2002 Cilt 16 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/1352
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Bursa ili topraklarının bitkiye yarayışlı çinko yönünden genel durumu(Uludağ Üniversitesi, 2002) Özgüven, Nurşen; Katkat, A. Vahap; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bölümü.Bursa İli topraklarını temsilen alınan 40 adet toprak örneğinin çinko içeriğini belirlemek için 0.005 M DTPA+0.01 M CaCl2 + 0.1 M TEA (pH=7.3) ekstraksiyon yöntemi kullanılmış ve elde edilen çözeltiler AAS tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Bitkiye yarayışlı çinko miktarı 0.5 ppm’den düşük olan alanlar potansiyel olarak çinko eksikliğinin olabileceği alanlar olarak düşünülmüş ve bu değerlendirmeye göre Bursa İli topraklarının % 37.50’sinde çinko eksikliğinin sözkonusu olduğu belirlenmiştir. Çinko eksikliği en fazla Kireçsiz Kahverengi, Kireçsiz Kahverengi Orman, Rendzina ve Kırmızı Kahverengi Akdeniz Büyük Toprak Gruplarında saptanmıştır. pH’sı 8’den fazla, CaCO3 içeriği % 15-25 arası değişen, organik madde içeriği % 1.0-2.0 arası değişen tın topraklar Bursa İlinde çinko eksikliğinin en fazla görüldüğü topraklardır.Item Bazı ekmeklik buğday (Triticum aestivum var. aestivum) hat ve çeşitlerinde uyum yetenekleri üzerine araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 2002) Balcı, Arzu; Turgut, İlhan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu araştırma, beş buğday anacı arasında yapılan yarım diallel melezlemede elde edilen 10 F1 hibridinde üstün genel ve özel uyum yeteneğine sahip ebeveyn ve melezleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada, 393 (3), 361 (4) ve 68 (5) ıslah hatları ile Atilla-12 (1) ve Flamura-80 (2) çeşitleri olmak üzere toplam 5 tane anaç kullanılmıştır. Deneme Bursa ekolojik şartlarında, 3 tekerrürlü ve tesadüf blokları deneme desenine uygun olarak yürütülmüştür. Veriler ise Griffing analiz metoduna göre değerlendirilmiştir. Sonuçlara göre genotiplerin genel ve özel uyum yetenekleri istatistiki olarak önemli bulunmuştur. Bitki boyu bakımından 4, başak boyu bakımından 2 ve 5, başakta tane sayısı bakımından 3 ve 4, başakta tane ağırlığı bakımından 2 ve 4, 1000 tane ağırlığı bakımından ise 1 ve 2 nolu atalar yüksek genel uyum yeteneği etkisine sahip olmuşlardır. 1x5 kombinasyonu ise incelenen tüm karakterlerde en yüksek özel uyum yeteneği etkisini ortaya koymuştur. Ayrıca üzerinde çalışılan tüm unsurlarda eklemeli gen etkisinin hakim olduğu belirlenmiştir.Item Bursa ili ekolojik koşullarında buğday kahverengi pası (Puccinia recondita Roberge ex Desmaz. f.sp. tritici)’na karşı bazı ekmeklik buğdayların reaksiyonları ve verim kayıplarının belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Arslan, Ümit; Yağdı, Köksal; Aydoğan, Esra; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu çalışma Bursa ili ekolojik koşullarında 2000-2001 yetiştirme sezonunda Buğday Kahverengi Pası (Puccinia recondita Roberge ex Desmaz. f.sp. tritici)’na karşı 10 ekmeklik buğdayın (3 çeşit ve 7 hat) reaksiyonlarını ve verim kayıplarını belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Kahverengi Pas’a karşı Marmara-86 çeşidinin orta derecede duyarlı (MS), diğer 9 çeşit ve hattın duyarlı (S) olduğu saptanmıştır. Regresyon analizleri sonucunda; hastalık şiddetinin her %1’lik artışında, ortalama kayıpların tane veriminde 4.07 kg/da (% 0.17), 1000 tane ağırlığında ise 0.13 g (% 0.12) olduğu belirlenmiştir. Hastalık şiddetine bağlı olarak ortalama kayıplar tane veriminde 53.1 kg/da (% 9.4), 1000 tane ağırlığında ise 