Browsing by Author "Durak, Dilek"
Now showing 1 - 20 of 25
- Results Per Page
- Sort Options
Item 1994-1999 yılları arasında Bursa'da otopsisi yapılan doğal kökenli ani-beklenmeyen ölümlerin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Doğal kökenli ani-beklenmeyen ölümler akut veya akutfazdaki kronik bir hastalık sonucunda meydana gelen, orijin olarak cinayet, intihar ve kaza dışında kalan ölümlerdir ve genellikle karşımıza ölümün ani ve beklenmeyen bir şekilde, şüpheli bir çevrede meydana gelmesi ile çıkmaktadır. Doğal kökenli ölümlerin Bursa'daki yöresel özelliklerini tespit etmek ve otopsi açısından sonuçların değerlendirilmesi amaçlanarak Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı'nda Ocak 1994 Temmuz 1999 arasında otopsisi yapılmış 2026 olguya ait adli muayene tutanakları ve otopsi raporları retrospektif olarak incelenerek saptanan 572 (% 28.2) doğal kökenli ani-beklenmeyen ölüm olgusu, yaş, cinsiyet, ölüm nedenleri açısından araştırıldı. Kardiovasküler hastalıklar 261 olgu (% 45.6) ile ilk sırayı almaktadır. Erkek: kadın oranı yaklaşık 4/1'dir. En sık doğal ölüm 113 olgu (%19. 7) ile 5. dekatta görülmektedir. Sonuç olarak orijin açısından diğer ölümler kadar doğal kökenli ani-beklenmeyen ölümlerde de otopsinin önemi vurgulanmıştır.Item 2018-2020 yılları arasında Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığında otopsisi yapılan olgularda alkol, uyutucu- uyuşturucu ve uyarıcı madde tespit edilen vakaların retrospektif olarak incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022) Temel, Emine Türkyılmaz; Durak, Dilek; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Alkol, uyutucu-uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı, ülkemizde ve dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı sorunu olup önemli morbidite ve mortalite nedenidir. Uyuşturucu madde kullanımına bağlı ölümlerin otopsileri, tedavi görmeyen ve başka yerde kayıtlı olmayan madde kullanıcıları hakkında değerli bilgi kaynağı olması nedeniyle yerel ve ulusal düzeyde madde kullanım profillerinin belirlenebilmesi ve buna göre alınacak tedbirlerin genişletilmesi açısından önem taşımaktadır. Bu çalışmada Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi’nde 2018-2020 tarihleri arasındaki 3 yıllık sürede otopsisi yapılmış olan olgulara ait otopsi raporları incelenmiştir. Alkol ve/veya madde tespit edilen olguların sosyodemografik özellikleri, mortalite nedenleri ve buna ilişkin verilere katkı sağlamak, elde edilen verileri literatür eşliğinde tartışmak amaçlanmıştır. Çalışmaya dahil edilen 3764 olgunun %80,8’inin (n=3041) erkek, yaş ortalamasının 48,4±21 olduğu saptanmıştır. En sık ölüm sebebi %35,7 (n=1342) ile doğal nedenli ölümler olup bunu %13 (491) ile trafik kazasına bağlı ölümler izlemektedir. Olguların %9,7’sinde (n=366) etanol, %0,9’unda (n=33) metanol saptanmıştır. Etanol ile birlikte en sık saptanan maddenin benzodiazepin (%7,9) olduğu, etanol tespit edilen olgularda ateşli silah yaralanması, penetran yaralanma, trafik kazasına bağlı ölümler etanol tespit edilmeyen olgulara göre anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Madde kullanımına bağlı 58 ölüm olgusunun %36,2’sinin (n=21) çoklu madde kullanımına bağlı meydana geldiği, madde kullanımına bağlı ölümlerin %98,3’ünün erkek olduğu saptanmıştır. Madde kullanımı nedenli ölümlerdeki yaş ortalaması (28,4±8,8) diğer olgulardan anlamlı şekilde düşük bulunmuştur. Bölgeler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel farklılıklar göz önünde bulundurularak farklı bölgeleri içerecek şekilde çok merkezli çalışmalar yürütülmesi, alkolün etkilerinin ortaya koyulması ve uyuşturucu madde ile ulusal mücadelede yol gösterici veriler sağlayacaktır.Item 