2017 Cilt 43 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18496
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Kronik obstruktif akciğer hastalığında influenza ve pnömokokal aşılama(Uludağ Üniversitesi, 2017-08-04) Çetinoğlu, Ezgi Demirdöğen; Uzaslan, Esra; Tıp Fakültesi; Göğüs Hastalıkları Ana Bilim DalıKronik obstruktif akciğer hastalığıdır (KOAH) dünyada en sık dördüncü ölüm nedenidir. KOAH olgularında komorbiditesi olmayanlara göre toplumda gelişen pnömoni (TGP) ve invaziv pnömokokal hastalık (İPH) gelişme riski artmaktadır. TGP tanısı alan KOAH olgularında KOAH olmayan hastalara göre pnömoni şiddeti, yoğun bakım yatışı ve mortalite oranları da artış göstermektedir. Stabil KOAH yönetiminde tüm evrelerde, ulusal ve ulusararası kılavuzlarda pnömokok aşılama ve yıllık influenza aşılama önerilmektedir. 23-valanlı pnömokokal polisakkarit aşı (23PPA) ve 13-valanlı konjuge pnömokok aşı (13KPA) ile pnömokokal aşılama, >65 yaş olan tüm erilkinlerde önerilmektedir. Daha genç olan KOAH olgularında da özellikle kronik kalp hastalığı gibi ciddi komorbidite varlığında 23PPA ile aşılama önerilir. İnfluenza ve pnömokok aşılama ile KOAH alevlenmeleri çoğunlukla önlenebilir ya da sıklığı ve hastane yatışı azaltılabilir. Ülkemizde KOAH hastalarının düşük bağışıklama oranlarını dikkate alarak, bu konuda hekimlerin duyarlılığını arttırmak önem arz etmektedir.Item Meme kanserli bir hastada vinorelbin kemoterapisine bağlı ekstravazasyon(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-10) Akaltun, Nazime; Zengi, Semure; Macun, Saliha; Çubukçu, Erdem; Tıp Fakültesi; Tıbbi Onkoloji Bilim DalıEkstravazasyon, kemoterapi ilaçlarının uygulaması sırasında karşılaşılabilecek en önemli komplikasyonlardan biridir. Bu durum hafif yara oluşumundan ciddi doku nekrozu ve fonksiyon kaybına varabilen komplikasyonlar doğurabilir. Özellikle meme kanserli sağ meme total mastektomili ve sağ kol lenf ödemli bir hastada uzun süredir tek koldan kemoterapi alımı ekstravazasyon riskini arttıran bir durumdur. Metastatik meme kanserli 67 yaşında kadın hasta, vinorelbin-cisplatin tedavisi alırken şikayeti olmayıp 24 saat sonra evde ağrı, yanma, eritem, ödem ve lokal endürasyon gelişmiş, tedaviden 10 gün sonra ise büller oluşmuştur. Olgu sunumundaki amaç vinorelbin tedavisine bağlı gelişen ekstravazasyonda bilgi eksikliği ile geç müdahale sonucunda iyileşme sürecinin uzamasına dikkat çekerek, ekstravazasyonda eğitimin, doğru/erken müdahelenin ve hemşirelik bakımının önemini vurgulamaktır.Item Spinal disrafizmin eşlik etmediği servikal intradural lipom olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2017-06-01) Tüzgen, Saffet; Küçükyürük, Barış; Kemerdere, Rahşan; İşler, Cihan; Özlen, FatmaSpinal disrafizmin eşlik etmediği spinal intradural lipomlar nadir olgulardır. Omurga boyunca en nadir görüldükleri yer servikal seviyelerdir. Bu kitleler bening hatta neoplastik dışı lezyonlar olsa da medulla spinalise aşırı yapışık olmaları cerrahi tedavilerini güçleştirir. Bu olgu sunumunda temel şikayeti yürüme güçlüğü olan bir hastada saptanan servikal intradural lipom olgusu bildirilmektedir.Item Metastatik servikal vertebra radyoterapisinde üç boyutlu konformal radyoterapi, volümetrik ark terapi ve yoğunluk ayarlı radyoterapi tekniklerinin dozimetrik açıdan karşılaştırılması: Fantom çalışması(Uludağ Üniversitesi, 2017-08-07) Gedik, Sonay; Çetintaş, Sibel Kahraman; Tunç, Sema; Kahraman, Arda; Kurt, Meral; Akabay, Candan Demiröz; Kalyoncu, İsmail Hakkı; Cinoğlu, Merve; Tıp Fakültesi; Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim DalıBu çalışmanın amacı, servikal vertebra radyoterapisinde farklı tedavi planlama yöntemlerinin kullanılmasının, dozimetrik olarak sebep olacağı avantaj ve dezavantajları tespit etmektir. Bu çalışmada, rando fantom (insan dokusu ile eşdeğer maket vücut) kullanılmıştır. Rando fantomun bilgisayarlı tomografi görüntüsü üzerinde; servikal vertebra için bir adet 3B-KRT, üç adet VMAT ve dört adet YART tedavi planı hesaplanmıştır. 