Fen Bilimleri Yüksek Lisans Tezleri / Master Degree

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 3737
  • ItemOpen Access
    Ahşap emprenyesi üzerine yapılan çalışmaların analizi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Öztürk, Habibe; Perker, Z. Sevgen; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Yapı Bilgisi Anabilim Dalı.; 0009-0001-6769-0486
    Ahşap, tarih boyunca çeşitli alanlarda kullanılan çevre dostu ve doğal bir yapı malzemesidir. Gelecek nesiller için sürdürülebilir bir kullanım sağlamak amacıyla kaynakları daha verimli bir şekilde kullanmaya yönelik, ahşabın dayanıklılığını ve ömrünü artırmak için çeşitli işlemler yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada, emprenye işlemiyle ilgili yapılan çalışmalar sistematik bir şekilde analiz edilmiş ve kullanıcıların bu konudaki bilgilere kolayca ulaşabilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde, ahşabın önemi, çalışmanın amacı ve kullanılan yöntemler hakkında bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde, ahşap yapı malzemesinin türleri, genel özellikleri, bozulmasına neden olan faktörleri ve emprenye ile ilgili teorik bilgiler sunulmuştur. Üçüncü bölümde, çalışmanın materyal ve yöntemi açıklanırken, dördüncü bölümde yapılan sistematik analizler sonucunda emprenye işleminin ahşap üzerindeki etkilerine göre kategorizasyonlar yapılmıştır. Sonuç olarak; ahşap malzemede emprenye işlemleri ile ilgili bilgiler derlenmiş ve emprenyede kullanılan ağaç türleri, emprenye maddeleri ve yöntemlerinin geliştirilmesi amacıyla değerlendirmeler sunulmuştur.
  • ItemOpen Access
    Makine öğrenmesi ile talep tahmini ve envanter yönetimi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Serbest, Amine Bayar; Aksoy, Aslı; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0009-0008-4673-3185
    Stok kontrolü her işletmenin göz önünde bulundurması gereken önemli bir husustur. Çok fazla stok, satış süresinin artmasına ve verimsizleşmesine, hatta kayıplara neden olabilir. Talebi ve envanteri tahmin etmek, fazla stoğu ve eksik stoğu en aza indirgemek için ve kayıp riskini azaltmak için çok gereklidir. İyi tahmin edilmiş talebin doğru şekilde yönetilmesi, bir dizi avantaj sağlar. Bunlar arasında stokta kalmama riskinin azaltılması, daha iyi müşteri deneyimi sağlanması, envanterin daha etkili bir şekilde planlanması ve daha az ürün iptalinin gerçekleşmesiyle maliyetlerin düşürülmesi gibi önemli faktörler bulunmaktadır. Yapay zekâ (YZ) çağında, makine öğrenmesi (MÖ) teknolojisinin yükselişi, birçok mühendislik uygulamasının karşılaştığı zorluklara hızlı ve etkili çözümler sunabilen önemli bir alandır. Makine öğrenimi, veri analizi, desen tanıma ve öngörülebilirlik gibi konularda çığır açan gelişmeler sunmaktadır. Ancak, bu alandaki ilerlemelere rağmen, hala birçok varsayım ve tartışma bulunmaktadır. Tekstil sektöründe makine öğrenmesi yöntemleri, geleneksel üretim süreçlerine yenilikçi ve verimli çözümler sunma potansiyeli taşımaktadır. Bu alandaki gelişmeler, işletmelerin üretim, stok yönetimi ve talep tahmini gibi kritik süreçlerde daha etkili ve optimize edilmiş kararlar almasına olanak tanımaktadır. Tekstil sektöründe bu konuda sınırlı literatür bulunması, bu çalışmanın işletmelere yol gösterici bir kaynak olması beklentisini artırmaktadır. Tekstil sektöründe, talep tahmini işlemi, üretim planlaması ve envanter yönetimi açısından kritik bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada, makine öğrenmesi algoritmaları kullanılarak bir tekstil işletmesindeki gerçek veri seti üzerinde talep tahmini modeli geliştirilmiştir. Bu model, işletmenin gelecekteki taleplerini daha doğru bir şekilde tahmin etmeyi amaçlamaktadır.
  • ItemOpen Access
    Bursa koşullarında ikinci ürün olarak yetiştirilen deneysel atdişi melez mısırda (Zea mays indentata Sturt.) ekim sıklıklarının ve azot dozlarının verim ve verim öğeleri üzerine etkileri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Yılmaz, Duygu; Turgut, İlhan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0009-0001-1615-7235
    Bu araştırma, Bursa koşullarında ikinci ürün olarak yetiştirilen deneysel atdişi melez mısırda (Zea mays indentata Sturt.) farklı ekim sıklıkları ve azot dozlarının verim ve verim öğeleri üzerine etkisinin belirlenebilmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışma 2022ve 2023 yıllarında Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde yürütülmüştür. Araştırma Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller Deneme Desenine göre 3 tekerrürlü kurulmuştur. Denemede ana parsellere azot dozları (7,5 kg/da, 15 kg/da, 22,5 kg/da, 30 kg/da N), alt parsellere ise ekim sıklıkları 8929 bitki/da (16 cm), 7936 bitki/da (18 cm), 7143 bitki/da (20 cm) ve 6494bitki/da (22 cm) olarak uygulanmıştır. Bu çalışma kapsamında tepe püskülü çıkarma süresi, koçan püskülü çıkarma süresi, bitki boyu, ilk koçan yüksekliği, koçan uzunluğu, koçan çapı, koçanda tane sayısı, tane koçan oranı, 1000 tane ağırlığı, tane verimi ve hektolitre ağırlığını belirlemek üzere ölçümler ve analizler yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre en yüksek tane verimi değeri 8929 bitki/da (16 cm) ekim sıklığında elde edilmiştir. Deneme sonucunda en yüksek koçan uzunluğu, koçanda tane sayısı ve tane verimi değerleri 15, 22,5 ve 30 kg/da azot dozu uygulamalarında ulaşılmış ve istatistiksel olarak aynı grupta yer aldığı belirlenmiştir. Bursa koşullarında ikinci ürün olarak yetiştirilecek deneysel atdişi melez mısırda 8929 bitki/da (16 cm) ekim sıklığı ve15 kg/da azot dozu uygulaması önerilebilir.
