2003 Cilt 4 Sayı 4

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13340

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 13 of 13
  • Item
    Bir İtalyan arşiv belgesine göre Şehzade Mehmet’in sünnet düğünü (1582)
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Özkan, Nevin
    A research in Modena Archive yielded 7 pages document about the circumciation feast of Mehmet III’s son. This document, dated 1582 describes the feast in detail and bear the title of "Detailed report of Sultan Mehmed III’s son Circumciation Feast in At Meydanı". This document provides us very valuable information not only about the custom of ordinary people but also about the elite’s and the porte’s. For example mystic groups also joined to to this feast in addition to the non muslis living Galata and Pera. I added the original account for further research.
  • Item
    Miftahü’l-Fünun’un mütercimi meselesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Mermutlu, Bedri; Fen Edebiyat Fakültesi; Sosyoloji Bölümü
    Batı dillerinden Türkçe'ye çevrilen ilk Mantık eseri Pasquale Galluppi'nin Lezioni di Logica adlı kitabıdır. Miftahü'l-Fünun adıyla çevrilen ve ilk baskısı 1861'de yayınlanan bu eserin mütercimi konusunda bugüne kadar tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Mantık tarihimiz üzerine yazılmış temel eserler bu konuyu çözmek yerine daha belirsiz hale getirmişlerdir. Miftahü'l-Fünun'un ilk baskısındaki metin incelemelerinden hareketle eserin müterciminin adının İoannes olduğu kesin olarak anlaşılmaktadır. İoannes Rum veya Latin kökenli bir Osmanlı olup Türk diline ve Mantık bilgisine son derece hakim bir aydındır. Fakat kimliği hakkında daha fazla bilgiye şimdilik sahip değiliz.
  • Item
    Hüdavendigâr sahasında konar-göçerler
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Düzbakar, Ömer; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih Bölümü
    1071’de Sultan Alparslan tarafından gerçekleştirilen büyük zafer öncesinde Anadolu’ya Müslüman Arap ve Türk kabileleri, boyları gelmiş ve hatta kısmî yerleşmeler de başlamıştır. Kazanılan bu büyük zafer sonrasında ise Orta Asya’dan gelen büyük nüfus hareketleri öylesine devam etmiştir ki, Ege Denizi sahillerine kadar bütün bir Anadolu’nun sosyal yapısı değişmiş, yeni oluşumlar ortaya çıkmıştır. Yeni gelen gruplar açısından özellikle Hüdavendigâr sahasının ayrı bir önemi vardır. Bölgedeki verimli araziler toprağı işleyenler için zengin fırsatlar sunmuş, ırmakların arasındaki kısımlar ise bereketli yaylaları oluşturmuştur. Bu ortam konar-göçerler için de vazgeçilmez bir fırsattır.
  • Item
    Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Nusret-nâme adlı eserinin Osmanlı diplomatiği bakımından ehemmiyeti
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Eravcı, H. Mustafa
    Mustafa ‘Âlî 1578-79 Trans-Kafkas seferinde Serdar Lala Mustafa Paşa’nın münşisi olarak resmî yazışmaları yaptı. Daha sonra sefer sekreteri olarak yazdığı mektupları ve Lala Mustafa Paşa’nın Şirvan’daki fetihlerini Nusret-nâme adlı eserinde topladı. Bu mektuplar cevabî, hitabî ve itâatnâme olarak üç grupta değerlendirilebilir. Nusret-name’deki bu mektuplar, seferin çeşitli safhaları için ve bu konunun diplomatik boyutlarını aydınlatmak için diğer tarihî kaynaklar gibi tarihsel öneme sahiptir. Bundan başka onlar XVI. yüzyılın çok değerli münşeâtını ve ‘Âlî’nin vesika yazma ustalığını sunmaktadır. Bu çalışma, ‘Âlî’nin kâtip nesline inşâ metodunu öğretmek için yazdığı mektupların tonlarını, muhteviyatını, şekillerini ve diplomasinin bir aracı olan bu resmî yazışmaların işlevini irdelemektedir.
  • Item
    Osmanlı Devleti’nin 1684 Avusturya-Macaristan seferi hazırlıkları ve bunların Afyonkarahisâr kazâsında halka yansımaları
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Şahin, Gürsoy
    Afyonkarahisâr şehri, XVII. yüzyılın sonlarında Anadolu Eyaletine bağlı bir sancak merkezidir. Osmanlı Devleti’nin XVII. yüzyıl sonlarında Avusturya-Macaristan ile çok uzun süren savaşlara girmesi Afyonkarahisâr’da sosyal hayatı etkilemiştir. Sefer hazırlığı için halktan sürekli vergiler toplandığı gibi sosyo-ekonomik hayatta bazı huzursuzluklar meydana gelmiştir. Bu tarihte Afyonkarahisâr şehrinin tarihi, Osmanlı Devleti’nin genel durumuna ışık tutabilir.