4.3 g (% 9.3) bulunmuştur.Item Armut ve ayvada nişasta jel elektroforez tekniğine göre peroksidaz izoenzim analizleri için en uygun yöntemin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Küden, Ali; Krebs, Stephen L.; Arora, Rajeev; Gülen, Hatice; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu çalışma, armut çeşitleri ile ayva anaçlarında çeşitli amaçlarla kullanılabilecek peroksidaz (PRX) izoenzim analizleri için en uygun nişasta jel elektroforez (SGE) yönteminin belirlenmesi üzerine kurulmuştur. Denemede, Bartlett (BT= Williams) ve Beurre Hardy (BH) armut çeşitleri ile QA ayva anacının yıllık sürgünlerinden alınan kabuk dokusu örnekleri kullanılmıştır. SGE için Krebs (1996), modifiye edilmiş Krebs (1996) ve modifiye edilmiş Santamour ve ark (1986) olmak üzere 3 farklı ekstraksiyon solüsyonu; Histidine-citrate, pH 5.7, Morpholine-citrate pH 6.25 ve Lithium Borate/Tris-citrate pH 8.3 olmak üzere 3 farklı jel ve elektrot sistemi ve Wendel ve Weeden (1989), modifiye edilen Santamour ve ark. (1986) ve Santamour ve ark (1986) Guaiacol yöntemi olmak üzere 3 farklı boyama sistemi denenmiştir. Sonuç olarak, armut ve ayvada SGE ile peroksidaz izoenzim analizlerinde Santamour ve ark. (1986) yöntemine göre ekstrakte edilen örneklerin Lithium borate/Tris citrate pH 8.3 jel ve elektrot sistemine göre elektroforezden geçirilip Wendel ve Weeden (1989) yöntemine göre boyandığı kombinasyon en iyi sonucu vermiştir.Item Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi elma bahçesinde phyllonorcyter blancardella (F.) (Lepidoptera: Gracillariidae)’nın ergin popülasyon dalgalanması üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 2002) Kaya, Mehmet; Kovancı, Bahattin; Gençer, N. Sema; Akbudak, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu araştırma Bursa ilinde 1997, 1998 ve 2000 yıllarında Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi elma bahçesinde yapılmıştır. Phyllonorcyter blancardella (F.)’nın ergin popülasyon değişiminin incelenmesinde “INRA BIOPROX” tipi tuzak ve feromon kapsülleri kullanılmıştır. Tuzak haftada 1- 2 kez kontrol edilmiş ve yakalanan erginler tüm uçuş periyodu süresince haftada yakalanan toplam ergin sayısı olarak kaydedilmiştir. Yapılan çalışmalar sonunda P. blancardella’nın U.Ü. Ziraat Fakültesi elma bahçesinde elmanın potansiyel zararlılarından birisi ve aynı zamanda popülasyon yoğunluğu en yüksek olan böcek türü olduğu tespit edilmiştir. Tuzakta P. blancardella’nın ilk erginleri 1998 ve 2000 yıllarında sırasıyla 10 Nisan ve 31 Mart’ta, erkenci ve orta geççi elma çeşitleri pembe tomurcuk, geççi çeşitler fare kulağı safhasında ve çok geççi çeşitler ise patlayan tomurcuk safhasında iken saptanmıştır. Ergin uçuşu Mart sonu veya Nisan başlarından Ekim ortalarına kadar devam etmiş ve toplam ergin uçuş süresi 1998 ve 2000 yıllarında sırasıyla 190 ve 197 gün olmuştur. Bu süre içinde gerek 1998 ve gerekse 2000 yılında 4 uçuş gözlenmiştir. Uçuş periyotları belirgin olarak birbirinden ayrılmış ve P. blancardella U.Ü. Ziraat Fakültesi elma bahçesinde 1998 ve 2000’de, yılda 4 döl vermiştir.Item Bursa Mustafakemalpaşa ekolojik koşullarında farklı bitki populasyonları ve azot dozlarının soyanın verim ve verim unsurlarına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Öz, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu.Bu araştırma, Bursa Mustafakemalpaşa ekolojik koşullarında farklı bitki populasyonları ve azot dozlarının soya fasulyesinde verim ve verim komponentlerine olan etkisini ortaya koyabilmek amacıyla yürütülmüştür. Denemeler 