1990 Cilt 17 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22049
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Koleslstektomili olguların postoperatif safra sızıntısı yönünden hepatobilier sintigrafi ile değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Güneş, İlknur; Yılmazlar, Tuncay; Zorluoğlu, Abdullah; Kızıl, Ayhan; Tıp Fakültesi; Genel Cerrahi Ana Bilim DalıElektif kolesistektomi uygulanan 35 olguda postoperalif 1. gün Tc 99m-IDA ile hepatobilier sintigrafi (kolesintigrafi) çalışması yapıldı. Kolesintigrafi ile postoperatif safra sızıntısı, bilier obstrüksiyon ve hepatosellüler disfonksiyon bulguları değerlendirildi. Safra sızıntısının sık görülen bir komplikasyon olduğu ve basit ve non-invaziv bir metod olan kolesintigrafi ile kolayca saptanabileceği belirlendi. % 15 oranında saptanan safra sızıntısının olguların hepsinde fokal ve az miktarda olup asemptomatik seyrettiği görüldü. Çalışma sonunda elde edilen bulgular literatür ile uyumlu bulundu.Item Gebelerde chlamydia trachomatis prevalansının araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1990) Okan, Gülin; Cengiz, Candan; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıChlamydia trachomatis enfeksiyonu kadınlarda infertilite, ektopik gebelik, erken membran rüptürü, prematüre doğum, postpartum endometrit gibi gebelik komplikasyonlarıyla kendini göstermektedir. Dünyada bu konuyla ilgili pek çok çalışma olmasına rağmen ülkemizde özellikle yakınmasız gebelerde hastalık sıklığı gösteren bir çalışma yoktur. Bu nedenle 01.01.1990-01.09.1990 tarihleri arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniğine gebelik kontrolü için başvuran 150 gebe kadından servikal akıntı örneği alınarak EIA yöntemiyle Chlamydia antijen aradık. Olgular yaş, gravida, parite, abortus ve gebelik haftası yönünden gözden geçirildi. Sadece 1 olgumuzda EIA yöntemiyle Chlamydia antijen pozitif bulundu. Sonucumuz literatürdeki benzer çalışmalarla karşılaştırıldı.Item Spontan abortuslarda korion villus örneklerinden (CVS) direkt kromozom analiz yöntemi ile sitogenetik değerlendirme(Uludağ Üniversitesi, 1990) Baran, Bülent; Egeli, Ünal; Eren, İsmail; Küçükkömürcü, Şakir; Fen Fakültesi; Genel Biyoloji Ana Bilim DalıBu çalışmada, spontan abortus materyalinden elde edilen koriorı villus (CV) hücrelerinden direkt kromozom analizi yöntemi ile sitogenetik değerlendirme yapılarak sayısal ve yapısal kromozom kusurları araştırıldı. Sitogenetik değerlendirme sonucunda 2 vakada mozaik tetraploidi, 1 vakada mozaik monozomi ve 1 vakada mozaik hiperdiploidi şeklinde sayısal kromozom anomalileri (CA) gözlendi. Ayrıca bir vaka'nın 14 metafaz figüründen ikisinde kırık şeklinde yapısal kusurlar belirlendi.Item Klinik biyokimya'da yöntem seçimi ve ön hazırlıklar(Uludağ Üniversitesi, 1990) Güler, Asuman H.; Tıp Fakültesi; Biyokimya Ana Bilim DalıBir yöntem çalışması rastgele yapılamaz. Bu konuda, yöntem seçiminden başlamak üzere, analiz aşamasına gelinceye kadar bir dizi ön hazırlık gereklidir. Laboratuvar koşulIarına uygun olarak belirli bir yöntem seçildikten sonra o yöntemin ön hazırlıklar yapılır. Bu amaçla "cihaz(lar), temizlik işlemi, kullanılacak malzemenin seçimi, örnekler, standartlar, kontrol ve kör" konulan incelenip, o yönteme özgün olarak belirlenip hazırlanmalıdırlar. Ancak bundan sonra o yöntemle deneye güvenilir bir şekilde başlanabilir.Item Trakeal stenozlar ve cerrahi tedavileri(Uludağ Üniversitesi, 1990) Arat, Metin; Erişen, Levent; Tiregül, Hakan; Şan, İmran; Akyol, Hakan; Basut, Oğuz; Erkan, Gürhan; Koçak, Mahmut; Tıp