  • ItemOpen Access
    Bursa ilinde satışa sunulan taze tüketim ürünlerinin tarım ilacı kalıntı risklerinin değerlendirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Çakı, Merve; Kumral, Ayşegül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0009-0003-0166-0633
    Bu çalışmanın amacı 2023 yılında Bursa ili (Türkiye) yerel satış noktalarından toplanan farklı taze meyve ve sebze ürünleri üzerindeki pestisit kalıntılarını saptayarak, bunların çocuk ve yetişkin tüketiciler üzerine olan akut ve kronik maruziyet risklerini belirlemektir. Bu amaçla, tez kapsamında yapılan anket çalışmasına göre Bursa ilinde sık tüketilen meyve (armut, elma, mandalina, muz ve portakal) ve sebze (dereotu, havuç, maydanoz ve marul) numuneleri Bursa ilinin 3 büyük ilçesi olan Osmangazi, Nilüfer ve Yıldırım bölgelerini temsil etmek üzere rastgele seçilen 5 semt pazarı ve 6 yerel marketten toplanmıştır. Numuneler QuEChERS metodu ile ekstrakte edilmiş ardından LC-MS/MSve GC-MS/MS cihazları kullanılarak 527 adet pestisit kalıntısı yönünden taranmıştır. EFSA’ya göre, kronik ve akut maruziyet risklerinin belirlenmesinde anket çalışmasına katılan tüketicilerin ortalama tüketim ve vücut ağırlığı verileri ve pestisitlerin ortalama ve en yüksek kalıntı konsantrasyonları kullanılmıştır. Toplamda 85 adet farklı pestisitin değişen konsantrasyonları tespit edilmiştir. Akut risk değerlendirmesinde yetişkinlerde ve çocuklarda 5 üründe 6 pestisit (captan, indoxacarb, phosmet, lambda cyhalothrin, imizalil ve prochloraz) için risk gözlenmiştir. Kronik risk değerlendirmesinde yetişkinlerde herhangi bir pestisit-ürün kombinasyonunda risk gözlenmezken çocuklarda1 pestisit – 1 ürün (mandalina- chlorpyrifos) kombinasyonunun riskli olduğu gözlenmiştir. Bulgular, 2023 yılında Bursa pazarlarından toplanan marul, maydanoz, dereotu, havuç, elma, armut, mandalina, portakal ve muz örneklerinde pestisit kalıntılarının görülmesinin büyük bir halk sağlığı riski olarak değerlendirilemeyeceğini göstermektedir. Risk belirlenen bazı pestisitlerin (chlorpyrifos) ülkemizde ve bazılarının da (chlorpyrifos, indoxacarb, phosmet, phrochloraz) Avrupa Birliğinde yasaklanmış olması halk sağlığı için yasal düzenlemelerin önemli rolünü bir kez daha ortaya koymaktadır.
  • ItemOpen Access
    Nitrürleme ve indüksiyon ile yüzey sertleştirme işlemlerinin talaşlı imalat parametrelerine etkilerinin incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-22) Demirtaş, Rümeysa; Özgül, Hande Güler; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Yüzey İşlem Teknolojileri Anabilim Dalı.; 0009-0006-2150-9377
    Yüzey pürüzlülüğü, bir malzemenin yüzeyindeki şekilsel düzensizliklerin ölçümüdür. Malzemenin görünümünü etkileyerek ürün kalitesini belirleyebilmekle beraber diğer taraftan mekanik özellikleri üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Endüstriyel uygulamalarda yüzey pürüzlülüğü, ürün tasarımı ve üretim süreçlerinde dikkat çekmektedir. Bu çalışma kapsamında kullanılan çelik düşük karbon oranına sahip S235JR malzemedir. Bu çelik malzemeye iki farklı yüzey sertleştirme yöntemi uygulanmıştır. Vakum nitrürleme işleminde yaklaşık olarak 550-600℃ arasında sıcaklıklarda fırın içerisine amonyak, karbondioksit ve hava gazları verilerek malzeme yüzeyine N ilavesi ile malzemenin kimyasal yapısının değiştirilmesi prensibine dayanmaktadır. İndüksiyon işleminde yaklaşık olarak 850℃’ye kadar yüksek sıcaklıklarda elektrik akımı ile bobinlerin içerisine yerleştirilen malzemenin ısıtılması ve ani bir şekilde soğutulması ile malzeme sertliğini arttırmak için kullanılan bir yöntemdir. Sertleştirme işlemlerinin ardından S235JR malzemeye bazı mekanik testler (çekme testi, vickers sertlik testi)yapılmış ve ham malzemeye göre karşılaştırılmalar gerçekleştirilmiştir. Işık mikroskobu altında serleştirme yapılmış malzeme görüntüleri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Isıl işlem sonrasında malzeme yüzeyine talaşlı imalat yöntemlerinden biri olan alın frezeleme ve taşlama işlemleri yapılmıştır. S235JR çelik malzemenin nitrürleme ve indüksiyon ile yüzey sertleştirme işlemi öncesinde yapılan frezeleme ve taşlama işlemleri ile nitrürleme ve indüksiyon işlemleri sonrası aynı parametrelerde yapılan frezeleme ve taşlama işlemlerinin yüzey pürüzlülüğü açısından karşılaştırılması yapılmıştır. Bu tez çalışmasındaki amaç, ısıl işlem ve sonrasında talaşlı imalat sürecinin yüzey pürüzlülüğü üzerine etkileri incelenmiştir.
