1983 Cilt 10 Sayı 1

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22030

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 22
  • Item
    Geriatrik rehabilitasyon
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Yurtkuran, Merih; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.
    Bu yazıda; yaşlılar yılı nedeniyle geriatrik rehabilitasyon ve pratik kuralları gözden geçirilerek tartışıldı.
  • Item
    Adesif kapsülit
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Özcan, Orhan; Yurtkuran, Merih; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.
    Donuk omuz ya da periartrit olarak da bilinen adesif kapsülit sık karşılaşılan bir hastalıktır. Patogenezi konusunda çok az bilgi vardır. Başlangıç çoğu kez spontandır ancak travma, miyokart infarktüsü, hemipleji ve tüberkülozla birlikte olabilir. Sendrom, iş sığası kısıtlaması ve tedaviye direnç göstermesinden ötürü önemlidir.
  • Item
    İnvajinasyonlar
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Aydın, İbrahim; Korun, Nusret; Şengönül, Aksel; Taşdelen, İsmet; Arınç, Onat; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.
    lnvajinasyon daha çok çocuklarda görülen ve mekanik barsak tıkanıklığına yol açan bir hastalıktır. Bu yazıda kliniğimizde Ocak 19 Aralık 1982 tarihleri arasında başvuran ve ameliyat edilen 39 invajinasyon olgusu gözden geçirilmiş ve literatürle karşılaştırılmıştır.
  • Item
    Proksimal gastrik vagotomide nüks ülser insidansı
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Kutlay, Burçin; Korun, Nusret; Taşdelen, İsmet; Tavlı, Şakir; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.
    1977-1979 yılları arasında kliniğimizde duodenal ülser tanısı ile operasyona alınan 17 hastadan 9'una proksimal gastrik vagotomi (PGV), 8'ine PGV'ye ek olarak piloroplasti yapılmıştır. Yazımızda nüks ülser, pilor stenozu, kanama nedeni ile reoperasyona alınan 5 olgu incelenmiş ve literatür verileri ile tartışılmıştır.
  • Item
    Marginal ülser ve komplikasyonları
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Tavlı, Şakir; Şengönül, Aysel; Taşdelen, İsmet; Arınç, Onat; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.
    Duodenal ülser tanısı ile ameliyat edilen hastaların yaklaşık % 3-10'unda ortaya çıkan Marginal ülserler hasta ve doktor için kompleks bir problem teşkil edip iyi planlanmış bir tedaviyi gerektirirler. Bu çalışmada kliniğimizde 1980-1982 yılları arasında marginal ülser ve komplikasyonları nedeni ile ameliyat edilen 6 olgu sunulmuş ve konu tartışılmıştır.
  • Item
    Ender görülen büyüklükte bir uterus myomu olgusu
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Cengiz, Candan; Kıyan, Suat; Sarıgöl, Serpil; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.
    17 kg. lık bir uterus myomu olgusu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.
  • Item
    Bir kombine gebelik olgusu
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Sarıgöl, Serpil; Cengiz, Candan; Uğurbil, Kemal; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.
    Tubal ve intrauterin gebeliğin birlikte görüldüğü bir olgu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.
  • Item
    Pankreas psödokistleri ve bir komplikasyon olarak ortaya çıkan kisto-reno-kutaneal fistül
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Devranoğlu, Muammer; Aydın, İbrahim; Taşdelen, İsmet; Kızıl, Ayhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.
    Trafik kazası sonucu acilen operasyona alınan, mide perforasyonu, dalak rüptürü ve pankreas rüptürü saptanan; gerekli tedavisinden sonra taburcu edilen hastada gelişen pankreas kistinin böbrek pelvisi ile iştirakli olduğu saptandı. Nadir rastlanması nedeniyle yayınlanması uygun görüldü.
  • Item
    Ameliyat sırasında oluşan hıçkırıkın giderilmesinde Ephedrine'nin rolü
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Özcan, Berin; Korfalı, Gülsen; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.
    Bu çalışma genel anestezi sırasında hıçkırık gelişen yaşları 22-59 arasında değişen 28 olgu üzerinde yapılmıştır. 12 olguda çeşitli yöntemlerle hıçkırık giderilemeyince i. v. yoldan 5 mgr. efedrin uygulandı ve hıçkırık durdu. 16 olguda ise diğer metodlar uygulanmaksızın hıçkırık başlar başlamaz i.v. efedrin yapıldı. 14 olguda hıçkırığın geçtiği saptandı. İki olguda ise ikinci doz i.v. 5 mgr. efedrin yapıldı ve hıçkırık geçti. Sonuç olarak 5 mg. i.v. efedrinin ameliyat sırasında oluşan hıçkırığın giderilmesinde en etkin yöntem olduğu kanısına varılmıştır.