Fakültesi; Kulak Burun Boğaz Ana Bilim DalıGünümüzde trakeal stenozlar halen büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Trakeal stenoz cerrahisindeki esas amaç, hastaya yeterli bir havayolu ve kooperasyon kurabilecek kadar ses oluşumunu temin etmektir. Bu nedenle, konu ile ilgili literatür gözden geçirilmiştir.Item İnvaziv tümör hücrelerinin bazal membranlarla anormal ilişkileri(Uludağ Üniversitesi, 1990) Güler, Asuman H.; Tıp Fakültesi; Biyokimya Ana Bilim DalıBazal membran (BM), paranşim hücrelerini intertisyel stromadan ayıran ince amorf bir matriks'tir. Kendi içinde 4 tabakaya ayrılır. Kollajen tip IV, laminin, heparin sülfat proteoglikanlar başlıca ve özgün bileşenleridir. BM'Iarın hücre adezyonunda, selektif filtrasyon, morfogenezis ve mitogenezis'de önemli görevleri vardır. Neoplazm 'larda normal hücrelere matriks arasındaki ilişkiler değişir ve bozulur. Tümör hücreleri bunu BM'ın bütünlüğünü bozarak ve BM yapısında, bileşenlerinde disorganizasyona yol açarak gerçekleştirirler.Item Teofilin toksisitesi ve hiperadrenerjik sendrom(Uludağ Üniversitesi, 1990) Semiz, Ender; Karayalçın, ÜmitBu makalede, yüksek miktarda teofilin alımına bağlı olarak ortaya çıkan teofilin toksisitesi ve hiperglisemili bir olgu sunulmaktadır. Hastadaki hiperglisemi, hipokalemi ve hipotansiyonun, teofilin toksisitesi ile ilgili olduğuna karar verilmiştir. Hastanın klinik ve laboratuvar bulguları rapor edilmiş; beta-adrenerjik sistem ile teofilin toksisitesinin ilişkisi tartışılmış ve literatür gözden geçirilmiştir.Item Erişkinde konjenital posterolateral diyafragma hernisi (bir olgu nedeniyle)(Uludağ Üniversitesi, 1990) Durmayaz, Muammer; Özyardımcı, Nihat; Gözü, R. Oktay; Ege, Ercüment; Tıp Fakültesi; Göğüs Hastalıkları Ana Bilim DalıKonjenital posterolateral diafragma hernisi (Bochdalek) çocuklarda sıktır, ancak erişkinlerde nadir görülür. 23 yaşında bir erişkinde geç olarak ortaya çıkan konjenital diyafragma hemi olgusu ilginç bulunduğu için sunulmuştur.Item Whipple hastalığı(Uludağ Üniversitesi, 1990) Yerci, Ömer; Erol, Oktan; Özuysal, S.; Gücin, Zuhal; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıGenellikle orta yaş üzerindeki erkeklerde görülen ve multisistem yerleşim gösteren Whipple hastalığı nadir görülen bir hastalıktır. Etiolojisi tam olarak bilinmemektedir. Klinik olarak ishal, kilo kaybı ve karın ağrısı mevcuttur. Hastalıkta tam koydurucu histopatolojik değişiklikler ince barsaklarda gözlenir. Olgumuz 58 yaşında erkek hasta olup 8-10 yıldır devam eden ishal ve eklem ağrıları mevcut idi, Yapılan ince barsak biyopsilerinde Whipple Hastalığının histopatolojik değişiklikler görülmüştür. Olgu nadirliği dolayısı ile yayınlanmıştır.Item Mac-Leod sendromu ve pulmoner arter agenezisi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Karadağ, Mehmet; Özyardımcı, Nihat; Gözü, R. Oktay; Ege, Ercüment; Tıp Fakültesi; Göğüs Hastalıkları Ana Bilim DalıTek taraflı fokal amfizemli 3 vaka benzer ve farklı yönleri ile karşılaştırılıp, etyolojileri hakkında fikir sahibi olmak açısından araştırılmış ve takdim edilmiştir.Item Behçet hastalığında bilateral pulmoner arter anevrizması ve tromboembolizmi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Durmayaz, Muammer; Özyardımcı, Nihat; Gözü, R. Oktay; Ege, Ercüment; Tıp Fakültesi; Göğüs Hastalıkları Ana Bilim DalıKliniğimize hemoptiziyle başvuran, bilateral pulmoner arter anevrizması ve akciğer tromboembolizmi tanısı konan 28 yaşında bir Behçet hastalığı olgusu sunulmuş, ilgili literatür gözden