilgili literatür özetlenmekte, US, BT ve MR görüntüleme yöntemlerinin konvansiyonel yöntemlere üstünlüğü vurgulanmaktadır.Item Open Access Arı poleninin bazı fiziksel, fonksiyonel ve kimyasal özellikleri ve biyolojik etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-08-22) Eşerler, Sude; Vardarlı, Sevilay; Savaş, Güliye; Mutlu, CerenBal arıları çiçekli bitkilerden topladıkları polenleri ağız salgıları ve bitki nektarları ile karıştırarak arı poleni üretmektedir. Arı polenleri gelişiminin ilk dönemlerinde olan arı larvalarının beslenmesi amacıyla kullanılırken aynı zamanda arıcılar tarafından kovan girişlerine yerleştirilen polen tuzakları ile toplanıp işlenerek insanlar tarafından da tüketilmektedir. Bileşiminde su, karbonhidratlar, proteinler, aminoasitler, lipitler, yağ asitleri, karotenoidler, fenolik bileşikler, enzimler, vitaminler ve mineraller bulunan arı poleninin sağlık açısından antimikrobiyal, antioksidan, antikanser ve antiinflamatuar özellikler gibi birçok olumlu etkisinin bulunduğu belirtilmiştir. Zengin besinsel özellikleri ve sağlık etkileri nedenleriyle doğrudan tüketilebilen arı poleni bunların yanı sıra çözünürlük, su ve yağ tutma kapasitesi ve emülsifikasyon gibi gıda teknolojisi açısından önemli fonksiyonel özellikleri nedeniyle de farklı gıdalara bileşim unsuru olarak ilave edilmektedir. Bununla birlikte giderek artan sağlıklı beslenme bilinci ve alternatif doğal ürünler arayışına olan eğilim diğer arıcılık ürünlerine olduğu gibi arı polenine olan ilgiyi de artırmaktadır. Buradan hareketle ilgili çalışma arı poleninin bazı fiziksel, fonksiyonel ve kimyasal özellikleri ile metabolizma üzerindeki biyolojik etkileri ve gıdalarda kullanım imkanları hakkındaki bilgilerin derlenmesi amaçlanarak gerçekleştirilmiştir.Item Open Access Atheroskleroz hücreleri: 1. endotel(Uludağ Üniversitesi, 1991) Güler, Asuman H.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.Endotel hücresi (EH) si atherosklerotik tezyonların oluşumundan solumlu hücrelerden birisidir. EH'lerinin kültürde üretilebilmeleri ile bunların bazı biyolojik ve işlevsel özellikleri saptanabilmiştir. Endotel engeli, bunun kırılması ateroskleroz (As)'da önemlidir. Zedelenme olan kısımlarda EH'lerinin rejenerasyon kapasitelerinin sınırlı olması (zorunlu tek tabaka halinde çoğalma) ve salgıladıkları gelişim faktör (GF) leri, kemotaktik maddeler atherogenezis'de önemli rol oynarlar. Hiperkolesterolemi'de EH'leri özellikle monositlerle ilişkiye girerek ve LDL (düşük dansiteli lipoprotein)'yi modifiye ederek As'un başlamasına ve hızlanmasına yol açarlar. Tüm bu bilgilerin EH kültürlerinden elde edildiği unutulmamalıdır. Bu nedenle insanlar hakkında sonuca giderken, daima in vivo koşullar göz önünde bulundurulmalıdır.Item Open Access Atheroskleroz hücreleri: IV. makrofajlar(Uludağ Üniversitesi, 1991) Güler, Asuman H.