2005 Cilt 14 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14578
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Item 73 fırka hadisinin mezhepler tarihi kaynaklarında fırkaların tasnifine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2005) Gömbeyaz, Kadir; İlahiyat FakültesiBu makale, Yahudîler’in 71, Hıristiyanlar’ın 72, Müslümanlar’ın 73 fırkaya ayrılacağını ve bu fırkalardan yalnızca birinin kurtulup, diğerlerinin Cehennem’e gideceğini haber veren “73 fırka hadisi”nin zihinde uyandırdığı bir takım problemleri ele almakta; bunun yanında hadisin, mezhepler tarihi eserlerinin gerek biçim gerekse de muhtevası ile yazarlarının zihniyetleri üzerindeki etkilerini irdelerken, bu eserlerin yazarlarının söz konusu hadis karşısındaki tavırlarını gruplandırarak incelemektedir.Item Anne baba örnek davranışlarının çocukların ve ergenlerin dinî kişiliğinin oluşumuna etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2005) Kılavuz, M. Akif; İlahiyat FakültesiÖrnek davranışları gözlemleyerek model alma süreci, çocuk ve gencin sosyal hayatı öğrenme kaynakları arasında önemli bir yere sahiptir. Bu araştırmada, çocukların ve ergenlerin anne babalarını örnek almalarında hangi faktörlerin etkili olduğu ortaya konduktan sonra onların ahlâkî ve dinî sosyalleşmesinde, önek alma yoluyla öğrenimin yeri ele alınmaya çalışılmıştır. Çocuk ve gençler fiziksel ve psikolojik açıdan kendine benzediğini düşündüğü aile bireylerinin örnek davranışlarından etkilenmektedirler. Ayrıca anne babanın çocuk ve gence gösterdiği sevgi ile disiplin anlayışı da onların anne babalarını model almalarında etkili olmaktadır. Yine çocuk ve gençler, benzemek istedikleri anne babalarının dinî değerlerinden daha fazla etkilenmektedirler.Item Arap edebiyâtı bağlamında edebiyât kavramına analitik bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2005) Yalar, Mehmet; İlahiyat FakültesiBu makalede Arap edebiyâtı bağlamında edebiyât kavramının hem etimolojisi ile ilgili olarak yapılan farklı yorum ve değerlendirmeler örnekleriyle ele alınıp analiz edilmiş, hem de bu kavramın geçirdiği evrelere uygun olarak yer verilen değişik sözlük anlamları ve klasik izah ve tanımlamaları ile çağdaş tanımları, somut örnekleme ve mukayeseler ışığında incelenmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede söz konusu kavramın, farklı yaklaşımlara konu olan Arapça etimolojisi kadar, sözlük anlamlarının çokluğuna ve içinden geçtiği tarihsel evrelere bağlı olarak yapılan farklı klasik ve çağdaş terimsel tanım ve izahlarıyla da bir hayli karmaşık ve tartışmalı bir alan oluşturduğu görülmüştür. Türk, Fars ve Batı edebiyâtlarıyla da kısmen ilişkilendirilerek ele alınan edebiyât kavramının, kendisiyle bağlantılı diğer pek çok kavram ve terime kaynaklık ettiğine de ayrıca işaret etmek gerekir.Item Batı kültüründe yaşlanma dönemi yalnızlık duygusunu azaltma ve arkadaş ilişkilerini geliştirme açısından dinî etkinliklerin önemi(Uludağ Üniversitesi, 2005) Kılavuz, M. Akif; İlahiyat FakültesiYaşlılar, eşin ölmesi ve çocukların evlenerek evden ayrılması sonucu yalnız yaşamak zorunda kalabilmektedirler. Arkadaş ilişkileri, yaşlılar için geçmiş ve şu