2019 Cilt 38 Sayı 2

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14469

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 12 of 12
  • Item
    Detection of shiga-toxin producing e.coli (stec), enteropathogenic e.coli (epec) and enterotoxigenic e.coli (etec) from animals by m-pcr
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-10) Khider, Mohammed; Büyükcangaz, Esra; Sen, Aysin; Cengiz, Murat; Sonal, Songül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü.; 0000-0003-4337-577X; 0000-0002-9212-8743; 0000-0001-7601-7640; 0000-0001-9018-1842
    This research investigated the presence of virulence genes encoding F41, K99, eae, Stx1, Stx2 and STa and the antimicrobial resistance of animal Escherichia coli (E. coli) isolates. Clinical isolates (n:233) were evaluated from fecal samples of cattle, sheep, goats, horses, cats and dogs collected between the years of 2010 to 2015 from Turkey. Enterohaemorrahic E.coli (EHEC) O157:H7 was detected by using cefixime tellurite sorbitol MacConkey agar (CT-SMAC) and Wellcollex E. coli (Remel®). The Kirby-Bauer disc diffusion test was performed to detect the resistance pattern of the isolates to ampicillin, Amoxycilin/clavulanic acid, enrofloxacin, ceftiofur, trimethoprim/sulfamethoxazole and tetracycline. The results showed that 40% of the ruminant isolates were identified as Shiga-toxin producing Escherichia coli (STEC). Enterotoxigenic E. coli (ETEC) was detected in samples from cattle (0.9%) and sheep (12%). Enteropathogenic E.coli (EPEC) was detected in samples from cattle (0.9%) and dogs (11.4%). EHEC O157:H7 was not detected any of the isolate. Among all E.coli isolates that carried at least one virulence gene, 8 (19%) were resistant to more than three antimicrobials, 7 (16.7%) were resistant to at least one antimicrobial and 27 (64.3%) were susceptible to all antimicrobials.
  • Item
    Immunohistochemical and zymographical expressions of matrix metalloproteinase-2 (mmp-2) and matrix metalloproteinase-9 (mmp-9) in bovine papillomatous digital dermatitis
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-10) Akkoç, Ahmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; 0000-0002-5090-7917
    Bovine digital dermatitis (BDD) is an important health issue of dairy cattle. Painful papillomatous tissue proliferations are observed in hind feet of affected animals. The pathogenesis of this papillomatous lesion in BDD is still poorly understood. Matrix metalloproteinases are a group of enzymes for tissue remodeling in both health and disease. In the submitted study, immune expressions of MMP-2 and MMP-9 enzymes and their zymographic activities were evaluated. Skin samples were obtained from 10 healthy and 10 dairy Holstein frisean cattle from local slaughterhouse. Higher immune staining of MMP-2 and MMP-9 were found in BDD samples when compared with healthy skin samples. The differences observed in MMP-2 and MMP-9 staining intensity and distributions were statistically significant (p< 0.05, p<0.05 respectively). Zymographic analyses revealed skin samples from both healthy and affected animals had pro-active and active forms of MMP2 and MMP-9 enzymes. Immunohistochemistry results indicate that significant increase in MMP-2 and MMP-9 enzymes in BDD samples. These results suggest MMP-2 and MMP-9 might have roles in the pathogenesis of BDD
  • Item
    Kuzu dokularında endokrin bozucu klorlu kimyasal varlığının gaz kromatografi kütle spektrometrisi ile saptanması ve cinsiyetin etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-05) Kuzukıran, Özgür; Filazi, Ayhan; Arslan, Pınar; Dikmen, Begüm Yurdakök; Şimşek, İlker; Turgut, Yağmur
