Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi / Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/5064
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 641
- Results Per Page
- Sort Options
Item 15. ve 16. yüzyıllarda İran İpek Yolu’nda kervanlar(Uludağ Üniversitesi, 2006-12-01) Alkan, Nilüfer; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Bu makalede 15. ve 16. yüzyıllarda İran İpek Yolu’nda işleyen kervanlar ele alınmıştır. İran’ı Bursa’ya bağlayan ticaret yolu, kervanların işleyişi, ulaşımda kullanılan hayvanlar, konaklama sorunları ve kervan ticaretinin riskleri yazının alt başlıklarını oluşturmaktadır. Konu ele alınırken kaynak olarak Bursa Şer‘iyye Sicillerinden, seyahatnamelerden ve telif eserlerden yararlanılmıştır.Item 16. yüzyıla ait bir tarım metni: Kitâbü’l–Felâhat(Uludağ Üniversitesi, 2012-07-31) Aytaç, AyferKitâbü’l–Felâhat 12. yüzyılın sonlarında Endülüs’ün İşbîliye (Sevilla) şehrinde yaşamış olan Ebu Zekeriyyâ Yahyâ b. Muhammed b. Ahmed b. El– 'Avvâm El–İşbilî tarafından yazılmıştır. İbnü’l–'Avvâm’ın eseri, tarım konusunda Ortaçağ’da yazılmış en kapsamlı çalışmadır. Yazar tarım, bahçecilik ve hayvancılık konusundaki her türlü bilgiyi derlemiştir. Eser 1590 yılında Muhammed bin Mustafa tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. Osmanlı dönemi tarım konulu metinler açısından zengin değildir. Bu nedenle Kitâbü’l–Felâhat alanında Eski Anadolu Türkçesinin temel kaynağıdır. Bu çalışmada bu önemli yazma tanıtılacaktır.Item 17. yüzyıl Bursa şer’iyye sicillerine göre konut ve konut terminolojisi(Uludağ Üniversitesi, 2008-06-01) Düzbakar, Ömer; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Bursa, Osmanlı döneminde güneyde Uludağ yamaçlarına doğru tırmanan, kuzeyde ovaya doğru inen son dönemlerde ise doğu-batı yönünde hızlı bir yayılma göstermektedir. Osmanlının konut yapısı coğrafî anlamda komşuları olan diğer devletlerden ve Bizans’tan farklıdır. Konutların dış görünüşlerinin mütevazı olması, sınıfsız Müslüman toplumu yapısının bir yansımasıdır. Yerleşim yerleri olarak çoğunlukla meyilli araziler seçilmek suretiyle gereksinim duyulan suya doğal bir akıntı imkanı verildiği gibi, konutların ufkunun açık olması ve güneşten faydalanması da sağlanmıştır. Bu çalışmada Bursa’nın fizikî yapısı hakkında kısaca bilgi verildikten sonra konutların genel özellikleri ve konut terminolojisi üzerinde durulmuştur. Temel kaynak olarak 17. Yüzyıl Bursa Şer‘iyye Sicillerinden yararlanılmıştır. Konut satışları ile ilgili Bursa Şer’iyye Sicilleri’nde yer alan toplam 1320 adet belge değerlendirilmiştir. Belgelerde konutların müştemilat kısımları hakkında yer alan bilgilerden faydalanılarak incelediğimiz dönemle ilgili bir konut terminolojisi oluşturulmuştur. Bunlarla ilgili örneklemeler sırasında belgelerde çok sık rastlanan terimlere referans verilmemiştir.Item 18. yüzyıl Osmanlı taşra yönetim düzeni açısından Hudâvendigâr Sancağı’nda yaşayan vakıf reayası Yörükler(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Günay, Nilüfer Alkan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Bu makalede 18. yüzyılda Hudâvendigâr Sancağı’nda yaşayan vakıf reayası Yörüklerin taşra