3B-KRT planı için CMS XiO Tedavi Sistemi; YART ve VMAT tedavi planları için ise Monaco Tedavi Planlama Sistemi kullanılmıştır. Hazırlanan tedavi planları kritik organ ve CTV dozları, homojenite, konformite, Monitor Unit (MU) ve maksimum plan dozu açısından karşılaştırılmıştır. Çalışmamızda kritik organ dozları, MU ve maksimum plan dozu bakımından 3B-KRT tekniği ile en iyi sonuçlar elde edilirken, homojenite ve konformite bakımından YART ve VMAT tedavi planlarında daha iyi sonuçlar elde edilmiştir. Çalışmada elde edilen verilere göre, riskli organ dozları 3B-KRT tedavi planlamalarında daha iyi iken, YART ve VMAT tedavi planlamalarında CTV dozimetrik özellikleri, konformal tedavi planlarına göre daha iyidir.Item Acil serviste kritik hastaların değerlendirilmesinde kullanılan skorlama sistemlerinin geriatrik hasta popülasyonunda değerliliği(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-17) Çetinkaya, Hasan Basri; Köksal, Özlem; Tıp Fakültesi; Acil Tıp Ana Bilim DalıBu çalışmada acil servis (AS)’e başvuran kritik hastaların değerlendirilmesinde kullanılan çeşitli skorlama sistemlerinin geriatrik hasta popülasyonu için değerliliğinin araştırılması amaçlanmıştır. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi AS`ine başvuran, 65 yaş ve üstü hastalar çalışmaya dahil edilerek, tüm hastalar için HOTEL, ViEWS, ViEWS-L, MEWS, RAPS, REMS skorları hesaplanarak kaydedilmiştir. Çalışmaya 350’si erkek (%56.8), ve 266’sı (%43.2) kadın olmak üzere toplam 616 hasta alındı. Hastaların sonuçlanma şekillerine göre yapılan karşılaştırılmalarında; ilk 24 saatte mortalite açısından tüm skorlar anlamlı saptandı. İkili karşılaştırılmalarında; yatış-taburculuk açısından tüm skorlar, yatış-eksitus açısından VIEWS-L ve RAPS skorları, taburcu-eksitus açısından ise, HOTEL skoru dışındaki tüm skorlar istatistiksel olarak anlamlıydı. 24 saatlik mortaliteyi etkileyen risk faktörlerinin belirlenmesi için HOTEL, ViEWS-L, ViEWS, RAPS, REMS ve MEWS skorları bağımsız değişkenler alınarak geriye doğru adımsal lojistik regresyon analizi yapıldığında elde edilen son modelde VİEWS, VİEWS-L ve RAPS değişkenleri anlamlı bulundu. Bu çalışma sonucunda AS’e başvuran geriatrik hastaların değerlendirilmesinde ve mortalite riskinin belirlenmesinde, kritik hastalarda kullanılan skorlama sistemlerinin kullanılmasının etkin olduğu kanısına varılmıştır.Item İki farklı volumetrik ayarlı ark terapi tekniğinin tedavi planlaması ve dozimetrik karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-13) Etiz, Durmuş; Özden, Özcan; Abakay, Candan; Çetintaş, Sibel; Kurt, Meral; Tunç, Sema; Tıp Fakültesi; Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim DalıÇalışmamızda iki farklı volumetrik ayarlı ark terapi tekniğinin performansını karşılaştırmak ve değerlendirmek amaçlandı. Bu çalışmada planların karşılaştırılması için 20 adet geç evre nazofarenks kanser tanılı hasta seçildi. Tüm tedavi planları 3 hedef hacim, dozları 70/60/54 Gy olacak şekilde seçildi ve 33 fraksiyondan eşzamanlı entegre boost tekniği ile oluşturuldu. Tüm tedavi planları Monaco® tedavi planlama sistemini