Tıpta Uzmanlık / Specialization in Medicine
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/939
Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. BUU Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing by Department "Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Dakriyosistorinostomi cerrahisinde kontrollü sedoanaljezinin genel anestezi ile karşılaştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021) Sağlam, Utku; Girgin, Nermin Kelebek; Kıvanç, Sertaç Argun; Tıp Fakültesi; Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Ana Bilim DalıÇalışmamızda, dakriyosistorinostomi (DSR) cerrahisinde genel anestezi ve kontrollü sedoanaljezi yöntemlerini; hemodinamik veriler, kanama miktarı, postoperatif komplikasyonlar (kanama, ağrı vs.) ve anestezi memnuniyeti açısından prospektif ve randomize kontrollü olarak karşılaştırmayı amaçladık. Çalışma, etik kurul onayı ve hastalardan alınan yazılı onam sonrası, primer eksternal DSR uygulanacak, 18 yaş üzeri, ASA sınıflaması I-II-III, 44 hastada gerçekleştirildi. Hastalar genel anestezi (GA, n=22) ve kontrollü sedoanaljezi (SA, n=22) uygulanmak üzere rastgele 2 gruba ayrıldı. GA grubuna standart genel anestezi, SA grubuna ise deksmedetomidin (10 dakika 1 μq/kg yükleme, 0,6 μq/kg infüzyon), midazolam (0,04 mg/kg) ve meperidin (intramusküler 50 mg) uygulandı. Anestezi derinliği her iki grupta da bispektral indeks (BİS) monitörü ile takip edildi. Peroperatif hemodinamik veriler ve BİS değerleri (preoperatif, cerrahi insizyon sonrası 5.dk, intraoperatif 10., 20., 30. ve 40.dk), kanama miktarı, cerrahi ve anestezi süresi kaydedildi. Her iki grupta kalp atım hızı ve periferik oksijen saturasyonlarının intraoperatif dönemdeki yüzde değişimleri, tüm ölçüm zamanlarında preoperatif değerlere göre benzerdi (hepsi için p>0.05). GA grubunda, SA grubuna göre, preoperatif değer ile karşılaştırıldığında tüm ölçüm zamanlarında ortalama kan basıncındaki düşme miktarının daha fazla olduğu saptandı (p=0.010, p=0.006, p=0.031, p=0.037, p=0.001). Her iki grupta intraoperatif kanama miktarı, cerrahi ve anestezi süresi, postoperatif ağrı skorları ve komplikasyonlar benzerdi (hepsi için p>0.05). Hasta memnuniyeti SA grubunda anlamlı olarak yüksek idi (p=0.033). Sonuç olarak; eksternal DSR cerrahisinde BİS monitörizasyonu eşliğinde uygulanan kontrollü sedoanaljezide hemodinamik parametrelerin, intraoperatif kanama ve komplikasyonların GA ile benzer, hasta iii memnuniyetinin ise GA’ya göre yüksek olması nedeniyle seçilmiş olgularda bu yöntemin genel anesteziye alternatif olabileceği kanısındayız.Item Endoskopik retrograd kolanjio pankreatografi (ERKP) uygulanan olguların güvenli sedasyonunda kapnografinin rolü(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021) Gökce, Merve; Kahveci, Ferda Şöhret; Tıp Fakültesi; Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Ana Bilim DalıÇalışmamızda; sedasyon altında yapılan endoskopik retrograd kolanjio pankreatografi (ERKP) olgularında, rutin monitörizasyona ek olarak yapılan kapnografi monitörizasyonunun, oksijen desatürasyonuna, hipoksemiye ve diğer vital parametrelere etkisini araştırmayı hedefledik. Çalışmamıza sedasyon uygulanan, 18 yaş ve üstü 80 ERKP olgusu dahil edildi. Olgular, hasta grubu (rutin monitörizasyon ve kapnografi monitorizasyonu) ile kontrol grubu (yalnız rutin monitörizasyon) şeklinde ikiye ayrıldı. İki gruptaki desatürasyon, hipoksemi, taşikardi, bradikardi gelişimi ve havayolu yönetiminde kullanılan müdahaleler; kalitatif ve kantitatif açıdan kıyaslandı. Hasta grubunda end-tidal karbondioksit (EtCO2) yüksekliği ve düşüklüğünün, desatürasyon ve hipoksemi gelişiminin, dikkat edilmesi gereken integrated pulmonary index (IPI) düzeylerinin (5-7) ve müdahale