yönetim düzeni içindeki konumları analiz edilmeye çalışılmıştır. Yapılan araştırmada sancaktaki Yörük nüfusun büyük bir kısmının vakıf reayası olduğu ve malikâne-mukataa sistemi içinde yer aldıkları tespit edilmiştir. Bu yapılanma ve onları yerleşik reayadan ayıran konargöçer kimlikleri hukukî, idarî ve dolayısıyla malî olarak içinde bulundukları yönetim düzeninin de belirleyicisi olmuştur. Makalede hem bu düzenin teorik yapısı hem de pratikte Yörük cemaatleri açısından nasıl işlediği ele alınmıştır. Öncelikle sancaktaki Yörük grupları ve yaşam alanlarının tespiti ile onlar üzerinde idarî yetkileri tasarruf edenlerin tanımlanması gerekmiştir. Bu alt başlıklardan sonra Yörükler ve taşradaki görevliler arasında temelde “serbestiyyet statüsü” etrafında şekillenen ilişkiler incelenmiştir. Çalışmanın başlıca kaynağını ise 18. yüzyıl Bursa Kadı Sicilleri içinde, sancak genelinde yaşayan Selâtin ve Haremeyn-i Şerifeyn Evkafı Reayasıyla ilgili kayıtların toplandığı defterler oluşturmaktadır.Item 18. yüzyılda Bursa halkına tevzî edilen şehir masrafları(Uludağ Üniversitesi, 2004-06-01) Çiftçi, Cafer; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Osmanlı şehirlerinde; ulaklara verilen menzil beygirleri, kılavuz ücretleri, şehre uğrayan yüksek kamu görevlilerinin ağırlanması, merkezden istenilen bazı vergilerin karşılanması ve bu gibi mühim işler için yapılan masraflar, belirli dönemlerde hesaplanarak halktan talep edilmektedir. Yapılan harcamalar bir deftere kaydedilmekte, esnafın ve köylünün yükleneceği masraf miktarları bu defterde pay edilmektedir. Bu çalışmada Bursa kadı sicilleri içerisinde geçen 18. yüzyıla ait Bursa şehri masraf defterlerindeki veriler değerlendirilmektedir. Sunulan bilgiler, halkın yüklendiği çeşitli harcamaları ortaya koyması açısından önemli görülebilir.Item 18. yüzyılın ikinci yarısında saray atlarının binit takımları(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-01) Dingeç, EmineFetihlerini at üzerinde yapan Türkler, ata ulaşım aracından daha ötede bir anlam yüklemişlerdir. Ata verilen önemden dolayı, gerek devletlerarası ve gerek devlet yöneticileri arasında at, hediyeleşmede vazgeçilmez unsur olmuştur. Bu önem aynı zamanda at binit takımlarına da yansımıştır. Atın, özellikle üst düzey devlet adamları arasında hediyeleşme unsuru olmasının yanında, Osmanlı erkeklerinin takı takmama gelenekleri, zenginliklerin at binit takımlarına yansımasına neden olmuştur. Devlet erkânının zenginlik ve gösterişi at binit takımlarında kendini göstermiştir. Böylece, binit takımları kişilerin gücünü ve konumunu yansıtan bir ayna olmuştur. Öyle ki, teşrifat kuralları gereğince kimin nasıl ata bineceği ve nasıl binit takımı kullanacağı belirlenmiştir. Saraya hediye olarak gelen binit takımları raht hazinesinde muhafaza edilmiştir. Farklı parçalardan oluşan at binit takımlarında, değerli kumaşlar kullanılmış olup, kıymetli taşlarla zenginleştirilmiştir. Bu çalışma, Topkapı Sarayı’nda 18. Yüzyıla ait Has Ahur, defterine kayıtlı olan binit takımlarının incelenmesiyle hazırlanmış olup, Osmanlı kültür tarihine katkı sağlanmayı amaçlanmaktadır.Item 1835 yılı esnaf sayımı çerçevesinde Edremit esnaf