2000-2001 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu Deneme Tarlalarında yapılmıştır. Araştırmada bir adet soya çeşidi (A-3935), dört bitki sıklığı (70x05, 70x10, 70x15 ve 70x20 cm) ve dört azot dozu (kontrol, 3, 6 ve 9 kg/da) denenmiştir. Araştırmada bitki boyu, ilk baklanın yerden yüksekliği, yan dal sayısı, bitkide bakla sayısı, tek bitki verimi, hasat indeksi, 100 tane ağırlığı ve tohum verimi unsurları incelenmiştir. İki yılın ortalaması sonuçlara göre, ekim sıklıkları ve azot dozları incelenen tüm komponentleri önemli düzeyde etkilemiştir. Bitki sıklığı ve azot dozlarının artması bitki boyunu, ilk bakla yüksekliğini, hasat indeksini ve tohum verimini artırırken, yan dal sayısını, bitkide bakla sayısını, tek bitki tohum verimini ve 100 tohum ağırlığını azaltmıştır. Azot ise tüm komponentleri artırıcı yönde etki göstermiştir.Item Melez ayçiçeği (Helianthus annuus L.) performanslarının belirlenmesinde farklı kombinasyon kabiliyeti test yöntemlerinin kullanılması olanakları(Uludağ Üniversitesi, 2002) Göksoy, Abdurrahim Tanju; Turan, Zeki Metin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu araştırma, hibrid ayçiçeği ıslahında ebeveyn olarak kullanılan kendilenmiş hatların kombinasyon yeteneklerinin belirlenmesinde diallel melezleme, topcross ve polycross yöntemlerinin etkinliğini karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, 9 kendilenmiş ayçiçeği hattı arasında oluşturulan yarım diallel 36 tek melez döl ile 9'ar adet topcross ve polycross döllerinin bitki boyu, tabla çapı, 1000 tane ağırlığı ve tane verimi bakımından melez performansları incelenmiş ve üç yöntem arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. Araştırma sonuçları, üç farklı yöntemle elde edilen melezlerin döl performansları arasında pozitif yönde önemli ilişkiler bulunduğunu ve melezlerde beliren heterotik etkilerin de birbiriyle uyum içinde olduğunu göstermiştir. İncelenen tüm özelliklerde ebeveynlerin ortalama değerleri (X) ile üç farklı yöntemle tahminlenen genel uyum yeteneği (g.u.y.) etkileri arasındaki ilişkilerin önemsiz olduğu ve diallel analiz yönteminde melezlerin ortalama değerleri ile heterotik sapma (F1-P) değerleri arasındaki korelasyonların pozitif ve önemli olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlar, her üç yöntemde de ebeveynlerin ortalama performanslarının melez performanslarını tahminlemedeki etkinliğinin çok zayıf olduğunu, buna karşılık diallel analiz tekniği ile hesaplanan heterotik etkilerin melez performanslarının tahminlenmesinde daha etkin olduğunu ortaya koymuştur. Bulgular, melez performanslarının belirlenmesinde farklı kombinasyon kabiliyeti test yöntemleri arasında belirgin farklılıkların bulunmadığını, ancak hatların melez performansları hakkında daha detaylı bilgiler elde etmek için diallel analiz tekniğinin bir üstünlüğe sahip olduğunu göstermiştir.Item Yeni geliştirilen sentetik ayçiçeği (Helianthus annuus L.) çeşitlerinde verim ve bazı verim komponentlerinin korelasyonu ve path analizi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Göksoy, Abdurrahim Tanju; Türkeç, Aydın; Turan, Zeki Metin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu araştırma, ayçiçeğinde tohum verimi ve bazı verim komponentlerinin birbirleri ile olan ilişkilerini ve bu karakterlerin Path analizi ile tane verimi üzerine olan doğrudan ve dolaylı etkilerini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Araştırma, Bursa koşullarında 1994-1997 yıllarında sekiz ayçiçeği genotipi (dört deneysel sentetik çeşit, dört kendilenmiş hat karışımı ve iki standart çeşit) ile yürütülmüştür. Çalışmada bitki boyu, tabla çapı, tablada tane sayısı, 1000 tane ağırlığı ve tane verimi gibi tarımsal özellikler incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, 1000 tane ağırlığı ile bitki boyu ve tablada tane sayısı arasındaki korelasyonlar dışında, incelenen bütün ilişkilerin pozitif ve çoğunlukla yüksek derecede önemli olduğu saptanmıştır. En yüksek pozitif korelasyon dekara tane verimi ile tablada tane sayısı arasında bulunmuştur (r=.