  • Item
    Kazak Türkçesinde şimdiki zaman
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Çakıroğlu, Altınşaş; Fen Edebiyat Fakültesi
    Zamanlar, bilindiği gibi, eylemin gerçekleştirdiği zaman dilimini ifade etmek için kullanılır. Geleneksel dilbilgisi tarihinde fiil zamanının geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman diye üçe ayırılması eskiden beri benimsenerek süregelmektedir. Bu ana zamanların, her dilin iç gelişme özelliklerine göre, yani yapı ve işlev özelliklerine göre kendi içinde de ayrıldığı ve bir zamanın bir kaç türünün olduğu görülmektedir. Bu çalışmada Kazak Türkçe’sindeki şimdiki zaman kavramını ifade eden şekillerin yapısal ve işlevsel özellikleri örnek cümleler ışığında ele alınmış ve Türkiye Türkçesiyle karşılaştırılarak incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda bu iki dildeki şimdiki zaman şekillerinin benzer ve farklı yönleri ortaya konmuştur.
  • Item
    Edebiyata yansıyan kriz: Sözde Kızlar ve Zaniyeler örneği
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Çılgın, Alev Sınar; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
    I. Dünya Savaşı’ndan Milli Mücadele’nin sonuna kadar geçen dönemi ele alan eserlerde cephe gerisi konumundaki İstanbul’da belli bir kesimin dahil olduğu ahlâki bozukluktan çeşitli boyutlarıyla söz edilir. Tanzimat ile başlayan batılılaşmanın yanlış anlaşılması neticesinde toplumda yer almaya başlayan ve özellikle savaş yıllarında sayıları artan dejenere tipler bu eserlerde karşımıza çıkarlar. Cephe gerisindeki bu bozukluğu vurgunculuk ve fuhuş kelimeleriyle özetlemek mümkündür. Yazarlar medeniyet krizinden ve krizin doğurduğu olumsuz tipleri toplumda görmekten rahatsızdırlar. Ve bu rahatsızlıklarını eserleriyle ifade ederler. Savaş, beraberinde ekonomide ve siyasette çözülmeyi getirir. Osmanlı’nın yıkılma dönemine rastlayan bu tarihlerde ekonomik, sosyal ve siyasî düzen zaten alt üst olmuş, değer yargıları zayıflamıştır. Bizim toplumumuzda savaşın yol açtığı çözülme ile batılılaşmanın yarattığı kültür çözülmesi aynı döneme rastlar. Adına savaş denilen felâketin en büyük mağdurları çocuklar ve kadınlardır. Bu yazıda ele alınan iki roman İstanbul’daki rezaleti anlatırken, özellikle bu rezalete dahil veya şahit olan kadınlar üzerinde yoğunlaşır. Bu romanlar Selahattin Enis’in Zaniyeler ve Peyami Safa’nın Sözde Kızlar adlı eserleridir. Bu yazıda bu iki romanın ana kahramanları ve kahramanların bulundukları çevreler karşılaştırılmıştır.
  • Item
    Birleşik çekimli fiillerin zaman ve anlam açısından gösterdiği çeşitlilikler
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Şahin, Hatice; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
    Dil içinde kip, zaman ve kişi eklerini alarak kullanım sahasına çıkabilen fiillerin basit çekim dışında birleşik çekimleri mevcutur. Birleşik çekim olarak ele aldığımız yapılarda zaman ve kip ayrıntılarının belirlenmesi çoğu zaman güçlük yaratır. Aynı zamanda bu yapılar, anlam açısından da çeşitlilik gösterirler. Olumluluk ve olumsuzluk yapısında da dikkate değer durumlar söz konusudur. Bu yazıda birleşik çekimler; zaman, kip, olumlulukolumsuzluk ve anlam açısından ele alınmaya ve Türkçe’nin çekimli fiiller yoluyla oluşturduğu zengin anlatım yolları belirlenmeye çalışılmıştır.
  • Item
    Nietzsche felsefesinde hakikatin estetize edilmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Kahveci, Kutsi
    Nietzsche felsefesinin özgün yorumlarından biri, evreni kaotik bir oluş süreci olarak görmesinde ve buna bağlı olarak perspektivist bilgi anlayışının doruğa çıkarttığı estetist bir hakikat görüşünü öne çıkartmasında yatmaktadır. Bu bağlamda Nietzsche modern kabullerin aksine insan – hakikat ilişkisini sanatsal yaratı çerçevesine katarak genel felsefesinin aktif ve dinamik yaşam öğretisine paralel biçimde yeniden inşa eder. Sonuçta ortaya çıkan şey, estetiğin yolunu açtığı bir özgürlük düşüncesidir.