teşkilatı(Uludağ Üniversitesi, 2009-12-01) Genç, SerdarOsmanlı Devleti’nde esnafı denetlemek için XVI. yüzyıldan itibaren esnaf sayımları yapılmıştır. Sayımlarla esnaftan günlük olarak alınacak olan ihtisâb vergisi miktarı da belirlenmiştir. Bu sayımların bir örneği II. Mahmut döneminde gerçekleştirilmiştir. İhtisâb vergisinde yapılan düzenleme çerçevesinde vilayetlere gönderilen emirler ile kazalarda bulunan tüm dükkânların sayımı yapılmış ve vergi miktarları belirlenmiştir. Bu çalışmada, II. Mahmut döneminde yapılan esnaf sayımları çerçevesinde Karesi Sancağı’na bağlı kazalardan birisi olan Edremit kazasında ve köylerindeki dükkânlar ile esnaf teşkilatı ele alınacaktır. Böylece, XIX. yüzyılda Edremit’teki esnaf ile kazanın sosyo-ekonomik durumu arasında bağlantı kurularak kazadaki üretim faaliyetlerine dair açılımlar elde edilmesi amaçlanmaktadır.Item 1837-1908 sürecinde Bursa’da koza üreticiliği ve ipekli dokumacılık sektörü(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Çiftçi, Cafer; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.19. yüzyılda Bursa’da koza üreticiliği ve ipekli dokumacılık sektöründe önemli değişimler yaşanmıştır. Yenileşme amacıyla yaşanan bu değişim sürecinde, kozadan ipek çekiminde fabrikalaşma sürecine girilmiş, ipekböceklerinde görülen hastalıklara karşı bilimsel tekniklerle üretime başlanmış ve koza üretimine yeni nizamnâmeler ile yön verilmiştir. 20. yüzyılın başlarında ise ipekli dokumacılık alanında fabrikalar açılarak, kentte işçi sınıfının ortaya çıkması ve kadınların bu sektörde istihdam edilmeleri gibi yeni bir döneme girilmiştir. Tüm bu gelişmeler Bursa’nın sosyal ve ekonomik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir.Item 1837-1923 sürecinde Bursa’da ipekçilik sektörünün sosyo-ekonomik analizi(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Bayram, Nuran; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Ekonometri Bölümü.Bu çalışmada, 1837-1923 yılları arasında Bursa’da ipekçilik sektörünün ekonomik analizi tarihsel kaynaklardan elde edilen sayısal veriler çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. 1888-1905 yılları arasında Hudâvendigâr Vilâyeti ile İzmit Sancağı’nın yaş koza üretimindeki hâsıl olan gelişme payının %361 oranında artış gösterdiği tespit edilmiştir. 1913-1915 yılları arasında ipekçilik sektöründe çalışan işçilerin günlük ücretlerindeki artış oranının %5.2 olduğu elde edilmiştir. 1914 yılında koza üretiminin 1909 yılına nazaran yaklaşık 2.9 kat azaldığı tespit edilmiştir.Item 1860’lı yıllarda Hüdavendigar Vilayetindeki İtalyan varlığı(Uludağ Üniversitesi, 2014-06-01) Karakoç, Fulya Düvenci; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi.Çalışmanın ilk adımında Osmanlı iç siyasi durumuna, Osmanlı modernleşmesine ve bunun taşraya yansımalarına kısaca bakılacak, ardından Osmanlı Devleti’nin dış ilişkileri, bu bağlamda İtalya’nın durumu ortaya koyulacaktır. Hüdavendigar Vilayeti ve Bursa hakkında döneme ilişkin bilgiler sunulduktan sonra kullanılan belge grubu tanıtılarak bu belgelerin ışığında Osmanlı Bursası’nda İtalyan varlığına ilişkin örnekler sunularak değerlendirmeler yapılacaktır.Item 19. Yüzyıl başlarında