1999 Cilt 18 Sayı 1-2

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/17773

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 26
  • Item
    Nematodlarda antelmentik direnç
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Çırak, Veli Y.; Veteriner Fakültesi; Parazitoloji Ana Bilim Dalı
    Antelmentik direnci, bir parazil populasyonu içinde aynı doz ilaca duyarlılığı azalmış bireylerin fark edilebilir oranlarda artmasıdır. Antelmentik direnci başta küçük ruminant nematodlarda olmak üzere at, sığır ve domuz nematodlarda da görülmektedir. Antelmentiklere dirençli populasyonların oluşumunda; tedavi sıklığı, tedavi zamanı, preparat seçimi ve değiştirilmesi, uygulanan dozaj, hayvanların otlatılması tipi gibi faktörler önemli rol oynamaktadır. Antelmentik direncini tespit etmek için parazitolojik testler, biyolojik testler, biyokimyasal testler ve moleküler biyolojik testler uygulanmaktadır. Antelmentik direnci kontrolünde şu noktalara dikkat edilmelidir: Antelmentikler önerilen dozda kullanılmalıdır. Gereksiz tedavi yapılmamalıdır. Hedef paraziti yok edecek spesifik ilaçlar kullanılmalıdır. Aynı yıl içinde sadece bir antelmentik grubu kullanılmalıdır. Antelmentik grubu ancak yılda bir değiştirilmelidir.
  • Item
    Köpeklerin temel davranış gelişimi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Cengiz, Fahrünisa; Veteriner Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim Dalı
    Araştırıcılar arasında genel inanış Asya Kurdu 'nun (Canis lupus pallipes) evcil köpeğin atası olduğudur. (Canis familiaris). Köpeğin evcilleştirilmesi yaklaşık olarak 10000-12000 yıl önceye dayanmaktadır. Davranış uyarana karşı bir yanıttır. Duyusal kapasiteler davranış modellerinin oluşumunda önemli rol oynar. Köpeklerde davranış gelişimi başlangıçtan itibaren toplanan bilgiler değerlendirilerek beş ana başlık altında incelenmektedir. Bunlar neonatal period, geçiş periyodu, toplumsallaşma periyodu, gençlik periyodu ve ergenlik periyodu dur. Yavrular neonatal sahayı ilk bir-iki hafta süresince yuvada geçirirler, üçüncü haftadaki geçiş periyodu duyusal ve motor gelişmenin hızlanmasıyla belirlenir. Dördüncü ve onuncu haftalar sütten kesilme zamanı olarak adlandırılan toplumsal periyod ve bunu takip eden gençlik dönemidir. Yavrular doğumdan itibaren yaşamları boyunca bulundukları çevreden etkilenirler. Davranış hem çevre hem de genetik faktörlerin etkisi altında meydana gelen bir olaydır.
  • Item
    Kısraklarda pneumovagina'nın sağaltımında kullanılan operatif teknikler
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) İntaş, Kamil Seyrek; Veteriner Fakültesi; Doğum ve Jinekoloji Ana Bilim Dalı
    Kısraklarda pneumovagina perineal bölgede uygulanan plastik operasyonlarla sağaltılabilmektedir. Bu amaçla Caslick tarafından tarif edilen operasyon yöntemi, daha sonraki yıllarda değişik araştırmacılar tarafından modifiye edilmiş veya pneumovaginanın sağaltımı için prensipte farklılık gösteren operatif yöntemler geliştirilmiştir. Bu derlermede pneumovaginanın sağaltımında kullanılan perineal plasti yöntemleri tanıtılarak, farklı açılardan karşılaştırılmaktadırlar.
