2004 Cilt 13 Sayı 1

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14310

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 16 of 16
  • Item
    Yapısöküm
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Balkın, Jack M.; Küçükalp, Kasım; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Amerika’da, edebî metinlerin yorumlanmasına yönelik yeni stratejiler araştıran edebiyat eleştirisi ile ilişkilendirilen yapısöküm kavramı, Avrupa’da yapısalcılığa bir cevap olarak anlaşılmıştır. Bununla birlikte, söz konusu kavramın hukuk ilmindeki en önemli kullanımı bir ideolojik eleştiri metodu olagelmiştir. Bu makalede ise, yapısöküm kavramı ve onun hukuk ilminde kullanımı araştırılacaktır.
  • Item
    İslâm ve din-devlet ilişkilerinde Batı Avrupa modeli
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Ferrari, Silvio; Kumaş, Mehmet Salih; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Bu makalede, her geçen gün sayıları artan ve Avrupa’nın en büyük azınlığı durumuna gelen Müslümanların yaşadıkları bazı problemler ve bu problemlerin muhtemel çözüm önerileri ele alınmaktadır. Müslümanların karşılaştıkları problemlerin başında, ibadet yeri, toplu ibadet vakitlerinde okul ve işten izinli sayılma, hastane, hapishane, okul ve ordu gibi topluma açık yerlerde helal yiyecek bulundurulması gelmektedir. Müellife göre Müslümanların karşılaştıkları bu problemlerin çözülmemesi durumunda, Avrupa’nın benimsediği din-devlet ilişkileri sisteminin kısa zamanda tamamen yıkılma riski vardır. Farklı dinî grupların Avrupa’da barış içinde varlıklarını sürdürebilmeleri konusunda İslâm, sağlam bir hukukî yapının oluşturulmasına ve yeni bir din-devlet ilişkileri sisteminin tesisine katkıda bulunabilir. Bunun için de insan hakları ve inanç özgürlüğünün Avrupa’da yaşayan herkes için geçerli olduğunun kabul edilmesi ve önyargılardan uzak bir şekilde Müslümanların bu problemlerine çözümler üretilmesi gerekmektedir.
  • Item
    “Resmî” ve “resmî olmayan” İslâm tartışması: Sovyet Orta Asyasında tasavvuf
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Gross, Jo-Ann; Tek, Abdurrezzak; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Sovyet Orta Asyası’nda tasavvufa yönelik muhalif tutumların artması meselesi “resmî” ve “resmî olmayan” İslâm’ın varlığıyla ilgili değildir. Hiç kuşkusuz İslâm, devlet destekli resmî kurumsal bir çerçevenin dışında varlığını sürdürmüştür. Bunun da ötesinde bu konu, Sovyet Orta Asyası’nda farklı Müslüman topluluklar arasında uygulanmış olması açısından “resmî olmayan” İslâm anlayışının politik yapısı ile İslâm’ın sosyal realitesi arasında bir ilişkiye dayanmaktadır. Bütün bunların ötesinde, Sovyet dönemindeki tasavvufla ilgili anlayışımız yeniden değerlendirilmesi gereken bir konudur. Sovyet döneminde tasavvufa karşı muhalefet hakkındaki bu kısa çalışmada incelenen konu üç şeyi yansıtmaktadır: Rusların emperyalist kültürel üstünlük teorilerinin mirası ve Rusya’daki Müslüman halkı asimle etme çabaları ile oluşturulmaya çalışılan Sovyet imparatorlukları; Sovyetlerin din karşıtı politikası ve Sovyet İslâm’ı ideolojisi.
  • Item
    Mu‘tezilî kelâm’da ilcâ’ düşüncesi üzerine bazı notlar
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Schwarz, Michael; Koloğlu, Orhan Ş.; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    İlcâ’ Mu‘tezilî kelâmda ‘Allah’ın iradesi ile kulların gerçekte yaptıkları fiiller arasındaki çelişki’ problemine çözüm olarak ortaya konulan bir kavramdır. Ancak Mu‘tezilî düşüncede ilcâ’ kavramı sadece ilâhî irade tartışmalarında yer almamış, aynı zamanda insan fiilleri bağlamında da tartışılmıştır. Özellikle Mu‘tezilî müellif Kâdı Abdülcebbâr, el-Muğnî isimli eserinde ilcâ’ (zorlama) altında işlenen fiillerin ahlâki değeri ve insanların bu fiiller konusundaki sorumluluğunu detaylı biçimde tartışmaktadır. Bu makalede Mu‘tezilî kelâmda ilcâ’ fikri çeşitli yönleriyle ayrıntılı biçimde ortaya konmakta ve bu konu hakkında Mu‘tezilîler ile Eş‘arîler arasındaki tartışmalar incelenmektedir.