  • ItemOpen Access
    Kültürel küreselleşme paradigması olarak yavaş şehirler: Geleneksel İznik konutlarında malzeme ve yapısal çözümlerin kültürel izleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Demiröz, Mehmet Ozan; Öztürk, Rengin Beceren; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Yapı Bilgisi Anabilim Dalı.; 0000-0003-0020-193X
    Kültür, insanlık faaliyetlerinin doğayla olan denge ve işbirliği alanıdır. Günümüzdeki gelişmelere etki eden her etken, çaba, üretim ve araştırma, bu işbirliği alanının bir sonucu ve ürünüdür. Mimarlık, yapı üretimi ve yapısal aktarımlarda bu işbirliği önemli bir rol oynamaktadır. Sürekli bir çaba olarak mimarlık, bireylerin ve toplumların yaşam faaliyetlerinin bir parçasıdır ve kültürel uygulamalara işaret eder. Son yıllarda, küreselleşmenin toplumsal, ekonomik, kentsel ve dolayısıyla mimari bağlamda artan etkisi, kültürel vaatlerin yanı sıra eksiklikleri de beraberinde getirmiştir. İnsanların geçmiş ve gelecek arasındaki öğrenme sürecinin eksikliği, yapı, yapı kültürü ve yapı üretiminin kültürel değerlerini kaybetmesine neden olmuştur. Yapı ölçeğinde kültürel sürdürülebilirlik, doğa ile insan arasındaki denge alanının sürdürülebilirliği konularını gündeme getirmiştir. Yapı kültürü, yapısal detaylar ve denge mekanizmalarının ekolojik öğretilerle tekrar ele alınmasını gerektiren bir sonuç olarak "Yavaş Şehir Hareketi" stratejisini yapı kültürü bağlamında incelemektedir. Bu çalışma, İznik(Bursa) şehrinde yapı kültürünün şehrin yavaş şehir ideolojisi içindeki sürekliliği ve sürdürülebilir potansiyellerini tartışmayı amaçlamaktadır.
  • ItemOpen Access
    Farklı azot kaynakları ve azot dozlarının bazı sıcak iklim çim bitkilerinin bitki gelişimi ve çim kalitesi üzerine etkileri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Kaçar, Seval; Bilgili, Uğur; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0009-0000-1080-6292
    Bu çalışma farklı azot kaynaklarının ve azot dozlarının bazı sıcak iklim çim bitkilerinin[Japon çim otu (Zoysia japonica cv. Zenit) ve kıyı yalancı darısı (Paspalum vaginatum cv. Seaspray] bitki gelişimi ve çim kalitesi üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde bulunan çim bitkileri deneme alanında, 2022 yılı Mayıs-Ekim ayları arasında 6 ay boyunca sürdürülmüştür. Deneme; tesadüf blokları deneme deseninde bölünen bölünmüş parseller düzenine göre 3 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Denemede üç faktör yer almakta olup, birinci faktör çim türleri, ikinci faktör azot kaynakları[kimyasal gübre (%26’lık amonyum nitrat) ve solucan gübresi (Asgup %1,5 N)] ve üçüncü faktör ise azot dozları (0.0 ve 5.0 g/m²)’dır. Deneme sonuçlarına göre sıcak iklim çim türleri arasında çim renk ve kalite değerleri bakımından çoğu gözlemde istatistiki anlamda bir farklılık bulunmamıştır. Çim türlerine ait kuru ot verilerinden sadece Eylül ayı önemsiz bulunmuş, diğer 3 ölçüm istatistiki olarak önemli bulunmuştur. Azot kaynakları arasında çim renk değerleri bakımından Temmuz ayı gözlemi, kalite değerleri bakımından ise Eylül gözlemi hariç tüm renk ve kalite gözlemleri istatistiki olarak önemli bulunmuştur. Kuru ot verileri ise tüm ölçümlerde istatistiki olarak önemli çıkmıştır. Amonyum nitrat solucan gübresine göre renk, kalite ve kuru ot değerleri üzerine önemli etkilerde bulunmuştur. Solucan gübresi, kimyasal gübre kadar üstün performans göstermese de renk ve kalite gözlemlerinden bazılarında kabul edilebilir renk ve kalite sınırı olan 6 değerinin üzerinde performans göstermiştir. Azot dozları arasında ise tüm ölçüm ve gözlemler arasındaki farklılıklar önemli bulunmuştur. 5.0 g/m² N dozu; renk, kalite ve kuru ot değerleri üzerine kontrol (0.0 g/m²N) parsellerine göre daha iyi sonuçlar vermiştir.
  • ItemOpen Access
    Optik yöntemlerle 2-5 µm spektral aralıkta CO₂ gazı algılama
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Özdemir, Duygunur; Ahmetoğlu, Muhitdin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Optik ve Fotonik Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0001-8127-7949
    Bu tez çalışmasında tatsız, renksiz ve kokusuz bir gaz olan karbondioksitin (CO₂) optikbir ölçüm yöntemi olan kızılötesi (IR) tespit yöntemiyle ev, okul, iş yerleri, sanayi, maden bölgesi vb. yerlerde herhangi bir gaz sızıntısı durumunda can kayıplarının önlenmesi ve çevre kirliliğinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmada dedektör olarak fotodiyot ve termopil, ışık kaynağı olarak halojen ampul ve monokromatör kullanılarak yakın ve orta IR bölgelerde çalışmalar yapılacaktır. Çeşitli optik hücre tasarımları kullanılacak ve ortama akış ölçer ile CO₂ verilecektir. Dedektör çıkış sinyali ile o andaki CO₂ akış değeri not alınarak dedektör çıkış sinyalinin ortamdakiCO₂ miktarına bağlı değişimi gösterilecektir. Ölçüm ortamındaki CO₂ miktarı arttıkça detektörün çıkış sinyalinin doğrusal olarak azalması gösterilecektir.