  • Item
    Süt sığırı rasyonlarında ilave yağların kullanılma olanakları
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Türkmen, İ. İsmet; Veteriner Fakültesi; Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Ana Bilim Dalı
    Süt sığırı rasyonlarına enerji yoğunluğunu artırabilmek için yağ ilavesi yapılmaktadır. İlave yağların süt verimi ve bileşimi üzerine etkilerini inceleyen pek çok çalışma yapılmıştır. Son yıllarda ise süt sığırı rasyonlarına yağ katılması ile rumen protein yapılabilirliği ya da selüloz kaynağı arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu derlemede süt sığırı rasyonlarına yağ ilave edilmesinin rumen fermantasyonu, süt verimi ve bileşimi üzerine etkileri incelenmiştir. Ayrıca, yağ kullanımı ile rumen protein yıkılabiiirliği veya selüloz kaynağı arasındaki ilişki de tartışılmıştır.
  • Item
    Yıl, buzağılama sırası ve buzağılama mevsiminin holstein ineklerin bazı dölverimi özelliklerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Balcı, Faruk; Veteriner Fakültesi; Zootekni Ana Bilim Dalı
    Bu çalışma, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Çiftliği koşullarında yetiştirilen Holstein ineklerin, bazı döl verim özellikleri düzeylerinin belirlenmesi ve bu özelliklere etki eden çevre faktörlerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada, Holstein ineklerin 1988-1996 yılları arasında servis periyodu, bir gebelik için tohumlama sayısı, buzağılama aralığı ve gebelik süresi minimum kareler ortalamaları sırasıyla 118.1 gün, 2.03 tohumlama, 399.9 gün ve 275.9 gün saptanmıştır. Yılların servis periyodu ve gebelik süresine etkisi istatistiki düzeyde önemli bulunmuştur (P<0.001 ve P<0.05). Buzağılama sırası ve mevsimlerin döl verimi özelliklerine etkileri istatistiki düzeyde önemli bulunmamıştır. En düşük döl verimi performansı yazın buzağılayan ineklerde, en yüksek döl verimi performansı 3. buzağısını veren ineklerde saptanmıştır.
  • Item
    Yıl, laktasyon sırası ve buzağılama mevsiminin holstein ineklerin süt verim özelliklerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Balcı, Faruk; Veteriner Fakültesi; Zootekni Ana Bilim Dalı
    Bu çalışma, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi koşullarında yetiştirilen Holstein ineklerin, süt verim özellikleri düzeyinin belirlenmesi ve bu özelliklere etki eden çevre faktörlerinin incelenmesi amacıyla yapıldı. Araştırmada, Holstein ineklerin laktasyon süresi, gerçek süt verimi, 305 gün süt verimi ve kuruda kalma süresi minimum kareler ortalamaları sırasıyla 324.5 gün, 5118 kg, 4926 kg ve 66.4 gün hesaplandı. Yılların, gerçek süt verimi, 305 gün süt verimi ve kuruda kalma süresine etkisi önemli bulundu (P<0.001). Gerçek ve 305 gün süt verimlerinin, 9 yıllık sürede, sırasıyla 17 65 ve 1813 kg arttığı saptandı. Laktasyon sırasının etkisi yalnızca 305 gün süt veriminde istatistiki önemde bulundu (P<0.001). Buzağılama mevsiminin, 305 gün süt verimini etkilediği (P<0.05), en yüksek ve en düşük süt veriminin sırasıyla ilkbahar ve sonbaharda buzağılayan ineklere ait olduğu saptandı.
  • Item
    Karma yemlere avilamisin ve lizofosfatidilkolin ilavesinin etlik piliçlerin karaciğerinde meydana getirdiği yapısal değişiklikler
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Erdost, Hatice; Veteriner Fakültesi; Histoloji Ana Bilim Dalı
    Bu çalışmada, karma yemlere katılan avilamisin ve lizofosfatidilkolinin etlik piliçlerin karaciğerinde meydana getirebilecekleri yapısal değişikliklerin histolojik ve histoşimik yöntemler ile saptanması amaçlanmıştır. Kırk dört gün sürdürülen araştırmada, kontrol grubu piliçler normal rasyonla beslenirken, I.,II. ve III. deney grupları için hazırlanan yemlere sırasıyla 10 mg/kg avilamisin, 0,25 g/kg lizofosfatidilkolin ve 10 mg/kg avilamisin+0.25g/kg lizofosfatidilkolin katılmıştır. Besleme denemeleri tamamlanınca akciğerlerden alınan doku örnekleri histoloji tekniğine uygun işlemlerden geçirilmiştir. Histolojik incelemeler sonucunda avilamisin ilaveli yemierin karaciğer epitel hücrelerinde PAS pozitif reaksiyonu arttırdığı ve lipidin hücre içinde daha az birikimine neden olduğu saptanırken, lizofosfatidilkolin ilaveli yemlerin karaciğer epitel hücrelerindeki lipid birikimini arttırdığı belirlenmiştir. Lizofosfatidilkolin+avilamisin ilavesi yapılan deney grubunda ise hem lipid hem de glikojen birikiminde artış saptanmıştır.
