2021 Cilt 22 Sayı 40
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18767
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Zonguldak komünizmle mücadele derneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-13) Aydınlı, Erkan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.Bu çalışmada, Zonguldak’ta kurulan Zonguldak Komünizmle Mücadele Derneği’nin kuruluşu, amacı, faaliyetleri ve kapanışı incelenmiştir. Soğuk Savaş Dönemi’nin antikomünist siyasetinin etkisinde kurulan bu dernek, yaklaşık olarak dört yıl faaliyet göstererek geliştirdiği milliyetçi söylemlerle birlikte mitingler, konferanslar ve toplantılar düzenlerken, bir yandan da neşrettikleri yayınlarla hem kamuoyunda hem de siyasette etkin bir görünüm sergileyerek komünizmle mücadele etmiştir. Yerel bir dernek olarak kurulan Zonguldak Komünizmle Mücadele Derneği, kadrosuna kattığı Nejdet Sançar, Halit Taşman gibi Türkçü isimlerin etkisiyle yeni milliyetçi söylemler geliştirmiştir. Yürütülen bu faaliyetlerle Dernek’in etki alanı Zonguldak ilinin sınırları dışına çıkmıştır. Böylelikle Türk siyasi hayatına da etki eden Dernek, kendinden sonra açılacak olan komünizmle mücadele derneklerine de komünizmle mücadele konusunda örnek teşkil etmiştirItem Yasmina Khadra’nın “kaddafi’nin son gecesi” adlı romanının teknik yönden incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-11-08) Işık, Rıfat; Bulut, Mehmet BeşirAsker kökenli bir yazar ve modern Arap edebiyatının son dönemde eser veren önemli kalemlerinden biri olan Yasmina Khadra, Fransa’da yaptığı çalışmalarında gerçek ismini kullanmamış, onun yerine eşinin ismini (Yasmina Khadra) kullanmış ve bu isimle meşhur olmuştur. Yazarın eserleri kırktan fazla dile çevrilmiş, bazıları filmlere konu olmuştur. Yasmina Khadra, bu romanında, Libya lideri Muammer Kaddafi’nin 2011 yılının Ekim ayında en yakınında bulunanlarla beraber, memleketi Sirte’de saklandığı son zamanlarını, sıra dışı hayatından birtakım kesitleri ve onun Batı’ya karşı olan dinmez öfkesini etkileyici ve akıcı bir üslupla okuyucuya aktarmıştır. Avrupa’nın yanı sıra ülkemizde de büyük ses getiren bu eser, genel roman çözümleme yöntemleri kullanılarak teknik açıdan incelenerek çalışmamıza konu olmuştur.Item The significance of the kemalist modernization for modernization theory(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-16) Saylan, İbrahim; Çelikoğlu, İlkim ÖzdikmenliModernization theory, which dominated academic studies from the early 1950s until the late 1970s, attributed a “special place” to the Turkish case among many other non-Western countries, with a special emphasis on the Kemalist modernization of the Early Republican Period. This paper seeks to explore the reasons for Turkey’s special place and the ways Kemalist modernization is positioned vis-a-vis other non-Western countries by tracking the scholarly works by Walt Rostow, Dankwart Rustow, Daniel Lerner, Bernard Lewis and Shmuel Eisenstadt. Without ignoring the particular reflections of disciplinary perspectives they have, their analyses of the Turkish case are investigated with a focus on a number of common themes. Thus, this study does not only shed light on the historical origins of the so-called “Turkish model”, it also seeks to provide a basis for future studies in making a more empirically grounded critique of modernization theory’s analysis of the Turkish case.Item Sualtı arkeolojisi ve Marmara Denizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-15) Gündüz, Serkan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Arkeoloji Bölümü.Sualtı Arkeolojisi 20. yüzyılın başlarında keşfedilen sanat eserleri taşıyan batıkların keşfiyle dikkat çekmeye başlamıştır. 