  • Item
    Toplumsal düzen oluşturmaya ilişkin üç yaklaşım: Kant, Popper ve Sartre
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Ürek, Ogün; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe Bölümü
    Bu yazı, aklı merkeze alarak toplumu düzenlemeyi amaçlayan üç farklı yaklaşımın ortaya koyduğu toplum tasarımlarından hangisinin ya da hangilerinin bilgisel bir temele sahip olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, aklı biçimsel bir yapı olarak gören Kant’ın, aklı içerikli bir yapı olarak gören Popper’ın ve “dialektik akıl” olarak nitelendirdiği akıl anlayışıyla aklı bilgiyle varlık arasındaki ilgi olarak gören Sartre’ın toplum tasarımları serimlenerek, bu tasarımlardan Kant’ın toplum tasarımı önplana çıkarılacaktır. Kant’ın toplumsal düzen anlayışını dile getirdiği “amaçlar krallığı” düşüncesinin temeline koyduğu aklın ürünü olan ahlâk yasası, akıl sahibi olan bütün varlıkların istemelerini belirleyebilecek nitelikte olan bu tek yasa, onun toplum anlayışının bilgisel temelini oluşturur. Çünkü, Popper ve Sartre’dan farklı olarak, Kant’ta ahlâk yasasının varlıksal temeli olan akıl, nesnel geçerliliğe sahip olan, yani her insanda ortak olarak bulunan, insanı insan yapan biçimsel yapıdır. Başka bir ifadeyle Kant, nesnel geçerliliği, herkes için geçerliliği, toplum anlayışının merkezinde olan aklın temel özelliği olarak görür. Bununla da Kant, nesnel geçerliliği, bir varlık tarzı olarak düşüncede varolanlara ilişkin yargıların bilgiler olup olmadığının sınanabilmesi için bakılacak yer, temel yapar.
  • Item
    Kariyer planlamasında yeni yaklaşımlar
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Tüz, Melek Vergiliel; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İşletme Bölümü
    Kariyer çalışmalar yeni bir aşamaya gelmiştir. Bu yeni kavramlaştırmalar iş dünyasındaki değişimlere yanıt verme yolları getirmektedir. Ancak, bu yeni gelişmeler sadece mevcut duruma ilave şeklinde olmaktadır ve uygulamacılar için yeni durumu anlama konusunda nereden başlayacakları zorluğunu gündeme getirmektedir. Bu makale bu durumu karşılamaya yönelik bazı adımlar önermekte ve tartışmaktadır.
  • Item
    Holizim, çeviri ve Quine
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Günday, Şeref
    Makale, Quine ve onun çeviri hakkındaki görüşleri ile ilgilidir. Yazıda, Robert Kirk ‘in Quine hakkındaki incelemesi temel alınmıştır. Bu felsefeciye göre Quine de çeviri neredeyse imkânsızdır.Bizim yorumumuza göre, Quine de mantık, çeviriyi mümkün kılmaktadır.
  • Item
    1999 Marmara depreminin Mudanya halkı üzerindeki psiko-sosyal etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Kayaoğlu, A.; Berkay, F.; Çelen, N.; Kuşdil, M. E.; Kılıç, A. Tekok; Mermutlu, B.; Demir, G. Y.; Güngörmez, B.; Yorulmaz, O.; Tosun, P.; Fen Edebiyat Fakültesi; Sosyoloji Bölümü
    Rüstemli ve Karancı (1997) 1992 Erzincan depremi sonrası yörede yaptıkları araştırmada, afetzedelerin kaygı ve korku düzeyleri ve hayatlarına yön verebileceklerine olan inançlarının olası depremlere karşı hazırlık yapma davranışıyla yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuşlardır. Ancak, depremden 4.5 yıl sonra yine aynı bölgede alınan ölçümler, tek başına bu motivasyonun depreme hazırlık yapma davranışını yordamadığını göstermiştir. Öte yandan, yapılan çalışmaların çoğu, depremde yoğun can ve mal kaybına uğramış yörelerde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, bireysel yas reaksiyonlarının bulgulara etkisinin ne düzeyde olduğunu belirlemek zorlaşmaktadır. Bu araştırmanın örneklemi ise, 17 Ağustos depreminden önemli ölçüde etkilenen, ancak birinci derecede zarar gören yerleşim yerleri dışında kalan Bursa ili sınırlarındaki Mudanya ilçesinden seçilmiştir. İlçedeki can ve mal kaybının diğer merkezlere göre çok düşük olması, deprem endişesinin yarattığı korku ve kaygı ile deprem sonucu yaşanılan psikopatolojik problemlerin, bireysel yas reaksiyonlarından bağımsız olarak çalışabilmesine olanak sağlamıştır.