  • ItemOpen Access
    Türkiye’de ısı yalıtım malzemelerine uygulanan deney yöntemlerinin incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-07) Dindar, Dilara; Sezer, Filiz ŞenkaL; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Mimarlık Anabilim Dalı.; 0000-0001-8955-543X
    Kentleşme ve nüfus artışı gibi sebeplerden kaynaklı zaman içerisinde enerji tüketiminde artış gözlenmiştir. Enerjinin ve enerji kaynaklarının korunmasının oldukça önemli bir konu haline gelmesiyle yapılarda enerji verimliliğini sağlayabilmek amacıyla ısı yalıtımı uygulamaları ortaya çıkmıştır. 1970’ler ile yapılarda ısı yalıtım malzemelerinin uygulamaları artmış ve bu uygulamaların kontrolü amacıyla çeşitli yönetmelikler ve standartlar ortaya çıkmıştır. Isı yalıtım malzemelerinin CE işaretine sahip olması ve dahil oldukları malzeme standardına uygun olması gerekmektedir. Isı yalıtım malzemelerinin bu standartlara uygunluğunun sağlanması ve kontrolü amacıyla çeşitli deneysel yöntemlere başvurulmaktadır. Bu doğrultuda çalışma, Türkiye’de ısı yalıtım malzemelerine uygulanan deneysel kontrol yöntemlerini standartlar doğrultusunda incelemek amacıyla hazırlanmıştır. Tezin birinci bölümünü oluşturan giriş kısmında çalışmanın kapsamı ve ısı yalıtımı ile ilgili genel bir bilgilendirme yapılmıştır. Tezin ikinci bölümü kuramsal temeller ve kaynak araştırmasında ısı yalıtım kavramı ve tarihsel gelişimi, ülkemizde ısı yalıtımı üzerine hazırlanmış mevzuatlar ve standartlar, ülkemizde inşaat uygulamalarında sıklıkla karşımıza çıkan taş yünü, cam yünü, XPS ve EPS ısı yalıtım malzemelerinden bahsedilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümü materyal ve yöntem kısmında ısı yalıtım malzemelerine uygulanan deney yöntemleri standartlar doğrultusunda incelenmiştir. Ardından Bursa İli'nde yer alan 150 mimarlık ofisi ile alan çalışması gerçekleştirilmiştir. Tezin dördüncü bulgular bölümünde alan çalışmasından elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Tezin son bölümü olan sonuç bölümünde yapılarda kullanılan ısı yalıtım malzemelerinin kalitesinin, deneysel kontrol yöntemlerinden geçmesinin ve standartlara uygunluğunun denetlenmesinin önemi ortaya konmuştur.
  • ItemOpen Access
    Eskişehir ekolojik koşullarında sulu ve yağışa bağlı koşulların bazı nohut (Cicer arietinum L.) çeşitlerinde verim, kalite ve bazı fizyolojik karakterlere etkilerinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Alkan, Yusuf; Karasu, Abdullah; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0003-1973-5085
    Bu çalışma, 2022 yılında Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü deneme arazisinde yürütülmüştür. Çalışmada materyal olarak Çiftçi, Nihatbey, Azkan, Çakır, Akça ve Yaşa-05 nohut çeşitleri kullanılmıştır. Çalışma, Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller deneme deseninde iki faktörlü olarak, farklı yetiştirme koşullarında ( sulu yetiştirme koşulu; bitkinin ihtiyaç duyduğu su miktarı, kuru yetiştirme koşulu; yetiştirme sezonunda doğal olarak düşen yağış miktarı) dört tekrarlamalı yürütülmüştür. Yetiştirme koşulları ana parselleri, çeşitler alt parselleri oluşturmuştur. Çalışma da, normalleştirilmiş vejetasyon farklılık indeksi, klorofil indeksi, yaprak alan indeksi, bitki örtüsü sıcaklığı, %50 çiçeklenmeye kadar gün sayısı, vejetasyon süresi, bitki boyu, ilk bakla yüksekliği, dal sayısı, bakla sayısı, tane sayısı, baklada tane sayısı, bitkide tane verimi, 100 tane ağırlığı, tane verimi, biyolojik verim, hasat indeksi, ortalama elek analizi, kuru ağırlık, yaş ağırlık, su alma kapasitesi, su alma indeksi, kuru hacim, yaş hacim, şişme kapasitesi, şişme indeksi, ham protein oranı ve pişme süresi parametreleri incelenmiştir. Çalışmada gözlemlenen verim parametrelerinde 100 tane ağırlığı ve elek analizi hariç tüm verim parametrelerinde sulamanın nohut verimine etkisinin önemli olduğu tespit edilmiştir. Sulamanın kalite kriterlerini düşürdüğü saptanmıştır. Fizyolojik gözlemlerin verim ile paralellik gösterdiği saptanmıştır. Sulama uygulanan parsellerden alınan verim(298,71 kg/da), susuz koşullarda yetiştirilen parsellerden alınan verimden (153,75 kg/da)daha fazla olduğu tespit edilmiştir. İki yetiştirme koşulunun tane verim ortalaması olarak ise en yüksek Azkan, Nihatbey ve Çiftçi çeşitlerinde görülmektedir.
