2014 Cilt 15 Sayı 27
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14064
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item Hakimiyet-i Milliye sayfalarından işgal altındaki Antep(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-01) Uğurlu, Alev Sınar; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.15 Ocak 1919’da İngilizler tarafından işgal edildikten sonra 5 Kasım 1919’da Fransız işgaline terk edilen Antep’in işgal süreci 9 Şubat 1921’e kadar sürmüştür. Antep’e “Gazi” ünvanı verilmesine vesile olan büyük bir direnişin yaşandığı bu süreç türkü, şiir, makale gibi sanat ve düşünce eserlerine de yansımıştır. Bu çalışmada Ankara Hükümeti’nin resmi gazetesi olan Hakimiyet-i Milliye gazetesinde işgal altındaki Antep ile ilgili yayımlanan yazılar değerlendirilecektir. Bu yazılar içinde en çarpıcı olan, Antep’e “Gazi” unvanı verilmesi münasebetiyle Türkçülük mefkûresine gönülden bağlı bir yazar olan Müfide Ferit Tek’in 7 Şubat 1921 tarihinde yayımlanan “Gazi Antep” adlı yazısıdır.Item Divan şiirine Bursa’dan eleştirel bir ses: Mehmed Rıf’at Efendi(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-01) Çan, Şamil; Hardal, MuammerTürk Edebiyatı içerisinde önemli bir yeri olan Divan Edebiyatı; Tanzimat Fermanı sonrasında Osmanlı Devleti üzerinde iyice etkisini gösteren Batılılaşma hareketleri sonucunda ortaya çıkan Tanzimat Edebiyatı dönemde büyük eleştirilere maruz kalmıştır. Batı Etkisinde Gelişen Edebiyat döneminde Divan Edebiyatı’nı eleştirmek yenilikçi şairler tarafından adete bir gelenek haline gelmiştir. Bu eleştirilerin Servet-i Fünûn döneminde artarak devam ettiği ve İstanbul’dan taşraya yayıldığı görülmektedir. Bursa’da yayımlanan Feva’id gazetesinin Sermuharriri Celal Paşazade Mehmed Rıf’at Efendi, Divan şiirine yönelik yaptığı eleştirilerle İstanbul’da cereyan eden eski-yeni tartışmalarına katılmıştır. Bu makalede, Mehmed Rıf’at Efendi’nin Divan Edebiyatı’nı eleştiren şiir ve yazıları tespit edilmiş, eski-yeni tartışmalarının taşraya yansıması bilim dünyasına sunulmuştur.Item Alan dili söz varlığının genel dildeki ilişkileri üzerine: Spor terimleri örneği(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-01) Kalafat, Şermin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Terimler dil sistemi içinde alan dili olarak adlandırılan alt birimlerin üyeleridir. Her dilde mevcut olan bilim, teknik ve sanat alanındaki kelimeler terim niteliği kazanarak alan dilinin söz varlığını oluşturur. Bu söz varlığının oluşmasında toplumsal algının ve dilin yetkinliğinin etkisi önemli rol oynamaktadır. Nitekim dil içindeki herhangi bir sözlük birim karşımıza terim olarak çıkabilmektedir. Terimlerin kavram alanı kesin ve açık nitelikte olup anlam alanları sınırlıdır. Zaman içinde alan dilinin söz varlığına ait bazı terim birimlerin genel dilde yaygınlaştığı ve birden fazla anlamı karşıladığı görülebilmektedir. Dildeki birimler arasındaki etkileşimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu durum genel dilden alan diline ve zamanla alan dilinden genel dile doğru bir yöneliş göstermektedir. Bu yönelişler esnasında alan dilindeki terim birimler terim olma özelliklerini kaybedebildikleri gibi, farklı bir kavramı karşılayan yeni bir terim olarak da görülebilmektedirler. Terimlerin genel dilde yaygınlaşması Türkçede kendini daha çok kalıp söz/deyim haline gelerek göstermektedir.Item Türk kamu yönetiminde yetki devri(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-01) Uysal, Yusuf; Derdiman, R. Cengiz; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Kamu Yönetimi Bölümü.Yetki devri, hem özel hem kamu yönetimlerinde kullanılan önemli bir yönetsel işlemdir. Ancak, Türk Kamu Yönetiminde, yetki devri mekanizması henüz istenilen etkinliğe ve verimliliğe kavuşamamıştır. Bu temel yargılardan yola çıkarak, bu çalışmada, öncelikle yetki devrinin yönetim bilimindeki yeri, faydaları ve önündeki engellerden bahsedilmiştir. Daha sonra Türk Kamu Yönetiminde yetki devri konusu, literatürdeki tartışmalar ve bürokrasideki uygulamalar açılarından incelenmiştir. Ayrıca yetki devrinin içeriği ve hukuki durumuna değinilmiş ve yetki devrinin yetki genişliği, imza devri ve yetki verme gibi kavramlarla ilişkisi ele alınmıştır. Türk Kamu Yönetimi’nde yetki devrinin merkezi yönetim, taşra yönetimi ve yerel yönetimler boyutlarında mevzuat ışığında çeşitli uygulamalarına yer verilmiştir. Son olarak, Türk Kamu Yönetiminde yetki devri ile sorumluluğun da devredilip devredilemeyeceği