2020 Cilt 39 Sayı 1

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14471

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 9 of 9
  • Item
    A phylogenetic and genotyping study of bovine herpesvirus type 4 (bhv-4) in Turkey
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-26) Koç, Taylan
    Infertility and reproductive infections are the huge problems for the diary management throughout the world. Bovine herpesviruses act an enormous role in these complicated problems. Bovine Herpesvirus Type 1 (BHV-1) is the most outstanding herpesvirus causing genital and uterine tracts infections among other reproductive viral agents, however, Bovine Herpesvirus Type 4 (BHV-4) is also responsible in terms of similar symptoms and diseases. The main aims of the study are both to investigate the underlying potential presence of BHV-4 in subclinical uterine tract infection, and both to perform molecular and recombination analyses. A herd including 25 repeat breeder cows were investi-gated by BHV-4. Two out of them were determined BHV-4 infected after a series of Polymerase Chain Reactions (PCRs) tests which able to amplify partial Glycoprotein B (gB) and Thymidine Kinase (TK) gene regions. Obtained sequences were analyzed by using phylogenetic and recombinational software, and two Maximum Likelihood (ML) tree have been constructed. To results, novel Turkish BHV-4 sequences fell into Genotype I in both constructed Maximum Likelihood (ML) phylogenetic trees, however, no recombination evidence has been observed in relevant software. This report is one of the rare genotyping studies on BHV-4 from Turkey. This study showed that Turkish BHV-4 strains, as molecular, were highly probable to originate from European strains and might be observed in different clinical reflections. This suggests that BHV-4 should be deeply investigated by further molecular techniques and included in diagnostic panels for reproductive viruses.
  • Item
    Effects of lacosamide in rats with lipopolysaccharide ınduced hepatic pathology
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-21) Özmen, Özlem; İpek, Volkan
    Bacterial lipopolysaccharides (LPS) generally increase the pathogenicity of the agent. This study aimed to examine the hepatic pathology and possible prophylactic effects of lacosamide (LCM) in a LPS-induced sepsis rat model. Overall, 24 1-year-old female Wistar Albino rats were divided into three groups: Group I (control), Group II (LPS group: 5 mg/kg LPS intraperitoneally, single dose), and Group III (LCM group: 40 mg/kg LCM intraperitoneally once daily for 3 days plus 5 mg/kg LPS 30 min after the last LCM treatment). Animals were euthanized 6 hours after LPS administration. Blood and liver samples collected during necropsy were analyzed biochemically, pathologically, and immunohistochemically. LPS caused a significant increase in serum aspartate aminotransferase, alanine aminotransferase, total bilirubin, direct bilirubin, indirect bilirubin, and alkaline phosphatase levels. Histopathological analysis revealed numerous neutrophil leucocyte infiltrations, slight hemorrhages in the liver, and degenerative or necrotic changes in hepatocytes. Increased expressions of malondialdehyde, C-reactive protein, heat shock protein-70, interleukin-1β, and tumor necrosis factor-α were observed in the LPS administered group. LCM ameliorated the biochemical, histopathological, and immunohistochemical findings. The present study results revealed that LCM ameliorated the LPS-induced liver damage in the rat models as evidenced by the biochemical and pathological findings.
  • Item
    The morphometric examination of head area of black headed gulls (larus ridibundus) from marmara region
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-02-24) Gündemir, Ozan; Pazvant, Gülsün; İnce, Nazan
    The Black-headed gull (Larus ridibundus), a gull species commonly seen on shores of Küçükçekmece lake located in Turkey’s Marmara Region. This bird does not show sexual dimorphism because as it has monomorphic feather characteristics like other gull species.. In order to perform sex discrimination in gulls, the effective discriminant function analysis (DFA) method is used for the measurements based on the external morphology and determining the variables discriminating the two sex groups. The head morphological measurements and the body weights of 28 (14 males and 14 females) adult Black-headed gulls were obtained. One discriminant function was determined based on the results. The accuracy rate in two sexes was determined to be 82.1% (85.7% female, 78.6% male) using the formula we obtained as a result of the discriminant function analysis in which the head length, determined to be more significant compared to the other variables, was used. The aim of the study is to assess the sexual dimorphism in population of Black-headed gull and represent a reliable method to make a sex discrimination along with discriminant analysis.