  • ItemOpen Access
    Toprağa uygulanan bazı insektisit, herbisit ve fungusitlerin entomopatojen nematod, heterorhabditis bacteriophora HBH hibrit ırkının yönelim ve yayılımına etkileri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Usta, Meriç; Susurluk, İsmail Alper; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.; 0009-0000-8774-1458
    Entomopatojen nematodlar (EPN’ler) Rhabditida takımı, Steinernematidae ve Heterorhabditidae familyalarında yer alan, mikroskobik ipliksi solucanlar olarak bilinmektedirler. Biyolojik mücadele ajanı olan EPN’ler, bitki zararlılarıyla mücadelede önemli bir rol oynamaktadırlar. Toprak kökenli olan ve toprak içerisinde aktif olarak hareket eden bu nematodlar yaşam döngülerini tamamlamak için konukçuya ihtiyaç duymaktadırlar. Çoğunlukla doğal açıklıklardan konukçularına giren EPN’ler, taşıdıkları simbiyont bakteriler aracılığıyla konukçuların enfekte edip ölümüne neden olurlar. Bu enfeksiyon süreci, nematodların taşıdığı simbiyont bakterilerin böcek vücudunda üremesi ve toksinlerin salınmasıyla gerçekleşmektedir. Son zamanlarda kimyasal pestisitlerle beraber uygulanan EPN’lerin, beraber kullanıldıkları bupestisitlerle uyumluluğunun bilinmesi önemli bir konu haline gelmiştir. Bu çalışma ülkemizde yaygın olarak kullanılan bazı pestisitlerin Heterorhabditis bacteriophora HBH hibrit ırkının davranışı ve yönelimi üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Bu doğrultuda, çelik olfaktometreler içerisinde bu EPN türünün pestisitlerin varlığındaki genel yayılımı ve yönelim tercihi ölçülmüştür. Kullanılan pestisitler arasında Cypermethrin ve Difenoconazole’ün EPN’un genel yayılım oranlarını kontrol grubuna göre azaltmakta olduğu görülürken, diğer pestisit gruplarında ise istatistiksel olarak bir etki görülmemiştir. Bununla beraber ikili tercih değerlendirmelerinde ise Pyriproxyfen, Glyphosate, Fosetyl-Al ve Captan’ın bu EPN üzerinde itici/uzaklaştırıcı bir etkiye neden olduğu belirlenirken Cypermethrin ve Difenoconazole’ün çekici etki yaptığı ortaya konulmuştur. Spirotetramat ve Chlorantraniliprole’ün ise EPN’un tercihi üzerinde istatistiksel olarak önemli etkide bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu tez çalışması ile EPN’lerin pestisitlerle birlikte uygulanması durumunda pestisit seçiminin EPN’lerin arazideki başarısına önemli oranda etki etme potansiyelini göstermiştir. Pestisit-EPN ilişkisinin daha iyi anlaşılabilmesi için farklı EPN türleri ve pestisit çeşitleri ile arazi denemeleri kurulması gerekmektedir.
  • ItemOpen Access
    Güneş paneli temizliği için sistem tasarımı: Yağmur suyu hasadı ve pop-up tipi yağmurlama başlıkları kullanımı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Başkesen, Mehmet Can; Taşkın, Onur; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Biyosistem Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0009-0007-3561-6461
    Son yıllarda artan teknoloji sayesinde hemen her sektörde daha fazla enerjiye talep duyulması ve bazı jeopolitik gerilimler nedeniyle enerjinin maliyeti artış göstermiştir. Artan enerji maliyetleri de yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilginin artmasına neden olmuştur. Bu alternatif kaynaklardan birisi olan güneş enerjisinin elektriksel gücünden yararlanmak için güneş panelleri kullanılmaktadır. Ancak, panellerin yüzeyinde zamanla oluşan toz ve kir güneş ışınlarının hücrelere ulaşmasını engellemekte ve panellerin veriminde düşüşlere neden olmaktadır. Bu da güneş panellerinin yüzeylerinde belirli aralıklarla temizlik ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Bu tez çalışmasında uygulanan temizleme yöntemi kapsamında yağmur suyu hasadı ve pop-up tipi yağmurlama başlıklarıyla panel yüzeyinin temizlenmesi ile atık suyun döngüsel kullanımı gerçekleştirilmiştir. Edirne ili, Uzunköprü ilçesi, Balabanköy Köyü’nde bulunan ve tarımsal alanların sulanması amacıyla kullanılan güneş enerjisi santralinde 4 farklı süre uygulanarak temizleme denemeleri gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilere göre güneş enerjisi santralinin temizlenen dizisinde toplam enerji 2 633,95 kWh, kontrol grubunda ise 2 574,27 kWh olarak bulunmuştur. Geliştirilen temizleme yönteminin güneş enerjisi santralinin diğer tüm dizilerinde de kullanılabileceği ve artacak santral verimliliği sayesinde daha fazla arazinin sulanabilmesi sağlanabilecektir. Sonuç olarak sürdürülebilir ve düşük maliyetli sistemden oluşan yenilikçi bir temizleme yöntemi sunulmuştur.
