Sosyal Bilimler Doktora Tezleri / PhD Dissertations

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 1091
  • ItemOpen Access
    Şehristânî'nin Mefâtîhu'l-Esrâr ve Mesâbîhu'l-Ebrâr adlı tefsirindeki yöntemi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-10-27) Arpa, Recep; Kiraz, Celil; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Tefsir Bilim Dalı.
    "Şehristânî'nin Mefâtîhu'l-Esrâr ve Mesâbîhu'l-Ebrâr Adlı Tefsirindeki Yöntemi" isimli bu tez üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tezin ana konusuna altyapı oluşturması ve Şehristânî'nin ilmi şahsiyetinin oluşmasında içinde bulunduğu çevrenin rolünü ortaya koymak amacıyla yaşadığı asrın siyâsî, ilmî ve sosyo-kültürel durumu ele alınmış, daha sonra İslam tarihi, tabakât ve terâcim kaynakları ışığında Şehristânî'nin hayatı, eserleri ve ilmî şahsiyeti hakkında bilgi verilmiştir. Yine bu bölümde Mefâtîhu'l-esrâr ve mesâbîhu'l-ebrâr'ın on iki bölümden oluşan Mefâtîhu'l-furkân fî ilmi'l-Kur'ân isimli mukaddimesi başta olmak üzere eserin genel bir tanıtımı yapılmış, muhtevası ana hatlarıyla tahlil edilmiş, Mefâtîhu'l-esrâr'ın Şehristânî'ye âidiyeti noktasında ortaya çıkan bazı şüpheleri ortadan kaldırmak suretiyle eserin Şehristânî'ye âidiyeti kesinleştirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu bölümde tefsirin kaynakları tespit edilirken Şehristânî'nin mezhebî kimliğiyle alakalı iddiaları da göz önünde bulundurarak 'esrâr' kısmının kaynaklarının tespitine daha fazla önem verilmiştir. Mefâtîhu'l-esrâr, 'Sünnî tefsîr' ve 'Şiî/Bâtınî te'vîl' şeklinde isimlendirdiğimiz eklektik anlayışla yazılmış bir tefsirdir. Bu sebeple tezimizin ikinci bölümünde Mefâtîhu'l-esrâr'ın Sünnî/Ortodoksî tefsir anlayışının hakim olduğu bölümlerin tefsir metodu rivâyet, dirâyet ve ulûmu'l-Kur'ân yönünden incelenmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise Mefâtîhu'l-esrâr'ın büyük çoğunluğunu oluşturan 'Şiî/Bâtınî te'vîl' boyutu ele alınmış ve bizzat müellif tarafından Ehl-i Beyt kaynaklarının referans alınarak meydana getirildiği ifade edilen 'esrâr' kısmında yer alan Şiî ve Bâtıniyye/İsmâiliyye'ye özgü irfânî te'vîle dair örneklere yer verilmiştir.
  • ItemOpen Access
    XVIII-XIX. Asır İdil-Ural Bölgesi cami ve medrese kurumları
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-10-27) Alioğlu, Bahadır; Yediyıldız, Mustafa Asım; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/İslam Tarihi ve Sanatları Anabillim Dalı/İslam Tarihi Bilim Dalı.; 0000-0002-0637-7453
    İdil-Ural bölgesinde yaşayan Tatar Türklerinin İslamiyet'le tanışmasından sonra inşa edilmeye başlayan cami ve medreseler bölgede İslam'ın tanınmasına, gelişmesine aynı zamanda korunmasına hayati derecede katkılar sunmuştur. Zira Kazan Hanlığını kuran İdil-Ural Türkleri, 1552'ye kadar cami, medrese, kütüphane, mektep, tekke ve zaviyeler gibi ilmi ve dini eğitim kurumlarıyla kültür ve sosyal hayatın gelişmesinde önemli rol oynamışlardır. Ancak Kazan Hanlığının yıkılmasıyla Çarlık Rusya'sının hâkimiyetine giren bölgedeki Tatar Türk halkı zulüm ve baskıyla Ruslaştırılmaya maruz bırakılmış ve bölgede inşa edilmiş pek çok cami ve medrese yok edilmiştir. İşte bu çalışmada XVIII-XIX. yüzyılda bölgede inşa edilen camiler ve medreseler tanıtılmış ve sosyo-kültürel rolleri incelenmiştir. Bahsi geçen dönemden önce bölge halkı her türlü zulme maruz bırakılmış ve Ruslaştırılmaya çalışılmıştır. Ancak gösterdiği direniş sayesinde bütünüyle olmasa da, özellikle 1762'de II. Katerina (1762-1796) döneminde baskılardan bir ölçüde kurtulabilmiştir. Nitekim bölgede inşa edilen camiler, mektepler, medreseler din ve eğitim açısından önemli bir işlev görmüşlerdir. Böylece tarih boyunca İdil-Ural bölgesi, İslâm medeniyet coğrafyasının bir parçası olarak kalmayı başarmıştır.
