2016 Cilt 17 Sayı 30
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14146
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Item Germi̇yan Sarayından Bursa Sarayına bi̇r geli̇n gi̇der: Devlet Hatun(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Öcalan, Hasan BasriOsmanlı hanedanı arasında birçok padişahın yabancı kadınlarla evlendiği bilinmektedir. Bir Türk olan Germiyan Beyi’nin kızı Devlet Hatun ile evlenen Yıldırım Bâyezid gibi olanlar da azımsanmayacak sayıdadır. Osmanlı Devleti yerleştiği Anadolu’da güvenliği tam anlamıyla sağladıktan sonra buradaki beylikler, Osmanlılar ile ittifak arayışlarına girdiler. Bunlardan biri de Karamanoğulları’ndan çekinen Germiyanoğulları’dır. Germiyan Beyi Süleyman Şah, kızını I. Murad’ın oğluyla evlendirmek suretiyle onun desteğini alacağını düşünmüştür. Sultan Murad Hudâvendigâr, Süleyman Şah ile Mevlâna soyundan gelen Mutahhara Hatun’un kızı Devlet Hatun’u, oğlu Bâyezid’e alarak bu beylikle dostane ilişkilere girmiştir. Düğün öncesi gelen giden elçiler ve gönderilen hediyeler, yapılan düğün, gelin çeyizi olarak Kütahya, Tavşanlı, Emet ve Simav yörelerinin gelin çeyizi olarak verilmesi hakkında kaynaklarda zengin bilgiler mevcuttur. Ancak bazı tarihçilere göre Çelebi Mehmed’in, Germiyan Beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun’un oğlu olmadığı, onun annesinin azatlı bir cariye olduğudur. Bu durum araştırılmaya ve açıklığa kavuşturulmaya muhtaçtır. Murad Hudâvendigâr düğüne davet ettiği devlet yöneticileriyle bazı diplomatik antlaşmalar imzalamıştır. Böylece düğün bir nevi devletlerarası zirve toplantısına dönüşmüştür. Devlet Hatun vefat ettiğinde Bursa’da Meydancık Mahallesindeki özgün mimariyle yapılan türbesine defnedilmiş ve oğlu Çelebi Mehmed, bu türbe için birtakım vakıflarda bulunmuştur. Bu yazıda; Devlet Hatun’la başlayan Osmanlı-Germiyanoğulları arasındaki ilişkiler, Devlet Hatun’un hayatı, çocukları ve Bursa’daki türbesi hakkındaki bilgiler kroniklerden, arşiv belgelerinden derlenerek sunulacaktır.Item Mahidevran (Gülbahar) Sultan ve Itıknâmesi(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Eğri, Sadettin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Mahidevran (Gülbahar) Sultan, Şehzade Mustafa’nın annesidir. Tarihimizin en acı sayfalarından biri olan şehzadenin babası tarafından boğdurularak öldürülmesi olayı edebiyatımızda en duygulu mersiyelerin yazılmasına sebep olmuştur. Mahidevran Sultan, oğlunun öldürülmesinden sonra beraberinde bulunan maiyetiyle birlikte Bursa’ya gönderilmişti. Bursa’da acı ve ıstırap dolu günler geçiren sultan, günlük yiyecek ihtiyaçlarını teminde bile sıkıntılara düşmüş, oturduğu evin kirasını on yıl boyunca ödeyememiş, daha sonra padişahın emri ile bu ödemeler yapılmıştır. Şahsi bütün mal varlığını sadaka ve oğlunun türbesi için harcayan bu hayırsever kadın, maiyetinde bulunan yirmi hizmetçi ve kölenin azat edilmesini vasiyet etmiştir. Ölümünden sonra bir ıtıknâme düzenlenmiş ve köleler bir hayır anlayışı içerisinde özgür bırakılmıştır.Item The condition of the cultural and historical resources of the Pavlodar region(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Zhakupov, Altynbek; Kızılçaoğlu, Alaattin; Wendt, Jan A.; Atasoy, Emin; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/İlköğretim Bölümü.The Pavlodar region is located in the northeast of Kazakhstan. The most part of the territory of the Pavlodar region is in limits of the South of the West Siberian Plain on average a watercourse of the river Irtysh, and occupies the space of 127,5 thousand km ². In the north the area borders with the Russian Federation (Omsk region), in the south - with the Karaganda region, in the east - with East Kazakhstan, in the West - with Akmolinskaya and North Kazakhstan regions. Total, there are about 1000 archaeological monuments in the area, most of which, 705 are included in "The arch of monuments of the Pavlodar region", but the potential of their further identification isn't exhausted yet. From 12 districts of the region, the greatest numbers of