  • Item
    Halotan anestezisinde okuler interlimbik uzaklığın ölçülmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Özyurt, Gürayten; Korfalı, Gülsen; Kan, İsmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.
    Halotanla indüksiyon sırasında 16 çocukta interoküler limbik uzaklık araştırıldı. Kontrol ölçümden sonra interoküler limbik uzaklık % 2, % 1.5,% 1 ve % 0.8 halotan yoğunluğunda ölçüldü. Ölçüm için 0.02 mm.'lik verniye pergeli kullanıldı . Sonuçlarımıza göre göz yuvarlağının hareketleri dıştan içe doğru düzgün doğrusal bir hareket niteliğindedir. Halotan indüksiyonunun başlangıcında tonik kasların gevşemesi diverjansa neden olmakta indüksiyon ilerledikçe twitch liflerinin gevşemesiyle bu hareket konverjans harekete dönüşmektedir.
  • Item
    Oral premedikasyon olarak verilen Flunitrazepam'ın sedasyon ve amnezik etkisinin yaşla ilgisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Özyurt, Gürayten; Korfalı, Gülsen; Özgün, Deniz; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.
    Premedikasyon amacı ile ameliyat olacak 40 hastaya ameliyattan 90 dakika önce 2 mg. flunitrazepam, oral yolla verilerek amnezi ve sedasyon üzerine etkisi incelendi. Flunitrazepamın amnezik etkisi basit ve güvenilir visual bellek kartı ile ölçüldü, yaşın ilerlemesi ile amnezide artış bulundu. Flunitrazepamın sedatif etkisi yeterli olmakla birlikte 70 yaşın üzerindeki hastalarla kooperasyon kurma güçlüğü nedeniyle dozunun azaltılmasının uygun olacağı kanısına varıldı. Bu çalışmanın sonucu olarak flunitrazepamı oral premedikasyon için tavsiye edebiliriz. Hastanın ameliyat korkusunu azaltmakta yeterli amnezi sağlamakta, hastayı sakinleştirmektedir. Etkisi hızlıdır ve uzun sürelidir.
  • Item
    Transuretral prostat rezeksiyonlu ve suprapubik transvezikal prostatektomili olgularin hastanede kalma sürelerinin incelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Şahin, Temel; Oktay, Bülent; Yıldız, Adnan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Üroloji Anabilim Dalı.
    Rektal tuşede (2 ++) dereceye kadar benign vasıflı prostat hipertrofili olgularda transuretral prostat rezeksiyonu ile suprapubik transvezikal prostatektomili hastaların hastahanede kalma sürelerinin incelenmesini amaçlayan bu çalışmada 38 transuretral rezeksiyon ile 34 suprapubik transvezikal prostatektomi sonuçları karşılaştırıldı. Transuretral rezeksiyanda ortalama hastahanede yatış süresi 7 gün, suprapubik transvezikal prostatektomide ise ortalama yatış süresi 16 gün olarak tespit edildi. Bu sonuçlar arasındaki fark istatistiki olarak anlamlı bulundu.
  • Item
    Kordon kanında kolloid osmotik basınç (COP) değerleri
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Cengiz, Candan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.
    Gebeliğin 26-40. haftalarında doğum yapan hastalarda kordon kanında kalloid osmotik basınç değerleri ölçülmüş ve gebeliğin ilerlemesi ile değerlerin arttığı saptanmıştır.
  • Item
    Aterosklerotik kalp hastalığının erken tanısında apekskardiogramın önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Hünük, Ahmet; Cordan, Jale; Aydınlar, Ali; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Çalışmamız, aterosklerotik kalb hastalığının erken tanısında apekskardiogramın diastolik fazlarının değişikliklerini incelemek amacıyla yapılmış ve 40 aterosklerotik, 40 kontrol grubu olarak toplam 80 olgu incelenmiştir. Olguların apekskardiogramlarında hesaplanan diastolik fazlardan (Yavaş Doluş Fazı/Hızlı Doluş Fazı) ve A/H oranları incelenerek, kontrol grubunu oluşturan olgulara göre aterosklerotik kalb hastalıklı olgularda istatistiki yönden anlamlı olan farklılıklar saptanmıştır. Apekskardiografinin kansız bir method oluşu ve uygulama kolaylığı nedenleriyle klinikte rutin olarak kullanılabilirliği üzerinde durularak, aterosklerotik kalb hastalıklarının erken tanısında çok önemli olduğu kanısına varılmıştı .