konusu tartışılmıştır.Item Van Depremi sonrası duygusal, bilişsel ve davranışsal tepkiler: Polis örneklemi incelemesi(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-01) Şeker, B. Dilara; Akman, EmineBu çalışma, Van Depremi sonrasında kentte çalışmaya devam eden polis memurların depreme yönelik duygusal, bilişsel ve davranışsal tepkileri, afet sonrası günlük yaşamlarındaki değişimleri ve farkındalık düzeylerini değerlendirmektir. Araştırmada, Van İlinde görevli 203 polis memuruna araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu uygulanmıştır. Çalışma verileri, hasar görme seviyesine, deprem riskini bilme durumuna, mal kaybı yaşama durumuna göre tek yönlü varyans analizi ve t testi kullanarak, incelenmiş, günlük alışkanlıklar, yaşamdan beklentiler, kabus görme, dini tutum, yaşamın anlamı ve psikolojik sağlık sorunları yaşama düzeylerinde farklılık bulunmuştur. Deprem sözcüğü anlam gruplarına göre incelendiğinde, kaderci atıf grubunda bilimsel atıf grubuna göre yüksek tepki ortalamaları gözlenmiştir.Item Kültür varlığı algısı ve tahribat Bursa Yenişehir örneği üzerinden bir değerlendirme(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-01) Aksoy, Belgin; Özügül, Ayşın; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sanat Tarihi Bölümü.Türkiye’de kültürel mirasın korunması güncelliğini yitirmeyen bir sorundur. Gerek tarımsal, gerekse endüstriyel bakımdan sadece bölgesel değil, aynı zamanda ülke çapında bir öneme sahip olan Bursa’da bu konu sıkça gündeme gelmektedir. Özellikle prehistorik yerleşim alanları, makinalı tarımın görece daha eski bir geçmişe uzandığı ilimizde daha büyük bir tehdit altındadır. Bu bölgedeki prehistorik sit alanlarını, kayıt altına alındıkları 60’lı yıllardan bugüne yeniden değerlendirecek olursak, tahribatın büyüklüğü daha somut olarak karşımıza çıkmaktadır. Kültür varlıklarının korunmasında yöre halkının çözüm arayışına dahil edilmesi bir gerekliliktir. Bu nedenle günlük hayatları koruma konusu olan alanların çevresinde geçen halkın, gerek bu alanlarla gerekse genel olarak geçmiş kavramı ile ilişkilerinin sorgulanması gerekir. Yenişehir’deki Marmaracık ve Koyunhisar köylerinde dikkat çekici sonuçlara ulaşılmıştır. Her ne kadar sosyo-kültürel geri plan önemli bir rol oynuyor ise de, esasen Osmanlı Dönemi üzerinden mekân ile bir bağ oluşturmuş insanların daha eski dönemlerle ilişkili kültür varlıklarına yönelik olarak belli bir hassasiyete sahip oldukları anlaşılmıştır. Özellikle çevresi ve kendi geçmişi (dolayısıyla da kendi kimliği) arasında somut bir bağ oluşturamamış göçmenlerde hassasiyetin o kadar güçlü olmadığı anlaşılmıştır. Bu alanların korunması her şeyden önce yöre sakinlerine bağlıdır. Bu nedenle de eğitime yönelik konseptler geliştirilmesi önemlidir. Özellikle define amaçlı kaçak kazıların engellenebilmesi her şeyden önce kazandırılacak olan bu bilinçle ilgilidir.Item Eski Roma ailesinde “pater familias” ve “patria potestas” kavramları(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-01) Doğancı, Kamil; Fulya, Kocakuşak; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı.Familia en geniş anlamıyla aile demekti ve Eski Roma toplumsal yaşamının temelini oluşturuyordu. Patria potestas altındaki bütün kişiler familia içinde yer alırdı. Patria potestas, dar anlamda babaya ait olan güç, baba egemenliği; geniş anlamda ise aile reisi olan pater familias’ın ailesindeki bütün çocuklar, torunlar, aileye dahil diğer kişiler ve köleler üzerindeki hakimiyetini ifade ediyordu. Pater familias olmak için patria potestas altında olmamak ve erkek olmak yeterliydi. Pater familias; askerlik hakkı, seçme ve seçilme hakkı, evlenme hakkı gibi bir Roma vatandaşının kullanabileceği bütün haklara sahipti. Pater familias’ın aile fertleri üzerindeki hakimiyeti mutlaktı. Patria potestas’ı sona erdiren sebepler ölüm, capitis deminutio ve emancipatio idi. Ölüm halinde patria potestas kendiliğinden sona ererdi. Capitis deminutio ise aile reisi olan pater familias’ın savaşta esir düşmesi veya sürgün cezasına çarptırılması ile ortaya çıkan bir durumdu. Nitekim hür olmayan ve hakimiyet ehliyeti bulunmayan bir kişi patria potestas’a sahip olamazdı. Aile evlatlarından birinin rahip olması veya yüksek bir mertebeye ulaşması da, capitis deminutio kapsamında patria potestas’ı sona erdiren bir durumdu. Roma’da kız çocukları da dini hizmetler görebilir ve rahibe olabilirlerdi. Bir kız çocuğunun rahibe olması, patria potestas altından çıkması için yeterliydi.