1998 Cilt 7 Sayı 7
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13846
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 48
- Results Per Page
- Sort Options
Item 16. yüzyıl kültürümüzde finansman ve istihdam politikası(Uludağ Üniversitesi, 1998) Döndüren, Hamdi; İlahiyat FakültesiBir toplumun ekonomi alanındaki uygulamaları ve manevi değerleri, o toplumun kültürünün bir parçasıdır. Eski kültürümüzde yer alan para vakıfları, mudârebe, müzâraa ve murabaha gibi iktisat alanındaki önemli finansman kaynakları, günümüzde de değerlendirilebilir. Diğer yandan “modernize olmuş iltizam uygulaması ” olarak niteleyebileceğimiz, devletin ve kamu kuruluşlarının gelirlerinin özel sektör eliyle tahsili, devletin personel hacmim küçültürken, az masrafla daha çok gelir elde etme imkanı sağlar.Item A.Ü. İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunan Harvard Theological Review (HTR)’in makaleler bibliyografyası -I-(Uludağ Üniversitesi, 1998) Tarakçı, Muhammet; İlahiyat FakültesiHarvard Theoiogical Review, 1908 yılından beri çıkmaktadır. Yılda dört sayı (bazen iki mücellet halinde) yayınlanan dergide, başta Dinler Tarihi olmak üzere, Din Felsefesi, Din Sosyolojisi ve Din Psikolojisi gibi branşlarla ilgili makaleler bulunmaktadır. Bu branşlarda çalışan araştırmacılara faydalı olabileceği ümidiyle, derginin A.Ü. İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde bulunan sayılarının makaleler bibliyografyasını çıkardık. Bibliyografya, makale adına göre düzenlenmiştir.Item Abdülhak Hâmid’e ait bir bölük mektup(Uludağ Üniversitesi, 1998) Hızlı, Mefail; Yurtsever, Murat; İlahiyat FakültesiBu makalede bir araya getirilenler, Abdülhak Hâmid’e ait mektupların daha önce yayınlanmamış olanlarıdır. Hemen tamamı, yakın aile fertlerine yazılmış olan bu mektupların neşri, mevcut olduğu bilinen, fakat yeri belli olmayan bir mirasın tesbiti kadar önemlidir. Tesadüf eseri bulunan bu mektupların, yakın tarih edebiyat çalışmalarına önemli bir katkı sağlayacağı beklenmektedir.Item Afrika'nın geleneksel dininde kurban(Uludağ Üniversitesi, 1998) Adewale, S. A.; Güç, Ahmet; İlahiyat FakültesiKurban Afrika'nın geleneksel dinini meydana getiren pek çok unsurdan en önemli olanıdır. O inanç, dua ve ilahilerden, sözleşme (ahid) ve yeminden daha önemlidir. Kurban aynı zamanda büyü ve sihirden de önemlidir* 1. Din mensuplarının tüm dini, sosyal ve politik faaliyetleri için sunulan kurbanlar vardır ve gerçekte geleneksel çevrede dinin konusu kurban düşüncesine dayanır. Bu makalede biz işte kurbanın bu hayati konumunu incelemeyi istedik. Şüphesiz kurban Afrika'nın geleneksel dinine has değildir. O dünyanın tüm eski dinlerinde yerleşmiş ortak bir gelenektir ve kurbanlar muhtevaları, yapılan işlemler ve isimleri yönünden bölgeden bölgeye farklılık gösterseler de, her halükarda kurbanın amacı onu bağışlayana veya kabul edene ya da üçüncü bir gruba yarar sağlamaktır.Item Allah’ın kelamı ve Allah’ın kelimesi ikileminde Hz. İsa(Uludağ Üniversitesi, 1998) Seydişehri, Mahmut Es'ad; Tarakçı, Muahmmet; İlahiyat FakültesiThere are a lot of polemics between Müslim and Christian apologists. This article, which Mahmut Es’ad Seydişehri wrote, is an apology against Christians. In this article, the author tried to confute some Christians’ belief about Jesus; for instance, Jesus is the Word of God and the Word is God.Item Arap dilinde ilk siga meselesi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Bulut, Ahmet; İlahiyat FakültesiThis article is dealt with the first form of the roots in the Arabic Language.Item Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk işçi çocuklarının kimlik problemi ve çözümü için bazı teklifler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Ay, Mehmet Emin; İlahiyat Fakültesi; Din Eğitimi BölümüTurks have gone to European countries in order to work there and get better life standards and finally