  • Item
    Bazı incebarsak hastalıklarının tanısında intraepitelyal lenfosit sayımının önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Özeke, Turgut; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Malabsorbsiyon sendromlarında tanıya varmak çoğu zaman güçtür. Özellikle gluten enteropatisi de denilen Çölyaki hastalığında daha da zor olmaktadır. Bu amaçla 68 ince barsak biopsi materyalinde lntraepitelyal lenfasit (İ.E.L.) sayımı yapılmıştır. Özellikle Çölyaki hastalığında İ.E.L. sayısı yüksek olarak bulunmuştur. Diğer bazı ince barsak hastalıklarında normal hudutlar içinde kalmıştır.
  • Item
    Romatoid artrit ve osteoartrozlu hastalarda serum immunglobulin düzeyleri
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Yurtkuran, Merih; Özcan, Orhan; Karakaya, Münir K.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.
    Çalışma 14 romatoid artrit ve 12 osteoartrozlu hastada yapıldı. Serum lg G, lg M, lg A düzeylerine bakıldı. Romatoid artritli hastalarda lg G, lg M yüksek değerlerde, lg A lise normal değerlerde idi. Osteoartrozlu hastalarda ise serum lg G, lg M, lg A düzeyleri normal değerlerde saptandı.
  • Item
    Neonatal sepsis patogenezi'nde hastane ve bakım personeli faktörü
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Özeke, Turgut; Günay, Ünsal; Ildırım, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Neonatal sepsis yüksek mortalitesi olan bir hastalık olup, patogenezinde çeşitli faktörler rol oynamaktadır. Bu araştırmada, 40 neonatal sepsis olgusunda hastalık patogenezinde rol oynayabilecek hastane ve bakım personeli faktörleri incelenmiştir.
  • Item
    Düşük ve erken doğum tehdidi olgularında idrardaki total katekolamin (CAT) ölçümünün önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Küçükkömürcü, Şakir; Kıyan, Suat; Özkan, Kemal; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.; Uluadağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.
    47 düşük ve erken doğum tehdidi olgusunda 24 saatlik idrarda total katekolamin (CAT) ölçümleri yapıldı. Abortus veya in-utero mort fötal ile sonuçlanan olgulardaki CAT değerleri, termde, normal ve spontan doğumla sonuçlanan olguların CAT değerlerinden yüksek olarak bulundu. Isoxuprine ile tedavi edilen grupla, tedavi edilmeyen grup arasında CAT değerleri bakımından fark saptanamadı. Anne yaşı ile CAT değerleri arasında pozitif yönde ve anlamlı bir doğrusal regresyon ilişkisi saptanmıştır. CAT değerleri ne kadar yüksek ise, gebeliğin o kadar kısa zamanda abortus veya in-utero mort fötal ile sonlanma olasılığı belirmektedir.
  • Item
    Tüberküloz vak'alarında protein karansı
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Gözü, Oktay; Özyardımcı, Nihat; Arınık, Ayhan; Satırmış, Asri; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları-Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hstalıkları Anabilim Dalı.
    Tüberküloz kronik bir hastalık olup, protein metabolizmasını etkiler. Araştırmalar tüberkülozlu olgularda albumin azalması, globulin yükselmesi olduğunu göstermiştir. Çalışmamızda 20 akciğer tüberkülozlu olgu ile 20 kontrol grubunda serum proteinleri, elektroforez yapılarak araştırılmış ve sonuçları yayınlanmıştır.
  • Item
    Mekonyumlu amnios sıvısı ve fötal distres
    (Uludağ Üniversitesi, 1983) Sarıgöl, Serpil; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.
    Kliniğimize doğum için başvuran gebelerden 77'sinde yapılan bu çalışmada, fötal distres tanısında amnios sıvısındaki mekonyumun rolü araştırıldı. Mekonyumlu amnios sıvısının, fötal bradikardiye eşlik etmesi halinde fötal distres tanısı için değerli bir bulgu olcağı kanısına varıldı.