2016 Cilt 35 Sayı 2

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/17985

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 9 of 9
  • Item
    Kıbrıs’ta birlikte yaşama sanatı: Gürpınar Köyü örneği
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Keser, Ulvi; Özdemir, Muharrem
    Tarih boyunca göçler ve sorunlar adası olarak bilinen Kıbrıs Adası’nda bugüne kadar pek çok topluluk yerleşmiş, yaşamış ve egemenlik sürmüştür. Yahudiler ve Ermeniler yanında özellikle azınlıklar bağlamında adada adından söz edilmesi gereken bir azınlık topluluk ise Marunilerdir. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar ağırlıklı olarak 5 Maruni Köyü’nde yaşayan Marunilerden çoğu harekâtın ardından yaşadıkları köyleri terk ederken sadece Kormacit (Koruçam) ve Karpaşa Köyleri’nde yaşamaya devam ederler. Halen KKTC’de ağırlıklı olarak sadece Koruçam (Kormacit) ve Karpaşa Köyleri’nde yaşayan Maruni azınlık toplumlararası çatışmalara ve huzursuzluklara inat barış ve dostluk havasını korumaya devam etmektedir. Dini inançlarını herhangi bir kısıtlamaya uğramadan yerine getiren Maruniler başta AB, GKRY ve Yunanistan olmak üzere bazı ülkeler tarafından kaşınarak sorun haline getirilmeye çalışılsa da KKTC’de barış ve hoşgörü ortamı içinde yaşamakta ve Kıbrıslı Türklerle herhangi bir sorunları bulunmamaktadır. KKTC’nin en güzel renklerinden birisi olan Marunilerin gerek hoşgörü gerekse inanç turizmi bağlamında lokomotif görevi taşıdığı açıktır. Bu çalışma kapsamında halen askeri bölge dâhilinde olan ve bir atölye çalışması yapılarak tekrar eski sahiplerine verilmesi planlanan Gürpınar köyü esas alınarak bu köyde yaşayanların kökenleri araştırılacak, sosyal ve kültürel hayatları yanında tarihi geçmişlerine yer verilecek ve sayıları gittikçe azalan bu toplumun KKTC sosyal hayatına, inanç turizmine ve özellikle KKTC’nin meşruiyetinin tanınması çalışmalarına katkısı ortaya konulacak; çalışmanın tamamlanması aşamasında sözlü tarih kaynaklarından da istifade edilecektir.
  • Item
    Bursa Setbaşı Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi ile okulun inşası ve mimarlık tarihi açısından önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Başak, Sami; Özügül, Ayşın; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Sanat Tarihi Bölümü.
    Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti Bursa farklı etnik grupları bünyesinde barındırması açısından önemlidir. Bursa’nın fethinden sonra Müslümanların yanı sıra Ermeniler de kentin nüfusunda önemli bir paya sahipti. İlk dönemlerde Bursa’nın Setbaşı Mahallesi, Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge haline gelmiştir. Artan Ermeni nüfusun ibadet ihtiyacı için Setbaşı’nda bir kilise inşa edilmiştir. Bursa’ya 16. Yüzyıldan itibaren gelen seyyahlar hem Ermeni kilisesi hem de okul hakkında bilgi vermiştir. Bursa’daki ilk Ermeni kilisesinin inşası ile ilgili bilgiler de burada karşımıza çıkmaktadır. Seyyahlara göre kilise Setbaşı semtinde bazilikal planlı olarak inşa edilmiştir. Daha sonraki dönemlerde birçok kez tamir edilen yapı 18. yüzyılın ikinci yarısında büyük bir yangın geçirmiştir. Yangından sonra yeni bir kilise inşa edilmiştir. Bu kilise Gregoryen Ermenilerin azalması ile terk edilmiş ve yıkılmıştır. Bu kilisenin yerine 19. yüzyılda Katolik Ermeniler için günümüze ulaşan kilise inşa edilmiştir. Bursa’da yaşanan Sevk ve İskân Uygulamasından sonra kilise terk edilmiş bir süre depo olarak kullanılmıştır. Kilisenin yanı sıra aynı bölgede Ermeni öğrenciler için okul inşa edilmiştir. İlk dönemlerde okulda yaklaşık 300 öğrencinin eğitim gördüğü bilgisi mevcuttur.