Bursa’da âyanlık ve âyanlık mücadelesi̇(Uludağ Üniversitesi, 2012-01-06) Günay, Nilüfer Alkan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Toplumun ileri gelen kimseleri olarak âyan, 18. yüzyıldan 19. yüzyılın ikinci çeyreğine kadar Osmanlı şehir yönetiminin baş aktörü konumundadır. Âyanlar Çağı da denilen bu dönemde ortaya çıkan âyan aileleri imparatorluğun birçok yerinde bulundukları bölgenin fiilî hâkimiyetini ele geçirmişlerdir. Yapılan araştırmalar bu süreçte Bursa’da da âyanlığın güçlendiğini ve bir takım âyan ailelerinin türediğini göstermektedir. Bu makalede konuyla ilgili ayrıntılı bilgi içerdiği tespit edilen Bursa’da Âyanlık Mücâdeleleri adlı risâleye dayanılarak, 19. yüzyıl başlarında Bursa’da âyanlık ve âyan reisliği için yapılan mücadeleler ele alınmıştır.Item 19. yüzyıl Bursa kültürünü besleyen Fevâ’id gazetesinin Nüsha-i Güzide’si(Uludağ Üniversitesi, 2012-01-06) Öztahtalı, İbrahim İmran; Ertuğrul, Cansu; Uludağ Üniversitesi/Güzel Sanatlar Fakültesi/Sahne Sanatları Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Bursa basın tarihinin Hüdâvendigâr ve Nilüfer’den sonra üçüncü süreli yayını olan Fevâ’id, okuyucu kitlesi olarak öğrencileri hedef almıştır. Bursa’nın çocuklar için çıkarılan edebî ve ilmî içeriğe sahip ilk dergisidir. Derginin imtiyaz sahibi Murad Emrî Efendi, 1882’de Bursa’ya, bugün Yunanistan sınırları içinde kalan, yeni adıyla Larissa, Osmanlı dönemindeki adıyla Yenişehir Fenâr’ın Tırnova kasabasından göçmüştür. Girişimci bir karaktere sahip Murad Emrî Efendi, Divan şairi, kitapçı, kütüphaneci, matbaacı, editör ve gazeteci kimliğiyle XIX. Yüzyıl Bursa kültür tarihinin dikkat çekici simalarından biridir. Emrî Efendi, Fevâ’id’in yanında Bursa’nın resmi olmayan ilk gazetesi Bursa’yı ve yine Bursa’nın ilk ekonomi dergisi olan Sanayi’i yayımlamaktadır. Bu çalışmada Fevâ’id dergisinin 1313’te yayımlanan “Nüsha-i Güzîde”si konu almaktadır. Osmanlı Yunan savaşının hemen arkasından şehit ailelerine ve gazilere yardım amacıyla çıkarılan bu özel sayı, kapaklar hariç, 64 sayfadır. Nüsha-i Güzide’de Tevfik Fikret’ten Cenap Şahabettin’e birçok ünlü şairin şiirlerinin yanı sıra makaleler de yer almaktadır.Item 19. yüzyıl sonlarında Avrupa’da bir Arap muhalif: Necib Hindiye ve Hilafet gazetesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-01-31) Şahin, EmineSuriyeli bir Keldanî olan Necib Hindiye uzun yıllar İstanbul’da yaşamış ve 1870’lerde Arap ilim adamı Ahmed Faris’in sahibi olduğu el-Cevâib gazetesinde çalışmıştır. 1885-1887 yıllarında ise Selim Faris’in Kahire’de çıkarmış olduğu el-Kahire ve elKahire el-Hurre gazetelerinin editörlüğünü yapmıştır. Bu yıllarda Sultan Abdülhamid’e karşı bağlılığını bildiren bir Osmanlı vatandaşı iken 1890’larda Londra’da muhalif bir aydın olarak karşımıza çıkmaktadır. Londra’da Selim Faris ve çevresine yakın duran Hindiye, 1899 yılında uygun bir zemin bulduğu anda, Türk ve Arap Vatanperver Cemiyeti’nin bir organı olarak Hilafet gazetesini çıkarmıştır. On beş̧ günde bir yayınlanan bu gazete Arapça ve Türkçe olarak basılmıştır. Hilafet, Osmanlı hükümeti tarafından yakın takibe alınmış ve zararlı bir neşriyat olduğuna hükmedilerek ülkeye