  • ItemOpen Access
    Sünnî ve Şiî öğretide Mehdî fenomeni
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-11-03) Kazımov, Shamo; Çelenk, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Mezhepleri Tarihi Bilim Dalı.; 0000-0002-6281-7687
    İslam tarihi incelendiğinde Mehdî beklentisinin sürekli suiistimal edildiği ve bu sebeple Müslüman toplumunda birçok yeni grubun ortaya çıktığını görmekteyiz. Aslında ister İslam tarihi olsun ister de İslam'dan önceki dönem olsun, tarihin her safhasında bu türden hareketlerin çeşitli örneklerine rastlamak mümkündür. Zayıf toplumlar baskı altında oldukları zaman kendilerini düşmanın zulmünden kurtaracak bir lider düşüncesine sahip oldukları da inkâr edilemez bir gerçektir. Benzer durum Müslümanlar için de söz konusu olmuştur. Hatta İslam toplumunun kendi içinde bile Müslümanlar birbirilerine karşı mehdîlik düşüncesinden "yararlanmışlardır". Son dönemlerde kurtarıcı liderlik iddiaları Türkiye dâhil farklı coğrafyalarda daha fazla görülmüş olup bunun çeşitli sebepleri vardır. Bu çalışmamızdaysa esasen Ehlisünnet ve Şîa nezdinde mehdîlik fikirleri ve bu düşüncenin muhtemel oluşma şekilleri ele alınarak incelenmiştir.
  • ItemOpen Access
    İslam hukukunda irade beyanı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-10-20) Tahir, Sayit; Kumaş, Mehmet Salih; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.; 0000-0003-1164-7849
    İslam hukuku, sahip olduğu özgün anlayış ve ilkelerinin sonucu olarak diğer hukuk sistemlerinden farklı bir hukuksal yapılanma oluşturduğu gibi temel hukuki kavramlara da farklı içerikler kazandırmıştır. Çok katmanlı hakikat anlayışını benimsemiş olmanın bir sonucu olarak İslam hukuk düşüncesi çerçevesinde geniş bir yelpazeye yayılan farklı yaklaşımlar ortaya konulmuştur. Bu çeşitlilik, İslam hukukunu, epistemolojik açıdan modern hukuk düşüncesinden uzaklaştırsa da füru-ı fıkıh alanında ortaya konulan çeşitli görüşlerin bir kısmının modern hukukla örtüşmesine de imkan vermiştir. Örneğin İslam hukuku şemsiyesi altında akit nazariyesine dair ortaya konulan yaklaşımların bir kısmının modern hukukla örtüştüğü görülmektedir. Akit nazariyesinde üzerinde durulan konuların önde gelenlerinden biri irade beyanı tartışmalarıdır. İrade beyanı, hukukî işlemlerin gerçekleşmesi açıdan önem arz etmektedir. İrade insanın iç dünyasında oluşan sübjektif bir durumdur. İradenin hukukî sonuca bağlanması ise beyan vasıtalarıyla mümkündür. Bir başka ifadeyle hukukî işlemin gerçekleşmesi iradenin beyanıyla mümkün olabilmektedir. Hukuki işlemin meydana gelmesi için irade ile beyan arasında prensip olarak uygunluğun olması gerekir. Fakat bu uygunluk her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda içte olan irade ile dışa yansıtılan iradenin aynı olmaması akdin sıhhati açısından sorun oluşturabilmektedir. Fukaha, irade-beyan uyuşmazlığının bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde olup olmamasına bağlı olarak farklı hukuki sonuçlar ortaya konulması gerektiğini ifade etmişlerdir.
  • ItemOpen Access
    Türk genel sağlık sigortasındaki dönüşümün sosyal güvenliğin evrensel dönüşümüne uygunluğu açısından değerlendirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-11-17) Açık, Duygu; Alper, Yusuf; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı.; 0000-0002-5528-1466
    Bu çalışma, Türk genel sağlık sigortası uygulamasının, ILO´nun sosyal koruma tabanları yaklaşımı çerçevesinde belirlediği temel sağlık hizmetlerine uygunluğunu değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Belirlenen amaç doğrultusunda, çalışma kapsamında iki temel soruya cevap aranmaktadır. "Türk sosyal güvenlik sisteminin dönüşüm süreci, sosyal güvenlik sistemlerinin evrensel dönüşüm süreciyle benzer özellikler göstermekte midir?" sorusu çalışmanın iki temel sorusundan ilkidir. Bu soru kapsamında; öncelikle sosyal güvenlik sistemlerinin evrensel dönüşüm sürecine, ardından Türk sosyal güvenlik sisteminin dönüşüm sürecine yer verilmiştir. Çalışmanın ilk temel sorusuna cevap bulabilmek için "Sosyal güvenlik sistemlerinde dönüşüm nasıl gerçekleşti?", "Sosyal güvenlik sistemlerini dönüşüme yönlendiren sebepler nelerdir?" ve "Sosyal güvenliğin dönüşümü kapsamında gerçekleştirilen düzenlemeler nelerdir?" alt soruları oluşturulmuştur. Çalışmanın ikinci sorusu ise, "Türk sosyal güvenlik sisteminin dönüşüm sürecinin son ürünü olan genel sağlık sigortası, evrensel dönüşüm sürecinin son ürünü olan sosyal koruma tabanları kapsamında ortaya atılan temel sağlık hizmetleri ile uyumlu mudur?" sorusudur. Belirlenen ikinci sorunun cevabına ulaşmak için ise öncelikle, "Temel sağlık hizmetlerinin kapsama düzeyi nedir?", "Temel sağlık hizmetlerinin kapsamını etkileyen