  • Item
    Broylerlerde cinsiyetin karkas özellikleri ve sakatat ürünlerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Petek, Metin; Veteriner Fakültesi; Zootekni Ana Bilim Dalı
    Bu çalışmada; broylerlerde yenilebilir karkas bileşenleri ve sakatat ürünlerine cinsiyetin etkilerini saptamak amacıyla 42 günlük yaşta erkek ve dişi piliçler kullanılmıştır. İşlem esnasında tüyler, baş, ayaklar, karkas, kalp, karaciğer, taşlık, karın yağı, boyun, kanat/ar, göğüs ve bulutların ağırlıkları saptanmıştır. Bütün veriler ham ağırlık ve canlı ağırlığın yüzdesi olarak ifade edilmiştir. Tüyler, ayaklar, karaciğer, taşlık, göğüs, boyun ve kanatların canlı ağırlık içindeki payı bakımından erkek ve dişi arası farklar önemli bulunmuştur (P<0 .001, P<0.01, P<0.05, P<0.001, P<0.05, P<0 .01, P<0 .001). Erkeklerle karşılaştırıldığında dişiler daha yüksek oranda tüyler, bütün ve yenilebilir karkas, kalp, karaciğer, taşlık, karın yağı. göğüs ve kanatlara, dişilerle karşılaştırıldığında erkekler daha yüksek oranda baş, ayaklar, butlar ve boyuna sahip bulunmuştur. Her bir cinsiyette canlı ağırlık ve karkas bileşenleri arası ilişkileri tanımlamak için regresyon analizi kullanılmıştır.
  • Item
    Tavuk, güvercin ve yerli ördeklerde uçma kaslarından musculi pectorales ve musculus coracobrachialis'in kas teli demetlerinin morfolojik ve morfometrik özelliklerin in incelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Yıldız, Bahri; Serbest, Ayşe; Yıldız, Hüseyin; Eren, Gülsüm; Veteriner Fakültesi; Anatomi Bilim Dalı
    Çalışmada 10'ar adet tavuk, yerli ördek ve güvercin kullanıldı. Kanatlılar öldürme işlemini takiben % 10'/luk formaldehit ile tespit edildi. Musculus pectoralis superficialis ve profundus ile m. coracobrachialis in diseksiyonu yapıldı. Takiben kasların venter'lerinden transversal kesitler alındı. Kas kesit yüzeyleri çini mürekkebi ile boyandı. Kaslar 0.66x2x10 büyütmede incelendi. · Yapılan incelemede üç türe ait kas kesit yüzeylerinde primer demetlerin; poligonal, dörtgen ve üçgen biçimli oldukları görüldü. Musculus pectoralis superficialis in primer demetleri tavuk ve ördekte büyük, güvertede ise küçük olduğu saptandı. Musculus pectoralis profundus un primer demetleri musculus pectoralis superficialis benzerlik gösterdiği tespit edildi. Musculus coracobrachialis in primer demetleri, biçim itibariyle adı geçen diğer kaslar kadar belirgin olmadığı görüldü.