geçirilmiştir. Anevrizma radyolojik olarak bilgisayarlı tomografi ile ortaya konmuştur.Item Tirold hemiagenezisl (Olgu sunumu)(Uludağ Üniversitesi, 1990) Güneş, İlknur; Odacılar, İlhan; Tuncel, Ercan; Tıp Fakültesi; Nükleer Tıp Ana Bilim DalıYirmi dört yaşındaki bayan hasta, daha önce çekilen tiroid sintigrafisi raporu ile palpasyon bulguların uyumsuzluğu nedeniyle hastanemize gönderilmiştir. Tc-99m pergel etut ile tekrarlanan tiroid sintigrafisinde sol lob ve isthmus görüntülenmemiş, yalnız sağ lobda homojen tutulum izlenmiştir. Tiroid fonksiyon testleri normal olan hastanın ultrasonografik incelemesinde ise sol lob ve isthmus lokalizasyonunda tiroid dokusu olmadığı görülmüştür.Item Total anormal ven drenajı olgularında hipoplazik sol ventrikülün prognoza olan etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Özler, Azmi; Kalangos, A.; Tosun, Remzi; Sezerman, ÖzgeTotal anormal pulmoner ven dönüş anomalilerinde kalbin sol tarafının yetersiz gelişmesi sık rastlanılan bir durum değildir. Her ne kadar sol atrium küçük olsa da ortak pulmoner ven odacağının sol atriuma anastomozu genellikle bu durumu telafi eder. Buna karşılık sol ventrikülün boyutlarının küçüklüğü hastaların total tamirden sonraki erken ölümlerinden sorumlu daha önemli bir faktör olarak göze çarpmaktadır.Item Mesane tümörlerinde sitogenetik çalışmalar(Uludağ Üniversitesi, 1990) Egeli, Ünal; Oktay, Bülent; Özyurt, Mustafa; Tıp Fakültesi; Genel Biyoloji Ana Bilim DalıBu çalışmada 8 mesane kanserli hastadan direkt kromozom analizi yöntemi ile sitogenetik değerlendirme yapılarak tümör hücrelerindeki karyotipik değişiklikler araştırıldı. Tümörlerin hepsinde gerek sayısal gerekse yapısal kromozom kusurları saptandı. Sayısal kusurların genellikle near triploidi ve near tetraploidi şeklinde olduğu belirlendi. Yapısal kusurların ise kırık, delesyon, translokasyon ve ring kromozomu şeklinde olduğu gözlendi. Yapılan karyoliplerde A1q-, A2p-, q-, A3P-, q-, B4q+, B5p-, q-, D13P + ve G21r marker kromozomlar belirlendi.Item Etomidate ve Thiopentone'un plazma potasyum ve sodyum değerleri üzerine olan etkilerinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1990) Özcan, Berin; Yavaşçaoğlu, Belgin; Gören, Suna; Tıp Fakültesi; Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim DalıBu çalışmada, Etomidate ve Thiopentone'un plazmanın potasyum ve sodyum iyon değerleri üzerine olan etkileri değişik zaman dilimlerinde kıyaslamalı olarak incelenmiş ve elde edilen sonuçlar tartışılmıştır.Item Gemlik'de doğurganlığını tamamlamış kadınlarda aile planlaması yöntemlerini kullanma ve sonuçları(Uludağ Üniversitesi, 1990) Okan, Necla; Aytekin, Hamdi; Tıp Fakültesi; Halk Sağlığı Ana Bilim DalıTürkiye'nin en kalkınmış bölgelerinden biri olan Marmara Bölgesinde yer alan Gemlik'te, doğurganlık çağını tamamlamış, 50 yaş üstü kadınlarda, retrospektif olarak, üretken çağlarında Aile Planlaması (AP) yöntemleri kullanıp kullanmadıkları araştırılmıştır. Kadınlarda yöntem kullanma ile kullanılan yöntemin modem, geleneksel ya da karışık olması durumuna göre gebelik, düşük, canlı doğum ve yaşayan çocuk sayılan arasındaki ilişkiler belirlenmiştir. Yöntem kullanmanın bu parametrelerde önemli ölçüde etkili olduğu, ancak modem ve geleneksel yöntem kullanmanın aynı önemli farkı ortaya koymadığı görülmüştür.Item Asemptomatik ve semptomatik vertebral hemanjiomların düz röntgen ve BT bulguları(Uludağ Üniversitesi, 1990) Sivri, Zafer; Topal, Uğur; Parlak, Müfit; Sadıkoğlu, M. Yurtkuran; Tuncel, Ercan; Tıp Fakültesi; Radyoloji Ana Bilim DalıVertebral