unsurlar nelerdir?" soruları cevaplanmıştır. Ardından, "Türk genel sağlık sigortası; kapsam, erişilebilirlik, kalite ve finansman bakımından yeterli midir?" sorusu ortaya atılmıştır. Bu soru kapsamında, ulusal ve uluslararası kaynaklardan elde edilen verilerle değerlendirmeler yapılmıştır. Literatür taraması yapılarak tamamlanan çalışma kapsamında, Türk genel sağlık sigortası uygulamasının kapsam, erişilebilirlik, sunulan hizmetlerin yeterliliği ve finansman bakımından, ILO´nun temel sağlık hizmetleri standartlarına önemli ölçüde uygun olduğu ancak uygulamanın geliştirilmesi gereken yönleri olduğu tespit edilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Kuruluşundan günümüze Kosova Alâuddin Medresesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-10-20) Gashi, Muhadin; Şanver, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı/Din Eğitimi Bilim Dalı.; 0000-0002-1317-6385
    Bu çalışma, Kosova'daki din eğitiminin kapsamlı bir incelemesini sunmakta ve bu eğitimin Osmanlı İmparatorluğu döneminden çağdaş manzaraya kadar olan evriminin izini sürmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde cami ve medreselerdeki dini eğitim uygulamalarının detaylı bir incelemesini sunarak bölgedeki İslami eğitimin tarihi temellerine ışık tutuyor. Ayrıca bu çalışma, Kosova'daki medreselerin zengin tarihini inceleyerek, Osmanlı İmparatorluğu'nun etkisi öncesinde ve sonrasında meydana gelen dönüşümleri aydınlatmaktadır. Bu araştırmanın odak noktası, müfredatı ve akademik kadrosu hakkında kapsamlı bir genel bakış sağlayan Alâuddin Medresesi'dir. Alâuddin Medresesi'nin 21 mezunuyla yapılan derinlemesine görüşmeler merceğinden yapılan çalışmada, bu saygın kurumda eğitimini tamamlayan bireylerin deneyim ve duyguları incelenmektedir. Medrese eğitiminin mezunlarının duyguları, algıları ve istekleri üzerindeki derin etkisini anlamayı amaçlamaktadır. Araştırma metodolojisi olarak zengin nitel veriler üreten beş ana sorudan oluşan yapılandırılmış bir dizi kullanılmıştır. Bu görüşmeler sayesinde farklı bakış açıları ve medrese eğitiminin dönüştürücü rolü ortaya çıkmıştır. Mezunlar, gurur ve mutluluktan, topluluklarına ve inançlarına karşı artan sorumluluk duygusuna kadar uzanan derin duyguları ifade etmektedirler. Bu bulgular, medrese eğitiminin dini kimlikle derin bir bağ kurma ve topluma hizmet etme konusunda sarsılmaz bir bağlılığı teşvik etme konusundaki kalıcı öneminin altını çizmektedir. Bu çalışma, medrese eğitiminin tarihsel temellerine ve çağdaş sonuçlarına dair içgörüler sunarak, Kosova'daki din eğitimi üzerine daha geniş söylemlere katkıda bulunmaktadır. Din eğitiminin çok yönlü boyutlarını ve bunun Kosova'daki bireyler ve topluluklar üzerindeki derin etkisini anlamaya çalışan akademisyenler, eğitimciler ve politika yapıcılar için değerli bir kaynak olarak hizmet vermektedir.
  • ItemOpen Access
    Şerhu'l-Akāid hâşiyelerinde varlık ve ulûhiyyet
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-28) Turan, Hasan Sefa; Kılavuz, Ulvi Murat; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Kelam Bilim Dalı.; 0000-0001-9354-0986
    Bu çalışma Mâtürîdî bir âlim olan Ömer en-Nesefî'nin akāid risalesine Eşʻarî kelâmcı Teftâzânî'nin yazmış olduğu Şerhu'l-Akāid adlı şerh ve bu şerhin üzerine yazılan bazı önemli hâşiyeleri kendisine konu edinmiştir. Teftâzânî'nin elinde Nesefî'nin kısa ve öz olan risalesi, felsefî kelâma giriş mesabesinde bir eser hüviyetine bürünmüş ve İslâm dünyasının birçok bölgesinde eğitim öğretim müfredatında temel eserlerden biri hâline gelmiştir. Eserin bu kadar hüsnü kabule mazhar olması, üzerine birçok hâşiye çalışmasının yapılmasına zemin hazırlamıştır. Yazılan bu hâşiyeler yalnızca metnin kapalı yönlerini açıklamakla kalmamış, yeri geldiğinde muhaşşîlerin kendi kelâmî yaklaşımlarını serdettikleri müstakil eserler hüviyetine dönüşmüştür. Bu minvalde çalışmada temel alınacak sekiz hâşiye belirlenmiştir. Bunlar; Hayâlî, Siyalkûtî, Kestelî, Ramazan Efendi, İsâmüddin el-İsferâyînî, İbn Ebî Şerîf, Bikāî ve Zekeriyyâ el-Ensârî'nin yazmış olduğu hâşiyelerdir. Şerhu'l-Akāid ve zikredilen hâşiyeler kelâm ilminin felsefî meseleleri bünyesine dâhil ettiği dönemin birer ürünüdür. Nitekim muhaşşîler dönemin bu yaklaşımını hâşiyelerinde devam ettirmiştir. Özellikle varlık ve ulûhiyyet meseleleri daha detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Öyle ki Meşşâî felsefenin temel farklılıkları bu meseleler üzerinden gelişmişti. Dolayısıyla çalışma varlık ve ulûhiyyet meseleleri temelinde şekillenmiştir. Söz gelimi genel olarak varlık düşüncesi, özel olarak ise fiziksel varlıkların kelâm ve felsefe gelenekleri arasındaki anlaşılma şekilleri kıyaslanarak bu konuda Şârih ve muhaşşîlerin görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Ulûhiyyet meseleleri açısından ise Allah'a atfedilen selbî ve sübûtî sıfatlar Şârih üzerinden ele alınarak müteahhir kelâmdaki dönüşümlere ve değişikliklere dikkat çekilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Dördüncü Sanayi Devrimi ve sendikal stratejiler