gerektiren IPI düzeylerinin (1-4) görülme sıklığı; birbirleriyle ve diğer parametrelerle ilişkileri değerlendirildi. Hasta grubunda hiçbir olguda desatürasyon görülmedi. Kontrol grubunda desatürasyon görülme oranı, hasta grubundan anlamlı olarak daha yüksekti (p<0,05). Hasta grubunda daha yüksek oranda sözel-taktil uyarı (STU) uygulandığı görüldü (p<0,05). İki grup arasında hipoksemi, bradikardi, taşikardi ve yapılan diğer müdahaleler yönünden anlamlı fark görülmedi. Hasta grubundaki olguların %67,5’inde (27/40) düşük EtCO2, %5’inde (2/40) yüksek EtCO2, %27,5’inde (11/40) apne, %37,5’inde (15/40) dikkat edilmesi gereken IPI değeri, %32,5’inde (13/40) müdahale edilmesi gereken IPI değeri görüldü. Dikkat edilmesi gereken IPI değerleri ile STU uygulanması (p<0,05) arasında, müdahale gerektiren durum ile apne ve bradipne gelişimi, STU, jaw-thrust manevrası (JTM), head-tilt manevrası (HTM) uygulanması arasında anlamlı ilişki saptandı. Hipoksemi gelişiminin görüldüğü yalnız bir hastada IPI 1-4 aralığındaydı. Sedatize ERKP olgularında EtCO2, apne ve IPI parametrelerinin anlık takibi ile solunum depresyonu önceden tanınabilir. Rutin monitörizasyona iii kapnografinin eklenmesi ile sedatize ERKP olgularında oksijen desatürasyonu gelişimi azalabilir.Item Sternotomi ile koroner arter bypass cerrahisi uygulanan hastalarda ultrasonografi eşliğinde yapılan “erector spina plane” blok uygulamasının intraoperatif ve postoperatif etkinliğinin hasta kontrollü analjezi ile karşılaştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020) Oğur, Lale; Gören, Suna; Tıp Fakültesi; Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Ana Bilim DalıÇalışmamızın amacı, sternotomi ile koroner arter baypas cerrahisi (KABC) planlanan hastalarda, operasyon öncesi bilateral erektör spina plan bloğu (ESPB) uygulamasının intraoperatif ve postoperatif dönemde ağrı yönetimindeki etkinliğini, hasta kontrollü analjezi (HKA) ile karşılaştırmaktır. Hastanemiz etik kurul onayı sonrası, 18-80 yaş arası, ASA II-III, 50 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar ESPB (n=25) ve kontrol (n=25) olmak üzere rastgele 2 gruba ayrıldı. Ultrasonografi eşliğinde bilateral ESPB preoperatif dönemde her iki gruba sırasıyla %0,25 bupivakain (3mg/kg)+deksametazon (8mg) veya serum fizyolojik ile uygulandı. Postoperatif dönemde bütün hastalara intravenöz morfin ile HKA kullanıldı. Hastaların perioperatif opioid kullanımı, ekstübasyon süreleri, öksürürken ve dinlenmekle Visual Analog Skala (VAS) skorlarını, postoperatif ilk HKA bolus dozuna ihtiyaç zamanı, kurtarma analjezisi ihtiyaçları, mobilizasyon zamanları, karşılaşılan opioid yan etkileri, hasta ve cerrah memnuniyeti değerlendirildi. ESPB grubunda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, intraoperatif fentanil tüketiminin daha az (p=0.001), ekstübasyon süresinin daha kısa olduğu (p=0.001) saptandı. Postoperatif 0,1,2,4,8,12,16,24. saatlerdeki VAS skorlarının daha düşük olduğu belirlendi (p<0.05). Yine ESPB grubunda ilk HKA kullanımının daha geç, morfin tüketiminin daha düşük ve kurtarma analjezisi ihtiyacının daha az olduğu saptandı (sırasıyla p<0.001, p<0.001, p=0.009). Opioid kullanımına bağlı yan etkilere kontrol grubunda daha sık rastlandığı görüldü (p=0.040). ESPB grubu hastaların ilk mobilizasyon zamanının, kontrol grubundan kısa olduğu tespit edildi(p<0.001). ESPB uyguladığımız grupta hasta ve cerrah memnuniyeti kontrol grubuna göre yüksekti(p<0.001, p<0.001). Sonuç olarak, KABC hastalarında ESPB’nin önemli bir analjezik etki oluşturduğu; intravenöz morfin ile HKA’ya göre perioperatif dönemde opioid iii ihtiyacını azalttığı, postoperatif dönemde daha kaliteli ağrı yönetimi ve daha konforlu derlenme sağladığı kanısına varılmıştır.