+0.890**). Üç yıllık ortalamaya dayanarak, Path analizi sonuçları, tane verimi üzerine en büyük doğrudan etkiye sahip karakterin, tablada tane sayısı (+0.7269) olduğunu, bunu sırası ile 1000 tane ağırlığı (+0.3215) ve tabla çapının (+0.1689) izlediğini ortaya koymuştur. Tane verimi üzerine, tablada tane sayısı, 1000 tane ağırlığı ve tabla çapının doğrudan etki yüzdeleri sırası ile, %80.0, %50.6 ve %24.0 olarak bulunmuştur. Bitki boyunun tane verimi üzerine direkt etkisi olmamasına karşın tablada tane sayısı. üzerinden indirekt etkisi (+0. 4507 veya %.74.6) çok yüksek bulunmuştur.Item Hayvan yemi olarak kullanılan buğday danelerinde toksin oluşumuna neden olan fungusların sodyum hidroksit uygulamasıyla engellenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Karabulut, Özgür Akgün; Değirmencioğlu, Taşkın; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.Bu çalışmada, hayvan yemi olarak kullanılan buğday danelerinde farklı sodyum hidroksit (NaOH) uygulamaları (% 1,5, 3,0, 4,0) ile toksin oluşumuna neden olan fungusların 6 aylık bir depolama süresince engellenmesi amaçlanmıştır. Buğday danelerindeki fungus gelişimini engellemede % 3 ve 4’lük sodyum hidroksit uygulamaları diğer 2 uygulamaya (% 0 ve 1.5) göre daha başarılı sonuç vermiştir. Fungus gelişimi % 3 ve 4’lük uygulamalar ile 6 ay boyunca etkili bir şekilde engellenirken, % 1,5’luk uygulamanın etkinliği bir kaç ay ile sınırlı kalmıştır. Buğday danelerinde çalışma boyunca en yaygın olan funguslar Alternaria, Fusarium, Penicillium, Aspergillus, Rhizopus ve Mucor spp. olarak tespit edilmiştir. Sodyum hidroksit ile muamele edilen buğday danelerinin besin maddeleri içerikleri 6 aylık depolama süresince izlenmiş ve bu danelerin besin maddeleri içeriklerinde hayvan beslemesinde kullanımlarını engelleyecek önemli bir değişiklik saptanmamıştır.Item Bursa ekolojik koşullarında bazı yabancı iki sıralı arpa (hordeum vulgare distichon) çeşitlerinin kimi verim ve kalite özelliklerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Taş, Birol; Yürür, Nevzat; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu araştırma Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme alanlarında 1997-1999 yılları arasında yürütülmüştür. Denemenin kurulduğu ilk yıl olan 1997-1998 ekim döneminde 50 çeşit denemeye alınmış, ancak gelişmesi iyi olan ve kuş zararına dayanıklı olarak belirlenen toplam 9 çeşit üzerinden denemenin ikinci yılı tekrarlanmıştır. Denemede standart çeşit olarak Angora kullanılmıştır. Araştırmada çeşitlerin verim değerleri ile bitki boyu, başak uzunluğu, başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı gibi bazı verim özellikleri ve bin tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı, protein oranı ve ekstrakt oranı gibi bazı kalite özellikleri incelenmiştir.Item Gıda işletmelerinde kullanılan bazı dezenfektanların mikroorganizmalar üzerine etkiler(Uludağ Üniversitesi, 2002) Şenel, Yasemin; Başoğlu, Fikri; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada gıda sanayii açısından büyük önem taşıyan