andaki durum arasında devamlılık sağlamakta, yaşlıların bunalım ve rol değişimleriyle başa çıkmalarına yardımcı olmaktadır. Gelecekte de insanların yaşlanınca akrabaya olan bağımlılıklarının daha da azalacağı, arkadaşların öneminin daha da artacağı tahmin edilmektedir. Yaşlı bireye dinî etkinlikler yoluyla arkadaşı tarafından sağlanan destek ve güven, yaşlıların kendilerini yalnız hissetmemeleri konusunda doğrudan ve dolaylı şekillerde katkılar sağlamaktadır.Item Fethinden XIX yüzyılın sonlarına kadar Bursa’da Ermeniler(Uludağ Üniversitesi, 2005) Karataş, Ali İhsan; İlahiyat FakültesiOsmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa, ilmi ve ticari bir merkez olmanın yanında yüzyıllarca farklı din ve etnik unsurları bir arada barındırması bakımlardan da önemli bir şehirdir. Halkının büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu şehirde Rum, Ermeni ve Yahudiler de bulunmaktaydı. İçinde önemli miktarda Ermeninin de olduğu gayrimüslimler, Bursa’nın sosyoekonomik hayatının her alanında aktif şekilde yer almışlardır. Müslümanlarla birlikte aynı mahalleleri paylaşmışlar, karşılıklı ziyaret, şahitlik, vekillik ve kefillik gibi komşuluk ilişkilerinde bulunmuşlar, mülk alım satımı, borç alıp-verme gibi her türlü ticarî ve ekonomik faaliyetin içinde yer almışlardır. Şer’iyye sicillerine baktığımızda Rum, Ermeni ve Yahudilerin zorunlu olmadıkları halde evlenme, boşanma, nafaka, miras taksimi gibi aile hukukunu ilgilendiren konularda Osmanlı mahkemelerine başvurarak İslâm Hukuku kurallarına göre muamele görmeyi tercih ettikleri görülmektedir. Ayrıca, ticaret, kilise tamiri, din adamı tayini ve vakıf kurma gibi dinî konularda karşılaştıkları problemlerini de büyük ölçüde şer’i mahkemelerde çözmüşlerdir. Arşivlerde, Bursa’daki Ermenilerin gerek şer’î mahkemelerle olan ilişkilerini gerekse Müslüman veya Yahudilerle olan münasebetlerini gösteren binlerce belge bulunmaktadır. Bu nedenle incelememizin temel kaynağını Bursa Şer’iyye Sicilleri oluşturacaktır.Item Fusûsu’l-Hikem’e yönelik bazı tartışmalı konulara Sofyalı Bâlî Efendi’nin bakışı(Uludağ Üniversitesi, 2005) Tek, Abdurrezzak; İlahiyat FakültesiMuhyiddîn İbnü’l-Arabî hakkında hem tasavvuf ehli hem de diğer dini çevreler tarafından müsbet-menfî pek çok söz söylenmiş, muhibleri veya muarızları tarafından görüşleriyle ilgili bir çok eser kaleme alınmıştır. Reddiyeler genel olarak vahdet-i vücûd, Hakk’ın sıfatları, Hak-halk ilişkisi, insan-ı kâmil nazariyesi, hâtemü’l-evliyâ, ricâl-i gayb, Firavun’un imanı, putlara tapma, gayba muttali olma, keşf, keramet, rüya tabiri, tenzîh-teşbîh, Hakk’a davet v.s. konular etrafında şekillenmiştir. Bu çalışmada Kanunî Sultan Süleyman dönemi şeyhülislamlarından Çivizâde Muhyiddin Mehmet Efendi’nin zikredilen hususlarda Fusûsu’lHikem’e yönelik eleştirilerine Sofyalı Bâlî Efendi’nin nasıl cevap verdiği ortaya konulacaktır.Item Hıristiyan düşüncesinde apoloji ve St. Thomas Aquinas(Uludağ Üniversitesi, 2005) Tarakçı, Muhammet; İlahiyat FakültesiOrtaçağ Batı Felsefesi’nin ve Roma Katolik Kilesi’nin önde gelen temsilcilerinden biri olan St. Thomas Aquinas, Summa Contra Gentiles isimli beş ciltlik eserinde Hıristiyan