  • Item
    Örgütsel ustalığın rekabet stratejileri üzerindeki etkisi: Bir alan çalışması
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Bakan, İsmail; Sezer, Buket
    Yenilik elde etmek, hem yeni fırsatları kaçırmamak için keşfetmeyi; hem de mevcut kapasiteden en etkin ve verimli bir şekilde faydalanmayı gerekli kılar. Örgütsel ustalık kavramını iyi analiz edebilmiş ve bunu uygulamaya dökebilmiş, çevresindeki değişimlere hızlı cevap verme özelliğine sahip esnek örgütlerin kendileriyle uyumlu rekabet stratejileri üretmeleri önemlidir. Örgütsel ustalığın rekabet stratejileri üzerindeki etkisini araştırmak bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Birincil veri toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Hazırlanan anketler, Kahramanmaraş’ın ana sektörlerinde uygulanmıştır. Başlangıçta 200 anket dağıtılmış olup; toplamda 142 kullanılabilir veriye ulaşılmıştır. Anketlerin cevaplanma oranı % 71’dir. Öncelikle ölçeklerin güvenirlilikleri test edilmiş, frekans analizi, korelasyon ve regresyon analizleri kullanılmıştır.
  • Item
    Göç teorilerinin karşılaştırmalı analizi
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Akyıldız, İbrahim Ethem; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/İktisat Bölümü.
    Göç insanın bulunduğu yerden bir başka yere ekonomik, sosyal, politik ya da doğal(coğrafi) nedenlerden dolayı yer değiştirmesidir. Bu göç hareketi yaşanan ülke sınırları içerisinde gerçekleşiyorsa iç göç, başka ülke sınırları içerisinde gerçekleşiyorsa dış göçtür. İnsanoğlunun tarih boyunca göç etmesinin altında yatan temel neden daha iyi yaşam elde etme arzusu, daha iyi şartlarda hayatlarını idame ettirme olmuştur. Bu “daha iyi şartlar” ekonomik olabilir, sosyal yönden olabilir. Birisine “göçmen” demek için belli bir süre zarfı gerekmektedir. Bu süre Birleşmiş Milletlere, Avrupa Birliği’ne, Uluslararası Göç Örgütü’ne göre süresi değişse de, bir yerde bir yıl veya bir yıldan fazla kalmış kişiye göçmen denir. Göç kavramı bulunulan konuma göre, uluslararası çerçeveye göre kavramı değişmekte ve çeşitlenmektedir. Göç teorileri insanların hareketlerinin altında yatan nedenleri araştırır ve ortaya bir takım savlar ortaya atar. Göç teorileri insanların neden göç etmek istediklerini, nerelere göç etmek istediklerini ve insanlara neler kazandıracakları açıklamaya çalışır. Bu çalışmada göçün tanıma yapılarak, göç teorilerine değinilecektir. Göç ile teorileri açıklanarak, insanların neden göç ettikleri ile ilgili çeşitli göç teorileri karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir. Ekonomik temeller ile başlayan sosyal, siyasi etkilerle şekillenen göç teorileri ele alınmıştır. Ayrıca genel olarak bu teoriler ekonomik, sosyal ve tarihsel olarak değerlendirilecektir.
  • Item
    Türkiye'nin nükleer enerjiye ve nükleer silahlanmaya bakışı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2016) Kaderli, Damla; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı.
    Nükleer teknoloji günümüzde dünyanın en çok tartışılan konularından biridir. 1938’de atom çekirdeğinin parçalanması neticesinde açığa çıkan enerjinin 1942’de kontrol altına alınmasının ardından nükleer enerji askeri amaçlı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Nükleer bombanın dünyaya verdiği büyük zarar, bu gücün kontrol altına alınmasını mecbur kılmıştır. IAEA ve NPT ile sağlanmaya çalışılan kontrol mekanizmasının en önemli savunucularından biri de Türkiye olmuştur. II. Dünya Savaşı’nın ardından ABD Başkanı Eisenhower 1953 tarihinde BM’de gerçekleştirdiği konuşmasında “Atom for Peace” (Barış için Atom) ifadesiyle nükleer enerjinin sivil amaçlı kullanımını gündeme getirmiştir. Türkiye nükleer teknolojinin askeri amaçlı kullanımına karşı çıkarken, dünyada tükenen enerji kaynaklarını dikkate alarak sivil alanda enerji üretimi için kullanılmasını desteklemektedir.
  • Item
    Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı’nın çocuklar açısından evlat edindirme hizmeti
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2016) Reçber, Bircan
    Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı (ÇSHAB), isminden de anlaşıldığı gibi yapısı gereği birçok alanda hizmet sunmaktadır. Bakanlık özellikle sosyal hizmetler kapsamında evlat edindirme hizmeti de sunmaktadır. ÇSHAB evlat edindirme hizmetini korumak ve yetiştirmek üzere kurumlarına aldığı çocuklar için kullanmaktadır. Bu hizmet sunulurken ÇHSAB’ın doğrudan bağlı olduğu kuruluş kanunu ile diğer düzenlemeler dikkate alınmaktadır. Evlat edindirme hizmetinin gayesi daima çocukların yüksek yararı ilkesini gözetmektir. Bu ilkenin dikkate alınmaması veya çiğnenmesi ileriye dönük çocuklar açısından telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabilmektedir.
