Kamu iktisadi teşebbüsleri ve özelleştirme

Thumbnail Image

Date

1994

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Uludağ Üniversitesi

Abstract

Devletin ekonomiye müdahale gerekçesinde, iktisatçıların “Devletin Ekonomik Alandaki işlevi" konusunda değişik görüşle­ri bulunmaktadır.Doğuşundan günümüze,devletin çeşitli biçim ve derecelerde, ekonomik etkinliklerin içinde olduğu görülmekte­dir. Piyasa ekonomisinin (Tam Rekabetten Uzak Yapıları»Dışsal v Ekonomiler, içsel Ekonomiler ve Doğal Monopol»Kamusal Mallar, Tam Kamusal Mallar»Erdemli Mallar»Marjinal Maliyetin Sıfır ol­duğu üretim faaliyetleri v.b,)gerekçelerle»devletini ekonomiye müdahalesini bir bölüm iktisatçı uygun görmektedir. Ekonomik istikrarın sağlanması konusunda devletin işlevi, başlıca iki teorem açısından tartışılmaktadır. Neo-Klasikler, “genel denge ve pareto optimumu*’ açısından yaptıkları analiz­lerde, ilkesel bazda,devletin ekonomiye müdahalesini yadsırken» Yeni Refah İktisadı’n m geliştirdiği dışsallık teoremleriden­ geci rekabet ile pareto optimumunun bağdaşırlılığını ileri sür­mektedirler . Bu bağlamda evrensel uyumu sağlayan koşullardan sap­ maları gidermek,optumumu sağlamak,devletin işlevi olarak ortaya çıkmaktadır. Keynesçi yaklaşım ise, toplum adına ve yararına karar veren devletin ekonomide regülasyonu sağlaması,makro plandaki işlevi olarak özetlenebilir. Ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanmasında devletin rolü, sistemin sağlamlaştırılması açısından Keynes’e göre»yatırımla­rın sosyalleştirilmesi ve tam istihdama ulaşmanın tek yolu ola­rak görülmektedir. Kamu sektörünün işlevine çeşitli ekoller değişik biçimlerde yaklaşmaktadırlar.Liberal yaklaşımda,Kaynak,gelir dağılımı,is­tikrar ve istihdam alanında kamu sektörünün görevine işaret ederlerken. Radikal yaklaşımda »sistemin yumuşatılıp,meşrulatırılması» sosyal güvenlik v.b harcamaların karşılanması alanlarında kamu sektörünün görevine işaret edilmektedir. Sosyal Demokrat Yaklaşım ise, bölgesel dengesizliğin ağır ol­duğu koşullarda,iç göçü hafifleten ve alt yapı yatırımlarına ek olarak yapılan ekonomik yatırımlar alanlarında kamu sektörü­nün işlevini vurgulamaktadırlar. Düzenleyici ve yönlendirici olarak devlet,savunma-düzeni sağlama-ekonomik faaliyetlerde kurallar koyma-kurallara uyma­ yanlara yaptırımlar uygulama,kamusal çıkarlar gereği "makro- ekonomik” yatırım ve sosyal adaleti sağlama işlevini yüklenmiştir. Müteşebbis olarak devlet, toplumsal-ekonomik büyüme ve gelişmeyi hızlandırmak,yeni kaynaklar yaratmak,mülkiyetin yaygınlaştırılması ve üretimin denetlenmesini sağlamak } bazı te­mel brançlarda, sanayi kesiminde işletmeci olarak da ekonomiye ağırlığını koymak görevleriyle karşı karşıyadır. Halkın ortak temel ihtiyaçlarına cevap veren, mal ve hiz­metleri üreten,devletçe geniş ölçüde finanse edilen,özel ya - da kamu hukukuna göre kurulmuş işletmeler kamu sektörü için dedirler. KIT'ler dışında kamu yönetimi teşebbüsü (reji ve ofisler) ve karma kamu teşebbüsleri kamu hizmeti ve sosyal amaç ağırlık­lı, özerk,parlamento ve halk denetiminde tüzel kişiliği olan kuruluşlardır. KIT'lerle ilgili tanımlardan en belirgini (CEEP)Avrupa KIT merkezince yapılanıdır. Bu tanıma göre KIT, mal ve hizmet üretmek üzere kurulmuş, kaynaklarının yarısından çoğu merkezi ya da yerel kamu yönetimince sağlanan işletme olup,bu yönetim­lerce denetlenen ve sonuçlarından da bu yönetimlerin sorumlu olduğu girişimlerdir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin doğuş nedenleri hemen hemen tüm ülkelerde aynıdır.Bunlar»politik nedenler-tercihler-devle- tin güvenlik ve bağımsızlığını sağlamaya yönelik nedenler-sos- yal-ekonomik mali nedenler-koşulları dayatması-verimlilik ve hazine çıkarlarını kollama-model yaratma ve örnek işletmeler kurma-ekonomik yaşama müdahale-tekelciliğe karşı önlemler alma.. Özel sektörün bazı alanlarda yetersiz kalması-fiyatları düşürme bir yönetim ve eğitim aracı olması