2016 Cilt 25 Sayı 1

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/16091

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 6 of 6
  • Item
    Türk Ebru tarihi’nde ustalar ve üslup değişimi
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Gülgen, Hicabi; İlahiyat Fakültesi
    Türk süsleme sanatlarından biri olan Ebru’nun, mevcut verilere göre tarihi XV – XVI. yüzyıllara dayanmaktadır. XX. yüzyıl sonlarına kadar Hat ve Cild sanatlarının bir yan kolu olarak yapıla gelen Ebru, son çeyrek asırda müstakil bir sanat hüviyeti kazanmıştır. Osmanlı devlet ve toplum hayatında XVIII. yüzyıl başlarında kendini gösteren Batılılaşma hareketleri, kısa bir zamanda sanat dünyasını da etkisi altına almış; Klasik Osmanlı Üslûbu tedricen yerini Batılı sanat anlayışlarına bırakmıştır. Değişimin uzun bir sürece yayılmış olması dönüşümün getirdiği yapıbozumu hissettirmemiş, toplumsal hafızada tabii bir seyir izlenimi oluşturmuştur. Bu çalışmada, Ebru sanatının bilinen ilk örneklerinden günümüze uzanan çizgisinde üslup değişimleri ve Batı etkisi ele alınmakta, Ebru Sanatkârlarının bundaki rolü ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Ayrıca bu dönüşümün sebepleri ve sonuçları üzerinde durmak da hedeflenmektedir.
  • Item
    Gazzîzâde Abdüllatîf Efendi’nin Fütûhâtu Kenzi’l-Kur’ân adlı Fâtiha Sûresi tefsîri
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Önal, Ramazan
    Gazzîzâde Abdüllatîf Efendi, Miladi XVIII. yüzyılın sonu ile XIX. asrın ilk çeyreğinde Bursa’da yaşamıştır. Bu dönem Osmanlı devletinde yeniliklerin ve ıslahatların son hızıyla devam ettiği bir dönemdir. Gazzîzâde, bu dönemde bir yandan devletin birliği ve bekası için çaba gösterirken diğer yandan ıslahatların ve Avrupa’ya özentinin halkta meydana getirdiği yozlaşmaları tamir etmeye çalışmaktadır. Gazzîzâde, eserlerinde; özellikle Fâtiha sûresi tefsîrinde, dönemin siyasi, sosyal ve ahlaki problemlerine genişçe yer vermiş ve bunların ıslahı için çare olarak bir mürşidin terbiyesinde, dini ve tasavvufi bir hayatın yaşanmasından başka çözüm yolunun bulunmadığını vurgulamıştır. Eserde ana tema tasavvuftur. Ancak o ehl-i sünnetin itikadının doğruluğunu savunma ve bâtıl fırkalara cevap mahiyetinde kelama da genişçe yer vermiştir
  • Item
    Kuşakların ahlâkî değerleri birlikte öğrenmesi: kohlberg’in ahlâkî gelişim kuramı açısından bir değerlendirme
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Gürses, İbrahim; Kılavuz, M. Akif; İlahiyat Fakültesi
    Günümüzde hızlı değişen çağdaş hayat tarzı, nesillerin birbiriyle iletişiminde farklılaşmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kuşaklar arası iletişim eksikliği her bir neslin kendisini toplumun bütününün bir parçası olarak değil, bir alt kültür olarak görmesine sebep olmuştur. Bu olumsuzlukları en az seviyeye indirgemek için din toplumunda iki ya da daha fazla yaş grubunun karşılıklı paylaşma yoluyla birlikte yaşamasına, öğrenmesine ve birlikte planlanmış eğitim etkinliklerine katılmasına daha fazla ihtiyaç duyulmuştur. Bu çalışmada nesiller arası formal ve informal din eğitimin imkânlarının neler olabileceği konusu ele alınmaktadır.
  • Item
    Kitâbü’n-nasihateyn bağlamında Abdüllatîf el-Bağdâdî’nin İbn Sînâ eleştirisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Taş, Enes
    Abdüllatif el-Bağdâdî, XIII. Yüzyılda yaşamış, Fârâbî ekolüne mensup kabul edebileceğimiz, gelenekçi filozoflardan birisidir. Çeşitli konularda yazmış olduğu onlarca eserinin, belki de en önemli ortak noktası, yaşadığı dönemin meselelerini eleştirel bir tarzda incelemesidir. Kitâbü’n-nasihateyn adlı risalesinde de Bağdâdî, tıp ve felsefe konusunda kendi dönemindeki mevcut durumu analiz ederek, İbn Sînâ’nın eserlerine karşı insanları uyarmaktadır. Çünkü ona göre İbn Sînâ felsefî geleneği, Eflatun ve Aristoteles felsefesinde olmayan yeni konularla tahrif etmiştir. O, İbn Sînâ ve takipçilerini, Eflatun ve Aristoteles felsefesini kendilerine göre yorumlamaları ve bu felsefenin bölümleri üzerinde kendilerine göre tasarrufta bulunmaları sebebiyle eleştirmektedir.
  • Item
    Hankâh-vefâ ilişkisi bağlamında İstanbul’daki üç medrese: ka‘riye, hâkâniye-i vefâ ve vefâ medreseleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Çiftçi, Mehdin
    Osmanlı medrese tarihiyle ilgili bazı araştırmalarda İstanbul medreselerinden Hâkâniye-i Vefâ (Hankâh-ı Vefâ), Ka‘riye (Hankâh) ve Vefâ (Şeyh Ebu’l-Vefâ) medreseleri isim benzerliği dolayısıyla birbirlerine karıştırılmıştır. Mevcut kavram kargaşasının en önemli sebeplerinden biri “Hankâh” ve “Vefâ” kelimelerinin bu medreselerin adlandırılmasında ortak kullanılmasıdır. Bu karışıklıklar, özellikle müderris biyografilerinde karşımıza çıkmaktadır. Medreseler ve müderrisleri ana bölümlerinden oluşan çalışmamızda biyografilerin kronolojik olarak incelenmesiyle bilhassa “hankâh” kelimesinin bu medreselerin her biriyle ilgili kullanım farklılığı tespit edilmiştir
  • Item
    Bursa Ulu Cami Müezzin mahfili ve tezyinatı
    (Uludağ Üniversitesi, 2016) Gülgen, Hicabi; İlahiyat Fakültesi
    Bursa Ulu Cami, Erken Osmanlı dinî mimarisinin seçkin örneklerinden biridir. Selçukluların çok ayaklı plan şeması üzerine bazı yenilikler ilave edilerek oluşturulan eser, yerli ve yabancı birçok çalışmaya konu olmuştur. Ancak bu çalışmalarda müezzin mahfili ve tezyinatından neredeyse hiç bahsedilmemiştir. Mahfilin kuzey yüzünde Bursalı şair Rahîmî Abdurrahim Çelebi’ye ait ta’lîk yazıyla iki satırlık bir manzume bulunmaktadır. Manzumenin son paftasındaki tarih kaydından, mahfilin 1549 tarihinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bu yazı aynı zamanda camiin en eski yazısıdır. Ayrıca 2006-2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen restorasyonda mahfil merdivenlerinin aynalığında deri üzerine çalışılmış bir kalemişi tezyinat ortaya çıkarılmıştır. Henüz üzerine herhangi bir incelemenin yapılmadığı bu süslemeler de camideki en eski orijinal kalemişlerini temsil etmektedir. Bu çalışmada Ulu Camiin genel özellikleri belirtildikten sonra, müezzin mahfilinin inşâi hususiyetleri, onarımları, üzerindeki yazı ve süslemeleri detaylandırılacaktır.