come back in better conditions. But they could neither come back nor adapt to the countries they went. Shortly, they have been ignored for years in the Solutions of their problems which come from religion, language, culture, and so on. For över 30 years, for Turkish workers living in European countries, a lot of things have been written and symposiums have been held and also in recent years, some institutions have been held for the solution studies on the problems. On this point, we can talk about the institutions (for example Landesinstitut) which did regardable studies in Germany where most of the Turkish people live. These can be thought as good developments. But we can’t pass without saying that the identity problem Turks faced with have been ignored for many years. “Getting identity” subject is related to social conditions. Child or young get his identity in a social environment which attracts, interests, and surrounds him. So, the national identity which is wanted to be formed for the Turkish workers’ children or young, can come true only by forming a social environment and connecting with religion, language, and culture which are the essential points of identity. And so, we want to pay attention to three factors for the solution of the identity problem. These three factors are A. Education within family B. Education at school. C, Education at mosque.Item Basit delin sınırları içinde din(Uludağ Üniversitesi, 1998) Greisch, Jean; Özcan, Zeki; İlahiyat Fakültesi; Din Felsefesi BölümüBu makaledeki görüşler felsefe sahnesine büyük ölçüde hakim olan çağdaş din felsefesi anlayışlarından biriyle ilgilidir. Günümüz felsefesi yüzyılın başında Gotîlob Frege, Bertrand Russel ve Ludwig Wittgenstem’m, çalışmalarıyla öncülük ettikleri “lengüistik dönemeç”in (passmore) çeşitli etkilerine maruz kalmıştır. Bu dönemeçten yeni bir felsefe anlayışı, analitik felsefe doğmuştur. Bu felsefeyi “dil felsefesi” kavramıyla özdeşleştirmemeliyiz. Analitik felsefenin sonucunu din felsefesi açısından değerlendirmek istersek, her şeyden önce “analitik felsefe” teriminin çok çeşitli görüşleri içerdiğini hiç unutmamak gerekir? Problemimizle ilgili olarak, söz konusu “lengüistik dönemeç”i şimdilik, düşünülebilir alanı söylenebilirin analiziyle smırlamak diye tanımlayabiliriz.Item Çocuğun dini eğitimi ve öğretiminde bilgisayarın yeri ve önemi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kılavuz, M. Akif; İlahiyat FakültesiGünümüzde yeni bir iletişim çağının ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Kişisel bilgisayarlar bu iletişim çağının en önemli araçlarından birisidir. Dini duygu ve düşünce beynin yaratıcılık, sezgi ve bilinç kabiliyetlerinin merkezi olan sağ yarısı tarafından yönetilmektedir. Konuşma, kavrama ve bilme yetisi ise beynin sol tarafının, mantıklı ve metodolojik düşünmenin merkezi olan tarafın etkisi altındadır. Sesli ve görüntülü bilgisayar Din Eğitimi alanında kullanıldığında çocuğun hem zihinsel hem duygusal bakımdan dengeli bir şekilde yetişmesinde yardımcı olacaktır.Item Çocukluk döneminde dini sorular(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kılavuz, M. Akif; İlahiyat FakültesiÇocuklar okulöncesi dönemde çok soru sorarlar. Çocukların bazen dini muhtevalı sorular sordukları görülür. Belki onların bu sorularının dini bir derinliği yoktur. Ancak, Din Eğitimi açısından anne baba ve eğitimciler için pek çok fırsatlar vardır. Çocuklar genellikle bu sorulan Anne babalarına sorarlar. Eğer onlar çocuğun bu sorularına cevap verirlerse Din Eğitimi açısından uygun bir ortam meydana getirmiş olacaklardır.Item Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de din eğitimi ve öğretimi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Öcal, Mustafa; İlahiyat Fakültesi; Din Eğitimi BölümüOsmanlı Devleti’nin son döneminde Medrese ve Mektep adı altında çeşitli eğitim ve öğretim