2018-2021 yılları arasında bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen maluliyet raporlarının retrospektif olarak incelenmesi ve güncel yönetmelik/cetvellere göre yeniden değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022) Düzcan, Ali Metin; Durak, Dilek; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Maluliyet raporlarının düzenlenmesi Adli Tıp pratiğinde önemli bir yer tutmaktadır. Trafik kazası, iş kazası gibi travmatik olaylara bağlı maluliyet hesabında olayın meydana geldiği tarihe göre farklı yönetmelikler kullanılmaktadır. Bu sebepten dolayı, aynı olay ve aynı yaralanmalara sahip kişiler arasında olay tarihi farklı olduğu için farklı maluliyet oranları hesaplanmaktadır. Bu çalışmada maluliyet hesabında kullanılan bu yönetmelikler incelenerek aralarındaki farkların saptanması ve bu farkların nasıl giderileceği hususunda çözüm önerileri sunulması amaçlandı. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından 2018-2021 yılları arasında düzenlenmiş 359 olguya ait maluliyet raporları incelendi. Raporlarda yer alan tıbbi veriler ve hastane bilgi yönetim sisteminde yer alan tıbbi kayıtlar incelenerek her olgu için yaş, olay türü, ameliyat sayısı, hastane yatışı sayısı gibi olaya ait tıbbi özgeçmişi ve hangi arızalardan oran verilebileceğine ait veriler elde edildi. Her olgu için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliği (ÇGMK cetveli) ve Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik(Engelli cetveli) hükümleri dikkate alınarak maluliyet oranları hesaplandı. Elde edilen veriler istatistiksel analiz yöntemleri ile analiz edildi. ÇGMK yönetmeliğinden alınan maluliyet oranların ortalamasının16,9±24,7, Engelli yönetmeliğinden alınan maluliyet oranların ortalamasının ise 13,1±20,4 olduğu saptandı ve aralarındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı. ÇGMK cetvelinden alınan maluliyet oranları ile Engelli cetvelinden alınan maluliyet oranları arasında pozitif yönde güçlü düzeyde korelasyon (rho=0,808) olduğu saptandı. Oran verilerin arızaların dağılımına bakıldığında eklem hareket kısıtlılığı başta olmak üzere en sık lokomotor sistem arızalarından oran verildiği görüldü. Olgular onarlı yaş gruplarına ayrılarak incelenmesinde her iki cetvelde de yaş grupları arasında maluliyet oranı açısından anlamlı fark olmadığı saptandı.Item Adli otopsi olgularında çocukluk çağı ölümlerinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Bu çalışmada; 1995-1998 yılları arasında Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığında otopsileri yapılan 1496 olgudan, 0-18 yaş grubunda olan toplam 191 çocuk otopsi olgusu değerlendirilmiştir. Olguların 63 'ü (% 32.9) 0-4, 19'u (% 9.9) 5-9, 27 'si (% 14.1) 10-14, 82 'si (% 42.9) I5-I8 yaş grubunda olup, olguların 109 'u (% 57) erkek, 82 'si (% 42.9) kız çocuklarıdır. Olgular ölüm orjinine göre değerli indirildiğinde, kaza sonucu meydana gelen ölümlerin 74 olgu (% 38. 7) ile ilk sırada yer aldığı görülmüştür. Fatal sonuçlanan kazalarda ölüm nedenleri değerlendirildi, zehirlenmeler 24 olgu (% 32.4) ile ilk sırada bulunmakta, bunu 24 (% 28.3) ve 11(% 14. 8) olgu ile suda boğulmalar ve künt travmalar izlemektedir. Bu çalışmayla, adli otopsi gruplarındaki çocuk ölümlerinin yoğunluğunun önlenebilir kazalar olduğu belirlenmiş ve bu kazaların önlenmesinde toplumun eğitimin önemi vurgulanmak izlenmiştir.Item Adli otopsilerde hipokampüs doku örneklerinde skleroz ve demir birikiminin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2016) Ural, Mustafa Numan; Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Genellikle şiddetli hafıza kaybı veya kognitif fonksiyonlarında gerileme şikayeti olan yaşlı bireylerde nadiren otopsilerde tespit edilen hipokampal