    Vücuttaki endokrin reseptörlerine bağlanıp bunları aktive veya bloke ederek doğal hormonların sentez/parçalanmasını değiştiren endokrin bozucu kimyasallarla ilgili çalışmaların geçmişi 1950’li yıllara kadar gitmektedir. Günümüzde yasaklı olan ama bir dönem yoğun olarak kullanılan organik klorlu pestisitler (OCP), poliklorlu bifeniller (PCB) ve polibromlu difenileterler (PBDE) stabilitelerinin yüksek olması ve yağda birikme özellikleri nedeniyle doğada uzun süre kalmaktadırlar. Bu bileşiklerin biyoakümülasyon ve biyomagnifikasyon nedeniyle gıda zincirine girdikten sonra miktarları sürekli artmaktadır. İnsanların bu kimyasallara maruziyetinin %90’ı bulaşık gıdalarla olmaktadır. Bu çalışmada 14 OCP (α, β, γ-hekzaklorosiklohekzan, hekzaklorobenzen, 4,4’-diklorodifenil dikloroetan, 4,4’-diklorodifenil dikloroetilen, 2,4’-diklorodifenil trikloroetan, 4,4’-diklorodifenil trikloroetan, heptaklor, aldrin, dieldrin, α-endosülfan, β-endosülfan, metoksiklor), 7 PCB (28, 52, 101, 118, 138, 153, 180) ve 6 PBDE (17, 47, 66, 100, 153, 183)’in kuzu eti ve yağındaki miktarları ve cinsiyetin buna olan etkisi araştırılmıştır. Kullanılan yöntem SANCO 12571/2013 ve EUROCHEM 2014 Validasyon Kılavuzu’na göre valide edilmiştir. Yapılan analizler neticesinde toplamda erkek hayvanlara ait örneklerin %75’inde, dişi hayvanlara ait örneklerin ise %33.3’ünde endokrin bozucu kimyasal kalıntısına rastlanmıştır. Analiz edilen örneklerin tamamında PCB tespit edilmiştir. Hekzaklorosiklohekzen ve 4,4’-diklorodifenil trikloroetan ile PCB52 kendi grupları içinde en sık rastlanılan kimyasallar olurken PBDE’lerden sadece PBDE17 tespit edilmiştir. Kalıntı görülme sıklığı erkeklerde daha fazla iken tespit edilen miktarların dişi hayvanlara ait örneklerde daha yüksek olduğu görülmüştür. Çalışma sonunda bulunan tüm kalıntı seviyelerinin Türk Gıda Kodeksi ve Avrupa Birliği’nin ilgili yönetmeliklerinde belirtilen seviyelerin altında olduğu belirlendi.
  • Item
    Ceylanlarda (gazella subgutturosa) mandibulanın üç boyutlu rekonstrüksiyonu ve morfometrik yapısı: bir bt çalışması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-18) Yılmaz, Bestami; Demircioğlu, İsmail
    Bu çalışmada ceylan (Gazella subgutturosa) mandibula’sının anatomik, morfometrik ve volümetrik özellikleri bilgisayarlı tomografi (BT) ve üç boyutlu (3D) yazılım programı kullanılarak tespit edildi. Bu amaçla 10 adet (5 erkek, 5 dişi) ceylan kafası kullanıldı. Kafaların 64 dedektörlü BT cihazında 80 kv, 200 MA, 639 mGY ve 0.625 mm kesit kalınlığında görüntüleri alındı. Her bir deneğin mandibulaya ait tarama görüntüleri özel bir 3D yazılım programı yardımıyla üç boyutlu modellere dönüştürülerek rekonstrükte edildi. Modeller üzerinde mandibulanın yüzey, hacim ve doğrusal ölçüm (22 adet) analizleri yapıldı. İncelenen tüm özellikler ortalama ± SD olarak ifade edildi. Yapılan incelemelerde, erkeklerde mandibulanın hacim ve yüzey alanı değerlerinin dişilerden daha büyük olduğu tespit edildi. Mandibula uzunluğu (GOC-ID) 124.07±2.2 mm, yüksekliği (GOV-CR) ise 75,83±5.62 mm olarak belirlendi. Morfometrik değerlendirmelerde dişi ve erkekler arasında GOV-CR, SI (son incisiv diş seviyesinde mandibula genişliği) ve BM (birinci molar diş seviyesinde mandibular boşluğun genişliği) parametrelerinde istatistiksel olarak anlamlı farklar gözlendi. Elde edilen morfometrik verilerin, patolojik durumlar, taksonomi çalışmaları ve bölge üzerinde yapılacak girişimsel cerrahi tedavi uygulamalarında referans olacağı düşünülmektedir.