girişi yasaklanmıştır. Bu çalışmada Avrupa’da Arap ayrılıkçı söylemleriyle öne çıkan ilk isimlerden biri olan Necib Hindiye ve onunla birlikte Osmanlı basın tarihinde az bilinen Hilafet gazetesi ayrıntılı olarak ele alınmakta ve buradan hareketle II. Abdülhamid döneminde Londra’da oluşan Arap ayrılıkçı muhalefet anlatılmaktadır.Item 19. yüzyıl sonunda Halep’te İngiliz belgelerine göre toplum, yönetim ve konsoloslar arasındaki ilişkiler(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Karakoç, Fulya Düvenci; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.İngilizler XVI. Yüzyıl sonlarından itibaren Ortadoğu’da askeri, siyasi ve ticari görevlerle donatılmış temsilcilikler bulundurdu ve bunları sık sık değiştirip, yaygınlaştırdı. Araştırma, bunun ardındaki nedeni yani Halep’in önemini ortaya koymayı ardından bu ilginin somutlaşmış olarak belgelere yansıyan detaylarında öne çıkan bakış açılarını yani belgelerin yansıttığı günlük yaşamı ve iç-dış dengeleri saptamayı hedeflemektedir. Bölgede etkin olma gayretlerinin nedenlerini anlamak için Halep’in kısaca Osmanlı öncesi tarihine bakılacak, ardından Osmanlı döneminde ve özellikle incelediğimiz dönemdeki demografik, ekonomik, sosyal kültürel ve uluslararası ilişkiler açılarından öne çıkan noktaların saptanmasına çalışılacaktır. Son olarak İngiliz belgelerine yansıyan unsurlar incelenerek, İngilizlerin bölgeyle neden yakından ilgili oldukları ve bu ilgi çerçevesinde hangi faaliyet ya da istihbarat eylemlerinde bulundukları ortaya koyulacaktır.Item 19. yüzyılın ikinci yarısında Kazan Tatar edebiyatı ve Maarifetçilik hareketi(Uludağ Üniversitesi, 2009-01-06) Kamalieva, Alsu; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi.19. yüzyılın sonlarında Tatar aydınlarını, sanatçılarını derinden etkileyen en önemli fikir ve edebiyat akımı Maarifetçilik1 hareketidir. Bu hareket kısa zaman içerisinde Tatar aydınları arasında etkisini hissettirmeye başlar. Aydınlanma hareketi Batı Avrupa'da 18. yüzyılda başlarken, Kazan Tatarları arasında 19. yüzyılda kendini gösterir. Çünkü, 1. Petro'nun başlattığı reformlar 2. Katerina tarafından da yeni reformlarla pekiştirilir ve bu da Rusların Batı Avrupa seviyesine ulaşmasını sağlar. Bu durumda Müslüman Türk asıllı halklardan olan Kazan Tatarlarının, Hıristiyan Ortodoks Rus hakimiyetinden ve onun baskısından kurtulmaları için kendilerine gelmeleri, kendilerine dönmeleri gerekiyordu. Bunun için önceleri medrese çevrelerinde, münkariz içtihadı (kapalı olan içtihadı) açmak, yenilikler karşısında dine uygunluk bilgilerini bulup çıkarmak gerekiyordu. Bu gerekliliği ortaya atan Abdürrahim Utız İmeni (1754-1834) ve Abdünnasır Kursavi (1776-1812) ile Maarifetçilik akımı başlar. Kendini ve evreni tanıma ile Tanrıyı tanıma inancından yola çıkan Maarifetçiler, halkı eğitmeye, onları medenileştirmek için bilgilendirmeye çalışırlar. Bu hareketin önde gelen fikir ve edebiyat adamları: Şehabeddin Mercanî (1816-1889), Zahir Bigiyev (1870-1902), Abdurrahman İlyasî (1856-1895), Hüseyin Feyizhanov (1828-1866), Kayyum Nasrıy (1825-1902), Fatih Kerimi (1870-1937), Miftaheddin Akmolla (1831-1895) gibi isimlerdir.Item 1908-1923 sürecinde Bursa’da