skleroz hipokampusun subikulum ve cornu ammoniste selektif nöronal hücre kaybı ve astro/fibriler gliozis ile karakterizedir. Demir birikimi ise reaktif oksijen türlerinin aşırı üretilmesine, protein agregasyonuna, DNA ve fosfolipid oksidasyonuna neden olarak etkilenen beyin bölgelerinde hücre hasarı ve nöron dejenerasyonuna sebep olmaktadır. Çalışmamızda hipokampal skleroz ve demir birikimi ile adli otopsilerdeki ölüm nedenleri, yaşlanma, nörodejeneratif ve psikiyatrik hastalıklar arasındaki ilişkinin tespit edilmesi amaçlandı. Bu çalışmaya Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi'nde 2015 yılında yapılan 1650 adli otopsi olgusu içerisinden 109 olgu dahil edildi. Histopatolojik değerlendirme için hazırlanan parafin bloklardan alınan kesitler skleroz için hemotoksilen eozin ile boyandıktan sonra aynı bloklardan alınan yeni kesitlere Perls' metodu ile demir boyama uygulandı. Olgularımızın 19'unda (%17,4) hipokampal skleroz, 8'inde (%7,3) demir boyanma saptandı. Skleroz ve demir boyanma saptanan olguların yaş ortalaması sırasıyla 51,57 ± 20,45 ve 54,87 ± 14,31 yıl idi. Ayrıca, skleroz saptanan olguların 4'ünde demir boyanma mevcuttu. Çalışmamızdaki 10 olguda depresyon öyküsü bulunmakta olup 3'ünde (%30) hipokampal bölgede demir boyanma saptandı. Sonuç olarak, çalışmamızda hipokampüste skleroz ve demir birikimi saptanan adli olguların daha yaşlı olduğu ancak ölüm nedenleri ve nörodejeneratif hastalıklar ile skleroz ve demir birikimi arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görüldü. Bununla birlikte, depresyon öyküsü bulunan olgularda hipokampal demir birikimi anlamlı olarak yüksek bulundu. Hipokampal skleroz ve demir birikiminin ölüm nedenleri, yaşlanma, nörodejeneratif ve psikiyatrik hastalıklar ile ilişkili olup olmadığının tespiti için daha geniş olgu serileri ve daha kapsamlı faktörlerin sorgulanması gerektiği kanısındayız.Item Adli tıp ana bilim dalı tarafından düzenlenen maluliyet raporlarının retrospektif incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-01-16) Düzcan, Ali Metin; Durak, Dilek; Fedakar, Recep; İnanır, Nursel Türkmen; Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0002-9031-2977; 0000-0003-3469-340X; 0000-0002-2029-9674; 0000-0002-4047-6455Trafik kazası gibi travmatik olaylara maruz kalan kişilerde olay nedeni ile kalıcı sakatlık gelişebilmekte ve bu sakatlık hali kişinin sosyoekonomik yaşamını etkileyebilmektedir. Bu sebeple travmatik olay nedeniyle meydana gelen maluliyetin tespiti gerekmektedir. Maluliyet tespitinde olayın meydana geldiği tarihe göre farklı yönetmelikler kullanılmaktadır. Bu yönetmelikler yayınlanma sırasına göre; Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliği (ÇGMK), Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik (EEDY) ve Maluliyet Ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliğidir. Olay tarihine göre farklı yönetmelik kullanılması nedeniyle aynı yaralanmalarda farklı maluliyet oranları hesaplanmaktadır. Bu çalışmada maluliyet hesabında kullanılan ÇGMK ve EEDY yönetmelikleri (cetvelleri) incelenerek aralarındaki farkların saptanması ve bu farkların giderilmesi hususunda çözüm önerileri sunulması amaçlanmıştır. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından 2018-2021 yılları arasında düzenlenmiş 359 olguya ait maluliyet raporları incelenerek her olgu için ÇGMK cetveli ve EEDY hükümleri dikkate alınarak maluliyet oranları hesaplanmıştır. Maluliyet oranları ortalamalarının ÇGMK ve EEDY cetvelleri için sırasıyla 16,9±24,7 ve 13,1±20,4 olduğu saptanmıştır. Ayrıca cetveller açısından maluliyet oranları arasında pozitif yönde güçlü düzeyde korelasyon (r=0,808; p<0,001) olduğu saptanmış olup EEDY cetveline göre ÇGMK cetvelinden daha fazla oran alındığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak cetvellerden alınan oranlardaki farklılığın giderilmesi hususunda EEDY cetvelinde yer alan ayrıntılı arızalara/hastalıklara ait listelerin ÇGMK cetvelinde yer alan meslek ve yaş değerlendirmesi ile kombine edilerek maluliyeti tüm yönüyle değerlendirecek yeni bir cetvel/yönetmelik oluşturulması gerektiği kanaatindeyiz.Item Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığında 2019-2021 yılları arasında otopsisi yapılan 65 yaş üstü vakaların retrospektif olarak değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Malcı, Özge Şener; Durak, Dilek; Bursa Uludağ Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Adli Tıp Anabilim DalıYaşlı nüfusundaki artışa paralel olarak adli nedenli otopsiler içerisindeki yaşlı oranları da artış göstermektedir. Adli ölü muayenesi ve otopsi ani, beklenmedik, şüpheli ve doğal olmayan tüm adli ölümlerde uygulanmaktadır. Bu çalışmada Bursa ’da adli otopsisi yapılmış 65 yaş ve üzeri ölüm olgularına ait sosyodemografik özelliklerin ve ölüm nedenlerinin ortaya konması, elde edilen verileri literatür ile karşılaştırılması, yaşlı ölüm olgularında adli otopsinin önemi ile yaşlı nüfusun sağlık ve sosyal sorunlarına dikkat çekmek amaçlanmıştır. Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı’nda 2019-2021 yılları arasındaki 3 yıllık süre içerisinde otopsisi yapılan 4247 olgu retrospektif olarak taranmış ve 65 yaş üzeri olan 877 olgu çalışmamıza dahil edilmiştir. Otopsisi yapılan 4247 olgudan %20,6’sının 65 yaş ve üstü olduğu, olguların yaş ortalaması 74,70±7,3 olup, %74,6’ının erkek olduğu saptanmıştır. Her iki cinsiyette 65-74 yaş grubundaki olgu sayısının diğer gruplara göre daha fazla olduğu saptanmıştır. En fazla olgunun yaz (%30,6), en az olgunun ise ilkbahar (%20) mevsiminde olduğu görülmüştür. Olguların en sık ölüm orijini doğal ölüm (%51,4) olup kardiyovasküler hastalıkların en sık doğal ölüm nedeni olduğu saptanmıştır. Kazaların erkeklerde en sık trafik kazası kadınlarda ise suda boğulma olduğu tespit edilmiştir. İntihar olgularının %81,3’ünün ası olduğu ve asının her iki cinsiyette de en sık intihar yöntemi olduğu saptanmıştır. Ülkemizde tıbbi otopsi sayısının az olduğu göz önüne alındığında adli otopsilerin yaşlı ölümleri ile ilgili çok sayıda veri sağlayabileceği görülmektedir. Bu tür çalışmalardan elde edilecek bilgiler ile ölüm nedenleri ve orijinlerinin tespit edilmesi önlenebilir nedenlerin ortadan kaldırılabilmesi için yaşlı nüfusa yönelik gerekli sağlık hizmeti ve sosyal bakım konusundaki önceliklerin belirlenmesine yardımcı olacağını düşünmekteyiz.Item Alkol ile ilgili adli tıp sorunları(Uludağ Üniversitesi, 2010-06-23) Durak, Dilek; Baduroğlu, Erol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Alkol; tüm dünyada şiddet ve hastalıklarla ilişkili olan, toksikoloji laboratuarlarında en sık rastlanan bir maddedir. Adli Tıp Uzmanlarının mesleki uygulamalarında sık karşılaştığı sorunlardan biridir. Alkolün etkisini değerlendirmede; alkolün fizyolojik fonksiyon, davranış, motorlu araç kullanımı, işyeri ile ilişkili aktivite ve sosyal davranışlar üzerine olan etkileri hakkında sıklıkla sorular sorulabilmektedir. Ayrıca adli otopsilerde ölüme neden olan maddenin etil alkol olup olmadığı, diğer toksinlere ek olarak rol oynayıp oynamadığı, toksin olmadığı zaman tek başına ölümden sorumlu olup olmadığı, postmortem tespit edilmiş miktarın ölümden önceki davranışa etkisinin ne kadar olduğu, gecikmiş ölüm vakalarında yaralanma zamanındaki kan alkol konsantrasyonunun ne kadar olduğu hakkında sorunlar doğmaktadır. Bu derlemede alkol ile ilgili adli tıp sorunları ele alınarak ülkemizdeki bu konudaki yasal düzenlemeler