v.b nedenlerle özel ke - sime deney kazandıran bir okul misyonu ile oluşup geliştirilmişlerdir. Türkiye'de Devletçilik, ordunun ve kamu çalışanlarının temel gereksinimlerini karşılamak için Osmanlı döneminde oluşmaya başlamıştır.13 Şubat 1923 -İzmir iktisat Kongresiyle belirlenen hedeflere ulaşılamaması üzerine, sanayileşmede 8 lük etme amacıyla,(1929 Dünya Ekonomik krizinin de etkisiyle) devletçilik doğdu«Özellikle 1933-1945 donemi,geçiş dönemi için sanayi alanında planlı uygulama gerçekleştirildi. Etibank,MTA, T.C. Ziraat Bankası, Denizbank, Devlet Ziraat işletmeleri Ku­rumu oluşturuldu. ABD ile ilişkiler sonucu (1946-1949)kapalı iktisat politi­kaları gevşetildi, ithalat arttırıldı.1947'de Türkiye iktisadi Kalkınma Planı hazırlandı»serbest ticaret geliştirildi. 1950-1962 Enflasyonlu gelişme dönemi oldu.Bu dönem,KIT’lerin özel kesimi güçlendirmek için araç olarak kullanıldı. 1962 Sonrası, (3)beş yıllık plan yatırım politikaları üze­rinde belirleyiçi olmuştur.Kamu yatırımları,beş yıllık plana uygun olarak hazırlanan yıllık programlara uygun olmak zorun­daydı. Özel yatırımlar, çeşitli özendirici ve desteklerden yararlanabilmek için, DPT ve yatırım projelerinin uygunluğunu denetleyen kamu kuruluşlarının onaylarına muhtaçtı. 1980'lere dek, dış satım yerine yerli üretim türü sanayileşme(ithal ika­meci) politikaları izlenmiştir. Temel tüketim malları, dayanıklı tüketim malları ve gide­rek yatırım malları üretim ve teknolojisi aşamalarına geçilmiş­tir. Beşinci planda, KIT'lerin kârlı ve verimli çalışması temel alınmış, yönetimde de verimliliği arttıracak,işletmelerde ısla­hatı ve yönetici kadroların yetişmesini ve bağımsızca çalışa - bilmelerini sağlayacak çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.Dış pa­zarlara açılma üretimin kalitesini yükseltecek Önlemleri alma yönünde çalışılmıştır. Tezimin ikinci bölümü olan özelleştirme üç kesimde ince­lenmiştir .KİT'lerin makro ekonomi içindeki fonksiyonları ince­lendikten sonra birer işletme olmaları nedeniyle»mikro düzey­de işletmecilik sorunları bulunduğu ortaya konmuştur. Birinci bölümde KIT’lerin ekonomi içindeki yeri, genel ekonomiye katkıları yarattıkları katma değer ve özel sektör için sağladıkları girdiler incelenmiştir.Bu yönleriyle KIT’lerin karma ekonomi modeli içinde yadsınamaz olan tarihsel görevlerine işaret edilmiştir. 1946 sonrası,çok partili dönem içinde»hazırlanan kalkınma planlarıyla çeşitli alanlardaki bölgesel kalkınmada ve genel olarak da sanayi sektöründe KIT’ler, öncülük etme görevini ba­şarıyla sürdürmüşlerdir. 1980 sonrası liberal ekonomik politikalar içinde yanlış ve yetersiz düzenleme ve uygulamalar sonunda, KIT’lerin finansman açıkları vermeye başlayarak hâzineye olan yüklerinde artış başlamıştır. Zamanında yapılamayan teknolojik yenilemeler»siyasal ikti­darların istihdam alanı gibi kullanılmaları işletme yönetimle­rindeki yozlaşma ve bağımlılık... gibi nedenlerle KİT'lerde önemli bir tıkanma meydana gelmiştir.1980 sonrası KIT’ler ve özelleştirme konusu işte bu nedenlerle toplumsal gündemimizin tartışma odağını oluşturmuştur. Özelleştirme kavramının dar ve geniş anlamda tanımları ince­lenmisi dar anlamda KIT’lerin satılması konusuyla Özelleştirme­nin Özdeşliği ortaya konmuştur.Geniş anlamda özelleştirme de ise devletin ekonomik etkinlikler alanında işlevinin son" belirtilmiştir. Bu çalışmamızda özelleştirmenin ideolojik-politik nedenleri ve hedefleri konumuz dışında olduğundan, sadece ekonomik ve ma­li yönleri irdelenmiştir.