2021 Cilt 30 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27734
Browse
Browsing by Department "İlahiyat Fakültesi"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item Abbasilere yönelik dinî ve siyasî isyanlar: Ebû Cafer el- Mansur dönemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-05-18) Zorlu, Cem; Yanç, Mustafa; İlahiyat Fakültesi; İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü; 0000-0002-7960-1655Emevîlere karşı Muhammed b. Ali ile başlatılan Abbâsî daveti, ardından onun oğlu İbrahim tarafından devam ettirilmiş, nihayet diğer bir oğlu olan Ebu’l-Abbâs es-Seffâh’ın Kûfe şehrinde Abbâsî ailesi adına biat almasıyla birlikte amacına ulaşmıştır. Ebu’l-Abbâs ile filizlenmeye başlayan devlet onun dört yıllık hilafet döneminde öncelikle Emevîlerin hatırasını kanlı bir şekilde silmiştir. Bu dönemde devleti sarsacak veya varlığını tehdit edebilecek boyutlarda isyanlarla karşılaşılmamıştır. Ebu’l-Abbâs’ın vefatıyla birlikte halifeliği üstlenen Ebû Cafer el-Mansûr ilk olarak isyan hareketleriyle karşı karşıya kalmıştır. Yirmi yıllık halîfeliği döneminde irili ufaklı pek çok isyan hareketiyle uğraşmak zorunda kalan Mansûr, mezkûr başkaldırıların tamamından galibiyetle ayrılması, yine devletin temellerini sağlamlaştırması sebebiyle Abbâsîlerin asıl kurucusu olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla Mansûr gibi bir halîfeyi tanıtacak, ayrıca döneminin belirgin özelliklerini ve hadiselerini tasvir edecek eserlere ihtiyaç vardır. Cem Zorlu’nun doktora tezi olarak hazırlanmış bu kitabı Ebû Cafer el-Mansûr dönemi isyanlarını etraflıca konu edinmektedir.Item Arap ve Türk atasözlerinde ortak çağrışımlar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-06-03) Kavak, Fadime; İlahiyat Fakültesi; Arap Dili ve Belagatı Bölümü; 0000-0002-8817-4771Yaşanan acı tatlı olaylar, mutluluklar, felaketler, tarihi hadiselerden edinilen deneyim ve tecrübeler neticesinde ortaya çıkan, her milletin kültür ve medeniyetini, hayat tarzını, yaşam şeklini yansıtan ve söyleyeni belli olmayan meseller (atasözleri); soyut düşünceleri somut şekle büründüren, bir olayı tek cümleyle ifade eden hikmetli sözlerdir. Az sözle çok şey anla- tan, verilmek istenen manayı en iyi şekilde ifade eden, teşbih ve kinaye gibi edebi sanatların çokça yer aldığı bu sözler aynı zamanda edebiyatın en güçlü kaynaklarındandır. Milletler arası kültür alışverişi mesellere de yansımış, gerek dini, sosyal ve ticari ilişkiler, gerekse Arapça kaynakların Türkçeye tercüme edilmesiyle Türkler Arap edebiyatındaki meseller ile tanışmış- tır. Köklü ve zengin tarihi bir geçmişe sahip olan, Türk edebiyatını da etkilediği görülen bu mesellerle Türk atasözleri kıyaslandığında aralarında benzerlikler olduğu dikkat çekmektedir. Bu benzerlik bazen hem lafız hem mana, bazen de sadece mana yönündendir. Mana yönünden uyumlu olan mesellerin bazıları, kısmî kelime benzerliğinden dolayı bazen lafızdan, bir bö- lümü de ancak ortaya çıkış hikâyesi öğrenildiğinde anlaşılabilmektedir. Bu yüzden araştırma- daki bazı meseller, daha iyi anlaşılması için hikâyeleriyle birlikte ele alınacaktır.Item Hasidism under the influence of hesychasm and sufism: Baal Shem Tov – a jewish sufi and hesychast?