  • Item
    Yahudilik ve tasavvuf
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Fenton, Paul B.; Çift, Salih; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    İslam tasavvufu ile Yahudi mistisizmi arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Tarihsel olarak bakıldığında oluşum döneminde Bağdat’ta Yahudilik tasavvufu etkilemiştir. Bununla birlikte ilerleyen zaman içinde tasavvufun Yahudi mistik düşüncesi üzerinde daimî bir tesirinin varlığına şahit olunmaktadır. Dinler tarihi için büyük önem taşıyan bu durum şüphesiz henüz ortaya çıkarılmakta olan inançlar arası alış verişler hususunda yeni ufuklar sunmaktadır.
  • Item
    Kaçar dönemi İran’ında tasavvuf karşıtlığı
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Bayat, Mangol; Kartal, Abdullah; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Kaçarlar dönemi İran’ı, dinî yenilenme ve sosyo-politik düşünme döneminin ortaya çıkışına tanıklık etmiştir. Resmî Şiî İslâm’ı, “dinî sapkınlar”a karşı savaş açan yüksek ulema sınıfının egemenliğindeydi. Dinî sapkınlar, kendilerine âit bütün farklılıklarına rağmen, sûfîler (urafa), filozoflar (hukemâ- philosophical theologians) ve 19. asrın ortalarından itibaren ortaya çıkan reformcu modernistleri kapsamaktadır. Bu makalede, yazar, paradoksal bir şekilde, filozofların, sûfîlere yönelik muhalefetinin müçtehitlerinkinden daha az olmadığını ve diğer yandan hem filozofların, hem de sûfîlerin modernistler tarafından etkili bir baskıya ma’ruz kaldıklarını tartışmaktadır.
  • Item
    Arapça’da kelime ve kuralların doğrulanması için hadislerin kullanılması
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Huseyn, Muhammed el-Hadir; Taşdelen, Hasan; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Arap dili kurallarının tespiti noktasında, hemen herkesin ittifakla benimsediği iki temel referans söz konusudur: Kur’an-ı Kerim ve Arap şiiri. Bununla birlikte, söz konusu referanslardan ilkinin kaynaklığı hususu tartışmasız iken, ikincisiyle ilgili olarak bir takım sınırlamalar getirilmiştir. Dil bilginleri, dilin bozulmaya başlamasından önceki dönem şairlerine ait şiirlerin, -söz konusu şiirler bize sağlam kanallardan intikal etmek koşuluyla- dilde delil olarak kullanılabileceği görüşündedir. Asıl ihtilaf ise, Hz. Peygambere ait hadislerin dilde şahit olarak kullanılıp kullanılamayacağı noktasında yoğunlaşmaktadır. Bununla birlikte, hadislerin bize lâfzen ulaştığı ya da dilin bozulmasından önce tedvin edildiğini tespit etmemiz durumunda, dilde delil olarak kullanılmaları için herhangi bir sakınca kalmamaktadır.
  • Item
    Tercüme ve adaptasyon dönemi (1850-1914)
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Cachia, Pierre; Taşdelen, Hasan; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Arap dünyası, Yunan düşüncesiyle çok erken bir tarihte tanışmış olmasına rağmen, Arap müelliflerin Avrupa dillerinden yaptıkları çeviriler 19. yüzyılın ikinci yarısına tekabül eder. Avrupa etkisinin Arap dünyasına girdiği iki büyük kapı vardır; bunlardan ilki, çoğunluğu Lübnan’da bulunan Hıristiyan Arap edebiyatçılar, diğeri de Napolyon’un Mısır’ı işgali sonucunda ortaya çıkan kültürel ortamdır. Tercüme ve adaptasyon döneminin ilk başlarında mutlak manada taklide dayalı edebî ürünler verilirken, günümüze doğru giderek özgünlük kazanan nitelikli eserler kaleme alınmaya başlanmıştır.