kullanan Elekta VMAT ve Eclipse™ TPS kullanan RapidArc ile yapıldı. Planlar hedefin %95lik hacimin dozu, riskli organların dozu, konformite indeksi, homojenite indeksi ve Monitor değeri açısından karşılaştırıldı. Tüm kriterlerde anlamlı farklılıklar gözlendi. Elekta VMAT tekniğinde hedef hacim dozları bakımından daha iyi sonuçlar elde edilirken (6919,65±64,80 / 5972,02±89,88 / 5391,10±155,83) RapidArc tekniğinde sonuçlar biraz daha düşük bulundu (6813,65±79,48 / 5926,36±99,34 / 5347,65±69,89). Elekta VMAT tekniği çoğu riskli organ dozunda RapidArc tekniğine daha düşük sonuçlar verdi. Elekta VMAT tekniğinde hedef hacim içindeki konformite (0,997±0,010 / 0,989±0,020 / 0,997±0,006) ve homojenite indeksi (0,070±0,028 / 0,210±0,022 / 0,175±0,42) bakımından RapidArc ‘ın konformite (0,991±0,011 / 0,949±0,000 / 0,950±0,001) ve homojenite indeksinden (0,075±0,016 / 0,255±0,018 / 0,210±0,54) daha iyi sonuçlar verdiği gözlendi. RapidArc’ın monitor değeri (516,59±68,03) Elekta VMAT monitor değerinden (1213,30±131,90) belirgin bir farklı daha düşük olduğu gözlendi.Item Türkiye ile Avrupa Birliği’ne üye ve aday ülkelerin sağlık düzeyi ölçütlerinin çok boyutlu ölçekleme analiziyle incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-13) Horozoğlu, Öznur; Hallaç, Yusuf; Sığırlı, Deniz; Tıp Fakültesi; Biyoistatistik Ana Bilim DalıAvrupa Birliği’ne üye ve üyeliğine aday ülkelerin sağlık düzeyi ölçütleri bakımından birbirlerine göre gelişmişlik düzeyinin incelenmesi ve bu bağlamda sağlık sektörünün kalkınma üzerindeki var olabilecek benzerliklerin ya da farklılıkların ortaya konulması amaçlanmıştır. 2005- 2015 periyodu Dünya Sağlık Raporu’nda bulunan Sağlık Göstergeleri, toplam 33 ülke için elde edilmiş ve ilgili değişkenler kullanılarak çok boyutlu ölçekleme analizi uygulanmıştır. 2 boyutlu konfigürasyon için stress değeri 0,022 olarak bulunmuştur. Çok boyutlu ölçekleme analizi uygulanması sonucunda, ilgilenilen değişkenlere göre ülkelerin, iki boyutlu uzayda üç farklı grup oluşturdukları görülmüştür. Türkiye; AB’ye aday Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti ve Bosna Hersek gibi ülkelere göre, özellikle mortalite hızları bakımından farklılık göstermektedir.Item Göz içi yabancı cisim ile oluşan göz yaralanmalarında prognostik faktörler(Uludağ Üniversitesi, 2017-06-28) Çiçek, Serhat; Kaderli, Berkant; Gelişken, Öner; Avcı, Remzi; Yalçınbayır, Özgür; Yücel, Ahmet Ali; Tıp Fakültesi; Göz Hastalıkları Ana Bilim DalıBu retrospektif çalışmada intraoküler yabancı cisim (İOYC) için vitreoretinal cerrahi yapılan olgularda görmeyi etkileyen prognostik faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmaya 2007-2014 arasında İOYC tanısıyla vitreoretinal cerrahi yapılan ve en az 3 ay takip edilen 52 hasta dahil edilmiştir. Olguların demografik özellikleri, preop ve postop en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EİDGK) kaydedilmiş, postop takiplerindeki anatomik başarı ve EİDGK seviyeleri ile ilişkisi incelenmiştir. Ortalama yaş 34.6 + 14.0 yıl olan bu çalışmada ortalama takip 10,7 ay idi. EİDGK preop 1,74 + 1,15 logMAR iken postop 6. ayda 0,92 + 1,15 logMAR idi. Yabancı cisimin göze giriş yeri ekseriyetle korneal bölge idi. Altıncı ayda anatomik başarı oranı % 88,4 idi. Takiplerde 9 olguda retina dekolmanı geliştiği görüldü. Olguların %42,3’de ilk cerrahiden sonra tekrar cerrahi müdahale yapılması gerekti. Anatomik bütünlük için primer onarım yapılanlarda ve yabancı cismi korneadan çıkarılanlarda 6. aydaki anatomik başarının anlamlı derecede düştüğü tespit edildi (p<0,05).