kurumlan mevcuttu. Medreseler, devlet tarafından kurulup geliştirilen, geleneksel eğitim öğretim kurumlan idi. Osmanlı Devletinin kuruluşundan itibaren birkaç asır boyunca çok büyük hizmetler ifa etmişlerdir. Fakat zamanla, insanoğlunun kurup geliştirdiği diğer kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi, medreseler de son asırlarda duraklama ve bozulma sürecine girmiştir. Diğer taraftan gerek devlet tarafından, gerekse vakıflar, özel şahıslar, Osmanlı sınırları içinde yaşayan azınlıklar (gayr-ı müslimler) ve yabancı devletler tarafından da değişik isimler altında birçok mektep (okul) açılmıştır. Böylelikle Osmanlı Devletinin son döneminde çok çeşitli okullar ortaya çıkmıştır.Item Cumhuriyetin ilânından önce Uluâbâd, Karacabey ve Bandırma yörelerindeki Yunan zulmü(Uludağ Üniversitesi, 1998) Hızlı, Mefail; İlahiyat Fakültesi; İslam Tarihi BölümüCumhuriyet’in ilânından yaklaşık üç yıl önce, Yunanlılar’ın Batı Anadolu’yu işgali sonrasında, bütün yerleşim bölgelerinde inanılmaz zulüm ve işkenceler yaşandı. Bursa ve çevresinde, bu şehrin kurtuluş günü olan 11 Eylül 1922 tarihine kadar geçen iki yılı aşkın bir süre içinde birçok fecâatler gerçekleştirildi. Bununla ilgili olarak oluşturulan bilirkişiler nezâretinde tutulan resmî raporların yer aldığı “Bursa’da Yunan Fecâyi'i” adlı eserdeki yüzlerce örnekten sadece birini takdim ederek, Uluâbâd, Karacabey ve Bandırma yörelerinde yaşanan sıkıntıları, kısa bir girişten sonra, belgenin orijinal diliyle aktarmak istiyoruz.Item el-Hatîb el-Bağdâdî ve el-Kifâye’si(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kahraman, Hüseyin; İlahiyat Fakültesiel-Hatîb el-Bağdâdî'nin yaşadığı dönem İslâm dünyasının siyasî, itikadî ve fıkhî bunalımlarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemdir. Özellikle de "H. IV. ve V. asrın Bağdâd'ı Arap, Fars, Türk ve diğer unsurların birbirleriyle giriştikleri siyasî ve fikrî mücadelenin bir sahnesi durumuna gelmişti".' Çünkü iktidardaki Abbasî Halifesi siyasî hâkimiyetini yitirmiş olup bütün’ salâhiyetleri Şiî-Büveyhîlerin eline geçmişti. Bu nüfuzdan kurtulmak isteyen Halife, Ortadoğu'nun diğer etkili kuvvetlerinden olan Selçuklular') Bağdâd’a davet etti. Selçuklular H.447/1055 yılında Bağdâd'a girdiler. Abbasî iktidarını elinde bulunduran Büveyhî meliki yakalanıp hapsedildi. Böylece bölgedeki Şiî-Büveyhî hâkimiyeti sona ermiş oldu. Bu arada Halife ile Selçuklu beyinin kızının evlenmesi de, Selçuklu ve Abbasî hanedanları arasında karşılıklı münasebetleri güçlendiren bir akrabalık doğurmuştur. Abbasî idaresi yaklaşık iki asır Selçuklu Devleti'nin tesiri altında kalmış, yıkılışa yakın tarihlerde yeniden Şiî-İran unsurunun nüfuzu altına girmiştir.Item Eski Ahid'de kurban(Uludağ Üniversitesi, 1998) Lusebikan, G. L.; Güç, Ahmet; İlahiyat FakültesiKurban (Yunanca thusia) her şeyden önce takdim etme işini (fiil) ve şüphesiz nesnel olarak bizzat takdim edileni gösterir (isim)'. Tanıtımsal olarak o, genelde, takdis ve takdim edilen bir şeyin tüketilmesi yoluyla tanrıya yapılan maddi bir bağış olarak tanımlanabilir. Bununla birlikte, pek çok kimse kurbanlarla takdimeler arasında herhangi bir ayırım yapmazken, bazıları kurbanları kendisinde hayatın gerekli olduğu ibadet fiilleri olarak düşünmüşlerdir. Oysa takdime canlı hayatım ve kam içermeyen diğer maddeleri vermeye delalet eder. Fakat insan (ikisi arasındaki) farkları gereğinden fazla büyütüyor olabilir. Bundan dolayı De Vaux, “kurban, Tanrı’ya sadakatin bir işareti olarak bir altar üzerinde tamamen veya kısmen imha edilen herhangi bir takdime, hayvan veya sebzedir” der.Item Gazi tezi üzerine bazı düşünceler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Jennings, R. C.; Pay, Salih; İlahiyat FakültesiPaul Wittek, 1937’de Londra Üniversitesi’nde gazi tezini üç derste açıkladığından beri, hemen bütün önemli Osmanlı tarihçileri bu fikri istisnasız onayladılar. Wittek’in