ve son yıllarda kullanımı gittikçe artan dezenfektanların, dezenfektan konsantrasyonuna ve uygulama süresine bağlı olarak mikroorganizmalar üzerine etkilerinin saptanması amaçlanmıştır. Materyal olarak, kimyasal bileşimleri farklı üç dezenfektan ve kontrol grubu olarak da fenol kullanılmıştır. Kullanılan dezenfektanlar klor bazlı, kuarterner amonyum (QAC) bazlı ve alkol bazlıdır. Kullanılan mikroorganizmalar ise Escherichia coli, Pseudomonas aeroginosa, Staphylococcus aureus, Enterococcus faecalis, Enterobacter aerogenes ve Bacillus cereus’tur. Araştırma sonucunda dezenfektan etkisinin konsantrasyona ve zamana bağlı olarak değiştiği saptanmıştır. Dezenfektanlara en duyarlı mikroorganizmaların Staphylococcus aureus ve Enterococcus faecalis olduğu gözlenirken en dayanıklı mikroorganizma Bacillus cereus olarak saptanmıştır. Bu çalışmanın sonucunda direkt olarak kullanılan alkol bazlı dezenfektanın kullanılan mikroorganizmaların hepsine karşı çok etkili olduğu saptanmıştır. Klor ve QAC bazlı dezenfektanlar %0.5,%1, %1.5 ve %2 konsantrasyonlarında kullanılmıştır. Klor bazlı dezenfektan Pseudomonas aeroginosa, Staphylococcus aureus, Enterococcus faecalis ve Enterobacter aerogenes üzerine etkili olurken, QAC bazlı dezenfektan da Escherichia coli, ve Bacillus cereus üzerine etkili olmuştur.Item Bursa ovası yeraltısuyu sulamasında çiftçi sulamalarının değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Şahinler, Çimen Zehra; Gündoğdu, Kemal Sulhi; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü.Bu çalışmada, Bursa Ovası Yeraltısuyu Sulaması, çiftçi uygulamaları açısından ele alınmış, sulama alanındaki çiftçilerin sulama zamanını belirleme yetenekleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla örnek parseller seçilerek bu parseller üzerinde çalışmalar yürütülmüştür. Sonuçta, Bursa Ovası Yeraltısuyu sulaması alanındaki çiftçilerin sulama zamanını belirleme konusunda kullandıkları ölçütlerin yetersiz olduğu ve bu konuda yeterli bilince sahip olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır.Item Süt işletmelerine önerilen bazı ticari deterjanların kullanım olanaklarının araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2002) Korukluoğlu, Mihriban; Şahan, Yasemin; Yiğit, Aycan; Başoğlu, Fikri; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.Bu araştırma, süt ve süt ürünleri işleyen, özellikle dondurma fabrikalarında, temizlik amacıyla kullanılan deterjanların seçiminde dikkat edilmesi gereken faktörlerin saptanması amacıyla yapılmıştır. Burada öncelikle deterjanların etkinlikleri belirlenmiştir. Daha sonra süt ve ürünlerini işleyen işletmeler için en uygun deterjanlar seçilmiştir. Böylece etkisi olmayan veya fazla deterjan kullanımından kaynaklanabilecek; maliyet artışı, zaman ve verimlilik kaybı, mikrobiyel riskler ve çevre kirliliği gibi faktörler önlenmeye çalışılmıştır.Item Bursa ilinde tüketilen kaymakların mikrobiyolojik özellikleri ve bazı patojen bakterilerin aranması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2002) Yılsay, Tülay Özcan; Bayizit, Arzu Akpınar; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada, Bursa ilinde tüketime sunulan kaymaklardan toplam 30 adet örnek alınarak mikrobiyolojik özellikleri açısından incelenmiştir. Toplam aerobik mezofilik mikroorganizma sayısı 2.71 – 6.35 log cfu / g, maya küf sayısı 2.11 – 6.20 log cfu / g, toplam Staphylococcus sayısı 0.00 – 5.44 log cfu / g, koliform grubu bakteri sayısı 0.00 – 5.43 log cfu / g ve Salmonella – Shigella sayısı 0.00 – 4.25 log cfu / g olarak belirlenmiştir. Sadece