2005 Güz Sayı 5
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/16363
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Çevre bilinci ve çevre için eğitim(Uludağ Üniversitesi, 2005) Atasoy, Emin; Eğitim FakültesiSağlıklı insan-doğa ilişkileri açısından çevre eğitimi, çevre ahlakı, çevre duyarlılığı ve çevre bilincinin önemi tartışılmaz büyüklüktedir. Bu makalenin öncelikli amaçlarının başında çevre bilincinin kavramsal çerçevesini belirlemek, çevre için eğitim ile çevre bilinci arasındaki etkileşimi irdelemek ve çocukların çevre bilinci düzeylerinin yükseltilmesinin gerekçelerini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda bilinç, çevre bilinci ve çevre için eğitim kavramları tanımlanmaya ve irdelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca makalede aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır: Niçin çevre bilinci ve çevre için eğitim bu denli büyük bir öneme sahiptirler? Neden çocukların çevre bilinci düzeyi yükseltilmelidir? Çevre bilinci düzeyleri hangi etkenler doğrul t usunda ve nasıl değişmektedir? Eko-bireylerin ve dünya yurttaşların şekillenmesinde çevre bilinci ve çevre için eğitimin işlev ve önemi nedir? Doğa ve insanlık bilinci ile dünya- vatan bilincinin kazandırılması neden çevre için eğitimin bir parçasıdır?Item Başka kişileri ve onların yaşam ifadelerini anlama(Uludağ Üniversitesi, 2005) Dilthey, W.; Becermen, MetinAnlama ve yorumlama tin bilimlerinde kullanılan yöntemlerdir. Bütün fonksiyonlar onlar aracılığıyla birleştirilirler. Onlar tin bilimlerinin bütün hakikatlerini içerirler. Anlama her aşamada bir dünyayı açığa vurur. Başka kişileri ve onların yaşam ifadelerini anlama. Kendi deneyimimiz ve onu anlamamız, ve deneyim ve anlamanın sürekli etkileşimi üzerine inşa edilmiştir. Ama burada ne mantıksal yapı ne de psikolojik analiz ile ilgileniriz, fakat daha çok epistemolojik bir bakış açısından yapılan analizle ilgileniriz. Amacımız tarihsel bilgi için başka kişileri anlamanın değerini belirlemektir.Item Hukuk felsefesi gözüyle "polis" kavramı ve çağdaş polislik düşüncesi(Uludağ Üniversitesi, 2005) Derdiman, R. CengizHukuk felsefesi, hukuk düzeninin amacı ve toplumsal düzenin sağlanmasında hukukun rolü gibi konularla meşgul olduğuna göre, aynı zamanda polislik ile de ilgilenmek durumun dadır. Hukuk felsefesi gözüyle " polis" kavramı ile uygulama polisliği arasında fark vardır. Hukuk felsefesi bakımından polis, bir konsept, bir güvenlik politikası ve sistemi, olması gereken en iyi polisliktir. Dolayısıyla, hukuk felsefesi polisliği, uygulamadaki polislikten daha kapsamlı algılar. Günümüzde, felsefe gözüyle polis, özellikle de Türk hukuku bakımından şimdiye kadar fazla araştırılmamıştır. Bu tür incelemeler hukuk felsefesine yeni ve orijinal yöntemsel bir katkı olacaktır. Polislik, toplum düzenini sağlama yöntemi ve uygulamada kamu düzeninin sağlanması görevlerini içerir. Günlük dilde polislik ise kamu düzenini sağlayan örgütü, polis görevlilerini veya etkinliklerini ifade etmektedir. Bu anlamdaki polis ile kolluk kuvveti arasında bir fark yoktur; diğer kolluk güçleri de polis kapsamı içindedirler. Polis, görevinin niteliği , konumu ve kullandığı yetkiler itibarıyla siyasal rejimlerin nitelenmesini etkiler. Polise verilen yetkilerle temel haklar arasın da ters orantı vardır. Bu nedenle polise verilen yetkiler ne kadar fazla olursa insan hakları o kadar sınırlanır. Antidemokratik rejimlerde polis vazgeçilmez ve iktidarın ihtiyaç duyduğu en önemli kurumdur. Şurası önemlidir ki, çağdaş ve demokratik devlette polis sadece kamu düzenini sağlar ve suçla mücadele eder. Çağdaş ve demokratik devlette ideal polislik için örnek önerilerden bazıları şöyle sıralanabilir: 1. Son zamanlarda, genel olarak polisin yetkilerinin artırılması gerektiği ileri sürülmektedir. Çünkü, terör ve diğer suçlarda nitelik ve niceliksel bir artış gözlenmektedir. 