  • ItemOpen Access
    Yüzey hazırlama işlemlerinin kauçuk ile metalin yapışmasına etkilerinin incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-05) Kaya, Gizem; Yıldız, Betül Sultan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Yüzey İşlem Teknolojileri Anabilim Dalı.; 0009-0009-9294-0414
    Kauçuk ile metal parçalar günümüzde çeşitli sektörlerde farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Otomotiv sektöründe, hava süspansiyon körüklerinde bağlantı elemanı olarak kullanılan metal parça ile kauçuk parçanın birleşmesi için; metal parça yüzeyine yapıştırıcı sistem uygulanır. Burada kullanılan metal parçaya boyalı tas adı verilir. Vulkanizasyon adı verilen sıcaklık ve basınç altındaki pişirme işlemi sayesinde boyalı tas ile kauçuk arasında bağ oluşur. Bu bağın yeterli miktarda olması; hava süspansiyon körüğünün kritik özelliklerinden biri olan sızdırmazlık özelliği kazanması açısından önem taşımaktadır. Boyalı tasların üretim aşamaları; yağ alma, kumlama, aktivasyon, fosfatlama, durulama, pasivasyon ve kurutma işlemleridir. Bu işlemler; kauçuk ile metalin birleştirilmesi için metal parçanın yüzeyine uygulanan ve yapışma kuvvetine etki eden kritik işlemlerdir. Bu çalışmada hava süspansiyon körüklerinde kullanılan boyalı alt tasın üretim aşamalarındaki yüzey hazırlama işlemlerine ait değişkenlerin, yapışma mukavemetine olan etkisi incelenmiştir. Yüzey hazırlık işlemleri sırasındaki sıcaklık, konsantrasyon, viskozite gibi kriterler sayısal olarak ölçülmüş ve ASTM D429 standardına göre test numuneleri hazırlanmıştır. Deneysel tasarımda ortogonal tablolar kullanılmıştır. Numuneler hazırlanırken aynı kauçuk lotu kullanılmış ve vulkanizasyon süresi sabit tutulmuştur. Bu numuneler kopma uzama test cihazı yardımıyla test edilmiş ve yapışma kuvvetleri incelenmiştir. Yüzey hazırlık işlemlerindeki banyoların temizliğinin ve fosfatlama işleminin yapılmasının kauçuk metal yapışmasını artırıcı yönde etkisi olduğu tespit edilmiş ve ön yıkama işleminin ise anlamlı bir fark oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Santral (merkezi) venöz kateterizasyon (SVK) simülatörü tasarımı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-08) Mestan, Fatih; Çavdar, Kadir; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler::Fen Bilimleri Enstitüsü / Makine Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0001-8031-3984
    Bu tez, santral venöz kateterizasyon (SVK) becerilerinin eğitimini desteklemek için bir simülasyon cihazının tasarımı ve geliştirilmesi üzerine odaklanmıştır. SVK, hastaların venöz damarlarına uzun süreli erişim sağlamak amacıyla kullanılan bir tıbbi prosedürdür. Bu prosedürün başarıyla uygulanması, sağlık profesyonelleri için kritik bir beceri olup, doğru eğitim gerektirmektedir. Mevcut eğitim yöntemleri yetersiz veya riskli olabilir, bu nedenle daha güvenli ve etkili bir eğitim aracının geliştirilmesi önemlidir. Tasarım süreci, bileşen seçimi, prototip üretim yöntemleri ve kullanılabilirlik testlerini içeren kapsamlı bir araştırma çalışmadır. Sonuç olarak, geliştirilen SVK simülatörünün sağlık profesyonellerinin eğitimine katkı sağlayabileceği ve SVK becerilerini daha iyi bir şekilde öğrenmelerine yardımcı olabileceği görülmüştür. Tez çalışmasında, SVK işleminin temel prensiplerini ve tekniklerini öğretmek amacıyla kullanılabilecek ve mevcutlara göre ek özellikleri olan bir simülasyon cihazı geliştirmek amaçlanmıştır. Sonraki bölümlerde, gerçeğe en yakın şekilde süreci simüle etmek amacı ile geliştirilen simülatörün tasarım aşamaları ve ulaşılan sonuçlar açıklanmaktadır.
  • ItemOpen Access
    Bal arılarında (Apis mellifera) beslenme farklılıklarının sirtuin enzimleri ve nörodejeneratif ve nörotransmitter salınımını düzenleyen genler üzerinde etkilerinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Çelik, Sevda; Türkeç, Aydın; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Moleküler Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı.; 0000-0002-9968-8815
    Nörodejeneratif hastalıkların kesin tedavisi henüz bulunmamaktadır. Birçok nörodejeneratif bozuklukların araştırılmasında model organizma olarak bal arıları kullanılmaktadır. Histon deasetilaz olan sirtuinlerin nörodejeneratif hastalıklara katkı sunduğu bilinmektedir fakat hangi gen ve yolaklar üzerinden olduğu bilinmediğinden bu tez çalışmasında bal arılarında, SIRT1, SIRT6 ve SIRT7 aktivitesi ve bununla ilişkili nörotransmitter salınımını kontrol eden BRP geni, nörodejeneratif hastalıklarda rolü olduğu bilinen BECN1, ATG5, mTOR geni ile yaşam uzunluğunu etkileyen Vg ve AmILP-2 gen ifade farklılıkları araştırılmış, istatistiksel olarak anlamlılıkları tespit edilmiştir. Deney ünitelerinin beslenmesinde kullanılan şuruplar %50 sukroz ve steril su ile hazırlanmıştır ayrıca aktivatör gruplar için 3 mg/l kurkumin, inhibitör gruplar için 1,1 g/l sodyum bütirat eklenmiştir. Kontrol grubuna yalnızca şekerli su verilmiştir. Kraliçe larvalar, işçi larvalar ve ergin arılardan oluşan 36 numunede RNA izolasyonu, cDNA sentezi ve qPZR ile gen ekspresyonlarına bakılmıştır. Gen ekspresyon seviyeleri ∆∆Cp, ANOVA test, Tukey Kramer post hoc testi ve Pearson korelasyon katsayısı istatistik yöntemleri ile hesaplanmıştır ve ifade anlamlılığı değerlendirilmiştir. Uygulanan besin diyeti ana arı larvalarında mTOR ve SIRT1, işçi arı larvalarında ATG5, ergin işçi arılardam TOR ve BRP genlerinde istatistiki fark önemli bulunmuştur. Besin diyetinden bağımsız olarak çalışmamızda larva grubunda, SIRT1 ve SIRT6 genleri ATG5 geni ile SIRT7 geni ise mTOR ve ILP2 genleri ile ergin işçi arı grubunda ise SIRT1 geni mTOR, ILP2, ATG5ve Vg genleri ile SIRT6 ve SIRT7 genleri ise mTOR, BECN1, ILP2, ATG5 ve Vg genleri ile anlamlı bir korelasyon göstermiştir. Sonuç olarak, bu tez çalışmasında kurkumin ve sodyum bütirat içeren besin diyetlerinin doğrudan ya da dolaylı olarak sirtuin genleri venöro dejeneratif hastalıklarla ilişki gen üzerindeki etkileri gösterilmiştir. Daha fazla örneklem grubu ve parametreler içeren gen ve etkilerinin protein düzeylerinde de araştırıldığı çalışmaların yapılmasının yararlı olacağı düşünülmekledir.