hemanjiomlar (VH), otopsi serilerinde % 11 sıklıkla rastlanılan, vertebral kolonun benign vasküler tümörleridir. Nadiren spinal kordu komprese ederek semptomatik olurlar. Düz röntgenogram bulguları oldukça karakteristik olmasına karşın, klinik olarak sessiz VH lar ile spinal kord basısı oluşturan kompulsif VH'ların (KVH) radyolojik olarak ayırt edilmesi oldukça zordur. BT ve selektif spinal arteriografi gibi daha ileri görüntüleme yöntemlerinin düz röntgenogramlarda birlikte kullanılması hem VH'Iarın diğer kemik lezyonlarında ayırt edilmesinde hem de tedavinin planlanması da yararlı olmaktadır. Ayrıca bu yöntemler kullanılarak asemptomatik ve KVH Iarın ayırt edilmesinde kullanılabilecek bazı radyolojik ölçütler bildirilmiştir.Item Kalsifiye plexus choroideus pozisyonunun BT yöntemi ile yaş ve cinsiyete göre değerlendirilmesi ve petalia ile ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 1990) İkiz, İhsaniye; Çimen, Ahmet; Erem, Türkan; Tuncel, Ercan; Tıp Fakültesi; Anatomi Bilim DalıRadyolojik olarak normal kabul edilen 60 erkek ve 72 kadına ait BT görüntüleri üzerinde kalsifiye plexus choroideus seviyeleri incelendi. Kalsifiye plexus choroideus, genellikle bilateral ve eşit seviyede idi. Bilateral asimetrik plexus choroideuslarda sol taraf sağa göre daha arkada yerleşmişti. Erkeklerde % 53.7 ve yaş grupları dikkate alındığında 31-40 yaş grubunda erkeklerde % 28 ve kadınlarda % 34.8 oranında kalsifiye plexus choroideus görüldü.Item Düşük doz ‘’Aspirin" in plazma prostasiklin ve tromboksan A2 düzeyleri üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Güler, Asuman H.; Karagöz, Aynur; Özkan, Kemal; Tıp Fakültesi; Biyokimya Ana Bilim DalıBu araştırmada 40 mg/gün aspirinin tek doz ve uzun süre (15 gün) kullanımı sonucu tromboksan A2 (TxA2) ve prostasiklin (PGI2) in plazma düzeyleri üzerindeki etkileri araştırmaya çalışıldı. 10 sağlıklı gönüllüde uygulanan bu çalışmada, hiç ilaç kullanmadan, bir defa 40 mg/gün aspirin alındıktan sonra ve 15 gün süreyle 40 mg/gün aspirin kullandıktan sonra, toplam 3 kez kan alındı. Aspirin olarak "Phizer" finansının Babyprin 80 mg tabletlerinin yarısı verildi. Daha sonra RİA yönteminin uygulandığı NEN finansının trityum işaretli TxP 2 ve 6-keto PGF1a kitleri ile plazmada TxB2 ve 6-keto PGF1a. miktar belirtileri yapıldı, 6-keto PGF1a düzeyleri sırasıyla (X - SD), 97.5 ± 29.3, 71.7 ± 127 ve 37.75 ± 9.96 pg/ml olarak saptandı.. TxB2 def!erleri ise gene sırasıyla 88.75 ± 7.8, 39.8 12.7 ve 1.45 ± 7.6 pg/ml idi. Tek doz ve 15 günlük aspirin kullanımı sonucu TxB2'de gözlenen inhibisyon miktarları sırasıyla % 55.2 ve % 912.6 iken, 6-keto PGF2a.'da % 26.4 ve % 61.3'tü. Çalışmamızın sonucunda, atheroskleroz (As) lu ve As risk grubundaki hastalarda 40 mg/gün aspirin kullanımının, profilaktik olarak uygun olduğu kanısına varıldı.Item Gemlik ilçesi ilkokul çocuklarında antropometrik ölçümlerle büyüme ve gelişmenin değerlendirilmesi 1- Boy ve ağırlık ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 1990) İkiz, İhsaniye; Gülesen, Özdemir; Oygucu, Hakan; Cankur, Şimşek; Şendemir, Erdoğan; Çimen, Ahmet; Erem, Türkan; Tıp Fakültesi; Halk Sağlığı Ana Bilim DalıGemlik bölgesindeki ilkokul çocuklarında büyüme ve gelişmenin değerlendirilmesi amacıyla antropometrik yöntemlerden yararlanarak sosyoekonomik düzeyi farklı olan 1207 öğrencinin boy ve ağırlık ile ölçüldü. Elde edilen sonuçlar daha önce yapılan araştırmaların sonuçları ile karşılaştırıldı. Bulgularımız bölge çocuklarının boy ve ağırlıkları için bir norm oluşturacak nitelikteydi.