  • Item
    Antimikrobiyal dirençli escherichia coli’de geniş spektrumlu β-laktamaz direncinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-04-29) Cengiz, Murat; İbrahimli, Ulvi; Veteriner Fakültesi; 0000-0001-7601-7640; 0000-0002-4794-2367
    Escherichia coli (E. coli) insan ve hayvanlarda birçok enfeksiyona neden olan önemli mikroorganizmalardan biridir. E. coli’nin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde β-laktamların sık kullanılması β-laktam direncinin gelişmesi bakımından önemli bir nedendir. β-laktamazlar, β-laktam direncinin bilinen mekanizmalarından biridir ve geniş spektrumlu β-laktamazlar (GSBL) yüksek morbidite ve mortaliteden sorumludur. Bu çalışmanın konuları, GSBL varlığının araştırılması ve GSBL ile diğer birçok antimikrobiyal bileşiğe karşı direnç ilişkisinin değerlendirilmesidir. β-laktam direncini belirlemek için disk difüzyon ile broth mikrodilüsyon testleri kullanıldı ve direncin genotiplendirmesi için blaSHV geninin varlığını araştırıldı. Buna göre 112 E. coli izolatının sadece bir tanesi GSBL pozitif olarak tanımlandı. Ayrıca, broth mikrodilüsyon test sonuçlarına göre 18 izolatın seftazidime ve 32 izolatın ise sefotaksime karşı dirençli olduğu belirlendi. E. coli izolatlarının hiçbirinde blaSHV geni tespit edilemedi. Sonuç olarak E. coli izolatlarının β-laktamlara karşı dirençli olabileceği, ancak GSBL pozitif izolatların ve GSBL ile diğer antimikrobiyal bileşiklere karşı direncin birlikte görülme sıklığının çok düşük olduğu belirlendi.
  • Item
    Türkiye’de yarış atlarında tendinitis ile etiyolojik faktörler arasındaki ilişki: atlarla ilişkili parametrelerin etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-01-28) Çalışkan, G. Ülke; İntaş, Deniz Seyrek; Çelimli, Nurettin
    Çalışmanın amacı, Türkiye’deki safkan İngiliz ve Arap ırkı yarış atlarında sıklıkla karşımıza çıkan tendinitis olgularında, atın bireysel yapısal özelliklerine ilişkin değerlendirmeler yapılarak, elde edilen bulguların prognostik önemlerinin ortaya konulmasıdır. Bu amaçla, metakarpal fleksor tendolarında tendinitis veya peritendinitis saptanan 118 safkan İngiliz (n=62, % 52,5) ve Arap (n=56, % 47,5) atlarına ait, toplam 120 olgu değerlendirildi. Anamnez alınmasını takiben, klinik olarak genel ve topallık tanısına yönelik özel muayeneler yapıldı. Ardından palmar metakarpal bölgeden ultrasonografik muayeneler yapılarak kesin tanı konuldu. İstatistikî değerlendirmelerde SPSS 13.0 programı kullanıldı. Olgulardan 102’sinde (% 85,0) tendinitis ve 18’inde (% 15,0) peritendinitis saptandı. Tendinitis ve peritendinitis olgularının yarış atlarının ırk, cinsiyet, yaş, cidago yüksekliği ile vücut ağırlığı özelliklerine göre dağılımları incelendi. Buna göre, çalışma materyalini oluşturan 118 attan 62’sinin (% 52,5) Safkan İngiliz, 56’sının (% 47,5) Safkan Arap ırkı olduğu tespit edildi. Bu atların 37’sinin (% 31,4) dişi , 81’inin (% 68,6) erkek olduğu belirlendi. Yaşlarına göre, 2-3 yaş arasında 48 at (% 40,7), 4 6 yaş arasında 62 at (% 52,5) ve 7 yaştan büyük olan toplam 8 at (% 6,8) olduğu belirlendi. Atlar vücut ağırlıklarına göre 400 kg’dan az olanlar (40/118, % 33,9), 401-450 kg arasında olanlar (39/118, % 33,1), 451-500 kg arasında olanlar (25/118, % 21,2), 501-550 kg arasında olanlar (13/118, % 11,0) ve 550 kg’dan fazla olanlar (1/118, % 0,8) şeklinde gruplandırıldı. Cidago yüksekliklerine göre 145-155 cm arasında olanlar (40/118, % 33,9), 156-165 cm arasında olanlar (66/118, % 55,9) ve 165 cm’den fazla olanlar (12/118, % 10,2) şeklinde üç grupta değerlendirildi. Bu faktörlerin tendinitis peritendinitis insidansında istatistiksel olarak önemli etkileri olup olmadığı değerlendirildi. Yapılan değerlendirmelerde istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar ortaya çıkmamış olsa da, Türkiye koşullarında tendinitis geçiren safkan İngiliz ve Arap ırkı yarış atlarına ilişkin etiyolojik faktörler bakımından (ırk, yaş, cinsiyet, cidago ve vücut ağırlığı), elde edilen bulguların literatürle uyumlu olması dikkat çekici bulunmuştur.