  • Item
    Tavuk, güvercin ve yerli ördeklerde nervus pectoralis cranialis ve caudalis ile nervus coracobrachialis caudalis'in morfolojik ve morfometrik incelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Yıldız, Bahri; Serbest, Ayşe; Yıldız, Hüseyin; Eren, Gülsüm; Veteriner Fakültesi; Anatomi Bilim Dalı
    Çalışmada 10'ar adet tavuk, yerli ördek ve güvercin kullanıldı. Kanatlılar öldürme işlemini takiben % 10'luk formaldehit ile tespit edildi. Nervus pectoralis cranialis ve caudalis ile n. mi. coracobrachialis caudalis açığa çıkarıldı. Sinirlerden ise 0.2-0.4 cm. kalınlığında enine kesitler alındı. Sinir kesit yüzeyleri çini mürekkebi ile boyandı. Sinirler 2x2x10 büyütmede incelendi. Uçma kaslarını innerve eden n. pectoralis, fasciculus ventralis in tavukta cranial, ördekte caudomedial, güvercinde ise medial demetlerince şekillendirildiği tespit edildi. Nervus pectoralis in kasa girmeden önce cranial ve caudal olmak üzere 2 kala ayrıldığı saptandı. Daha sonra bu kollarım innervasyon bölgesine göre alt kollarına ayrıldığı gönüldü. Demet sayısı bakımından 7. kesit (nervus pectoralis caudalis in caudal kolunun son kollarına ayrılmadan önce alındı) dışında türler arasında istatistiksel yönden anlamlı bir farklılık olmadığı saptandı. Yatay demet çaplarının 5. (nervus pectoralis caudalis n. pectoralis den ayrıldıktan 1 cm. sonra alındı, P< 0.01) ile ll. (nervus pectoralis caudalis in caudal kolunun son caudal kolundan alındı, P< 0.05) kesitlerde türler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar içerdiği, diğer kesitlerde önemli bir farklılığın olmadığı belirlendi. Dikey demet çaplarında yine aynı kesitlerde, istatistiksel olarak önemli farklılıkların bulunduğu (P< 0.001 ile P< 0.05), diğer kesitlerde ise anlamlı farklılıklar olmadığı tespit edildi.
  • Item
    Alman kısa tüylü pointer ırkı köpeklerde başlıca döl verimi özellikleri, yavrularda ölüm oranı ve beden ölçüleri
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Kırmızı, Engin; Baran, Alper; Petek, Metin; Veteriner Fakültesi; Zootekni Ana Bilim Dalı
    Bu çalışma Alman Kısa Tüylü Pointer ırkı köpeklerin başlıca döl verimi özellikleri, yavrularda ölüm oranı ve beden ölçülerini saptamak amacıyla yapıldı. Bu araştırmada ilk östrüs gösterme ve ilk çiftleştirme yaşı ortalama, sırasıyla; 10.99 ve 19.48 ay saptandı. Ortalama gebelik süresi 62.22 gün, iki östrüs arası geçen süre 7. 72 ay bulundu. Yavru ölümleri erkekler için % 49.90, dişiler için% 65.98 hesaplandı. Erkek ve dişiler için ergin çağda ortalama vücut ağırlığı sırasıyla 22.95 ve 21.57 kg bulundu. Baş uzunluğu, kulak uzunluğu, iki kulak arası mesafe, cidago yüksekliği, göğüs genişliği, göğüs çevresi, bilek çevresi, vücut uzunluğu, sağrı yüksekliği ve sağrı genişliği erkekler için sırasıyla; 23.91, 17. 00, 10.94, 53.00, 16.95, 64.52, 12.95, 54.31, 52.11 ve 15.44 cm, dişiler için sırasıyla; 21.58, 14.13, 11.09, 51.51, 16.41, 60. 75, 11.66, 52.50, 47.54 ve 15.36 cm bulundu. Cidago yüksekliği 1 vücut uzunluğu oranı ve sağrı yüksekliği 1 cidago yüksekliği oranı erkekler için sırasıyla; 9. 68:10 ve 9.84:10, dişiler için sırasıyla; 9.83:10 ve 9.26:10 hesaplandı. Baş uzunluğu, cidago yüksekliği, göğüs çevresi, bi/ek çevresi, vücut uzunluğu, sağrı yüksekliği ve sağrı yüksekliğinin cidago yüksekliğine oranı bakımından erkek ve dişiler arası farklılıklar önemli bulundu. (P<0.001, P<0.01, P<0.001, P<0.001, P<0.05, P<0.001, p<0.05). Vücut ağırlığı ve beden ölçüleri arası ilişkileri tanımlamak için regresyon analizi kullanıldı.