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-19) Kuru, Resmiye Demet; Baştaymaz, Tahir; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı/Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim Dalı.; 0000-0002-0042-0967
    1990'lı yıllardan bu yana güç kaybı yaşayan sendikaların yaşanan yeni teknolojik gelişmelerle birlikte nasıl konumlanacağı birçok tartışmayı beraberinde getirmektedir. Değişen ve dönüşen dünyamız gelinen noktada yeni bir çağın eşiğinde büyük sancılar içine girmiştir. Dördüncü Sanayi Devrimi süreci, çalışma hayatını ve sendikaları köklerinden etkileyecek değişimlere gebedir. Bu değişim dar bir sınırda kalmaktan uzak yapısıyla insan hayatının bütün alanlarına dokunan, baş döndürücü hızıyla kendini gerçekleştiren özellikler taşımaktadır. Çalışma hayatının dönüşümüne geniş bir perspektiften bakıldığında, Dördüncü Sanayi Devrimi dönüşümünün getireceği risklere karşı küresel ölçüde önlemlerin alınması, güçlü sendikalar ve güçlü sendikal faaliyetlerin gerekliliği açık bir biçimde görülmektedir. İşçilerin çıkarlarının gözetilmesi bağlamında bu değişim ve dönüşüme eşlik etmek, olumlu etkileri azami düzeye çıkararak olumsuz etkileri asgari seviyeye indirmek sendikalar için hayati önem taşımaktadır. Sendikacılık toplumsal, ekonomik yapılar, teknoloji ve üretim tekniklerindeki değişimlerle sürekli bir etkileşim halindedir. Değişimlerle beraber ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar yeni kurumları ortaya çıkarmakta ve var olanları evrimleştirmektedir. Dördüncü Sanayi Devrimi ile yaşanan köklü değişimlerin sendikacılığı da farklı bir boyuta taşıması kaçınılmazdır. Değişimi iyi analiz etmek, doğru tahminlerle doğru çözüm önerileri üretmek yarınki sorunlara bugünden önlem almak adına önemlidir. Sendikalar geleneksel yapılarından sıyrılarak, kendi durumlarını gözden geçirmeli, yeni çalışma hayatına uygun misyon ve vizyon belirlemeli, yeni bir aksiyon sistemi ve yeni duruma uygun farklı stratejiler geliştirmelidir. Bu çalışmanın amacı da Dördüncü Sanayi Devrimi döneminde yaşanan dönüşümün emeğin ve emeğin temsilcilerinin üzerindeki etkilerini inceleyerek dönüşen dünyaya nasıl ayak uyduracaklarını araştırmaktır. Buna göre çalışmada sanayi devrimleri ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde emeğin ve emeğin temsilcilerinin ortaya çıkış aşamasından günümüze kadar olan süreçte geçirdiği dönüşümün izi sürülmüş, Dördüncü Sanayi Devrimi ile değişen çalışma hayatı ele alınarak sendikaların mevcut durumu incelenmiş ve uluslararası ve ulusal sendikaların Dördüncü Sanayi Devrimi ile ilgili izledikleri stratejiler incelenerek bu kapsamda yeni teknolojilerin yarattığı krizin fırsata çevrilmesi amacını taşıyan "Sendika 4.0" önerisi değerlendirilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Siyam-Tay Krallığı hâkimiyetinde Patani Sultanlığının siyasî ve toplumsal durumu (1785-1909)
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-11-30) Zengin, Metin; Hızlı, Mefail; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı/Türk İslam Edebiyatı Bilim Dalı.; 0000-0003-0269-1637
    Bu çalışmanın konusu ve amacı, Tayland'ın güneyinde, Patani Nehri ağzında Malaylar tarafından Miladi 1370-1450 tarihleri arasında kurulmuş olan, Patani Sultanlığı'nın Siyam-Tay Krallığı'na ilhakının tarihî sürecini incelemektir. Patani Sultanlığı, kurulduktan sonra Siyam-Tay Krallığı'nın hâkimiyetine girmiş ve bağlılık vergisi bunga mas ödemiştir. 16. ve 17. yüzyılda ticaretten elde edilen gelirler sayesinde zenginleşen Patani Sultanlığı, ticarî ve siyasî öneminden dolayı literatüre "Doğu'nun beşiği" olarak geçmiştir. Bağımsız ve zengin bir sultanlık iken 1785 yılında Siyam-Tay Krallığı'nın saldırısına uğrayan, halkı köle edilen ve bütün zenginlikleri sömürülen Patani, bir asır boyunca vasal devlet olarak var olma mücadelesini devam ettirmiştir. 19. yüzyılın sonlarında Batılı sömürgeci devletlerin kendi topraklarına müdahalesini önlemek isteyen Siyam-Tay Krallığı, Patani'ye müfettişler tayin etmiştir. 20. yüzyılın başlarında ise Siyam-Tay Krallığı, Müslüman-Malay idarecilerin haklarını baskı yoluyla ellerinden alarak Patani topraklarını ilhak etmiştir. 1909 yılında toprakları ilhak edildikten sonra Malay Müslüman kimlikleri Siyam-Tay Krallığı tarafından dinî ve kültürel baskıya tabi tutulan Patani halkı, kendi dil, kültür ve geleneklerini muhafaza etme mücadelesi vermeye başlamıştır.