  • Item
    Diyarbakır ilinde yetiştirilen ruminantlarda solunum sistemi viruslarının seroprevalansı ve pestivirus varlığının araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-04-17) Kadiroğlu, Berfin; Aytoğu, Gizem; Yeşilbağ, Kadir; Veteriner Fakültesi; 0000-0001-5969-6127; 0000-0002-3411-081X; 0000-0003-1793-6879
    Sığır solunum sistemi hastalıkları kompleksi (BRDC) başta sığırlar olmak üzere birçok çift tırnaklı hayvan türünü etkileyen ve ülkemiz dahil olmak üzere tüm dünyada yaygın olarak görülen bir problemdir. Bu çalışmada Diyarbakır ilini temsil edecek şekilde 8 farklı ilçeden 229 sığır, 192 koyun ve 12 keçi olmak üzere toplam 433 serum örneğinde Bovine viral diarrhoea virus (BVDV), Bovine herpesvirus-1 (BoHV-1), Bovine respiratory syncytial virus (BRSV), Bovine coronavirus (BCoV) ve Bovine parainfluenza-3 (BPIV-3) viruslarına karşı gelişmiş antikorların varlığı incelenmiştir. Virus nötralizasyon yöntemiyle belirlenen seroprevalans değerleri BVDV, BHV-1, BRSV, BCoV ve BPIV-3 virusları yönünden sırasıyla sığırlarda %57,6, %37,6, %71,2, %75,5, %40,2; koyunlarda %39,6, %1,6, %79,7, %86,5, %16,7; ve keçilerde %66,7, %50, %100, %100, %8,3 olarak bulunmuştur. Aynı örneklem grubundan 39 sığır, 11 keçi ve 33 koyuna ait örnekler RT-PCR yöntemiyle incelenmiş ve pestivirus yönünden negatif bulunmuştur. Test edilen virusların seroprevalans değerleri arasında istatistiki olarak yüksek oranda farklılık tespit edilmiştir (p<0.001). Diyarbakır ilinde örneklenen tüm hayvanlarda BCoV ve BRSV seroprevalansının yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu sebeple BCoV ve BRSV enfeksiyonlarının bu bölgede sadece sığırlarda değil aynı zamanda koyun ve keçilerde de BRDC enfeksiyonlarına yatkınlık oluşturabileceği değerlendirilmiştir.
  • Item
    The effects of different monochromatic colors on oxidant antioxidant balance in broilers
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-02-13) Seyidoğlu, Nilay; Belenli, Deniz; Merhan, Oğuz; Bozukluhan, Kadir
    Poultry management is associated with light due to positive effects of photoreceptors on animal’s growth, immunity and homeostasis. Colors influence the efficiency of poultry performance and behavior. Light-emitting diode (LED) can use for providing monochromatic light source. In this trial, two hundred Ross 308 broiler chicks were studied in four different light groups as follows; White (Control), Red (RL), green (GL) and blue (BL) during 42 trial days. At the end of the study, the serum Superoxide dismutase (SOD), Catalase (CAT), Glutathione Peroxidase (GPx) and malondialdehyde (MDA) enzyme activities were measured to evaluate the oxidant-antioxidant balance. The oxidant marker MDA was found the highest value in group RL (p:0.0001 ; 9.24±0.33). On the other hand, in group GL, all antioxidant parameters were found the highest value (p<0.05). Also, SOD and GPx values were increased in group GL (SOD: 150.61±9.14 ; GPx: 186.96±10.50) than BL (SOD: 139.29±5.19; GPx: 160.02±3.15) statistically (p<0.05). The results showed that red light may be a stressor, and on the contrary, green light may be a positive monochromatic color for growth, oxidant-antioxidant balance and homeostasis for broilers.