monuments of archeology are three largest districts, Bayanaul, Mayskiy and Ekibastuz have, and then follow Pavlodar, Lebyazhinskiy, Shcherbaktinskiy and other districts. The article discusses the situation in the region at the moment as the main tourist cluster componentItem Gianni Vattimo: Truth’s violence and weak thought(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Kuçlu, Erhan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.In this article, we will take Italian philosopher, politician and cultural critic Gianni Vattimo’s thoughts on truth’s violence and weak thought in a general framework. At first we’ll introduce the Italian Philosopher in a few words and give some information about his works. Secondly we’ll explain his views on truth’s violence. According to Vattimo, since Plato, Western thought and thus societies live in this “violence”/metaphysical categories. He argues that this violence stems from [metaphysical] truth claims. In other words, he put forwards that this truth claims are not only intrinsic to religious [truth] claims but also common in modern thought, science and technology. And finally, we’ll discuss his concept of “weak thought” (il pensiero debole) as a critical and weakener stance against these truth claims. The weak thought tries to find a way to liberate us from these metaphysical categories and claims. In this direction Vattimo’s intellectual background mainly depends on Nietzschean and Heideggerian literature. Nietzsche and Heidegger always object to these claims and categories in a different ways. Vattimo eclectically uses their thoughts and concepts/phrases (for example Nietszche’s famous phrase “God is dead” and Heidegger’s concept of Verwindung (Overcoming)) to weaken these claims. In Vattimo’s all works we can see the criticism of metaphysical thoughts because he believes that the end of the truth is beginning the democracy.Item II. Abdülhamit döneminde öğretmenler için hazırlanmış bir rehber kitap: Hocanın Vazifesi(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Düzbakar, Ömer; Yüksel, Sedat; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/İlköğretim Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Eğitim Bilimleri Bölümü.Tanzimat’ın ilanı ile birlikte eğitim alanında da yenilikler yaşanmış, ilk defa Batı tarzı eğitim veren sivil okullar ile bu okullara öğretmen yetiştirmek üzere öğretmen okulları açılmıştır. Bu dönem ve sonrasında öğretmenlerin çağdaş yöntemler kullanması için çeşitli rehber kitaplar hazırlanmıştır. Bu makalede bu rehber kitaplardan birisi olan 1299 yılında (1881/1882) yayınlanan “Hoca’nın Vazifesi” isimli risale ele alınmıştır. Eserin yazar ismi konusunda tereddütlerimiz vardır. Eserin yazarı Milli Kütüphanedeki katalogda Esad (http://kasif.mkutup.gov.tr/SonucDetay.aspx?MakId=1098280), yurt dışındaki kataloglarda ise A. Sami olarak geçmektedir (http://catalog.hathitrust.org/Record/009041058). Biz eserin Milli Kütüphanede yer alan nüshasını incelediğimizden dolayı yazar adı olarak Esad (?)’ı kullanmayı tercih ettik. Makalede risale tanıtılarak metnin günümüz Türkçesi’ne çevirisi yapılmış ve orijinal metin çalışmanın sonuna eklenmiştir. Ele alınan risale giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında öğretmenliğin ticari bir kazanç amacıyla değil, hayırlı bir hizmet için yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Birinci bölüm “Hüsn-ü Ahlak ve İdare” başlığını taşımakta olup genel olarak çocukların ahlaki yönden gelişimlerinde öğretmenin davranışlarının önemi ve öğretmenin taşıması gereken bazı ahlaki özelliklerden bahsedilmektedir. İkinci bölüm ise “Suret-i Tedris” ismini taşımaktadır. Bu bölümde öğretmenin çocuklara uygun olacak yaklaşım tarzları ve kullanacakları öğretim yöntemlerinden bahsedilmektedir.Item Göç çalışmaları için bir anahtar olarak “kültürleşme” kavramı(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Zafer, Ayşenur Bilge; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Kültürleşme; farklı kültürlere sahip grupların sürekli ve doğrudan