  • Item
    Assesment of some udder and teat traits of honamlı goats in terms of dairy characters
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-20) Akbaş, Aykut Asım; Elmaz, Özkan; Sarı, Mehmet; Saatçi, Mustafa
    Study was conducted to evaluate the dairy characters of Honamlı goats by using ADGA scoring system. For this aim, eight Honamlı goat flocks reared under local breeder condition in Antalya and Burdur provinces were used. Five goats from each flock totally 40 goats with the highest score were defined. Some udder and teat characteristics of these goats were determined during six months (March-August). While Honamlı goats would be given in the acceptable category for dairy character with their numerical final scores (70-79); relatively higher values were detected from the flocks in Antalya province than Burdur ones (P<0.05). The udder characteristics increased in April based on course of lactation of Honamlı goats in the best flocks (Antalya province) were determined as follows, udder depth, udder circumference, udder width, teat length, teat diameter, the distance between teats and the distance to floor from the teat 21.73 cm, 46.97 cm, 17.06 cm, 8.05 cm, 3.08 cm, 14.47 cm and 37.22 cm, respectively. It was thought that results of study were important to be an introduction for following studies that is going to be potential goats having dairy characteristics among Honamlı goats
  • Item
    Influence of diet type on oral health of dogs
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-05) Kocabağlı, Neşe; Bedik, Dina; Ekiz, Bülent
    Canine dietary requirements and nutritional habits have changed since dogs were first domesticated. Therefore, periodontal diseases (PD) are the most common problem affecting dogs in all age groups. The aim of this study was to determine the relationship between diet type and oral health of dogs examined in veterinary clinic. To reveal the association between nutrition and oral health, two trials were held at the same veterinary practice in Istanbul-Turkey during 2016 and 2018. For the first trial; data coming from 100 patients examined, pre-determined questionnaire forms were filled by the owners. For the second trial, 106 dogs that came to the clinic during 2018 were examined by veterinarians for oral health and a form was filled out for each patients. It was determined that most of dogs (Trial 1: 82.0%; Trial 2: 71.7%) were fed dry food and also most of dogs older than 4 years had oral health problems (P<0.05). No statistically significant association was determined between oral health and type of diet, gender, and home dental care in Trial 1. Also, it was observed that oral problems in dogs fed once a day were significantly fewer than those in dogs fed two or more times a day (P<0.05). However, in Trial 2, statistically significant association was determined between PD and age, type of diet, oral health (P<0.05). These results suggest that oral health problems are more likely to be seen in older animals and feeding dogs with dry food decreases the occurrence of PD.
  • Item
    Azerbaycan propolislerinin fenolik madde içerikleri ve kalite açısından değerlendirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-14) Sariyev, Rashad; Çayci, Meltem; Oruç, Hasan Hüseyin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; 0000-0002-1129-4118; 0000-0002-3401-9186; 0000-0002-5399-2395
    Propolisin antioksidan, antimikrobiyal, immunostimülan ve antitümöral gibi biyolojik etkileri, içeriğindeki fenolik bileşiklerden kaynaklanır. Fenolik bileşiklerin nitel ve nicel analizleri propolisin kalitesini değerlendirmede çok önemlidir. Bu çalışmanın amacı, Azerbaycan’dan toplanan ham propolislerde, faydalı biyolojik özellikleri bilinen fenolik bileşiklerin nitel ve nicel olarak analizini yapmak ve sonuçları değerlendirmektir. Propolis örnekleri Azerbaycan’ın 5 ilinde bulunan, toplam 14 farklı arılıktan, kovanın farklı kısımlarından kazınarak, 2018 sonbahar mevsiminde toplandı. Toplam 14 ham propolis örneğinde, 17 hedef fenolik bileşiğin (flavonoid ve fenolik asitler) HPLC-DAD sistemiyle analizi yapıldı. Analizi yapılan tüm örneklerde epigallokateşin gallat, kafeik asit, ferulik asit ve isoferulik asit tespit edildi. Propolisin toplandığı şehirlere göre propolis örnekleri arasında fenolik bileşikler ve miktarları bakından farklılıklar olduğu görüldü. Bu çalışmada Azerbaycan propolisinin kalitesinin genel olarak iyi olduğu ve fenolik madde içeriğinin Avrupa ve Türkiye’deki propolislere benzer olduğu tespit edilmiştir.