  • Item
    Hindilerde sınırlı beslemenin bazı kan parametreleri ve canlı ağırlık üzerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Galip, Nurten; Veteriner Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim Dalı
    Bu çalışma hindilerde kısıtlı beslemenin bazı kan parametreleri ile canlı ağırlık üzerine etkilerini belirlemek amacı ile yapıldı. Araştırmada 12 haftalık 120 Amerikan Bronz x Betina melezi erkek hindi kullanıldı. Araştırma 56 gün sürdü. Hayvanlar her bir grup 30 hindiden oluşacak şekilde 4 gruba ayrıldı. İlk grup ad libitum beslendi ve kontrol grubu olarak değerlendirildi. Diğer gruplara sırasıyla ad libitumun % 7, % 14 ve % 21 eksiği verildi. Araştırma sonunda, canlı ağırlık belirlendikten sonra hayvanlar kesilirken alınan kan örnekleri hematokrit (PCV), alyuvar (RBC), hemoglobin (Hb), ortalama alyuvar hacmi (OAH), ortalama alyuvar hemoglobini (OAHb), ortalama alyuvar hemoglobin yoğunluğu (OAHbY) ve akyuvar formülü (%) yönlerinden incelendi. Uygulama sonunda % 21 sınırlı besleme, canlı ağırlık ve lenfosit sayısını istatistik önemde azaltırken heterofil sayısını arttırdı (p< 0.05).
  • Item
    Gökkuşağı alabalığı (oncorynchus mykiss) rasyonlarında farklı protein ve yağ düzeyleri ile yağ çeşitlerinin bazı kan parametreleri ve canlı ağırlık üzerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Galip, Nurten; Yaman, Kemalettin; Cengiz, Fahrünisa; Aydın, Cenk; Bilgüven, Murat; Ziraat Fakültesi; Zootekni Bölümü
    Bu çalışmada, gökkuşağı alabalığı (Oncorynchus mykiss) rasyonlarında farklı protein (% 35 ve % 45) ve yağ düzeyleri (% 10 ve % 20) ile yağ çeşitlerinin (soya, keten, iç yağı ve balık yağı) hematokrit (PCV), alyuvar (RBC), hemoglobin (Hb), plazma kalsiyum (PCa), plazma potasyum (PK), plazma sodyum (PNa), alyuvar potasyum (EK), alyuvar sodyum (ENa) değerleri ve canlı ağırlık üzerine etkileri incelendi. Denemede ortalama canlı ağırlıkları 17.30-17. 70 g arasında değişen 1600 adet gökkuşağı alabalığı yavrusu kullanıldı ve deneme 12 hafta sürdü. Deneme % 35 ve % 45 protein düzeyleri ile % 10 ve % 20 yağ düzeylerinde soya, keten, iç yağ ve balık yağının kullanıldığı 16 gruptan oluştu. Analizler her bir grupta 10 olmak üzere toplam 160 alabalık üzerinde yapıldı. Sonuçta protein düzeyinin (% 35-% 45), alyuvar sayısı (1.031.13x106 1mm3), yağ düzeyinin de (OA> 10-% 20) yine alyuvar sayısı (0.941. 22x106 /mm3) üzerinde önemli etkisi olduğu görüldü (p<0.05). Yağ çeşitlerinin ise hematokrit, a/yuvar, hemoglobin ve kalsiyum üzerine önemli derecede etkili olduğu belirlendi (p<0.05). Canlı ağırlık artışında en iyi sonuç% 45 protein (196. 77 g), % 20 yağ (195.51g) ve balık yağı uygulandığında (1 92.60 g) elde edildi.