bir ilişki içerisinde olmaları durumunda her iki grubun ya da daha fazla sayıda grubun orijinal kültürel özelliklerinde değişikliklerin ortaya çıkması durumudur. Kültürleşmenin en yaygın nedenlerinden birisi göçlerdir. Göçmen gruplar kültürleşme süreci ile birlikte fiziksel, biyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel açılar başta olmak üzere pek çok açıdan değişime uğramaktadırlar. Kültürleşme sürecini etkileyen temel faktörler ise şunlardır: Terk edilen ve yerleşilen ülkelerin çeşitli özellikleri, vatandaşların göçmenlere karşı tutumları, göçmenlere sağlanan toplumsal destek, iki ülke kültürü arasındaki benzerlik ve farklılıklar, göç etme nedenleri ve motivasyon, göçmenlerin yeni konumları ve göçmenlerin bazı özellikleri.Item The role of gis mapping method in toponymy research(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Yeginbayeva, Aygul; Saparov, Kuat; Aralbekova, Mariyash; Kızılçaoğlu, Alaattin; Wendt, Jan A.; Atasoy, Emin; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/İlköğretim Bölümü.Actual problems of toponymy are discussed in this article. The authors shows opportunities of using geoinformation and cartographic methods in toponymical investigation. Also in this research paper series of ancient place names and geographical terms are defined and a specific classification system of terms, based on specific data, is given (for example: oronyms, hydronyms, pasturable terminology and etc.). Etymology of Kazakh place names that shows physical and geographical characteristics of environment (landscape features, influenced by human activities, ecology and other factors), must be investigated in the scientific area.Item Bursa’da bilim ve teknolojide sürdürülebilir projeler üreten sivil toplum kuruluşları (STK) arası diyaloğun geliştirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Tüz, Melek; Çüçen, A.Kadir; Akçağlar, Sevim; Uludağ Üniversitesi/İşletme Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Felsefe Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Mikrobiyoloji Bölümü.Bu çalışmanın amacı, bilim ve teknoloji alanında “Akademisyenler ile sivil toplum kuruluşları arasındaki diyaloğun” sürdürülebilir projeler kapsamında kurulması, yerel yönetimlerin de katkılarını ve yardımlarını alarak diyalog ortamını geliştirmektir. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle sivil toplum, diyalog, iş birliği, sürdürülebilirlik ve birlikte proje yapma kavramları üzerine teorik çalışma yapıldı. Sivil toplum kuruluşlarına çalışmanın amacını kapsayan bir anket uygulandı. Çıkan sonuçlar doğrultusunda sivil toplum kuruluşları ve üniversitelere, işbirliği ve diyalog geliştirilmesi konusunda durumun neler olduğu belirtilerek işbirliğin sürdürülebilirliği için öneriler sunuldu.Item The small qasidas entitled as müzeyyel ghazals and ghazals in the poems of Sebk-i Hindi poets(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Ercan, Özlem; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.The exploration of divans of Sebk-i Hindi poets reveals numerous qasidas written for various sultans and statesmen. This genre is not the only genre that was used for contributing to the patron-patronized relation even though this praising patron genre is also used for the same reason. Müzeyyel ghazals and qasidas entitled as ghazals can also considered as poems written for praising the patrons. In addition if the poet praises himself in his poem, the poem is considered as fahriye (self-praising poem). In this paper after introducing müzeyyel ghazals, ghazals and qasidas entitled as ghazals from the divans of seven Sebk-i Hindi poets (Naili, Şehri, İsmeti, Neşati, Fehim-i Kadim, Şeyh Galib ve A. Sami) are explored. This paper aims to determine for whom these poets wrote their müzeyyel ghazals. Beside that how they praised themselves with this poems is also explored. In this paper also the structural features of müzeyyel ghazals and qasidas, which are entitled as ghazals but considered as qasida due to containing prays are tried to be determined.