1960 yılında gerçekleştirilen Gelidonya Batığı kazısı ile ise bilimsel kimlik kazanmıştır. Zaman içinde popülaritesini arttıran arkeolojik sualtı çalışmaları Anadolu kıyılarında gün geçtikçe artmış ve keşfedilen Uluburun Batığı ve Antalya Batığı gibi batıklar ile Anadolu kıyılarındaki denizcilik tarihini değiştirmiştir. Uzun yıllar Akdeniz ve Ege kıyılarında yoğunlaşan arkeolojik sualtı çalışmalarının Marmara Denizi’ne ulaşması ancak 1980’lerde olmuştur. Marmara Denizi, Neolitik Dönem’de çevresinde kurulan yerleşimler için besin kaynağı olarak oldukça önemli bir konumdadır. Birinci bin içindeki kolonizasyon hareketleri esnasında kıyılarına birçok yeni koloni kenti kurulduğu bilinmektedir. Fakat, Marmara Denizi’nin denizcilik tarihi büyük oranda gizemini korumaktadır. Geç Roma Dönemi ve Bizans Dönemi’ne tarihlenen batıkların çokluğu başkente ev sahipliği yapan Marmara Denizi’nde artan denizcilik faaliyetlerine işaret etmektedir. Bu çalışmanın amacı, Marmara Denizi’ne dikkatleri çekmektir. Yenikapı Kazıları buluntu grubu bakımından Sualtı Arkeolojisi konusuna girse de kullanılan teknik farklılığı nedeniyle çalışma kapsamına dâhil edilmemiştir.Item Romanya’da modernizasyon ve işgücü kıtlığı arasında tarımsal sorunlar ve çözüm önerileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-11-02) Can, Reyhan RafetRomanya verimli topraklar bakımından zengindir, ancak binlerce hektarlık arazi hâlâ ıssızdır. Ülke hükümeti yerli yatırımları teşvik edemediği için topraklarının bir kısmı yabancılara satılmıştır. Kırsal alanda yaşayan milyonlarca Romen vatandaşı için toprak her türlü ürünün yetiştiği yerdir. Ülke nüfusunun neredeyse yarısı tarımla uğraşmasına rağmen, çoğu çiftlikler kapandığı için tarım sektörünün payı GSYİH’nin % 10’undan fazla değildir. Buna ek olarak, neredeyse her dört Romen vatandaşından biri hayatını devam ettirmek için tarımla uğraşırken, bu sektörün modernizasyonu bir hükümet önceliği hâline gelememiştir. Tarımın modernizasyonu büyük yatırımlar gerektirdiği için hükümet tarım sektörünü yabancılara açarak, karşılayamadığı mali desteğin yabancı yatırımcılar tarafından yapılmasını sağlamıştır. Bu çalışmada Romanya’da tarımın sektörel özellikleri, yapısı ile uygulanan tarımsal politikalar analiz edilip sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur. Çalışma sonucunda ülkenin belkemiği konumundaki tarımın Komünizm Dönemi’nden başlayarak günümüze kadar modernize olamadığı, tarımsal verimin giderek düştüğü ve Romen çiftçilerin kendi topraklarında işgücünü kaybetmeye başladığı sonucuna varılmıştırItem Reji uygulamaları ve tütün kaçakçılığını engellemeye yönelik bir girişim: kordon bölükleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-12-04) Altunsoy, Burak; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.19. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi ve askeri sorunlar, beraberinde mâli bir darboğaz oluşturdu. Devletin bu sorunu aşmak adına ilk etapta iç borçlanmaya gitmesi ihtiyaç duyulan para teminini sağlayamayınca 1853-1856 Kırım Savaşı esnasında ilk kez İngiltere’den dış borç alındı. Zaman içerisinde alınan dış borçlara yenilerinin eklenmesi bir süre sonra Osmanlı ekonomisinin iflasını doğurdu ve alacaklı devletler borçlarının teminini sağlamak için Düyûn-ı Umûmiye İdaresi kurarak Osmanlı Devleti’nin çeşitli vergi gelirlerine el koydu. Bu vergiler içerisinde yer alan tütün vergisinin gelirleri Reji İdaresi denilen kuruma bırakıldı ve Reji ülke içerisinde tekel (yed-i vâhid) şeklinde bütün tütün vergilerini toplamakla görevlendirildi. Fakat zamanla Reji ile tütün üreticisi arasında yaşanan sorunlar tütün kaçakçılığının artmasına yol açtı. Kaçakçılığı engellemek adına Reji’nin silahlı birliği olan kolcular ile kaçakçılar arasında çatışmalar yaşandı. Çalışmamızda yaşanan bu çatışmalara, Reji kolcularına destek için kurulan Kordon bölüklerinin teşkilat şemasına ve faaliyet alanlarına değinilecektir.Item Nadejda Teffi’nin öykülerinde olumsuz anne tipi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-01-17) Gürsoy, YaseminEdebi eserleri oluşturan farklı unsurlar arasında tip önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle karakter ve tip kavramlarının edebi eserdeki kişileri tanımlarken kullanılması yani aynı ögeyi belirtmek amacıyla iki farklı terimin bulunması kimi zaman araştırmacıların tercih yapmasını zorlaştırmaktadır. Tip, belirli bir topluluğun ortak özelliklerini bünyesinde bulundurur. Eserde olayı ya da durumu aktarmak için kullanılan araçtır. Karakter ise yazarın kurguladığı özel bir kişidir, eserde araç değil amaçtır. Olay, karakter etrafında şekillenir, merkezde karakter bulunmaktadır. Rus göçmen edebiyatının önemli isimlerinden Nadejda Teffi, şiirle başladığı yazın yaşamına öykü türüyle devam eder. Rusya’nın ilk kadın mizah yazarı Teffi, eserlerindeki komik unsurlara hayatın gerçeği olan trajediyi, melankoliyi ve acıyı da katar. Yarattığı tipler halkın ortak özelliklerini barındırmaktadır. Bir kadın olarak olumsuz anne tipine öykülerinde yer vermekte ve anneliğin iki karşıt özelliğini eserlerinde kullanarak tek bir tip yaratmaktadır. Bu makalede edebi bir unsur olarak “tip” tanımlanmaya ve Teffi’nin öykülerindeki anne tipi, tip çözümlemesi yöntemiyle incelenerek örneklendirilmeye çalışılmaktadır.Item Müzik öğretmeni adaylarının iyi oluşları ile müzik performans kaygıları arasındaki ilişki(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-16) Eğilmez, Hatice Onur; Bursa Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü.Araştırma, müzik öğretmeni adaylarının iyi oluşlarının sahne performansları sırasında karşılaşabilecekleri kaygı düzeyine etkisini saptamak amacıyla yapılmıştır. Bu doğrultuda müzik öğretmeni adaylarının iyi oluş ve müzik performans kaygıları (MPK) incelenmiş, her iki durum arasındaki ilişki ortaya konmuştur. Araştırmaya Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalında eğitim alan (kız n=51, erkek n=35) 86 öğrenci katılmıştır. Veriler Öğrenci Demografik Bilgi Formu, İyi Oluş Ölçeği (PERMA) ve Kenny Müzik Performans Kaygısı Envanteri (KMPKE) ile toplanmıştır. PERMA, KMPKE puanlarının cinsiyete göre ilişkisinin analizinde t-testi, PERMA ve KMPKE puanlarının öğrenim yıllarına göre ilişkisinin analizindeyse ANOVA kullanılmıştır. PERMA ve KMPKE puanları arasındaki