2014 Cilt 15 Sayı 26
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14063
Browse
Browsing by Author "Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü."
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Divan şiirini hukukî bakış açısı ile değerlendirmek: Suç ve ceza(Uludağ Üniversitesi, 2014-06-01) Ercan, Özlem; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Hem Batı hem de Doğu toplumlarında adalet, yüzyıllardır gerçekleştirilmesi istenen bir ülkü konumundadır. Hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi, haklı ile haksızı ayırt etme çabası anlamına gelen adalet ancak hukuk kuralları ile bir bütün olarak algılanırsa mümkündür. Bunun için de yaşanılan toplumun özüne uygun bir hukuk düzenine ihtiyaç vardır. Ancak her toplumda hem dinî kurallar hem de günlük hayatın ihtiyaçları çerçevesinde oluşan kanunlar, toplumsal düzeni sağlamakla yükümlü oldukları ve insanların nasıl davranmaları gerektiğine işaret ettikleri hâlde suçun ortaya çıkmasını engelleyememiştir. “Kanunlarda açıkça yasaklanan ve karşılığında bir ceza öngörülen her türlü eylem olarak” (Dolu 2011, 32) tanımlanan suç, doğal olarak ceza kavramını doğurmaktadır. Cesare Beccaria’ya göre “Suçu önlemek, cezalandırmaktan daha kolay...” olmasına rağmen “Suç ve ceza insanlık tarihi kadar eskidir. Âdem ve Havva yasak meyveyi yiyerek ilk suçu işlemişler ve bu suçları nedeniyle cezalandırılmışlardır. Suç ve ceza olgusu, zaman içerisinde insanlık tarihindeki yerini almış; bazı dönemlerde cezalandırma yöntemleri işkence ve azap çektirme adı altında bir meslek, hatta sayısı hiç de az olmayan bazı sadist yöneticilerin de desteği ile sanat olarak algılanabilmiştir.” (Kanat 2000, 7) Divan Edebiyatında suç ve ceza anlayışını daha iyi anlayabilmek için ilkin Osmanlı ceza hukuku ile İslam’da ve Osmanlı’da suçların neler olduğu ve söz konusu suçlara hangi cezaların uygun görüldüğü hakkında bilgi verilecektir. Makalenin diğer bölümlerini ise Divan şairinin suç ve ceza kavramlarından neyi anladığı ve genellikle âşığa, rakibe ya da birtakım unsurlara uygun görülen cezaların ne olduğu oluşturacaktır.Item II. Abdülhamid döneminde eğitim sisteminde modernleşme çabaları: Kızların eğitimi ve Bursa İnas Rüşdiye Mektebi(Uludağ Üniversitesi, 2014-06-01) Eğri, Sadettin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.II. Mahmud devrinde sıbyan okullarının yetersizliği konusunda tartışmaların artması üzerine ortaokul özelliğinde olması düşünülen “rüşdiye” mektepleri açılmaya başlandı. Çocukların ergenlik çağına kadar bu okullarda okutulması düşünüldüğünden bu mekteplere önce “sınıf-ı sânî” adı verilmek istenmiş, sonrasında ise “rüşdiye” adı bizzat padişah tarafından verilmiştir. İlk rüşdiye mektebi 1838 tarihinde açılmıştır. 1867’ye kadar rüşdiye mekteplerinde sadece Müslüman öğrenciler okurken, bu tarihten sonra Türkçe sınavını başarıyla geçen Osmanlı tebasından her öğrenci mektebe kabul edilmeye başlanmıştır. 1869 tarihinden itibaren yayımlanan Nizamnâme ile “Mekâtib-i Rüşdiye”ler hakkında temel kararlar alınmıştır. 1876’dan evvel Osmanlı’da 423 rüşdiye, 20.000’e yakın talebe mevcuttur. Bursa Rüşdiye Mektebi inşaatı bittikten sonra gerekli sayıda öğretmen atamasının yapılması ile 1860 yılında açılmıştır. 1875 tarihinde Hudâvendigâr Vilâyeti’nde 25 rüşdiye mektebi, 1081 öğrenci bulunmaktadır. II. Abdülhamid döneminde rüşdiye mektepleri ile ilgili düzenlemeler yapılmaya devam edilmiştir. 1879 yılında maârif merkez teşkilatı yeniden düzenlenmiş ve Maârif Nezâreti bünyesinde bir “Mekâtib-i Rüşdiye Dâiresi” kurulmuştur. Bu gelişmelere paralel olarak II. Abdülhamid döneminde Bursa’da erkek rüşdiyelerinin dışında bir kız rüşdiyesi açılmıştır. Önceleri bir evi kiralanarak eğitim veren bu okul, daha sonraları bugünkü Bursa Mahkeme Hamamı civarında inşa edilen binada hizmet vermeye başlamıştır. 1911’de Mal Hatun İnas Mektebi adıyla anılan okul, sonraki yıllarda değişik adlarla tanımlanmış ve bugünkü Kız Lisesi’nin nüvesini oluşturmuştur. 1899’da Bursa İnas Rüşdiyesi’nde 3 muallime, 20 kız öğrenci, 1 müstahdem vardı. 1893’den 1894’e devreden öğrenci sayısı 112, yeni kayıt 13, mektebi terk eden öğrenci sayısı 36, şehadetnâme alan öğrenci sayısı 8, öğretmen sayısı 5’tir.Item Püsküllü bela: Diyarbakırlı Osman Nûrî Paşa Divan’ında fes(Uludağ Üniversitesi, 2014-06-01) Durmaz, Gülay; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Diyarbakırlı Osman Nûrî Paşa, 19. yüzyılda yaşamış bir devlet adamı ve şairdir. 19.yüzyıl büyük değişimlerin yaşandığı bir yüzyıldır. Bu değişimler hemen her alanda kendini göstermiştir. Ancak yapılan yenilikler, eskiye olan bağlılıklar bu dönemin sancılı bir dönem olmasına neden olmuştur. İmparatorluğun son dönemi olması nedeniyle gücünü yitirmesi ile Avrupa’yı model olarak alması bu oluşumlarda etkilidir. Osman Nûrî Paşa da içinde bulunduğu dönemde gerek şiir alanında gerekse toplumsal kültürel alanda yaşanan değişimleri Divan’ında işlemiştir. Fes de bu konulardan biridir. Geleneksel bir yapıya sahip olan toplumun kılık kıyafetteki değişimin simgesi olan fesin kullanımına dair beyitler bu makalenin konusu olacaktır.