değerlendirilmiştir.Item Bursa ilinde elektrik akımı ile yaralanma sonucu ölümler(Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Dergisi, 2008-01) Türkmen, Nursel; Eren, Bülent; Fedakar, Recep; Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0002-8296-5484; 0000-0003-3469-340X; AAK-8096-2021; AAH-6287-2021; 8715251700; 8725969000; 8725968900; 56700124800AMAÇ: Elektrik enerjisi geçen yüzyılın ortalarından itibaren hızla artan oranda kullanılmaktadır. Buna bağlı olarak endüstrileşme ve evlerde elektrik enerjisinin kullanımı sonucu elektrik akımı ile meydana gelen kazalar ve ölümler görülmeye başlamıştır. Çalışmamızda bu tür olgulara adli tıbbi yaklaşım biçimi ve gerekli öneriler sunuldu. GEREÇ-YÖNTEM: Bursa ilinde 1996-2003 yılları arasında adli otopsisi yapılan ve elektrik akımına bağlı hayatını kaybeden 63 olgu (59 erkek, 4 kadın; ort. yaş 32,5±12,7; dağılım 5-62) çalışma kapsamına alındı. Bu olguların demografik özellikleri, ölüm orijini, olay yeri, elektriğin vücuttaki giriş ve çıkış lezyonlarının yeri incelendi. BULGULAR: Olgular en sık 30-39 yaş grubunda olup %93,7’si erkek idi. Olguların %63,5’inde olay iş kazasıydı. Ölümlerin en çok yaz aylarında meydana geldiği saptandı. Literatürde nadirde olsa intihar ve cinayet olguları bildirilmiştir, ancak olguların tümünde orijin kaza idi. SONUÇ: Elektriğe bağlı ölümlerde otopsiyi yapacak olan hekime ölüm yeri hakkında ayrıntılı bilgi verilmelidir. Elektriğe bağlı kazaların önlenmesi için alt yapı sorunlarının çözümlenmesi, eğitimle birlikte güvenlik önlemlerinin alınması ve uygulanması gerekmektedir.Item Bursa’da 3. basamak sağlık kuruluşlarına başvuran ekstremite ateşli silah yaralanma olgularının değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2011-10-14) Badıroğlu, Erol; Fedakar, Recep; Durak, Dilek; Ercan, İlker; Çetin, Selçuk; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.Çalışmamızda Bursa’da ekstremite ateşli silah yaralanması ile 3. basamak sağlık kuruluşlarına müracaat eden olguların demografik verileri ile birlikte yaralanma ve tedavi özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmamızda 2000-2006 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Bursa Yüksek İhtisas Hastanesi acil servisine ekstremite ateşli silah yaralanması nedeni ile getirilen olguların adli raporları ve hasta dosyaları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamına giren 108 olgunun 11’i kadın (%10.2), 97’si erkek (%89.8) olup yaşları 12-69 arasında (ortalama 33.4±11.7) değişmekte idi. Yaralanmaların en az Cuma günü, en sık Cumartesi ve Pazar günü, aylardan da en az Şubat ayında, en sık Eylül ve Ekim aylarında meydana geldiği tespit edildi. Olgularımızın büyük çoğunluğu tabanca (%79.6) ile yaralanmış olup, en sık sol alt (%53.7) ve sağ alt (%44.4) ekstremitenin yaralandığı saptandı. Olgularımızın %60.2’sinde kırık saptandı. 38 olgu (%35.2) cerrahi olarak tedavi edildi. Ülkemiz için günümüzde ateşli silah yaralanmaları sosyal bir sorun halini almıştır. Bu tür çalışmalar bu sosyal sorunun önlenmesinde yeni stratejiler geliştirilmesine katkıda bulunmaktadır.Item Bursa'da farik-i mümeyyizlik muayenesi yapılan çocukların değerlendirilmesi (100 olguluk bir anket çalışması)(Uludağ Üniversitesi, 2000) Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Ekim 1999- Ocak 2000 tarihleri arasında Bursa Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı'na suç işledikleri iddiasıyla farik-i mümeyyizlik muayenesine gönderilen 11-15 yaş arasındaki 100 çocuk çalışma kapsamına alındı. Çocuklara sosyo-demografik veriler ile ilgili bir anket formu hekim tarafından uygulandı. 