koza üreticiliği ve ipekli dokumacılık sektörü(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Boykoy, Seher; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Bursa kenti, tarih boyunca, tekstil ürünleri ve tekstilin hammaddesi olan iplik üretim ve ticareti açısından, Anadolu’da önemli merkezlerden biri olmuştur Hazırlanan bu bildiri kapsamında, Bursa’nın ticari ve ekonomik yaşamının odak noktasında olan ipekçilik sektöründe 1908-1923 sürecinde ortaya çıkan değişim süreci ele alınacaktır. Bu süreç de, kendi içerisinde 1908-1918 II. Meşrutiyet Dönemi ve 1919-1923 Türk Milli Mücadele Dönemini kapsamaktadır. Bursa’da, 1908’den sonra ipekli dokumacılık gelişme kaydetmiştir. Bu, üretimde artış sağlarken; emek-sermaye çatışmasını da gündeme getirmiştir. Ayrıca bu dönemde Bursa’da milli şirketler kurulmuştur. 20. yy başındaki savaşlar, Bursa ve çevresinde ipekböcekçiliği ve ipek üretimini büyük ölçüde geriletmiş; dış pazarlar kapanmıştır. Bursa ipekçilik sektöründe canlanma, Cumhuriyetten sonra, Avrupa’daki yöntemlerin ülkemizde uygulanmaya başlanması ve yasal-kurumsal düzenlemelerle sağlanacaktır. Çalışma kapsamında bu konular, Bursa’da ham ipek üretim ve ihracatına ilişkin istatistikler, Osmanlı sanayi sayımları, Hüdavendigar Vilayet Salnameleri, Bursa yerel basınına ait kaynaklarla değerlendirmeye alınacaktır.Item 1980’lerden 2000’lere güvenlik alanındaki dönüşüme bir örnek: Yaygın basında profesyonel askerlikle ilgili yasal düzenlemelerin ele alınışı(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Özgen, CenkBu çalışma, 1980’lerden 2000’lere güvenlik alanında yaşanan dönüşümü, yaygın basının profesyonel askerlikle ilgili yapılan yasal düzenlemeleri ele alış örneği üzerinden ortaya koymayı amaçlamaktadır. Buna göre, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) profesyonelleşmesine yönelik hayata geçirilen yasal düzenlemelerin Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Türkiye gazetelerinde ne şekilde ele alındığı incelenmiştir. Çalışma sonucunda, 1986 tarihinde hayata geçirilen uzman erbaş düzenlemesinin gazetelerin hiçbirisinde yer almadığı görülmüştür. Buna karşılık, 2001 yılında hayata geçirilen sözleşmeli subay ve astsubay ile 2011 yılında hayata geçirilen sözleşmeli erbaş ve er düzenlemelerinin gazetelerde önemli gündem maddeleri oluşturduğu belirlenmiştir. Bu durum, 2000’li yıllarda güvenlikle ilgili teknik konuların, kamuoyunun gündeminde daha fazla yer almaya başladığı şeklinde değerlendirilmiştir.Item 1999 Marmara depreminin Mudanya halkı üzerindeki psiko-sosyal etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Kayaoğlu, A.; Berkay, F.; Çelen, N.; Kuşdil, M. E.; Kılıç, A. Tekok; Mermutlu, B.; Demir, G. Y.; Güngörmez, B.; Yorulmaz, O.; Tosun, P.; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Psikoloji Bölümü.Rüstemli ve Karancı (1997) 1992 Erzincan depremi sonrası yörede yaptıkları araştırmada, afetzedelerin kaygı ve korku düzeyleri ve hayatlarına yön verebileceklerine olan inançlarının olası depremlere karşı hazırlık yapma davranışıyla yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuşlardır. Ancak, depremden 4.5 yıl sonra yine aynı bölgede alınan