2. Suçla mücadelede, toplumla birlikte ve bilimsel olarak hareket etmeyi öneren pro-aktiv polislik önerilmektedir. 3. Özel güvenlik, profesyonel, özel, gönüllü ve/veya ücretli polislik tavsiyeler arasındadır. 4. Polis uygulamaları sırasında etik ve insan haklarının hukuksal sınırları göz önünde bulundurulmalıdır. 5. Polisin sosyal yardım görevi, siyasal rejime ve devlete karşı güveni artırır vasıfta olmalıdır.Item Öğretmenlerin epistemolojik inançlarının oluşumunda felsefe eğitiminin önemi(Uludağ Üniversitesi, 2005) Şenşekerci, E.; Bilgin, A.; OksaI, A.; Eğitim FakültesiAralarındaki tarihsel ve çatışmalı ilişkiye karşın; pozitif bilimler ile irrasyonel inançlar, hem ortak bir temelde, insanoğlunun doğayı ve kendi varlığını açıklamaya yönelik arayışı temelinde hem de yaşamda kalma bilgisinin arayışına yönelik ortak bir amaçta buluşurlar. Bununla birlikte, irrasyonel inançların , bilgi devrimi ve bilgi toplumu kavramlarıyla tanımlanan günümüz toplumlarında da yaşamın tüm noktalarına etki ediyor olması nedenleri açıklanması gereken dikkat çekici bir çelişkidir. İnsan ve toplumbilimlerinin farklı disiplinlerine odaklanıldığında, bu çelişkinin toplumsal olarak "toplumsal tutunma gereksinı mi" ve bu gereksinimin karşılanmasına yönelik paylaşma ve benzeşme süreçlerinden bireysel olarak ise güvenlik arayışındaki bireyin iç bunaltılan ve iç çelişkilerinden beslendi ği anlaşılmaktadır. Bu açıklamalardan yola çıkarak iki önermeye ulaşılabilir: Birincisi günümüz toplumsal kültürüne mal olmuş düşünce ve bilgilerin gerçekliği yansıtabilme konusundaki güçsüzlüğünün temel nedenlerinden birisi de düşünce ve bilgi ortamının epistemolojik temelden yoksunluğuyla ilişkilidir. İkincisi; ilk önermenin doğal sonucu olarak, genelde insan ve toplumbilimleri, özelde de eğitim sistemi epistemoloji disiplininden daha çok yararlanmak zorundadır. Bu inceleme, bir yandan insan ve toplumbilimlerinin hareket noktası olabilecek ortak bir epistemik birimin oluşturulabilmesinin güçlüklerine değinirken; öte yandan da öğretmenlerin epistemolojik inançlarının boyutları ve önemine yoğunlaşmakta ve rasyonel bir toplumun oluşması sürecinde, felsefe eğitiminin öğretmen eğitiminin niteliğine sağlayabileceği katkının kaçınılmazlığını vurgulamaktadır.Item Bir metot olarak diyalektik: Hegel ve Sartre(Uludağ Üniversitesi, 2005) Ürek, Ogün; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüBu yazı, Hegel ve Sartre'ın diyalektik metodu üzerine genel bir değerlendirmedir. Bu değerlendirmeye göre, tarihsel ve toplumsal oluşu, hazır bir "oluş kuramı" temelinde açıklamaya çalışan her anlayış, ancak değişen yapılan açıklayan , değişken ilişkilerin yapısal açıklamasını yapan anlayışlardır. Böyle olunca da bu anlayış, oluşun dışında oldukları için değişmez yapıları ve oluşları bir defalık olduğundan tek tek tarihsel olayları açıklayamaz.Item Biçim-içerik tartışması temelinde sanatın neliği ya da sanatsal anlam(Uludağ Üniversitesi, 2005) Fırıncı, TürkanSanatın neliği tartışmasına ilişkin bir perspektif sunmayı amaçlayan bu yazıda, sanatsal anlam konu edilmektedir. Çalışmada öncelikle "Kavramsal Sanat" ürünlerinde ve “Kitsch” nesnelerde beliren (sanatsal) anlam probleminden söz açılarak , somut bazı örnekler verilmeye çalışılmıştır. Böylece, "sanatsal anlam üretme ile siyasal anlam üretme arasındaki farkın ne olduğu " sorusu belirmiştir. Sorunun yanıtına ilişkin hareket noktası ise, "Yeni Eleştiri " adıyla bilinen, ayrıca sanat yapıtlarıyla ilgili olarak yapılan biçim-içerik tartışmaIarına yeni bir yorum getiren edebiyat ve eleştiri kuramı olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak, sanatsal anlam üretmede ayırıcı olan bazı yönlere dikkat çekilmektedir.Item Antik Yunan felsefesinde madde-biçim ve görünüş-gerçeklik ikilikleri(Uludağ Üniversitesi, 2005) Bravo, HamdiEski Yunanlı filozofları felsefenin pekçok farklı disipliniyle ilgilenmiştir. Buna karşın, hangi disiplinle ilgilenirlerse ilgilensinler, varlık felsefesine ait "madde-biçim" ve "görünüş-gerçeklik” ikiliklerini hep işe koşmuş; bu farklı disiplinlerin sorunlarına yanıt ararken bu ikilikleri hesaba katmadan iş yapmamışlardır. Bu yazının amacı , bu ikiliklerin bu filozoflarda geçirdiği aşamaları serimlemektir.Item Goethe'nin Faust'unda felsefi tin(Uludağ Üniversitesi, 2005) Kılıçaslan, Eyüp AliGoethe'nin Faust’u insanal varoluşun derinliklerine kadar inmeyi başarmış, ancak kendisiyle karşılaştırılabilecek türden bir başyapıttır. Varoluşun bütününe ve insan yaşamının gerçek değerlerine yönelik kapsamlı ilgi bir filozofu nitelendirmek için geçerli olduğu kadar Goethe gibi bir şair için de geçerlidir. Tam da bu anlamda şiir ve felsefe arasında yakın bir ilişki duyumsanır. Bu çalışmada bu yakınlığın Goethe'nin Faust’undaki yansıması gösterilmeye çalışılacaktır.Item Kratylos: Gerçekliği araştırmanın aracı olarak dil(Uludağ Üniversitesi, 2005) Aslan, HasanPlaton, Kratylos diyalogunda "adların doğruluğu" sorununu konu eder. Hem, bir "ad" ile o adın '"adlandırdığı '' şey arasındaki "doğruluk" ilişkisinin bir "uzlaşım" konusu olduğunu ileri süren uzlaşımcı dil yaklaşımını, hem de, bir "ad" ile o adın "adlandırdığı " şey arasında "doğal " bir "doğruluk" ilişkisi bulunduğunu ileri süren doğalcı dil yaklaşımını eleştirir. Platon, uzlaşımcı ve doğalcı dil anlayışlarının her ikisinin de gerçekliği araştırmanın aracı olan diyalektik yöntemi olanaksızlaştırdığını göstermek ister. Bu makalede, Platon'un Kratylos diyalogunda, dili, gerçekliği araştırmanın heuristic bir aracı olarak ele aldığı ileri sürülmektedir.Item Paul Ricoeur'un hermeneutik görüşü(Uludağ Üniversitesi, 2005) Sarı, Mehmet AliBu çalışmada Paul Ricoeur'ün hermeneutik görüşü, onun "Hermeneutik Çerçeve" kavramından hareketle incelenmeye çalışılmıştır. Ricoeur'e göre hermeneutiğin dil ile koparılamaz bir bağı söz konusudur ve bundan dolayı hermeneutiğin nesnesi, dil ile dilin kendisini ortaya koyduğu metinlerdir. Dolayısıyla ortaya konulacak metin kavramından hareketle de hermeneutiğin bir çok yöntembilimsel sorunu bu çerçeve içerisinde çözülebilir, çünkü geliştirilecek olan metin kuramı aracılığıyla “açıklama ve anlama" arasında varolduğu söylenen farklılık ortadan kaldırılabilir. Bu ise dilsel yapılara ilişkin çözümlemeler yapan yapısalcı bir "metin-eylem" kuramının geliştirilmesinden geçer. Bütün bunlara göre de insan dünyasında gerçekleştirilmiş bir eylem anlamlı bir metin gibi ele alınıp çözümlenebilir.Item The place of "the fifth meditation" in the philosophy of Descartes(Uludağ Üniversitesi, 2005) Kabadayı, Taliplt Strikes me that it is vital to figure out the position of "the fifth meditation" in Descartes' philosophical system because the ontological argument set forth there by him is very convenient for Descartes to prove the existence of God, since in his argument for God's existence he should not use any premise to which refer material world. I can say that Descartes demonstrates the necessary existence of God since without the knowledge of God, no other forms of knowledge could be possible. In other words, in Descartes"s philosophy, knowledge is possible because God is necessary. In this paper, it is aimed at analyzing and clarifying this problem so that we can determine the place of the fifth meditation in Descartes philosophical system.