Oksident: Yahudilik, Hıristiyanlık ve Batı Araştırmaları Dergisi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/11657
Browse
Browsing by Subject "Abrogation"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Abraham ibn Daud’un İbn Hazm’ın Nesih ve tahrif eleştirisine karşı Tevrat savunusu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-13) Meral, YasinAbraham ibn Daud (ö. 1180) İspanyalı önde gelen Yahudi âlimlerdendir. Onun yaşadığı dönemde İspanya toprakları Murabıtlar, Muvahhidler ve Hıristiyan krallıklar arasında savaşlara sahne olmuştur. İbn Daud, Müslümanlar ve Hıristiyanlar tarafından Yahudiliğe yöneltilen eleştirilere karşı Yahudiliği savunmuştur. İbn Daud, ayrıca Karaî Yahudilerin Rabbani Yahudilere yönelik eleştirilerine de cevap vermiştir. İbn Daud, Yahudiliği savunmak üzere biri inanca dair diğeri de Rabbani geleneğin otantikliğine dair iki temel eser yazmıştır. Bunlardan biri Arapça kaleme aldığı el-ʿAḳīdetu’rRāfiʿa, diğeri de İbranice Sefer haKabala’dır. Sefer ha-Kabala, Karaîlerin eleştirilerine karşı Rabbani Yahudiliğin Musa’dan itibaren kesintisiz bir şekilde geldiğini ispatlamaya gayret eden bir eserdir. İlk Aristocu Yahudi düşünür olarak bilinen İbn Daud, başyapıtı olan elʿAḳīdetu’r-Rāfiʿa adlı eserinde ise Aristo felsefesi ışığında Yahudi inancının üstünlüğünü göstermeye çalışmakta, aynı zamanda Müslümanların nesih ve tahrif iddialarına cevap vermektedir. Elinizdeki makalede, İbn Daud’un nesih ve tahrifle ilgili cevapları incelenecektir. Bunu yaparken İbn Daud’un muhtemel kaynakları ve istifade ettiği eserler de tespit edilmeye çalışılacaktır. Diğer taraftan İbn Daud’un nesih ve tahrif iddialarını hangi Müslüman âlimin eserleri üzerinden okuduğuna dair soru da bu makalede cevaplandırılmaya çalışılacaktır.Item Bir Endülüs yahudisinden Osmanlı başdefterdârlığına: Abdüsselâmel-Mühtedî el-Muhammedî ve Risâletü’l-Hâdiye’si üzerine bir araştırma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-09-18) Aydın, FuatOsmanlı devleti, kendisinden önceki İslam toplumları gibi kuruluşundan yıkıldığı ana kadar çok sayıda dinî ve etnik farklılıkları içinde barındıran bir devlet olmuştur. Başlangıcı Kur’ân’ın inişine kadar götürülen, İslam dışı dinleri (daha çok da aynı dinî geleneği paylaşan Yahudilik ve Hıristiyanlığı) eleştiren ve Hz. Peygamber’in bu dinlerin metinlerinde haber verildiğini ortaya koymaya çalışan bir literatür oluştu. Reddiye literatürü olarak adlandırılan bu gelenek, Osmanlı döneminde de ortaya koyduğu örneklerle varlığını devam ettirdi. On dokuzuncu yüzyıla kadar bu tür metinlerin çok azı Müslümanlar, önemli bir kısmı ise Yahudi ve Hıristiyan kökenli mühtediler tarafından kaleme alınmıştır. Genelde konjonktürel olan bu metinlerden biri de, Başdefterdârlığa kadar yükselen, Endülüs kökenli bir Yahudi mühtedisi olan Abdüsselâm el-Mühtedî tarafından kaleme alınan Risâletü’l-hâdiye adlı risâledir. Eser, Osmanlı Yahudilerinin sayılarının ve toplumsal görünürlüklerin artması bağlamında kaleme alınmıştır. Kendisinden sonra yazılanlar üzerinde önemli bir etkisi görülür. XIX ve XX. Yüzyılda hâlâ kullanılmaya devam eden metin Yahudilikteki neshin varlığını, Hz. Peygamber’in Kitab-ı Mukaddes’te müjdelenmesi ve Tevrat’ın kelimelerinin değiştirilmesi ve ona ilaveler yapılması meselelerini ele alır.