Kur'ân'da adâlet kavramı

Thumbnail Image

Date

2005

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Uludağ Üniversitesi

Abstract

Herşeyin üzerine binâ edilebileceği adâlet kavramı en önemli, en temel vazîfelerden birisidir. Allah, bağlılarından sağlam ve mutlu bir toplum kurulması için adâletin ilkelerine titizlikle uyulmasını istemiştir. Çünkü adâletli insan hem Rabbi’ne karşı akîde ibâdet yönünden kusursuz olacak hem de insanlarla olan ilişkilerinde herhangi bir problemle karşılaşmayacaktır. Fakat toplumda âdil insanlar olduğu gibi zâlim insanlar da vardır. Mazlûm konumundaki insan da kendisine âhirette kendisine, Allah’ın teminatı ile hakkının tam verileceğini, zâliminde zulmüne mukabil cezâlandırılacağını bildiğinde rûhen huzur bulacaktır. Çünkü Allah Teâlâ kelâmında olduğu gibi fiilerinde de mutlak âdildir. Bu dünyâdaki kusursuz düzen Allah’ın adâletini göstermektedir. Bu bağlamda farklılıklar adâletsizlik olarak algılanmamalıdır. İnsan kendini âdil olduğu nisbette başkalarına da âdil olacaktır. Dolayısıyla insanın adâleti kendisine yapabileceği adâletten başlamaktadır. Kur’ân fertlere, hakimlere, idâre adamlarına, şâhidlere hitâben her türlü özel ve genel durumlarda adâletli davranma zarureti getirmiştir. Ayrıca ticarette her türlü hile ve haksız kazançta uzak durmada, toplumdaki güçsüzlere yardım elini uzatmada, yardımlaşma ve dayanışma içinde olunmalıdır. Genel planda her hak sahibine hakkını vermek anlamına gelen adâlet kavramı kur’ân-ı Kerîm’de inanç, karşılık, doğruluk, eşitlik, dengelilik, denklik ve benzerlik anlamlarına gelmektedir. Kullarının faydasına olan herşeyi en iyi bilen Allah’tır. Dolayısıyla insan Rabbinin emirlerine uyduğu sürece her zaman her hürlü hak ve hukuku gözetir. Çünkü İslâm’ı uygulamak aynı zamanda adâleti uygulamaktır.
Justice, on which anything relies, is one of the most important and fundamental virtues. Allah demands that a believer should conform to the principles of justice so that a solid and happy community can be established. The just never face a difficulty in his/her relations with the other. He/she is a flawless person in term of his/her relation with God. However, there are both just and unjust people any community. The aggrieved will be indemnified in the hereafter and the unjust will be punished in accordance with his/her offence. This is the guarantee of Allah and that which relieves the aggrieved. Allah is the absolute just and the flawless order of universe demonstrates it. Man is just as long as he/she is just towards himself/herself. So, man should start to be just towards himself/herself. The Qur’an demands that individuals, judges, administrators, witnesses should be just in private and public matters. In addition, one should keep away from impure and unfair profits in trade, and should work together on helping needy people in community. Justice that means generally to give any holder of a right his/her due indicates in the Noble Qur’an the faith, counterpart, straightness, equivalence, moderation, parity and similarity. Allah knows best what is beneficial to His servants. So, man observes any kind of right as long as he/she obeys His commands because applying Islam means also to apply justice.

Description

Keywords

Adâlet, Tefsir, Zulüm, Cezâ, Kur’ân, Justice, Injustice, Qur’an, Commentary, Punishment

Citation

Balıkkaya, Ş. (2005). Kur'ân'da adâlet kavramı. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.