  • ItemOpen Access
    Yusuf es-Sibâ'î ve romancılığı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-08) Zor, Salih; Günday, Hüseyin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı.; 0000-0003-3345-0457
    Bu çalışmada, 20. yüzyıl Mısır edebiyatının önemli kısa hikâye ve roman yazarlarından biri olan Yusuf es-Sibâ'î'nin hayatı, edebî kişiliği ve romanları incelenmektedir. Sibâ'î'nin yaşadığı dönem; sosyal, siyasi ve kültürel açıdan önemli pek çok olaya şahitlik etmiştir. Bu olaylar arasında, 1919 ve 1952 devrimleri, Arap-İsrail savaşı, Mısır'ın öncülük ettiği Arap birliğinin kuruluşu, kadınların bireysel ve toplumsal hak ve özgürlüklere kavuşması gibi önemli gelişmeler yer almaktadır. Bu olaylara kayıtsız kalmayan Sibâ'î, romanları aracılığıyla Mısır'ın siyasi hayatını, bağımsızlık mücadelesini ve bu süreçte yaşanan önemli gelişmeleri kurgusal aleme taşımıştır. Bu durum yazarın romanlarının, sosyal, siyasi ve kültürel anlamda zengin bir içeriğe sahip olmasını sağlamıştır. Sibâ'î'nin fantastik, gerçekçi, romantik ve psikolojik türden kaleme aldığı romanlarında ağırlıklı olarak romantik bir eğilim kendini gösteriyor olsa da romantizmi ve realizmi aynı çatı altında başarılı bir şekilde birleştirdiği görülmektedir. Bu sayede, romanlarında gerçekçi ve romantik unsurları harmanlamış ve okuyucuya etkileyici bir okuma deneyimi sunmuştur. Ayrıca Sibâ'î'nin eserleri, Mısır edebiyatında bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Bu eserler, dönemin siyasi ve toplumsal sorunlarına dair kayda değer birer belge niteliği taşımaktadır. Bu yönüyle de yazarın eserleri Mısır edebiyatının önemli bir parçasıdır ve gelecek kuşaklara aktarılması gereken bir miras olarak değerlendirilmelidir.
  • ItemOpen Access
    Yapay zekâ yöntemleriyle uyuşmazlık mahkemesi kararlarının tahmini
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-22) Görentaş, Muhammed Burak; Arlı, Nuran Bayram; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Ekonometri Anabilim Dalı/ İstatistik Bilim Dalı.; 0000-0001-8898-9631
    Yapay zekâ, hayatı pek çok açıdan kolaylaştıran önemli bir teknoloji olarak öne çıkmaktadır. Günlük yaşamımızda akıllı asistanlar aracılığıyla ev işlerini yönetmek, seyahat planları yapmak ve hatta öğrenme deneyimlerini kişiselleştirmek gibi işleri kolaylaştırır. Otomasyon ve üretim süreçlerinde kullanıldığında, iş yerlerinde verimliliği artırır ve insanların daha yaratıcı ve entelektüel görevlere odaklanmalarına imkân tanır. Yapay zekâ, karmaşıklığı basite indirgeyerek hayatımızın pek çok alanında kolaylık sağlamaktadır. Yapay zekâ, hukuk alanında önemli bir dönüşümü tetiklemektedir. Hukuk pratiği, büyük miktarda belge ve dava incelemesi gerektiren bir alandır ve yapay zekâ, bu süreçleri hızlandırmak ve daha verimli hale getirmek için kullanılmaktadır. Özellikle belge analizi ve veri madenciliği, hukuk firmalarının ve mahkemelerin büyük miktardaki hukuki belgeleri daha hızlı ve doğru bir şekilde tarayarak ilgili bilgilere ulaşmalarına yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda, yapay zekâ, hukuk alanındaki tahminlerde ve analitik çalışmalarda da kullanılmakta, bu da hukukun daha öngörülebilir hale gelmesine katkıda bulunmaktadır. Bu çalışma kapsamında yapay zekânın hukukta kullanımına dair bir örnek olarak Uyuşmazlık Mahkemesi kararları denetimli makine öğrenmesi yöntemleri ile tahmin edilmeye çalışılmıştır. Destek Vektör Makineleri algoritmasının %87 doğruluk değeri ile en yüksek sonucu verdiği görülmüştür. Ortaya konulan model, sanal yargıç türü yazılımların bir örneği olması nedeniyle bu çalışmada, hukukta sanal yargıç uygulamasının olumlu ve olumsuz tarafları ile hukuk alanında yapay zekâ etiği konuları tartışılmıştır.
  • ItemOpen Access
    İbn Hacer'in Fethu'l-Bâri adlı eserinde kıraat olgusu
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-28) Şen, Mesut; Kaya, Remzi; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/; 0000-0003-0398-5311
    Bilindiği gibi İslami ilimlerin gelişiminde XV. yüzyıl çok önemli bir yer tutar. Mısır/Memlük âlimi İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449 ) söz konusu dönemin en önde gelen isimlerinden biri kabul edilir. Onun 730 hocası, 600'ün üzerinde talebesi ve 300 kadar eseri isimleriyle beraber kitaplarda zikredilir. Fetḥu'l-Bârî, eserleri içerisinde en meşhuru sayılır. Kendi dönemine olduğu kadar sonraki dönemlere de etki eden eserin dikkat çeken özelliklerinden biri 1430'un üzerinde kaynağa atıfta bulunmasıdır. Bunlar arasında günümüze ulaşmayan eserlerin olması da ayrı bir önem arzetmektedir. Kıraat konularının eserdeki yoğunluğu, müstakil bir kitap oluşturacak mahiyettedir. Müellif eserinde Kur'an tarihi, kıraat farklılıkları, şâz kıraatler ve yedi harf gibi kıraat ilminin temel meselelerine dair rivayetleri, kendine has üslubuyla ele almıştır. Çalışmamızda XV. yüzyıl kıraat algısı ve kıraat bibliyografyası, Fetḥu'l-Bârî çerçevesinde incelenmiştir. Tezimiz giriş, üç bölüm ve sonuçtan müteşekkildir. Araştırmamızda İbn Hacer'in görüşleri çerçevesinde kıraat farklılıklarının nasıl bir zenginliğe vesile olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Alfred Jules Ayer açısından mantıkçı pozitivizm ve Karl Popper’da bilimin sınırlarını çizme sorunu
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-19) Sel, Murat; Çüçen, A. Kadir; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe Anabilim Dalı/Felsefe Bilim Dalı.; 0000-0002-8517-0054
    Bir sınır belirleme problem olan Demarcation problemi için bilimin ve bilginin nasıl sınırlandırılacağı merkezi bir sorundur. Bu sorun, felsefenin, bilimin ve bilim tarihinin ortak olarak kabul edilen sorunlarından biridir. Bu problem üzerinde yoğun tartışmaların yaşandığı yirminci yüzyılda Alfred Jules Ayer düşünceleri bağlamında mantıkçı pozitivistlerin bu probleme yönelik bakış açısı gözler önüne serilmeye çalışılacaktır. Ayrıca Ayer’in yanı sıra mantıkçı pozitivistlerden ciddi şekilde farklılaşan yaklaşımlar öne süren Karl Popper’ın sınır belirleme problemine yönelik açıklamaları da tartışılmaya çalışılacaktır. Bilimin, felsefenin, metafiziğin, tümevarımın konumu hakkında farklı iddialarda bulunan bu iki farklı tarafın öne sürdüğü iddialar, temelleri ve sonuçlarıyla birlikte özgün bir bakış açısıyla değerlendirilecektir.