94 olgu ile büyük çoğunluğu erkeklerin oluşturduğu, en çok suç işle en yaş grubun 14 (% 37) olduğu, suç türüne göre dağılımda % 65 ile hırsızlığın ilk sırada yer aldığı görüldü. Çocukların % 42 'sinin eğitimine devam ettiği saptandı. Bulgular literatür eşliğinde tartışıldı. Adli Tıp Uzmanlarının; çocuk suçluluğunun ortaya çıkmasındaki risk faktörlerini belirleyerek, önlenmesinde önemli bir rol oynayacağı sonucuna varıldı.Item Cardiac rupture following blunt trauma(Wiley, 2001-01-01) Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0003-3469-340X; AAH-6587-2021; 56700124800A case of cardiac rupture following blunt trauma with no additional injuries is described. This can be a difficult diagnosis because of the presence of additional injuries and the lack of clinical symptoms. Here, there was a rupture of the pericardium, all chambers of the heart and the thoracic aorta.Item Congenital anomalies of the ribs: An autopsy case report(Comenius University, 2009) Durak, Dilek; Eren, Bülent; Fedakar, Recep; Türkmen, Nursel; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0002-8296-5484; 0000-0003-3469-340X; AAH-6287-2021; AAK-8096-2021; AAH-6587-2021; 56700124800; 8725969000; 8725968900; 8715251700We describe a medico-legal autopsy case of a three-day newborn girl. This was the fifth pregnancy of the mother who was 34 years at that time. Her parents were non-consanguineous. There was no family history of congenital abnormalities. Her mother did not smoke or drink and did not recall toxic exposure during the pregnancy. The birth weight and physical examination was normal. The child died postnatal on the third day, with haemoptysis at home. To clarify the exact cause of death, the child was sent to the Council of Forensic Medicine. At the autopsy, in the internal observation, the bilateral first ribs were wide, the sternal extremity of the left second rib was bifid, the eighth ribs were bilaterally connected to the sternum via costal cartilages. Microscopic pathological findings were not found. Analyses of the deceased's blood and urine were negative for drugs. In this case, genetic study was not done. Based on all information available, the cause of death was not definitely determined.Item A distant-range, suicidal shotgun wound of the back(Wiley, 2006) Durak, Dilek; Fedakar, Recep; Türkmen, Nursel; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0003-3469-340X; AAH-6287-2021; AAH-6587-2021; 56700124800; 8725968900; 8715251700The case being reported is one of a shotgun fatality with a thoracic back wound. A 23-year-old man was shot from a distance with trajectories going from back to front and on a nearly horizontal level. These findings observed in the autopsy could represent homicide, but scene investigation and police records were interpreted and it became clear that the case was suicide. Thus, this case shows that the determination of the manner of death requires a careful forensic investigation including autopsy findings, scene investigation, and reconstruction of the events.Item Erken dönem kırık iyileşme bulgularının postmortem intervalde mikroskobik olarak tespit edilebilirliği ve vitalite açısından değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2013) Çetin, Selçuk; Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Çalışmamızda kırık iyileşmesinin mikroskobik bulgularının postmortem dönemde ne kadar süre ile tespit edilebildiği ve tespit edilen bulguların kırığın antemortem dönemde mi yoksa postmortem dönemde mi meydana geldiğinin ayrımında kullanılıp kullanılamayacağının değerlendirilmesi amaçlandı.