  • Item
    Kelâm ve mezhepler tarihi literatüründe berâhime
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Koloğlu, Orhan Ş.; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Kelâm ve Mezhepler Tarihi (heresiografi) literatüründe görüşleri tartışılan fırkalardan biri de Berâhime’dir. Kaynaklar tarafından genellikle Hindistan kökenli olarak tanıtılan fırkaya, müellifler tarafından atfedilen temel düşünce, nübüvvetin reddidir. Ancak nübüvvetin muarızları olarak resmedilen bu Berâhime portresinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hakkında bir takım şüpheler bulunmaktadır. Bunlardan ilkine göre, nübüvvet karşıtı fikirlerin Berâhime’yle bir ilgisi olmayıp, bu fikirler Berâhime’yi kendi şahsi görüşlerinin kalkanı olarak kullanan İbnü’r-Râvendî’ye aittir. Bir diğer itiraz ise nübüvvetin muarızları olarak resmedilen Berâhime’nin aslında Hint Brahmanlar’ı olmayıp, başka bir dinî yapıya işaret ettiğidir. Bu çalışmada Berâhime’nin kökeni ve gerçekliği tartışılmaktadır. Bunun için Berâhime’yi Kelâm ve Mezhepler Tarihi literatüründe sunulduğu gibi tanıtacak, ardından bu bilgileri diğer İslâmî kaynaklarda (başta tarih, coğrafya vs.) verilen bilgilerle kıyaslayacağız. Ayrıca Berâhime’nin kökeni hakkında ileri sürülen alternatif açıklamalara da yer vererek bir sonuca ulaşmaya çalışacağız.
  • Item
    İlk dönem tasavvuf düşüncesinde nûr kavramı
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Çift, Salih; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Kur’ân kaynaklı olan nûr kavramı ilk olarak III./IX. yüzyılda yaşayan Sehl Tüsterî, Hallac, Ebu’l-Hüseyin enNûri ve Hakim Tirmizî gibi sûfiler tarafından geniş bir şekilde yorumlanmıştır. Bu doğrultuda yorumlara daha sonraki sufilerde de rastlanmaktadır. Bunlar üzerinde kısmen Şia ve Neoplatonizm gibi dış kaynakların tesiri söz konusudur. Ancak sûfilerin bu konudaki görüşlerinin kaynaklarını tam anlamıyla tesbit etmek zordur.
  • Item
    Hadis edebiyatında zevâidler
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Karahan, Abdullah; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Zevaid bir veya birkaç hadis kitabının, Müslümanlarca muteber kabul edilen bir veya birkaç hadis kaynağıyla muhteva açısından mukayese edilerek benzer hadislerinin çıkarılıp farklı hadislerinin yeni bir eserde ortaya konması neticesinde oluşan hadis kitaplarına verilen isimdir. Zevâidlerde, yapılan mukayese neticesinde zevâide esas olan eserler hem birleştirilmiş olur, hem de muteber hadis kaynaklarında zaten mevcut olan aynı yahut benzer rivâyetler ayıklanmış olur, aynı zamanda muteber hadis kaynaklarıyla paralel bir şekilde yeni bir tasnife tabi tutulur. Böylece araştırmacıların hadis kaynaklarındaki rivâyetlere ulaşmasını oldukça kolaylaştırır. Zevâidler bu özellikleri dolayısıyla, hadis edebiyatı içinde önemli bir yere sahiptir. Biz bu çalışmamızda bu edebiyat türünün mahiyeti, özellikleri, faydaları ve bu alanda hazırlanmış eserleri özetle tanıtmaya çalıştık.
  • Item
    Nasr Hâmid Ebû zeyd’in yorum telakkisi ve bu telakkinin niyetselci ve felsefi hermenötiğe atıfları
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Maşalı, Mehmet Emin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Bu makalede Mısırlı bilim adamı Nasr Hâmid Ebû Zeyd’in1 ‘Kur’an’ı anlama ve yorumlama yönteminin’ temel karakteristiklerinin belirlemesine çalışacağız; bunu yaparken de anılan yöntemin, çağdaş hermenötik düşüncede söz konusu olan, birincisi hermenötiğe doğrulama kuralları için teorik kaynak gözüyle bakan ve yorumda nesnellik iddiasında bulunan, buna bağlı olarak da ‘metin’ ve ‘yazar’ üzerine yoğunlaşan Betti ve Hirsch’ün eğilimi, diğeri ise ‘yorumun’ tarihî özelliğine, dolayısıyla da ‘nesnel bilgi’ ve ‘nesnel doğrulama’ iddialarının sınırlı olduğuna vurgu yapan, her tür anlamanın temelini oluşturan unsur olması hasebiyle de yorumcunun mevcut konumunu kendisine hareket noktası kılan Gadamer’in eğilimi2 şeklindeki iki karşıt eğilime referansları ihtiva ettiğine işarette bulunacağız.