Özellikle ekonomik amaçlar enflasyonun Önlenmesi piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi sermaye piyasası­nın geliştirilmesi ihracatın arttırımı ve rekabet piyasasının oluşturularak ekonomik verimliliğin sağlanması konuları tartı­şılmıştır. KIT'ler diğer ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de zorunlu­luktan doğmuştur.Dünyada özelleştirme yapan gelişmiş, ve geliş­mekte olan ülkelerde ekonomik ve toplumsal alanda belli bir dü­zeye ve standardizasyona ulaşılmıştır.Dünyadaki özelleştirme uygulaması ve örnekleri birçok gerçekçi deneylerle evrensel ni­telikli ilkeler oluşturmuşlardır.Bu ilkelerin başında Kitlerin özelleştirilmesinin amaç değil bir araç olduğu i ideolojik ne­denlerle yapılacak özelleştirilmelerin ise makro ve mikro düzeyde,yarardan çok uzun dönemde çeşitli olumsuzluklar getirdiği görülmüştür. Toplumun geniş kesimlerinin desteği»yönetsel ve hu­kuksal alt yapıları sağlanmadan ülke içinde doğabilecek olası olumsuzlukları giderecek gerekli önlemleri almadan yapılacak özelleştirmelerin, toplumdaki ekonomik-mali-sosyal dengeleri bozabileceği gözden uzak tutulmamalıdır. Özelleştirme biçimleri dünyadaki örneklerinden anlaşıldığı­na göre, ülkelerin hükümet politikalarına-halk tasarruf gücü- ne-genel ekonomik ve siasal yapı ve dengelere bağlı olarak çe­şitli değişiklikler gösterebilmektedir. Ülkemizde KİT’lerin özelleştirilmesindeki amaçların belir­lenmesi uluslararası danışman firmalara ihale yöntemiyle hava­le edilmiş, bu konuda hazırlanan Özelleştirme Ana Planı’nda 14 temel amaç ortaya konmuştur. Özelleştirme süreci ise,(Karar-Hukuksal ve Teknik Hazırlıklar Uygulama ve Sonuçların İzlenmesi)aşamalarıdır. özelleştirme yöntemleri ise,piyasa içi ve dışı satış yön­temleri olarak ikiye ayrılabilir.Borsada Satış yöntemleri his­se senetlerinin halka satışı, takas yoluyla satış ve sermaye arttırımı yoluyla yapılmakta ,piyasa dışı satış ise,karşılıklı istek üzerine devretme,çalışanlara hisse devridir. Dünyadaki özelleştirme örneklerinden kuşkusuz ders alınmalı­dır. Ancak az gelişmiş ülke olarak zorunluluktan doğan KİT'lerimizin özelleştirilmesinde her yönüyle çok duyarlı ve dikkatli olmak, satış ve devir yöntemi uygulamalarında ülke ekonomisinin ne kazanacağım iyi hesaplamak gerekmektedir. Ulusumuzun siyasal bağımsızlığı ve sosyal güvenlik politi­kaları açısından, hala sanayimizin omurgası durumunda olan temel KİT’lerin özelleştirme öncesinde özerkleştirme ve regülasyon aşamasında durumlarını iyice izlemek ve acele kararlardan kaçınmak gerekmektedir. 24 Ocak 1980 Kararlarıyla başlayıp gelişen süreç içinde en açık ve somut adım; DYP-SHP Koalisyonu ile atılmıştır.1991 d© TÖYÖK(Tükkiye Özerkleştirme,Yeniden Yapılanma ve Özelleştirme \ Kurumu)adıyla özerk bir kurum kurulacağı belirtilmiştir. Bunun ardından çeşitli programlar,tasarılar hazırlanmış ancak bu ko­nuda koalisyondaki anlaşmazlık nedeniyle belirli bir sonuca va­rılamamıştır. Bugüne kadar gerçek anlamda hiçbir özelleştirme uygulaması yapılamamış ancak bazı KIT’lerin iştirakleri çok küçük oran­larda devredilmiş ya da satışmıştır. Bu konudaki uygulamalar ayrıntılı olarak tablolarda incelenmiştir. Özelleştirme konusunda yetki yasalarına dayanılarak çıka­rılan KHK’lerden bazıları da Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş­tir. Yeterli olmamakla birlikte başlatılan KIT’ler ve özelleştir­me tartışmaları ve bazı uygulamalar, toplumun bazı kesimlerince tepkiyle karşılanmış işveren çevreleri ise çok büyük çoğunluk­la özelleştirmenin biran önce başlatılmasını istemişlerdir. Toplumdaki tartışmaları izleyip değerlendiren koalisyon hükümeti uygulama aşamalarında doğabilecek çeşitli olumsuzlukla­rı (çalışanların hakları,işten çıkarmalar,v.b)-giderebilecek ba­zı önlemleri de içeren özelleştirme konusundaki yasayı meclisin onayından geçirmiştir. Bu yasanın uygulanması öncesinde, (tüketicinin korunması , tekelci oluşumların engellenmesi...v.b) hukuksal önlemler ve alt yapı hazırlıkları gerektiği biçimde tamamlanmazsa özelleştirmenin ülkemizde, uzun dönemde bir takım olumsuzlukların nedeni ve kaynağı durumuna gelebileceği gözardı edilmemelidir.

Description

Keywords

KİT, Türkiye, Özelleştirme, State Economic Enterprises, Turkey, Privatization

Citation

Taşdemir, N. (1994). Kamu iktisadi teşebbüsleri ve özelleştirme. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.