  • ItemOpen Access
    Mutluluğun sosyoekonomik belirleyicilerinin mekânsal panel veri analizi ile incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-23) Aral, Neşe; Oğuzlar, Ayşe; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Ekonometri Anabilim Dalı/İstatistik Bilim Dalı.; 0000-0001-7599-5047
    Mutluluk son dönemlerde hem akademik araştırmaların hem de sosyal politikaların odak noktası haline gelmiştir. Mutluluğun sadece bireyleri değil, bireylerin başta aileleri olmak üzere yakın çevrelerini ve bu bağlamda ülkenin sosyal düzenini, toplumun refahını da ilgilendiren bir olgu olması, bu konuyu önemli kılmaktadır. Bu nedenle, mutluluğun kavramsal boyutlarının araştırılması ve mutluluğu etkileyen faktörlerin belirlenmesi önem arz etmektedir. Buradan hareketle bu çalışmada, mutluluğun mekânsal dağılımındaki farklılıklar ortaya konarak, mutluluk ile sosyoekonomik değişkenler arasındaki ilişkinin ülkeler arası etkileşimi incelenmiştir. Bu kapsamda sınır komşusu olan ülkelerin birbirlerini etkilediği göz önünde bulundurularak, mutluluk kavramı coğrafi bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Mutluluğun ülkeler arası dağılım deseninin incelenmesi, belirli alanlarda kümelenmelerin olduğunu ortaya koymuştur. Mutluluk değerleri bölgesel düzeyde farklılıklar göstermekte ve ülkeler yayılma etkisiyle birbirini etkilemektedir. 2008-2020 döneminde 95 ülkenin analize konu olduğu bu çalışmada araştırma modelindeki bulgular; cömertlik, sosyal destek, seçim yapma özgürlüğü ve gayrisafi yurtiçi hâsıla değişkenlerinin mutluluğu pozitif etkilediğini göstermektedir. İşsizliğin ise mutluluğu olumsuz olarak etkilediği belirlenmiştir. Bu çalışmanın sonuçları, gelecekte yapılacak araştırmalar için sağlam bir analiz altyapısı sunmaktadır.
  • ItemOpen Access
    Ahmed-i Dâ’î’nin Terceme-i Tezkiretü’l-Evliyâ’sı (inceleme - metin)
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-15) Shahzad, Ayşe; Ercan, Özlem; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı/Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı.; 0009-0000-7013-6120
    Ferîdüddîn-i Attâr’ın 617 / 1220 yılında Farsça kaleme aldığı Tezkiretü’l-Evliyâ adlı eserinin Ahmed-i Dâ’î tarafından yapılan tercümesi olan Terceme-i Tezkiretü’l-Evliyâ, bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışma giriş, üç bölüm, sonuç, sözlük, kişi, yer, eser isimleri dizini ve yazma nüshanın örnek metinlerinden meydana gelmektedir. Giriş bölümünde tezkirenin tanımı yapılarak Arap, Fars ve Türk edebiyatındaki gelişimi hakkında kısaca bilgi verildi. Devamında Ferîdüddîn-iAttâr’ın hayatı ve eserlerine değinilerek müellifin Tezkiretü’l-Evliyâ’sının önemi, tercümeleri ve kaynakları üzerinde duruldu. Birinci bölümde Ahmed-i Dâ’î’nin hayatı, edebî kişiliği ve eserleri tanıtıldı. İkinci bölümde öncelikle eserin nüsha değerlendirmesi yapılarak eserin kime ait olduğu hakkındaki tartışmalardan sözedildi. Devamında Terceme-i Tezkiretü’l-Evliyâ’nın geniş bir incelemesine yer verildi. Üçüncü bölümde metin tespitiyle ilgili hususlar, metnin imlası ve Terceme-iTezkiretü’l-Evliyâ’nın trasnkripsiyonlu metni yer almaktadır. Çalışmanın sonunda sonuç, sözlük, kişi, yer ve eser isimleri dizini ile yazma nüshadan örnek varaklar bulunmaktadır.
  • ItemOpen Access
    Bir adalet meselesi olarak yeni yoksulluk
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-29) Özgültekin, Ahmet; Küçükalp, Derda; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı/Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı.; 0000-0001-8133-398X
    Yeni yoksulluk kavramı: Neo-liberal politikalar, düşük ücretler, güvencesiz istihdam ve sosyal dışlanma ile karakterize, kentsel bir yoksulluk olgusunu tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu etkenler; insanların çalışabilmeleri, iyi bir yaşam standardına sahip olmaları ve topluma katılabilmeleri gibi değer verdikleri şeyleri başarmalarını zorlaştırabilir. Çalışmanın amacı, yeni yoksulluk içeriğinde olduğu değerlendirilen Neo liberal politikalar, sosyal dışlanma ve yapabilirlik yoksunluklarına yanıt üretebilecek bir adalet teorisi arayışıdır. Yapabilirlik Olarak Adalet kuramı ise insanların farklı değerleri ve öncelikleri olduğunu ve iyi bir hayatın kişiden kişiye değişeceğini kabul eden bir bakış açısı sunmaktadır. Bu, farklı yoksulluk deneyimlerini ve bakış açılarını dikkate alarak yeni yoksulluğu daha incelikli bir şekilde anlamamızda; yeni yoksulluğu değerlendirmede daha kapsamlı bir adalet kuramı sunmaktadır. Yeni yoksulluğun arkasındaki ve bünyesindeki unsurların tespit edilmesi, bunların çözümlenmesinde hangi yanıtların üretildiğinin ortaya konulması adına çalışmanın yöntemi olarak belge analizi yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırma bulguları olarak yeni yoksulluğun, Neo-liberal psikopolitik etkiler, tüketim toplumunun ötekisi olma ve güvencesiz/belirsizlik içerisindeki çok boyutlu bir yapıyı kapsadığı sonucuna ulaşılmıştır. Refahı ve adaleti; yalnızca fayda, mal veya kaynak dağıtımı olarak ele almanın yeni yoksulluk açısından yetersiz kaldığı, yeni yoksulluğu değerlendirmede yapabilirlik kayıplarının dikkate alınarak politika oluşturmak gerektiği bulgusuna varılmıştır. Yapabilirlik Olarak Adalet’in yeni yoksulluk konusunda; neoliberal negatif özgürlük yerine pozitif özgürlük, farklılıkları dikkate alan adalet, dezavantajlı konumlara karşı eğitim ve belirsizlik-güvencesizlik zoru karşısında yapabilirlik güvencesi konuları ile önemli yanıtlar üretebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde ev (1920-1960)
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-24) Çelebi, İbrahim; Uğurlu, Alev Sınar; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı/Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı.; 0000-0002-7323-2326
    Doğumdan ölüme yaşamın tüm veçhelerinde ev, büyük bir etkiye sahiptir. Ev, insanın yetişmesinde olduğu kadar toplumun vücut bulmasında da önem arz eder. Evin varlık niteliklerine yön verdiği bireyin tekrar onu şekillendirdiği etkileşim döngüsü evin nesnel gerçekliğini aşan çok yönlü anlam alanlarının izahını gerekli kılar. Bu bakımdan ev, disiplinlerin üzerinde durduğu bir alan olduğu gibi edebiyatın bilhassa şiirin daima ilgilendiği bir konu olmuştur. Şiirin imgesel evreni, evin anlam kodlarının ifadesi için son derece kullanışlıdır. Türk edebiyatında her dönemde bahsi geçen ev, dönemin zihniyetleri doğrultusunda şiire konu olur. İslam öncesi ile İslamî dönemde genel anlamda tali bir konu olan evin Batı etkisindeki edebiyatla birlikte ağırlığı artar. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında gerek mensur eserlerde gerekse de şiirde yer alan ev temi, sosyo-psikolojik yapıya ayna görevi görür. Geleneksel evlerle apartmanlaşma tartışmalarının sürdüğü kuruluş yıllarında şiire dönemin hareketli gelişmeleri doğrultusunda yansıyan ev gittikçe başat bir konu hüviyeti kazanır. Cumhuriyet döneminde ev sorunsalı, Behçet Necatigil, Ziya Osman Saba, Sabri Esat Siyavuşgil gibi şairlerin sanat anlayışlarının odak noktası haline gelmiştir. Ev, belli kabuller doğrultusunda şiir hareketlerine konu olmuşsa da şairlerin kişisel hikâyeleri ve sanat anlayışlarına göre değer kazanmıştır. Modern araçların tahakkümünün artmasıyla evin sıcak, sarıp sarmalayan yapısının zedelendiğine dair eleştirel şiirler artmıştır. Bu çalışma, geniş bir literatür taramasına dayanarak 1920-1960 arası, evin şiir üzerinden bireysel ve toplumsal yansı alanlarının tespitini içermektedir. Bu konuyla ilgili müstakil şahsiyet ve dönemleri içeren çalışmalar dışında uzun bir zaman aralığını inceleyen çalışmalar, hâlihazırda bulunmamaktadır. Bu tez bu alandaki boşluğu doldurmaya katkı sağlayacaktır.