(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-03-16) Şenay, Bülent; İlahiyat Fakültesi; Dinler Tarihi Bölümü; 0000-0002-4683-3417This paper is an attempt to bring to light the manner in which Hasidism emerged inside the Jewish tradition not just as a climax of previous mystical developments, but also under the direct influence of Hesychasm and Sufism. All of these types of mysticism seem to have met in 18th century Moldova (the Bogdan province of the Ottoman Empire), in the new and revolutionary outlook of an unusual man called Israel ben Eliezer, also known as Baal Shem Tov (“the master of the good name”), who appears to have been born there, although he started preaching only after moving to Poland. Regardless of how much of his story as we know it today is true or legendary, his imprint on the evolution of the oldest monotheistic religion is undeniable and still awaits further scrutiny, despite the number of works written about him so far. Considering that the movement he set in motion, which started as an offshoot of mainstream Judaism meant to solve a religious crisis by straying partially away from the established religious practices, proposing to worship God not just through prayer but also through storytelling, music and dance, and to replace the rabbi with the tzaddik (righteous/wise man), has nowadays ended up by being the most ultra-Orthodox form of Jewishness, it is interesting to fathom the extent to which it was infused by Islamic ideas. The article therefore also takes into account the Islamic influence on the evolution of Jewish mysticism, from the emergence of Islam until today’s Jewish liturgical and meditative practice.Item İbn Ebî Hâtim’in (öl. 327/938) el-Cerḥ ve’t-taʿdîl’inde Ricâle dair yazışmalar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-05-25) Angay, Mehmet; İlahiyat Fakültesi; Temel İslam Bilimleri Bölümü; 0000-0001-6212-5413İbn Ebî Hâtim’in (öl. 327/938) el-Cerḥ ve’t-taʿdîl adlı eseri, hicrî ilk üç asırdaki ricâl çalışma- larına ışık tutması açısından oldukça önemli bir kaynaktır. Özellikle kitabına yazdığı giriş mahiyetindeki Taḳdime bölümü, cerh-taʿdîl faaliyetlerini hoca-talebe ilişkileri bağlamında takip etmek isteyen araştırmacılar için yol gösterici bir niteliğe sahiptir. İbn Ebî Hâtim Taḳdime’de, Mâlik b. Enes’ten başlayarak babası Ebû Hâtim’e kadar on sekiz muhaddis zikretmiş ve bunların münekkit olduğuna işaret eden rivayetlere yer vermiştir. Münekkit olarak belirlediği kişilerin ricâle dair kanaatlerini bir araya getirmek için büyük çaba göstermiş ve başta bu münek- kitlerin talebeleri olmak üzere, pek çok kimse ile irtibata geçmiştir. Bu isimlerden bazılarının meclislerinde bulunmuş ve kitaplarını kıraat veya semâ yoluyla almış, bazılarıyla da yazışmak (mükâtebe) suretiyle irtibata geçmiştir. Yazışmak suretiyle elde ettiği metinler hem kitabının oluşumunda yardımcı kaynak olma görevini üstlenmiş hem de birçok münekkidin değerlendirmelerine ulaşmasını sağlamıştır. Bu çalışmada, ilk olarak İbn Ebî Hâtim’in mükâtebe yoluyla irtibata geçtiği muhaddisler ile bunların kendisine gönderdiği yazılı belgelerin içeriği tespit edilmeye çalışılacaktır. Daha sonra da seçilen örnek tercemelerden hareketle bu yolla elde ettiği metinlerin el-Cerḥ ve’t-taʿdîl’e katkısı sayısal olarak ortaya koyulacaktır.Item Mazdek hareketi üzerine bir araştırma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-06-21) Hala’tberi, Allahyar; Mehrvarz, Abbas Zarei; Akyar, Nevfel; İlahiyat Fakültesi; Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 0000-0002-2712-7576Eski tarihçilerin İslamiyet öncesi İran tarihi hakkında Farsça veya Arapça nakilleri önemli bir kaynağa, yani Sâsânî saltanatının sonunda (muhtemelen III. Yezdicerd döneminde) Pehlevî dilinde kaleme alınmış yarı resmi bir metin olan Ħudâynâme’ye dayanır. Onun Arapça çevirileri arasında en bilineni İbnü’l-Mukaffa’nın tercümesidir. İbnü’l-Mukaffa ve Pehlevî Ħudâynâme’nin diğer yazarları, Sâsânî saltanat yıllıkları veya mezkûr yıllıklara dayanan başka kaynaklardan faydalanmışlardır. Ħudâynâme’de olayların gidişatı hükümdarların, soyluların ve Zerdüştî din adamlarının bakış açısıyla ifade edilmektedir. Bu