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.Makrofaj (Mk) lar atherosklerotik lezyonlarda çok miktarda bulunan hücrelerdendir. Atherogenezis'de Mk'ların rolleri giderek önem kazanmaktadır. Ateroskleroz (As)'un "immünolojik başlangıçlı, enflamatuar bir yanıt" olarak geliştiği teorisini Mk'ın çeşitli aktiviteleri açıklar ve destekler gibidir. Mk'dan salgılanan çeşitli toksik maddeler, enzimler, bağ dokusu elemanları, sinyol maddeleri ve gelişim faktörlerinin salgılanması, atherogenesis de önemli olabilir. Özellikle As'da Mk modifiye lipoprotein (Lp) reseptörlerinde görülen artış, hiperlipidemiye bağlı As patogenezini açıklayabilir ve virütik enfeksiyonlar sonucu gelişen As'da olduğu gibi "enflamatuar bir yanıt" gibi kabul edilebilir. Ama diğer risk faktörleri (ör. diabet, hipertansiyon, emosyonel stres) ile Mk'ın enflamatuar yanıtı arasındaki ilişki henüz tam açıklanamamıştır.Item Open Access Atheroskleroz hücreleri: ll. düz kas hücresi(Uludağ Üniversitesi, 1991) Güler, Asuman H.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.Düz kas hücre (DKH)'Ierinin atherogenesis deki rolleri giderek önem kazanmaktadır. Normalde arterlerin medial tabakasını oluşturan DKF'leri ateroskleroz (As) 'un başlaması ile intimada görmeye başlarlar. Burada replikasyon ve proliferasyona uğrayarak, çoğalırlar. Bu arada fenotipleri de değişen DKH'leri salgıladıkları çeşitli bağ dokusu elemanları ve gelişim faktör (GF)'leri ile utherosklerotik lezyonun büyümesine ve genişlemesine yol açarlar. Sonuç olarak, çeşitli nedenlerle uyarılan DKH'sinin ilerlemiş atherosklerotik plakların oluşumunda başlıca rolü oynadığı ve bu lezyonların başlıca içeriği olduğu söylenebilir.Item Open Access Atheroskleroz hücreleri: lll. trombositler(Uludağ Üniversitesi, 1991) Güler, Asuman H.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.Normalde hemostazda görevli olan trombositlerin, son yıllarda, atherogenezis'de saptanan etkileri nedeniyle önemleri giderek artmaktadır. Özellikle endotel hücre (EH)'lerinde meydana gelen zedelenmeyi takiben trombositler ateroskleroz (As) olayna katılırlar. Başlangıçta EH'lerinden savunma amacıyla salgılanan PAF (trombosit aktive edici faktör), trombositlerin aktivasyonunda önemli rol oynar. PAF'la aynı zamanda EH'den salgılanan PGl2 (prostasiklin) ise vazodilatasyon yapar ve uyarılmış trombositlerin damar endotelinden uzaklaştırılmasını sağlar. Gene, EH yüzeyinde bulunan heparin, antifrombini aktive ederek, antikoagülan etki gösterir. Trombosit ve EH'Ieri arasındaki bu ilişkiler ve trombositlerden salgılanan kemotaktik ve mitojenik maddeler, özellikle de PDGF (trombositten çıkan gelişim faktörü), bir yerde olayın geleceğini belirler. Sonuçta; zedelenme derecesi, trombositlerin aletivasyon miktarı ve kişinin yatkınlığı ile orantılı olarak proliferatif atherosklerotik lezyonlar gelişir.Item Open Access Bakım faaliyetlerini dikkate alan makine çizelgeleme: Literatür araştırması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-06-24) Dündar, Damla Rana; Sarıçiçek, İnci; Yazıcı, AhmetÜretim ve bakım faaliyetlerinin birlikte çizelgelenmesi konusunda çalışmalar sanayide dijitalleşmenin artması ile son yirmi yılda artış göstermiştir. Üretimde çeşitli sebeplerden kaynaklı duruşlar planlanan üretim çizelgesinde sapmalara neden olmaktadır. Ortaya çıkan etkin olmayan süreler makine ve adam-saat cinsinden israfa yol açmaktadır. Burada özellikle makine arızası sebebiyle