ölçümler, tek başına bu motivasyonun depreme hazırlık yapma davranışını yordamadığını göstermiştir. Öte yandan, yapılan çalışmaların çoğu, depremde yoğun can ve mal kaybına uğramış yörelerde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, bireysel yas reaksiyonlarının bulgulara etkisinin ne düzeyde olduğunu belirlemek zorlaşmaktadır. Bu araştırmanın örneklemi ise, 17 Ağustos depreminden önemli ölçüde etkilenen, ancak birinci derecede zarar gören yerleşim yerleri dışında kalan Bursa ili sınırlarındaki Mudanya ilçesinden seçilmiştir. İlçedeki can ve mal kaybının diğer merkezlere göre çok düşük olması, deprem endişesinin yarattığı korku ve kaygı ile deprem sonucu yaşanılan psikopatolojik problemlerin, bireysel yas reaksiyonlarından bağımsız olarak çalışabilmesine olanak sağlamıştır.Item 20. yüzyıl öncesi Amerikan portreciliği hakkında bir değerlendirme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-01) Çetin, UfukBu makalenin konusunu 20. yüzyıl öncesi Amerikan portreleri oluşturmaktadır. Öne çıkan portre ressamları ve bazı çalışmaları ile dönemler tanıtılmaya çalışılmıştır. Portre sanatı tanıtılırken tarihsel bağlamda Amerika kıtasında yaşanılan siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel oluşum ve dönüşümler de incelenmiştir. Kolonileşme Dönemi ile Erken Cumhuriyet Dönemleri arasında, Amerikan portresi tarz ve konu bakımından değişmişti. 19. yüzyılın ilk dönemlerinde, kendine özgü millî bir Amerikan tarzı oluşmuştur. Portrelerde Amerika’ya Kolonileşme Dönemi’nde çeşitli ülkelerden ve çeşitli kültürlerden, çoğu yetersiz eğitimi olan pek çok ressam da gelmiş ve Amerikan sanatının gelişimine katkı sağlamışlardır. Kıtada yaşayan siyahi ve diğer yerli grupları da Amerika kıtasının potasında kendi kültürleriyle var olmuş ve özgün bir Amerikan sanatı oluşumuna destek vermişlerdir. Amerikan portre sanatı geniş bir üretim evresini kapsaması nedeniyle bütün Amerikalı ressamlara bu makalede yer vermek mümkün olmamıştır.Item 20. yüzyıl yeni-klasikçilik akımında barok üslup: m. ravel’in “le tombeau de couperin” örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-15) Uzar, Aylin Çakıcı; Bursa Uludağ Üniversitesi/Devlet Konservatuvarı/Müzik Bölümü.19. yüzyıl sonlarında müzikte etkisini gösteren “Barok hareketi”, özellikle Almanya ve Fransa’da birçok bestecinin eserlerinde bir üslup olarak ortaya çıkmıştır. Yeniklasizm olarak sınıflandırılan bu akım kısa sürede Avrupa’ya yayılmış ve Fransız müziği için daha güçlü bir kimlik arayışındaki Ravel’in de içinde bulunduğu bestecileri etkisi altına almıştır. Bu çalışmada, 20. yüzyıl müziğinde önemli bir akım haline gelen “Yeni-klasikçi” anlayış araştırılmış, bu üslupta yazılmış eserler ve besteciler hakkında bilgi verilmiştir. Bu bilgilere “Yeni-klasik” düşüncede eserleri olan Fransız besteciler de dâhil edilmiş, Maurice Ravel’in 20. yüzyıl Fransız müziğindeki yeri ve önemi söz konusu bağlamda ayrıca değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra M. Ravel’in “Yeni-klasik” üslupta önemli eserlerinden biri olan, solo piyano için “Le Tombeau de Couperin” süitinin ortaya çıkma süreci ve süitin bölümlerinin stilistik yapısından bahsedilmiştir.