  • ItemOpen Access
    Yapılı çevrede iklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum stratejilerinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Aydın, Büşra; Taş, Nilüfer; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Mimarlık Anabilim Dalı.; 0009-0000-7078-622X
    İklim değişikliğinin temel nedeni insan faaliyetleri sonucu atmosferdeki sera gazı miktarında ve küresel ortalama sıcaklıklarda artış yaşanmasıdır. Bu artış mevcut doğal dengede zamanla yıkıcı etkiler oluşturur. Yapı, yaşam döngüsü boyunca oluşturduğu atık ve tükettiği enerji ile çevreye zarar vermektedir. Yapı üretiminin de etkisiyle değişen hava koşulları, yapıların maruz kaldığı dış kuvvetleri etkilemektedir. Yapılar ve kentler iklim değişikliği kaynaklı tehlikelerin neden olacağı risklere karşı kırılgandır. Bu kırılganlıkla mücadele etmek, yaşam alanlarımızın ve yapıların dirençliliğini arttırmak, inşaat sektöründe gelişen teknolojileri kullanmak ve yapı üretim sürecinde yer alan aktörlerin(mimar, mühendisler, işveren, denetim) alacağı kararlar ile mümkün olacaktır. Mimarlıkta sürdürülebilirlik, yapılı çevrenin doğal çevre üzerindeki etkilerini azaltmanın yollarını vurgularken dirençlilik kentlerin ve yapıların iklim kaynaklı risklerle nasıl başa çıkabileceğini ve afetlerden nasıl kaçınabileceğini vurgular. Bu noktada bu iki kavram bir bütünün parçalarını oluşturur. Sürdürülebilirlik ve dirençlilik söz konusu olduğunda dünyada öne çıkan kavramsal renkler akla gelmektedir. ‘‘Yeşil gündem’’ sürdürülebilirlik yaklaşımlarını temsil ederken, ‘‘mavi gündem’’ dirençli olmayı ifade etmektedir. Ayrıca tasarım kararlarında her ikisinin de benimsendiği bir yaklaşım olarak ifade edilen ‘‘turkuaz gündem’’ de yer almaktadır. Turkuaz gündem; dirençlilik kaygılarının daha geniş sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle birleştirilmesidir. Bu çalışmanın amacı; yapı üretiminin iklim değişikliğine olan etkilerini azaltabilmek ve adaptasyon sağlamak amacıyla benimsenen (gündem) yaklaşımların araştırılması ve sunulmasıdır.
  • ItemOpen Access
    Kafkas bal arısında (Apis mellifera caucasica) varroa parazitine karşı direnç için seleksiyon farkının belirlenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Gökdemir, Filiz Gülbin; Çakmak, İbrahim; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Zootekni Anabilim Dalı.; 0009-0008-3948-4942
    Kafkas bal arısı (Apis mellifera caucasica) kolonilerinde varroa (Varroa destructor) yüküne göre seleksiyon farkını bulmak amacı ile 200 kolonilik bir arılık içerisinden koloni popülasyonu ve yavru alanları benzer sayıda olan 50 koloni çalışma için seçilmiştir. Seçilen bu kolonilerdeki varroa yükü pudra şekeri sallama metodu ile belirlenmiş olup üç ve daha az sayıda varroa yükü bulunan koloniler dirençli, diğerleri ise dirençsiz olarak kaydedilmiştir. Aynı yerde ve aynı koşullar altındaki deneme ve kontrol kolonileri kışlamaya bırakılmıştır. Çalışmada kullanılan deneme ve kontrol kolonilerinde varroa sayıları pudra şekeri yöntemi ile sayılarak yeniden belirlenmiş ve iki grup arasında karşılaştırılmıştır. Kalan 46 koloniden 25’i varroa parazitine karşı dirençli21’i dirençsiz koloni olarak öngörülmüştür. Çalışmada elde edilen bulgulara göre dirençli ve dirençsiz olarak öngörülen iki gurup arasında Ekim 2022 döneminde arı nüfusu ve yavrulu alanı ortalamaları arasındaki fark önemsiz fakat varroa sayısı bakımından ise önemli (p<0,01) olarak bulunmuştur. Eylül 2022 ve Haziran 2023 dönemleri karşılaştırıldığında ise arı nüfusu bakımından fark önemsiz, yavrulu alan bakımından önemli (p<0,05) ve varroa açısından ise önemsiz bulunmuştur. Çalışma başlangıcında dirençli olduğu öngörülüp deneme sonunda da dirençli grupta kalan 17, dirençsiz olduğu öngörülüp deneme sonunda yine dirençsiz grupta kalan koloni sayısı ise 8 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuçlara göre iki grup arasında on aylık bir dönemde ortaya çıkan seleksiyon başarısı % 54,3 olarak tespit edilmiştir. Bu durumda dirençli grubun doğru belirlenmesi % 68 iken, dirençsiz gurup ise % 38,1 olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak bu çalışmanın daha fazla koloni, daha uzun süre ve genetik çeşitliliğin yüksek olduğu izole bir bölgede çalışılması gerektiği düşünülmektedir.