Çalışmamızda Yeni Zelanda Beyazı tavşanların fibulalarında antemortem dönemde oluşturulan kırıklarda postmortem 0, 12, 24, 48, 72, 120, 168, 216, 288 ve 360. saatlerde örnekleri alınan 10 grup ve postmortem 1. saatte kırık oluşturulan kontrol grubunda her birinde 10 örnek olacak şekilde kırık iyileşmesinin mikroskobik bulguları değerlendirildi. Sabit sıcaklık ve nem oranına sahip kapalı bir ortamda 15 günlük pütrefaksiyon sürecine bırakılan örneklerde mikroskobik olarak kırık uçlarında inflamasyon bulguları, fibrin, granülasyon dokusu ve periosteal yeni kemik yapımı değerlendirildi. Kemik kırık örnekleri histopatolojik inceleme için hematoksilen & eozin ve fosfotungustik asit hematoksilen ile boyandı.Kontrol grubunda mikroskobik olarak değerlendirilen parametrelerden hiçbirisi saptanmadı. Çalışma gruplarının mikroskobik değerlendirmesinde; inflamasyon bulguları postmortem 120. saate kadar anlamlı olarak tespit edilirken ilerlemiş otoliz ve pütrefaksiyona rağmen postmortem 288. saat örneklerinden 2'sinde de inflamatuar hücre silüetleri görüldü. Fibrin, kontrol grubu dışında postmortem 360. saat örnekleri dahil tüm örnek gruplarında tespit edildi. Granülasyon dokusu ve periosteal yeni kemik yapımına ait bulgular mevcut olduğunda postmortem 288. saat örneklerinde de izlendi.Çalışmamızda sonuç olarak; kemik kırıklarında otoliz ve pütrefaksiyon süreçlerinin ilerlemiş veya yumuşak dokuların ortadan kalkmış olduğu durumlarda bile inflamasyon bulguları, fibrin, granülasyon dokusu ve periosteal yeni kemik yapımı varlığının vitalite açısından histopatolojik inceleme ile anlamlı bulgular ortaya koyduğu gösterildi.Item Fatal blunt trauma of the larynx in a child(Wiley, 2005-09) Saka, Naile Esra; Durak, Vahide Aslıhan; Durak, Dilek; Fedakar, Recep; Eren, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0002-8296-5484; 0000-0003-3469-340X; AAK-8096-2021; AAH-6587-2021; AAH-6287-2021; 56700124800; 8725968900; 8725969000We report an autopsy case of an 11-year-old girl who suffered mechanical asphyxia from falling off the metal bars in the playground. This autopsy case is interesting because of the atypical trauma and lesions. To our knowledge there has been no similiar published case reports in the forensic literature. The young age of the victim, the setting and the pattern of the injuries are rare in a fall at playground by a child.Item Fatal traumatic heart wounds: Review of 160 autopsy cases(Israel Medical Assoc Journal, 2005-08) Gündogmuş, Ümit Naci; Fedakar, Recep; Durak, Dilek; Turkmen, Nursel; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0003-3469-340X; AAH-6587-2021; AAH-6287-2021Background: Despite many published retrospective analyses in cardiac injuries in treated patients, there is a striking scarcity of population-based studies that include autopsies. Objectives: To provide data on fatal traumatic heart wounds in autopsied cases. Methods: we reviewed 2,487 medico-legal autopsy records from the morgue of the Bursa branch of the Turkish Council of Forensic Medicine for the period 1997-2001. Results: Of these cases, 160 (6.4%) had cardiac injury; 13.8% were females and 86.2% males, and the mean age was 35.9 years (range 4-65). The most common cause of heart wounds was penetrating trauma (87.5%), namely sharp injuries (48.1%) and firearm injuries (39.4%). The two most common causes of blunt heart wounds were traffic accidents (5.6%) and falls from a height (5%). Rupture was present in 96.9% of the cases, and isolated left ventricle and isolated right ventricle were ruptured in 31.3% and 23.8%, respectively. In penetrating injury the risk of ventricular rupture was higher than of atrium rupture. Alcohol was detected in 16.3% of cases. Only 3.5% of the penetrating cardiac injury cases and 5% of the blunt cardiac injury cases were admitted to hospital. Conclusions: Given that only a very low percentage of the patients who sustain cardiac injury reach hospital alive, population-based