  • Item
    Muhammed Hamidullah’ın siyer ilmine katkıları
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Muhammed Hamidullah, geçen yüzyılın en önemli İslâm alimlerinden birisi olup, İslâmî ilimlerde –özellikle siyer, hadis ve İslâm hukuku- pek çok eser vermiştir. Onun çalışmalarının sayısı ve çeşitliliği kadar, İslâmî ilimlere getirdiği yeni yorumlar da dikkat çekicidir. Meselâ Hamidullah, siyerde mucize merkezli bir peygamber sunumu yerine, insanî odaklı ve dinî öğretiyi merkeze alan bir peygamber takdimini ortaya koymuştur. Bu makalede müellifin siyer ve İslâm tarihi alanlarındaki eserlerinin kısaca tanıtımlarının yapılması ve onun bu konulara dair orijinal görüşlerinin örneklerle analiz edilmesi hedeflenmektedir.
  • Item
    Tanrı’nın değişmezliği problemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Çetin, İsmail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Tanrı ile âlem arasında yaratma ile başlayan ve kesintisiz olarak devam eden bir ilişkinin varlığı, felsefî ve dinî bütün teistik sistemlerce kabul edilen bir husustur. Teistik Tanrı anlayışına sahip olan bir insana göre, Tanrı, âlemi yaratan, idare eden, orada olup bitenleri bilen ve gerektiğinde âleme müdahale eden bir varlıktır. Ancak, ezelî ve ebedî bir varlık olan Tanrı ile sürekli değişmekte olan âlem arasındaki bu ilişkilerin doyurucu bir şekilde ifade edilebilmesi, tamamiyle imkânsız değilse bile, oldukça zordur. Klasik teizmin Tanrı’ya yüklediği bazı sıfatların burada sözü edilen zorluğu önemli ölçüde artırdığı reddedilemez bir gerçektir. ‘Değişmezlik’ bu sıfatların en başta gelenidir.Bu makale, değişmez Tanrı anlayışının Tanrı ile âlem arasındaki ilişkilerin anlaşılmasında ve anlatılmasında ortaya çıkardığı güçlüklere dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
  • Item
    الأسس الفكريّة للأدب العربيّ الحديث
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Yalar, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    ننا قد تناولنا بالبحث في هذا المقال الخلفية َ الفكرية َ للأدب العربي الحديث و انتهينا من خلاله إلى أنّ مكوّنات هذه الخلفية عبارة عن الأسس الثلاثة التالية تقريبا. وهي الفلسفة الوضعية و النزعة المسيحية والفكرة الوثنيّة الأسطورية، بما حوتها من عناصر ثانوية أخرى، آالاستشراق و التبشير على سبيل المثال. وقد ألممنا بها مع شيء من التفصيل داخل الإطار العامّ لهذا العمل. و استهللنا المقال بتمهيد مختصر لتوفير أرضية فكرية مناسبة لإحلال هذه الأسس محلها المتين الذي لا بد منه. ثمّ جعلنا لكل من هذه الأسس فصلا مستقلاّ. فصار العمل عبارة عن تمهيد و ثلاثة فصول.
  • Item
    Demokrasi ve antidemokratik anlayışlar çerçevesinde Osmanlı yönetim sistemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2004) Er, İzzet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.
    Osmanlı Devletinin uygulamaları, bugüne kadar çok çeşitli araştırmalara ve tartışmalara konu olmuştur. Aynı uygulamalara politik açıdan bakanlar, bazen durumu olduğundan daha fazla gösterme gayreti içinde onu demokrasi diye nitelerken, bazıları da formel yapısına itibarla ve kimi hadiselerden hareketle diktatörlükle eş tutmuşlardır. Bu makalede, konu demokrasi ve antidemokratik anlayışlar çerçevesinde ele alınmakta, sistem olduğu gibi kendi şartları içinde değerlendirilip Osmanlı Yönetiminin kendisine özgü bir idare tarzı olduğu işlenmektedir.