bir Türkolog olarak mükemmelliği, berrak, kısa ve açık üslûbu, sıcak ve karizmatik kişiliği, bu fikre meydan okumaya niyetli herkesin şüphelerinin üstesinden geldi. Gerçekte Wittek’in bütün çalışmaları, bu alanda derhal, fakat aynı zamanda sürekli bir etki bırakmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun yükselişi hakkında ileri sürdüğü fikirler, o andan bugüne kadar, bu konudaki bütün ‘modern bilim’e hakim oldu.Item Genel ve teolojik hermenötikte söylem(Uludağ Üniversitesi, 1998) Özcan, Zeki; İlahiyat Fakültesi; Din Felsefesi BölümüHermenötiğin merkezî kavramlarından biri söylemdir. Dil yetisine sahip insanın anlatmak ve iletişim kurmak amacıyla kullandığı söylemin yazıyla ilişkisi, yazıya geçen söylemin değişikliğe uğrayıp uğramadığı, sınırları ve çeşitleri gibi konular bu makale çerçevesinde incelenmeye çalışılacaktır.Item Gülşeniye ve Güldeste(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kara, Mustafa; İlahiyat FakültesiBuhara’dan Bursa’ya gelen dervişlerden biri de Ali Mest Edhemî’dir. Hayatı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Edhemî, Acem Reis mahallesinde dergahını kurmuş ve kendisini “mest” eden dünyayı etrafındaki insanlara da anlatmaya başlamıştır. Yâdigâr-ı Şemsî’nin verdiği bilgiye göre Çelebi Sultan Mehmed zamanında “cam-ı mematı nûş ve azm-i mahalle-i hamûş eylemekle zaviyesinde vâki’ türbede edhem ü medhûş olmuşdur.” Bu dergâh Şemlelizâde Ahmed Efendi ile Gülşenî tarikatına geçmiştir.Item Hz. Osman’ın hilafeti döneminde Ümeyyeoğulları’nın devlet idaresindeki yeri(Uludağ Üniversitesi, 1998) Apak, Adem; İlahiyat Fakültesiİkinci halife Hz. Ömer H. 23(644) yılının sonlarına doğru şehit edildi, sonra da Hz. Osman H.24(644-645) yılının başlarında halife seçildi. Hz. Osman halife olur olmaz, devlet idaresinde önemli değişiklikler yapmaya başladı. Kendi ailelerinden olan kişilere devlet görevi vermekten kaçınan ilk iki halife Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in aksine, Hz. Osman, bütün önemli vali ve komutanları kendi ailesinden yani Ümeyyeoğullarında seçti. Bu makalede biz, Hz. Osman ’ın hilafeti döneminde, Ümeyyeoğulları ’nın devlet idaresindeki etkinliklerini ve onları fitne dönemindeki sorumluluklarını inceleyeceğiz.Item İslâm hukukuna göre vatandaşlığın temel esasları(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kaya, Ali; İlahiyat Fakültesiİnsanların bir topluluk oluşturarak bir hukuk düzenine göre yaşamaya başlamasıyla birlikte ortaya çıkan kavramlardan biri vatandaşlıktır. Bir ülkede hakim olan hukuk düzenine aidiyeti ifade eden vatandaşlık, insanların bir araya gelerek kurdukları siyasi örgütün adı olan devletin vazgeçilmez bir unsurunu teşkil eder. Modern devlet anlayışıyla çok daha belirli çizgilerle açıklık kazanmış olan vatandaşlık meselesi, ilk günden beri, toplumların meşgul oldukları bir konudur. Çünkü her toplum, birlikteliklerini düzenleyen kurallar gereği, kimlerin kendi toplumuna ait olduğu ve kimlerin bu toplumun geleceğinde söz söyleme hakkına sahip olacağı gibi meseleleri çözmek mecburiyetindedir.Item İslam hukukunda devletlerarası anlaşmalar (devletler hukukuyla karşılaştırmalı)(Uludağ Üniversitesi, 1998) Yalar, Mehmet; İlahiyat Fakültesiİslam, insan haklarının korunması temeline dayalı, güçlüye karşı güçsüzü koruyan, insan onur ve haysiyetini ön plana çıkaran bir dünya barışma çağrıda bulunur. Devletlerarası anlaşmalar ise, sözkonusu barışın ve dış ilişkilerin önemli ve etkin vasıtalarıdır. Müslümanlar, Hz. Peygamber döneminden beri, devletlerarası anlaşmalarla tanışmış ve bu anlaşmaları, hem onlara hem de bütün insanlığa iyilik getirecek şekilde uygulamışlardır. Anlaşmalar, her zaman ve her yerde, özellikle de devletlerarası camianın konularını düzenleyen örgütler ve ittifaklar dönemi olan günümüzde kullanılması mümkün olan bir vasıtadır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »