İklim göçleri bağlamında Birleşmiş Milletler’in rolü: Afrika örneği

Abstract

Küresel iklim değişikliği olgusu, aciliyeti ve mahiyeti açısından 20.yüzyılın son çeyreği ve özellikle 21.yüzyıl dünyasında oldukça elzem bir konu olarak Uluslararası İlişkiler disiplininde yer edinen yeni bir güvenlik meselesi olarak dikkat çekmektedir. Zira günümüzde doğal süreçlere bağlı olarak iklimsel süreçlerin öngörülemez dinamiklerine bir de insan elinin değmesiyle birlikte iklim değişikliği konusundaki çözümler gittikçe komplike hale doğru evrilmektedir. Sıcaklık değişimleri, buzulların erimesi, gıda ve su kıtlığı, sel, kuraklık ve deniz seviyelerinin yükselmesi gibi örnekler, insanların zorunlu yer değiştirmelerine neden olmaktadır. Böylelikle 21. yüzyıl dünyasında fenomen iki ayrı olgu olan “küresel iklim değişikliği” ve “göç” sonuçları itibariyle kesişim yakalamakta ve bu nispeten yeni ve aynı zamanda popüler bir kavram olan “iklim göçleri” olgusunu ortaya çıkarmaktadır. Küresel iklim değişikliğinin domino etkisi, iklim değişikliği tartışmalarını disiplinler arası bir boyuta taşımakta ve bu kapsamda bireyler, devletler ve uluslararası örgütler tarafından detaylı bir şekilde mercek altına alınmaktadır. Küresel çabanın nihai amacı, 1,5°C sınırının sağlanması adına görünür ve optimal bir denge oluşturmak aynı zamanda bu sınırı uzun yıllar korumaktır. İklim değişikliği, güvenlik ve göç bağlamında katalizör görevi üstlenen devlet dışı aktörlerden birisi Birleşmiş Milletler (BM)’dir. BM’nin küresel anlamdaki önleyici çabasını oluşturan enstrümanlarını; anlaşmalar, sözleşmeler, konferanslar ve raporlar oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı; Yeşil Teori anlayışını esas alarak iklim değişikliği, güvenlik ve göç üçgeninde BM’nin rolünü incelemektir. Bu nedenle çalışma, özellikle BM nezdinde atılan adımlara değinerek iklim değişikliğini göç çerçevesinden ele almanın önemini savunmaktadır. Çalışma kapsamında konuya ilişkin verilen Afrika örneğindeki kasıt ise iklim riskleri ile göç sonuçları arasındaki ilişkinin geleceğe yönelik iklim kaynaklı göçler üzerindeki etkisini analiz etmektir.The phenomenon of global climate change has emerged as a highly essential issue in terms of urgency and significance, particularly in the last quarter of the 20th century and throughout the 21st century, drawing attention as a new security concern within the discipline of International Relations. Since in today’s world, solutions to climate change are becoming increasingly complex due to the unpredictable dynamics of climatic processes linked to natural processes, compounded by human intervention. Phenomena such as temperature changes, glacial melting, food and water scarcity, floods, droughts, and rising sea levels have prompted forced human displacements. Consequently, in the 21st century, the phenomena of “global climate change” and “migration” intersect in their outcomes, giving rise to the relatively new and simultaneously popular concept of “climate migration.” The domino effect of global climate change is carry climate change discussions to an interdisciplinary level, and in this context, it is being scrutinized in detail by individuals, states, and international organizations.The ultimate goal of global efforts is to establish a visible and optimal balance to ensure the 1.5°C target is achieved and maintained over time. Within the context of climate change, security, and migration, one of the non-state actors acting as a catalyst is the United Nations (UN). The instruments that constitute the UN's global preventive efforts include agreements, treaties, conferences, and reports. Accordingly, this study aims to examine the UN’s role in the triangle of climate change, security, and migration by adopting the perspective of Green Theory. The study therefore argues for the importance of addressing climate change through the lens of migration, particularly by highlighting the measures taken under the UN framework. In this context, the reference to Africa seeks to analyze the relationship between climate risks and migration outcomes in order to assess their potential impact on future climate-induced migration.