  • Item
    Etlik civciv yemlerine katılan avilamisinin ince bağırsak mukozası üzerine etkilerinin histolojik ve histoşimik yöntemlerle saptanması
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Erdost, Hatice; Zık, Berrin; Deniz, Gülay; Veteriner Fakültesi; Hayvan Besleme ve Beslenme Hastanesi Ana Bilim Dalı
    Bu çalışmada karma yemlere katılan avilamisin etlik piliçlerde ince bağırsak yapısı üzerine olan etkisinin histoşimik ve histometrik yöntemler ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Deney grubuna ait yeme 10 mg/kg avilamisin ilave edilirken kontrol grubuna ilave edilmemiştir. Araştırmanın 44. gününde duodenum, yeyinum ve ileumdan doku örnekleri alınmıştır. Alman doku örnekleri histoloji tekniğine uygun işlemlerden geçirilerek para.finde bloklanmıştır. Hazırlanan histolojik kesitlere Crossmon 'ın üçlü boyama, Mc. Manus 'un Periyodik Asit Schiff (PAS), Methyl Green-Pyronin ve Fontana- Masson 'un Gümüşlerne metotları uygulanmıştır. Deney grubuna ait villus intestinalis ler kontrol grubuna göre şekil olarak oldukça düzenli, kısa ve ince olarak saptanmıştır. Deney grubunda yüzey epitel hücrelerinin hücre sınırları oldukça belirgin. yüksek prizmatik olduğu görülürken kontrol grubuna ait epitel yalancı çok katlı prizmatik görünümdedir. Kadeh hücreleri deney grubunda daha iri ve kuvvetli PAS pozitif reaksiyon göstermiştir. Lenfosit infiltrasyonu ve plazma hücresi deney grubunda, kontrole oranla daha az sayıda bulunmuştur. Lamina epitelyalis ve bez epitel hücreleri arasında bulunan enteroendokrin hücreler deney grubunda kontrole oranla daha iri saptanmıştır. Sonuç olarak uygun çevre koşullarının gerçekleştiremediği, kümes hijyenine fazla dikkat edilmediği koşullarda rasyona 10 mg/kg avilamisin ilavesi, kanatlılarda besi performansını artıracaktır.
  • Item
    Maya kültürünün (saccharomyces cerevisiae) süt sığırlarında bazı kan parametreleri ve süt verimine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Galip, Nurten; Aydın, Cenk; Yaman, Kemalettin; Biricik, Hakan; Türkmen, İ. İsmet; Veteriner Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim Dalı
    Araştırmada 3 ile 4 yaşlı 6 baş Esmer ve 18 baş Holştayn süt ineği kullanıldı. Sütçü inekler kontrol ve deneme olarak 12 'şer başlık 2 gruba ayrıldı. Her iki gruptaki hayvanların süt verimi ile yaş ve ırk yönünden benzer olmalarına dikkat edildi. Çalışma 10 hafta sürdü. Bütün hayvanlar konsantre yem ve bezelye silajı ile beslendi. Deneme grubunun konsantre yemine hayvan başına 10 gün düzeyinde Saccharomyces cerevisiae (S. C) canlı maya kültürü katıldı. Sığırlardan denemenin 1,30. ve 60. günlerinde alınan kan örnekleri hematokrit (PCV), hemoglobin (Hb), alyuvar (RBC). ortalama alyuvar hacmi (OAH), ortalama alyuvar hemoglobini (OAHb), ortalama alyuvar hemoglobin yogunlugu (OAHbY), plazma sodyum - potasyumu (PNa-PK), alyuvar sodyum - potasyumu (ENa-EK) ve glutatyon yönlerinden incelendi. Deneme süresince kontrol ve deneme gruplarında benzer değerler bulundu. Ayrıca hayvanların haftalık süt verimleri belirlenerek kayıt altına alındı. Süt verimleri de gruplarda deneme süresince benzer bulundu. Sonuç olarak süt sığırı rasyonlarına canlı maya kültürü ilave edilmesinin bazı kan parametreleri üzerine olumsuz bir etkisinin olmadığı söylenebilir.