  • ItemOpen Access
    Anter kültüründe bazı acı biber çeşitlerinin farklı besi ortamlarında haploid bitki oluşturma etkinlikleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-26) Çardak, Tuğba Zeynep; Akbudak, Nuray; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.; 0009-0006-5485-0897
    Bu çalışma, anter kültüründe farklı tiplerde 8 farklı acı biber genotipinin 2 farklı besi ortamında haploid bitki oluşturma etkinliklerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede bir adet California Wonder, iki adet Anaheim, iki adet Ancho ve üç adet Jalapone acı biber genotipi kullanılmıştır. Anterler; 4 mg/L Naphthaleneacetic acid (NAA), 0,1 mg/L Benzylaminopurine (BAP), 15 mg/L gümüş nitrat (AgNO₃), 2,5 g/Laktif kömür, 30 g/L sakkaroz ve 8 g/L agar içeren Murashige ve Skoog (MS) besi ortamı(BO1) ile 4 mg/L NAA, 0,1 mg/L BAP, 15 mg/L AgNO₃, 0,5 mg/L Vitamin C, 0,05 mg/Lbiotin, 2,5 g/L aktif kömür, 30 g/L maltoz ve 8 g/L agar içeren MS besi ortamında (BO2)kültüre alınmışlardır. Çalışmada ele alınan tüm parametreler üzerinde besi ortamı vegenotip özelliklerinin etkisi istatistiksel olarak p<0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Genel olarak embriyo miktarı ve bitkiye dönüşen embriyo miktarı üzerinde BO2 besi ortamından daha yüksek sonuçlar elde edilirken incelenen diğer parametrelerde BO1 besi ortamı daha yüksek sonuçlar vermiştir. Elde edilen embriyo miktarı, bitkiye dönüşen embriyo, gelişen bitki, haploid bitki ve spontane double haploid bitki miktarı genotiplere göre istatistiksel olarak %1 düzeyinde önemli farklılık göstermiştir. İncelenen tüm parametrelerde Anaheim G2 genotipi daha iyi sonuç vermiştir. Anterlerden elde edilen embriyolar belirli oranlarda bitkiye dönüşürken Ancho G4 ve Jalapeno G6 genotiplerdeki bitkiler gelişme gösterememiştir. Bu sonuçlar tek bir standart anter kültürü protokolünün farklı biber tiplerinde aynı etkinliği meydana getirmediğini, protokollerin tip/genotip bazında özelleştirilmesi gerekliliğini de ortaya koymaktadır.
  • ItemOpen Access
    Dış mekan kumaşlara yapılan ön yıkama işlemlerinin su ve yağ iticilik bitim işlemleri üzerine etkilerinin incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-25) Karasu, Ahmet; Orhan, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tekstil Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0001-7482-0229
    Bu çalışmada, dış mekan dokuma kumaşlara yapılan ön yıkama işlemlerinin kumaşların su ve yağ iticilik bitim işlemleri üzerine etkileri incelenmiştir. İlk olarak PES ve PP iplikler kullanılarak atkı ve çözgü ipliği PES, atkı ipliği PP ve çözgü ipliği PES ve atkı ve çözgü ipliği PP olan beza yağı örgü yapısında üç farklı dış mekan dokuma kumaş üretilmiş, kumaşların gramaj ve katı (yabancı) madde oranları hesaplanmıştır. Ardından bu kumaşlara jet makinasında halat formunda ve iki farklı yıkama makinasında ise açık en formunda olmak üzere üç farklı yöntem ile yıkama yapılmıştır. Yıkama işlemleri sonrasında kumaşlar üzerindeki katı (yabancı) madde oranları yeniden hesaplanmıştır. Son olarak ham ve yıkanmış kumaşlara üç farklı su iticilik kimyasalı ile bitim işlemi uygulanmış ve kumaşların su ve yağ iticilik testleri ve kumaş performans testleri yapılarak ön yıkama işlemlerinin su ve yağ iticilik bitim işlemleri üzerine etkileri incelenmiştir.
  • ItemOpen Access
    Besleme ipliği cinsinin yalancı büküm prosesi ile üretilen ipliklerin özellikleri üzerine etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Çakmak, Meltem; Koç, Serpil Koral; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tekstil Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0009-0005-8170-3078
    Bu tez çalışmasının amacı, yalancı büküm ile tekstüre işleminde besleme ipliği çeşidinin üretilen ipliklerin özellikleri üzerine olan etkilerini incelemektir. Bu amaçla besleme ipliği olarak dispers boyarmaddelerle kolay boyanma özelliğine sahip polietilen tereftalat (EDPET), güç tutuşur ve mor ötesi ışınlara karşı dayanımı arttırılmış polietilen tereftalat (FR-UVPET) ve antibakteriyel geri dönüştürülmüş polietilen tereftalat (ABR-PET) iplikler kullanılmıştır. Tekstüre çalışmalarında besleme ipliği çeşidinin yanı sıra birinci ısıtıcı sıcaklığı, üretim hızı, çekim oranı ve D/Y oranı parametrelerinin etkileri de incelenmiştir. Çalışmada her farklı besleme ipliği için aynı iplik numarası ve filament sayısına sahip polietilen tereftalat (PET) iplik de aynı işlem parametreleri ile tekstüre edilmiştir. Katkılı PET ipliklerinin test sonuçları aynı parametrelerle tekstüre edilmiş katkısız PET iplikleri ile kıyaslanmıştır. Yalancı büküm ile tekstüre işlemi öncesinde tüm besleme ipliklerine çekme deneyleri yapılmıştır. Tekstüre işleminden sonra ise ipliklere; çekme deneyleri, kıvrım kısalması, kıvrım modülü ve kıvrım kalıcılığı ölçümleri yapılmıştır. Tekstüre ipliklerin enine görüntüleri optik mikroskop yardımı ile incelenmiştir.