2023 Cilt 49 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/41022
Browse
Browsing by Department "Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Anaplastik tiroid karsinomu tanısında morfolojik ve immünohistokimyasal bulguların yeri: 10 yıllık seri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-18) Saraydaroğlu, Özlem; Dölek, Rabia; Gül, Özen Öz; Gürlüler, Ercüment; Tıp Fakültesi; Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı; Endokrinoloji Bilim Dalı; 0000-0002-4127-9656; 0000-0002-1751-7693; 0000-0002-1332-4165; 0000-0002-6008-5494Tüm tiroid kanserleri içinde en agresif ve mortal seyirli kanser türü olan anaplastik karsinom, andiferansiye follikül epitel hücrelerinden kaynaklanır. Genellikle ileri yaşta ortaya çıkar. Hızlı büyüyen boyun kitlesi, yutma güçlüğü, ses kısıklığı, solunum güçlüğü en sık görülen başvuru yakınmalarıdır. 2011-2022 yılları arasında merkezimizde anaplastik karsinom tanısı almış 18 olguda klinik, histopatolojik ve immünohistokimyasal bulguların tanıdaki yeri ve sağ kalım özellikleri literatür bilgileri ışığında tartışıldı. Klinik seyir ve görüntüleme yöntemleri anaplastik karsinom için kuşku uyandırır ancak kesin tanı patolojik olarak anaplastik morfolojinin görülmesi ve yardımcı bazı immünohistokimyasal ve/veya moleküler tetkiklerin yapılması ile konur. Farklı histopatolojik görünümlere sahip olabilen bu tümörlerde andiferansiye özellikler gösteren karsinomlar, sarkomlar ve lenfomalar ayırıcı tanı içine alınmalıdır.Publication Klinikoradyolojik olarak maligniteleri taklit eden santral sinir sistemi enfeksiyöz hastalıkları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-11-03) Özşen, Mine; Tolunay, Sahsine; Dinç, Havva Merve; Doğan, Şeref; Kocaeli , Hasan; Tıp Fakültesi; Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı; 0000-0002-5771-7649; 0000-0002-9038-0515; 0009-0007-4491-2297; 0000-0002-8706-1994; 0000-0003-4140-5955Santral sinir sistemi (SSS) enfeksiyonları gelişen tanı ve tedavi yöntemlerine rağmen hala önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Gözlenen şikayetlerin nonspesifik olması özellikle intrakranial tüberküloma ve beyin absesi başta olmak üzere çeşitli SSS enfeksiyon hastalığının klinikoradyolojik olarak malignitelerle karışabilmesine neden olmaktadır. Bu durum göz önünde bulundurularak çalışmamızda klinikoradyolojik olarak maligniteleri taklit eden SSS enfeksiyöz hastalıklarının klinikoradyolojik ve histomorfolojik özelliklerini olgularımız üzerinden paylaşarak bilimsel literatüre katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Bu retrospektif çalışmada patoloji arşivi taranarak, 2010-2023 yılları arasında klinikoradyolojik bulgular doğrultusunda malignite ön tanısı ile opere edilen ancak histopatolojik değerlendirme sonucu santral sinir sisteminin enfeksiyon hastalıkları ile uyumlu tanı alan 19 olgu dahil edildi. Çalışmaya dahil edilen 19 olgunun 8’i kadın, 11’i erkekti. Olguların ortalama yaş değeri 51+15,68 iken yaş dağılımı 21 ile 72 arasında değişmekteydi. Klinikoradyolojik bulgular doğrultusunda 6 olguya glial tümör, 3 olguya tümöral lezyon, 3 olguya neoplaziye bağlı patolojik kırık, 2 olguya meningioma, 2 olguya metastaz, 2 olguya sinir kılıfı tümörü ve 1 olguya hipofiz adenomu ön tanısı ile eksizyon planlandı. Histomorfolojik değerlendirmede olguların %52,6’sında nekrotizan granülomatöz iltihap, %15,8’inde süpüratif inflamasyon ve %10,5’inde kist hidatik ile uyumlu bulgular saptandı. SSS enfeksiyonları farklı predispozan durumlarda farklı etkenlerin neden olduğu, doğru ve etkin tedavi edilmediği takdirde morbidite ve mortalite oranları yüksek hastalıklardır. Bu hastalıkların santral sinir sisteminin primer ve metastatik maligniteleri ile örtüşen şikayet, semptom ve radyolojik bulguya sahip olması doğru tanı koymayı zorlaştıran durumlardır. Olguyu değerlendirirken ihtimaller akılda bulundurulmalı ve olgu klinik öyküsü ile birlikte bir bütün halinde değerlendirilmelidir.Publication Milan sınıflandırma sistemi’ne göre değerlendirilen tükürük bezi ince iğne aspirasyon sitolojilerinin histopatolojik tanı uyumu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-27) Yirmibeş, Selin; Saraydaroğlu, Özlem; Tıp Fakültesi; Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı; 0000-0002-4127-9656Tükürük bezi