  • Item
    A field study on top management training potentials of Turkish universities
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2016) Çiftçioğlu, B. Aydem; Bursa Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/İşletme Bölümü.
    The main aim of higher education institutions and education systems is to give the technical, practical, behavioral knowledge and skills necessary for business life in order to have a successful professional career. When evaluated in this context, one of the top career steps or titles that individuals can reach in their professional life in commercial business is to be the general manager (CEO) of a company. In this context, for many young people who are at the beginning of their career or who are try to choose a profession, the way and methods that the general manager or CEO of a commercial enterprise tracks are treated as role models. The educational backgrounds of the CEOs, the methods they follow in their career steps, and the positions they work on the way to the CEO, inspire many high school students in their choice of department in universities as well as universities preferences. It is an important university ranking index followed by students from the "Alma Mater Index" created by David Matthews of Times Higher Education to facilitate university choices according to the employment performance of the universities graduates of the students. Main aim of this study, it to investigate Turkish universities senior manager training performance with Alma Mater Index methodology among Fortune Turkey 500 Big Turkish Companies listed firms’ general managers.
  • Item
    Patent yönünden ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet hakları anlaşmasının temel ilaçlara ulaşımda getirdiği kısıtlamalar
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2016) Özdemir, Adnan
    Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) temel anlaşmalarından biri olan Ticaret Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS) ve onun temel unsurlarından biri olan patent hakkı ile temel ilaçlara erişim hakkının kısıtlanması, az gelişmiş ülkelerdeki salgın hastalıkların, özelliklede AIDS/HIV ve Tüberküloz, Sıtma ve benzeri, önlenmesinde kullanılan temel ilaçlara ulaşımdaki sıkıntılara etkilerini göz önünde bulundurarak, kamuoyunu ciddi baskısı sonucu DTÖ’nün “ilaç patent hakkı”ndan doğan sıkıntıların önüne geçmek için geliştirdiği alternatiflere rağmen, Halk Sağlığı hala çok ciddi bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Bu çalışma da TRIPS’in etkileri ve uygulanmasının olası sonuçlarını, özellikle Az Gelişmiş Ülkeler (AGÜ) açısından tartışmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, söz konusu TRIPS’in ve daha sonra Doha Görüşmeleri sonucu eklenen yeni maddelerin kamu sağlığı etkileri ile az gelişmiş ülkelerindeki (AGÜ) salgın hastalıkların, HIV/AIDS, Tüberküloz ve Sıtma’nın, temel ilaçların fiyat artışının önlenmesi ve İlaç Endüstrisine etkileri detaylı bir şekilde tartışılmıştır.
  • Item
    Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde devlet denetleme kurulu
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2016) Erdem, Abdullah Yasin; Bursa Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü.
    Demokratik ülkelerde idarenin denetimi hem birey haklarının korunması hem de idarenin sağlıklı işleyişi açısından önemlidir. Bu sebeple ülkemizde de hem merkezi idare hem de yerel yönetimler bünyesinde pek çok denetim organı bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığına bağlı tarafsız denetim organı olarak Devlet Denetleme Kurulu, idarenin faaliyetlerinin hukuka uygun, düzenli ve verimli bir şekilde yürütülmesini amaçlamaktadır. Böylece Cumhurbaşkanının anayasal bazı görevlerini bu Kurul aracılığıyla yerine getirdiği söylenebilir. 16 Nisan 2017 tarihli halkoylamasında kabul edilen anayasa değişikliğiyle hükümet sisteminde ve devletin idari yapısında önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler uyarınca Cumhurbaşkanının yürütme yetkisi ve görevini tek başına kullanacaktır. Bu durum uyum yasaları çerçevesinde Cumhurbaşkanlığına bağlı kuruluşların yapısında da birtakım değişikliklerin yapılmasını gündeme getirmektedir. Bu bağlamda, bu çalışma yeni anayasal sistemde Devlet Denetleme Kurulu’nun konumunu tartışmayı ve Kurula ilişkin yapılması gereken değişikliklere dair öneriler sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmada 16 Nisan halkoylaması sonrasında Kurulun konumunda, görev ve yetkilerinde bazı değişiklikler yapılması gerektiği iddia edilmektedir.