  • Item
    Incidence, early diagnosis of subclinical ketosis and determination of liver dysfunctions in cows in Bursa region
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Kennerman, Engin; Veteriner Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
    Two hundred forty four cows and heifers in Bursa Region were divided into four groups in prepartum and postpartum periods in this study. Total leucocyte counts, haematocrit values, senım Hydroxybutyrate concentrations and level of ketone bodies in milk and/or urine were determined in all groups. Incidence of subclinical ketosis was found as 16.39 % and the highest incidence was observed within the first month of lactation (28.81 %). Alsa, the incidence in prepartum period was found as 16.21%. Serum glucose, GLDH, AST, ALT, ALP, GGT, LDH, total bilirubin, direct bilirubin, indirect bilirubin, total protein, albumin and globulin levels were estimated in 20 cows with Hydroxybutyrate concentrations less than 1.00 m·mol/I and 45 cows with Hydroxybutyrate concentrations higher than 1.00 mmol/I. Serum Hydroxybutyrate concentrations, GLDH, LDH, total bilirubin, indirect bilirubin (p<0.001), direct bilirubin and albumin !evels (p<0. 05) were found statistically different in cows with clinical ketosis compared with controls. Serum Hydroxybutyrate concentrations in ketosis group were positively correlated with serum GLDH, AST, (p<0.001), total bilirubin and indirect bilirubin (p<0.01) !evels. Asa result it was concluded that economic losses can be minimized by early diagnosis of ketosis by estimating serum Hydroxybutyrate concentrations periodically during the last month of gestation and within three months after calving in large farms with high yielding dairy cows.
  • Item
    Van piyasasında satışa sunulan bazı baharat çeşidinde bacillus cereus'un varlığı ve önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Ağaoğlu, Sema; Sancak, Yakup Can; Alişarlı, Mustafa; Ekici, Kamil
    Bu çalışmada, Van piyasasında ambalajlı ve açık olarak .satışa sunulan bazı baharat çeşidinde (karabiber, kimyon, tarçın, toz kırmızı biber ve pul kırmızı biber) Bacillus cereus 'un varlığı araştırıldı. Her çeşitten 20 adet (10 tanesi ambalajlı ve 10 tanesi açık) olmak üzere toplam 100 adet baharat örneği materyal olarak kullanıldı. Mikrobiyolojik analizler sonucunda ambalajlı ve açık baharat örneklerinde ortalama Bacillus cereus sayısı sırasıyla kara biberde 7.7x10 kob/g, 1.0 x10 kob/g; kimyonda 2.8x100 kob/g, 3.9xlri kob/g; tarçında 1.4x1ri kob/g, 2.9xlri kob/g; toz kırmızı biberde 2.6x10 kob/g, 6.0x10 kob/g ve pul kırmızı biberde 3.4x 10 kob/g, 6.3x10 kob/g olarak tespit edildi. Sonuç olarak, incelenen baharatın % 55 'nin Bacillus cereus ile kontamine olduğu ve kontaminasyon oranının kara biberde % 100, diğer baharat çeşidinde ise % 30-60 arasında değiştiği belirlendi.
  • Item
    Sığır ve koyunlarda alyuvar potasyum ile sodyum değerleri
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Galip, Nurten; Veteriner Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim Dalı
    Bu araştırmada 120 inek (80 Holştayn, 40 Esmer) ve 87 koyun (48 Merinos 24 Tahirova, 15 Kumkale)'dan alınan kan örnekleri a/yuvar potasyum (EK) ve sodyum (ENa) yönlerinden incelendi. Alyuvar potasyum değerleri 60 mmol/l üzerinde olan hayvanlar yüksek potasyum tipli (HK), 60 mmol l'den aşağıda olanlar ise düşük potasyum tipli (LK) olarak tanımlandı. Holştayn, Esmer sığır ile Merinos, Kumkale, LK'lu ve HK'lu Tahirova koyunlarında, ortalama EK miktarları sırasıyla 20.92, 18.48, 11.00, 1 2.00, 13.43 ve 65.33, mmol/l, ENa miktarları ise 91.10, 97.27, 97. 19, 112.90, 98.00 ve 52.00, mmol/l olarak bulundu. Tahirova koyunu hariç, Merinos, Kumkale koyun ırkları ile Holştayn ve Esmer sığır ırklarında HK tipine rastlanmadı. · Bazı hayvan ırklarında istatistik düzeyde farklı EK ve ENa değerleri bulundu.