  • Item
    Effects of slaughter age and season on certain carcass characteristics in holstein-friesian cull cows
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-04) Ardıçlı, Sena; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; 0000-0003-2758-5945
    The objective of this study was to quantify the effects of the factors including age at slaughter and slaughter season on certain carcass characteristics in cull cows. Data from 159 Holstein-Friesian cull cows were used and the cows were divided into three age groups including, very young (<2 years), young (2-3years) and mature (>3years). Statistical analysis was carried out by the least-squares method as applied in a general linear model (GLM). Results indicated that mature cull cows were characterised by higher live weight, carcass weights, and bone content, whereas, young cull cows were characterised by higher carcass dressing values. In addition, autumn was significantly associated with higher live weight, bone content percentage, and processing loss, whereas, summer was associated with higher carcass dressings and chilling loss. No significant differences were observed in values of total meat yield and percentage and yields of valuable cuttings. The present results may be useful for the evaluation of factors influencing the decision to cull dairy cows.
  • Item
    Denizli horozu ve tavuğu (gallus gallus domesticus) ile sülün (phasianus colchisus) sirinks’lerinde bağ dokusu fibrillerinin dağılımı
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-04) Çınar, Kenan; Önal, Öznur
    Bu çalışmada Denizli horozu ve tavuğu (Gallus gallus domesticus) ile sülün (Phasianus colchisus) sirinkslerinde bağ dokusu fibrillerinin dağılımı ve düzenlenmelerinin belirlenmesi amaçlandı. Bu amaçla 4’er adet erişkin Denizli horozu ve tavuğu ile dişi ve erkek sülünlerden alınan sirinksler materyal olarak kullanıldı. Denizli horozunda kollagen fibrillerin Lateral Timpanik Membran lamina propriasından submukozaya doğru geniş bir alanda kalın demetler halinde olduğu; özellikle tunika serozaya yakın submukozada çok daha sıkı biçimde yerleşim gösterdikleri saptandı. Medial Timpanik Membran lamina propriasında kollagen fibrillere nazaran daha geniş bir alanda kalın fibriller şeklinde yerleşim gösteren elastik fibrillerin Denizli tavuğunda submukozaya doğru daha yoğun biçimde düzenlendikleri gözlendi. Erkek sülünlerde Lateral Timpanik Membrana ait lamina propriada, bronşiyal kıkırdak halkalar arasında ve pessulus lateralindeki lamina propriada kollagen fibrillerin sıkı biçimde bir araya gelerek ince demetler oluşturduğu gözlendi.
  • Item
    In vitro pharmacodynamics of a danofloxacin plus colistin combination against multidrug-resistant (MDR) Escherichia coli isolated from animals
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-23) Cengiz, Murat; Şahintürk, Pınar; Hepbostancı, Gülce; Akalın, Halis; Sonal, Songül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; 0000-0001-7601-7640; 0000-0002-4208-4025; 0000-0003-4346-5337; 0000-0001-7530-1279; 0000-0001-9018-1842
    As an alternative antimicrobial combination, danofloxacin+colistin was used for the inhibition of multidrug resistant E.coli. After evaluation of interaction between the drugs by fractional inhibitory concentration tests and time kill assays, antimicrobial activity of the combination was showed by in vitro pharmacodynamics tests (minimum bactericidal concentration and mutant prevention concentration). Post-antibiotic and post-antibiotic sub-MIC effects were also determined in this study. In synergism tests, danofloxacin+colistin was found highly synergistic (%87) against E.coli isolates from animal origin. The combination exerted bactericidal activity against all E.coli isolates and individual bactericidal activity of each compound was lower than the combination. The combination reduced mutant prevention concentration of danofloxacin and colistin up to 32 –fold. Post-antibiotic sub-MIC effects of the combination at all sub-MIC concentrations were significantly longer than the post-antibiotic effects of combination (p < 0.001), danofloxacin (p < 0.001) and colistin (p < 0.001). The results of this study showed that danofloxacin+colistin combination can be reserved as an alternative drug combination against MDR E.coli in veterinary medicine.