studies, especially autopsy results, should be conducted to define the characteristics of cardiac injuries.Item Kafatası kaide kırıklarının adli tıp açısından retrospektif olarak değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021) Malcı, Emir Bayram; Durak, Dilek; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adlı Tıp Anabilim Dalı.Adli literatürde kafatası kaide kırığı hakkında çok az sayıda çalışma bulunmaktadır. Amacımız kafatası kaide kırığının prevalansını, paternini ve bu kırığın ölüm ve intrakraniyal yaralanma ile ilişkisini araştırmaktır. Bu çalışma 01.01.2010-30.11.2019 tarihleri arasındaki 10 yıllık süreçte izole kafa travması nedeniyle yaralanmış olan toplam 1260 olguyu içermektedir. Olgularımız fatal kafa travmalı (n=783) ve non-fatal kafa travmalı (n=477) olmak üzere 2 gruba ayrılmıştır. Tüm bu olgular yaş, cinsiyet, orijin, travma nedeni, kafatası kaide kırığı, kafatası kubbe kırığı, yüz kemiği kırığı, kafa içi yaralanması, skalp yaralanması ve saçlı deri altı yaralanması gibi hususlar açısından retrospektif olarak incelenmiştir. Fatal kafa travmalı olguların %87,5’inde, non-fatal kafa travmalı olguların %32,3’ünde kaide kırığı gözlendi. Kaide kırığı oranı, fatal grupta non-fatal gruba göre anlamlı düzeyde daha yüksekti (p<0,001). İzole ön fossa, izole orta fossa ve izole arka fossa kırık oranı non-fatal grupta fatal gruba göre anlamlı düzeyde daha yüksek bulunurken; ön ve orta fossanın birlikte kırığı oranı ile ön, orta ve arka fossanın birlikte kırığı oranı fatal grupta non-fatal gruba göre anlamlı düzeyde daha yüksek bulundu (p<0,05). Orta fossa iki grupta da ön ve arka fossaya göre daha çok kırıldı. Kafatası kaide kırığı ölüm ile güçlü ilişkili bulundu (OR:15,253). Kafa içi yaralanma oranı, kaide kırığı olanlarda olmayanlara göre anlamlı düzeyde daha yüksek bulundu (p<0,001). Sonuç olarak çalışmamızda kafatası kaide kırığının özellikle fatal kafa travmalarına oldukça sık eşlik ettiği ve bu kırığın ölüm ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğu görülmüştür. Kafa travması nedeniyle yaralanmış olguların antemortem ve postmortem muayenesinde kafatası kaide kırığı olup olmadığı yüksek dikkatle araştırılmalıdır. Kırık saptanan olgularda kırığın boyutu, tipi ve kırıkla ilişkili olabilecek kafa içi lezyonlar açısından da ayrıntılı bir inceleme yapılmalıdır.Item A missed diagnosis of the cervical spine fracture. An autopsy case report and literature review(Comenius University, 2009) Eren, Bülent; Durak, Dilek; Fedakar, Recep; Türkmen, Nursel; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0003-3469-340X; AAH-6287-2021; AAH-6587-2021; 56700124800; 8725968900; 8715251700We report an autopsy case of a 64-year-old man who was injured by a falling tree on his head, caused a cervical spine fracture and the injury was diagnosed by an autopsy. The goal of this study was to analyze the reasons for the missed diagnosis to provide recommendations for the optimal examination of patients with suspected cervical spine injuries (Fig. 1, Ref. 10).Item Pericardial lipoma: An autopsy case and review of the literature(Wiley, 2006-12-31) Durak, Dilek; Eren, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.; 0000-0003-3469-340X; 0000-0002-8296-5484; 56700124800; 8725969000Postmortem examination performed on a 70-year-old man revealed a thinly encapsulated, ovoid, large mass in the right hemithorax. The tumor was attached with its pedicle to the atrioventral pericardium and adjoined the diaphragm with compression of the right lower lobe of the lung. There was no adhesion between the tumor and the surrounding organs. Light microscopy showed a lipoma consisting of mature adipose tissue, and no malignancy was found.