ilişki ile PERMA arasındaki ilişkinin belirlenmesi içinse Pearson Korelasyon katsayısı hesaplanmıştır. Müzik öğretmeni adaylarının iyi oluş ve müzik performans kaygılarında cinsiyete, öğrenim yılına göre anlamlı fark tespit edilemezken, PERMA genel puanı ve tüm alt boyutları ile KMPKE puanları arasında negatif yönlü ve anlamlı ilişki bulunmuştur. Çalışma sonunda sorunun çözümüne ilişkin öneriler sunulmuşturItem Milli mücadele sonrası 13. hilâl-i ahmer sağlık imdat heyeti’nin Bandırma, Kirmasti (Mustafakemalpaşa) ve Karacabey’deki yardım faaliyetleri (1922-1923)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020) Sezer, CemalI. Dünya Savaşı sonrası Anadolu’nun dört bir tarafı İtilaf Kuvvetleri tarafından işgal edildi. İşgal edilen yerler arasında Bursa ve Balıkesir çevresi de vardı. Bölge halkı Yunan işgali altında öldürme, yaralama, tecavüz, gasp, yağma gibi zulümlere uğradı. Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde başlayan Milli Mücadele’nin son askerî safhası Büyük Taarruz’un (26 Ağustos-30 Ağustos 1922) sonunda elde edilen büyük başarıyla Türk ordusu, Batı Anadolu’da ilerlemeye başladı. Türk ilerleyişi karşısında Yunanlar geri çekilirken halka yönelik zulümlerini sürdürerek her tarafı yakıp yıktılar. Yunanların Bursa ve Balıkesir’den çekildikten sonra geride bıraktıkları acıların hafifletilmesi için vakit kaybedilmeden halkın yaraları sarılmaya çalışıldı. Bu amaçla Hilâl-i Ahmer Sağlık İmdat Heyetleri bölgeye gönderildi. Gönderilenlerden biri de 13. Hilâl-i Ahmer Sağlık İmdat Heyeti idi. Heyet; Bandırma, Kirmasti (Mustafakemalpaşa) ve Karacabey’de halkın yiyecek, giyecek, barınma, sağlık gibi ihtiyaçlarını karşılamak için Ekim 1922-Mayıs 1923 tarihleri arasında görev yapmıştır. Zor şartlar içerisinde başarıyla görev yapan Sağlık İmdat Heyeti, yerel makamların ve halkın takdirini kazanmıştır.Item “Millî/erkek”, “gayr-ı millî/kadın”: Türk romanında yabancı okullar ve cinsiyetler üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-14) Erkoç, Gülçin OktayBirtakım kanun ve yönetmeliklerle denetim altına alınan yabancı okullar, millî kimlik önünde her zaman bir tehdit olarak görülür. Özellikle Balkanlardaki toprak kayıplarıyla yükselişe geçen Türkçülük düşüncesi, farklı kültürler konusunda sert bir politika benimsenmesine neden olur. Cumhuriyet döneminde de yabancı okulların Türk millî kimliği önünde tehdit oluşturabilecek yönleri engellenmeye çalışılır. Millî kimliğin inşa edilmesinde kanonlaştırılan romanlar da bu tehdide kayıtsız kalamaz. Müfide Ferit’in “Pervaneler”, Mehmet İrfan’ın “Kız mı Çiçek mi Yahut Mini Mini Nadire”, Halide Nusret’in “Gül’ün Babası Kim?” ve Necmettin Halil’in “Kolejli Nereye” adlı romanları yabancı okulları ana mesele hâline getirir. Halide Edib’in “Son Eseri” ile “Mev’ut Hüküm”, Yakup Kadri’nin “Sodom ve Gomore” ve Reşat Nuri’nin “Çalıkuşu” romanlarının odak noktası yabancı okullar olmasa da konu ile ilgili önemli noktalara işaret ederler. Bu anlamda yazarlar, konuya dair birbirlerinden farklı yaklaşımlar sergileseler de yabancı okulların olumsuz etkisine açık cinsiyetin kadın olduğu sonuca ulaşırlar. Ulaşılan bu sonuç ise cinsiyet ile etkilenme ilişkisi arasında -bilinçli veya bilinçsiz- kurulan bağı gösterir.Item Manzum hâl tercemelerinin (terceme-i ahvâl) edebiyat tarihi bakımından önemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020) Eğri, Sadettin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Türk edebiyat tarihinde hayatları ve eserleriyle önemli sayılabilecek kişiler hakkında her zaman yeterli bilgiye ulaşabilmek mümkün değildir. Asırlar öncesinde yaşamış olan kimi şairlerin biyografileriyle ilgili malumata kısmen de olsa ulaşmak edebî ve tarihî kaynaklar sayesinde ihtimal dâhilindedir. Şair tezkireleri, genellikle tanınmış ve ünlü şairlere yer verir. Bazen de bu biyografik bilgiler tekrar edilir. Oysaki Osmanlı Devleti’nin son devirlerinde konu ile ilgili mechûliyet daha fazladır. İbnülemin Mahmud Kemal ve Ali Emirî Efendi gibi hayatlarını medeniyetin marifet sahiplerine ve onların eserlerine adamış olan kişiler, bunun ıstırabını çekmiş ve eserlerine aktarmıştır. Edebiyat; her türlü bilgiye, her türlü ayrıntıya ihtiyaç duymaktadır. Bu konunun esasında olan biyografi ve otobiyografi metinleri değerli hazinelerdir. Klasik edebiyat döneminde şairler; gelenek ve tevazu gayesiyle kendilerinden pek bahsetmemişlerdir. Şüphesiz bunda şairin psikolojisi, dünyaya bakışı oldukça etkilidir. Farklı nazım şekilleri ve başlıklarla bazı şairler “terceme-i hâl”lerini yazmışlardır. Bu incelemede örneği verildiği gibi şairin öğrencisi veya sevenleri yine manzum olarak onların biyografilerini yazmışlardır. Sanatkârın yaşadığı devir, eğitimi, ailesi ve tasavvufî seyri ile ilgili zengin anlatımı bu metin ve eserlerde bulabiliriz.Item Kırk kuşağı (toplumcu gerçekçi) şiirinde Nâzım Hikmet olgusunun mitolojik ifadesi: apollon ve müz’leri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-19) Özkaya, HilalBu çalışmada öncelikle Kırk Kuşağı şairlerinin kimlerden oluştuğu üzerinde durulmuştur. Ardından Nâzım Hikmet’in mitleştirilmesi üzerine yapılan tartışmalara kısaca değinilmiştir. Daha sonra Hasan İzzettin Dinamo’nun Nâzım Hikmet’i ve diğer Kırk Kuşağı şairlerini mitolojik birer karakter olan Apollon ve müz/musa benzetmesi temel alınarak diğer Kırk Kuşağı şairlerinin de şiirlerinden örneklerle Nâzım Hikmet’e bakışları ortaya koyulmuştur. Bu şairlerin Nâzım Hikmet’e duydukları saygı, sevgi ve bağlılığı ifade etmek için onu şiirlerinde mitleştirip yücelttikleri görülmüştür. Böylece Nâzım Hikmet’i Türk şiirinde bir konu, bir olgu haline getirecek şiirlerin ilk örneklerini onların verdiği tespit edilmiştir. Nâzım Hikmet ve Kırk Kuşağı arasındaki ilişkiyi anlamanın Toplumcu Gerçekçi Türk şiirinin serüvenini anlamayı kolaylaştıracağı tezine ulaşılmıştır.Item Kapitalizmin self-refleksif karakteri olarak sosyoloji: Simmel’in metropol örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-09-07) Keskin, İbrahim; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji BölümüBu makale modernite ile kapitalizm arasında organik bir ilişki olduğu varsayımından yola çıkarak modernitenin sosyoloğu olarak ünlenmiş Simmel’in metropol analizleri çerçevesinde sosyolojinin, kapitalizmin self-refleksif bir işlevi olarak kullanıldığını ortaya koymayı hedeflemektedir. Bunula ilişkili olarak şu sorular çerçevesinde sosyolojik bilginin soruşturmaya açılması hedeflenmektedir; sosyolojik bilgi sadece toplumsal olanın teorik bir ele alınışını mı ifade etmektedir? Yoksa toplumsalın manipülasyonu, kontrolü ve tahakkümü için aynı zamanda işlevsel olarak kullanılmakta mıdır? Çağdaş dünya modernitenin