olmayanlara karşı kendi dinini savunmaya ve açıklamaya çalışır. Bu makale, Hıristiyan apolojilerin tarihî gelişimi ve türleri açıklandıktan sonra, söz konusu eser bağlamında St. Thomas Aquinas’ın apolojisini irdelemeyi amaçlamaktadır. Bunu yaparken, şu temel soruya cevap bulunmaya çalışılmaktadır: Summa Contra Gentiles, çok eski bir tarihî rivayetin de işaret ettiği gibi, gerçekten İslâm’a ve Müslümanlara karşı mı yazılmıştır? Makale, bu soruya cevap bulmaya çalışırken, bir yandan genel olarak Hıristiyan apolojileri bir yandan da St. Thomas Aquinas’ın apolojisi konusunda bilgiler sunmaktadır.Item [Hz.] Muhammed’in hayatına dair Arapça yazılmış modern biyografiler(Uludağ Üniversitesi, 2005) Wessels, Antonie; Oruçoğlu, İlhami; İlahiyat Fakültesi[Hz.] Muhammed’le ilgili modern biyografileri araştırmamın ardında yatan nedenlerden biri, onun günümüz Müslümanlarının kalbinde ve zihnindeki yerini keşfetmektir. Biz Batılılar, ortaçağlardan bu yana bize sunulduğu tarzda bir [Hz.] Muhammed tasavvuruna aşinayız. Müslümanların kendi “modern” biyografilerini yazmaları ise on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır. Bu biyografilerin çarpıcı bir özelliği, [Hz.] Muhammed’in dini tecrübesine dair derin bir değerlendirmenin veya peygamberliği ile ilgili yeni bir açılımın olmamasıdır. Biz burada bazı yazarların, kasıtlı ve bilinçli olarak onun peygamberliğine ait olmayan yönleri hakkında konuşmayı istediklerini ve dini fonksiyonunu bir kenara bıraktıklarını gördük. Fakat kanaatimizce [Hz.] Muhammed’i yanlış bir şekilde tanıtmadan bunu yapmak mümkün değildir.Item İmâm-ı Rabbânî’nin Vahdet-i Vücûd eleştirisi ve tarihsel arkaplanı(Uludağ Üniversitesi, 2005) Kartal, Abdullah; İlahiyat FakültesiAhmed Sirhindî, İbnü’l-Arabî ve onun vahdet-i vücûd doktrinini bazı yönleri itibariyle eleştirmiştir. Onun vahdet-i vücûd eleştirisi şu esaslara dayanır: varlık, zata zâid bir sıfattır; sıfatlar zatın aynı değil, zata zâiddir; gerçek varlık ile gölge varlık arasındaki ayırım, hayâlî değil, gerçek bir ayırımdır; sufî tecrübenin nihâhî gayesi vahdet-i vücûd değil, vahdet-i şuhûdur. Bize göre, onun vahdet-i vücûd eleştirisinin arkaplanında yaşadığı dönemde Hindistan’daki siyâsî, dinî ve sosyal yapının izleri mevcuttur. Çünkü Sirhindî, vahdet-i vücûdun, dinleri birleştirme projesine uygun bir zemin olabileceği endişesini taşımaktadır. Bu bakımdan onun bu tavrı, tarihî şartlar göz önünde bulundurulduğunda ancak anlaşılabilir.Item Rifâ’a Râfi’î et-Tahtâvî ve modern Arap edebiyat dilinin leksikolojik gelişimine katkısı(Uludağ Üniversitesi, 2005) Sawaie, Muhammed; Şahin, Şener; İlahiyat FakültesiBu makale, 19. yüzyıl Arap rönesansı sürecinde, Batı terminolojisinin hücumu neticesinde Arap toplumunun karşılaştığı dilsel açmazlara çözüm arayan bir Arap entelektüelin, Rifâ’a Râfi’î etTahtâvî’nin ortaya koyduğu stratejileri ele alıp incelemektedir. Ayrıca onun, Batının teknolojik ve kültürel ürünlerini yeniden adlandırmak, ve 1826-1831 yılları arasında Paris’teki -ve sonrasında Mısır’daki- ikameti sırasında âşinâlık kazandığı bir takım fikirleri dile getirmek için başvurduğu “uygun terminoloji oluşturma” çabasına dikkat çekmektedir.