iki örnekte E. coli varlığı pozitif olarak değerlendirilmiştir. Piyasaya sunulan kaymaklar üretim, muhafaza ve pazarlama aşamalarında mikrobiyel kontaminasyona uğradığı için hem tüketici sağlığı, hem de ürün kalitesi açısından risk taşımaktadır. Bu nedenle, gereken özen gösterilmeli ve üretim teknikleri geliştirilip standardize edilmelidir.Item Kök ve kökboğazı fungal patojenlerine karşı bazı buğday çeşitlerinin reaksiyonları ve tohum koruyucu fungusitlerin fusarium culmorum (W.G.Sm.) sacc.’a etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Arslan, Ümit; Baykal, Necati; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.Bu çalışma 1996-1997 yılında kök ve kökboğazı fungal patojenleri Fusarium culmorum (W.G.Sm) Sacc., F. graminearum Schawabe ve Rhizoctonia cerealis van der Hoeven’e karşı bazı buğday çeşitlerinin reaksiyonlarını ve tohum koruyucu fungusitlerin F. culmorum’a etkisini belirlemek amacıyla kontrollü koşullarda yürütülmüştür. Reaksiyonları araştırılan 8 buğday çeşidinden Saraybosna’nın F.culmorum’a orta derecede duyarlı (MS), F. graminearum ve R. cerealis’e ise duyarlı (S) olduğu belirlenmiştir. Diğer 7 çeşit her 3 patojene de duyarlı (S) bulunmuştur. Türkiye’de Buğdayda Sürme (Tilletia foetida (Wallr.) Liro, T. caries (D.C) Tul.) ve Rastık (Ustilago nuda tritici Schaffn.) hastalıklarına karşı ruhsatlı fungusitlerden Carbendazim, Tebuconazole, Maneb ve Triticonazole’un kullanım dozunda F. culmorum’a sırasıyla %80.00, %80.00, %60.00 ve %28.00 oranında etkili olduğu saptanmıştır.Item Bursa koşullarında sıcaklık ve yağış artışlarının buğday verimi üzerindeki etkisinin bitki-iklim modellemesi ile belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Yazgan, Senih; Tatar, Dilruba; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü.Bu çalışmada, Bursa ve yöresinde yetiştirilen Bezostaya buğday çeşidine ilişkin bitki-iklim modellemesi ile verim tahmini, DSSAT V3 (Decision Support System for Agrotechnology Transfer Version 3) paket programı ile incelenmiştir. Ayrıca dünyada sıcaklık artışları konusunda yapılan çalışmalar sonucunda ortalama sıcaklığın, 2~40 C arasında artacağı tahmini göz önünde bulundurularak, bitki gelişme dönemlerinde 20 C ve 40 C sıcaklık artışları ile, 5 mm ve 10 mm yağış artışları, çevresel etmenlerinin bitki gelişiminde nasıl bir etki yapacağı da sınanmıştır. Sonuç olarak, buğday bitkisinin vejetatif gelişme ve vejetatif gelişme dönemi sonundaki sıcaklık ve yağış artışlarına karşı diğer gelişme dönemlerine göre daha duyarlı olduğu, sıcaklık artışlarının bitki gelişimini olumsuz yönde etkilediği sonucu elde edilmiştir.Item Bursa koşullarında yetiştirilen ekmeklik buğday (Triticum aestivum L.) çeşit ve hatlarının stabilite parametrelerinin saptanması üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2002) Yağdı, Köksal; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Bu araştırma Bursa koşullarında kombinasyon ıslahı uygulaması ile geliştirilen ileri ekmeklik buğday hatları ile yörede ekimi yapılan çeşitlerin çevresel adaptasyon ve stabilitelerinin saptanması amacıyla yürütülmüştür. Adaptasyon ve stabilite parametreleri olarak; doğrusal regresyon katsayısı (b), regresyondan sapma (S2 d) ve belirtme katsayısı (r2 ) değerleri ele alınmıştır. Araştırma sonucunda, saptanan tüm parametreler birlikte ele alındığında, 5-43 ve 4-83 no’lu hatlar ile Saraybosna çeşidinin stabil genotipler olduğu sonucuna varılmıştır.Item Diesel motorlarda biodiesel kullanımının teknik ve ekonomik olarak incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Ulusoy, Yahya; Alibaş, Kamil; Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu/Tarım Alet ve Makina Programı.