  • Item
    Bursa il merkezine yakın çevre yumurtacı işletmelerde farklı genotiplerin üretim parametreleri ve ekonomik verimlilik
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Petek, Metin; Veteriner Fakültesi; Zootekni Ana Bilim Dalı
    Bu çalışma Bursa ili ve yakın çevre işletmelerinde yumurtacı genotiplerin üretim parametreleri ve ekonomik verimliliklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Isa, Hisex, Shaver, Lohman ve Babcock genotipleri için % 50 verim yaşları sırasıyla; 155.5, 164.3, 154.5, 151. 7 ve 160.0 gün bulunmuştur. Yumurtacı genotiplerin 72 haftalık yaşa kadar tavuk başına tavuk-gün eklemeli yumurta verimleri sırasıyla; 295.6, 258.0, 281.0, 288.8 ve 265.9 adet bulunmuştur. Bu farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0.01). lsa, Hisex, Shaver, Lahman ve Babcock genotiplerinin 21-72 haftalık dönemde tavuk başına tavuk-kümes yem tüketimleri sırasıyla; 41.61, 43.38, 42.30, 41.55 ve 39.71 kg bulunmuştur. Her kg yem tüketimi için üretilen yumurta sayısı sırasıyla; 6.64, 5.44, 6.48, 6.52 ve 6.18 adet hesaplanmıştır. Genotip gruplarında yumurtlama dönemi ortalama ölüm oranları sırasıyla; % 13. 40, 13.88, 4. 90, 11.95 ve 13.69 bulunmuş. Gruplar arası farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0. 05). Yumurtlama dönemi için değişken ve sabit giderler kahverengi yumurta işletmelerinde sırasıyla; % 92.67 ve 7. 33, beyaz yumurta işletmelerinde % 93.28 ve 6. 72 hesaplanmıştır. Gelir-gider oranı kahverengi ve beyaz yumurta işletmeleri için sırasıyla; 1.225 ve 1.247 bulundu. Sonuçta genotiplerin performansının bildirilen literatürler ile hemen hemen aynı ve bölgedeki işletmeler için ekonomik karlılığın oldukça düşük olduğu anlaşıldı.
  • Item
    Karayaka toklularda bazı kan değerleri üzerinde araştırmalar
    (Uludağ Üniversitesi, 1999) Aydın, Cenk; Cengiz, Fahrünisa; Galip, Nurten; Yaman, Kemalettin; Veteriner Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim Dalı
    Bu araştırmada bir yaşlı 60 erkek Karayaka toklu materyal olarak kullanılmıştır. Fakültemiz Araştırma Merkezi 'nde barındırılan hayvanlardan alınan kan örnekleri hematokrit, sodyum (Na), potasyum (K) ve glutatyon (GSH) yönlerinden incelenmiştir. Hematokrit değer ortalama % 36.6 olarak bulunmuş, alyuvar potasyum değerleri 60 mmol/l'nin üzerinde olan hayvanlar yüksek potasyum tipli (HK), 28-42 mmol/l arası orta (MK), 19 mmol/l'den aşağıda olanlar ise düşük potasyum tipli (LK) olarak tanımlanmıştır. Her üç tipte, plazma K miktarı yaklaşık olarak ortalama 4. 5 mmol/l, Na miktarı ise 144 mmol /1 olarak benzer bulunmuştur. Hayvanların tamamında GSH düzeyleri 76-94 mg/di alyuvar olarak yüksek (GSHH) sınıfla bulunmuştur.