  • ItemOpen Access
    Din-İktisat ilişkisi: Max Weber ve Sabri F. Ülgener örneği
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-09) İdriz, Enes; Kurt, Abdurrahman; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı/Din Sosyolojisi Bilim Dalı.; 0009-0003-4267-2665
    Çalışmamız insanlık tarihi nokta-i nazarında gelişen din- iktisat ilişkilerinin genel bir resmini yansıtmak ve nihayetinde en gelişmiş ekonomik sistem olarak “kutsanan” Modern Kapitalizm düşüncesinin gelişim dinamiklerini ortaya koyma çabasını ihtiva etmektedir. Bu bağlamdaki tezleriyle öncü şahsiyet olarak kabul edilen Max Weber’in görüşlerine dair Sabri F. Ülgener’in yaklaşımını ele almaktayız. Bu vesileyle burada dünya tarihine ve günümüz pratiklerine derin etkileri yadsınamaz iki ilahi kaynaklı din olan Hristiyanlık ve İslam düşüncesinin iktisadi kodları irdelenmiştir. Osmanlı toplumuna ilişkin Batı toplumlarına nispeten geri kalmışlık fikri çerçevesinde değerlendirmelerde bulunan Sabri F. Ülgener’in, Max Weber ile örtüştüğü ve ayrıştığı noktaları tespit ederek bir çalışma yapılmıştır. Genellikle mukayeseli bir perspektifle yaptığımız bu çalışma her iki düşünürün zihniyet, ahlâk, din ve iktisat ile kurdukları ilişkiyi ve bu bağlamdaki fikirlerinin eksik ve güçlü yönleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Seyirci kalma etkisi ile örgütsel muhalefet arasındaki ilişkide örgütsel destek algısının aracılık etkisi: Hava taşımacılığı sektöründe bir araştırma
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-22) Vural, Mehmet Fatih; Altıntaş, Füsun Çınar; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler/Sosyal Bilimler Enstitüsü/İşletme Anabilim Dalı/Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı.; 0000-0002-7822-6400
    Seyirci kalma etkisi birden fazla kişinin var olduğu her ortamda oluşabilmektedir. Örgütlerde birden fazla kişinin bir araya gelerek oluşturdukları yapılar olması nedeniyle seyirci kalma etkisinin gözlenmesi son derece doğaldır. Ancak, seyirci kalma etkisi yazında sosyal psikoloji alanında incelenmesine rağmen örgütsel davranış alanında yeterince incelenmediği görülmektedir. Çalıştıkları kurum içerisinde bireyler birtakım memnuniyetsizlik doğuran durumlara, adil olmayan uygulamalara ve hatta zorbalığa varan davranışlara şahit olmalarının yanı sıra örgütsel aksaklıklara, potansiyel fırsatlara ve yolsuzluklara da şahit olmaktadırlar. Söz konusu sorunların çalışanlar tarafından yöneticilere bildirilme sürelerindeki gecikmeler sorunların katlanarak karmaşıklaşması ve örgütün daha büyük zarar görmesi ile sonuçlanmaktadır. Bu gecikmelerin potansiyel nedenleri, bireylerin misilleme yaşamaktan korkmaları ya da ilgisiz (bana dokunmayan yılan bin yaşasın) olmaları şeklinde açıklanabilir. Yukarıdaki açıklamalardan yola çıkılarak mevcut çalışmada, havacılık sektöründe hizmet sağlayıcı örgütlerde seyirci kalma etkisinin tespit edilmesi, örgütsel muhalefet davranışıyla nasıl bir ilişkisinin olduğunun ortaya koyulması ve bu ilişkide çalışanların algıladıkları örgütsel desteğin aracılık rolünü tespit etmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda, araştırma İstanbul bölgesinde hava taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren örgütlerde çalışan n=248 katılımcıdan toplanan veriler ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler, SmartPLS4 programıyla yapısal eşitlik modelleme analizi ile analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular neticesinde seyirci kalma etkisiyle örgütsel muhalefet arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu ve bu ilişkide örgütsel destek algısının da aracı role sahip olduğu ortaya koyulmuştur.
  • ItemOpen Access
    Endüstri 4.0 kapsamında veri madenciliği yöntemleriyle sevkiyat performansının iyileştirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-14) Yılmaz, Dilek Özdemir; Işığıçok, Erkan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Ekonometri Anabilim Dalı/İstatistik Bilim Dalı.; 0000-0002-0548-0694
    Son sanayi devrimi olarak nitelendirilen Endüstri 4.0 yaklaşımı ile firmaların üretim ve işletme süreçleri daha verimli, esnek ve otomatik hale gelmiştir. Bu sayede, işletmeler müşteri taleplerine daha hızlı ve esnek bir şekilde yanıt verebilir, üretim süreçlerindeki hataların sayısı azaltılabilir ve işletmelerin üretim maliyetleri düşürülebilir. Endüstri 4.0 kapsamında, üretim yapan firmalarda üretim sistemine entegre sensör, yazılım ve donanımlar sayesinde üretim devam ettiği sürece eş zamanlı olarak büyük miktarda veri üretilmektedir. Bu verilerden anlamlı bilgiler çıkarmak ve karar verme süreçlerinde kullanabilmek için veri madenciliği yöntemleri kullanılmaktadır. Üretim yapan firmalarda toplanan verilerde çeşitli nedenlerle eksiklik olabilir ya da maliyetli olması nedeniyle, toplanan veri uzun süreli olarak depolanmıyor olabilir. Bu gibi durumlarda sentetik veri kullanımı, yapılacak olan veri madenciliği analizlerinin performansını arttırabilmektedir. Bu çalışmada, bir üretim firmasındaki bir montaj hattından üretim yönetim sistemi (MES) arayüzü ile toplanan ve firmanın kurumsal kaynak planlama programı olan SAP programından alınan verilerle bir veri tabanı oluşturulmuştur. Veri tabanındaki eksik veriler sentetik veriler ile doldurulmuştur ve veri madenciliği yöntemlerinden doğrusal regresyon ve karar ağaçları kullanılarak analizler yapılmıştır. Bu analizlerin sonucunda bağımlı değişken olan sevkiyat performansına etki eden bağımsız değişkenler belirlenmiş ve firmanın belirlediği sevkiyat performansı hedeflerine ulaşmak için uygun regresyon ve karar ağacı modeli tahmin edilmiştir ve sevkiyat performansının iyileştirilmesi için gerekli tavsiyelerde bulunulmuştur.