ethos’uyla oldukça çelişik görünmektedir. Moderniteye dair kaygılar aşılması imkânsız düzeyde derinleştirmiştir. Kapitalizme yönelik eleştiriler hatta sonuna dair beklentiler, kapitalizmi daha yaygın, daha incelikli ve nüfuz edici hale getirmiştir. Çağdaş dünya, kapitalizmin mutlak bir zafere ulaştığı görünümü sergilemektedir. Söz konusu eleştirilerin kapitalizmin bu seviyeye ulaşmasında pozitif bir katkısı olmuştur. Sosyoloji ve kapitalizm arasında böyle bir ilişkinin olabileceği ve sosyolojinin küresel dünyanın inşasında işlevsel olarak kullanıldığı kanaatindeyiz.Item İzlenimcilik akımı ve izlenimci müziğin morceaux ımpose geleneği ile flüt repertuvarına yansımalar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-09-22) Okan, Melisa; Alıcı, Sezin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Eğitim Bilimleri Enstitüsü/Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü.19. yüzyılın Avrupası’nda yaşanan Endüstri Devrimi ile Avrupa ülkelerinde teknolojik ve toplumsal değişikliklerin meydana gelmesi bütün sanat dallarını etkileyen önemli gelişmelerden biri olmuştur. Batıda gerçekleşen bu değişimler ile 19. yüzyılın ikinci, 20. yüzyılın ilk yarısında müzik ve tüm sanat dallarına da yansıyan yeni akımlar ortaya çıkmıştır. 20. yüzyıl sanatına yeni boyutlar kazandıran bu akımların ilki, önce resim sanatında ortaya çıkıp sonra diğer sanat dallarını etkileyen İzlenimcilik akımı olmuştur. Bu çalışmada, İzlenimcilik (Empresyonizm) akımının doğuş süreci, müzikte İzlenimcilik akımının etkisi, bu akımın etkilemiş olduğu 1850-1950 yılları arasında Paris Konservatuvarı’nda ortaya çıkan Morceaux Imposé geleneği, bu geleneğin özellikleri ve Morceaux Imposé eserlerin bestecilerinin flüt repertuvarına kazanımları araştırılmış, elde edilen bulgular sunulmuştur. Bu doğrultuda Paris Konservatuvarı’na, flüt çalgısının teknik ve yapısal değişimine, izlenimci bestecilerin flüt için yazdığı eserlere ve izlenimci müzikte flütün yerine ve önemine de değinilmiştir.Item İkinci dünya savaşı sonrası amerikan tarım politikaları ve az gelişmiş ülkeler tarımsal ekonomisi üzerindeki etkileri (1945-2000)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-11-25) Karabağ, Hacer; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü.Gıda maddelerinin ülkeler için stratejik öncelikli mallar sayılması, devletlerin tarımsal alanda politikalar üretmelerinin temel sebebi olmuştur. Devletler, tarımsal üretim ve verimliliği arttırmak adına bir taraftan tarımsal teknolojinin yaygınlaşması için çalışmalar yapmakta, diğer taraftan taban fiyat uygulamaları, tarımsal girdi desteği (tohum, gübre vb.) veya ihracat sübvansiyonları gibi bir dizi araçla tarım sektörünü finanse etmekte ve dış rekabete karşı koruma yoluna gitmektedir. Tarım kesimine yönelik müdahalelerin modern anlamda ilk uygulayıcısı, 1929 Ekonomik Krizi sonrası ABD olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrası tarıma yönelik devlet müdahaleleri artış göstermiş ve dünya genelinde yaygınlık kazanmıştır. ABD’nin bu dönemde uyguladığı tarımsal politikalar, Az Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeleri, tahıl ithalatı konusunda kendisine bağımlı kılarken, geleneksel tarımsal üretimlerini de tahrip etmiştir. Bu çalışmada İkinci Dünya Savaşı sonrası hâkim güç olan ABD’nin, 1945-2000 döneminde uyguladığı tarım