ortaya çıkan beklenmeyen duruşlar, etkin olmayan süreyi artırması ile verimliliği önemli ölçüde düşürmektedir. Bu nedenle, son zamanlarda bakım faaliyetlerinin üretim ile uyumlu yapılması konusunda yapılan çalışmalar artmıştır. Bu çalışmanın amacı, literatürde bakım faaliyetleri ile birlikte makine çizelgelemesi çalışmalarında hangi makine ortamlarında, hangi yöntemlerin kullanıldığı, yapılan çalışmaların hangi dergilerde yayınlandığının analiz edilmesidir. Araştırmacıların çoğunlukla tek makine çizelgeleme konusunda çalıştıkları ve bakım stratejisi olarak en fazla önleyici bakım türünde odaklanıldığı görülmüştür. Son yıllarda kestirimci bakım çalışmaları da başlamış ve yapay zekâ algoritmaları ön plana çıkmıştır. Literatürde çizelgeleme ile ilgili çok fazla çalışma olmasına rağmen üretim ve bakım faaliyetlerinin birlikte ele alındığı çalışmaları derleyen ve analiz eden bir çalışma bulunmamaktadır. Bu sebeple, çalışmamız mevcut literatürü araştırmacılara sunar ve gelecekte yapılabilecek çalışmalara rehberlik eder niteliktedir. Çalışmanın sonuç ve bulguları, üretim ve bakım faaliyetlerinin çizelgelenmesini içeren çalışmalarda yardımcı olabilir niteliktedir.Item Open Access Basis cranii interna'nın topografik anatomisi(Uludağ Üniversitesi, 2000) İkiz, İhsaniye; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.Kafatasının alt parçası oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bölgenin CT, MR gibi radyolojik tekniklerle yorumlanmasında ve burada yapılacak cerrahi girişimlerde, özellikle oryantasyonun sağlanmasında iyi anatomik bilgiye gereksinim vardır. Son yıllarda anatomiciler ve klinisyenler tarafindan, fossa cranii anterior, medya ve posteriorda bulunan yapılar ile ilgili olarak yapılan çalışmalar giderek artmaktadır. Bu amaçla kafatası hadisinin iç yüzünde bazı önemli oluşum ve deliklerin belirli noktalara uzaklıkları ve lokalizasyonları ile ilgili olarak kısa bir anatomik tanımlama yapılmış; bazı morfometrik veriler sunulmuştur.Item Open Access Behçet Hastalığı'nın etiopatogenezi(Uludağ Üniversitesi, 2013-06-14) Yazıcı, AytenBehçet hastalığı (BH), arter ve venlerde küçük ve büyük damarları etkileyen, etyolojisi ve patogenezi tam olarak bilinmeyen sistemik bir vaskülittir. Birçok viral ve bakteriyel nedenler detaylı olarak araştırılmış olup mikroorganizmaların tetikleyici rol oynadıkları ya da çapraz reaktif antijenler gibi (ısı şok proteinleri gibi) self antijenlerle etkileştikleri yaygın olarak kabul edilmektedir. BH ile en güçlü ilişkili gösterilen genetik risk faktörü insan lökosit antijeni (HLA)-B51’dir. IL1, faktör V ve ICAM-1, KIR ve e NOS gibi MHC bölgesi dışındaki diğer genlerin patogenezde rol oynayabileceği düşünülmektedir. Sadece HLA-B51’in hastalık patogenezi ile direk ilişkili olduğu, diğerlerinin ise HLA-B51 ile güçlü linkage disequilibrium (bağlantı dengesizliği)’a sahip olduğu kabul edilmektedir. BH’lı hastalarda doğal ve edinsel immunitede birçok anormallikler tespit edilmiştir. Aktive nötrofiller hem kendilerini hem de Th1 hücrelerini uyaran bazı sitokinleri salgılarlar. Bu derlemede BH’nın patogenezine dikkat çekip olası nedenler tartışılmıştır.