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarım Makinaları Bölümü.Dünyadaki teknolojik gelişmenin paralelinde hızla artan enerji ihtiyacı nedeniyle, enerjiyi yoğun olarak kullanan sektörler, araştırmageliştirme faaliyetlerini, alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Alternatif enerji kaynağı arayışlarında, otomotiv sektörü önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada, biodiesel’in alternatif diesel yakıtı olarak kullanım olanakları; bu konuda yapılan çalışmalar ve diğer ülkelerdeki uygulamaları açısından incelenmiş ve oluşturulan biodiesel üretim düzeneğiyle yapılan deneysel çalışmalar ile literatür sonuçları irdelenmiştir. Bunun yanı sıra yurdumuzda biodiesel kullanımının ön ekonomik analizi yapılmıştır.Item Gemlik zeytin çeşidinde çiçek tomurcuğu farklılaşması ve gelişimi üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2002) Barut, Erdoğan; Ertürk, Ümran; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu araştırma, 2000-2001 yılları arasında Bursa iline bağlı Çakırca ve Aksungur köylerinde ‘Gemlik’ zeytin çeşidine ait ağaçlardaki çiçek tomurcuğu farklılaşması (morfolojik ayrım) ve gelişimini saptamak amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, tomurcuk örnekleri Ekim ayının sonundan çiçeklenme periyoduna kadar 10 günlük aralıklarla alınarak FAA eriyiğinde tespit edilmiştir. Daha sonra örnekler parafine gömülerek, kesit alınmış ve mikroskop altında incelenmiştir. İncelemeler sonucunda çiçek tomurcuklarının morfolojik ayrım dönemi ve çiçek tomurcuğunun bazı gelişim dönemleri (çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve tohum taslaklarının görülmesi) tespit edilmiştir. Genel olarak, tomurcuklardaki morfolojik ayrımın Şubat ayının ilk haftasında, tohum taslaklarının görülmesinin de Nisan ayı ortalarında olduğu saptanmıştır.Item Yedi ekmeklik buğday (Triticum aestivum L.) diallel melezlerinin kimi tarımsal özelliklerinde heterosis(Uludağ Üniversitesi, 2002) Dağüstü, Nazan; Bölük, Meral; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu araştırma 7x7 diallel ekmeklik buğday (Triticum aestivum L.) melez populasyonun tane verimi ile bazı verim komponentleri ve protein oranlarının heterosis değerlerini belirlenmek amacıyla 2000-2001 yıllarında Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Araştırma ve Uygulama Çiftliği deneme alanlarında yürütülmüştür. Elde edilen 42 F1 melezi ve 7 ebeveyn 3 tekerrürlü olarak tesadüf blokları deneme desenine göre ikinci yıl ekilmişlerdir. Bitki boyu, başak uzunluğu, başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, 1000 tane ağırlığı ve protein oranları gibi özellikler incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre ele alınan ebeveyn ve melezler arasında incelenen tüm özellikler bakımından istatistiki olarak önemli farklılıklar bulunmuştur. İncelenen özellikler bakımından tüm F1 melez kombinasyonlarının ortalama değerleri tüm ebeveynlerin ortalama değerlerinden daha yüksek veya eşit miktarlarda olmuştur. Bitki boyu ve başakta tane sayısı dışında ele alınan diğer özelliklerde 20 tanenin üzerinde melez önemli düzeyde pozitif yönde heterosis göstermiştir. En yüksek protein içeriği 6x5 ve 7x5 (% 14.3) melezlerinden elde edilmiştir. Ele alınan tüm komponentler bakımından 1x4, 4x3 ve 6x4 melezleri pozitif yönde önemli heterosis değerleri göstermiştir. Bundan dolayı ileride hibrid ıslah programlarında kullanılmaları önerilmektedir.