politikaları ve Az Gelişmiş Ülkelerin tarımsal ekonomisi üzerindeki etkileri, Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) sunmuş olduğu istatistiki veriler aracılığıyla incelenecektir.Item Gumilyov’un etnogenez ve passionarlık kuramlarının simbiyotik ilişkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-23) Aydın, OnurBilimde bazı kuramlar canlı organizmalar gibidir. Birbirlerinden doğar, birbirleri içinde şekillenir ya da birlikte bilimsel yaşamlarını sürdürürler. Sovyet bilim insanı Lev Gumilyov’un (1912-1992) en ünlü çalışmaları olan etnogenez ve passionarlık kuramları arasında da böyle bir ilişkinin varlığından söz edilebilir. İki ayrı isimle adlandırılmış olsalar da Gumilyov’u daha yakından tanımak ve kuramlarını daha iyi anlamak için bilim insanının sözü edilen kuramları arasındaki bağlantının incelenmesi gerekmektedir. Bu amaç doğrultusunda, çalışmamızda ilk olarak, Gumilyov’un yaşamına ve bilimsel çalışmalarına kısaca değinilecektir. Ardından etnogenez kuramı detaylı olarak incelenecektir. Daha sonra etnogenez safhaları tablo olarak sunulacak ve passionarlık kuramına geçilecektir. Passionarlık sözcüğü ilk olarak anlam bilimsel olarak incelenecek, Gumilyov’a özgü bir terim olan sözcükle bilim insanının anlatmak istediği ifade ortaya çıkarılacaktır. Son olarak passionarlık ve etnogenez kuramları arasındaki simbiyotik ilişki çözümlenecektir. Etnogenez ve passionarlık kuramları arasındaki ilişkiyi ortaya koymak, birtakım tarihsel olaylara bütüncül bakış açısı geliştirilmesini ve olaylar arasındaki sistematik bağlantıların daha iyi çözümlenmesini sağlayacaktır.Item Erken çocuklukta görülen davranış problemlerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-01-11) Işık, EsraBu araştırmada erken çocuklukta görülen davranış problemlerinin çeşitli değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma grubunu Ankara ili Keçiören ilçesine bağlı 7 bağımsız anaokulunda bulunan 177 çocuk ve çocukların öğretmenlerinin (34) oluşturduğu çalışma, nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeline ve kesitsel tarama desenine göre tasarlanmıştır. Çalışmada verilerin elde edilmesinde “Okulöncesi ve Anaokulu Davranış Ölçeği (AODÖ)” ile araştırmacı tarafından geliştirilen “Öğretmen Bilgi Formu” kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin normal dağılmaması nedeniyle, iki gruplu karşılaştırmalarda Mann-Whitney U testi, üç ve daha fazla gruplu karşılaştırmalarda ise Kruskall-Wallis H testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, okul öncesi dönem çocuklarında görülen davranış problemlerinin çocukların cinsiyetine, yaşına, daha öncesinde herhangi bir eğitim kurumuna gitme durumuna, çocuğun sakatlık, özür ya da özel eğitim gerektiren durumu ile ailenin gelir düzeyine göre anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği; buna karşın çocuğun kardeş sayısı, anne ve baba yaşı ile anne ve baba eğitim durumuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır.Item Endüstriyel pazarlamada fiyatlandırma mitleri üzerine betimsel bir araştırma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-09-07) Tepe, Recep; Taşkın, Çağatan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/İşletme Bölümü.