bakış açısı Müslüman tarihçi ve yazarların metinlerine doğrudan yansımıştır. İslam tarihçileri sayılı birkaç örnek haricinde her ne kadar menşeini ve kaynaklarını belirtmemiş olsalar da yazdıklarını Ħudâynâme’nin Arapça çevirisinden alıntılamış oldukları açıktır.Item Ortaçağ müslüman toplumlarında folklor ve mizah ögesi olarak yüzük kaşlarına yansıyan edebiyat(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-27) Ataman, Murat; Şahin, Şener; İlahiyat Fakültesi; Arap Dili ve Belagatı Bölümü; 0000-0002-7049-3125; 0000-0002-2499-7672Yüzük, eski çağlardan beri farklı birçok işleve sahip olagelmiştir. Kadın-erkek arasındaki sevgi ve evlilik bağını temsil etmesi, siyasi yazışmalarda damga işlevi görmesi, kudret ve egemenliği sembolize etmesi vs. bu işlevlerden bazılarıdır. Yüzük, bireylerin sosyo-ekonomik durumlarını, inanç, meşrep ve eğilimlerini, yine işgal ettikleri statü ve iştigal ettikleri mes- lekleri gösteren birer nişan olduğu gibi, bu küçük hacimli süs objesi tarih boyunca sanat, kültür, folklor, mizah ve din alanlarının kayıtsız kalmadığı cazip bir ilgi odağı olmuştur. Bunların yanı sıra, hususan yüzük kaşları üzerine yazı nakşetmenin Ortaçağ Müslüman top- lumlarında yaygın bir gelenek olduğu da görülmüştür. Öyle ki yüzük kaşları, sosyal hayata dair önemli ayrıntıların kendisi aracılığıyla okunabildiği toplumsal bir ayna işlevi görmüştür. Yüzük kaşlarında bulunan yazılar çoğu defa yüzük sahibine motivasyon kazandıran, sorum- luluk hatırlatan içeriğe sahiptir. Keza muhatabı iğneleme, sitem, şifa ümidi, aşk gibi birçok konu veya temanın yüzük kaşlarında sanatlı bir şekilde ele alındığı bilinmektedir. Ayrıca dönemin sosyo-politik koşulları ve kültürel durumu hakkında kültür tarihçilerinin bigâne kalamayacakları başkaca çok önemli malumat da verebilmektedir. O nedenle bu makale çalışmasında, klasik Arap edebiyatı kaynaklarında zengin bir içeriğe sahip olan yüzük kaşları üzerindeki edebi malzeme incelenecektir.Item Tartışılan bir Râvi: İbn Lehîʿa(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-12-04) Karahan, Abdullah; Shaba, Tahir; İlahiyat Fakültesi; Temel İslam Bölümleri Bölümü; 0000-0001-9777-3605; 0000-0001-9646-2063Abdullah b. Lehîʿa (ö. 174/791) etbâʿu’t-tâbiîn nesli önemli âlimlerindendir. Mısır diyarının muhaddisi, fakihi ve kadısı olarak şöhret salan İbn Lehîʿa, hayatının erken dönemlerinden iti- baren ilme, özellikle de hadis ve fıkha ilgi duymuş, daha sonra ilmî seviyesi, hadis bilgisi, mü- ellefatının fazlalığı ve şeyhlerinin çokluğu ile bölgenin en meşhur isimleri arasında yer almayı başarmıştır. Birçok âlim tarafından “asrın âlimi ve muhaddisi”, “ilmin inceliklerini kavrayan”, ilim konusunda “Mısır’ın liderlerinden biri” ve “ilim denizlerinden bir deniz” olarak nitelen- dirilmiştir. Ayrıca Süfyân es-Sevrî, İmâm Mâlik ve Ahmed b. Hanbel gibi hadis ilminde otorite olan şahısların yanı sıra onu çok iyi tanıyan Ahmed b. Sâlih ve Abdullah b. Vehb gibi ilmî açı- dan sözlerine itibar edilebilecek kişiler onu öven ifadeler kullanmıştır. Fakat Mısır’daki ilmî konumuna ve hakkındaki övgülere rağmen İbn Lehîʿa, hadiste zayıf bulunmuş, rivayetlerinin sağlamlığını zedeleyen farklı açılardan cerhlere maruz kalmıştır. Sebebi açıklanmayan cerh- leri bir yana bırakacak olursak İbn Lehîʿa’nın “teşeyyuʿ, tedlîs, kitaplarının yanması, hafıza za- yıflığı, iḫtilâṭ ve rivayette gevşeklik” gibi beş farklı hususta tenkit edildiği anlaşılmaktadır. Ri- vayet ehliyetini zedeleyen bu tür kusurlardan dolayı İbn Lehîʿa’nın rivayetleri hüccet kabul edilmemiştir. Bu çalışmada, âlimlerin İbn Lehîʿa’ya yönelttikleri leh ve aleyhteki açıklamalara dayanarak, onun hadis rivayetine ehliyeti tespit edilmeye çalışılmıştır.