ince iğne aspirasyon sitolojisi (İİAS) raporlamasında, lezyonların malignite riskinin gruplandırılması ve standart terminolojinin kullanımı hedeflenerek Milan Sınıflandırma Sistemi ortaya çıkmıştır. Çalışmada, tükürük bezi lezyonlarında İİAS’nin tanı uyumluluğunun değerlendirilmesi ve Milan Sistemi kullanılarak sitolojik değerlendirmenin doğruluk oranının saptanması amaçlanmıştır. Ocak 2011- Şubat 2023 yılları arasında, merkezimizde tükürük bezi İİAS ve eksizyonel biyopsi uygulanmış olup histopatolojik tanısına ulaşılabilen 270 hastadan oluşan çalışma grubu oluşturuldu. İİAS tanıları biyopsi sonuçları ile karşılaştırıldı. Testin neoplaziyi ve maligniteyi saptamadaki duyarlılığı, özgüllüğü, pozitif/negatif belirleyicilik değerleri ve doğruluk oranı hesaplandı. Her tanı kategorisi için malignite riski değerleri yüzde olarak saptandı. 270 olgunun İİAS tanıları %9,6 tanısal olmayan, %21,1 non-neoplastik, %2,2 önemi belirsiz atipi, %48,5 benign, %2,6 malignite potansiyeli belirsiz, %10,4 malignite şüphesi ve %5,6 malign şeklindeydi. Non-neoplastik tanısı alan olguların histopatolojik tanı uyum oranı %40,4’tü. Non-neoplastik tanısı alan olguların en sık karıştığı antite Warthin tümörü olarak belirlendi. Benign olgularda tanı uyumu %87,8, tümör alt tip uyum oranı ise %94,4’tü. Benign grupta en sık saptanan tanı pleomorfik adenomdu. Malignitenin saptanmasında İİAS duyarlılığı %64, özgüllüğü %94,2, pozitif ve negatif belirleyicilik değerleri sırasıyla %74,4 ve %90,8, yöntemin doğruluk oranı ise %87,8 bulundu. Neoplazi saptanmasında ise duyarlılık %83,3, özgüllük %67,6, pozitif ve negatif belirleyicilik değerleri sırasıyla %93,9 ve %40,3, yöntemin doğruluk oranı %81,1 olarak saptandı. Tükürük bezi lezyonlarında İİAS’nin Milan Sistemi kullanılarak raporlanmasının, klasik morfolojik özellikler gösteren lezyonlarda yüksek tanısal doğruluk gösterdiği gösterilmiştir. Bu sınıflama, özellikle ara tanılarda ve şüpheli lezyonlarda, tanı standardizasyonunu sağlamanın yanı sıra her kategori için malignite riskini de belirttiğinden tüm merkezler tarafından kullanılmalıdır.Publication Pineal bölge tümörleri: Tek merkez deneyimi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-11-24) Özşen, Mine; Tolunay, Sahsine; Yılmazlar, Selçuk; Bekar, Ahmet; Tıp Fakültesi; Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı; 0000-0002-5771-7649; 0000-0002-9038-0515; 0000-0003-3633-7919; 0000-0002-2716-1985Yetişkinlerde tüm intrakraniyal tümörlerin %1'inden azını, pediatrik grupta ise %3-11'ini oluşturan pineal bölge tümörleri oldukça heterojen bir gruptur. Bölgenin tümör ve lezyonlarını genel bir başlık altında toplayarak dört gruba ayırmak mümkündür. Bunlar germ hücreleri tümörler, pineal parankimal tümörler ve glioma gibi komşu yapılardan kaynaklanan tümörler ve diğerleri şeklindedir. Çalışmamıza merkezimizde 2005-2020 yılları arasında opere edilmiş tüm pineal bölge tümörleri dahil edildi. Olguların demografik bilgileri, ön tanı, tümör çapı, klinik ve radyolojik bilgileri, sağkalım durumu, nüks varlığı ve son kontrol tarihleri hastane veritabanından ve patoloji raporlarından elde edildi. Çalışmaya dahil edilen olgulara ait hematoksilen eozin boyalı preparatlar ile mevcutsa immünohistokimyasal ve histokimyasal çalışma yapılan preparatlar histopatolojik tanı ve grade açısından yeniden değerlendirildi. Olguların histopatolojik değerlendirmesinde 6 (%22,2) olgu menengioma, 5 (%18,5) olgu pineoblastoma, 4 (%14,8) olgu pineositoma, 2 (%7,4) olgu pineal bölgenin papiller tümörü, 2 (%7,4) olgu orta derecede farklılaşma gösteren pineal parankimal tümör, 2 (%7,4) olgu glioblastoma, 2 (%7,4) olgu germ hücreli tümör (germinoma ve matür kistik teratoma), 1 (%3,7) olgu oligodenrioglioma, 1 (%3,7) olgu pilositik astrositoma, 1 (%3,7) olgu metastatik karsinoma ve 1 (%3,7) olgu gliozis ve hemosiderin pigment birikimi şeklinde tanı aldı. Pineal bölge çeşitli benign ve malign natürde tümörlerin gözlenebildiği özel bir lokalizasyondur. Histopatolojik değerlendirme yapılmadan önce mutlaka olgunun klinik, laboratuvar ve radyolojik verilerine hakim olunmalıdır. Mikroskobik değerlendirme bölgenin sahip olduğu geniş tanı yelpazesi göz önünde bulundurularak, yapılmalı ve gerekli durumlarda immünohistokimyasal ve histokimyasal çalışmalardan yardım alınmalıdır.