İşletmelerin kârlılıklarını arttırmanın yollarından biri de fiyatlandırmaların doğru bir şekilde yapılmasıdır. Fiyat aynı zamanda etkili bir rekabet aracı olarak kullanılabilir. Pazarlama karmasında bulunan diğer unsurlar ile karşılaştırıldığında fiyatın gelir getirici yönü vardır ve aynı zamanda ikna aracı olarak da kullanılabilir. Tüm bu olumlu özelliklerine rağmen fiyat ve fiyatlandırma konusu akademik alanda yeterli ilgiyi görmemektedir. Özellikle endüstriyel fiyatlandırma konusunun pazarlama bakış açısıyla ele alınması hakkında literatür gelişmiş değildir. Bu nedenle de bu durum endüstriyel fiyatlandırmada bazı ön kabullere ve ön yargılara (efsanelere / mitlere) hareket alanı sağlamaktadır. Bu makalenin temel amacı otomotiv yan sanayinde fiyat karar vericilerinin endüstriyel fiyatlandırma ile ilgili literatürde mevcut olan fiyatlandırma mitlerine ilişkin algılarını ölçmek ve betimsel çıkarımlarda bulunmaktır. Araştırmanın ana kütlesi TAYSAD üyesi olan işletmelerin fiyatlandırma konusunda karar veren yöneticileridir. Çalışmada toplamda altı adet fiyatlandırma miti incelenmiş ve sonuçlar değerlendirilmiştir.Item Desperate lovers versus tyrant beloveds: the master-slave analogy in the poems of John Keats and felicia hemans(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-11-17) Özkan, HediyeAlthough love of nature as a source of inspiration is one of the primary themes in Romantic period, romantic love, which conveys the passion, pleasure, or the pain of love, often appears as a common theme in Romantic poetry. Romantic poetry becomes as a fertile space where some of the poets explore romantic love as a powerful, intense, and irresistible emotion that gives pain and melancholy rather than pleasure and happiness. I argue that the uneasy relationship between the lovers and beloveds in Romantic poetry, particularly in poems of John Keats and Felicia Hemans parallels with a long-lasting theme, the pain of love, depicted through the sultan-servant or master-slave analogy in Ottoman Divan poetry. Discussing the function of masterslave analogy in Ottoman Divan poetry and theorizing love within philosophical and scientific contexts with the ideas of Ficino and Hegel, this paper examines how Keats and Hemans employ this analogy in their poems and explore the pain of love to demonstrate the power dynamics between the lovers and beloveds.Item Cemal Şakar’ın denemeleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-12-07) Turna, MuratCemal Şakar, 1980 sonrası Türk hikâyeciliğinde isminden söz edilen bir sanatçıdır. Şakar her ne kadar hikâyeleri ile tanınmış olsa da deneme türünde de eserler vermiştir. Bu makalede Cemal Şakar’ın denemeleri üzerinden yol almak suretiyle onun sanat anlayışı ve ideolojik tarafı hakkında bilgi sunulduğu gibi sahip olduğu entelektüel müktesebatın edebî kamuya ve daha genel biçimde kendisinin de içinde olduğu “İslâmcı sanatçı” çevresine ne gibi katkılar sağlayabildiği üzerinde durulmaktadır. Varılan sonuçlar, sanatı kendi ideolojik düzlemiyle yorumladığı ve fikirleri ile ortaya koyduğu sanat arasında uyum arayışı içinde olduğudur. Ayrıca modern sanatın açmazlarına dikkat çeker. Müslüman aydın ve sanatçıları, modern sanatın rahatsızlık verdiğini düşündüğü konularda, kendi aradığı çözüme ortak olmaya davet eder. Cemal Şakar’ın denemeleri kültür, sanat ve özellikle edebiyatla ilgilenen kesimi modernizm, edebiyat ve ideoloji üçgeninde düşündürmeye çalışır.