  • Item
    Ultrasound follow-up of adhesions after one-step laparoscopic abomasopexy for correction of left displaced abomasum in cattle
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-11) Ayalp, Göksen Çeçen; Şen, İsmail Altuğ; Satar, Nihal Yaşar Gül; Sert, Sibel Tokoğlu; Veteriner Fakültesi; 0000-0001-8537-0761; 0000-0003-1312-7361; 0000-0002-5027-0784; 0000-0002-5027-0784
    The objective of this study was to evaluate the use of ultrasonography on the determination of the thickness of adhesion formation at the abomasopexy site in cows which had undergone one-step laparoscopic abomasopexy. Ten Holstein cows with left displaced abomasum (LDA) were included in the study. Animals were treated with one-step laparoscopic abomasopexy whilst standing. Postoperative ultrasonographic examinations were carried out starting immediately after surgery (day 0), and on days 28, 90 and 120 by using a 5 MHz linear transducer. The thickness of the adhesion formation was measured between the abdominal wall and the abomasum. Ultrasonographic image revealed the area of fixation on day 0 as a mild distorted subcutaneous tissue. A heterogeneous hypoechoic irregular-shaped mass (adhesion) was observed between the abomasum and abdominal wall on days 28, 90 and 120. Average thickness significantly (p <0.05) increased from day 0 to day 28, but tended to decrease afterwards. The average thickness at the abomasopexy site was recorded as 20.47, 22.82, 22.34 and 21.92mm on days 0, 28, 90 and 120, respectively. Ultrasonographic examination can diagnose and measure adhesions between the abomasum and the abdominal wall. During the study period, adhesion formation was followed up to the 120th day, and in this period the thickness of the adhesion tended to decrease. Long follow-up studies are thought to be beneficial to determine the difference in adhesion thickness.
  • Item
    Nosema ceranae ile doğal enfekte balarısı kolonilerinde noseba®’nin etkinliğinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-02-15) Altav, Yiğit; Zengin, Suna Aslı; Aydın, Levent; Özüiçli, Mehmet; Girişgin, Ahmet Onur; Saygın, Betül; Çimenlikaya, Nurgül; Veteriner Fakültesi; 0000-0002-2875-8003; 0000-0003-3415-2582; 0000-0002-0020-2708; 0000-0002-3190-1261; 0000-0001-9727-0522
    Bu çalışmada, Arion İlaç Ar-Ge Merkezi ve Bavet İlaç San. ve Tic. A.Ş. tarafından geliştirilen, Origanum minutiflorum ve Laurus nobilis esansiyel yağ karışımı ile vitamin bileşiklerinin (Noseba®), Nosemosis ile doğal enfekte balarısı kolonilerinde etkinliğinin araştırılması amaçlanmıştır. Bursa yöresi İkizce köyünde Mayıs 2019’da 10’ar çerçeveli kolonilerden sindirim yönteminde pozitiflik/negatiflik kontrolü için kovan başı en dış çerçeveden 30’ar arı muayene edilip, pozitif çıkan kolonilerden Neubauer lamına alınarak ışık mikroskobunda 40x10 büyütmede sayılıp Shimanuki-Knox formülü ile arı başına düşen spor sayısı tespit edilmiştir. Pozitif kovanlar spor sayıları dikkate alınarak 7’şerli 4 gruba ayrılmış, toplam 28 kovan çalışmada kullanılmıştır. Üç ayrı deneme grubunda 1 lt 1:1’lik şeker şurubuna sırasıyla 20, 40 ve 80 cc Noseba® karıştırılmış, Nosema-pozitif bir adet kontrol grubu ise deneme sonuna kadar tedavi edilmeden bırakılmıştır. Nosema sayımını takiben 2 gün üst üste 0,5 lt Noseba® karışımları tedavi gruplarındaki kolonilere oral yolla verilmiştir. Tedavi sonrası +1, +5, +10 ve +15. günlerde tekrar spor sayımı yapılmış, kontrol grubu ile istatistiki olarak karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak kontrol grubu ile karşılaştırıldığında sırası ile 1. tedavi grubu %34,2; 2. tedavi grubu %67,2 ve 3. tedavi grubu % 99,9 etkili bulunmuş, kontrol grubu çalışma sonunda 3. tedavi grubu (80 cc) ile tedavi edilmiş ve %99,9’luk etkinlik saptanmıştır. Çalışma süresince Noseba®’dan kaynaklı hiçbir yan etki ve koloni kaybı görülmemiştir.kkk