  • Item
    Viral hemorajik septisemi virusunun (vhsv) fenotipik karakterinin virulans üzerine etkisinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-11) Çiçek, Yasemin; Albayrak, Harun
    Viral Hemorajik Septisemi Virusu (VHSV) (Piscine novirhabdovirus), deniz ve tatlı su balıklarında enfeksiyonlara neden olan bir virustur. Bu çalışmada; Türkiye’de tatlı su (Gökkuşağı alabalığı) ve deniz (Kalkan balığı) balıklarından izole edilen Bolu\06 ve TR-WS13G adlı iki VHSV izolatının farklı fenotiplerinin Gökkuşağı alabalıklarındaki (Oncorhynchus mykiss) klinik bulgular, mortalite oranı ve patojenite üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada Bolu/06 ve TR-WS13G VHSV izolatları plak saflaştırma yöntemiyle saflaştırıldı. Test sonunda her iki izolata ait dar ve geniş plak oluşturan 4 farklı saflaştırılmış izolat 60-100 g ağırlığındaki gökkuşağı alabalıklarına intraperitonal olarak verilerek deneysel enfeksiyon oluşturuldu. Deneysel enfeksiyon sırasında ölen veya deneme sonucunda öldürülen balıklarda real time RTPCR metodu ile VHSV viral nükleik asit varlığı ve miktarı araştırıldı. Deneysel enfeksiyon sonucunda mortalite oranı; kontrol grubunda %3,33, Bolu/06 dar ve geniş plak izolat gruplarında sırasıyla %43,3 ve %20, TR-WS13G dar ve geniş plak izolat gruplarında ise sırasıyla %33,3 ve %14,8 olarak tespit edildi. rRT-PCR testi sonucunda ölen\öldürülen balık örneklerinde viral kopya sayısı 1,67x102-7,33x104/µl olarak tespit edildi. Fenotipik olarak hem tatlı su izolatı Bolu/06 hem de deniz izolatı TR-WS13G’nin dar plak çapına sahip izolatlarının geniş plak oluşturan izolatlarından daha yüksek mortaliteye neden olduğu, ayrıca gökkuşağı alabalıklarından izole edilen tatlı su izolatı Bolu/06’nın kalkan balığından izole edilen deniz izolatı TR-WS13G’den daha patojen olduğu ortaya konulmuştur. Bu sonuçlar ile VHS virusunun fenotipik karakterinin virulans üzerinde önemli düzeyde etkili olduğu gösterilmiştir.
  • Item
    Effect of long-term centrally ınjected histamine and ıts receptors antagonist on the hypothalamic cyclooxygenase and lipoxygenase enzymes in rats
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-01) Altınbaş, Burçin; Baş, Ayşenur; Bayram, Gökçen Güvenç; Özyurt, Ebru; Yalçın, Ebru; Tepedelen, Burcu Erbaykent; Ersoy, Figen; Yalçın, Murat; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü.; 0000-0002-7825-4823; 0000-0002-1413-3651; 0000-0003-1591-510X; 0000-0003-1591-510X; 0000-0003-1591-510X; 0000-0003-1591-510X; 0000-0003-1756-1288
    The current study was designed to determine the effect of centrally chronic-administrated histamine and histaminergic receptors antagonist on the level of hypothalamic cyclooxygenase (COX) and lipoxygenase (LOX) enzymes. Studies were performed in male Sprague–Dawley rats. Histamine (100 nmol), histaminergic H1 receptor antagonist chlorpheniramine (100 nmol), histaminergic H2 receptor antagonist ranitidine (100 nmol) or histaminergic H3/H4 receptor antagonist thioperamide (100 nmol) was injected intracerebroventricularly for 7 days. Central chronic histamine treatment caused increases in the levels of all three enzymes in the hypothalamus. Central chronic treatments with all three histaminergic receptors antagonists reduced the hypothalamic COX-1 levels and raised the hypothalamic COX-2 and LOX levels. In conclusion, our findings show that the central histamine has a possible role to affect the central COX and LOX pathways. This could be interpreted as that central histaminergic system might have a potential to activate central COX and LOX pathways to regulate central nervous system functions.